22 Haziran 1937 CUMHURİYET SON TELEFON HABERLER TELGRAF Hâdiseler arasında v« TELSiZLE Tecrübe tahtası îrkaç ay evvel kaldınmm sol tarafından yürümek yasak edilmişti. Hiçbir gün tamamile tatbik edilmiyen bu karar, nihayet, halk tarafından da, asayiş memurları tarafından da unutulup gitti. Belediye talimatnamesinde de iyi niyetle yazılmış birçok maddelerin tek bir kusurlan vardır: Tatbik edilmezler. Bunlardan bazüan, talimatnameyi yapanların nazariyeciliğine kurban gider: Amelî hayatın icablarına taban tabana zıddır, kâğıd üstünden hakikat dünyasına çıkarken, yanyolda hayal olduğu anlaşılıverir. Bazılan da, tatbik ettirilmeleri pek kolay olduğu halde, alâkalı memurlann azlığı, kifayetsizliği, ihmali, hatta maddeyi hiç bilmemesi yüzünden kâğıd üstünde kalır. Tramvaylann kapılanna Idlid vurdurarak içeridekileri dışan çıkmakta, dışarıdakileri içeri girmekte geciktiren acayib emir de, ömürlerinde tramvaya ayak atmamış insanlann hayalhanesinden doğmuşa benziyor. Kazalan çoğaltmaktan başka netice vermiyeceği gözönünde olan tersine bir tedbir: Çünkü insan tramvayın basamağına ayağmı atıyor, içeride, boğucu bir kalabalık arasmda bilet kesmekle meşgul kondoktör yetişemiyor, kapıyı açamıyor ve araba yürüyor. Basamağın üstünde kalan yere atlasa da, olduğu yerde kalsa da elbette kazaya maruzdur. Zaten pa* tutmuş ve kilidlenmese bile açılıp kapanması gayet güç kapılardan girip çıkmayı büsbütün zorlaştırmanın manası yok. Dünkü Cumhuriyet'in «îstiyoruz» sütunu, amelî kıymeti olmıyan bu tedbire nihayet verilmesini haklı olarak istemişti. Belediyenin bazı pek makul tedbirleri vardır ki halk tarafından daima müsaid bir kabule mazhar olur ve bunun için de pek kolay tatbik edilir. Tramvaylan hapisane arabalan haline sokan tedbir bunlardan değildir ve bunlardan olmadığı için de hiç kolay tatbik edilemez. Umumî hayatı bir tecrübe tahtası haline koymak, bu neviden emirler veren makamlar için mazur görülecek birşey olsa bile bunun tek bir şartı vardır: Makus netice veren tecrübelerin tekranndan vazgeçmek. Ibni Sina ve Hayyam Büyük Türk filozofunun büyük Iran sairi tarafından tercüme edilmiş bir eseri meydana cıkarıldı îbni Sinanm 900 üncü yıldönümü dolayısile hazırlanan büyük kitabın bibliyoğrafyasım yaparken İstanbul kütübhanelerinde onun (Temcid) adında küçük bir risalesinin bulunduğunu görmüş ve gene bu risalenin üç zat tarafından ayrı ayrı tercüme ve şerhedildiğine de vâkıf olmuştum. En son elime geçen fişlerden Ömer Hayyamm da bu risaleyi tercüme etmiş olduğunu anlayınca gerek asıl risale ile, gerek tercüme ve şerhlerile daha yakından alâkadar oldum. Ve aziz arkadaşım doktor Süheyl Cnverin lutfile bazılarının fotograflannı bile elde ederek tetkik ettim. Benim gibi merak ederek bunlan görmek istiyenlerin pek çok olacağını bildiğim için bu risaleler hakkında birkaç satır yazı ile ilim âlemini haberdar etmeği arzu ettim. Ibni Sinanın risalesine (Temcid) denildiği gibi (Hutbe) adile adlandığı da görülmektedir. Bundan İstanbul kütübhanelerinde üç nüsha vardır: 1 Esadefendi kütübhanesi (Süleymaniyede) 3688 sayılı mecmuanm 54 56 ncı varakalannda. Beher sahifesi 21 er satırdan 6 sahife. Arabca. 2 Revan köşkü kütübhanesi (Topkapı sarayı içinde) 2042 sayılı mecmuada 175176 ncı varaklarda. Beher sahifesi 21 er satırlık dört sahife. Arabca. 