13 Hazlran 1937 Hatayda karışıklık devam ediyor Arab köylerinefaeyannamelergönderildi Suriye gazeteleri tahrikâmiz neşriyata devam ederek Hataya gemi ve otomobillerle silâh ve cepane gönderdigimizi yazıyorlar Vataniler ihtilâl çıkarmak için hazırlanıyorlar Grev Amerikada bütün sanayii tehdid ediyor Ameleler fabrikaları işgale başlıyorlar Iki aile birbirine girdi Hatice isminde bir kıza iki kişi birden talib olunca iki aile efradı döğüştüler, hepsi de yaralandı Dört ayaklı adam öylemeğe elbette hacet yoktur ki bu garib adam garibeler diyan olan Amerikada peyda olmuştur. Ağacların havsalaya sığmıyacak kadar yüksekleri, nehirlerin alabildiğin* uzanıp gidenleri, evlerin içinde oturanlara yıldızları fener gibi kullanmak imkânmı verecek derecede yükselmijleri ve her şeyin harikulâdesi orada bulunuyor. Dört ayaklı adama da tabiatile Amerika vatandaşı olmak yakışırdı. Bu haberi veren gazeteler, bilinmez neden, basit bir kanundan tegafül ediyorlar ve dört ayaklı adamı acınacak vaziyette tasvire yelteniyorlar. O uzun yazılara bakıhrsa kolları ayaklaşmış, ayaklan da bu yüzden dörtleşmiş olan bu hilkat garibesi yiiz ve duygu itibarile tam bir insandır. Konuşuyor, gülüyor, şakalajıyor, fakat dört ayakla yürüyor. Niçin böyle diyenler ve adamcağızın kollannı ayağa çeviren sebebi araştıranlar da yok değil. Fakat verilen hükümler, herkesçe malum olan tabiat kanununa temas etmiyor, daha doğrusu Amerikalı meslektaşlar bu kanunu hatırlamaktan çekinir gibi görünüyor. Halbuki ben sık dokuyup ince elemeğe ve hele çekinmeğe mahal görmüyorum. însanların, Darvin nazariyesine göre, maymundan istihale ettikUrini kabul edenler, herşeyin aslına ric'at edeceği kaidesini de unutmamalı ve şu dört ayaklı adamı ric'atte acele etmiş bir nümune olarak kabul etmelidir. Dört ayaklı adamdan bahsederken Timurlengin huzurunda cereyan eden meşhur lâtifeyi de hatırlamamak elimden gelmedi. Malum olduğu üzere jaklabanın biri herhalde Nasreddin Hoca değil» büyük Cihangire bir kaz kızartması gotürmek ister. Fakat yolda acıkır, pembe pembe kızarmış olan hayvancağızın bir budunu midesine indirir. Timurlenk, «Çoban armağanı Çam sakızı» tekerlemesile önüne konulan kazın tek ayaklı olmasını kcndisine karşı saygısızlık sayar, armağan sahibini azarlamağa kalkışır. Herif, can hevlile bir bahane bulup özür diliyebilmek için dört tarafma bakmırk«n avludaki kazlann tek ayaküstü pineklediklerini görüp cür'etlenir: Sultanım, der, bizim memlekette kazlar bir ayaklıdır. Inanmazsanız avluya bakın! Timurlenk, bu sözü de ikinci bir küstahlık gibi telâkki ed«r, bir uşak göndererek ve çqmakla ürküterek kazlan kaçırttıktan sonra herife döner: Hani birer ayaklıydılar. Gördün mü yalancıhğı? Armağan sahibi, gene can hevlile, cevabı yapıştırır: Aman Sultanım, bu çomağı siz yeseniz dört ayaklı olurdunuz. Yirminci asnn elinde