CUMHURİYET 20 Mayıs 1937 I buçânün v<z yannın kdhrâmdnfarı DÜNÜN İNTIBALARI Bir Türk kızı ((Bayrağım!)) diye haykırıyor, Türk bayraği bir Türk kızının dik başı üstünde süzüle süzüle geliyor Ağırmakineler ve toplar faaliyette Yazan: Kandemir HÜCUMA GEÇiYORUZ ! Siperlerimiz yerlerinden kopan kaya parçaları gibi fırlayıp ileri atılıyorlar Düşman hücumu kabul etmiyor ve kaçıyor Birden «Maske tak!» kumandaları yükseldi ve bütün taarruz kuvvetleri şaşılacak sür'atle maskeleniyorlar Mukabil hücuma kalkıyoruz. Düşman, kesıf ateşlerımiz, bilhasja bomba ateşlerımızle bocalarken sıperle nmız yerlerinden kopan kaya parçalar gıbi fırlayıp ıleri atılıyorlar. Süngülenn bu andaki o parıl parı heybetierine doyum yok.. Adaleler gergin, sinirler gergın, faka ne ses var, ne sada.. Toprak bile, onu ezen, çığniyen, sar san bu yaman kuvvetın altında korku sundan sınmış gıbı. Tümsekler düzelmış, çukurlar düzel miş, bu toprağın hiçbır arızsı kalmamı mı ki, bu asker yatağını bulmuş bir se gibi böyle durmadan akıp gıdiyor.. ederlerken, gerideki tüfeklerimizle piyadelerimiz geç kalmıyorlar. Ve öndekıler yerlerini arkadakilere bırakarak daha ileri, tıpkı bir kıyıyı yahyan, dbğen dalgalar gibi hep ileri akıp gidiyorlar. Nıhayet verilen hedefe vanyorlar. Şımdi, fazla ilerlemek için emir almadiklarına, ve düşmanın taze kuvvet alarak yeni bir taarruza kalkışması ihtimalir.e karşı varılan bu mevzileri tahkim etmek lâzım. Vali ve Kumandan Şimdi matbaada, gecenin geç saatinde, başımı avuclanmın içine alarak, geçirdiğimiz günü düşünüyorum. Sokaklan, meydanları, sahalan kaphyan mahşerî izdihamın üstünde uğuldıyan sesleri duyuyorum. Kalabalıkların ortasından gürleye gürleye, köpüklene köpüklene akan nehirler gibi geçen gencliği görüyorum, kara günleri hatırlıyarak, kurtuluş günlerini anarak birbirlerine sanlıp ağlaşanlan, hıçkıranları, gülenleri, sevinc içinde çırpınanlan görüyorum. Coşkun bir hava içinde uçuşan şapkalan, mendilleri, çiçekleri görüyorum... Görüyorum, görüyorum. gene kızlarımızı tejtiş ediyorlar yuvarladıklarını hatırladım da kendimi tutamadım... dediğini de duydum. Birer bebek gibi şen, birer bebek gıbi sevimli Türk kız lannın renk renk güllerini, göğüslerinden kopanp dudaklarına götürerek, Atatürk hey kelinin ayakları ucuna nas.l serptiklerini de gördüm. Tayyareler göklerin sevgisini taşır gibi tepemizde uçu şurlarken, ihtiyar bir mütekaidin dudaklarından sızan şu hayranlığı da dinledim: O, Samsuna giderken bir tanecik bile tayyaremiz yoktu, hiç hiçbir şeyimiz yoktu yarabbi... Nasıl yaptı bu işi? Fakat bir an oluyor ki, gözVe stadyomda seyirciler alerimin önünde herşey silinirasındaki başı kalpaklı bir yor. Renkler, çizgiler, şekiller Hindli seyyahın, sporcular gehersey bitiyor. çid resmi yaparlarken, daya Bir boşluk içinde yapyalnız namıyarak: kahr gibi oluyorum. İki gözüm de kör ol İşte o zaman, birden, mil saydı bile bugün Atatürkün yonların içinden gelen bir sebüyüklüğünü ve milleti ta sin heybetile doluyorum ve rafından nasıl sevildiğini gene bayraği görüyorum vatandaş anlardım. Evet iki gözüm kör larım! olsaydı bile, bu genclerin ve Türk bayraği geçiyor! bütün bu insanların kalbleri Adımlarını yerı delmek ister nin Atatürk sevgisile nasıl Tıirk bayraği Türk kızının dık başı üzennde gibi atarak ilerliyen bir Türk çarptığını duyardım... dediğisüzüle süzüle geliyor kızının dimdık başının üstünde ni de işittim. ve kalbine saplanmış birıoka ilişmiş gibi, gördüm. Abideye çelenk koyarken çocuk Nihayet, kumanda ile, mekteblerin ösüzüle süzüle Türk bayraği geliyor. gıbi titriyordu. nünde bayrakları taşıyan genclerin, koşuVatan topraklarını öpe öpe yayılan şarak hep, bir tarafa akın ederlerken, Ona: ılık bir rüzgâr son busesini ona konduru Çoban ne oluyorsun, dedıkleri za başlannın üstünde dalgalanan bayrakları yor. man, başını omuzlarının arasına çekerek: gören bir gene kızın, kendini tutamıya Kurşuni bir donukluk ardından göklerak: Ne yapayım, diyordu, benim de ri yırtarak koşan güneş ona yüz sürüyor. Ooooh bayrağım!.. diye bağırdığıkalbim var... Şu anda kendimi Atatürkün nı duydum. Ve o, dalga dalga, alev alev geçiyor. huzurunda biliyorum ve şu çelengi onun Daha çok şeyler gördüm, daha çok İşte, 19 Mayıs gününden bende kalan önüne koyarken işte heyecandan sapır saşeyler duydum. tek hatıra... pır titriyorum işte... Fakat o Türk kızının dimdik başının Hepsi bu kadar mı? Abidenin etrafında binlerle gene taraüstünde, dalga dalga, alev alev geçen Daha ne istiyorsunuz? fından hep bir ağızdan İstiklâl marşı Türk bayrağım hâlâ görüyorum. Evet, dün. okunurken gözgöze geldiğimiz bir aşinaVe ona bakarken, on sekiz sene evvel Ya bugünü görmeseydik?... diye nın, biraz sonra gözyaşlarını silerek: bir mayıs günü, onun aşkile yanarak, oağlıyan kadınları da gördüm. On sekiz sene evvel, bir gece bu nun uğrunda hayatına kadar herşeyi ortaBenden, kafasında bir türlü halledememeydandan geçerken işgal kuvvetlerine ya atarak ve onun etrafında hepimizî topdiği muammanın; mensub dört sarhoş askerin başımdan fesi lıyarak Kurtaranı bir daha minnetle anı 18 sene evvel sîz nasıl sevinir, nasıl mi alarak parçaladıklannı ve beni yerlere yorum. bayram yapardınız? diye anahtarını isti yen gencleri de gördüm. İlerideki emniyet sıper postalannda bir gozcü Fakat tahkimat yapan erlerin ayakta çalışabilmeleri imkânsız. Ilerideki emniyet hattı düşmanm keşif kollarının teşebbüslerini önlerken, bura da, yere yatmış erler kazmalarile, kürek Düşman genlıyor. Evet süngü hücumunu kabul etmiyor, lerile işleyip duruyorlar. Küçük bir toprak yığınından başlıyan Dürbünler hakıkati daha yakmdan daha canh gösterıyorlar: Düşman kaçıyor! Ve bu bozgunu gören topçusu, üzer lerine gelen salgım durdurmak içm, işte ortalığı gaze boğuyor. Birden kumanda sesleri duyuluyor. Yer yer; Maske tak!.. Kumandaları yükseliyor. Biran içinde bütün taarruz kuvvetleri şaşılacak bir süratle maskeleniyorlar.. Ve maskeli erler, gene canlı, gene çevik, ge ne ateş gibi. ı Hafif makinelitüfek yeni bir mevzi bularak ateşe başladı. Taarruzumuz, boğucu gaz bulutları Jçinde ilerliyor.. Düşman, hiç te tutunabileceğe ben zemiyor. Piyadenin ilerlem'esile, geride kalan ağır makinelitüfeklerimiz de mevzi de ğıştirmeğe başlıyorlar. Maskelenen piyadeler Düşman topçusunun ateşi azalıyor. Bundan geriye doğru mevzi değiştir yeni siperler, gittikçe derinleşerek birer yuva halini alıyorlar. meğe başladığı anlaşıhyor. Hem de, görseniz ne çabuk! Bakm, bizim topçu, gitgide, düşman gerilerine, daha şiddetli bir surette ateş Bu esnada yanyana bulunan silâh arediyor. kadaşları, birbirlerile o kadar ustalıkla kaşla göz arasında kazma, kürek mübaSert bir rüzgâr esiyor. delesi yapıyorlar ki... Bu rüzgâr gaz bulutlarını sürüp götüTakım komutanı bu yeni tutulan mevrüyor. Hava eski saflığını, eski berraklığım zii