17 Mart 1937 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

17 Mart 1937 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURİYET 17 Mart 1937 Hunr Tarihi tefrika : 60 Yazan : M. Turhan Tan (Tercüme ve iktibas edilemez) ( Şehir ve Memleket Haberleri ) Siyasî icmal Çanakkale zaferinin yıldönümü Bu münasebetle yarın Halkevinde büyük merasim yapılacak 18 mart zaferinin yıldönümü müna sebetile yarın akşam saat 20,30 da Eminönü Halkevi konferans salonunda me rasim yapılacaktır. Hazırlanan progra ma göre merasim, Halkevi reisi Agâh Sırrı Levendin bir nutkile başlıyacaktır. Ondan sonra da Çanakkale 18 mart zaferi hakkında Abidin Daver tarafından bir konferans verilecektir. Bundan sonra da gene Çanakkalede cereyan etmiş olan kara muharebeleri hakkında, yedek subay mektebi harb tarihi ve coğrafya muallimi İsmail Hakkı tarafından izahat verilecektir. Deniz ve kara muharebeleri hakkındaki izahat bittikten sonra Meh med Akif, Samih Rifat, Ibrahim Alâ eddin, Yusuf Ziya, Süleyman Nazif Reşad Nuri, Ömer Seyfeddin ve Enis Behic tarafından Çanakkale hakkında ya zılmış manzum ve mensur parçalar okunacaktır. Çanakkale harbine aid hatıra ' lar da Kemal Emin tarafından anlatıla caktır. En sonra da Çanakkaleye dair orduda ve halk arasında söylenen Tür küler çağırılacaktır. Halkın şikâyetleri Ziraat Bankası alaymı ediyor? Mersinde Evrenli köyünden Hasan oğlu Mustafa imzasile aldığımız mektubda deniliyor ki: «Hükumetimiz İstiklâl savaşmda şehid düşen babamız için biz iki kardeşe 179 liralık bir ikramiye ver mişti. Küçük olduğumuz için Em lâk ve Eytam Bankasına yatınlan bu para bize verilirken 1440 kuruşunu veraset vergisi diye kestilerdi. 300 liraya kadar olan miraslann vergiden muaf olduğunu banka idaresine anlatabilmek için sekiz ay uğraşt i . Bu paranm Tarsus Ziraat Banhösma yatırıldığmı bildirdiler. Kalktık oraya gittik. Ziraat Bankası üç ibraname tanzim etti, 63 kuruş pul parası aldı ve «gidin bu kâğıdlan Mersindeki hikime tasdik ettirin» dedi Emlâk Bankasına bir şikâyet mektubu yazarak biz Mersinde iken ne diye Tarsus Ziraat Bankasmı araya kanştırdmız dedik. Bir mektub daha yazarak paranın Mersine gönderilmesini isteyiniz cevabmı verdiler. Dediklerini yaptım. Buna cevaben de bir kere paranız Tar susa gönderilmiştir, oradan aldırı nız dediler. Kan davasından çıkan cinayet Bir adamı rakı sofrasında kemendle boğarak öldürdüler Fransız Soyyet ittifakî Imanya ile ttalyanın, garbî Av« rupanm emniyetini korumaS maksadile, eski Lokarno misakj gibi yeni bir anlaşma yapılması için, İngiltere tarafından geçen teşrinisanfde es# ki âkidlere yapılan teklife, bunun mahi* yeti, şümulü ye nihaî gayesi hakkındi Almanya ile Ingiltere arasında, istizah ve izah yollu birçok muhabereler cereyaa ettikten sonra verilen cevablar, hiçbir tarafta, büyük memnuniyetle karşılan * madı ve yeni misakm akdi için kâfi gö * rülmedi. Yalnız, bu cevabların, büsbütün zakere kapılarını kapatmıyarak görüşmelerin devamına imkân bırakması, bilhassa İngilterede iyi bir alâmet olarak karşı * landı. İngiliz politikası, ötedenberi her * hangi meselenin bir çıkmaza girip sap * lanmasını en fena bir alâmet sayar. Binaenaleyh, Ingiltere, Almanya ile îtal « yanm, müttehid mealde verdikleri cevab* lar, gerek kendi prensiplerine gerek Fransanın düşüncelerine nekadar zıd esaslari ihtiva etse dahi, gene bir uzlaşma zeminî bulunacağı ümidile, temas ve müzakerey: devam ettirecektir. Cevabların, Ingilterenin hoşuna git miyen tarafı, eski Lokarno misakı esas • * Iarına dönülmesini istemiş olmalandır. Karşıhklı ademi tecavüzün münhasıran Almanya ile Fransa arasında taahhüd edılmesi ve İngiltere ile italyanın bu ta ahhüde karşı yalnız kefıl olmaları nok * tasında, Almanya da, Italya da ısrar etmişlerdir. ingiliz efkân umumiyesi ise bu devletin, Avrupanın karasmda gire ceği taahhüdlerin kefalet gibi bir taraflı olmayıp karşıhklı taahhüd şeklinde ol masını ve meselâ Ingiltere, Almanyanın garb ordularının muhafazasını taahhüd ederse, Avrupadaki ingiliz topraklarının da bilmukabele Almanya tarafından müdafaasınm taahhüd edilmesini istiyor. Hatta, eski Lokarno bozulduktan sonra, Ingiltere, Fransa ile yaptığı muvakkat anlaşmada bu esası Fransaya kabul et tirmişti. Yani Ingiltere, Fransanın şark hududlarının tahriksiz bir taarruza uğramasına karşı, Fransaya yardım taahhüdünde bulunurken îngilterenin emniyetî için Fransızları da ayni şekilde taahhüde girmeğe icbar etmiştir. Macar Kralhğını ortadan kaldıran Mohac meydan muharebesi Bali Beyin mahîrane bir çevirme hareketi Macar piyadelerini bir batakiığa sokmuş, bütiin bir ordu Krallarile beraber orada can vermişti iki katü: Ömer ve Bekir Evvelki gece Kumbaracı yokuşunda bir kan davası yüzünden feci bir cinayet olmuş, bir ekmekçi, kardeşinin katıli olan diğer bir adamı kemendle boğarak öl dürmüştür. Sultan Süleyman, hiç umulmıyan bir taarruz karşısında sendelememekle beraber sarardı, bir an gözlerini kapadı ve... Hurremi düşündü. îşte ölüm, üç atlı ve üç mızrak şekline temessül ederek kar şumda gökriyoTdu. Bir dakika ve belki daha az bir zaman içinde hayattan aynlması ihtimali vardı. O vakit Hurrem ne olacakh?. Onu bir saniye bile siirmiyen, fakat Hiğine buzdan çiviler sokuluyormuş gibi titreten bu mülâhazadan zırhma çarpan bir ok, miğferine doğru uzanan bir mızrak kurtardı ve yahn kılıc duran eli havaya kalktı. Topkapı sarayı önünde üç bedbahtm kellesini bir hamlede uçuran bilek gene harekete geçiyordu, Macarlann hakikî bir Mars telâkki ederek saygı gösterdikleri ünlü muharib maraşlla yanmda bulundurduğu iki Hercüle'ün bu sınanmış bilekten gelecek darbelere ta hammül edip etmiyecekleri meraka de ğer bir meseleydi. Onların salladıklan DMzrak, attıklan ok, Hünkârm ne miğ ferini parçalamış, ne zırhmı delmişti. Acaba, harekete geçmek üzere bulunan Türk kılıcı da demir üzerinde ayni acze düşecek miydi, ayni beceriksizliği gösterecek miydi?.. Bu meseleyi, Sultan Süleymanm bileği değil, sulaklann, peyklerin, baltacılann, çavuşlann gürzleri, palalan, balta iarı halletti ve tarihe parmak ısırtacak bir iş başarmak azmile alaylar yanp geçen üç şövalye, bir hamlede ayaklan kesil miş olan atlarından yere