3 Ahmedisalis kütübhanesi (Topkapı sarayı içinde) 3447 sayılı mecmuada 287288 inci varaklarda. Beher sahifesi 1 7 şer satırlı 4 sahife. Arabca. Bu risalenin tercüme ve serhlerine gelince: Bundan da İstanbul kütübhanelerinde 4 tane vardır. İkisinin muharriri belli değil, diğer ikisininki bellidir. Muharrirleri belli olmıyanlar şunlardır: 1 Nurosmaniye kütübhanesi. 3427 sayılı mecmuada beher sahifesi 27 şer satırlı 16 varak. Arabca. 2 Ahmedisalis kütübhanesi. 3483 sayılı mecmuada beher sahifesi 19 ar satırlı 26 varak. Arabca. Muharrirleri belli olanlar da şunlardır: 1 Köprülü Asımbey kütübhanesinde. 238 sayılı mecmua. Şarihi Mehmed ibni Abdülvahid Ettebrizi. Beher nüshası 27 şer satırlı 37 varak. Arabca. 2 Üniversite kütübhanesi. Arabca yazmalar kısmı 4958 sayılı mecmuada 2527 nci varaklarda. Tercüme eden: Ömer Hayyam. Farsça. Hayyam söze başlarken «îsfehanda 472 tarihinde arkadaşlarından bir kısmı kendisinden İbni Sinanın hutbesinin tercüme edilmesini istediklerini ve bunun üzerine bu risaleyi tercüme ettiğini» söy ler. Tercüme harfi harfine midir, eklemeler ve kısaltmalar var mıdır? Karşılaştırıp ortaya çıkaramadım. Omer Hayyamın nekadar eseri varsa şarkta ve garbda aranıp tanınmış ve şimdiye kadar bulunabılenler ilim âlemine bildirilmiştir. Hatta geçen sene eski valilerden Haydar Vanerin İstanbul kütübhanelerinde Hayyamın (Vücud) adında bir risalesini keşfettiğini profesör Mehmed Ali Aydmın «Cumhuriyet» gazetesile neşretmesi üzerine İngilterede ve Hindistanda bu neşriyatla birçok kimselerin alâkadar oldukları görülmüş ve bir kısım lngiliz gazetelerinden bahsolunan risalenin başka nüshaları bulunduğu da öğrenilmişti. (Tercümei Risalei Temcid) denilen bu risalenin de öteki gibi dünya kütübhanelerinde başka nüshaları olup olmadığını bildirmeleri Hayyamı sevenlerin himmetlerinden beklenir. Aksi takdirde İstanbuldaki biricik nüshanın kıymeti daha büyük olur. İbni Sinanm Temcid, yahud Hutbe risalesi vahdete, uluhiyete dairdir. Felsefenin, tasavvufun gayesi ve en son merhalesi olan bu mevzu hakkında İbni Sinanm fikrinin ne olduğunu herkesin bilmek istiyeceğinde şüphe yoktur. Herhalde bu gibi büyük adamların böyle yüksek mevzuları kavrayış, anlayış ve anlatışları herkesce, bilhassa dar kafalılarca kabul ve hazmedilecek şekilde değildir ve olamaz. Bundan dolayıdır ki her büyük adamın başına geldiği gibi İbni Sinayı da bu türlü yüksek ve serbest fikirlerinden dolayı muasırlan tekfir etmişler. Ibni Sina kendisini müdafaa maksadile yazmış olduğu bir risalede dindar olduğuna dair birçok misaller ortaya döktüğü sırada onlann en başında bu risaleyi gösterir. Şu halde bu risaledeki fikirleri kendisince de en makbul ve en ziyade müdafaaya değeri olanıdır. Hayyam da yüksek bir mütefekkir olmak itibarile o da İbni Sina gibi tekfir afetine uğramaktan kurtulamamıştır. Hâlâ bütün dünyada, hele şarkta ve hele mütehassıslar nezdinde onun akidesile uğraşıldığı görülmüyor mu? Bir eseri tercüme etmek ancak onu beğenmek ve içindekileri benimsemekle mümkün olduğunda şüphe yoktur. Muahaza ve teçhil içinde bir eser tercüme edilirse de o zaman adı itiraz ve tenkid gibi bir şey olur. Hayyam İbni Sinanın bu eserini arkadaşlarından bir kısmının