CUMHURİYET Duymadıklarımız ve bilmediklerimiz Güneş, Doğansporu dün 3 1 mağlub etti İlk devreyi îzmirliler 1 • 0 galib bitirdikleri halde ikinci devrede 3 gol yediler Şemsiyenin tarihçesi 3 13 Hazîran 1937 Hatay hâdiselelerinden sonra [Başmakaleden devam] derler: Suriyenin başmda temelli çullanmış kalmak ve Suriyenin ensesinde ilânihaye boza pişirmek için!.. Fakat biri aldatıyor, diğeri aldanıyorsa bize ne? Bu iki hareketin sahiblerinden birincisi mandater olmakta insafsız ve zalim, diğeri bu adsız zulmün önünde âciz ve oyuncaktır. Öyle de olsa hakikaten nihayet bize ne?.. Fransız müstemleke memurlarına bir nevi milletlerarası ahlâk dersi verecek değiliz, ve bütün aczine ve gafletine rağmen Suriyeyi illâ müstakil yapacağız diye uğraşmak bizim için elbet cidden fazla ve hatta fuzuli bir külfet olur. Bu vaziyetler karşısında bizim dikkat edeceğimiz yegâne nokta Hatayın ve Hataylılann kılına hata getirmemektir. Görülüyor ki milletlerarası bütün güzel kararlara rağmen cenub hududlarımızda emniyet yoktur, ve Hatay henüz selâmet sahiline erişmiş olmaktan uzaktır. O halde bol sürprizler vadeden bu vaziyet önünde halin icab ettirdiği bütün tedbirleri almış bulunmaklığımız lâzımdır. Öyle anlaşılıyor ki Hatayın emniyeti için hâlâ hakikî hududun nereden çizilmesi lâzım geldiğini tayine, tesbite ve tatbika ihtiyac vardır. Türk Büyük Erkânıharbiyesi bunun nasıl olacağını en iyi bilir. Dünkü kardeşler dediğimiz ve yarın da öyle olmalannı istediğimiz Suriyeliler, kendilerile iyi münasebetler tesis etmekliğimize imkân bırakmazlarsa bu onlann bileceği birşeydir. Bu takdirde muvafık ve muhalif bütün Suriyelilerin bilmeleri lâzım iki hakikat vardır: 1 : Hatayda kargaşalıklar yaparak ırktaşlanmıza getirecekleri ziyanları behemehal kendilerine ve ağır surette tazmin ettiririz „ , 2 : Hataya karşı yarattıklan emniyetsizliği tamamile bertaraf etmek için hududu Suriyenin neresine kadar lâzımsa orasına kadar götürürüz. Eğer akılsızlık etmekte devam ederlerse Suriyelileri bu akıbetlere uğramaktan yalnız bir tek mandater devlet değil, bütün dünya bir araya gelse kurtaramaz. Akılsızhğın bu derecesi terbiyesizliktir doğrusu. Metropol Fransasmın hüsnüniyetinden eminiz. Fakat işte ilk adımda karşımıza gene Fransız müstemleke memurlan çıktılar. Onlar Fransanın teklifile harekete gelen Milletler Cemiyeti kararına rağmen bir takım cahil ve şirret Suriyelileri taşkmlık yapmağa sevkediyorlar. Amelî olarak Hatayın emniyet ve asayişinden bugün Fransa mes'uldür. Suriyelileri bu meselede ne yaptıklannı bilmiyen gayrimes'ul yaramaz çocuklara benzetebiliriz. Gerçi bu yaramazlıklar cezasız kalmaz. Fakat işin maddî ve manevî bütün mes'uliyeti Fransanın omuzlarındadır. Eğer Fransa vazifesini ifa etmekten âcizse biz Halayı üç beş Arab çapulcusuna karşı muhafaza etmekten âciz kalamayız. Hükumetimizden rica ederiz, vaziyetin tam bu hadde gelmiş olan hakikî ve ciddî icablarını gözönünde tutsun. Milletler Cemiyetinin kararını yerine getirmeğe bugün biz Fransadan ziyade borcluyuz. Onun Suriyedeki alâkası arızî, bizim Hataydaki vazifemiz candandır da onun için. Atatürk avdet ediyor Ulu Onder Şarktaki vaziyetten memnun olarak dönüyor IBajtarafı 1 Inci sahifede] Müfettişi kıymetli Kâzım Orbay ve her