düşürülerek parçalandı. (1) Şimdi Hünkârın kılıcı bir hücum işareti gibi havada parlayıp du ruyordu ve ordu, tarla biçer gibi türkü söyliye söyliye düşman doğruyordu. Fakat Macar piyadesi de sığındığı siperlercfen çıkarak atlılarm yardımına koşmuştu, sayı çokluğile harbin gidişini değiştirecek bir durum yaratmıya çalışıyordu. îşte bu sırada Bali Beyin süvarileri ariadan göründü, düşman piyadelerini çevirmeğe başladı. Bu hareket, pek yakmdan yapıldığı için ezici ve yıkıcı oluyordu, ölüm saçan bir çember tesiri hissertiriyordu. Bütün güveni piyadelerde kalan Kral Lüi, onların atlılardan daha acıklı bir duruma düştüklerini ve iki kılıc arasında kaldıklannı görünce sarhoşIuktan ayılmış ve fakat korkudan bayılmıştı. Aklını yeniden başma devşirdiği zaman, ordusunun önden, arkadan ve sağdan batakhklara doğru sürüldüğünü gördü, kendisi de şuursuz bir inkıyad ile bu sürülüşe uydu, kesile kesile, doğrana doğrana umumî bir mezarlıga akıp giden ordusunun önüne geçti ve mağlub aske rini ölüm yatağına götüren bir kılavuz oldu. t c nüyordu. Onun aşkını, tohum halinden yeşermiş, filizlenmiş, tomurcoklanmış bir fidan biçimine geçirmek için Rodos önünde çektiği halecanlarla bugün yüreğini kaplıyan muazzam heyecanı ölçüyor ve ölüm karşısmda kendine Hurremi hatır latan kuvvetin, aşk denilen samadanî kudretin enginliğine hayran kalıyordu. Bunu, bu hayraniyeti kansma da hissettirmek için büyük bir ihtiyac duyuyordu. Fakat davullar, kösler, nefirler, zafer şerefine velveleler kopararak harb meydanmı inletip dururken, muzaffer aske rin hâyuhuyu kulaklarda uğultular yaratırken, at kişnemesile kılıc şakırdısından ve bayrak hışırtısmdan vücud bulan a zametli ahenk gönülleri altüst ederken o, kaleme yapışıp şiir yazamazdı. Bu sebeble nefsini zorladı, kansile hasbıhali irteye bıraktı ve vaziyetin icab ettirdiği işlerle oyalandı. Koca bir orduyu kısmen kıhcdan geçirerek kısmen batakiığa ve Tunaya gömerek son neferine kadar yok etmiş olan asker, dinlenmeğe ve eğlenmeğe hak kazanmıştı. Gün de batmak üzere bulun duğu için gazileri gece yürüyüşünden alıkoymak lâzımdı. Çünkü böyle bir yürüyüş sırasmda binde, on binde bir dahi olsa pusuya düşmek ihtimali vardı. Bu sebeble Hünkâr, ilk iş olarak, tellâllar çıkarttı, herkesin bulunduğu yerde kal masını ihtar ettirdi. Ayni zamanda ka zanlar kurdurdu, pilâvlar pişirtti, koyunlar ve sığırlar kestirdi, bütün orduya mükellef bir ziyafet çekti. Mehterhaneler, yer yer gürlüyordu, her çadırdan şen bir nağme dökülüyordu ve ordu ozanlan, çökürlerile kopuzlarile safları, kümeleri dolaşarak o günün destanmı terennüm ediyorlardı. SOSYETELERDE Elektrik şirketinin pürüzlü ışlerı Nafıa Vekâleti Başmüfettişinin riyasetinde teşekkül eden mühendisler heyeti, Elektrik şirketi şebekesi üzerindeki tetkiklerine devam etmektedir. Heyet işe başlıyalı bir ayı geçtiği halde henüz tetkikatını ikmal edememiştir. Bunun sebebi, şebekenin çok geniş ve tetkik edilecek meselelerin fazla teferrüatlı olmasıdır. Heyet, şimdiye kadar şirket şebeke ve tesisatmda mukavele hükümlerine uygunsuz ve halk menfaatine