CUMHURİTET 15 Hazıran 1937 Fakat sergi heniiz tamamlanmış değildir Birçok yerler henüz bizim Adliye Sarayının harabesi gibi duruyor ' ve bu dağınıklık hakikaten san'at eseri olan paviyonlann olduğu gibi görülmesine mâni oluyor. Bütün diinyanın gözleri Paris Sergisine çevrildi 0 0 i Jaen Harlow kendi yaptırdığı türbeye defnedildi Artist varislerine üç milyon dolar bıraktı Büyük Şefin Trabzon seyahatinden intıbalar 1 f t • â ! Reisicumhurumuz, vapurda, Kalemimahsus Müdürii Süreyyanın okuduğu evrakı dinliyor • ] '• ı i f Jean Harlovv'un son resimlerinden Paris sergisinde İtalyan paviyonundan ahnrtus panoramik bir resim (ilerideki büyük binalar Alman ve Rus paviyonlarıdır) ve sağda Place de L'Alma, solda Concorde kapıları Bir üremi krizi neticesinde vefat eden sinema yıldızı Jean Harlow'un cenazesi 9 hazıranda, Hollywood'da pek sade merasimle kaldınlmıştır. Artıstin annesi böyle arzu etmişti. Cenaze merasimine, genc yıldızın yalnız aılesi erkânı ve samimî dostlan iştirak etmişlerdir. Sinema yıldızlanna mahsus kabristandaki küçük kılisede kısa bir âyini müteakıb, Jean Harlovv'un nâşı, iki sene evvel, Rodolph Valentıno, Marie Drenler ve îrving Thalberg'ın mezarlanna yakın bir yerde kendisi için yaptırmış olduğu türbeye defnedilmiştir. Yıldızm cenazesi Hollyvvood'da, hususî bir şahsa aid olan morgda, artistin en sevdıği ilk muvaffakiyetli fılmindeki beyaz robu giydirilmiş olduğu halde teşhir edilmiştir. Nâşın bir elinde bir defne dalı, vücudüne sarılmış diğer bir defne dalı daha vardı. Jean Harlovv'un oda hizmetçisi kadın, ağlaya ağlaya güzel yıldızın makyajını ve saç tuvaletini yapmıştır. Ortada dolaşan şayialara göre Jean Harlovv 40 milyon franka kadar bir servet terketmiştir. Güzel yıldız, Greta Garbo gibi, basit bir hayat seviyor ve her türlü lüksten uzak yaşıyor, modası geçmiş bir Ford arabasını bizzat kullanıyordu. Son zamanlarda, büyük bir Ingiliz sigorta kumpanyasında hayatını da büyük bir meblâğa sigorta ettirmişti. Artistin bu suretle varislerine bıraktığı servet 3 milyon dolar kadar tahmin ediliyor. Paris: Haziran 1937 Yeryüzü merkezi sıkletini zaman zaman değiştıren acayib bir cisimdir. Geçen ay Kralın tac giyme merasimi bütün diinyanın nazarı dıkkatini Londraya çekmişti. Daha sonra sınema artistlerinin grevi münasebetile ve bir defa daha Holivud'la uğraşıldı. «1937 fen ve san'at» sergisinın açılması üzerine şimdi de gözler Paristen yana çevrılmış bulunuyor. Açılması dedim amma, doğru değil. Yahud kelımeden herşeyin tamam olduğu, yani serginin kapanabilecek bir hale geldıği manası çıkanlmasın. Paris sergisi 1 mayısta tamam olacaktı; olamadı. On beş mayısta bıtecekti; bitemedi. Bu olamayışın, bitemeyişın gizledıği mana ayrıdır ve büyüktür. Nıhayet galiba bugünkü hükumetm bütün milletler nazannda küçıik düşmemesini temin için ıkı hafta evvel Fransız Reisicumhuru «1937 fen ve san'at sergisinın resmen açıldığım» ılân ettı. Bu tarıhten 15 gün geçtıği halde sergi hâlâ bıtmemiştır. Fransa evine misafır çağıran ve davetlıler sofraya oturduğu halde yemeği hâlâ hazır