fen çomağı var ve onun gerçekten büyüye benziyen temasları imkânsız şeyleri mümkün kılmaktadır. Yann bu dört ayaklı adamm da o çomaktan feyiz alıp iki ayaklı haline gelmiyeceğini kim iddia edebilir?.. Elverir ki o, ruhan dört ayaklı olmasın. O zaman ne Timurlengin, ne de fennin çomağı para etmez, iki ayak üstünde dört ayaklı yaşanıp gidilir!.. Hâdisede yaralananlar dün Adliyeden çıkarlarken kenarda, hâdiseye sebeb olan Hatice grevlerde yaralanıp yerlere serilen Amerikan ameleleri Ncvyork 12 (A.A.) Levvls sa nayi tcşkilâtı komitesi, Steel Trust fabrikalarınm bulunduğu sahayı istilâ etmeğe ve 15,000 amclenin çalışmakta olduğu Johnstown fabrikasında grev ilânma karar vermiştir. Işler, bu sabah durmuştur. lllinois, îndiana, Michigan, Ohio ve Pansilvanyada çelik ve otomobil sanayii grevine iştirak eden amelenin miktan 150.000 kişidir. Vaziyetin tamamile gergin olmasına rağmen, son günlerde ancak ufak, tefek bazı şiddet hareketleri kaydedilmiştir. Bununla beraber dün Werren'de Re • public Steel fabrikasına iaje maddeleri Ortalığı velveleye veren Şam gazetelerinin tahriki âmiz serlevha ve yazüarı vermekte olan bir tayyareye 40 kadaı kurşun isabet etmiş ve tayyare yere in IBaftarafı l inct sahifede) yeni hâdiseler çıkması muhtemeldir. meğe mecbur olmuştur. maktadır. Buna rağmen halk şapka giySuriye gazetelerinin Monroe'de muazzam bir nümayij yamekte devam etmektedir. hezeyanları pılacağı haber verilmektedir. Monroe Suriyeden alınan haberlere göre, VaŞamda çıkan Eşşark gazetesi «Türk valisi, polisin ve askerî kıtaatın intizamı taniler, Sancağm istiklâline karşı yeniaskeri Suriye hududunda manevra ya muhafazaya kifayet edeceğini beyanla den harekete geçerek ihtilâl çıkarmak ve guya Hatayın müstakil bir memleket pıyor> başlığı altında bir sürü türrehat örfî idare ilânına lüzum gömnemiştir. olarak otorite tesisine muktedir olma sıralıyor ve o meyanda Ermenilerin Adığını ilân etmek gayesile teşkilât ve rablarla birleştiğini müjdeledikten sonTarife komisyonu hazırlık yapmaktadırlar. Hazırlıklar he ra şu haberleri veriyor: Akay, Şirketi Hayriye, Halic vapurAntakya ve havalisinde musademeler larile Liman îşletme idaresinin altı ayrrüz ikmal edilmediğinden Şehbender 11 devam ediyor. İlk çarpışma, Türklerin lık tarifelerini tanzim eden komisyon haziranda yapılması mukarrer nümayişi attıkları ilk kurşunla Asi nehri civarın yakında toplanacaktır. Tarife kornisyotehir ettirmiştir. Suriye matbuatımn alabildiğine de da vukua gelmiştir. 