aykırı bir çok noktalar tesbit etmiştir. Bu gibi pürüzlü görülen işler ve vaziyetler için müşterek zabıtlar tutulmaktadır. Heyet mesaisini ancak ay sonuna doğru bitirecek ve neticeyi mufassal bir raporla Nafıa Vekâletine bildirecektir. ADLİYEDE İki katil mahkum oldu Unkapanmda bakkallık eden Zekiyi tabanca ile öldüren bakkal Kâmil dün Ağırceza mahkemesinde 7 sene ağır hapse mahkum olmuştur. Ortaköyde bahçivan Rızayı öldüren. bahçivan Hasanm muhakemesi dün bitmiş, Hasan 10 sene ağır hapse ve maktulün veresesine 1000 lira tazminat vermeğe mahkum olmuştur. ŞEHÎR İŞLERİ Etlere vurulacak damgalar Kumbaracı yokuşunda ekmekçilik e den Erzincanlı Omerin erkek kardeşi bundan dokuz sene evvel Erzincanda Abdullah adında bir adam tarafından öldürülmüş, katil Abdullah bir buçuk sene hapis yattıktan sonra aftan istifade ederek kurtulmuştur. Kardeşinin katili olan adamın Istanbula geldiğini haber Bankanın îşi gücü yok ta bizim alan Ömer, intikam almak sevdasına gibi on dört liranın peşinden koşan düşmüş ve ve Abdullahın burada bir kölarla alay mı ediyor? Şimdiye kamür deposunda çalıştığını öğrenmiş, kendar bu parayı alabilmek için otuz disile yalancı bir dostluk peyda ederek liradan fazla masraf ettik, hâlâ paevvelki gece dükkânmda rakı içmeğe darayı alamadık. Bu iş için yapılan ve vet etmiştir. Abdullah bu daveti kabul çizilenlerin birer müsveddesini sakedince, Ömer, arkadaşlarından Bekire lamıştım, koca bir tomar oldu. vaziyeri anlatarak geceleyin dükkânına Bu işe sebebiyet verenleri kime gelmesini tenbih etmiştir. şikâyet edeyim. Banka dediğiniz böyle mi muamele yapar?» Evvelki gece saat 9 da Ömer, Bekir ve Abdullah ekmekçi dükkânmda buluşSıhhat ve Içtimaî Muavenet muşlar, kepenkleri kapadıktan sonra rakı Vekâletinin n a z a r ı d i k k a t i n e masasmı kurup içmeğe başlamışlardır. Büyükadada Şalcı sokak 7 nu Saat 12 ye kadar rakı içilmiş, bir aralık marada Hamdi imzasile aldığımız Ömer ekmek almak bahanesile yerinden mektubda deniliyor ki: kalkmış ve bir kenarda sakladığı kalın « Altmış iki yaşında bir ihtibir ipi almıştır. yanm. Fotin ayağımı vurdu, bakımAbdullahla Bekir konuşurlarken Ö sızlıktan kangren başgösterdi. Borç mer, birdenbire Abdullahın arkasına para bularak Istanbula indim. Us ^ küdar Nümune hastanesi tehlike var, ( geçmiş ve elindeki ipi bir kemend gibi fakat yatırılacak yer yok dedi. Ora \ Abdullahın boynuna geçirerek sıkmağa başlaımştır. Bekir de yerinden kalkarak dan,baska. Kastaneyfi gittim»,K?nr gren olmuş ayağını keseceğiz. Onun * Omerin yardımına koşmuş, fakat Abduliçin burada yatacaksm, dediler. Yat lah kuvvetli bir adam olduğundan derhal ayağa fırlıyarak boğazmı şiddetle sık tım, altı gün hemşirelerden başka semtime uğrıyan olmadı. Bir gece « makta olan ipi kollarınm kuvveti saye sinde ağzına kadar kaldırabilmiştir. Fa sancıdan ç^ok bağırdığım için hırpakat iki adamm zoru Abdullahın kuvve landım. Ertesi günü lıırpalanışımı tine galebe çaldığmdan adamcağızın çırdoktora anlatmca beğenmiyorsan başka hastaneye git dediler. Diğer , pına çırpma dili dışarı çıkmış ve yüzükoyun