27 Nisan 193? CUMHURIYET SON TELEFON HABERLER TELGRAF Hâdiseler arasında v* TELSİ2LE Eden Brükselde siyasî temaslara başladı Belçika Kralı dün akşam İngiliz Hariciye Nazırını kabul etti Londra 26 (A.A.) Siyasî mahfil lerde, Edenin Brüksele ziyaretinin Van Zeeland'ın nezaket ziyaretine mukabele için olduğu ve Dış Bakamnın müzakerelere girişmiyeceği bildirilmektedir. Bununla beraber. bu ziyaret, Van Zeeland'a tevdi edilen ekonomik vazife hakkmda noktai nazar teatisine vesile teşkil edecektir. sel arasmda devam olunacaktır. Her iki tarafça da Brükselde yapılan müzakerelerden memnuniyet beyan olunmakta dır. Londra 26 (A.A.) Eden'in Brüksel seyahati hakkında tefsiratta bulunan Observer gazetesi, seyahatin yeni şerait dahilinde çok dostane bir temas te sisine matuf olduğunu bildirmektedir. Sunday Express gazetesi, Fransız İngiliz beyannamesinden sonra Eden'in Belçikanın üzerinden düşman tayyareleri geçtiği takdirde Londra ve Parisi haberdar etmesini istediğini ve Belçi ka bitaraflığını tehlikeye düşürecek bir hattı harekette bulunmamak için Bel çikanm üzerinden Alman şehüierine taarruz maksadile düşman tayyareleri uçtuğu takdirde Almanyayı haberdar etmesi hakkında mutabık kalınması muhtemel bulunduğunu yazıyor. Brüksel 26 (A.A.) Hariciye Nazırı Eden, refakatinde İngiltere sefiri Sir Ovey ve îngiliz eksperleri olduğu halde saat 10.30 dan 12.45 e kadar Başvekil Van Zeeland ve Hariciye Nazırı Spaakla görüşmüştür. Konuşmalardan sonra İngiltere sefaretinde bir ziyafet veril miştir. Türk sarfaikârı ve abideler Bir gazetenin tahmini Eden Kralın yanında Brüksel 26 (A.A.) Bu akşam saat 17 de Kral ve Kraliçe Laeken sarayında İngiliz Hariciye Bakam Eden ile bayanını kabul etmişlerdir. Alınan haberlere göre. İngiliz Bel çika konuşmaları bu akşam Eden ile Van Zeeland arasında vuku bulacak son bir mülâkatla bitecektir. Eden, yarın sabah belediye dairesinde tertib olunan resmi kabulde bulunduktan sonra öğle yemeğini hususî olarak Van Zeeland ile birlikte yiyecek ve sonra tayyare ile Londraya dönecektir. Brüksel mülâkatları hakkında muhafaza olunan ketumiyete rağmen, Eden, Van Zeeland ve Spaak, Almanyanın bir garp paktı çerçevesi içinde Bel çikayı garanti etmesini elde eylemek hususunda müsaid zamanın beklenme sinde mutabık kalmışlardır. Bu yoldaki müzakerelere Paris, Londra ve Brük llk temas Hu.mnıımımnt1IHIIIini!ll!inil!llllllllllllinnKniinilıi"niMut. Fransız Meclisi Amerika ve Dünya yarm toplanıyor ekonomi konf eransı Blum yakında bütün Hull bu hususta Amerimemlekete hitaben bir kan noktai nazarını beyanname neşredecek izah etti Paris 26 (A.A.) Parlamento ya rın bir aylık tatil devresinden sonra yeniden toplanacaktır. Meclis, ezcümle ticarî mülkiyet hakkındaki kanunun tadılile meşgul olacak, sonra bahşişlerin kaldırı ması hakkındaki lâyihayı tetkik edecel tir. Cuma günü Bergery ve Scapini, hüku metin umumî siyaseti hakkında istizah larda bulunacaklardır. Bu meselenin mü nakaşasını Başvekil Blum kabul etmiştir Paris 26 (A.A.) Oeuvre gazetesi, Scapini ve