5 hazirandaki bu nunun bu seferki toplantısında hem Avam eden garazkârane neşriyatına ni mukatelede Ermenilerle birlikte hare kay idaresinin bilet ücretlerinde, hem hayet vermek üzere âli komiserlik bir ket eden Arablardan yedi kişi yaralan de Liman îşletmesinin yükleme ve bobeyanname çıkarmıştır. Bununla bera mıştır. Birisinin hayatı tehlikededir. şaltma tarifelerinde esaslı bazı tenzilât Antakya, iki mıntakaya ayrılmış gi yapacağı anlaşılmaktadır. ber gazeteler bilâkis daha şiddetli ve kustahça yazılar yazmaktadırlar. Bütün bidir. Arabların bulunduğu mıntaka Diğer taraftan Liman îşletme idaresi bu kötii niyetli neşriyat ve tahrikâta dan bir adamın Türk mmtakasma ve o tarifelerinin tatbikatında bazı aksak kaxşı Hatay Türkleri azamî sabır ve sü radan beriye geçmek imkânı yoktur. lıklar olmuştur. Bu sefer tüccar ve nakŞehirle köyler arasında da münakale ve liyecilerin şikâyetlerini mucib olan bu kunetlerini muhafaza etmektedirler. muvasala kesilmiştir. General Hüseyin noktalar tashih edileceği gibi yükleme Memurlar ailelerini Halebe (Paşa) nın kumandasında bulunan bir ve boşaltma ücretleri de mühim nisbetgönderiyorlar fırka Türk askeri Suriye hududuna ge lerde indirilecektin Antakya 12 (Hususî) Hatayda ya lerek manevra yapmıya başlamıştır. O pılacak bayramm geciktirilmesi üzerine civardaki emlâk sahibi Türkler köylerGazete ve mecmua şehirlere çekilmişlerdir. Suriyede yapılacak olan nümayişler de den sahiblerine »** tehir edilmiştir. Fakat burada bayram Basm Kurumu Başkanlığmdan: yapılacaktır. Suriye gazetelerile bura Mütecavizler 1937 bütçe kanunu mucıbince gazete ve tren köprülerini daki memurları tahrikâta devam et mecmuaların 1937 yılmdaki kâğıd thtiyacuçurdular, Toros ekspresi mektedir. Memurlar, ailelerini Halebe larından 1800 ton miktarmda, hamurundün gelemedi da 70/100 odun olan fligranlı, kâğıdın tengönderiyorlar. Suriye hükumetinin İs Hatayda kanlı hâdiseler cereyan ettiği zilâtlı olarak ithali kabul edilmiş ve bukenderundaki gazetesi Elliva, «Sancak Arablan bu boyunduruktan kurtulmak ve müfrit Arabların Hataylı Türklere nun Türkiyedeki gazete ve mecmualara saldırarak köprüleri berhava ettikleri tevzi suretinin tesbiti Heyeti Vekileye bıiçin fırsat bekliyorlar> diyor. rakılmıştır. Dünkü Suriye gazeteleri Türkiyeden haber verilmektedir. Evvelki gün Ha Dahıliye Vekâletinin tebllgi üzerine bu buraya gemi ve otomobille silâh taşm lebden hareket eden Toros ekspresi, Ha tevzi şeklinin blr hal suretüıe bağlanması tay ve Türk hududlanndaki köprülerin üzerlnde konuşulmak için, şehrimizde çıdığım uydurrnaktadırlar. uçurulması yüzünden Hatayda kalmış kan gazete ve mecmua mümessilleri araHacılar yolunda pusuya düşürülen ve dün akşam Haydarpaşaya geleme sında bir toplantı yapılacaktır. Bu topKelleci Ömeri, Suriyeye meb"us giden miştir. Hataydaki hasarat hakkında he lantı için 17 haziran 1937 perşembe günü Mahmud taraftarlarının öldürdüğü söy nüz fazla mlumat alınamamıştır. saat 13,30 tarihi tesbit edilmiştir. Istanbulda çıkan gazete ve mecmua sahiblerinin o leniyor. tarlhte Kurumun Beyoğlundaki merkezlne Daimi hudud komisyonu Zâhirî sükunete rağmen sinirler ger ya bizzat gelmelerinl veya salâhiyettar