yere düşerek son nefesini vermiştir. bir hastaneye gittim. Kongren olmuş yatırmak lâzım. Fakat yatak yok di \ Bu sırada sokaktan geçmekte olan ye kabul etmediler. ' Tanaş adında bir gene, ekmekçi dük Başka bir Belediye hastanesin ' den de ayni muameleyi görerek çok meyus bir halde Adaya döndüm. ' Şimdi kangrenin vücudüme de bu ' laşarak ölümün gelmesini bekliyo rum. Acilen alâkadar makamlarm dikkat nazarlannı çekmenizi dile rim.» Piyer Berenes öldürülmüştü, papaz Pol Tomorinin başı bir Sipahi mızrağının ucunda sallanıyordu. Artık Türk kılıcını karşıhyacak bir zırh, bir kalkan yoktu. Atlı, piyade bütün düşman, batakhklara gömübnüştü. O kara balçıklı göllerin en zayıf bir kurtuluş ümidi bile hissettirmi yen insafsız bir mezardan başka bir şey olmadığım sezen birkaç bin kişi de Tuna| | . ya ahlmışlardı. Bu büyük su, zafere hürmet ve korkakhktan nefret gösterdi, kaçakçı rolü oynamaktan iğrendi, kendine sığınanlan acımadan boğdu ve Mohaç zaferinden Türk yurduna ilk müjdeyi götüren bir ulak gibi davranarak tam yirmi dört saat Semendireye, Belgrada k Padişahın önüne çıkavardılar. Hemen dem rikâbda bulıman bahadırlar ol makhurlarm atlarm semigun ettiklerinde tiguteber ile üçünu dahi kıyma misali doğradılar» Solakzade S: 457. (2) «IMndiüstü düşman tamamile tarümar oLdu, yüzu karasile çekildi. Her nefer halâs ümidinde olup bir canibe azmetti. Ama akmcı tayfası yolların alıp çoğunu kıhcdan geçirdıler. Bir guruh dahi gece ile birbirin çiğneyip ve yolun azdırıp bir azım batağa rasgelıp atlarile umumen gark o!dular. Bir fırkası dahi Tuııa nehrine doküdüşman ölüsü döktü!. (2) Hünkâr, memnundu, ellerini göke kal lup tuğyan zamanı olmağm canların kurtaramadılar. Bir gun ve bir gece Semendcdırarak gene Tanrıy» şükrediyordu ve re İle Belgrad onünde ol bednihadların oAllahile konuşurken gene Hurremi düşü lusu aktı.> Solakzade 457. Şimdiye kadar Mezbahada kesilen bütün etlere ayni damğa vurulmakta idi. Bundan sonra yalmz koyun etlerine mor damga, keçi, manda ve malak etlerine de yuvarlak şekilde kırmızı damga vurulması Belediyece karar altma almmıştır. Kasablar bu kırmızı damgayı muhafazaya mecbur tutulacaklar, akHünkâr, kendi otağmda nedimile baş sine hareket edenler ceza göreceklerbaşa vermişti. Ordunun geceyi dile getir dir. Kararm tatbıkma birkaç güne kamişe benziyen neş'esini dinliyordu ve bir dar başlanacaktır. yandan soruyordu: CEMİYETLERDE Daha yapılacak ne iş var İbra Esnaf cemiyetlerinde him?.. Düşmanda kol, kanad bırakma dık sanıyorum. Budine kadar yol açık olintihabat sa gerek. Fırıncılar cemiyetinin yeni idare he Burası henüz bilinmez Padişahım. yeti seçimi bugün, Apartıman KapıcıHayırlısile sabah olsun. Beyler bir yere ları cemiyetinin de yarın yapılacaktır. gelsin, herkesin yaptığı iş anlaşılsın. Ona Nizamname mucibince her iki cemiyegöre tedbir düşünülür. Hünkâr, dalgınlaşmıştı, derin derin tin de azasmın nısfı değişecektir. düşünüyordu. Bir aralık başını kaldırdı: Berberler cemiyetinin yeni îşte, dedi, şimdi Behramın öcü aidare heyeti lındı, Cemin bacağmın diyeti de ödetilBerberler cemiyeti, yıllık