bulunmıyan bir ıhmalkâr ev sahibine benziyor. Almanya, Italya, Rusya ve diğer devletîer pavnyonlannı çoktandır halka açtıkları halde ortada eksık olan Fransadır. Serginin kurulduğu geniş mıntakanın birçok yerleri henüz, yahud daha doğrusu hâlâ, bızım eskı Adliye sarayının harabesi gibi duruyor. Bu dağınıklık hakikaten bırer san'at, yanı birer emek eseri olan bazı pavıyonların ezcümle Alman, îRus ve İtalyan paviyonlarının olduğu [gibi görülmesıne mânıdır. Bununla beraber tenviratı aşağı yukan tamam olan sergi münasebetile, Fransızlann her zaman öğündükleri meşhur «Işık Sehri» bu sırada kelimeyi tam manasıle hakketmiş bulunmaktadır. Geceleri gündüzün kıri, perışanhğı ve çir kinliği kaybolduğu zaman Paris usta bir rejısör elınden çıkmış bir muhayyel cennetı andınyor. Opera binası, Şehidler abidesi, Konkordıya'daki Obelisk ki bizim Dıkılitaşın kardeşidır ve bütün diğer abideler rengârenk ışıklarla yıkanıyor. Pansin bu gece manzarasmı bir ressam aynen muşamba üzerine geçırebılseydı hiç şüphe yok mubalâğa etmiş sanılırdı. En ücra köşelerine kadar koca Parisle bir bebek odası titizlıği, bir mağaza vitrini itinasile uğraşılmış ve elhak muvaffak da olunmuştur. Bu güzellik sergi yüzünden, fakat sergi haricindedir. Konkordiya meydanın AtatürkU Trabzon liraanında karşılıjan halk kafileleri Trabzon istikbal heyeti İzmir vapurunda Sein sahilinde Belçika dan Etoile'a uzanan güzel Champs Elysee'nin garbında Seıne nehrinin her ıki sahilinde boydanboya yayılmış bulunan sergiye zannederrm 52 kadar mıllet iştirak etmiştır. Orada ucsuz bucaksız Sovyet Rusyadan küçücük Isviçrecığe kadar her millet hissesine düşen şeref payını kurtarmağa çahşıyor. En ziyade nazarı dıkkati ve hayranlığı celbeden paviyonlardan biri de Alman pavıyonudur. paviyonu Onun karşı sırasındaki Rus paviyonile sergi büyük ihtişammı bulmuştur. Her şeyin esasında politıka ve propaganda arıyan ve bulan bir zamandayız; ve bazı ıddıah milletler Paris sergısınin verdıği fırsatı kaçırmamışlardır. Bu cümleden olarak Rus ve Alman paviyonlannitt birbrf1 lerile yanş edercesine yükselmeleri kafaları başka yerlere sürüklüyor. • 1* DOĞAN NAD1 Kırşehir orta mektebinde açılan güzel bir sergi Polaneğrinin hastalığı ve hakkındaki rivayetler Berlin'den gelen haberlere göre, sinema mehafılinde, Pola Negri'nin sıhhati hakkında çok endişe verici haberler dolaşmaktadır. Pola Negri, Bayreuth'ta bulunduğu sırada hastalanmıştır. Evvelce bu hastalık gelip geçici, ehemmiyetsiz zannedılmışse de, bılâkis vahamet peyda etmeğe başladığı görülerek, hasta alelâcele Berlin'e nakledılmiştir. Pola Negri'nin hastalığı hakkında büyük bir ketumiyet muhafaza edilmektedir. Bu hususta muhtelıf rivayetler dolaşmakta, kimisi soğukalgmhğmdan, kimisi bir kazadan bahsetmektedir. Son zamanlarda Pola Negri hakkında ortaya birçok şayialar çıkmış, artistin, Hitler'e karşı alâka besledıği iddia olunmuştu. Kırşehır (Hususî) Ortamektebimızm fızık ve tarıh, coğrafya muallimleri, talebelerinin hazırladığı eserlerden mürekkeb büyük bir sergi açmışlardır. Oğretici