ikisinin arkadaşları bulunduğu halde beni karşıladı ve birleştik. Trabzona ge lişim bundan evvelki iki gelişime nisbetle müstesna bir tertib ve intizam gösteriyordu. Rıhtımda evvelâ bütün Umumî Mü fettişlik içindeki yukanda işaret ettiğim bütün valiler ve yakm vilâyetlerin kay makamları ve her vilâyet merkezinin belediye reisleri ve halk mümessillerile karşılaştım. Bütün bunlar, şark vilâyetleri halkımızm gönülden gelen selâm, sevgi ve saygılannı bana sunarken ne kadar mütehassis olduğumu ifade için kelime bulamadığımdan bunu ifade etmeksizin geçiyorum. Ondan sonra kahraman ordumuzun vatan ve milletin her emrine her an âmade gayet çevik, cesur ve iyi bakımİJ bir kuvveti tarafından selâmlandım. Bundan duyduğum zevki ayrıca kaydetmeli yim. Askerimizin oldukça uzun cephesi önünden geçtikten sonra ancak Bıiyük Kumandanın iltizamı üzerine otomobilime binebildim. Ondan sonra Trabzon, yalnız benim geçtiğim yol üzerinde de ğil, o yola kavuşan bütün yollar görünebildikleri uzunluklarınca halk tarafından kadın erkek dolu bir manzara ve heye can ve alkış tufanı halinde görülmekteydi. Bu kadar saygı ve sevgi ve bağlılık ifade eden millî heyecan karşısında bir naçiz kalbin durması gene o millî heyecanın verdiği kuvvet sayesinde ancak mümkün olabilmiştir. Trabzon Hususî îdaresinin bana kıymetli bir hediyesi olan köşküme geldim. Orada da beni yalnız bırakmadılar. Her türlü yüksek misafirperverlik timsalile karşılaştım. Çok rahat ve huzur içinde geceyi geçirdim. Bugünkü cuma günü Umumî Müfettiş Tahsin Uzerin tertib ettiği muvafık programı takib ettim. Vilâyet makamını, Cumhuri yet Halk Partisi merkezini, Umumî Müfettişlik makamını, Halkevini, Belediyeyi, Kumandanlık makamını, Askerî garnızonu ziyaret ettim. Bu makamların her birinde karşılaştığım heyetler bana, sa na, cumhuriyet hükumetine ve bütün Türk milletine ister istemez gurur ve azamet, kuvvet ve heyecan verecek yük sek kıymette ve fazilette idiler. Beledi ye dairesinde, kendi muhabbetkâr arzularile halk içine girmiş olan devletler konsoloslan da bulunuyordu. Onlan da görmekle ayrıca memnun olduğumu zikretmeliyim. Beni tekrar bir daha heyecana düşüren şey Kumandanlık dairesinden ayrılırken halkın heyecan ve tezahürünün oradan sonra gittiğim yere kadar devam edişidir. Son ziyaretgâhım Trabzonun Askerî garnizonu oldu. Garnizonda kıymetli kumandanlar tarafından bana takdim edilen Trabzon askerî kuvvetlerimizle açık alanda karşıkarşıya bulunduğumuz dakikada duyduğum zevki tarif edemem. O kadar ki tekrar askerlik duygularım uyandı ve onlara bulundunklan dar a landa benim ve benimle beraber bulunan zatların memnuniyetlerini mucib olacak gösteren ufacık bir tatbikat yapmaktan kendimi alamadım. Orada gördüklerimden çok memnun oldum. Kumandanları tebrik ettim. İstanbuldaki görüşümü de bildirmiştim. Onun gibi, şarkm bu önemli ve geniş bölgesinde yüksek kumandayı elinde tutan kıymetli Orgeneral Kâzım Orbaydan ve kendisile beraber burada bulunan Korgeneral Muzaffer Ergüderden ve kendisine fîlen tatbikat yaptırmış olduğum albay Nuri Berközden ve bü tün şark ordusu komutan, subay ve eratınNahid Bey, Ayşe kadınm yalnızbaşına bu sofralara yeti^mesi imkânı olmadı ğmı bildiği için Beyoğlundan üç garson istemişti. Servisi bunlar