toplantısmı di. dün, Eminönü Halkevinde yapmıştır. Ibrahim, biraz mütehayyir, anlamak Saat birden dörde kadar devam eden istedi: Behramm öcü Belgradda almma ıntihab neticesinde reyler sayılmış ve seçime, mukayyed bin iki yüz küsur amış mıydı? Bir Belgrad, bir yiğit Türkün ka zaya mukabil ancak yetmiş üç kişinin nma bedel olur muydu?.. Bir ordu, böy iştirak ettiği anlaşılmıştır. le yok edilmeliydi ki gadre uğrıyan elçiYeni heyeti idareye şunlar intihab emizin öcü ahnmış sayılabilsin. dilmiştir: Ve birden heyecanlandı: Aslî aza: Ahmed Sükuti, îsmail Hakvar) kı, Receb, Mustafa Turan, Kemal, İh(1) «Ama düşman alayından üç nefer ehrimeni hunhar ellerinde birer ruzei âb san. Yedek aza: Ahmed, Şükrü Şaşmaz, dar asker saflarm tarümar edip yardıîar, Adem, Emin, Kadri, Şükrü. Talebe pasoları Son vaziyet bir raporla Vekâlete bildirildi Akdenizde tekrar Ingiltere ile reka bet ve mücadeleye girişmiş ve Ingilterenin 148 harb gemisi birden inşa ettir mekte olmasını kendisinin Akdenizdeki mevkiine karşı bir tehdid olarak karşılamış bulunan Italya, Britanya adalarının muhafazasını karşıhklı surette taahhüd etmeğe asla yanaşacak değildir. Almanya ise, bugün kendi politikası için Berlin ile Roma arasındaki anlaşmayı, daha üoğrusu yeni şekildeki ittifakî, siyasetine mihver ittihaz etmiştir. Onun için Sov •* yetlere karşı beraber yürüdüğü ve Is panya meselesinde müttehiden hareket kânının içinde bir inilti işitmiş ve ıslık eylediği Italyaya karşı Ingiltereyi ser çalmağa başlamıştır. Islık sesleri üzerine best bırakacak bir taahhüd altma tabiî mahalle bekçileri dükkânm kepenklerini girmiyecektir. vurup kapıyı açması için Omere seslen Bahusus Almanya, eski müstemleke mişlerdir. Vaziyetin sarpa sardığını anlı lerinin iadesi meselesinde ingiliz efkâri yan Omerle Bekir birdenbire kepenkleri umumiyesinin muhalif bir vaziyet alması açıp bir ok gibi sokağa fırlamişlardır. üzerine Ingiltereye karşı deniz anlaşma Firarilerden biri, polis devriyesi tarafın sından öteye giden bir emniyet taahhüdü dan yakalanmış, diğeri de kısa bir müd altına girmeği kendi hayatî menfaatleri nin atisi için uygun bulmıyarak her ihtidet sonra ele geçirilmiştir. Dükkâna giren memurlar, Abdulla male karşı serbestisini muhafaza edecektir. hın boğulmuş bir halde yerde yattığmı Almanya ile İtalyanın müttehid poligörmüşler ve nöbetçi müddeiumumisi tikalarmın başlıca hedefi Sovyetlere karFerhada haber vermişlerdir. şı mücadele olduğuna göre her iki dev let, Fransanın şark hududlarının emniyetıni korumak maksadile bir taahhüd ve kefalet altma girmek için bu devletin Sovyetlerle olan ittifakının bozulmasım istemislerdir. Alman ve İtalyan cevablarmın Fransa tarafından hoş görülmiyen tarafı, bu ittifakm bozulması için gösterilen ısrardır. Belçikanın, Fransa ile ittifaktan aynlıp eski mutlak bitaraflık politikasına dönmesi Almanya ile îtalyamn Belçikanın bitaraflığma riayeti şimdideı* kabul etmeleri üzerine, ortada Fransa nin emniyetinden başka bir mesele kal " mamış oluyor. Bunun da korunması Almanya ile italyanın ileri sürdükleri şartlara