16 Ikinciklinan a07 - Antakya TARİHİ Yazan : Hataylı Ahmed Falk Türkmen Nüfus Maltepe Askeri Lisesi Felsefe muakimi ve irfan Eski ve tam bir Tü pek çok Türk âlim irk yurdu olan Hatay ve şairi yetiştirmiştir GH İği Sami Etendi Azerbaycandan ğelip Antakyaya ye- Teşmiş olan eski bir Türk ailesine mencub lan Sami Efendi. (Osmanlı ” müellille- 1i) ne göre hicri doğmuş olduğu ya Şiirlerin- mütevazı bir hayat geçirmiştir. de daima Divan e altnda kalmıştır. Yazılanı metbu de dir. Velüd bir şair elmyan Sami Efene dinin müretteb divanı yoktur. Evasen çok,| kurvetli bir şair olmyan Sami Efendi ü- zerinde fazla durmıyarak büyük kardeşi Antakya Müfüsi Yahya Efendiye geçe ceğiz. Yahıya Efendi Hicri 1241'de Antakyada doğmuştur. Ylk tahsilini Antakyada sona ilmiye mesleğine girmiş ve veri bir) İnkişaf görtermiştir. Sadırazam - Rüyü Paşasın Hicaz - Valiliğinde teveccühünü kazanmıştır. Bir müddet Şam Valisi A- rifi Paşanın mühürdarlığında bulunmun, sonra Harput Vilâyetinin Siverek kaza-| sında kaymakamlık yapmıştır. — Nihayet| Antakvaya dönerek evvelâ Fetva Emii daha sonra Müfti olmuytur. Yahya Efen- di hicrt 1314 te Antakyada ölmüştür (1) Edebi yahsiyeti Kuvretli bir şair olan Yahya Elendi Divan Edebiyatının her nev'inden - yazı yazınış ve muvaffak olmuştur. Eserleri de Divan Edebiyatı üstadlarının tesinleri yazlan görülür. Meselâ şu gazelinde Fuzulinin bıraktığı tesire bakınız: Bir dem Dent ağyarına yör elemü yarcb Meheurl yür ee 2ür epleme garan Bir tüle rühe meslde çe Şebmem G Kaygerde aha Efendi he ciki Divan Edeb yatı gairlerinin, hem de muntırı olanların tesiri alında kalmıştı, “Antakyalı gairin # ikinci / parçasında da” Ziya Paşanın Divan Edebiyat vadinindeki yazılarının tesiri bakınız ne kadar barizdir u periyanlığa zülfünde emdadır D Dilde arüftekle bövle haradır böle Kanaı'dalin gülürün derdim arardım ağnn Bir Gevab yokluğuna varsa haşadır bi Tertib ve tabedilememiş — olan gürleri herhalde bir divan teşkil edecek derece- de çok ve mütenevridir. “Yahya Efendi Antakyada bir Divan Edebiyat sevenler amuhiti yaratmıştı. Anadohınun diğer ya- kin mintakalarında ler Yahıya . Bu ameclislerin birisinde Hafız ismile tanınmış bir şairle Yahya Efendi arasın- a göyle müşaara olmuştur. | Şair Hafız — Hafız kulunu hifzeden el hafızı dünü, Müfti Yahya Efendi — Yahyayı da Haya eden ol hayyi tivana. Atlar oğlu İzzet Etendi Hicrt 1282 de Antakyada doğmuş - tur. İlmiye mesleğine intisab etmiş, An. takya medreselerinde okuyarak icazet al-| daiştır. İzzet — Efendi bütün - hayatında Antakyada kalmış ve Dövan Edebiyatı u tetebbu etmiştir. Hicri 1332 de Antak-| yada ölmüytür. Çok kuvvetli olmıyan bu #sir Türk Divan Edebiyatım büyük bir| tansmubla müdafan elmesile — meşhurdur. “Azçok muvaffak olduğu parçalardan bi ççi Senden fedakârlik istemeğe hakkımız 'yek. Bunun için atıl seni ikma etmek iste rim ha. — ei düşünmet diye Aydın sözü- Hü kesti, Kendi hesabima - bir şeyden Kerkmuyonum. — Hayır, sen çekinmelisin diye Demir| israr etti. Senden bir şey istiyemeyiz | — Bir an durdu. kusa bir tereddüdle; — Hastan nanl? diye sordu. Öreki| endişeli halini göstermemek için başını iğ- ügtir — Fena,, dedi. <Âleşi var mı?e diye korkarak sordu-| Bu zaman, © cevab vermeden yalnız bar gn salladı. Bu tehlikeki mevzuun üzerin ile durmadan çekindiği için Demir yeni- den söze başladı: — Ne vakittir farkındayım, Azmi - iyor. Ona hoş görünmek için daha sabilirim? Fikirlerimiz arasnda aye| olsa, bundan ileri geldiğine hükme- Herdim. 1270 te Antakyada Jiysa da bu galrin ta- gihi tevellüdü hicri 1266 d, Hicri 1346) ya kadar yaşıyan Sami Efendi basit ve) biyatçılanına tesizi| ikmal etikten | Cumhuriyetin içtimat roma: risi de y gazelidir. Haa Mümü düdere çeşmim aigah ider Trzet Efendi zayıf bir ai vetli bir nâzumdi. Mehmec vetli taraflarım istima edecek olursak ça- buk ve kalay her hüdiseyi nazma çek. mek hususunda nasil şayanı dikkat - bir mehareti varsa Antakyalı şairde de ayni' İmeharet mercuddu. Mektab yazmaktan yanzume yazdığını arkadaşı Hatırlarda kaldığı üzere Büyük Hatb senelerinde birçok şeyler &ibi sazyağı da) kaymakama istida verilip muayyen rewmi' imuamele nelicesinde tedarik edlebiliyor. d, İşte her fisattla Mehmed Akife ya han bir sühületle maneumeler yazan - ve daklid eden İzzet Efendinin 1915 te An- dakya kaymakamına gazyağı tedariki i- verdiği manzum bir isidadan b ı bisi et gu Röre günden Malim geceri Müb de ruren eylesin Ge memnun Te anin Tni dendi Nözem Efendi Hicri 1255 te Antakya civanında (Seyhköyü) nde doğmuştur. Bugün na-. hiye merkezi olan 1000 evli bu Türk kö yünde ilk tahsilini yaptıktan sonra An -| takyaya gelerek orada farisi tahsil etm, ve Türk Divan Edehiyatını tetebbu et-| miştir. Şeyhköyü ve Antakya muhitinden uzaklaşmamış ve mütevazı bir hayat ge- girmiş olan bu gair 1298 de ölmüşt Divant müretteb ve matbu olmıyan Nö- 'zım Elendi Divan Edebiyat: şairlerinin tesiri altında Kalmış, 19 uncu avır ikincil aavfının yetiştirdiği Teceddüd Edebiyatı gairlerinin ve Serveti Fünuncuların tesirini himetmemiştir. Nâzım Efendinin şirle -| Tindeki mümeyyiz vasfı tabülik ve v zuhtar, muvaffak olduğu par n görelim: ZN firkat, KA hasret, ah gürbet oösterir Cüğeri seşilin epkim datma tafan oliç” Gölmü Gövemın el anara löret görterir Bu gazelde Antakyalı şairin mussırlar Henekli Arif Hikmet, Kâzım Paşa, | | Leskofçalı Galib ve Yenişehirli Avnilerin tesiri görülür, Şair Nâzum Efendide ba zan da Füzulinin tesirlerini - görüyoruz. Meselâ Bela geykant tende mev gi mireh arub Vücüdüm gie gö oldu derdi - Hieranmlal kan oğtar| Beytinde olduğu gibi Bereket oğlu Refet Bey 1872 de Antakyada doğdu. Tahsilini Antıkyada yaptı ve Antakyadan ayrıl madı. Antakyanın zengin ve nüfuzlu bir silesinden olduğu için bütün hayatında İrefah içinde yaşadı. Bu münnsebetle Türk 92 Yazanı Hilmi Ziya Aydı — Sana öyle geliyor! diye itraz etmek istedi. Demir: — İhtimal.. dedi, fakat gu, ocaktaki| kızla görüştüğümüz zamandanberi nefre- tini bünbtün açığa vurdu. — Kiminle? diye sordu. — Ferha Fikret,, Bu, bakikaten onların Ocakta tanıştık-| Jarı bir genc” kadındı. Kollej / mezunu, Siplide sakin ve henüz bekârdı. Neş'esi, zekânı, malümatile muhitinde hemen al ka uyandırmıştı. Güzelliği kadar d neş'e 4i öleki kızları öyle husufe