bir toplamyor gindir. Muahedenin ilâm heyecanla bekmümessil göndermelerinl rica ederiz. lenmektedir. Adana 12 (Hususî muhabirimizden) zmitin kurtuluş günü tki çocuğun kavgasından kuşkulanan Ayın on beşinde şehrimizde toplanacak îzmir (Hususî) 28 haziran, İzmitin Aleviler gene dükkânlarını kapadılar. Daımî Hudud komisyonu Türk heyeti kurtuluş gününün yıldönümüdür. Izmit, Sokaklarda devriyeler geziyor. Bir kı murahhasası buraya gelmiştir. Suriye kurtuluş bayrammı bu sene pek heye sım Alevi ve Arab rüesası bugün Türk heyeti de yarın gelecek, komisyon salı canlı bir tezahüratla kutlulamağa hazırheyeti temsiliyesine tahrikâta kapılnu günü Valimiz Tevfik Hadi Baysahn ri lanmaktadır. Bu maksadla Partide tayacaklarını temin ettiler. Vaziyete hâ yasetinde toplanacaktır. Müzakereler on mamile genclerden mürekkeb bir ko kim olan Türklerin gayretlerine rağmen beş, yirmi gün sürecektir. mite teşekkül etmiştir. Son Evvelki gün Süleymaniyede Deve oğlu yokuşunda 16 yaşında bir kız yü zünden iki aile efradı birbirine girmiş ve sekiz kişi yaralanmıştır. Hâdise dün cürmü meşhud Müddeiumumiliğine in tikal etmiştir. Hâdisenin hulâsası şudur: Hatice admda 16 yaşlarında bir kız, ayni mahallede oturan 16 yaşlarında Hayri admda bir çocuk tarafmdan babası çalgıcı Ahmedden istenmiştir. Hayri, talebinin reddedilmesi üzerine Ha ticeyi evine kaçırmıştır. Kızın ailesi polise müracaat etmiş ve kız evine iade edilmiştir. Fakat Hayrinin ailesi, Ha ticenin ailesine müracaat ederek nişanlanmayı teklif etmiş ve kızm babasına 35 lira babahk hakkı verilmek şartile nişanlanma kararlaşmıştır. Hayrinin oturduğu evin üst katında Ahmed admda bir ihtiyar oturmaktadır. Bir müddet evvel Ahmede Bursadan Süleyman admda bir misafir gelmiştir. Ahmed, Haticeyi 100 lira mukabilinde Süleymana almak üzere annesinden istemiş, fakat Haticenin annesi red cevabı vermiştir. Nişanlısına göz dikildiğini haber alan Hayri ve ailesile Süleymanm ailesi arasında bir soğukluk başgöstermiş ve nihayet bu ihtilâf feci bir surette patlak vermiştir. Kabahatin kimlerde olduğu henüz kat'î bir surette tesbit olunamamışsa da Müddeiumumilikte yapılan hazırlık tah kikatına göre, Ahmed ve Süleyman evlerine çıkmakta iken, Haticenin katm dan geçmişler ve bu sırada kız yüzün den aralarmda bir münakaşa çıkmıştır. Ahmed bıçağını çekip odaya gırerek ortalığa dehşet saçmağa başlayınca Hayri de nişanlısını başka odaya kaçırmış ve kendisi Ahmedin boğazına sarılmıştır. Kavgaya koşan Hayrinin kardeşi Faik, anası Refika, babası Arifle Ahmedin taraftarları Süleyman, Yaşar ve Ruki ye de ellerine geçirdikleri sopa, bıçak, maşa ve saire ile birbirine girmişler ve şiddetli bir müdaceleden sonra hepsi de yaralı ve bitab bir halde birer kenara düşmüşlerdir. Kavgacılann yaralan ekseriyetle başlarında ve yüzlerindedir. Bunlar dün Adliyeye başları