görüyorlardı ve pek güzel yetişiyorlardı. Hele garson lardan biri yaşını başını almış olduğu halde... dan çok memnun kaldığımı Mare§ala bîldirmenizi ve Mareşahn da kendilerini tebrik ve takdir etmelerini arzu ettiğimi bildiririm. Şimdi bu dakikada Trabzon Atatürk köşkünde bulunurken bütün şark vilâyetleri Türk mümessiller heyetlerile beraber geçirmekte olduğumuz samimî hayatın devlet, hükumet ve millet iştirakinin' en ; yüksek enmuzec ni görmekte olduğumu söylersem buna ne kadar sevineceğimzi ve benim bu derin sevincimi bütün memleket ve millete senin ağzından ne kadar iyi söylenebileceğini takdir ederek gözlerinden muhabbetle öperim.» Çok güzel bir ^,, vecize: «Şemsiye l\j^'jj, J iyi gün dostu gibi ' ' ^ dir; ona muhtac olduğunuz zaman yanınızda bulunmaz» der. Bu ağır fakat çok haklı tarize hedef olan tahta bedenli, bez uzuvlu nesne, türkçe admı güneşten almış olmasına rağmen, icadından beri, ısmmaktan ekseriya mahrum ve daima, ıslanmağa, donmağa mahkum ol duğu için ondan vefa beklemek biraz da hodbinlik olmaz mı? Vücudlerimizi güneşte kavurup ren gini değiştirmek moda o'alıdanberi, daha doğrusu sadakor şemsiyeler tarihe karış tıktan sonra, yalnız yağmurda, karda baştacı ettiğimiz şemsiye, Çinliler tara fından icad edilmiş ve Avrupaya, 1750 senesinde, Çinden Londraya gelen Jo nas Hannay isminde bir seyyah tara fından getirilmiştir. Başvekilin Meclisteki beyanatt Ankara 12 (A.A.) Büyük Millet Meclisinin bugünkü toplantısında Reisicumhur Atatürkün seyahatleri intıbalarına dair Başvekil İsmet İnönüne göndermiş olduklan telgraf sürekli alkışlar arasında okunmuş, ve bunu müteakıb alkışlar arasında kürsüye gelen Başvekil İsmet Inönü şu beyanatta bulunmuştur: « Atatürkün okuduğumuz telgrafl hepimizi sevindirecek ve müftehir edecek iyi havadisle doludur. Atatürkün her seyahati memleket için hayır ve fayda kaynağıdır, hükumet için istifadelerle doludur. Atatürkün etrafında Trabzon muhitinde toplanan bütün şark vilâyetleri halkımızm gösterdiği muhabbet, beraber çalışma ve azmü kudret manzarası Trabzondan bütün memlekete huzurunuzda aksetmiş bulunuyor. Atatürkün seyahat buyurduklan yerde hizmetinden mem nun olduklan âmir ve memurlarımıza ve bilhassa kumanda heyetimiz ve subaylanmıza gösterdiği muhabbet ve takdiri ferah ve iftiharla telâkki ettiğimizi söylerken bu sözlerimizin huzurunuzda ve memleket muvacehesmde kendilerine samimî tebrik hislerimize tercüman olma » sını isterim. Şemsiyenin, Londra sokaklannda ilk defa görünüşü pek patırtılı sahnelere sebeb olmuştur. Londranın sokak çocuk Doğanspor takımı dün birinci maçmı iki gol fırsatı kaçırdılar. lan, başımn üstünde o zamana kadar Taksim stadyomunda Güneşe karşı oyGüneşin birinci, ikinci ve görmedikleri ve hiçbir mana veremediknadı. Staddaki kalabalık, halkımızm sı üçiincü golleri leri bir nesne taşıyan seyyahı görünce acaklara kalan millî küme maçlanna kar4 üncü dakikada Melih Rebiiden aldamcağızı taşa tutmuşlardır. §ı alâkasız bir vazıyet almağa başladığını dığı derinleme pası hüsnü istimal etti ve Jonas Hannay, bu tadsız nümayişe on gösterecek kadar azdı. penaltı yerinden çektiği sıkı bir şütle ta« gün kadar dayanmış, akıbet, taşlanmakIstanbulspordan Kemal Halimin ida kımına beraberlik sayısını kazandırdı. Dört