15 Haziran 1937 CTJMHURÎYET Büyiik bir Türk dâhisinin 900 üncü yıldönümü İbni Sina beşeriyetin yetiştirdiği en büyük şahsiyetlerden biridir Bu büyük Türk tabib ve filozofunu hâlâ Arab, İranh ve hatta Yahudi diyerek benimsemek istiyenlere cevab Büyük Türk âlim ve tabibi tbni Sinanın ölümündenberi tam dokuz asır geçti. 21 haziranda büyük dâhinin 900 üncü yıldönümünü anacağız. İbni Sina beşeriyetin yetiştırmekle iftihar edeceği en büyük simalardan biri • da. O, İpokrat, Aristo. Calinos ve Razi ile ayni safta mevki alır. İbni Sina büyük Türk milletinin yetiştirdiği büyük adamlardan biridir. Fakat buna rağmen her büyük adamın arkasından söylendiği gibi onun hakkmda da birçok yanlış iddialarda bulunuluyor. Ezcümle Avrupalılarm bir kısmı onu Arab diye bilirler. Arablar ve bir kısım îran lılar kendisini Acem addederler ve hatta •kendisine Yahudi diyenler bile olmuştur. Bu iddialan haddi zahnda mazur gör mek lâzımdır. Çünkü herhangi büyük bir adamın muhtelif milletler tarafından bemmsenmek istenmesi tabiî bir histir. İbni Sina Arab değildir: Çünkü bizzat Arablar. onun kendilerinden olmadığını itiraf ederler ve ken disine Acem derler. Avrupalılann kendisini Arab saymalanna gelince bunun sebebi eserlerini arabca yazmış olmasıdır. Halbuki şark edebiyatını, daha doğrusu eski Türk edebiyatını bilenler, kolaylıkla bunun sebebini anlarlar. Çünkü şark Türkleri ilim lisanı olarak arabcayı ve san'at lisanı olarak da acemceyi kullanırlardı. Nitekim bütün ilim kitablan arabça, ve buna mukabil bütün edebiyat ki tablan da acemce yazılmıştır. Bunu bilmiyenler bilhassa Avrupalılar îbni Sinayı arabca yazdığı için Arab ve Mev lânayı Mesnevisini acemce yazdığı için İranh sayarlar. ibni Sina Acem değildir; Çünkü kendisine bu ismi takan Arablar Arab olmryan bütün Müslümanlara yabancı manasına gelen ayni ismi verir ler. îbni Sinanın acemce yazıbnış tek bir eseri yoktur. Misal olmak üzere gösterilenler de hakikatte arabcadan ve başka mütercimler tarafından tercüme edilmiş tir. Halbuki ibni Sina Acem olsaydı tabiatıle bütün eserlerini, hiç olmazsa en büyük kısmını bu dille yazardı ve sonra kendisi Şiî değil, Hanefî idi. İbni Sina Yahudi değildir; Bu iddia o kadar saçma ve hiçbir esasa îstinad etmiyen bir iddiadır ki üzerinde fazla durmağa ve düşünmeğe dahi lüzum yoktur. Elhasıl ibni Sina tam manasile bir Türk oğlu Türktür. Hakikî ve öz bir Türk yurdu olan Buharada doğmuştur. Babası Abdullah admda Belhli bir Türktür. Dedesinin ismi de Sinadır. Ve bu isim ancak Türklere has bir isimdir. Bu büyük dâhi daha pek genc yaşında ilme, bilhassa felsefeye ve tıbba merak etmiş ve büyük istidadı sayesinde çok çabuk iştihar etmiştir. Hastalar bu harikulâde adama koşmağa başladılar. O, bir taraftan tecrübelerini ilerletiyor, bir ta raftan da kendisinden evvel gelenlerin eserlerini etüd ediyordu. Uzun tecrübe lerden sonra Kanunu Fittıb namile bir eser neşretti. İlim vadisinde hakikî bir şaheser olan bu kitab Avrupa da dahil, bütün dünya tktısadî lıarehetler Üni Türklerin fiatı ne için düşüyor ÜniTürk namı verilen eski Osmanlı borclan tahvilâtlan bu hafta içerisinde îstanbul Borsasında velevki az da olsa mütemadiyen aşağı düştü. Hafta başında 18,95 lirada kapanan bu tahvilât hafta içerisinde 18,85. 