ricası üzerine tercüme etmekle gerek kendisinin, gerek arkadaşlannın vahdet meselesini düşü nüş ve kabul edişte İbni Sina ile hemfi kir olduklarını göstermiş olmaz mı? Şarkın bu iki büyük mütefekkiri arasında böyle bir fikir yakınlığı, düşünüş birliği olmasaydı böyle bir tercümenin yapılmasma imkân olur muydu? Hay yamın arkadaşlan da onun İbni Sinanın fikrine taraftar ve mütemayil olduğunu bilmeselerdi risalenin tercümesini ondan isterler miydi? İşte bunlar bir takım suallerdir ki böylece tevali edip gider. Burada mevzuumuzla şiddetli alâkası bulunan ve hem İbni Sinaya hem de Hayyama isnad edildiği bilinen meşhur Rubainin mealini hatırlatmadan geçemedim: «Benim gibi bir adama küfür isnadı kolay olamaz. Benim imanımdan daha kuvvetli bir iman bulunamaz. Dehir içinde benim gibi bir tek adam olsun da o da kâfir olsun.Öyle ise artık bütün dehir içinde bir tek müslüman bulunmaz.» Bu iki mütefekkirden hangisi bu rübaiyi ilkönce söylemiştir? Bence bunun ehemmiyeti yok. Ehemmiyetli gördüğüm nokta bu rübaide ifade edilen fikrin her iki büyük adamın haline ve felsefesine tamamile uygun oluşudur. Bu rubaiyi tevsik etmek, bu iki büyük mütefekkirin felsefî düşünüşlerindeki birliği göstermiş olmak, ayni zamanda burada dört mısraa sığıştırılmış olan bir felsefeyi biraz daha açmak için dört beş sahife tutan Temcid risalesinin metnile Hayyamın tercümesini aynen dilimize çevirmek lâzımgelir. Bunlar harfiyyen tercüme edildikten sonra ötesine berisine yazılacak şerhlerden ve notlardan da kendimizi müstağni sayamayız. Bu işi yapacak aümlerimiz, mütefek kirlerimiz hamdolsun eksik değildir. Fakat ben bu işin îbni Sina kitabmda pek hafif bir mevzu almakla yan çizmiş olan Abdülbaki Gölpınann tarafından ceza olarak yapılmasını istiyor ve teklif ediyorum. Şair ve mütesavvıf arkadaşımız bunun tam ehlidir. Küllükteki uzun ve tatlı sohbetlerden bir ikisini feda etse o müddet içinde bu iş ortaya çıkmış olur. Bu kadarcık bir mahrumiyete her gün etrafını alan arkadaşlan da katlanırlar. Yunusun, Kaygusuzun hayatlarını, edebî şahsiyetlerini ve mesleklerini karanhklar arasından aydınlığa çıkartan bu gene alimimizin şu sırada Türk Tarih Kurumu hesabına meşgul olduğunu bildiğim (Camiüttevarih) tercümesi işi arasında biraz dinlenmek için böyle çerez kabilinden ufaktefek tercümelere ve yazılara da ihtiyacı vardır. Doktorlar «meşgale değişirse zihin de dinlenmiş olur» derler. Abdülbakinin hekim sözünü olsun dinlemesi lâzım gelir. Abdülbaki bu işi üzerine alırsa bah settiğim risalelerin elimde bulunan fotograflannı kendisine vermekle kolaylık göstermeğe de hazırım. Bu vesile ile Abdülbakiden bir ricada daha bulunmak isterim: Tasavvuf tarihi; (Tekyei tasavvufun Ebu Said Ebil Hayr ile başladığını ve bunun banisinin de bu zat olduğunu) yazar. Nitekim İbni Sinanın bu mutasavvıf şeyh ile birçok mükâtebe ve muhatabası vardır. Hatta bir sualine verdiği cevab dan Ebu Said o kadar memnun olmuş ki yazdığı bir risalede: «Şeyhürreisin bu sözleri yüz bin senelik bir ömürle yapılacak bir ibadetin ancak yetiştirebileceği bir mertebeye beni eriştirdi» demiştir. Abdülbaki bu cihetlere de kudretli kalemile temas ederek İbni Sinanm ilk islâm mutasavvufları üzerindeki tesirlerinden bahsederlerse tasavvuf tarihine de