ve yüzleri sargılarla sarılmış bir halde gelmişler dir. Yaraları için kat'î rapor henüz verilemediğinden maznunlar cürmü meşhud mahkemesine sevkedilmemişlerdir. İngiliz Hariciye Nazırı memleketimize gelecek Gelecek hafta orta Avrupa ve Balkan memleketlerini ziyaret edecek olan îngiliz Hariciye Nazırı M. Eden'in memleketimize de geleceği haber verilmek tedir. M. Eden'e îngiliz Hariciye Nezareti Müsteşarı Lord Cromborn refakat edecektir. M. Edenie maiyeti memleketimizde üç gün kalacaktır. Merhum General Nureddin Mütekaid Gene ! rallerden Nured dinin geçenlerde vefat ettiğini ve cenazesinin mera simle kaldırıldığını yazmıştık. Merhum 310 senesinde Harbiyeden çıkmış, 317 de yüzbaşı, 321 de kolağası, 327 de binbaşı olarak Balkan harbine iştirak etmiştir. 330 da kaymakam rütbesile Çanakkale muharebelerinde bulunmuş, 3 üncü fırka kumandan vekâletini yapmıştır. Bi lâhare bu fırka ile Filistin cephesine giderek orada vazife görmüştür. 333 te miralaylığa terfi ve 43 üncü fırkaya kumanda etmiştir. 337 iptidasm dan itibaren tstiklâl Muharebelerinde hizmet etmiş ve Kocaeli müretteb fırkası kumandanlığını yapmıştır. 338 de mirlivalığa terfi ederek muh telif kumandanlıklarda bulunmuş, 932 de arzusu üzerine tekaüd olunmuştur. Merhum kıymetli kumandanlarımız dandı. Allahtan rahmet diler, kederli ailesine beyani taziyet eyleriz. Zahire Borsasında dünkü vaziyet Dün İstanbula memleketin muhtelif yerlerinden 665 ton buğday, 83 ton çavdar, 64 ton arpa, 21 ton tiftik, 16 ton peynir, 8 ton kaşar, 52 ton mısır, 6 ton yapağ, 168 ton un ve 5 ton da iç ımdık gelmiştir. İstan buldan harice 41 ton tiftik ve 1 ton da iç fındık gönderılmiştir. Dün Istanbul Borsasında şu fiatta satışlar olmuştur: Yumuşak buğday kllosu 6,02 kuruştan 6,375 kuruşa kadar, sert buğday 5,30 kuruştan 5,35 kuruşa kadar, arpa 3,375 kuruş, çavdar 3,35 kuruştan 4,125 kuruşa kadar, sarı mısır 4,30 kuruştan 4,31 kurusa kadar, ince afyon 550 kuruş, deri tiftik 100 kuruş, Anadolu yapağı 50 kuruş, İzmir yapağı 59 kuruş. Dün yabancı borsalarda şu fiatta alivre satışlar olmuştur: Buğday Liverpol 5,88 kuruş, Vinlpek 5,46 kuruş, Şıkago 5.07 kuruş, arpa Anvers 5,05 kuruş. mısır Londra 3,66 kuruş, ketentohumu Londra 8 kuruş, iç fındık Hamburg 94,48 kuruş. Elektrik şirketi müdürü Mezunen Brükselde bulunan Elektrik şirketi müdürü De la Croix bu sabah İstanbula dönecektir. De la Croix, şirketin Brükseldeki merkezinden aldığı yeni talimat mueibince Nafıa Vekâletile te maslarda bulunmak üzere bu hafta Ankaraya gidecektir. şeyleri yapıyor. Dün akşam yemekte Seniyenin evlenmesinden bahsetti: « E... dedi, sırası, yaş yirmi ikiyi geçkin. Daha fazla beklememeli. «Taş bana. Seniye benden yedi ay küçüktür. Yengem ki erken evlenenleri sevmez. Bana şimdiye kadar da böyle bir imada bulunmamıştı. Kompostonun şekerıni bahane ettim. Lokmalar