dakika sonra Refii soldan geîen tan bıkıp şemsiyesini bir köşeye atmıştır. resinde oynanan maça takımlar şu ter Bu istiskalden sonra, şemsiye tam 35 tiblerle iştirak ettiler. Güneş: Son Fener topu falsolu ve yerden bir vuruşla Do bahçe maçında hakem tarafından oyun ğanspor kalesine sokmağa muvaffak ola sene ortada görünmemiş, ve ancak 1785 te yavaş yavaş taammüme başlamıştır. dan çıkarılan Salâhaddinden mahrum rak takımını galib vaziyete getirdi. Gene dört dakika sonra İbrahim güzel olarak, Cihad Faruk, Reşad Yusuf, Rıza, Ismail Melih Refii, Nec bir iniş yaptı ve topu üzerine çıkan kale stadyomunda Galatasarayla Doğanspo ciden aşırtarak üçüncü golü attı. det, İbrahim, Rebii. run ve Fenerbahçe ile Ankara Gücünün Dörder dakika fasıla ile atılan bu golDoğanspor: Hakkı, Fuad, Ali ve oyunları vardır. Doğanspor takımı dünkü Fethi gibi en iyi oyuncularından mahrum ler esnasında Güneş takımı temposunu yorgunluğun tesirinden herhalde kurtulaolarak: İbrahim Kaya, Adnan tutturmuşa benziyordu. Fakat bundan madan Galatasaray gibi kümede hatın Reşad, Nurullah, Ismail Halid, Meh sonra oyun zevksiz bir şekil aldı. İzmır sayıhr bir mevkide bulunan bir takımla müdafaasında Adnanın cidden güzel med, Mahmud, Etem, Sabri. oyunu birçok Güneş hücumlarının bozul oynıyacaktır. Maamafih geçen haftaki Oyunun ilk dakikalan İzmirlilerin canmaçı örnek alarak neticesini ibret gözile ! h hareketlerile geçti. Bu sıralarda bil masına, neticesiz kalmasına sebeb oluyortetkik edecek olursak, istihkar edilen bir I hassa merkez muhacim oynamakta olan du. Doğansporlulardan birçok oyunculakuvvetin daima sürprizler yaratmak isti• kaleci Mahmudun atak oyunları nazan rm cem'î oyunu bir tarafa bırakarak işi dadında bulunduğunu görürüz. Bu iti dikkati celbediyordu. Bununla beraber şahsiyata dökmeleri Güneş müdafaasmın barla Galatasaraylılar bugün de ayni gol olabilecek ilk ciddî tehlikeyi Güneş işini çok kolaylaştırmış bulunuyordu. Diğer bir kısım oyuncuların da yorgunluk hataya düşerlerse ehemmiyetsiz dediği liler yarattılar. Fakat Refii, topu kaleciden aşırtıp avuta atmak suretile bu mü alâmeti göstererek yavaşlamalan topun miz maçm ehemmiyetli neticeler doğur• him fırsatı kaçırdı. Doğansporluların ko sık sık İzmir kalesini ziyaretine sebeb oldu. masını bekliyebiliriz. Kaçırılan penaltı Fenerbahçe Ankara Gücü maçı daşup, sıçramağa, atılmağa istinad eden Otuzuncu dakikada Doğansporlular ha alâka verici bir mahiyettedir. Geçen oyunlarına mukabil Güneşliler daha zi yade teknikle mukabele etmek istiyor sağdan yaptıklan bir akın esnasında top hafta Galatasarayı yenmeğe muvaffak olardı. Fakat hücum hattının insicamsız ceza çizgisi dahilinde Reşadın eline çarp lan Ankara Gücü, Fikret gibi başhbaşma lığı bu usulün tatbik edilebilmesine koca tı ve Güneş aleyhine bir penaltı verüdi. bir hücum hattı demek olan bir oyuncuAdnan topu iyi bir plâse ile atamadığı dan mahrum Fenerbahçe takımile karşıbir devre imtidadınca mâni o^ldu. için Cihad bunu kurtardı. Oyunun sonu laşacaktır. Doğansporun golü yaklaştıkça Güneşin oyunu da yavaş ya12 nci dakikada Cihad sol taraftan vaş bozularak birinci devredeki hali al R a p i d , G e n c l e r B i r l i ğ i n i 8 5 ortalanan topu tutamadı. Bir kaleciye dı ve maç 