büyük bir hizmet etmiş olurlar. Ben tasavvufun felsefeden ayn birşey olduğuna kani olanlardan değilim. Herkes İbni Sinayı yalnız filozof olarak tanıdığı halde ben bunun aksini ispat için İbni Sina kitabına konmak üzere bir tez hazırlamış isem de biblioğirafya ile meşgul olduğum için bunu şu sırada neşre imkân bulamadım. Abdülbaki Gölpınarlı bu husuta da bizi tenvir ederse herkesten ziyade benim işime yarıyacaktır. Memleketimizde kitab basılmıyor. basılanlar satımılyor ve bilhassa gencler okumuyor, diye gazetelerde birçok şikâyetlere ve mütalealara tesadüf ediliyor. Beş Alman harb gemisi Fas sahillerinde toplandı Almanlar, Leipzig'e yapılan taarruza mukabele olmak üzcre Ispanyol limanlarında bahrî bir nümayiş yapılmasını istiyorlar Londra 21 (Hususî) Beş Alman harb gemisi bugün Fas sahillerinde top lanmıştır. Lâypçig kruvazörüne karşı yapıldığı iddia edilen taarruz bu mınta kada cereyan ettiğinden, Alman gemilerinin toplantısına hususî bir ehemmiyet atfedilmektedir. miştir. Hariciye Nazırı M. Eden bu toplanhdan sonra Alman, İtalyan ve Fransız sefirlerini kabul etmiştir. Vekillerimizin Suriye halkile yakmdan temasları [Başmakaleden devam] unsurlarınm ve bu meyanda Arablann aleyhlerine olan bir şekil değildir. Orada diğer unsurların ve bu meyanda Arablann vaziyetleri dahi mahfuzdur. Türkiye Hataya göstermek mecburiyetinde bulunduğu alâka neticesi olarak bu kıt'anın her cihetle ve bilhassa ekonomik inkişafına elinden gelebilen yardımın azamisini yapacaktır. Bunda gizlikapaklı hiçbir cihet yoktur. Nitekim Doktor Aras bu sayede Hatayın iki üç yıl gibi kısa bir zaman zarfında cennete döneceğini açık söylemiştir. Böyle müstesna ve ihtimamlı bir vaziyetten Hatayın bütün halkı müstefid olacak ve hatta bu hal asıl Suriye kıt'ası için bile faydalar getirecektir. Nitekim Ekonomi Bakanımız Celâl Bayar dahi bu münasebetle Suriyenin ekonomik olarak elde edeceği faydalardan bir kısmıria işaret etmek suretile Doktor Arası teyid eylemiştir. Hataydaki Arablar Türkleşir veya Türkleştirilir mi? Doktor Aras bütün tarihimizi işhad ederek bizim şimdiye kadar hiçbir Arabı Türkleştirmemiş olduğumuzu ve buna mukabil Arablaşan Türkler bulunduğunu söylemiştir, ve buna diğer büyük bir hakikati ilâve ederek biz Türklerin împaratorluktan aynlan memleketler halkına karşı beslediğimiz sevgi duygularımızı ifade eylemiştir. Bizim tarafımızdan sevilmekte olan Suriyenin bu sevgiden istifade etmesi ve kendisini daha ziyade sevdirmek marifetini göstermesi samimiyetle temenniye lâyık bir keyfiyettir. Doktor Rüştü Aras Hatay üzerindeki anlaşmanın Suriyeye temin ettiği kazancları tebarüz ettirmemezlik edemezdi. Türkiye ile Fransanın müstakbel müstakil Suriye hududlan için aldıklan temin ve taahhüdler bu kazancm esasını teşkil eder. Suriyelilerin hem Türkiye ile iyi komşu, hem Fransa ile samimî ahenkli iyi münasebetler sahibi olmalan lüzumu üzerinde ısrarla ve ihtimamla durmuştur. İstiklâl hayatına yeni doğacak bir memleket ve millet için bu hayatî noktalara lâyık olduğu ehemmiyetin atfolunmasından daha tabiî ve hatta zarurî birşey olamaz. Hatay anlaşmasmı Suriye tasdik etmezse?.. Doktor Aras mukadder veya açık böyle bir sualin cevabım vermekte müşkülât çekecek diplomat değildir. Biz Ankara muahedesini