ağzımdan geçmiyordu. Sofradan kalktım. Yukarı balkona çıktım. Geldi. lclâl, Rüştünün gönderdiği çiçeklere su koymamış. Yansından fazlası soluyormuş. « înadma yapıyor, dedi. « Sesimi çıkarmadım. tclâlin Rüştüden ziyade Orhana taraftar olduğunu ben de hissediyorum. Yengem: « Hizmetçiliğini de unutuyor da burnunu büyük işlere sokmak istiyor, hınzır aşifte! dedi. «Yanımda hiç böyle çirkin şeyler soylemezdi. Gene sesimi çıkarmadım. Karşı kıyının ısıklanna bakıyordum. « Rüştü nevakit gelecek? Sana bir şey söyledi mi? diye sordu. « Hayır! dedim. «Hâlâ anlamıyor mu yengem? Anlamaz olur mu hiç? Demek benim Rüştüye döneceğimi ümid ediyor. Ah nekadar korkuyordum bir münakaşadan. Yengem sinirliyken ben hiç ağzımı açmam. Ona M. TURHAN TAN Berlin 12 (A.A.) Bir askerî tayyare, fena hava yüzünden Detmold mmta kasında yere düşmüştür. Tayyare, yükEski Suriye Cumhurreisi sek tevettürlü elektrik tellerine dokungeliyor muştur. Suriyenin eski Cumhurreisi Abid BeTayyarenin içinde bulunan altı kişiyin bir iki güne kadar şehrimize gele nin ölmüş oldukları zannedilmektedir. ceği haber alınmıştır. da kızar. «Gene kızdı: ı « Hasta mısın? dedi. « Hayır! dedim. « Konuşmuyorsun da. «Gene sustum. Ayakta duruyordu, karşıma geçip oturdu. Bahsi açacağmı anladım. İstemiyordum konuşmak. Ne söyliyeceğini biliyordum. Ilkönce Halimciğinden bahsedecek. «Hayır. Şey dedi. Halimciğinden bahsetmedi. Gene Seniye. « Kimmiş o, dedi, aldığı adam, Nafiz Bey, mühendis mi imiş? « Evet, dedim. « Epey kazamyormuş, değil mi? « Galiba. «Bunlar bahane. maksad bahsi aç mak. Düşündü, düşündü: « Bu zamânda lâzım, dedi. « Ben anlamamışım gibi ne lâzım olduğunu da söyledi: « Para. «îlâhi yenge! Ben senin dilinin üs tündekileri değil, altındakileri de anlı yordum. Para. Koca dediğin paralı ol malı. «Halimciğim parasız olsaydı...» Hayır, neden bahsetmedi ondan. Rüş tünün parası olduğunu, Orhanın parası olmadığını da söylemedi. Ama hepsinı düşünüyordu. «Nasıl açsa bahsi? Ben susuyorum. « Orhan Bey nevakit çıkıyor seyahate? diye sordu. « Bilmiyorum, dedim. « Onun sol gözü biraz tuhaf bakıyor, dikkat ettin mi? « Hayır. « Şaşı gibi. « Dikkat etmedim. « Bana mı öyle geldi? «Susuyorum. Yengeme bu kaynana ağzı yakışmıyor. « Amcanın Hamburgda bir kâtibi vardı, hep hazır elbise giyerdi, dedi. «Orhanda kusur arıyor. Bu sözü niçin söyledığini sormadım. « Ayıb değ:4, dedi, bazı insanlar giyinmesini bilmezler. Halimciğim bun » ları adam yerine koymazdı. «Hah! Halimciğim jjıktı ağzmdan. Ah ben yengemi nekadar iyi bilirim. Bana: «Sen de Orhanı adam yerine koyma!» demek istiyor. Bu oyun bende ne fena tesir yapıyor, bilse. Aksine. Orhanı müdafaa edeceğim geliyor. Ağzımı açar nııyım hıç. Söylesin varsın. « Babıâliye yazdı, kâtibi değiş • tirtti! dedi. «Az daha: «Bir esvab için mi?» diye soracaktım, ağzımı açmadım. (Arkasi