ıstatıstıklerin büyuk yer kapladığı bu sergide Türk inkılâbı, Türkiye coğrafyası, hıfzıssıhha ve saır bılgıler hakkında güzel grafıkler bilhassa göze çarpmaktadır. Gönderdığım resimler, bu sergide gösterilen tablolardan bırkaçmı göster mektedır. istemiş: Durun, acele etmeyin. Bu, o de ğildir, bir yanlışlık var. Diye bağırmak istemiş. Fakat ne ileriye geçebilmiş, ne de sesini işittirebilmiş. Ferdi, iş işten geçtıkten sonra müddeiu mumılığe şu izahatı vermiş: Ben Samoilofu yakından tanmm. Bu henfin boyunu, bosunu, vücudünü, ellerini, gözünün rengini, yürüyüşünü gayet iyi bilırim. Onu her zaman tanıyabilmek için bunlara çok dıkkat ettim. Bundan dolayı iddia ediyorum ki bu o, değildir. Samoilof yerine bir başkası asılmıştır. Trabzonda Atatürk köşkünden bir gdrünüş Kırşehirde Atatürk heykeli rekzedildi Güreşçi Faruğu çağırıyoruz Gazetemizin tertib ettiği büyük güreş müsabakasında 87 kiloda birinciliği kazanan güreşçi Ankarlı Fruğun öğleden sonra matbaamıza müracaat etmesini rıca ederiz. I Niğde (Hususî) Şehrımızın askerî kazınosu güzel bahçesını şereflı bır abıde ile suslemıştır. Nığdelıler, kumandanları Zıya Ekmcmın hımmetıle dıkilen Atatürk heykelınin açılma merasımme sevincle iştirak etmişlerdir. Merasimde askerî bando ıle kıtaat da bulanmuştur. Gönderdığım resım büstün açılma resmınden bır anı gostermektedır. Doktor gülerek: Tabiî yoktur. Bir başkasmı kendisine benzeterek idam sehpasına gönderen bu herif elbet kendısini de ona, o giden zavallıya benzetmiştir. Fakat diyorum size. Bu muayenede Ferdi de bulunmuş. Ferdi çok zekı ve tecrübeli bir polis memurudur. Maslub idam sehpasına götürülürken görerek adım atışından onun Samoilof olmadığına hükmeden Ferdi, bir de cesedi muayene etmiş, kanaatinde aldanmadığını anla mış. Hapisanede mahkumları teker tekeı muayene ederek Samoilofun benzerinı bulmağa çalışmış; yok. O zaman müd deiumumilıkten bir yoklama rica etmiş. Yoklama sonunda ne çıkıyor, bilir misiniz? Bir kişı noksan... Tabiî, Samoilofun yeri boşaldı.. Hayır, ondan maada bir kişi.. Araştınlıyor, tetkikat yapıhyor ve anlaşılıyor ki Hüsnü isminde bir idam mahkumu da ortada yoktur. Vay canına... Olur şey değil... Bu Samoilof insan değil, iblis... Avukat bir lâhza durdu. Artık hikâ yenin bittiğini zannedenler aralarında bu emsalsiz hâdısenın imkânlannı araştırmağa çalışıyorlar, münakaşa edıyorlardı. Birisi: Hepsi iyi, hoş... Samoilofun çehre değiştirmekteki hünerini işıtiyoruz. Kendı çehresini başkasının çehresıne, onunkini kendi çehresine benzetti; diyelim. Fakat bu Hüsnü, yahud başkası nasıl razı olur? Buna razı olmak demek, asıl mağa razı olmak demektir. Avukat izah etti: Evet amma, kaybolan da bir idam mahkumudur. O da Samoilof gibi karann tasdıkını bekliyor... Biz Samoilofun avukatile şuna hükmettık: Samoilof hapisanede, kendisi gibi bır idam mahkumu bulunca onunla başbaşa verdi. Kendi vaziyetinin onunkinin ayni olduğunu gördü ve ona ispat etti. Kurtulmak veya asıl mak şansları ikisinde de müsavidir. Halbuki ikisinin şahsî vaziyeti ayni değil, birisi hapisanede bile