Fransa ile akdetmiştik. Hatay anlaşması bunun neticesi olduğuna göre bunu Suriye yerine Fransanın tasdik eylemesi kâfidir. Acaba bir Arab ittihadı Türkiyenin hoşuna gitmez mi? Guya bu yolda evvelce mümasil bir teşebbüse karşı Türkiyenin mukavemeti görülmüş imiş. Doktor Aras eski hikâyeyi Arablann değil, başka devletlerin bir kombinezonu gibi mütalea ettiğimizi ve bu türlü teşebbüslere hiçbir zaman lâkayd kalamıyacağımızı saklamadıktan sonra Arablar arasında husule gelecek anlaşmalara diyecek hiçbir sözümüz olmadığını ve bilâkis komşuIarımızı ve dostlanmızı kuvvetli görmekten memnun olacağımızı tereddüdsüz ifadelerle ve kâfi sarahatle anlatmıştır. Din bahsinde Türkiyenin lâyik, yani vicdan hürriyetine azamî hürmetkâr olduğu ve lâyik Cumhuriyet Türkiyesi için kimsenin dın ve imanile iştigale yer olmadığı bu vesile ile bir kere daha, v» bu defa Suriyelilere, söylenmiştir. Hulâsa iki Vekilimizin Haleb üzerinden ve Suriye hududundan geçilerek yapılan seyahati tesadüfen Suriya efkârmı lâyiki veçhile tenvir edecek izahlara vesile teşkil etmiş bulunuyor. Suriye ile aramızdaki vazjyeti en hakikî mahiyetile ortay^ koyan bu beyanatın hayırlı neticeler doğurmasını beklemeğe hakkımız vardır. Bütün samimiyetimizle temenni ettiğimiz bu neticelerin tahakkukuna intizar eylediğimizi söylemeğe hacet bile yoktur. Bilbao'nun zaptındaki ehemmiyet Viyana 21 (A.A.) Beichspost gazetesine bir makale yazan General Wogeinger, Bilbaonun zaptınm büyük Almanyanın talebleri Londra 21 (A.A.) Havas Ajan bir ehemmiyeti olduğunu, çünkü General Franco'nun bundan sonra iki kolordu ile smm muhabiri bildiriyor: yüz tayyareyi ve mühim miktarda tank Zannedildiğine göre, Almanlar Le lan başka bir cephede kullanabileceğini ipzig hâdisesi dolayısile yalnız dört devyazmaktadır. letin Valensia nezdinde protesto etme Bilbao'ya General Mola'nın lenni istemekle kalmayıp bu gibi hâdisebüstii dikildi lerin tekerrürüne mâni olmak üzere kon Bilbao 21 (A.A.) Franco kıt'atrolu temin eden devletlerin tesanüdünü göstermek üzere bu dört devletin bir ls lannın kısmı küllisi dün öğle zamanı Bilbaoya girmiş ve şehrin meydanlanndan panyol limanınm açığmda bahrî bir nübirine General Mola'nın mermreden bir mayış yapmaları hususunda ısrar etmekbüstü dikilmiştir. General Mola, Bask tedir. tngiltere ile Fransanın buna razı ohükumet merkezine yapılacak taarruzun lacaklan pek şüphelidir. plânmı hazırlamış ve bir tayyare kaza Filhkika Leipzig'e taarruz edildiği sında öldüğü için eserinin muvaffak olu hakkında maddî deliller yoktur. Diğer şunu görememiştir. cihetten lngiliz demokrasisile halk cepheBilbao'yu tahliye etmeden evvel Bask si hükumeti tanınmış olduklan bir hükumilisleri birkaç köprüyü berhava etmiş mete aid limanlardan birinin açığmda yalerdir. pılacak olan böyle bir nümayişe iştirak Alman Hariciye Nazırı etmek istemiyeceklerdir. Esasen Valencia'nın kat"î tekzibi de vaziyeti bir kat daha güçleştirmektedir. Dün dört devletin murahhasları bütün gün bu hususta müzakerelerde bulun muslarsa da aralarında, anlaşıldığına göre, hicbir itilâf hasıl olamamıştır. Londraya gitmiyor Berlin 21 (A.A.) Ispanyol denizaltı gemilerinin Leipzig kruvazörüne yaptıkları söylenen hücumlar neticesinde meydana çıkan mesele, had bir safhaya