var) Almanyada bir tayyare kazası Cumhuriyetin edebî tefrikası: 100 B i Z İNSANLAR Yazan: Peyami Safa Enerjik ve merhametli. Sonra hiç «snob» değil. Bu insana hürmet veriyor amma bazan hoşa giüniyor. Erkek azıcık «snob», kadın koket olmalı biraz. Sonra o sapasağlam vücudde bir şeyler oluyor. Sahilde yere çökecek sandım. iYüzünü deniz suyile yıkadı. «lstediği olacak mı? Bilmiyorum. Biraz daha konuşalım, dedim. Samimiyim. Konuşmalıyız daha. Ne öğreneceğim daha? Hiç. Bir muallim. Parası yok. Bütün derdi bu. Kafası çok işliyor. Kibarlığı orada. İşte bu. Daha ne öğreneceğim? Beni sevecek mi? Uff... Se ver« herjey biter mi? İşte Bahri. Zavallı, zavallı. Gözlerim yaşanyor. Sevgi onunkine derler. Ben o aşkı anlamamanın cezasını çekmekten korkuyorum. «Odamın altında kayıkhanenin uğultusu. Bu ses benim bütün hayatımdır. Saat kaç? Bire geliyor. Uykum yok. Orhan. Güzel isim. Yanına «bey» hiç yakıjmıyor. Bana mektub yazacak. Cevab istiyor. Ne yazacağım? Bir tccrübe edeyim: H a . . . «Orhan!» mı diye başhyacağım? Hayır, mektubda bir bey lâzım: «Orhan Bey! Mektubunuzu al dım. Gecemin kendimle en dolu saatinde size bu satırlan yazıyorum.» gibi şeyler. «Kendi kendime hitab edeceğim geldi: Vedia! Ben senin bu halini sevmi yorum. Çirkin bir esprit critiçue bu. Her şeye ve herkese bir yabancı duruşun va\ Kimsenin hatınnı kırmıyorsun. Boyle durmaktansa kır, daha iyi. Acı bir şey söyle. Müdafaa eder. Fakat hem bövlc düşün, hem belli et, hem de müdafaaya fırsat verme, olur mu canım? «Yatayım artık. «Uykum yok. Ah bu Rüştü. Teklifini kabul etseydim mahvolacaktım. Biliyo rum ki evlenmez o. Benimle oynuyor. Metresin adını nişanlı koyup yaşaırak istiyor. Bir seae, iki sene. Sonra bonjuı, bonsuvar. Kâfir kumarbaz. Haydar o nun hakkından iyi geliyor. Âmiyane is tihzalarile onu maskara ediyor. «Şimdiye kjıdar kendime fena bir jestı «reprocher» etmem. Haydarla ve Bahrile evlenemezdim. Rüştünün hilesine inanamazdım. Orhanda da hata etmez sem... «Orhan. Güzel isim. Ne çok sigata içiyor. «Hayat nedir? Bir oyun ve eğlence ise Rüştü hakh? Bir muamma ve bir düşünce ise Orhan hakh. «Niçin bu erkekler yarım yanmdır lar? Kimi tüccar, yahud da mirasyedi dir, cebi dolu ve kafası boştur; kimi tersine... «Ben parayı seviyor muyum? O kadar değil. Satın alman güzelliklerin çofeU sahte. Sahte değil, çirkin. Altın mi daha güzel, kırdaki papatya mı? En hakikî güzellikler bedava. Ben bunu pencere min önünde öğrendim. Bir milyon lira, sabahleyin gökten denize sarkan bir parıltmın güzelliğini yaratamaz. Para varsa iyi, yoksa onu aramak kadar çirkin birşey tasavvur edemiyorum. Değil mi? Fakirlerin bedbahthkları bu. Anyorlar. Ara masınlar. «Göz kapaklanmı ağırlaşıyor. Kalkayım. Nekadar olsa kadınım. Ne düşü nürsem düşüneyim aklımda hep o. Beni seviyor mu? «9 mart 1922 Yalı. sabah «Yengeme bir hal oldu. Yapmadığı