18,65. 18.55, 18,62,5 liraya kadar düştü. Paris borsasında ise vaziyet tamamıle aksi oldu. Bu tahvilât mütemadiyen yukan çıkn. Hafta başmda 265 frankta, yani 14.52 lirada kapanan bu tahvilât mütemadiyen yükselerek 297 franga, yani 16,335 liraya kadar çıktı. îstanbul Borsasındaki bu mütemadî sukutlarla Paris borsasındaki bu mütemadî yükselişlerin sebebi acaba nedir' Eski Osmanlı istikrazlarmın alacakhlan yani ÜniTürklerîn sahibleri umumiyetle ecnebidirler. Bu tahvilâtlar en fazla Paris borsasında bulunurlar. Hükumetimiz bu tahvilâtlann hâmillerile 1935 senesinde yaptığı en son bir anlaşmada bunlann faizlerinin yarısını Fransız frangı ve yarısını da buradan Türk malı ihrac etmek şartile Türk lirasile ödiyecektir. Hâmiller alacaklarının yansını dövizle aldılar, fakat diğer yansile memleketimizden mal ihrac edemedikleri alacaklannm mühim bir kısmı bu suretle bizim Merkez Bankamıza bloke olup kaldı. Bu vaziyet gayet tabiî olarak bu tahvilâtlann Paris borsasındaki kurslan üzerine derhal tesir yaptı. Ve onlann fiab Paris borsasında birkaç lira sukut etti. Bu suretle arada 45 lira bir fark husule geldi. Yukanda görüldüğü gibi haftanın başında UniTürklerin Îstanbul borsasında fiatlan 18,95 lira iken Paris borsasında fiatlan 264 frank yani 14,52 liradır. Iş kanunu bugün mer'iyet mevkiine giriyor Sanayi müesseseleri mümessilleri dün toplanarak kanunun tatbik şekilleri üzerinde görüştüler IBaştaraft 1 inei sahifede] muhtelif devrelere ayrılmış bulunmaktadır. Derhal tatbik edilecek madde ve hükumler bulunduğu gibi altı ay, bir, üç ve dört sene sonra tatbik edilecek maddeler de bulunmaktadır. Derhal tatbik edilecek hükumler bilhassa şunlardır: 1 îş verenle işçi arasmdaki mukaveleler. Bu mukaveleler bir sene veya daha fazla olan işçilerle iş veren arasında yapılacakür. Bu suretle sürekli iş akidleri mukaveleye bağlanmış olacaktır. Mukaveleler ya her işçi ile ayn ayrı veya ekip halinde yapılacaktır. 2 îşin tanzimi ve şekli tayin edilecektir. 3 Ücret meselesi (gündelik, haftalık, on beş günlük veya aylık olarak tayin edilecektir.) 4 Gece işçileri. 18 yaşından küçük erkek ve her yaşta kız ve kadınlarm geceleri çalışmaları kanunen memnudur. Fakat sosyal, ekonomik veya teknik sebeblerle bazı iş yerlerinde geceleri 18 yaşmdan küçük erkek çocuklarla kız ve kadınların ça hşmalanna tktısad Vekâleti dört sene için müsaade edebilir. Bunun için bu nevi iş yerlerinin doğrudan doğruya Vekâlete müracaatle müsaade almış olmaları lâzımdır. Her iş yeri için hazırlanacak dahilî nizamnamelere müteallik talimatname de üç ay içinde hazırlanacaktır. Işçinin sıhhati ve korunması hakkıadaki nizamnameler de yakında çıkan lacaktır. Kelime konuşmaları elime, şüphe yok ki, cirminden büyük kıymet taşıyan birşeydir: Göz gibi!.. Onu bedenden ayınnca hayat nasıl aksarsa, anlaşılmaz bir biçim alırsa kelimenin de dilden ayrılmasile hissiyat öyle sersemleşir, körleşir. Fakat bir diîe yabancı kelimeleri doldurmak, aşağıyukan; takma göz kullanmağa benzer. Çünkü hakikî gözün uzviyetteki rolü zatî olmaktan ziyade tabir caizseiştirakîdir, başka uzuvlarla alâkalıdır, bir dilin kelimeleri de hemen hemen öyledir, birbirlerile uzaktan ve yakından ilgilidir. Yabancı kelimeler, tabiatile, bu alâkayı temin eyliyemiyeceğinden tam bir teşbih olmasa dahi takma göz vaziyen'nde kahrlar. Sanayi birliğindeki içtima Dün sabah şehrimizdeki sanayi mü esseseleri mümessilleri Sanayi Birliğinde bir toplantı yapmışlar ve iş kanununun derhal tatbik edilecek hükümleri üzerinde görüşmüşlerdir. Toplantıda Birlik Umumî Kâtibi Halid Güleryüz muhtelif hükümlerin tatbikatı hakkm da izahat vermiştir. îş dairesi Istanbul Mmtakası âmirli ğinde dün büyük bir faaliyet göze çarpıyordu. Bütün gün tş dairesi âmirliğini bine yakın iş yeri sahibi ziyaret ederek kanunun hükümleri üzerinde izahat almıştır. tş dairesi müfettişleri bugün teftişlerine başhyacaklardır. tf dairenndeki faaliyet Sinanın bir minyatürden alınmış resmi tıb üniversitelerinde 12 nci asırdan 18 inci asra kadar okutulmuştur. Bundan sonra yazılan diğer eserler de bundan mül hem olmuştur. İbni Sina nisbeten kısa olan hayat devrinde 150 kadar kitab ve risale yazmı?br. Bunlar tıbban başka mannğa, felse feye, riyaziyeye, fiziğe, kimyaya, jeo lojiye, astronomiye ve diğer sair ilimlere aiddir. Avrupalılarca Avicenna diye tanınan bu büyük adam tıb tarihinde çok büyük bir mevki işgal etmektedir. Bütün münakkidler kendisinin çok büyük zekâ ve çok geniş malumata malik olduğunda müttefiktirler. Bugün bile birçok eserleri garb Iisanlarına tercüme edilmekte ve münakaşalara yol açmaktadır. Bu büyük adamın en bariz karakteri bütün hâdiseleri tabiî kuvvetlere istinad ettirmek ve herşeyi tabiî kuvvetlerle izah etmeğe çalışmaktır. Bilhassa hurafata karşı çok kat'î bir mücadele açmış ve bu nevi fikirleri reddetmiştir. Fennî kanaatlerinin esasını müşahede ve tecrübelerini meydana koyduğu vakıalar teşkil eder. Kendisinin yaşadığı devir ve bu devrin telâkkileri gözönüne alınacak olursa bu kanaatinin kıymeti çok bariz bir şekilde anlaşıhr. îbni Sinanın herşeyi müsbet ve ilmî bir zaviyeden görmeğe çalışması, hâdiseleri tecrübe ve müşahedelerle izah etmesi onu bugünkü modern ilmin öncüsü, babası mevkiine çıkarmaktadır. Onun için îbni Sinanın bundan dokuz asır evvel yaz dığı yazılan okurken fikirleri bize hiç de aykm v« eski gelmemektedir. Ve 15te 0nun en büyük kudreti ve dehası da buradadır. îşçi ve iş verenlerin en ziyade zihnini meşgul eden meselelerden biri de iş müddeti meselesidir. Kanunun hükümlerine göre Türkiyede iş saati haftada 48 saattir. Yalnız bunun tarzı taksimi ve bundan istisna edilecek ve günde azamî sekiz saat çalışacak ağır sanayi işçisi, çıkanlacak nizamnamelerle altı ay Bu tahvilâtlan tedricen memlekete içinde tayin ve üç senede tatbik ediletophyabilmek ve harice döviz ihrac etnje cektir. den mubayaalarını burada Türk parasile yapabilmek için hükumetimiz bu tahvilâtlarla serbest arbitraj yapılmasına izin verdi. Yani buradan bankalar veya hususî eşhas harice kaç lira kıymetinde ecnebi Stalin'in annesi tahvilât ihrac ederlerse, ayni kıymette de Madam Cugaşvili, haricden memlekete ÜniTürk tahvilâh 87 yaşında olduğu ithal edebilirler. Paris borsasındaki fiat halde 9 haziranda larla îstanbul borsasındaki fiatlar arasın Tıfliste vefat et da 45 lira bir fark olunca, tabiî bütün miştir. Madam Cuecnebi bankalar var kuvvetlerile bu kârlı gaşvili birçok ço cuk dünyaya getirarbitrajı yapmağa başladılar. miştır. Stalin, ü Gayet tabiî olarak Paris borsasında ÜniTürklere taleb arttı. Bunun için de çüncü oğludur. Stalin'in annesi onlann orada fiatlan mütemadiyen yükçok dindar bir kaseldi. Burada ise vaziyet tamamile aksi dın olduğu için en oldu. İstanbul Borsasında ÜniTürkle büyük emeli oğluMm. Cugaşvüi rin arzı mütemadiyen arttı. Bunun için na kuvvetli bir dinî terbiye vermek ve de burada ÜniTürklerin fiatı mütema onu ileride ortodoks papazı yapmaktı. diyen aşağı düştü. Din, Stalin'le annesi arasında daima en büyük ihtilâf mevzuu olmuş fakat StaM. TEZEL lin, annesine karşı daha büyük bir muMuhafaza memurlarımn habbet ve hürmet beslemiştir. Senede iki defa, tayyare ile Tiflise giderek anterfihi nesini ziyaret ediyor, gencliğe hitabe Gümrük muhafaza teşkilâtmda çalı lerinde, anası hakkında beslediği büyük şan memurların maaş ve derece vazi sevgiden bahsetmeği asla unutmuyor yetlerinde lehlerine bazı tahavvülât ic du. Diğer mühim maddeler Stalinin annesi 87 yaşında vefat etti Evinin önünde ölü olarak bulundu Beyoğlunda Hamalbaşında Zafer a • partımanında oturan 17 yaşlarında marangoz Yani, evvelki gece saat birde apartımanın önünde yarah bir halde ve ölü olarak bulunmuştur. Cesed Morga kaldırılmıştır. Emniyet tkinci şube cinayet masası memurları tahkikata başlamışlardır. Îstanbul mektebleri hakkında Maarif Vekâletine izahat vermek üzere bir Bir çocuk boğuldu hafta evvel Ankaraya giden Maarif müGalatada Kölemen sokağında şekerci dürü Tevfik, dün Istanbula dönmüştür. dükkânında çıraklık eden Erzurumlu Osman, pazar günü üç arkadaşile Bey Amerikada yeni bir grev koza gıtmiş ve hep birlikte PaşabahçeWashington 14 (A.A.) John Lewis, civannda denize girmişlerdir. bir grev tertib etmiştir. Osman yüzmek bilmediğinden biraz Lethlehem Steel Corporation'a aid 17 derinlere gittikten sonra su yutmağa maden ocağında çalışan United Mi başlamış ve çırpına çırpına boğulmuş neworkers azasmdan 9500 amele bu tur. greve iştirak edeceklerdir. tan menedebilecek bütün ahlâk mülâhazalannı hükümsüz bırakmağa kâfi geldi. Sahifeleri intizamsız kanşbrırken, Orhan, Vediayı tanımadığı günlerin ehemmiyetsiz teferruatına aid sahifeleri atlamıştı. Kendi admın geçtiği ilk hatıra üstünde durdu ve okumağa başladı. Ondan evvel de kendisinden bahseden birçok sahifeler olacaktı. Fakat bu defterleri başından sonuna kadar okumadıkça, Orhan, hangi parçalannm ötekilerine göre daha ehemmiyetli olduklannı tayin edemiyeceğini anlıyarak tesadüfün açtığı sahifeler üstünde kalmıştı. Okuduğu her cümle, ona bu defterlerin sakladığı hakikatleri bir anda ve bir hamlede öğrenmek ihtirası veriyordu. Birkaç defa bu odadan çıkmış, hastayı kendi haline bırak mak ve evine kapanarak, saatlerce, hiç kımıldamadan, bu defterleri tamamile okuyup bitirmek arzusunu duymuştu. Rasgele sahifeleri çevirdi. Kendi is mile başlıyan parçalan tercih ediyordu. Okudu: «29 mayıs, yah, gece Orhan bugün geldi. Seyahat onu yormuş ve karartmış. Fakat gözlerinde yeni bir parlakhk vardı. Bana kavuştuğu için çok mes'ud olduğunu söyledi. Yarm gelecek ve seyahat impressionlarını anlatacak. «Yengem onu fena karşıladı. Salona bir girdi, onu gördü ve «safa geldiniz!» deyip çıktı. «2 temmuz, yalu gece Orhan mektebden istifa etmiş. Amcasınm ölümü o nun hayatını çok değiştirdi ve daha da değiştirecek gibi. Kendisi anlatmadıkça ben hiç sormuyorum. O da bana yalnız Anadoluyu anlahyor, yengesinden pek az bahsediyor ve «dşlerim...» deyip geçiyor. «8 temmuz, yah, gece Orhanla dün Beyoğlunda buluştuk ve Şişliye kadar yürüdük. Çok iyi giyinmişti. Galiba onu amcasından kalan miras böyl« değiştir di. Kendisi hiç bahsetmiyor. Pek az beraber olabildik. Ben yengemden korku yordum, 6 vapuruna yetişmek için çabuk aynldım. Orhan yalıya gelmek istemiyor. Birşey söylemiyor amma anlıyorum. Ne kadar hakkı var. Ah, bu yengem..» «9 temmuz, yah, akşam Ah bu yengem..* « Vediacıgım, d«di, galiba arbl Boğaziçinden bıktın. « Niçin yenge?.. « Son zamanlarda Istanbula fazla iniyorsun. « îcab ediyor, yenge. « Eskiden bu kadar icab etmezdi. «Orhanla buluştuğumuzu anlıyor. «Rüştü bir aydır uğramadı. Safiyeye demiş ki: « Vedia bana karşı çok değişti. rası kararlaştırılmıştır. Bu hususta a lâkadarlarca bir lâyiha hazırlanmıştır. Maarif müdürü geldi Bu basit mülâhazayı bana yazdıran bir okuyucumun yan şaka, yan gerçek ileri sürdüğü mütalealardır, Adanadan o mütalealan yollamak külfetine katlanmış olan okuyucumuz benim sık sık kullandığım ırlamak ve kalgı kelimelerine iliştikten sonra son yazılarımdan birinde tş yerlerinde gördüğü musandıra kelimesini ele alarak Diğer taraftan iş yerlerinde de dün şu satırlan yazıyor: kâmilen iş kanununa aid hazırlıklarla «Irlamayı fransızca hurler'den, yahud geçmiştir. Amelenin sıhhî muayeneleri yapümış, iş mukaveleleri akdolunmuş, hurlement'dan, musandırayı da manücretler üzerinde görüşülmüş ve iş ve sarde'dan aldmız diyelim. Kalgıyı nererenle işçi münasebetleri tanzim edil den çıkardmız?» miştir. Aziz okuyucu aldanıyor. Babalantzmirde büyük bir miting yapıldı mız, dedelerimiz, çok kuvvetli ve keskin tzmir 14 (Hususî muhabirimizden) olan gözlerini kendi ellerile çıkanp yeBugün 30 bin işçi, iş sahibleri, İş kanu rine takma göz koymak gibi acıklı bir nunun yarın mevkii meriyete girmesi gaflet göstermişler ve türkçeye durmadan dolayısile Cumhuriyet meydanında muazzam bir miting yaptılar. Vali Fazlı yabancı kelime doldurmuşlardır. Fakat Gülec, işçiler, iş sahibleri müteaddid nu türkçenin derin ve engin bir dil olduğu tuklar söylediler. Atatürk heykeline anlaşıldıktan, dil inkılâbı alıp yürüdükçelenkler kondu. Büyüklere tazim tel ten sonra böyle bir gafletin devam etmegraflan çekildL sine imkân yoktur. Şimdi okur yazar ve okuduğunu anlar hiçbir milliyetçi Türk, şu veya bu dilden kelime almağa kalkışmaz ve bunu yaman bir suç sayar. Zaten kelime almak değil, kelimeyi dile malet mek ve halka sevdirmek hünerdir. Bu Belgrad 14 (Hususi) Hamidiye kru• vazörü dün Dubrovnik'in Guruş lima hüneri Namık Kemal gibi, Cenab Şehanında demir atmıştır. Dost Türkiyenin beddin gibi çok yüksek edibler bile gösmekteb gemisi lünana girerken Yugos terememişler, seve seve kullandıklan lav filosunu 21 topla selâmlanuç, Yu aremremîeri, tamadatlan lisan bünyesine goslav filosu Amiral gemisi de Hami hazmettirememişlerdir. diyenin selâmına ayni suretle mukabeKaldı ki benim ırlamaklanm, musanle etmiştir. dıralanm fransızcadan gelme veya bozYugoslav filosu kumandam Hamidi yeye giderek kumandan deniz miralayı ma olmayıp halis türkçedir. Hatta kolay Ruhiye beyam hoş âmedi eylemiştir kolay yalana çıkanlamıyacağımı umarak Miralay Ruhi de kendisini karşılıyan söyliyebilirim ki fransızca Hurler kelilarla beraber karaya çıkarak Deniz A mesi türkçe hırlamaktan, Mansarde'da kademisini ziyaret etmiştir. o lugatin o adı taşıyan bir Fransız mühendisinden gelme olduğu kitablarda yaAlman millî tiyatro haftasî zılı olmasına rağmen musandıradan aKolonya 14 (A.A.) Alman milli ti lınmıştır. yatro haftası, dün akşam burada, Pro Yalnız ırlama başkadır, hırlama gene paganda Nazırı doktor Goebbels'in hubaşkadır. Irlama, ır aslmdandır ve bu zurile açılmış ve Wagner'in <Uçan Hokelime, (taganni) nin tam karşılığıdır, o landalı> operası temsil edilmiştir. itibarla ırlamak da şarkı okumak, taganKambiyo Borsasında dünkü ni etmek manasmı taşımaktadır. Kalgıya gelince: Bu kelimeyi nekavaziyet dar yazık ki benden başka kullanan muDün Kambiyo Borsasında mühim bir muamele olmamıştır. Ecnebi borsalar harrir yoktur. Halbuki kalgı, Rumeli da sıcakların tesirile herkesin deniz ke lehçesinde raks ve dans mefhumunu ifanarlarına gitme zamanlan geldiği için de eden çok kuvvetli ve çok zarif bir ke(ölü mevsim) denilen bu zamanda îs lime idi. Adanalı okuyucumuzun ne ditanbul Borsasında da hararetli muame yeceğini bilmem amma ben, dans deyince leler durmuştur. Paristen gelen tel hareketsiz kalınm, kalgıyı duyunca yügraflarda Türk borclan tahvilâtlan a reğimin tatlı tatlı hopladığmı sezerim. çılış ve kapanışta 265 frank kaydetmişSözün kısası şudur: Sıhhatimizi sevitir. Dün Borsada her on beş günde bir yorsak gözümüzü, dilimizi seviyorsak keyapılan likidasyon günüydü. Likidasyon için Borsada (repor) yapılması lâzım limeîerimizi korumak lâzımdır. gelen takriben 146,000 liralık esham ve M. TURHAN TAN tahvilât vardır. Hamidiye kruvazörü Dubrovnik'e vardı Cumhuriyetin edebî tefrikası: 102 BİZ İNSANLAR Yazan: Peyami Safa gelmişti. Hastanın dolabından hepsi de siyah kaplı yedi defteri alarak şezlonga yattı. Vedianm oldukça intizamla hatıralannı kaydettiğini evvelce biliyordu. Bu defterleri yalıdan hastaneye kadar getirdiğini de hasta sayıklarken birkaç defa söylemişti. Orhan biliyordu ki bu defterlerin içinde üç senedenberi kendi kendine kudurtucu bir tecessüsle sorduğu birçok suallerin belki bütün cevabları vardı; Orhan biliyordu ki bir kadında en çok sahibi olmak istediğimiz ve hafıza dediğimiz şeyin muhtevalarını ifşa eden bu yazılan okumak, bir bakireyi uykuda iken soyarak çıplak vücudüne tasarruf etmek kadar hırsızca ve alçakça bir hareketti; fakat Vedia birçok defalar, ona «birdenbire ölürsem bu defterlerimi kimseye bırakmaymız, sizden