Bergery tarafından yapılacak istizahlar münasebetile Başvekil Blum'ün yakında ve belki de gelecek cuma günü memlekete hitaben bir beyanname neş redeceğini yazmaktadır. Başvekil, patronları ve işçileri âmn menfaatinin şimdiki ihtiyaclarını hatırla mağa davet edecektir. Patronlara, ka nunlara itaat edilmesi lâzım geldiğini ve işcilere de intizamsız ve düşüncesiz hare ketlerin tehlikelerini hatırlatacaktır. Paris 26 (A.A.) Amerika Dış Ba kanı Cordell Hull, Petit Parisien gazetesinin bir muhabirine yaptığı beyanatta, bir dünya ekonomi konferansının toplanması imkânları hakkındaki nok tai nazarını izah ederek demiştir ki: < Hiçbir şey, mübadeleyi tekrar temin ve komşu haklanmn tanınmasını tesisten daha ziyade arzuya şayan ola maz. Amerika ahenkli bir teşriki mesaiyi kolaylaştırmak için elinden geleni yapmaktadır. Barışın muhafazasım ve ekonomik mübadelenin inkişafını ancak bu teşriki mesai temin edebilir. Şimdi bu hususta teşriki mesaiye amade bu lunmak kararı başka milletlere terettüb etmektedir.> Tahrandaki heyetimiz avdet ediyor Yeni tayinler Ankara 26 (Telefonla) Muhasebat umum müdürlüğü ikinci mümeyyizi Osman Halid Zonguldak muhasebe müdürlüğüne, Zonguldak muhasebe mü dürü Halil Manisa muhasebe müdürlü ğüne, Suşehri malmüdürü Sami Perdek malmüdürlüğüne, Usküdar malmüdürü Abdullah Eminönü malmüdürlüğüne muhasebe umum mümeyyizi Gaffur Kalecik malmüdürlüğüne, Fatih malmüdü rü Omer Usküdar malmüdürlüğüne, Kalecık malmüdürü Mustafa, Hadım mal müdürlüğne Edremit malmdürlüğünden Vekâlet emrinde bulunan Ali Rıza Zonguldak Ereğlisi malmüdürlüğüne Kökson malmüdürü Celâl Tamra mal müdürlüğüne tayin edilmişlerdir. • Kömür sergisi hakkında intıbalar Ankara 26 (A.A.) Proiya gazetesi muhabiri ve Yunan endüstrisi urau mî ajanı F. Triand Beynelmilel Kömür Sergisi hakkındaki intibalarını şöyle yaz maktadır: «Ben bilhassa birinci derecede kıy metli mütehassıs artistlerin elinden çıkmış olan ser?inin san'atkârane tanzimine hayran oldum. Soba gibi, demir eşya gibi hakikatte bir güzelliği olmıyan eşya nm bu kadar ahenk'\ hoş ve enstrüktiv bir şekilde takdimi cidden müşkül bir işti. Anadolunun göbeğinde bugün millî ekonominin mühim bir unsuru olacak olan kömür ve onu kullanacak en pratik, en modern vasıtaları halka en geniş ve en salim bir yoldan tanıtan bir hava e esı yor.» Tahran 26 (A.A.) Pars ajansı bildiriyor: Türk heyeti Tahrandaki vazifesini bitirmiş olduğundan, heyet reisi Cemal Hüsnü ile maiyetindeki zevat, dün Türkiyeye hareket etmişler ve Hariciye Veziri Samî, Maliye Vezir vekili Bader, memleketimizden ayrılan elçılerine bu Hariciye Nezareti siyasî daire şefi ile ketler vermişlerdir. diğer şefler, Türkiye büyük elçisi ve Resmî vazifesi hitam bulduğu cıhetle elçilik erkânı tarafından uğurlanmıştır. siyasî beyanatta bulunamıyacağını söy • Pul ticaret eşyasından sayıldı liyen L. Karahan, hareketinden evvel gaAnkara 26 (Telefonla) Pul kol zetecilere demiştir ki: « Türkiyeden ayrıldığım şu daki leksiyonlannın ticaret eşyasından addedilerek yurd