girmiştir. Resmen bildirildiğine göre von Neu lneiliz kabinesi tspanya rath, bu hâdiseler sebebile, Londraya hâdiselerini tetkik etti gitmiyecektir. Londra 21 (Hususî) Kabine buGazeteler, Valansiya korsanlanna gün Hariciye Nezaretinde toplanarak ls karşı derhal tedbirler ahnmasını taleb etpanya hâdiselerini tetkik ve müzakere et mektedir. îrlandada tevkif edilenler Cumhuriyetçiler hükumetçe tekrar serbest bırakıldılar Dublin 21 (A.A.) Cork zabıtası Irlanda cumhuriyetçilerinden onbeş kişiyi tevkif etmiştir. Bunlardan büyük bir kısmı sonradan gene serbest bırakılmıştır. Tevkif edilenlerden beşi ahkonmuştur. Cumartesi günü sivil Cork muhafız ları kışlasına birkaç el ateş edilmesi üzerine polisçe bu tevkıfata lüzum görüldüğü zannedilmektedır. Hava tehlikesîni bilen üyeler 937 38 taahhüdlerini veriyorlar, gene en başta Başvekilimizdir Ankara 21 (A.A.) Türk Hava Kurumu Başkanlığından: Hava tehlikesini bilen üyelerimiz, 937 938 yılı taahhüdlerini vermiye başılamışlardır. Bu üyelerimizin başında her zaman bütün millî hare ketlere rehberliklerile şeref veren saym îsmet Inönünü görmek, Türk Hava Kurumu için iftihar ve bahtiyarhktır. Gerek aza Başbakanımı za gerekse neşrettiğimiz ilk listede isimleri geçen vatandaşlarımıza şükranlanmızı sunanz: Lira Başbakan îsmet lnönü 1,000 Bayan Nakiye Elgün (Erzurum saylavı) 50 Bay Remzi Çener (Sıvas saylavı) » Vehbi Koç » Cemal (piyango bayii) » Şakir kardeşler (Bursa pazarı) » Galib Yener (tüccar) » Şakir Kmacı » Emin Aktar » İlyas Batum (tüccar) » Halid Tura (Hasan paşa fırını) » Bedri Tumay (mimar) » Abdurrahman Kibar » Seyfullah Necib (tüccar) » Dr. Cudi Birtek » Mehmed Keçeci » Aron Araf tuccarl PEYAM1 SAFA Kutbu aşan Rus tayyarecileri IBaştaraft 1 inci sahlfedei yüzünden tayyareciler geri dönmeğe mecbur olmuşlardır. Zannedildiğine göre seferin en çetin kısmı büyük Okyanus sahili uzunluğun ca yapılan uçuş olmuştur. Burada tayyare pek şiddetli bir rüzgârla mücadele etmek mecburiyetinde kalmıştır. Vanconver'e iniş Oakland 21 (A.A.) Sovyet tayyarecileri Vanconver'de iyi bir şekilde karaya inmişlerdir. Pilot Çekalof, tayyareden iner inmez bir bardak su iste miştir. Tayyareciler yorgun, fakat sıh hatçe iyidirler. Çekaloff, bütün sefer müddetince tayyarenin mevkiini tayin etmek mümkün olmuş olduğunu ve tayyarenin mükemmel surette işlemekte bulunduğunu beyan etmiştir. Pilot, önünü görmediği için Vanconver'de yere inmek mecburiyetinde kaldığım, çünkü daha Okland'a gi decek kadar benzin mevcud olduğunu tasrih eylemiştir. Sabahın ilk saatlerinden itibaren birkaç bin kişi Oakland Tayyare meydanmı istilâ ederek tayyarecileri beklemiştir. Tayyare ile pilotlan halkm coşkunluk larına karşı muhafza etmek için polis fekalâde tedbirler almıştır. Vaşington Sovyet elçisinin verdiği taIimat mucibince tayyareciler Vancon ver'de benzin hazinesini doldurarak sis dağılır dağılmaz Oakland'a hareket edeceklerdir. Vanconver, Oakland'a 1,200 kilo metroluk bir mesafede kâindir. Şimali ve cenubi Irlanda birleşecek Dublin 21 (A.A.) Başvekil de Valera intihab mıntakası olan Onnif'de söylediği bir nutukta umumî intihabattan sonra hükumetin şimalî ve cenubî İrlandayı birleştirmeğe ve Büyük Britanya ile de normal münasebat tesis etmeğe çalışacağını bildirmistir. Adlî