CUMHURİYET 20 Mart 1937 ( Şehir ve Memleket Haberleri ) Tarihî tefrika : 63 Yazan : M. Turhan Tan (Tercüme ve iktibas edilemez) Siyasî icmal Kızıldenizde rekabet Belediye Evkaf ihtilafı halledildi Heyetin kararlarmdan dörtte iiçii Belediye lehine verildi Evkafla Belediye arasında senelerdenberi muhtelif işler üzerinde çıkan ihtilâflar mahkemeye intikal etmiş, zaman zaman her iki daire birbirinin aleyhine davalar açmıştı. Nihayet bu ihtilâfların bir hakem komisyonu tarafından tetkık ve halli muvafık görülerek ihtilâflı bütün işler bu komisyona havale olunmuştu. Uzun zamandanberi bu hususta tetkikat yapmakta olan komısyon mesaısıni bıürmiş; kararını vermiştir. Hakem komisyonunun karan gerek Belediyeye ve gerek Evkaf İdaresine de tebliğ olunmuştur. İhtilâflı işlerden dörtte üçü Belediye lehine neticelenmiştir. Belediye lehine neticelenen işler arasında bılhassa sular, mezarlıklar, sebiller ve kütübhaneler işi vardır. Mezarlıklar işi hakkmda verilen karara göre 926 senesinden sonra Belediyeye devri icab eden ve fakat daha evvel üzerlerine Evkaf idaresi tarafından bina yaptırılmı* bulunan mezarlıkların bedelleri de Belediyeye verilecektir. Belediyenin bu şekilde Evkaf idaresinden alacağı para mühim bir yekun tutmaktadır. Hakem komisyonu; ihtilâflı işlere dair olan karannı verirken bütün işlerde tapu kayidlerine ve tarihî vesikalara istinad etmiştir. Bu karar hukuk mahkemesine ibraz edilerek mahkemeden bir tahkimname alınacaktır. Boç zaferinin ganimetleri Bu zaferde ordu yiiz bini mütecaviz esir, Sadrazamsa 50000 koyun kazanmıştı! Ordu sevgilisine kavuşan bir âşık heyecanını taşıyarak şehre girdi. Yiiz bin kişi tek bir adam gibi hareket ediyordu ve sevgiliye saygı gösteriyordu. Ne kimsenin burnu kanamış, ne bir evden bir kıremid düşmüştii. Türk ve Macar gerçekten mütehassis âşık ve maşuk gibi karşıla §ıp kucaklaşmışlardı. Galıblerde gurur, mağlublarda hicab ve ıstırab yoktu. Kan, kaynaşıvermışti. îbrahim Paşa, seferi tertib eden, yüz bin kişilik bir orduyu tarla çiğnetmek sizin, köy bozdurmaksızın, hatta bir tutam ot kopartmaksızın aylarca yürüten ve Mohac zaferıni kazanan bir baş sıfatile Padişahtan üstün görünmeğe yelteniyordu, Budinin efendisi gibi bir tavır alıyordu. Macaristanın en zengin adamı ve Macar tacını vaktile muhafazaya memur edilen iki asılzadeden biri olan Jan Zapolya'ya da Krallık vadeden oydu. Hünkâr, Peştede ayağmı öpmeğe gelen kıhcsız asılzadelere nediminin vadini, kendi sözü olarak, tekrar etti ve bu su retle onlara, îbrahim Paşanın ağzmda kendi dilinin yaşadığını öğrerti. Vezir, şahsî düşüncelerine Hiinkânn müdahale veya mümanaat edemiyeceğini herkese hissettirmek için gün başma bir fırsat yaratıyordu: Budini süsliyen Hergiil, Diyan ve Apollon heykellerini Is tanbuldaki sarayı önüne dikmek, eski krallardan Matyas Korunyusun pek zengin kitabhanesini de gene kendi sarayına koymak üzere Tuna üzermde bulunan ince filoya taşıttı, malî ve iktısadî işlerde işe yarar mülâhazasile birkaç