3 1 Güneşin lehine bitti. yendi nasıl şarj yapılması icab ettiğini pek iyi Dünkü oyun heyeti umumiyesi itiba Ankara 12 (Telefonla) Viyanalı bilen Mahmud topu Cihadın ellerinden rile güzel bir şekilde cereyan etmedi. İz profesyonel Rapid takımı bugün Gencler düşürttükten sonra boş kalan kaleye golü mir takımı bilhassa ikinci devrede hatlar Birliğile ikinci maçını yaptı. Tribünler attı. arasında irtibatı kaybetmiş vaziyetteydi. Güneşliler bu gole mukabele için der Bununla beraber birinci devrede müsaid baştan aşağı doluydu. İktısad, Adliye, hal canlandılar. O vakte kadar ihmal e tesirler bırakmağa muvaffak oldu. İzmir Millî Müdafaa Vekilleri seyirciler aradilen Rebiiye bir iki tehlikeli iniş yaptı de birkaç kulüb bir araya gelerek yeni sında idiler. Profesyoneller daha ilk danldı. Fakt ortadakiler bundan istifade teşekküller vücude getirmiş, dolayısile kikalarda çok çetin ve canlı bir takımla edemediler. 20 nci dakikadan itibaren bir takımı teşkil için müteaddid oyuncu karşılaştıklarını anladılar. Bu suretledir Melihle Refii yerlerini değiştirdiler, fa lar arasından iyisini seçmek müşkülâtı ki maçm imtidadınca ve hakem İbrahimin kat bu tahavvül bir netice vermedi ve o baş göstermişken kaleci Mahmudun mu azamî bitaraflığı neticesi olarak profesyun devrenin sonuna kadar mütevazin hacim oynatılmasına şaştık. Doğanspor yonelliğin bütün icablarını kolaylıkla bir şekilde devam etti. takımında başta Adnan olmak üzere Nu kullanmağa muvaffak oldular. Her iki devrede biri penaltıdan olmak üzere serullah ve İbrahim muvaffak oldular. İkinci devre kiz gol attılar. Gençlar Birliği de biri Niikinci devreye çıkıhrken Güneşliler Güneş takımı bilhassa muhacim hattı yazinin, ikisi de Alinin ayağmdan olmak hücum hatlannda yeniden bir değişme çok aksadı. Rebii orta akıncılar arasına üzere beş gol attılar. yapmışlar, soliçe Rebiiyi, solaçığa da İb ahnıp hücumlar tanzim edilmeseydi GüOyun zevkli ve heyecanlı geçti. Gencrahimi almışlardı. Rebiinin içeri alınması reş takımı ikinci devrede de bocalamakta ler Birliği ayni kadro ile oynadıkları topun muntazam bir şekilde rakib kale devam edecekti. önüne kadar getirildikten sonra eşapelik Bugün Taksim stadyomunda halde profesyonellere oyun sırasmda dahi oyuncu değiştirdiler. Gencler Birliğivaziyetlerinde Melihe geçirilmesine fır yapılacak maçlar nin takım halinde canlı oyunları takdirle sat veriyordu. İlk dakikadan itibaren üstün bir hal alan Güneşliler üstüste mühim Bugün millî küme maçı olarak Taksim karşılandı. Doğanspor kalesi önünde heyecanlı bir mücadele Atatürkün yarattığı ruh Vğraşacağımız Atatürk bilhassa bulunduğu cemiyet içinde bedbinlik hislerini derhal yıkan ve memlekette çahşmak için, kudretli, ileri ve bahtiyar olmak için lâzım gelen neş'e ve kudreti derhal o muhite telkin eden bir varlıktır. Bu hassası cemiyet için ve millet için, Kurucu, Yaratıcı ve Öğretici olarak kendisine başh başına ayn bir kudret vermektedir. meseleler çtkıyor Arkadaşlar dünyanın bugünkü halinde milletlerin hangi istikamete doğru gittiklerini ve ne çetin mevzularla karşılaşacaklarını tahmin etmek kimsenin iktidannda değildir. Amma Türk milleti işitmelidir ki, her millet gibi Türk milletinin de yakm ve uzak atide uğraşacağı meselelerin