serveti sayesinde iyice rahat yaşıyor, öteki asılmasa bile sefaletten ölüme mahkum görünüyor. (Arkası var) HACI RAŞİD «Cumhuriyetjy in milli sergüzeşt romam •' 2 5 Bıliyorsunuz ki doktor Samoilofun Ihadsiz hesabsız cinayetleri en sonunda birer ıkişer ortaya çıkmış ve en sonunda herif yakayı ele vermişti. Bu büyük muvaffakiyeti polisin nasıl temin ettiği herkesin malumudur. Onlan anlatacak de ğilim. Ben yalnız adliyedeki safhaları anlatacağım. Samoilofun muhakemesi dört buçuk ay sürdü. Herif kendisini hiç müdafaa etmedi: Birisi: Garib şey! diye hayret gösterdi. Bir başkası: Hiç de garib değil; müdafaa im kânı yoktu da ondan. Avukat devam ederek: Ferdi ismindeki sabık polis memu runun bizzat takibleri sonunda elde et tiği delâile istinad ederek mahkeme, Samoilofun bir hayli cinayetlerini ortaya koydu. Bır defa değil, beş defa idam hükmü giymesine kâfi gelecek bu cina yetleri Samoilof inkâr etmedi. En sonunda bir tek cümle ile kendini müdafaaya kalktı: «Hepsini ılim uğruna yaptım, tecrübedir!» dedi. Fakat heyeti hâkime onun bir ilim adamı olarak geçinmesini ağır sebeblerden addederek idam hükmünü verdi. Hüküm tasdık olundu ve bir gün gazeteler Samoilofun asıldığını haber verdiler. Bir iki kişi birden: Gazeteler haber verdi! Ne demek? Asılmadı mı herif? Gören yok mu? Gören var. Görenlerden yalnız bir kişinin ifadesi, Samoilofu tanımış olanlan hayret ve hiddetten sarstı. Demin bahsettiğim sabık polis memuru Ferdi haydudun asılacağı gün, sabah erkenden siyaset yerine gitmiş ve herifi asıhrken görmüş. Samoilof tam ıpe çekileceği sırada ileriye atılmak istemiş, jandarmalann a rasından müddeiumumiye doğru koşmak dan haberdar değildi. Yalnız arkadaşım, müekkilinin idam kararını bile müthiş bir soğukkanlılıkla karşıladığını, hücresinde kendisini ziyarete gittiği zaman karardan sonra da evvelki halinden farklı bulmadığını söylüyor. Herif sanki beraet kararı almış gibi sakin, kayıdsız... Doktor akhna gelen bir suali sabrede miyerek sordu: Allahaşkına, bu herif Türk tebaası mıdır? Hem evet, hem hayır... Nüfus tezkeresi gibi Rus ve Rumen tabiiyetinde olduğunu gösteren vesikalan da vardı. Ancak hiçbir sefaret onu benimsememiş Avukatı dinliyenler merak ve hayret ve herif Türk tebaası olarak muhakeme ten donakalmışlardı. Hatta servis yapan edılmişti. O da başka tebaadan olduğunu garsonlardan birisi bile elinde büyük bir iddiaya kalkamadı. tepsi olduğu halde hikâyenin bu kısmın Peki netice?.. da olduğu yerde mıhlanmış, neticeyi din Netice mi? Neticeyi kim biliyor lemeğe hazırlanmıştı. ki?.. Yalnız müddeiumumiliğe vaki ih Uzunboylu, sivri bıyıklı, adalî çehreli, bar üzerine hiç ihtimal verilmemekle beyaşlıca bir zat: raber herifin hâlâ hapisanede olup olma Samoilof sağ öyle ise... Fakat ye dığı anlaşılmak üzere bütün mahpuslar, rine asılan kim ve bu herif asılmağa na birer birer gözden geçirilmiş. Bu muaye sıl razı oldu?... nede onun avukatı da, Ferdi de hazır buSamoilofu müdafaa eden avukat da lunmuş amma ne Samoilof var, ne de ona tabiî onun kaçacağından, kurtulacağın benzer birisi...