bin Yahudiyi îstanbula yolladı, bir yandan da Budini uzaktan ve yakından tehdid edebilecek vaziyette bulunan kaleleri dü şürmek tedbirleri aldı. Hünkâr, bu işler yapılırken sadece av eğlenceleri tertib ediyordu, gazeller yazıyordu. O yıl için yapılan şeyleri, elde edilen kazanclan kâfi görüyordu, bir gün önce îstanbula dönmek istiyordu. Tuna, Hurremin pencerelerine yaslanarak seyrettiğini kuruntuladığı Marmaraya doğru uzanan gümüş bir yol gibi gözünü çelıyordu, ıçıne alevli iştiyaklar akıtıyordu. Fakat iradesini nediminin iradesine bağlamıştı, onun muvafakati olmadan dönnıek emri veremiyordu, sevgilisini düşüne düşüne Budin bağlarında dolaşıyordu. îbrahim Paşa, işlerin kendi plânma göre ve muayyen hadde kadar yürüdii ğüne kanaat getırdıkten sonra efendisınin dıleğine uysallık gösterdi, îstanbula dö nülebileceğini müjdeledi. Budine girile lidenberi birçok kaleler düşürülmüştü, birçok askerî kuvvetler imha edılmişti. Artık, Türk gücüne bütün o mıntakada boyun eğmiyecek bir yer ve bir can kalmamış gibiydi. Ordunun elde ettiği ga nimet te, daha fazlası istenemiyecek kadar çoktu. Yalnız Baçta toplanılan ga nimetten Sadrıazamm hissesine elli bin koyun düşmüştü. Esirlerin sayısı ise yüz bini aşıyordu. Budinde biraz daha durmak, bu yüz binlerce davan, sığırı heder etmek ve o dizi dizi esiri aç bırakmak neticesini verebilirdi. Kış ta gelip çatmak üzereydi. Sadrıazam, işte bundan ötürü orduya geri dönme emrini verdi, Padişahı sevindirdi. Fakat onu bilhassa sevin diren Yaralı Hüseynin bu dönüş sırasında ve Niş Boğazma girilirken İstanbul dan dönerek Hurremden getirdiği mek tubdu. Her gün gidip gelen ulaklar da ondan şaşmaz bir ıttırad ve intizam ile nameler getiriyorlardı. Lâkin Yaralı Hüseyin, Mohac zaferi sonunda yazılan gazelin cevabını sunuyordu. Hünkâr, her cümlesinde bir safa âleminin, bir aşk gecesinin hatıralarına telmihler gülümsiyen ve sonu: «Artık gel, ben cariyen hasretinle erimeden gel, Iutfedip gel, marhamet edip gel!» feryadına bağlanan bu mektubu okuyunca sevinc den kabma sığamaz, yerinde duramaz oldu, iki menzilin bir yapılmasını em retti, yürüyüşü hızlandırdı, dağlan ve sulan Hurremi düsüne düşüne aştı, ni hayet îstanbula ulaştı. Sevgilisi, zafer neş'elerini unutturan ve bambaşka neş'eIer vadeden ilâhî bir kucak gibi sarayda bekliyordu ve o, zekâ ile güzelliğin birleşmesinden vücud bulan bu kucağa atılırken (201) gün süren yolculuğun bütün yorgunluklarından sıyrıldığmı sezrniştü... Hurrem çalışıyor ! Hissî müselles gene aksamış gibiydi ve Hünkâr, aşk ile zevk arasında mırvazene kurmıya çalışarak vazife duygusu nu unutmuştu. Fakat o muvazene de aşk lehine bozulmak istidadı gösteriyordu, Hurrem, gün başma artan nüfuzile efendisinin kalbini kendi iradesine bağlamış bulunuyordu. Onun şimdi bir kız çocuğu da vardı ve Padişah, babalık zevkini ancak bu yeni yavrunun gülüşlerinde bulup bahtiyar oluyodu. Tahtütac üzerinde hiçbir hak iddia etmiyecek, babasına hiçbir zaman rakib olmıyacak ve evvelki