ehemmiyet ve azameti tasavvur olunabildiğinden fazladır. Bu memleketin dahilî ve haricî siyasette vücude getirmeğe mecbur olduğu eserler ve uğraşacağı meseleler o kadar çetin, geniş ve zordur. En büyük kudretimiz YUNUS NADI Cim Londos Atinada Atina 12 (Hususî)Cim Londos dün Mısırdan buraya dönmüştür. Londos İskenderiye ve Kıbrısta iki mühim güreş kazanmıştır. Londos yazı burada geçirecek ve bu esnada kimse ile güreşmiye cektir. dı. îşte bu yüzden seneler geçtiği halde, Feride Hanımla kocası Nahid Beyin kendi aileleri efradından biri gibi baktıkları Ayşe kadınm hüviyetini tayine imkân bulunamadı ve kadıncağız sebebi meçhul bir hüzün içinde, daima kederli, daima düşünceli olarak kaldı. HACI RAŞİD «Cumhuriyet* in millî sergüzeşt romanı : 2 3 Feride Hanım, Ayşe kadınm getirildiği ilk günler ondan sabık kocasına şikâyet eder gibi olduğu halde tek bu kadını yanmdan ayırmasınlar diye sonralan hiç bahsetmedi ve kadmm kimin nesi olduğu bu yüzden hiç anlaşılamadı. Feride Hanım ikinci defa evleninciye kadar bu kadınla başbaşa kaldı. İkinci kocası Nahid Bey Ayşe kadını tanıyınca onu Feride Hanım kadar sevdi ve bu suretle senelerdenberi Ayşe kadm bu evin sessiz, kendi halinde, kimseye zaran dokunmıyan, kimseden birşey istemiyen, kendisine verilen işleri bir makine sada kati ve ihtimamile yapan acayib bir mahluktu. Onu Feride Hanım bir iki defa doktora da gösterdi. Meşhur bir asabiyeci u zun boylu muayeneden sonra Ayşe kadm hakkında şunlan söyledi: Bu kadın, büyük bir hastalık geçirmiş olacak. Dimağı zedeliyen bir hastalık... Eğer bu hastalık yüzünden di mağî merkez tahrib edilmemişse zaman geçtikçe kendine gelmesi ümid edilebilir. Fakat onun gündelik hayatmda, başkalarile muamelesinde hiçbir aksaklık yoktu. Hatta Feride Hanımla geçen senelerin hatırasmı aynen muhafaza ediyor, bunda hiçbir unutkanlık göstermiyor da yalnız daha eski hayat safhalarına dair birşey söyliyemiyordu. Şiddetli bir hararetle yatağa düştüğü bir gün Feride Hanım, onun sayıkladığını duydu. Nahid Beyi çağırdı: Bak, dinle! dedi. Ayşe kadın baygınlığı arasında ikide bir: Yavrum, evlâdım... kocam... alçak herif... Diyordu. iyi olduktan sonra Ayşe kadına Nahid Bey duyduklarını anlattı: Kadınım, dedi, serrin muhakkak bir kocan, bir de çocuğun var. Öldüler mi, kaldılar mı? Kimlerdir, nerededirler? Şunları bir bulabilsek..A Cevab yok. Halbuki bu hal, Nahid Beye de derd oldu. Gazeteye ilân koydurmayı bile düşündü. Fakat nüfus tezkeresi de olmıyan Ayşe kadını nasıl ilân edebilirdi? Acaba hakikaten ismi Ayşe midir? Hakikaten İstanbul içinden mi ahnıp getirilmiştir? Yoksa uzak diyarlardan mı? Bunu bulmanın bir çaresi de Feride Hanımm eski kocasmı bulmak, ondan kadmm evvelce çalıştığı evin adresbi almak, bu evden Ayşe kadmm mazisini, kimin nesi olduğunu öğrenmekti. Bu da, Nahid Bey için pek kolay bir iş değildi. Kansmm eski kocasile temasa girmek!.. Fakat meseleyi yakm arkadaşlanndan birine açtı. Bu zat polis müdiriyetinde vazifesi olan bir zattı. Nahid Beyin merakını anladı; ehemmiyet verdi. Süleyman Rahim Beyi bizzat bulacak, ona bir zamandanberi yanmda çalışan Ayşe kadınm ailesini şiddetle aradığını söyliyecek; bu kadınm kimden alın dığmı soracaktı. Fakat bu da boşa çıktı. Çünkü Süleyman Rahim Beyin iş ve