ve bahusus Fransanın Sovyetlerle ittifaktan ayrılmasına bağh kalmışhr. Belçikanın bitaraflık politikasma dönmesi, Fransanın Sovyetlerle ittifak etmesinden ileri gelmişti. Eski Lokarno misakı da bu yüzden bozulmuştu. Fransanın emniye tini koruyacak olan yeni paktın akdi de, bu ittifakın devam edip etmemesine bağlıdır. Galata merkezine sevkedilen katiller Mekteb pasoları yüzünden Tramvay şirketile talebe arasında anlaşamamaz suçlannı kiraf etmişlerdir. Müddeiumumî muavini Ferhad, dün lıklar çıktığı yazılmıştı. Talebenin, kendisine verilen pasolann bütün şebeke için cinayetin son tahkikatını yapmış ve hâ muteber olduğunu iddia etmekte olması kim kararile suçlular tevkif edilmişlerdir. na rağmen, şirketin, bunlann talebenin evile mektebi arasındaki mesafe için kaSAGLIK tŞLERl bul etmekte olduğu söylenmektedir. Alâkadarlar nezdinde yaptığımız tahkikata göre vaziyet şundan ibarettir: Yüksek mektebler talebelerine verilen pasolar bütün şebeke için muteberdir. Lise dahil olduğu halde yüksek mekteb ad dolunmıyan diğer bütün mekteb talebelerine verilen pasolar ikametgâhla mek teb arasındaki mesafe için kullanılabile cektir. Şirket, bu pasolann muteber ol duğu hattı kırmızı çizgi ile işaret etmektedir. Tramvay şirketi, pasolar hakkın daki emri bu şekilde tatbik etmektedir. Nafıa Vekâletinden bu şekli nakzeder bir emir gelmediği için bu vaziyete mü dahale olunmamıştır. Maamafih, alâka dar makamlar, talebe pasosu vaziyetini Nafıa Vekâletine tafsilen bildirmişlerdir. Bu hususta Vekâlete gönderilen ra porda şirketin, yalnız yüksek mektebler talebelerinin pasolannı bütün şebeke için muteber tuttuğu da iblâğ edilmiştir. Eğer, Nafıa Vekâleti, diğer mektebler talebelerinin de pasolardan bu şekilde istifadelerini münasib görürse keyfiyet alâkadar mercilere bildirilecektir. Gülhane müsamereleri DENİZ İŞLERİ Şahadetnamesiz kaptan ve çarkçılar Deniz Ticaret müdürlüğü, şahadetnamesiz kaptan ve çarkçı kullanılan gemilerin seferlerine müsaade etmemeğe başlamıştır. Şahadetnamesiz memurlarla sefere çıkan gemiler ilk gittiği limanda tevkif edilmekte ve şahadetnameli kaptan ve makinist tedarik ettikten sonra sefere bırakılmaktadır. Gülhane sıhhî müsamereleri 12/3/ 937 tarıhinde cuma günü saat 17,5 ta profesör Lutfi Aksunun riyasetinde yapılmıştır. 1 Meri cismi ecnebisi: Prof. Sani Yaver 2 Mide sifilizi: Dr. Ssad 3 Sağ huveyzada müteaddid taş olduğu halde kilyede hiçbir tegayjöir yapmıyan bir vak'a: Dr. Bürhan 4 Kanati şevki dahilindeki tabanca kurşunu dolayısile etrafı süfliye felci: Dr. Necmi 5 Şebekiye dekolmam: Prof. Niyazi îsmet Profesör Abdülkadir Noyan ve Na zım Şakir münakaşaya iştirak etmişlerdir. Mnharrem Feyzi TOGAY KÜLTÜR tŞLERl Afyonda bir kız san'at mektebi açılacak Maarif Vekâleti Afyonkarahisarmda bir kız san'at mektebi açmağa karar vermiştir. Hazırlıklar ikmal edildiği takdirde mektebin bu sene açılması muhtemeldir. Cumhuriyet Nüshası 5 kuruştur. Hariç için 2700 Kr. 1450 » 800 » Yoktu* Abone şeraiti Senelik Alü aylık Üç ayhk Bir ayhk Türkiye için 1400 Kr. 750 » 400 » 150 »

Bu sayıdan diğer sayfalar: