CUMHURİYET 12 Mayıs 1937 Hurr Tarihî tefrika : 116 Yazan : M. Turhan Tan (Tercüme ve iktibas edilemez) ( Şehir ve Memîeket Haberleri j Siyasî icmal Soruyoruz! Zavallı bir işçinin uğradığı haksızlık Bir pamuk fabrikasmın eski ame /l f lelerinden Mehmed matbaamıza gelerek başından geçen şu acıklı macerayı hikâye etti: «Bundan 14 ay evvel fabrikada vazife başmda vukuu muhakkak bir yangının önüne geçmek için çahşırken omzumu raptiyeye kaptırdım. Kayışlar arasında yan ölü bir halde beni Cerrahpaşa hastanesine kaldırdılar. Neticede kurtuldum, fakat sağ kolum hayatımın sonuna kadar iyileşemiyecek surette sakatlandı. Alnım ve burnum da ezildi. Hastaneden çıktıktan sonra tekrar fabrikaya müracaat ederek kapıcıhk gibi hafif bir hizmet istedim. Beni kovdular. Istediğim yardıma mukabil de 30 lira verdiler ve bana bir kâğıd imzalattılar. Ben okumak, yazmak bilmem. Meğer bu kâğıdda her türlü hakkımdan feragat ettiğim yazılı imiş. Bunun üzerine fabrikayı dava ettim ve tazminat olarak 15,000 lira istedim. Maalesef elimde vesika olmadığından, dava, 13 lira 6 kuruş masrafı da bana aid olmak üzere aleyhimde neticelendi. Aç ve sefil kaldım. Sağ kolum işlemediğinden hayatımı kazanmaktan da âcizim. Şimdi ne yapayım? Bana bir yol gösterin!» Bu acıklı sözler karşısında müteessir olmamak ve hakh bir teessür duymamak kabil değildir. Fabrikayı kurtarmak için hayatı demek olan en kıymetli uzvunu kaybeden bir zavalh işçiye fabrikanm gösterdiği muamele ve işi 30 lira gibi gülünc bir para ile kapatmak gayreri en hafif tabirile insafsızlıktır, intanlıkla kabili telif değildir. Alâkadar makamlann siddetle nazan dikkatini celbeder ve bir zavallı işçiye böyle mi muamele edilir diye; Katil Abdullah ve Tevrıgın rırarı Müddeiumumî Hikmet, vak'ayı bütün tafsilâtile anlatıyor İstanbul Tevkifanesinden kaçarak Adanada yakalanmış olan katil AbdullahIa Tevfiğe aid tahkikat dün bitirilmiş ve tahkikat evrakı mahkemeye verilmiştir. Vak'anın, bidayetinden sonuna kadar nasıl cereyan ettiğini dün Müddeiumumî Hikmet Onat bir arkadaşımıza şöyle anlatmıştır: « Bundan üç ay kadar evvel Ayazağa cinayeti faili Abdullah, firar etmeği aklına koymuş ve zihninde bir takım plânlar kurmağa başlamıştır. Abdullah firar için en muvafık yer olarak Tevkifanenin inşaat dolayısile boş kalan üst kattaki ameliyat odasını buluyor ve ilk hazırlıklara başhyor. Katil evvelemirde kendi kısmında bulunan demir parmaklıkh kapının istediği zaman kilidini açabilmek için ufak bir anahtar uydurmak lâzım geleceğini hatırhyor ve bulduğu alüminyom bir kaşığın sapım saklıyor ve münasib bir zaman seçerek kısmın kapısmda asılı o Ian kilidin anahtar yerinin bir şeklini hamurla alıyor. Abdullah, inşaat kısmındaki ustalann attıklan bir törpü parçasile elindeki alüminyom kaşık sapını hamurla aldığı kilidin şekline uyduruyor. Diğer taraftan gene ustalann kınp bir tarafa attıklan bir testere parçasmı ele geçiriyor. Abdullah nihayet hâdueden üç gün evvel kısmın kapısmda asılı olan kilidi kaşık sapından mamul sun'î anahtarla açmağa muvaffak oluyor ve üst kata çıkıyor. Yanmda bulunan bir anahtan e lindeki törpü ile törpüliyerek ameliyat hane kapısına uyduruyor ve içeriye girerek dipteki pencerenin bir demirini testere ile kesmeğe başhyor. O gece iki saal kadar çahşıyor. Fakat kesme ameliye sini bitiremediği için ertesi gece gene ayni şekilde çıkıp demiri kesiyor. Fakat parmaklığı yerinden çıkarmıyor. Abdullah o sırada kaçabilirken gen« kaçmıyor. Çünkü pencere civannda bir jandarma nöbet beklemekteydi. Katil jandarmanın kulübesine girmesi için firarını yağmurlu bir güne tehir ederek bekliyor. Nihayet nisanın 21 inci günü havanın yağışlı olduğunu gören Abdullah gecenin saat dördünde kalkarak gidip arkadaşı Tevfiği uyandınyor. ve Ona: « Tevfik kalk, herşeyi hazırladım. Kaçacağız!..» diyor. Tevfik evvelâ inanmıyor. Sonra da Abdullahı takib ediyor. Mevkuflar ayaklannın uçlarına basarak yürüyorlar. Evvelâ kısmın kilidinı alüminyom kaşık sapile açıp ameliyathaneye çıkıyorlar ve evvelce kesilmiş olan parmaklığı kaldmp önce Abdullah, sonra da Tevfik pencere kenarına çıkıyorlar ve buradan birer birer atlamağı tehlikeli buluyorlar. Çünkü birisi atladıktan sonra duyulursa o zaman diğeri kaçamıyacak. Bunun için ikisi birden 2,5 metro ilerideki eski Adliye sarayı enkazının üzerine atlıyorlar. Topkapı saraymm içinden parkm Soğukçeşme kapısına, oradan caddeyi takiben Sirkeciye, buradan taksi ile Kabataşa, Kabataştan kayıkla Salacağa, Salacaktan da Pendiğe kadar yaya olarak gittikten sonra üçüncü mevki birer bilet alıp Ankara ekspresine atlı yorlar. Bu sırada Tevfiğin cebinde ak rabaları tarafından verilip biriktirdiği 49, Abdullahta da 58 lira bulunuyor. Firarilerin Pendikten Eskişehire kadar olan seyahatleri korku içinde geçiyor. Nihayet Eskişehire çıkıyorlar. Burada Abdullah tayyareci olmuş eski bir mekteb arkadaşına raslıyor. Yemeğe davet ediliyorlar. İhbar korkusile bu davete gitmiyorlar. tki gün kırlarda yatıyorlar. Nihayet Eskişehirde Tevfik bir silâhcıdan 23 liraya bir Vebley, Abdullah ta 6 liraya bir Amerikan tabancası alıyorlar. Ve otobüsle Akşehire gidiyorlar. Burada da kırlarda üç gün kaldıktan sonra şehre inip hamama gidiyorlar. Orada biri Süleyman, diğeri de Kemal adında iki kişiye aid iki nüfus tezkeresi bulup resimlerini kopanyorlar ve kendi resimlerini yapıştmyorlar. Bu a meliyeden sonra kendilerini daha eıruıiyette gören katiller trene atlayıp Adanaya gidiyorlar ve bir gece Ceyhan otelinde kahyorlar. Ertesi gün köylere gidecek olan otobüsleri kollamak için kahveler den birine çıkıyorlar. Bu sırada Abdullahm gözüne bir gazete ilişiyor. Gazetede kendi resimlerini gören firariler bir birlerinin yüzüne bakıyorlar. Bu sırada kahveci de onlara ve gazeteye bakmış bulunuyor ve pek az sonra zabıta etraflarını kuşatarak onlan kahvede kıskıvrak yakalıyor. Firariler, kahvecinin kendile rini ihbar ettiğini zannetmekteyseler de, firarileri haber veren kaldıklan otelin sahibidir. Esasen firariler kaçar kaçmaz Abdullah ve Tevfiğin resimleri Adana zabıtasmca bütün otelci, hancı ve kahve Merkezlerde açılacak mağazalar Tüccarlara muhtaç olduğu krediyi büyük mikyasta temin edecek İktısad Vekâletinin lstanbuldan baş lıyarak diğer başlıca ihrac ve istihsa! merkezlerinde umumî mağazalar açmak için hazırladığı talimatnamenin tatbik mevkiine konulması için hazırlıklara başlanmıştır. İç Ticaret Umum Müdürü Mümtaz, şehrimizde bilhassa bu mesele ile de meşgul olmuştur. Memleketimizde kurulacak umumî mağazalar, en mütekâmil varantlar şek linde olacaktır. Buralara tevdi edilecek tüccar eşyasına mukabil verilecek bono lar aynen para gibi iktısadî ve malî mehafilde kabul edilecek, bankalar, mukabilinde kredi açacaklardır. Bu suretle tüccar, her zaman kredi bulabilecek ve mal piyasaya gelir gelmez paraya tahavvül edebileceği için umumî bir para genişliği temin edilmiş olacaktır. Ticaret Odalan nizamnamesi muci bince umumî mağazalan kurmakla Ticaret Odalan mükellef kılınmıştır. Fakat 1929 senesinde tstanbul Ticaret Odasının şimdi Ford fabrikasmın bulunduğu Tophane antreposunda kurduğu umumî mağazadan iyi netice alınamadığı için bu hak Odalardan alınmıştır. Yeni şekilde umumî mağazalar bir anonim şirket tarafından tesis olunacaktır. Bu şirkete devlet ve millî bankalar hissedar olacaklan gibi mahallî Ticaret Odalan da hisse alacaklardır. fstanbul Ticaret ve Sanayi Odası idare heyeti şirket aksiyonlanndan almağa karar vermit ve teklifini hazırlamıstır. İngiliz Imparatorluğu tacî ünya topraklannın beşte birini ve cihan nüfusunun dörtte birini teşkil eden İngiliz Imparatorluğunun tacını, Altıncı George bugün Londrada giyecektir. Filvaki, İngiliz Imparatorluğu yekpare olmayıp muhtelif kralhklarla Hindistan İmparatorlu ğundan müteşekkildir. Fakat, hepsinin de devlet şefi tek bir şahsiyet olduğundan İngilterenin, Kanadanın, Yeni Zelandanın, Avustralyanm, Cenubî Afrika İt tihadının ayn ayrı Kralı ve Hindistan İmparatoru sıfatile Altıncı George, bu gün, Londrada bütün Imparatorluğun mümessilleri ve askerî kuvvetlerinden tefrik edilen kıt'alan ve bütün dünya devletleri tarafından gönckrilen hususî he * yetlerin ve hanedan azalannm iştırakiîe yapılacak törenle resmen İngiliz împaratorluğunun şefi oluyor. İmparatorluğun resmen değilse de filen merkezi bulunan ve dünyanın en büyük şehri olan on milyon nüfuslu Londradan geçen Thames nehri de cihanın en büyük donanmasının büyük ve küçük gemilerile dolmuştur. Romanm ve Cengizin zafer alaylanndanberi, dünya tarihinde bugün Londrada yapılacak merasimin ihtişam ve azametine tesadüf edilmemiştir. Bu merasimi görmek için dünyanın dort tarafından yanm milyon halk Londraya gelmiş bulunmaktadır. Hükümdarın sözlerini ve Londradaki bütün merasimi İmparatorluk dahilinde ve haricinde 750 milyon insan radyo ile dinliyecektir. Ayni zamanda İmparator* luğun merkezlerinde ve büyük küçük bütün şehirlerinde muhteşem merasim ya • • pılacaktır. Kral ve Imparator Altınci Gegorce'un tac giyme merasimine bu kadar revnak ve ihtişam verilmesinin siyasî manası büyüktür. Kubilây Handanberi dünyanın en büyük imaparotrluğu olan Britanya camiasının türlü unsur ve milletlerden müteşekkil aza ve cczası ara « smdaki yegâne resmî rabıtanın hükümdarm şahsiyeti bulunmasından dolayı im paratorluğun dahilen sağlamlaştınlmasi ve aradaki irtibatın kuvvetlendirilmesi i • çin zaten İngilizlerin çok ehemmiyet verdiği