ev adresi olarak verilmiş yerlerde böyle bir adamdan eser bulunamadığı gibi onun bilâhare nereye gittiğini, hangi adrese naklettiğini öğrenmek de mümkün olama Türk milleti bugün bütün dünyada başhbaşına kuvvet ifade eden nadir milletlerden biridir. (Sürekli alkışlar) Bütün vatandaşlarımın işitmesini isterim ki, Türk milletine bu kuvveti veren âmillerin başmda Türk milletinin gösterdiği samimî beraberlik gelir. Türk milletinin, Atatürkün etrafında bir tek vücud gibi her hareket için hazır bulunması hakikati ve dünyaya verilen bu kanaattir ki, onun başhca kudretini teşkil etmektedir. (Sürekli ve şiddetli alkışlar). Atatürke karşı gösterdiği sevgi ve bağlılıkla Türk milleti yekpare vücud haiınde mütemadiyen ilerliyeceği ve haricde en kuvvetli, en temiz sulh ve medeniyet unsuru olduğu kadar, en çetin mücadelelere göğsünü muvaffakiyetle (Bravo sesleri, şiddetli ve sürekli alkışlar) karşı koyacağına yürekten emin olduğunu göstermiş olyyor. (Şiddetli ve sürekli alkışlar). Arkadaşlar, Büyük Şefimiz ve milletimiz beraber olarak bir vücud gibi sevgide ve bağhhkta beraberlik göstermekten bu memleketin kazandığı kudret, bütün kudretlerin başmda gelir ve birçok milletlerin hasretle, hayranlıkla gıpta ettikleri bir varlıktır. (Bravo sesleri, şiddetli ve sürekli alkışlar). Sıcak bir mayıs akşamı idi. Nahid Beyle Feride Hanımm beş odah ahşab evlerinin çiçekli, havoızlu, temiz bakılmış bahçelerinde eğlence vardı: Bu ellisini geçkin karı koca evlenme lerinin yıldönümünü kutluluyorlardı. Bahçeye üç büyük sofra kurulmuş, bir sofrası kadınlara ayrılmış, diğerlerinde erkekler rakı, bira içmeğe başlamışlardı. Sofraların üstünde hadsiz hesabsız mezeler, kadehler, bardaklar vardı. İki yaşlı ve mes'ud karı kocanın yakm, uzak akrabalan gibi yakm ve uzak tanıdıklan, konu komşulan da gelmişlerdi. Nahid Bey son derece kibar ve asil bir Daha ortalık kararmadan ve ağaclaradam olarak birkaç sene içinde kendini daki lâmbalar yanmadan evvel kahkahaherkese sevdirmiş olduğu gibi Feride Halar, yan mestolan erkeklerin şarkılan ornım da pek kimse ile temas etmez, kimse ile sıkıfıkı dost olmaz bir kadın olduğu talığı çınlatmıya başladı. iArkası var) halde etrafta iyi bir isim yaratmıstı, Misafirlere gelince, bunlann içinde komşunun tanıdığı olarak gelenler bile vardı. Bununla beraber saat beşte başhyan âlem altı buçuğa, yediye doğru pek tatlılaştı. Masalarda bulunanlar hep son derece samimî, eski dostmuşlar gibi şakalaşmağa ve bu eğlenceyi neşelendirmeğe başladılar. Nahid Bey, çok rakı içmediği için ayn bir masa etrafına toplamayı Hamidiye Korfudan ayrıldı Atina 12 (Hususî) Korfudan alman faydalı bulduğu kadmların masasına gitelgraflarda Türk mekteb gcmisi «Haderek beyaz saçlı karısına kur yapıyor ve midiye> nin dün öğle üzeri Adriyatik detaraftaki gene kadınlara: nizine hareket ettiği bildirilmektedir. Ha Bizden ibret alınız. Biz birbirimizi midiye geldiğinde olduğu gibi giderken hâlâ çıldırasıya sever ve kıskanınz! di de büyük merasimle uğurlanmıştır. yordu. Rusyada rekolteler Moskova 12 (A.A.) Tas ajansmdan: Sovyet Rusyanın her tarafından gelen haberler, rekoltelerin iyi olacağını tahmine müsaid mahiyettedir. Pamuk, şeker pancarı ve keten mahsulâtına aid olan haberler de bu mahiyettedir.