geziyor, erlerin gözlerinden kaçan ufak tefek şeyleri onlara birer birer gös alınca maskeler çıkarılıyor. termek suretile yeni hattm iskeletini teAğır makinelitüfeklerimiz üeriye doğbarüz ettiriyor, ve bu iskeletin işlenmesi, ru mevzi değiştirirlerken hep birden gelesash bir mevzi haline konması için emirmiyorlar: Birisi ateş ediyor, b'teki yürü ler veriyor. yor, ve taarruz dalgaları, böylece, bir ateş merdiveni gibi, basamak basamak, üeriye, hep ileriye atılıyor. Bu canlılık cephenin bütün derinli ginde göze çarpıyor. Piyadelerin üstünden ve aralıklann dan ateş eden ağır makinelitüfeklerimizin sağından ve solundan, süngü takmış erlerimiz kasırga gibi eserek ilerliyorlar. Ve gidiyorlar, gidiyorlar. Ötede yerleşiyorlar, ateşe başlıyorlar. Yetişen ağır makinelitüfeklerimiz ateş Keyifli, neş'eli, şen şatır, fakat gözler daima ileride, bütün hisler daıma tetıkte bir faaliyet var. Ötede, yeni mevzie yerleşmeğe çalı 5?n ağır makinelitüfeklerimiz, girecekleri yerleri düşmanın gözünden saklamak îçin, yerlerde sürünerek çalışıyorlar. Çekme iplerine bağlanmış olan tüfeklerinı yerde sürükliyerek ve kendileri de yüzükoyun, ayaksız insanlar gibi göğüsleri topraklarda, şekillerini belli etmeden tüfekleri, komutanın bulunduğu mevzie çekıyorlar. Çünkü ağır makinelitüfek yuvasının düşman gözünden saklı olması, onu, bir kaç misli kuvvetlendırir. Piyade yeni bir hatta vardıktan sonra, topçu da ileriye doğru mevzi değiştirmek mecburiyetinde kalıyor. Piyade yeni hatta vardıktan sonra, topçu da ileriye doğru mevzi değiştirmek mecburiyetinde kalıyor. Bu işi biran evvel bitirmek ve müm kün olduğu kadar erkenden ateşe hazır bulunmak için, işte dört nala gidiyorlar. Bir top bataryasının dört nala gidişini gördünüz mü? Hele bu batarya, bir Türk bataryası olursa... Yeleleri kabarmış, tozu dümana katarak, ortalığı sarsarak, müthiş bir tarraka ıle topu uçuran bu kadanaların geçişi, sade bu, bir zafer müjdesi gibi duyguları Ve eteğine yapıştığı anasile bir minikamçılıyan, insanı kendinden geçiren bir mini arasında geçen şu konuşmayı da işitkıyamettir. tim: Tepelerde son ışıklan perde perde sö Anne, hanî Atamız nerede, bana nen güneş, yarın bu ufuklarda tekrar do göstersene... ğack. Atamız şimdi Ankarada yavrum. Oraya gidelim öyle ise... Tekrar doğacak ve hiç, asla batmiya Uzak.. Çok uzak... cak bir güneş olan Türk erini ışıklarıle öpmeğe koşacak. Bursa Necatibey Enstitüsünde müsamere KANDEMİR Zarar yok... Yürürüz anneciğim. Sonra, kafile kafile g«çen sporcu gencleri, kendinden geçmiş bir halde, bir lâhza durmadan, mütemadiyen alkışlıyan delikanlı ile küçücük kardeşinin şu muhaverelerine de şahid oldum. Ağabey... bunların hepsi Galatasaraylı mı?. Yoo... Galatasaraylılar çoktan geçtiler.. Ne diye alkışlıyorsun öyleyse?.. Bugün Galatasaraylı, Fenerli, Beşiktaşh yok... Bugün sade Atatürkün çocukları var kardeşim. Topçular, dörtnala, mevzi deği§tiriyorlar Dün o dev cüsseli Çoban Mehmedi de Bursa (Hususî) Şehrimizdeki Necatibey Kız Enstitüsü son smıfınm veda müsameresinde bilhassa büyük bir muvaffakiyet kazanan ve çok takdir edılen revü; iç Anadolu musikisini, oyunlarmı ve kıyafetlerini temsil bakımından da ayrıca kıymetli ve istifadeli olmuştur. Revünün dekorlarmı mektebin resim muallimi İhsan hazırlamıştır. Talebeler; ahenktar hareketlerde çok muvaffak olmu§lar ve alkışlanmışlardır. Resim; temsillerden bir sahneyı gostermektedir,