tayinler Ankara 21 (Telefonla) İstanbul hâkimliğine İstanbul adlî ihtısas hâki mi Atıf, Diyarbekır Müddeiumumiliğine adlî ihtısas Müddeiumumisi Mehmsd Ali, Ankara hâkimliğine Ceza İşleri Umum Müdür muavini İhsan, İstanbul sorgu hâkimliğine İstanbul adlî ihtısas mahkemesi sorgu hâkimi Saffet, Düzce sulh hâkimliğine Siird Müddeiumumî muavini Kemal, Mardin Müddeiumumî muavinliğine Çiçekdağı Müddeiumumisi Derviş Kaçar, Adana hâkim muavinliğine Bolu icra memuru Haticenin tayinleri Yüksek Tasdika iktiran etm'ş tir. Başmüddeiumumî Başmuavinliğine Ankara hâkimi Atıf, Ankara hâkimli ğine Zat İşleri müdür muavini Reşad tayin edilmişlerdir. YUNUS NADt Evet şikâyetçilerin bir bakımdan haklan vardır, fakat böyle ciddî eserler yazıhrsa hem basıhr hem de satılır, hususile fel sefeye, İbni Sinaya ve Hayyama dair olursa onu yeni nesil de, eski nesil de seve seve okur. 1914 tenberi bu memlekette Hayya ma dair manzum, mensur; büyük, küçük yedi eser yazılmış ve basılmıştır. Bunlardan ikisi Hüseyin Daniş ve Abdullah Cevdetinkileri iki defa tabedilmiştir. Bunlara daha eskiden 1885 (1303) te muallim Feyzi tarafından yazılmış olan ilk eseri de eklersek yalnız Hayyam hakkında sekiz eseri yazan ve basan bir memlekette okuyucu azdır demek insafsızhk olur. Bundan anhyor ve hükmediyorum ki İbni Sinanm ve Hayyamın risaleleri de tercüme ve neşredılirse büyük bir rağbet görecektir. Bu himmeti esirgememesini Arab ve Fars dillerinde kudretle kalem oynatan şair ve mutasavvıf arkadasımızdan dile rîm. Osman Ergin Hamidiye Giridde Hanya 21 (A.A.) Hamidiye mekteb gemisi bu sabah Suda limanına gelmiş ve çok hararetli dostluk tezahürlerile karşılanmıştır. Bir Alman balonu Çek tayyarecileri tarafından yere indirildi Rekorou kıramdılar Prag 21 (Hususî) Bugün Çek Şam 21 (A.A.) Kral İbnissüudun tayvareleri, Çekoslovakya topraklan üs sıhhatçe iyi olmadığı hakkında bazı gazetelerde neşredilen haberleri salâh* tünde uçmakta olan bir Alman balonunu inmeğe mecbur etmişlerdir. Balonun yettar bir memba tekzib etmektedir. içinde bulunan iki kişi tevkif edilmiş ve tahkikata baslanmışhr. Paris 21 (Hususî) Paris Borsasının Kiel'e gelen Amerikan filosu bugünkü kapanış fiatlan şunlardır: Londra 110,89, Nevyork 22,44 3/4, Kiel 21 (A.A.) Arkansas, Nevyork Berlin 901, Brüksel 379,25, Amsterdam ve Wyonig kruvazörlerinden mürekkeb 1235, Roma 118.15, Lizbon 100,75, Ce ikinci Amerikan manevra filosu Ami nevre 514,75, bakır 59 1/2 61 1/2, ka ral Brawn'un kumandası altmda ziya Uy 245,10, altm 140,6 1/2, gümüş rette bulunmak üzere dün akşam Ki 19,13 1/6, kurgun 21,12,6, çinko 20,8,9. el'e gelmiştir. tbnissüud hasta değil PARİS BORSASI Paris 21 (A.A.) Vancouver'de karaya inen Sovyet tayyarecilerinin Moskovadan hareketlerinden itibaren takri ben 8700 kilometro katetmiş oldukları tasrih edilmektedir. Tayyarenin San Francisco'da karaya inerek 9600 kilo metro katetmesi mukarrerdi. Binaenaleyh 9104 kilometro 700 metro ile Codos ve Rossi tarafından tesis edilen doğru hat ta mesafe rökorunu kırmağa muvaffak olamamışlardır. Roosevelt'in tebliği Vaşington 21 (A.A.) Reisicum hur Roosevelt Sovyet elçiliğine telefone ederek Amerika ile Sovyetler Birliği arasında yere inmeden yapılan bu ilk uçuş ile kazanılan muvaffakiyeti tebrik etmiştir.