dışarısına çıkarılmasında pos kada benden birkaç söz ıstıyorsunuz. ta idarelerince beyanname ararrması ka Türkiyeye muvaffakiyetler ve saadel rarlaşmıştır. temenni ederim. Birçok dostlar bıraktığım Beynelmilel askerî hekimlik memleketinizin yeni terakkilerini Moskovadan da büyük bir alâka ile daima lakib kongresi edeceğim. Ankara 26 (Telefonla) Beynelİki komşu memleket arasındaki münamilel askerî hekimlik kongresi haziranda sebat umumiyetle iyidir. İstikbalde bu müBükreşte toplanacaktır. Millî Müdafaa nasebatın daha ziyade terakki ve inkişaf Vekâleti, sıhhiye dairesi reisi General edeceği tabiidir. Halihazırda iki devlel Baysanın riyasetinde Sıhhiye Müfettişi arasında herhangi bir mesele yoktur. General Ayni, Gülhane hastanesinden Buradan, Berlin yolile doğruca Mosalbay Abdülkadir ve albay Muraddan kovaya gidiyorum.» mürekkeb bir heyet göndermeğe karar M. Karahanın Moskovada ne gibi bir vermiştir. vazifeye tayin edileceği ve yerine Ankaraya kimin gönderileceği henüz belli deÇuval suiistimaline mâni ğildir. olmak için Ankara 26 (Telefonla) Muvakkat kabul usulünden istifade ile memleketimize sokulmakta olan çuvallar üzerinde suiistimaller yapıldığı anlaşılmıştır. Gümrükler umum müdürlüğü bunu önlemek üzere çuvalların gümrük rüsumunun indirilmesi ve muvakkat muafiyetin tamamen kaldırılması lehinde bir kanun projesi hazırlamağa karar vermiştir. egâne san'at mecmuarnız Ar, bir mektubla soruyor: «Yabancı san'atkârların Tür nünde, içi muhtelif zerzevat ve kiyede abide yapmalarına taraftar yemyeşil körpe hıyarlar dolu mısıruz? Taraftarsanız hangi sebebkocaman bir işporta, büyük cadlerden dolayı, değilseniz ne gibi mahdeye sapan yan sokaklardan birinin ağzurlar görüyorsunuz?» zında durmuş, sıtma görmemiş sesile bağıRiyazî bir vuzuhla sorulan bu sua rıyor: le ben de net ve kestirme cevab ver Hay maşşallah hay! meğe çahşacağım: Turfanda hıyarlann güzelliainden ziYabancı san'atkârlann Türkiyede yade, bu 2 abide yapmalarına taraftar değilim. Hay maşşallah hay! Çünkü: [Ankarada yapılan Abdülhak Hâ Fakat Hâmid, artık yola çıkmıştı. Mah nidası hayretimi celbetti. 1Abideler sosyal ifadelerdir. An mid ihtifalinde muharrir arkadaşımız dud, fakat zeki ve münavverlerden müteBunda şaşacak ne var? diyeceksiniz. tarafından şekkil bir gönüllü kafilesile, o yürüyordu. cak bir cemiyetin kendi biinyesin.de lsmail Müştak Mayakon verilen ve çok büyük alâka uyandıran Evet, bu sözü Tavukpazannda veya yetişen san'atkârlann heyecanı onlaNihayet hedefine vardı, ve yeni devrin ra sıcak ve samimî bir şekil verebilir. konferansın birinci kısmını dün neş burçları üstüne kendi bayrağını dikmeğe Balıkpazarında bir Türk satıcının ağzınretmiştik. Bugün de bu konferansın Türkiyenin en kötü heykeltraşı, Samuvaffak oldu. Bu devri ve onu takib dan duyarsanız şaşacak birşey yok amma son tarafını neşrediyoruz.] karyayı, Almanyanın en mükemmel ederek son nesle kadar gelen zamanı Hâ Sofyada, istasyona giden büyük caddede, Yirmi beş yaşında Makberi ibda eden mide izafe etmek en tabiî hakşinaslık ve bir Bulgar zerzevatçının ağzından işitirheykeltraşından daha iyi duyar ve seniz, elbette, siz de benim gibi şaşarsımz. yaşatır. Abidelerini yabancılara yap Hâmidin seksen beş yaşında yazdığı son hakikatseverlik icabıdır. eserinde ayni dehayı san'atm rüzgârını, tıran milletlerle aşk mektublanru arBizim Beyoğlundaki ayak satıcılanmn Maksadım Hâmidin tahlili edebisini zuhalciye yazdıran sevdalılar arasın aynı kudret ve belâgatm feyezanını gör lürkçeden başka dillerle bağırmalanna yapmak değildir. Bunu daha salâhiyetlida fark yoktur: Ikisi de samimî duy mek mümkündür. Tıtrek parmakları kenlere bırakarak büyük üstadın san'at ahlâ müsamaha ettiğimiz gibi, Bulgarlann gularının ifadesini yabancılardan disine yardım edemediği son günlerinde kı üzerinde biraz konuşmak isterim. Hâ Sofyanın göbeğinde, türkçe bağırılmasına beklemiş olurlar. bile Hâmid, Makberle boy ölçüşecek. midin havatı san'atı nekadar yüksekse müsaade edeceklerini sanmaymız. Çünkü, 2 Türk san'atkârı fena da yap «Finten» e yoldaşlık edecek bedialar vü ahlâkı san'atı da o derece mütevazı ıdi. Sofyanın ismi hatırımda yanlış kalmasa tercih edilmelidir. Bu teşvik onu cude getırmiştır. O, genclığınde nekadar Hâmıd sıtayışten üzülür, hele kendısine dıysa Marya Luiza caddesinde tekâmül ettirir. Yoksa cesareti kırıla olgun idiyse ihtiyarlığmda da o kadar ta dâhi denilmesinden kızardı. Yazılarını Hay maşşallah hay! caktır. ze ve zınde kalmıştı. sevdiklerinin tenkid ve tashihine arzet diye hıyarlarına reklâm yapan seyyar saHâmıd bütün duyguları ıfade etmiş ol mek onun başlıca zevki idı. Her fikre 3 Türk san'atkârının maddeten tıcı, yalnız bu kadar türkçe bağınyor, himayesi için de abidelere dökülecek makla beraber bilhassa ıstırabın şairi idı. hürmet eder, her mütaleayı alâka ile sattığı zerzevatlann ismini bulgarca söyparalann yabancıya gitmemesi lâzım Fatma Hanımın hıcranı Hâmıdi yalnız dinlerdi. Bilhassa genclıği takdir ve tevlüyordu. Buradan anladım ki bu, san'atta değil, ıstırabın kendisinde de de kirle severdi. «Bu yazım hoşuma gitmedır. Hay maşşallah hay! 4 Bir abide, mevzuu kadar, onu rinlestirmişti. Bu yolda Hâmid, muhak di, bana karşı sevgini bir tarafa bırak ta nidası bulgarcaya da girmiştir ve Bulgar yapan san'atkârın şerefini de ilân kak ki Fuzuhyı hem tehassüs hem tenev fikrini açıkça söyle!» mukaddemesile kaç kulaklanna hiç te türkçe ve yabancı bir eder. Büyük Türk zaferile bir hizada vü itibarile çok geçmıştir. Hâmidin ele defalar benim bile naçiz fikrimi sormuşsöz gibi gelmemektedir. bir ltalyan san'atkârının şerefini is mini anlamıyan muhıt, onun rebabı san tu. Hem bu müracaati öyle yazılan için Sofyada türkçe, fransızcadan çok bilitikbale yollamak, o zaferin millî ma atından çıkan ıstırab nevhalannı da kav vaki olurdu ki ben onları dınlerken zaten nen bir dildir; hele halk arasında, Yataknasile tabantabana zıd bir iş olmaz rıyamamıştı. Osmanlı edebiyatının med gasyıçınde idim. li Vagon şirketinin memurile almanca ve rese ve kasıde nızamı Hâmidin edasına