an'anelerine uygun olan tac giyme merasimi ingiliz împaratorluğunun en mühim siyasî hâdisesi şekline sokulmuştur. Osmanhların en zengin Veziri Hırvat Rüstem Paşa, öldüğü gün, bin katırla taşman yüz milyon çil akçe bırakmıştı! Onun için dedikodulara kulak as madı, karanndan dönmedi, amma cü zam kadiyesinden tasalandı, ben kulunu tahkika yolladı. Şevketlu Hünkâr nereden duymuş ise duymuş ve bellemiş ki cüzamhlarda bit olmaz. tşte ben cenabmı bu köylerde, bu kulübelerde hakikate ulaşmak azmile dolaştırdım. Kaç gündür kendim haşerat yuvası kesildim, kaşınmaktan harab oldum. Cenabm diş sıkıp tahammül gösteriyordun. Bugün takatin çâk oldu, sabnn tükendi, agzm şikâyetle açıldı, bahtın da yüceldi. Şu bit bütün bühtanlara cevabdır, bundan gayri endişeye mahal yoktur, sen «damadı padişahî» sin. Mübarek olsun. Rüstem Paşa sevincli bir hayret içinde bu garib sözleri dinliyordu, verilecek cevab bulamadığı için de yutkunup duruyordu. Hurrem gibi bir dediği iki olmaz, herhangi bir sözü yerde kalmaz afetin yıllardanberi beslediği arzuya rağmen damadhk işinin aldığı şekil, zeki Hırvatı şaşırtmıştı. Bir iftiranm bu kadar müessir ve bir bitin ise o iftiraya da hâkim oluşu gerçekten düşünülecek bir keyfi yetti. Demek ki ikbal denilen şey bazan bir bitin bir vücudde bulunup bulunma masına bağhydı! Temeli bu kadar çürük olan bahtiyarlıklann acaba kıymeti ne olabilirdi? (1) Fakat tefelsüfün yeri değildi, resmî bir lisanla müjdelenen saadetin şükranını belirtmek lâzımdı. O sebeble kendini top ladı, dizinde dolaşan uğurlu mahluku incitmeden bir yere koyup ağzmı açtı, dilinin dönebildiği kadar teşekkürler sıraladı ve sonunda yalvardı: Artık Diyarbekire dönelim, çünkü hüma deyip te kutladığunız bu hay vancıklar biraz daha buralarda kalır sak bizi gerçkten cüzamlı yapacak. Hekim Mahmudun da vazifesi bit miş demekti, hızla îstanbula dönmesi ve Hünkâra müjde götürmesi gerekti, on dan otürü hemen muvafakat etti, bir bit yiizünden parlak bir istikbale namzedlenen vezir ilc Diyarbekire g geldi ve ora y dan iki menzili bir yaparak îstanbula î uçtu. Sultan Süleyman sabırsızlıkla onu bekliyordu ve kendisini ayağmın tozile hu zuruna getirtip vâkıayı dinledikten sonra telâfla hareme koşup duyduklarını Hurreme anlatmıştı. Fettan kadın hikâyenin heyecanı arasında da plânını düşündü: Adamcağızı, dedi, hafakanlar basmıştır. Bir iyilik edip sevindirmek gerek. Adamcağızdan maksadı, Rüstemdi. Hünkâr, kendi düşüncesine de uygun düştüğü için bu ihtara uysalhk gösterdi ve sordu: Ona n« gibi ikramda bulunmakhğımı istersin? Aslamma biraz yakın gelsin yeter. Münasib. Bir iki saat sonra hümayun bir hat, Rüstemin Anadolu valiliğine naklolun duğunu Sadnazama bildiriyor ve Hur rem tarafından yola çıkarılan bir ulak ta Mıhrimah Sultana nişan yollaması, yeni vazifesine başlamak üzere Kütahyaya doğru yola çıkması tavsiyelerini ihtiva eder bir mektubu Diyarbekire götürüyordu. Osmanlı sarayı tarihinde eşsiz rol oynamış olan Rüstemin hakikî faaliyeti işte bugiinden başlar. O sebeble kendisini okuyuculanmıza iyice tanıtmak isteriz: Yakışıkh, güclü kuvvetli, çevik ve zeki idi. Sıkı bir