başka hiç kimsenin okumasına razı değilim, Bahri nasıl hatıralarını bana tevdi ettise, ben de size bırakıyorum.» demişti. Vasiyete benziyen bu sözlerin hatırlanması, Orhanın ellerini defterlerin bulunduğu dolaba uzatmak « Çünkü, dedi, evlenmekte yalnız rahatlık ve kolaylık aranmaz mı? «Hayır diyerek onu incirmemek için: « Bilmem ki, dedim, öyle midir? «Safiyenin evlenmekte fena bir tec rübesi var. Seviyorum zannetti. Erkek güzel ve hissizdi. Aralan bir senede so ğudu. Ah ne hikâyeler. « Sevmek akıllılık değil, dedi. « Her erkek bir olur mu? dedim. «Düşündü, düşündü: « Doğru... dedi. «Içini çekti. Zavallı SaHye. Şimdi, nafile yere, şen dul olmağa çalışıyor. Nekadar bedbaht olduğunu hissediyorum. Orhan bu satırlan, yazıldıklan tarihten üç sene sonra, hususî hastanede, Vedianm yattığı odada ve onun bakan, fakat gördüğü belli olmıyan gözleri önünde, kendi kendine okuyordu. Bir şezlonga uzanmıştı. Yarım saat kadar evvel, doktorla bu odadan çıktıktan sonra merdivende bir kere daha gözleri kararınca aşağı katta kendisine verdikleri eterli suyu içmiş ve dinlenmek için buraya tekrar «Safiye de bunu yengeme söylemiş. fransızca dersleri verebilirim, hatta kız «Yengem bu sabah, kahvaltıda, aç mekteblerinde biraz edebiyat... «Hep bunu düşünüyorum. Nasıl yaphî malı? « Rüştü görünmüyor, dedi . <</9 temmuz, yah, gece Orhan bu«Sesimi çıkarmadım. gün sordu bana: «Yüzüme baktı: « Niçin çahşmak istiyorsun, Vedia? « Neden acaba? dedi. «Ilk defa bana senli benli söylüyor. «Gene mi sofradan kalkayım, gene mi odama kapanayım, gene mi bu yengeye Çahşmak istiyorum da onun gözünde hergün iki defa bonjur, bonsuvardan baş küçük mü düşüyorum. Bir daha bana ka bir kelime söylemiyeyim, ne cehennem. «sen» deme^ini istemiyorum. Ona: «Beyefendi!» diye hitab edecektim. Aramıyarabbi!.. «/5 temmuz, yah, sabah Eski Or za mesafe koymak için. istemiyorum. «20 temmuz, yah, sabah Orhanla hanı tercih ediyorum. «/5 iemmuz, yah, akşam Eski eskisi gibi uzun konuşamıyoruz. MektebOrhanı tercih ediyorum. Onun gözlerin den istifa etti. Köyde geceleri kalamıde eskiden bir endişe vardı. Neden kor yor. Yalıya gelmek istemiyor, geldiği kuyordu, bilmiyorum, fakat korkuyor zaman da çok oturmuyor. Ben tstanbula du. Bu korku onun boynunu kırryor am sık sık inemiyorum. ma ruhunu ağırlaştmyordu gibi bir şey. «20 temmuz, yah, gece Içim sıkılıBen o zaman ona daha rahat bakıyor yor. Rengim bir hoş. Yengem birkaç giindum. Şimdi bu endişenin yerinde boş bir dür buna dikkat ediyor. Muamelesini deaydınlık var. Çünkü vaziyeti düzeldi. ğiştirdi. Gönlümü almak istiyor. Galiba zengin oldu. Yahud olacak. Bir «Çok mahzunum, çok. Orhanı da, şey söylemiyor, fakat hissediliyor. Rüştüyü de, hiç kimseyi görmek istemiyo«/5 temmuz, yah, gece Hayır, ben rum. zengin bir Orhan istemiyorum. Niçin «25 temmuz, yah, gece Bugün İsmi? istemiyorum işte. Çünkü onun ya tanbulda tartıldım. Beş kilo kaybetminında kendimi daha zayıf hissedeceğım. şim. Vücudümde daimî bir kırıkhk var. Yengemle beraberdik. istemiyorum. «/6 temmuz, yah, gece Ben çalışa« Ne oluyor, sana, ne oluyor? de(Arkast var) maz mıyım? Piyano dersleri verebilirim. di.