mı? Hâmid, bu tevazuunda samimî idi. fransızca konuşmağa çalışan bir gazeteci Bunların hepsinden fazla hoşa gi da, sadasına da uzun müddet yabancı Esasen onun «tabiatten daha büyük bir arkadaşa, bu memur, debilecek bir sebeb daha ilâve ede kaldı; çünkü kulaklar paslı, yürekler riya Türkçe bilmiyor musunuz canım? ile cilâlı idı. Hâmıdi anlamak ıçın hassas âlemi ezdat» olan eserlerinde vasfı müşyim: tereki samimeyit idi. Hâmidin dehayı diye adeta sitem etmiş ve bizimle, bu 5 Zavallı Türk san'atkârı ken bir devrin, zeki ve alim bir neslin gelmesi san'atı hep bu samimiyet Ü7ennde işle şirketin İstanbuldaki gayritürk memurladisine verilen »iparişleri sudan ucuz lâzımdı. Hâmıdi anlamanın gecıkmesınmiş, eserlerinin en kuvvetli örgüsü bu nndan daha temiz ve daha fasih bir türkdeki sırn bunda anlamalıyız. yaparl «samimiyet» olmuştur. çe konuşmuştu. PEYAMI SAFA Hâmid, kendisi kaıde yapan ve yara«Makber» i Osmanlı edebiyat âlemine Belgradda konuşulan sırbcanm içinde an bir şahsiyet olduğu için edebıyat kı takdim eden mukaddemesinde Hâmıd: de birçok türkçe kelime kulağınıza çarablarının kaide ve an'anelerine uyamaz«Âlemı edebiyatta bir âhiret lâzımdır. par: Tencere, pencere, makas, tavan, dodı. San'at yolculuğuna ilk çıktığı gün bu Makber o âhiretten nisanedir. Makber lab, yatak, döşek, kilim, yorgan, peşl'r, köhne nizamı parçalıyan Hâmıd, biraz hayatı edebimizin kabristanıdır. Benim şeker, saat, kebab, turşu. rakı, köprü, kıda bu sebeble, anlaşılamamış, hatta istih zevalimdir» diyen ve gene o mukadde lıf, meydan, kurban, kale, top; tütün yefafa uğramıştı. Düşünemezler ve kavrıya mede: «Benim (eğer varsa) mehasinim rine bizim eskiden söylediğimiz gibi dümazlardı ki o köhne ifade vasıtaları, o dağların, bavırların, güzel yü^lerini, çi han... ilâh, güle güle gidiniz manasma dar ve sıkıntılı yazı kalıplarile Hâmid reklerindir. Seyyiat'm benimdir.» Sb'züy «iyi saat ile» sözünü de kullanıyorlar. kendi cihanı tefekküründe dolaşamazdı. le tabiate aşkını sövliyen Hâmidin gös Sırbcada kullanılan türkçe kelimelerin Hâmid, yaşadığı devrin yalnız edebî terdişi tevazu, hakikat bakımından de • dokuz yüz kadar olduğu söyleniyor. Bu itiyadlarına değil, dinî itikadlarına da •T,\\, kendi dü«üncesi itibarile samımıdır. dokuz yüz sözün içine mütekabilen birkaç Sovyet Büyük elaykırı bir lisan kullanıyordu. Mevhuma Bu o kadar doğrudur ki eserleri şöyle türkçe ve sırbca fiil de ilâve edince, her çisi Leon Karahan ta tapan bir mütevekkil muhitte Hâmid dursun Hâmid, hususî söhbetlerinde bile Sırbın türkçe ve her Türkün sırbca koııuAnkarada Cumhur yepyeni bir felsefe ve bambaşka bir üs en zarif nükte'erini tevazu mevzuları a şarak derdini anlatmasından kolay birşey Reisimiz ve hüku lubla: rasından secerdi. olmıyacak. met erkânile vedalaPişimde bu secdegdhı tevhid Tevfik Fikretin: Sırbcaya bu kadar türkçe kelime girmiş şarak dün sabah Is Akhmda şııkuk. dilde ummid olmasına mukabil, müslüman Boşnaklar tanbula gelmiş, şeh Fezayi lâtenahisile. zalmayı leyihle Fevktmde likayı sermediyet Bütün volkariiarile, rağdu berkı pü ca.a arasında, türkçe bilen o kadar az ki... rimizde son bir geZirımde fenayı ademiyet!... lile Bosnasaray, türkçeye Sofyadan çok dazinti yaparak, gece Dediği zaman yalnız bu dört mısra O fıtrat, pur garaıb bir tecelligâh bir ha yabancıdır. saat 9,45 te hareke' âlem... bile zamanın fıkirlerini dehşet içıne atmaeden Semplon eks Her ne olursa olsun, türkçenin BalMısralarında icmal ettiği Hâmidin iki ğa kâfi gelmişti. Ney ve muğpeçe şairlepresile ve Berlin yokanlarda, beynelmilel bir dil olduğunu rinin duyuş ve anlayış sevıyeleri Hâmidin =aheseri vaHır: Biri ellerimİ7de dolaşan lile Moskovaya git M. Karahan iddia etmek hiç te yanlış olmaz. Dılimimiştir. Sovyet büyük elçisi Sirkeci gann irtifaı tahassüsune nisbetle o kadar aşa <«M»kber» i, öteki'i Zincirlikuyu sırtla zin bu bereketi karsısında ben de, ,rında yükselen «Mekad» ı, bunlardan da Sovyetlerin İstanbul başkonsolosu ve ğı idi ki onun bir mezar başında: Hay maaşallah hay! hargisi daha büyük tayin edemem. Sovyet kolonisi tarafından uğurlanmış Ey yâr şu nevbahar sensin Demekten kendimt alamrvorum. Ben anlıyrum kı yâr sensin Yalnız şurası hakikattir ki müstakbel tır. Sovyet kolonisinin kadın azalan, Hâmid kendisini gelecek nesillere maletmiştir Müstakbel nesiller bu Merkad gibi o Makberi de bizden daha iyi anlıyacaklardır (lsmail Müstak Mayakonun bir konferansı) Abdülhak Hâmid |HEM NALINA MIH1IMA Hay maşşallah hay! Karahan dün gece Türkiyeden ayrıld Büyük Elçinin Sovyetler Dahiliye komiseri olacağı söyleniyor I Sofyadan verilen bir haber Sofya 26 (Hususî) Bulgar gazetelerinin yazdıklarına bakıhrsa Sovyetlerin eski Ankara sefiri Karahan Yoldaş Sovyet Rusyada Dahiliye Komiserliğine tayin edilecekmiş. Paris 26 (Hususî) Paris Borsası nm bugünkü kapanış fiatlan şunlardır: Fransadan bîr ticaret heyeti Londra 111,15. Nevyork 22.54 3/4, geliyor Berlin 906,75, Brüksel 381, Amsterdam Paris 26 (A.A.) Bir Fransız ticaret 1235, Roma 118,65, Lizbon 110. Cenevre heyeti yeni Türk Fransız ticaret mu 11.87 1/2,, bakır 62 1/2 64 1/2, kalay kavelesini müzakere etmek üzere bugün 253,15, altın 140,9 1/2. gümüş 20,5,16, Ankaraya hareket etmiştir. turşun 24,11,03, çinko 22,19,6. PARİS BORSASI Mütekaid feriklerden Abdullah Paşa öldü İzmir 26 (Telefonla) İstanbuldan hafidesini görmek üzere buraya gelen mütekaid feriklerden olup Balkan Harbinde Şark ordusu kumandanlığında ve bir ara Harbiye Nazırlığında bulunmuş olan Abdullah Paşa vefat etmiştir. Cenazesi askerî hastaneye kaldırıl miştir. Çarşamba günü vapurla İstanbula gönderilecektir. İngiliz Kralı Sa Majeste Altıncı Corc'un taç giyme merasiminde yapı Diye haykınşı, ve bu aralık aciz içinlacak bahrî şenliklere iştirak etmek üde: zere Kocatepe topito muhribimiz bu Koydun ona bir güzel vücudü gün şehrimizden İngiltereye hareket Ettın yeri aklımın hududü edecektir. Kocatepe dün Halicden çık İdrakimi senge vakf ktldtn Sofya 26 (Hususî) Bulgar Kralı miştir. Ayni gemi ile filotillâ komodoru Tuttum seni, ustüme yıküdın!.. S. M. Böris dün saat 11 de Sofya sefiri da gitmektedir. Tazallumile kıvranışı, ve nihayet, te miz Ali Şevki Berkeri nezdine kabul etMacar heyeti Ankarada miştir. Sefirimiz, Başvekilimiz vasıtasile hevvür ve isyanla: Bulgar Kralı tarafından Cumhurreisimiz Ankara 26 (Telefonla) MacarisYerden bite gayri mehlikalar Atatürke gönderilen selâmlar ve Başve tan hükumeti arasında yeni bir ticaret Taşlıkları okşasın sabalar Yarab bana ısttrab lâzım kilimize S. M. Kral ve Bulgar hükumeti anlaşması yapılmak üzere müzakerderde Herşeyde bir inkılâb lâzım; • tarafından gösterilen hüsnü kabul için bulunacak Macar heyeti bu sabah şehriGökten yere düsmeli dualar . Cumhurreisimizin teşekkürlerini Krala mize geldi. llk temaslara saat 16 da başBaştanbaşa yağmalı belâlar İhlâli süicut için savaik landı. bildirmiştir. Heykeller, ilâhlar, hüdalar... Sâfil semavatı cay edinsin, ÖLÜM Teşhir olunup ecel tepinsin Bin velvele, bin kıyamet olsun Boğaz muhafızı merhıım Ferik Rifat Paşa kerimesi Emekli Bin zelzele, bir inayet olsun; Kaymakam Ziyanın eşi, Şakir Ziyanın annesi Mahşer tozarak mezara binsin B A Y A N M E L E K E Çarpıp küreler kırılsın insin Ankarada rahmeti rahmana kavnşmuştur Yağsın nesi varsa kâinatın Lâkin, bu derin sükut dinsin!.... Emekli mülkiye kaymakamlarmdan Şakir Ziyanın babası Deyişi muhitin uykulu ve uyuşuk âleBayan Meleke'n.n eşı B A Y Z i Y A Ş A K İ R minde bir kasırga karışıklığı, bir küfür Samsunda rahmeti hakka kavuşmuştur telâşı, bir ihtilâlü hercümerci yapmıştı. nesiller bu Merkad gibi o Makberi de bizden daha iyi anlıyacaklar, Hâmidin hem Makberini hem merkadini avni ihtmam ve ihtiram ile gönüllerde yaşata caklardır. Zaten Hâmid, «Gazub Bir Demesini kavryamamışlardı. Hâmidin Şair» adlı şiirinde: bir me^ar başında ve sevgili bir nâşın siBen emintm ki devri hazırda ması üstünden göklere yükselttiği bu ses Yazdığım şeyler anlaşılmv'""ak zalim bir akisle geri dönerek onun kuladiyerek kendisini gelecek nesıllerr maletğına: mişti. Dünyayı beğenvüyen buyursun Sözümü bitıriyorum. Tahammül ve Ya sus. ya geber sen ey muacciz! nezaketinizi suiistimal ettim. Affinizi diİtabı çarptığı zaman yaralı ve ma lerim. temli şairin: Hitabeme nihayet verirken büyük Hâmidin huzuru maneviyetinde, minnettar Lâkin o zaman dönüp derim ben Dunyayı ben istedim mi senden"! ... \e nimetşinas bir şakird itaatile, eğilmeğı Bildimmi ki hep sitem var onda? kendime borç bilirim.» "Ey sonra da bir adem var onda? Ettıkçe nıgâh bahru berre Birden samrım ki bazı kerre Mesçerdeki ruzgâr sensin Ağlar derim eskbar sensin Turben görünitnce anlarım ki Oldüm, bana türbedar sensin'.... İtalya Kralının kızı şehrimize geldi İtalya Kralının kızı Prenses Marie de Savoie kızkardeşi Bulgar Kraliçesini ziyaret ederek İstanbula gelmiştir. ltalyan Prensesinin seyahati tamamile hususî mahiyeti haiz olduğundan resmî ziyaretlerde bulunmamıştır. Prenses Marie dün müzeleri ve şehrimizin tarihî yerlerini gezmiştir. Kocatepe bugün İngiltereye gidiyor Bulgar Kralı Sofya sefirimizi kabul etti