nizam altında terbiye görüp yetiştiği, eski Türk an'anelerine göre ruh aşısı aldığı için cesurdu, iyi silâhşordu, harb işlerinden anlayışlıydı. Saray terbiyesi bir yandan ona askerî hasletler ve askerî meziyetler temin etmiş olmakla beraber bir yandan da cibillî huylannı inkişaf ettirmişti. Entrikacıydı, haristi ve bilhassa para canlıydı. Hurremle münasebet tesis ettikten, Padişahın gözüne girdikten sonra tamahkârlığma germi ver miş, gizli ve açık vasıtalara başvurarak servet toplamıya koyulmuştu. Osmanlı tarihinde hiçbir vezir onun kadar zengin olmadı. Dünyadan göçtüğü gün hüku met adamlan tarafından tanzim olunan şu tereke defteri onun otuz yıl içinde neler topladığı hakkmda bir fikir vere bilir: 815 çiftlik, 476 su degirmeni. 1700 köle, 2900 at, 1 106 deve, 100 gümüşlü eğer, 500 elmash ve altınlı eğer, 2000 zırh, 1500 gümüş kaplı bıçak, 130 çift altın üzengi, 760 elmash kılıç, 1000 gümüşlü mızrak, 800 yaldızh ve ağır cildli kur'an, 5000 kitab, binlerce hil'at, kürk ve gene binlerce top kumaş, 87 bin düka altını, on bir milyon yüz yirmi bin akçe kıymetinde otuz iki büyük elmas, bin katırla taşman yüz milyon çil akçe (iki milyon altın) nakid para! Yerinde güzel söz söylemeği pek iyi bilen bu adam, güzel söz dinlemekten hoşlanmaz ve hele şairlere hiç yüz vermezdi. Fakat, Ibrahim Paşa gibi, şair öldürmekten de zevk almazdı. Nabza göre şerbet vermekte ustaydı, Padişaha ve Hurreme karşı müdahenede küçük bir müsamaha göstermezdi. (Arkasi var) (1) Muverrih Âli, Rüstem Paşanın hal tercümesini yazarken ve Osmanzade Sablt te Hadikatiilvüzerada bu hı'iâyeyi naklederler. Hadika, saraydan Diyarbekire giden adamın bir gun Rüstem Paşanın iızerınde bir bit yakalaması üzerine: cEIhamdülillâh, senin temizliğin sabit oldu. Damadı padişahl olmağa liyakatin meydana çıktı» diye bağırdığını kaydettikten sonra şu beyti yazar: Olıcak bir kişinin bahtı kavi, talii yâr Kehlesi dahi mahallinde anın işe yararl ŞEHIR tŞLERl Yeni bir tramvay arabası Tramvay şirketi yeniden bir tramvay arabası yaparak dünden itibaren sefere çıkarmıştır. Bu arabanın kapıları da otomatik bir surette açıhp kapanmak tadır. Soruvoruz! Sular idaresinde ıslahat Var kıyas et! Belediye kantar memurları ayarı bozuk kantar kullanıvorlarmış Tartı ve Ölçüler Başmüfettişliği, şehrimizde ayarları bozuk tartı ve ölçüler hakkmda kontrollar yaparken Sirkecide Köprülü hamnda Rifat isminde bir Belediye memurunun, ölçüler nizamnamesi hükümlerine tevfikan 936 senesinde istimalden menedilmiş ve istirdadı elzem görülmüş 160 kilogramlık kollu bir kantarla Ömer Maliki oğulları ticaret hanesine aid malları tartmakta olduğunu tesbit etmiştir. Yapılan tahkikat neticesinde bu memurun bir buçuk senedenberi, bu ayan bozuk kantarla muhtelif ticarethanelerin mallarmı tartmakta olduğu neticesine varılmıştır. Bunun üzerine Ölçü ve Tartılar Başmüfettişliği Belediyeye müracaat ederek Belediye memurlarınm noksan ölçüleri kullan maları halk nezdinde fena bir tesir uyandıracağını bildirmiştir. Bunun için Belediye dün bütün şubelere bir tamim göndererek eksik tartı ve ölçü kullamlmamasına fazla dikkat edilmesini bil dirmiştir. 19 mayıs bayramı hazırlığı EVKAFTA Mülhak vakıflarm idaresi Mülhak vakıfların idaresi için nam zedliklerini koyacaklardan aranılacak vasıflar tesbit edilmiştir. Bunlar Türk vatandaşı olmak, haysiyet ve şerefi selbedecek suçlardan 6 aylık hapis cezasına mahkum olmamak, en aşağı ilkmekteb mezunu olmak ve yapılacak imti handa muvaffak olmaktır. Bundan başka namzed, akli ve bedenî maluliyetle malul olmamak ve cemaat vakıflarında bulunması teamülden olan şartları haiz olmaktır. Vakıflar müdürünün başkanhğında toplanacak olan imtihan heyeti namzedlere 15 sual soracak ve muvaffak olanlarm imtihan mazbatalan Ankara Evkaf umum müdürlüğü tarafından tasdik edildikten sonra namzedler müte velli olabümek hakkını kazanacaklardır. İmtihan sualleri bilhassa Evkaf idare sile alâkadar mevzuattan seçilecektir. cilere gösterilmiş bulunuyordu. Otelci bunlan tanımış ve haber vermiştir. Firariler orada yakalanmasalardı, Suriyeye iltica etmek tasavvurunda olduklannı söylemişlerdir. Dün tahkikatı bitirdik. Gardiyanlardan tsmail Hakkıya işten el çektirdik. Aynca ihmal ve terahileri görülen diğer iki memuru da zan altına aldık. Hâdisenin resmî tahkikatmın neticesi budur.» Dünkü provalardan alınmış intibalar 19 mayısta yapılacak jimnastik şenliklerinin provası dün Taksim stadyomunda yapılmıştır. Şenliklere iştirak edecek kız talebenin provaları saat 10 da, erkek talebenin de öğleden sonra yapılmıştır. Dünkü provada kızlara Cumhuriyet kız lisesi jimnastik muallimi Mübeccel, er keklere de Kabataş lisesi jimnastik mu allimi Hamdi kumanda etmiştir. Proralar da Maarif müdürü, orta ve lise müdür muavinleri, orta tedrisat jimnastik mual limleri ve Beyoğlu kaymakamı hazır bulunmuştur. Talebeler provalarda ümidin fevkinde bir muvaffakiyet göstermiş lerdir. Bugün de Fenerbahçe stadındaki şenliklere iştirak edecek talebelerin provalan Fener stadında yapılacaktır. Sular idaresi, terkos sularının tasfi yesi için geçen sene dört püra filtra bavuzu yapmıştı. Bunlarm ihtiyaca kifayet etmediğini gören idare, bu sene «le M bin liraı sarfile yeniden dört püra Bu merasimle Ingiliz împaratorîuğtı • filtra inşasını muvafık görmüştür. nun beş yüz milyondan fazla olan nüfusu Belediye zabıtası talimatna değil, ayni zamanda 125 milyonluk diğer bir büyük AngloSakson hükumeti bulumesine bir madde ilâve nan Şimalî Amerika Müttehid hükumetedilecek leri halkı dahi bununla alâkadar ol * Zabıtai belediye talimatnamesinde bir müeyyide olmadığı için Sıhhiye müdür maktadır. Vaktile Amerikalılar İngiliz lüğü şimdıye kadar sterlize edilmemiş tac ve tahtınm en büyük düşmanıydılar. fırça çıkaranlar hakkında kanunî bir ta Yakın zamanlara kadar resmî mekteble* kibatta bulunamamakta idi. Belediye rinin resmî kitablannda tel'in edilen In Daimî Encümeni dünkü toplantısmda giliz tacı şimdi Amerikalılann en sevdiği bu noktayı tetkik etmiş ve zabıtai belediye talimatnamesine bu hususta bir bir remz olmuştur. Zamanımızda ırk birmadde ilâvesini muvafık görmüştür. liği hareketi diğer hareketlerin hepsia» Avustralyadan Belediyeye tefevvuk etmekte bulunduğundan Ame * rikalılar kendilerinin İngiliz ırkından o •> gelen bir mektub lup ayni dil ve edebiyatı kullandıklarım Avustralyada Nev South Wales şeh rinde, Enid Kırkub isminde bir orta ve birinin yaşaması ve büyük bulunmast mekteb talebesi tarafından İstanbul Tu diğerinin selâmet ve kuvvetine de yardım rizm şubesine bir mektub gönderilmiş eylediğini düşündüklerinden koyu cum » tir. Küçük talebe bu mektubunda di huriyetçi Amerikalılar da İngiliz Impa • yor ki: ratorluğu tacının nasıl giyildiğini görmek r Coğrafya dersinde muallimimiz, için Londraya koşmuşlardır. Türkiye Cumhuriyetinin en büyük şehTekrar ediyoruz: Londradaki mera ^ rinin İstanbul olduğunu ve bu şehrin uzun müddet büyük İmparatorluklara simin siyasî ehemmiyeti, İngiliz împara • payitaht olduğunu. dünyada mevcud ta torluğunun eczası arasındaki bağlan kuv« bü güzelliğe malik şehirlerden birisi vetlendirmeğe vesile teşkil etmesindedir. Merasime gelen İmparatorluk azass nin de İstanbul olduğunu söyledi. Şehrinizi merak ettim. Hiç olmazsa kitab devletlerin başvekilleri ve nazırları bu lardan öğreneyim dedim. Fakat kime merasimin akabinde yeni bir İmparatorsordumsa coğrafya kitabımızdaki malu luk konferansı akdedeceklerdir. Şimdiye mattan fazla bir şey öğrenemedim. îs kadar yapılan konferanslarda İmparatortanbul hakkında resim ve malumat var luk azalarile İngiltere arasında ve gene kendi aralannda münasebetleri ve haklan sa lutfen bana gönderiniz.» tesbit ve tayin etmek gayesi güdülüyordu. Belediye Turizm şubesi, 60 kuruşluk Bu iş artık tamam olmuştur. bir posta masrafmı da göze alan bu taYeni konferansta İngiltere Başvekili lebeye, İstanbul hakkında basılmış ne Mister Baldvvin son beyanatında söyledikadar afiş, broşür, fotoğraf varsa bir ği veçhile İmparatorluğun azası bulunan tornar halinde göndermiştir. devletlerin birbirine ve İngiltereye karşı vazifelerini tayin etmek ve birlikte ça Akayın yaz hazırlığı lışmak esaslan üzerinde görüşülecek ve Akay idaresi yaz seferleri için hazır kararlar verilecektir. Yani împaratorlu * lıklara başlamıştır. önümüzdeki aydan ğun azaları artık lâfla değil işle bu ca * itibaren tatbik edilecek olan yeni prog mianm yaşaması ve kuvvetlenmesi esba ramda idare bütün vapurlarını postaya bını hazırlamak devresine girmişlerdir. koyacaktır. Akay idaresinin Halicde Bu merasim kadar İmparatorluk konfe Deniz fabrikalannda tamir edilmekte oransında verilecek kararlara da bütün lan üç vapuru vardır. Haleb ve Basra dünya politikası derin bir alâka ile intizar vapurları bu aradadır. Bu üç vapurun etmektedir. tamiri bir aya kadar biteceğinden Akay Muharrem Fevzi TOGAY idaresi yaz programında bütün vapur larını çalıştıracaktır. Yaz programımn tatbikile beraber Heybeli ve Büyükadaya ayrı, Burgaz ve Kınalıadaya da ayrı Nüshası 5 kuruştnr. olarak doğru postalar işlemeğe başh Türkiye Haric yacaktır. Bu suretle Ada seferleri hayli için için kısaltılmış olacakür. Adalara doğru Senelik 1400 Kr. 2700 Kr. postalar işlemesi dolayısile dört ada a1450 • 750 » AHı ayhk rasında da Belediyeden kiralanan iki 800 » 400 » Üç ayhk Halie vapurile seferler yapılacaktır. 150 • Bir ayhk Yoktur Cum huriyet Abone şeraifîj