devirlerde şehzadelerin yaptıkları gibi isyanlar tertibine kalkışmıyacak oîan küçük prenses, işte bu yüzden seviliyordu, gözbebeği mesabe sinde tutuluyordu. Hurrem, erkek çocukların şahsında hayatı ve saltanatı için tehlike sezinsiyerek sinirlenen kocasmın babalık şefkatini hududsuz bir cömerdlikle kızına saçtığını görür görmez plânında esaslı değişiklikler yapmıştı, emellerine bu kızı alet ederek ermeği ülkü edinmişti. Kızm adı Mihrümahtı. Henüz beşikte bulunmasına rağmen ayla, güneşle ilgili bir mahluk olduğu da seziliyordu. Aşkm ışığı, güzelliğin her rengi onda gülümseyip duruyordu. O ışık babasından, örnekler anasından geçmeydi. Bunu Sultan Süleyman da apaçık gördüğü için ikide bir Hurreme takıhyordu : Yavruya yanlış ad koyduk. Mihrümah değil Hüsnüaşk demeliydik. Onda benim aşkım, senin hüsnün yaşıyor!.. Diyordu. Hurrem de kızı için şimdiden düğünler kuruntuluyordu, telâş gösteriyordu. Hünkâr, güzellik ve zekâ ilâhesi olarak tanıdığı karısmm henüz süt emen bir çocuğa koca seçmek, düğün yapmak, saray kurmak için fikren çırpınışını gördükçe neş'eleniyor, kasıklannı tuta tuta gülüyor, lâtifeîer savuruyordu. Hurremin masum bir tahayyül gibi görünen bu düşüncelerinde nasıl bir maksad gizlendiğini bilse haşmetli tacıdar şüphe yok ki gülmezdi, titriye titriye ağlardı. O maksadı sezinsemediği için şimdi kahkahalar savuruyordu ve kaderi bilmiye bilmiye kendine güldürmüş olu yordu. Evet, Hurrem, bütün ümidlerini kızına bağlamıştı. Onu evlendirdiği gün, Mahidevranın oğluna mezar yolunun açılacağına şimdiden kanaat besliyordu. O, kendi kara hulyalannı tahakkuk ettire cek, oğullarından birini Padişahlığa çı karacak olan damadı bile seçmişti. Görümcesi Hafise sultanı, mahir bir istic vab ile, söyletirken İbrahim Paşayı kündeden atabilecek insanı da öğrenmişti. (Arkası var) ADLÎYEDE îki işkence davası Bürhaniye Halkevinde verîlen müsamereler Bürhaniye (Hususî) Çoktandır öz yes hazırlamağa muvaffak olan tiyatro lediği Halkevine ka\ruşan genclerimiz kısmı azaları san'atlarile büyük takdirderhal faalıyete geçerek muhtelif sa ler kazanmaktadırlar. Yukarıki resim halarda çalışmalarına başlamışlar ük defa temsil edilen Himmetin Oğlu dır. piyesinde rol alan gencleri bir arada Bilhassa pek kısa bir zamanda iki pi| göstermektedir. Esrar kaçakçılığı yüzünden yakalanarak bir sene hapse mhkum olan Hüsnü adında biri, yak ^ndığı sıralarda tahkikat için götürlüdüğü Emniyet müdürlüğünde kaçakçılık bürosu memurlarından İbrahim, Cafer, Zeki ve Şevket tarafından kendisine işkence yapıldığım iddia etmiş ve bu davaya dün Ağırcezada bakılmıştır. Dinlenen şahidlerden Zıya, Hamdi ve Haydar o sıralarda Emniyet müdürlüğünde bulunduklarını, Hüsnünün içeri ahndığından az sonra feryad ettiğmi, bir müddet sonra da Hüsni^nün iki memurun 3'ardımile ve güçlükle dışarıya çı. Meşhur eroin kaçakçılarından Ömer karıldığını görduklerini söylediler. "ıe Ali, evvelki akşam saat 1 7 de dokuNeticede diğer bazı şahidlerin celbi izuncu ihtısas mahkemesine jandarma reiçin dava başka güne bırakıldı. fakatinde sevkedilmiş, bunlardan Ömer Bu da bir diğeri Dün gene Ağırceza mahkemesinde beraet etmiş, Ali tevkif edilmıştir. Ömer serbest bırakıhnca ortadan kaybaşka bir işkence davasına da bakılmıştır. Muiz ve Kemal adında iki kişi ero bolmuş ve Ali Tevkifaneye sevkedılmek in imal etmek suçile zan altma alındık üzere mahkeme salonundan çıkarken eları bir sırada Gümrük Muhafaza bü linde bir paket sigara ile bir kutu kibrit rosuna mensub Hakkı Şinasi, Neşet ve olduğu halde görünmüştür. Hilmi taraflanndan kendilerine işkence Ömer bu sırada Alinin yanına yak edildiğini iddia etmişlerdir. Bunlardan laşmış: Muiz: « Şunu al hapiste içersin» demiş < Benim gibi ihtiyar bir adamı falave elindekileri vermiştir. kaya yatırıp sabahtan akşama kadar Fakat vaziyetten şüphelenen suçlunun dövduler> demış ve Kemal de falaka yanmdaki jandarma, hemen sigara ile faslındn bahsetmiştir. Neticede bu dava da şahidlerin celbi için başka bir güne kıbriti almış, kibrit kutusunu açınca içinbırakılmıştır. de üç paket eroin bulmuştur. ÜNİVERSÎTEDE B.u vaziyeti gören Ömer, kaçmağa başlamıştır. Doçent Ali Nihad Irana Jandarma, Ömeri bir aralık yakala mışsa da elinden kaçmağa muvaffak o gidiyor Üniversite Edebiyat Fakültesi, İran lan eroinci süratle gümrük binasının meredebiyatı ve Fars flolojisi hakkında İ divenlerini inmiş ve kapıdan fırlıyarak randa tetkikat yapmak üzere salâhiyet sokağa çıkmak istemiştir. tar bir zatın İrana gönderılmesine ve Lâkin yoldan geçmekte olan gümrük bunun için de metinler şerhi doçenti, muhafaza memurlarından 396 numarah ayni zamanda fars flolojisi profesör ve Ferid, kaçmakta olan serseri kıyafetli akâletini yapan doçent Dr. Ali Nihadı damı görmüş ve kendisini derhal yakaseçmiş. keyfiyeti Rekötörlük kanalile lamıştır. Maarif Vekâletine bildirmişitr. Ömer, bunun üzerine memur ile döğüDEMİRYOLLARDA şe başlamış ve bir aralık eline geçirdiği Yeşilköy hattında tenzilât bir cisimle Feridi sağ gözünden tehlikeli surette yaralamıştır. fazlalaşıyor Ferid yaralanmasına rağmen eroinciyi Devlet Demiryolları Avrupa hattı bırakmamış, az sonra pahrdıya diğer banliyö kısmmda tatbikı düşünülen tenzilâtlı tarife Nafıa Vekâletine takdim e memurlar da yetişmiş ve azılı suçluyu yadılmiştir. Yeni tarife tasdıkten geldiği kalıyarak Müddeiumumiliğe tevdi et takdirde nisan başından itibaren tatbik mişlerdir. Ömer de hâkim kararile tevkif edilmiş ve Tevkifhaneye sevkedilmiştir. edilecektir. Öğrendiğimize göre, yeni tarifenin esası şudur: Şimdıye kadar yalnız bir ŞEHİR İŞLERİ kısım istasyonlar için muteber olan gidip gelme yüzde 50 tenzilât yüzde 60 a Eşekle nakliyatm men'i geri çıkarılmaktadır. Yalnız gitme için hâkaldı len mevcud yüzde 30 tenzilât ta yüzde Şehir dahilinde eşekle nakliyatın 50 ye çıkarılmaktadır. Ayrıca Florya men'i hakkmda Belediye riyaseti maiçin gidip gelme fevkalâde tenzilâtlı bikamı tarafından Şehir Aleclisine yapılan let ihdası da düsünülmüştür. teklif Mülkiye Encümenine verilmişse HALKEVİNDE de encümen, meclisin bu içtima devresinde tetkikatını bitirememiştir. BinaFelsefe konferansı enaleyh bu mesele tekrar meclisin nisan Eminönü Halkevinin tertib ettiği fel içtima devresinde görüşülecektir. sefî konferanslar serisinin 13 üncüsü Kazalara mâni olmak için dün Edebiyat Fakültesi doçentlerinden Sabahaddin Rahmi tarafından Halkevi tertibat konferans salonunda verilmiş.tir. Franİstanbul Seyrüsefer müdürlüğü İssada içtimaî romanların cemiyet üze tanbul şehrinin haritası üzerinde Viyarinde tesiri mevzuu etrafında verilen bu na Belediyesince tatbik edilen bir usulü konferansta Sabahaddin Rahmi, bu ka tatbik etmeğe başlamıştır. Bu usule göbil romanların ferdler üzerindeki tesir re şehrin her hangi bir yerinde kaza olerini izah etmiş ve Fransız edebiyatm lursa harita üzerinde bu yere işaret koda yer tutmuş romancıların meslek ve nulmakta ve bu yerlerde kazalarm önüeserlermi izah. etmiştir. ne geçmek için tertibat alınmaktadır. usolininin, Trablusgarb seyahatile bütün dünyanın dikkatini ve bahusus Ingılterenın hiddetini tekrar İtalyan politikası üzerine çevirdiği bir sırada, Italyanm diğer bir müstemlekesi Erythree (Eritre) hakkmda verdıği bir kararla da Avrupa politikasmı büsbütün kanştırmıştır. Eritre Mısır Osmanlı idaresinde bu lunduğu zaman, Kızıldeniz sahillerinde bu memlekete tâbi olan yerlerden Ital yanın aldığı arazinin mecmuuna verilen isimdir. Başlıca limanlan Musavva ve Asab'dır. Merkezi daıhilde bulunan Asmara şehridir. İtalyan ordulan şimalî Habeşistana karşı yaphklan istılâ harekâtında bu şehirleri üssülhareke olarak kullanmışlardı. İngiltere, Mısırın Kızıldeniz sahillerinin İtalyanların eline geçmemesi için vaktile çok uğraşmıştı. Çünkü, büyük bir deniz devleti halini alan İtalyanm bir gün, Kızıldenizde, İngilterenin İmparatorluk yollannı tehdid edebileceğini tam altmış sene evvel takdir etmişti. Fakat Osmanîı idaresinin zâfı, îtalyanların bu deniz sahilinde ve gene Mısıra tâbi Hind Okyanusundaki Somali sevaHlinde ycleşme Dunkü heyeti umumiyeden bir intiba lerini kolaylaştırmış ve Ingilizlerîe FranŞark Demiryolları Şirketi heyeti umu söryö, Gusmiller ve Bişaryö'den mürek sızlara da bu yağmıya ortak olmaktan miyesi dün fevkalâde olarak yapılmış ve keb bir tasfiye heyeti seçilmiştir. Bu sıra başka yapacak bir iş kalmamışh. bu toplantı ile Şark Demiryolları Şirketi da şirketin Türk memurlarının teşkil Mısınn Kızıldeniz ve Hind Okyanusu* n resmen tarihe kanşmıştır. Dü kü içtima ettiği merkez grupu namına harekete mesahillerine yerleştikten sonra, Italyanlaın bir hususiyeti de toplanfj£ esnasında zun Muradın vekili avukat Ali Şevket imrm ilk işi Ingilizlerîe denizde rekabete haklan yenilmek istenen Tüı. memurlan zasile Noterlik heyeti umumiyeye bir prokalkışmak olmamıştır. Onlar, daha ziyanın hali tasfiyede Şirketi Noter vasıtasile testoname tevdi etmiştir. Bu protestona de Afrikanın içerilerine doğru sokulmatazyik etmeleri olmuştur. Böyle bir vazi mede şirkete ikramiyeler için bir haftalık ğa çahşmışlardır. Habeşistanı istilâ için yet Türkiyedeki imtiyazh şirketler tari bir anlaşma müddeti verilmek ve bu müdEritre'den 1896 da yaptıklan sefer, Hahinde ilk defa vuku bulmaktadır. detin hitamından sonra kanunî yollarla beş hükümdan Ikinci Menelik'in muka Toplantıya saat 11,30 da başlanmış bu halckın istirdadına çahşılacağı bildi vemeti karşısında hezımet ve felâketle tır. Nafıa Vekâleti namına Devlet De rilmekteydi. neticelenmişti. Fakat, geçen «ene, Ital miryollan Tarifeler İdaresi Reisi Naki Öğrendiğimize göre şirkete yıllarca e yanlar hem bu lekeyi temizlediler, hem ve Şirket nezdindeki hükumet komiseri mek vermiş olan Türk memurlar bir an de bütün dünyanın ve bahusus İngiltereSalâhaddin hazır bulunuyorlardı. Evvelâ nin muhalefetine rağmen, bütün Habe Şirket idare meclisinin hükumete satıldı laşma olmadığı takdirde mahkeme karan şistanı istilâ ederek Afrikan:n ortasma ğını ve satma şeraitini bildiren meclisi i sonuna kadar hükumetin ilk mubayaa yerleştiler. dare raporu okunmuş ve kabul edilmiş taksiti olarak hükumete vereceği 240,000 Afrikanın karasmda ve içerilerinde bütir. Bu suretle şirketin tasfiye haline gir liraya haczi ihtiyatî koydurmak kararınyük emellerine nail olan ve eski Roma mesi icab ettiğinden Dövio, Bakl, Sa dadırlar. Imparatorluğu gibi Afnkada muazzam Şark Şimendifer Şirketi Hükumete satış kararını kabul ederek tamamen tarihe karıştı Şirket tasfiye edilirken hakları korunmıyan Türk memurları dün eski idareyi protesto ettiler Azılı bir eroinci Garib sarhoşluk! Kendisini tutmak istiyen Sokakta, kocasını istiyen bir memuru yaraladı kadın mahkum oldu Evvelki gece Beyoğlunda Istiklâ! caddesinde gayet garib bir vak'a olmuş va dün cürmü meşhud mahkemesine aksetmiştir. Hâdise şudur: Kocası Iznikte bulunan bir kadın evvelki gece adamakıllı sarhoş olduktan sonra saat 24 sıralarında Istiklâl caddesinde kaldırımın üzerine yatmış ve: « Kocamı isterim, nerede ise bulup getirin» diye feryada başlamış, böylelikle etrafın sükunetini bozmuş ve başma bir sürü halkı toplamıştır. Polisler tarafından yakalanan Melâhat dün Beyoğlu cürmü meşhud üçüncü sulh mahkemesinde: « Ben namuslu bir kadmım. Ortaköyde bir eğlenceye gitmiştim. Oradan dönüyordum, ne yaptığımı bilmiyorum» şeklinde ifade vermiş ve rezalet çıkartacak derecede sarhoş olmak suçundan iki gün hapse mahkum edilmiştir. bir müstemleke kuran ltalyanlar, şimdi, Kızıldeniz ve Hind Okyanusu sahillerindeki müstemlekelerınden Ingılız Imparatorluğunu denizden tehdid edecek bir vaziyet almaktadırlar. Musolininin soa kararı buna şüphe bırakmadığmdan, bütün dünya ve bahusus İngiltere hayret ıcinde kalmıştır. Italya deniz kuvvetlerinin başlıca üssö Spezia'dadır. Çünkü, Italya Fransaya ve İngiltereye karşı kendisinin şimal ve garb sahillerini müdafaa için büyük deniz kuvvetlerini Italya yanmadası ile Korsika ve Sardunya ve Sicilya adalan arasındaki Tireniyen denizinde bulun durmaktadır. Bu denizdeki bahrî kuv vetlerin başkumandanı Amiral Foe italyan Imparatorluğu için hayatî ehemmi • veti haiz bir vazife ile ve en seri vasıta ile Eritre'ye gitmek için emir almışhr. Şimdiye kadar bu müstemlekenin idaresi başına bir sivilin yahud bir askerin tayin edilmesi mutad idi. İlk defa, bir amiralin hem de nefsi İtalyanm deniz cihetinden emniyet ve selâmetinden mes'ul bir deniz kumandanının Kızıldenizın garbindeki italyan müstemlekesinin başına getirilmesi, Italyanın burada, Rodos yahud Tobruk'ta vücude getirdiği deniz üslerinden bir yenisinin ve belki daha mükemmelinin Musavva yahud Asab'da alelâcele te sis ediîeceğine ve bütün müstemlekenin denizden gayrikabili taarruz bir hale getirileceğine şüphe bırakmamaktadır. Ayni zamanda, ltalyanlar geceli gündüzlü binlerce amele çalıştırarak Asab limanından Habeşistanın şimal kapısı Mille'ye demiryolu yapıyorlar. Bu hat meşhur Dessie dağlan üzerinde yüzlerce kilometroluk tel hatlarla Habeşistanın kalbigâhma bağlanacaktır. Bu inşaat bittikten sonra Fransız Somalisindeki Ci * buti limanına ve buradan AdisAbabaya giden Fransız demiryoluna hacet kalmıyacaktır. îtalyanlar bir taraftan H a beşistanda yerîeşerek İngiliz Mısır Sudanı ve ingilterenin şarkî Afrika müs temlekeleri arasında hâkim bir vaziyet alırken diğer taraftan Kızıldeniz sahilinde kurmakta oldukları müstahkem noktalar ve Lüyük deniz ve hava yollarile Ingilizlerin Hindistan deniz yolunu tamamiîe tehdid edebileceklerdir. îtalyanın bu hazırlığı İngilterede derin endişelerle karşılanmıştır. MÜTEFERRİK Donanmamızın seyahati Donanmamızm Yugoslav limanlarını ziyaret edeceğini yazmıştık. Yaptığımız tahkikata göre, mayıs içinde yapılacak olan bu ziyareti bütün donanmanın değil, sadece mekteb gemisi olan Hamidiye kruvazörünün yapması daha ziyade muhtemeldir. İngiliz Kralı AJtmcı George'un resmi tetevvücü münasebetile yapılacak deniz şenliklerine de Kocatepe muhribinin iştirak edeceği söylenmektedir. Sanayi mektebi mezunlarına rağbet îstanbul Sanayi mektebinde hâlen 370 kadar talebe mevcuddur. Mektebin bu sene son sımfından 37 talebe .mezun olacaktır. Devlet Demiryolları mektebe müracaat ederek demircilik şubesinden mezun olanların kâffesini bu sene idareye almağa talib olduğunu bildirmiştir. Bundan başka Karabük fabrikasınm inşaatı dolayısile mektebden mezun olacakların kısmı azamını bu fabrika da isteroektedir. TAPU VE KADASTRODA K^ Vstro çalışmaları Eminöı^kazasınm kadastrosunun hazirana kadar ikmali için gelen emre uyularak geceli gündüzlü çalışılmaktadır. Bu kazanın kadastorsu bittikten sonra Bakırköy ve Kadıköy cihetlerinde kadastro teşkilâtı yapılacaktır. Diğer taraftan Hal binasının vaziyeti tasarrufiyesi de Kadastro müdürlüğünce tetkik edilmektedir. Bunun etrafında Belediye ile bazı muhaberat cereyan etmektedir. Muharrem Fevzi TOGAY Cumhuriyet Nüsbası 5 kuruştur. Abone şeraiti [ T ü r k i y e Senelik Altı aylık Üç aylık Biı ayh> 1400 750 400 150 Kr. » » > Harîs 2700 Kc 1450 • 800 • Yoktur