uğratınışı ki 'ne zamandır muhitinde yalnız kendisin « den baheediliyor dente caizdi. Etrafına sokulanların kâh ümidlerini kınyor, kâh ceraret veriyor, edebi meclirlerde şöhrel alan kortizanlar gibi o, bütün mühitine iltifat ederek, onlardan hiçbirine, husuet müamele görtermemiş oluyordu. İnce ve ölçülü tavırları hayranları lizerinde © ka ga Çöstadların eserlerini CUMMURİYET Kaçakçılığı ihbar edenler gizlenecek birlerin açığn vurulmasının bir geticeleri görülmüş Çünkü hüriyetlerinin açığa vuruldı görenler bir daha ihbardı çekinmekte ve bu hal ka; dele işini güçleştirmektedir. Bundan do- Tayıdır bi kaçakçılık soçlaamn makiyeti ve bu halin memleket iktisadiyatına fena tesiri düşünülerek kaçak mubirlerinin, fev> kalüde ahval müstena olmak üzere, giz- T tutulması - kararlaştırılmış. ve keyfiyet!| Adliye Vekâleti tarafından bütün adli teşkilâta tamim edilmiştir. Bu tamime göre, aleyhine suç ih ianad olunan kimselerin suçları be H ve emarelerle sabit görüldüğü vera tahakkuk etmiyen ihbarlarda — mahbirim miniyeti görülmediği “takdirde tahkikat ve duruşmalarda mükbir merzuu bahie - dilmiyecek ve hüviyetleri / gizli tut Lâstik fabrikalarının vaziyeti Şeleönünlüki düstik “ünbirikelarinin bugünkü vaziyet daznysile kapak bu - Tundaklarını yazmıştık. 'Dün bir muharririmiz bu hususta en büyük lâstik mücsesesi olan Gislaved lüstik fabrikası müdirile konuşmuş ve ga malümatı almışur — Lüstik fabrikeları kendi araların a verilmiş bir karatla kapanmış değil Vüir Eezcen bu mevsimde fabrikaların bir müddet kapah kalması nermal bir hale gelmiştir. Gerçi kançuk- İmalâtını güçleştiren bir kasım vergi - fazlalığile Ham katçuk fehalinin güçlüğü, hatta /mkânsızlığı gibi sebebler mevendsa dü hükümetçe bu güçlüğü bertaraf edecek | ararların: itlihaz edilmesinin geileni yeceğine emin bulunmaktayız. Ba itL - barla fabrikaların tamamen. kapanması | tehlikesini şimdilik varid görmüyoruz.. Bursada menenjit Burca 15 (Husus? muhabirimizden) —| Şehrimizde Ki menenjit — vak'ası olmuş, e her ikiri lite taleberi olan hastalar, has- haneye kaldırılmışlardır. Bi aa nT HBA Ka aS bi AA G ni G HL ZN ee Yü D huıwı) veti yardır, Frapsızca bilmesi ve İs- KDD Dlre OD H Bo Te İ sake a ada ni SA Çd büyelenl Rüh Beş'len Si ST e dr l aa T İX ElİR a e AOUN e Eddinle aei d v Ce oe Ku Bd D n Zy a ) S R a G Şu gazelinden de Refet Beyin Nabi, Refi Kalayi ve Haşmeti okuduğu anla: siliyor. febunu keşmekeşt ahü zar olup kaldık Tüdde halk çamli tnehar olup Kaldık (Ü YeNi Gün mecmuası, Antakya, Hay Vedi Münir Karaayın malialesi, birçok husumetlere - kapı açacak görül düğü için gene milliyetçiler arasında za bir unsur addedilen bu kadın yavaş yavaş onları birbirine bağlamış, hatta bir mabede devam eden salikler haline ge- Arif Ekrem ve arkadaşları, — Ocağa yaptıkları ziyaretlerde bu gene - kadının muhitile tanışma fırsatını kazanmışlardı. Demir ve Azmi Feri manda takdim edilmiş, bir Ja Demirle meşgul görünmesi büyük bir kumında hayret ve Azmide © gün arkadaşlarının bile — farkedecekleri kadar bariz bir neftet uyandırmıştı. Mec- in bu tarzda hayrete düşmede - ibli - mnal - hakkı vardı. Çünkü Mehmed De-| mir, şündiye kadar tanıdıdımız. simasile meclisürü, görterişli - ve girgin olmaktan çok uzak bir insandı. Kemikli, zayıf çe vevi, hafif çıkık omuzları onu yaşından büyük gökrerdiği gibi: ilk defa bir mec - İise girdiği zaman aldığı — durgun, içine onu nüfuz edilmez bir Bu manzarasile, yeni ta- ra ya çok mahcub ve içli, yahud öde basit ve iptidaf bir insan tesiri Adliye Vekâleti alâka- | Ayıntab müdafilerinden Fransız k a Melik Faysal bu hadisat üzerine pek || mefli bir vaziyete — düymüş, —akbetini beklemekten başka çare görmemiti. En büyük ve hâkim et memleketin öz sahib ve evlâdlarından yükseliyendu. Fimattar intifade ettim. Fayralın kanaatlerini anlamak zamam - gelmişti. Başteşrifatçısı / İhsan | Cabiri — vantasile kendisini gördüm - ve büşük Mustafa Kemalden aldığımız direktifi - bildirdim. Faysal hiniyatile kanaati arasında mü < exdeleye başlamıştı. Şüphesiz ki, Faysal çok zekidi. Fakat, ne çare ki bir kere taaihüd altına girmişi. Atığı adımı ger vi çekmesi arlık kendisi için hemen he - men gayrimümkündü. Diğer taraftan karaısında bütün arzu ve taahhüdleri zağmen kendisine ram olmiyacak —milli bir teşekkül vardı. - Memleketin - hakiki sahibleri enlar. hakkı kelâm onlarındı. Ceneral Coursud (Guru) ve İngiliz sefirinin terki muhasamat hakkındaki tek- Tifi teşkilâtimiza dahil âsabı zayıf kim - selere de cazib gelmeğe başladı. Esas Faytal, bu - fikri umumileştirmek için maddi, manevi çalışıyor, müdafan tarafr tarlamna güleryüz güsterdiği gibi hoş bu- lanları da elaltından para kuvvetile kö » tüklüyordu. Muhasamatı terketmek İstiyenleri ay- Tardanberi çok naks silüh ve teçhizatla çarpışan milli kavvetlerin ekseriyetini giret efradı teşkil etmekte ve / yıprana bu efradın mücadele kabiliyetleri azal -| 'makta bulunduğundan bunların bir müd | Get için istirahat etmeleri ve noksan ka teçhizat ve mühimmatın da bu eimar da tamamlanması lâzun - geldiğini ileri sürüyorlar, muhasamatın terkini şimdilik kabul edelim, noksanlarımızın - ikmaline germi verelimi, bilâhare tahaddüs edecek vaziyele göre hareket edelim, diyorlardı Bu nazatiyeleri zahiren - biraz Omastıkt olmakla beraber hüyük - fedakârlıklarla bir disiplin altnu taplanan ba çöl kuv « vetlerinin stenildiği zaman, istenilen yer lerde istidamını gayrimümkün. buluyor. ve gü sebeble muhasamatı terketmek a - leyhinde var kuvvetimizle Maalesef bu hakikati avkeri simalardan kimselere anlatmak kabil olmadı. Halkım ruhundaki harb kabiliyetinin bul müddet zarfında rtöneceğinden korkuyor” dük, Büyük Şeften yeni talimat isteniliyor Teşekküller arasında husule gelen mü: makaşalara nihayet vermek için Ulu Ö derden tekrar siyast ve askeri — yeni birl dürektif almak mecburiyeti vardı. Hayi- mmületasi kabinesinden Hariciye Vezitil büyük vatanperver doktor Abdurrahman Şehbender, Harbiye Veziri ve Suriyı İerin en aziz gehidi erkönharb kayma kamı Yusuf Elâsm ve Faysal - hükü -| meli ordu müfettişi Yahya Hayatl, M Veziri eki Darülfünun müderisle- Tinden Mehmed Satı” Elhusri ve teşekr kül reidlerinin iştirak ettiği bir içtma ak-| dolunarak, daha evvelce Kemalist hü -| kümetile tedafüi ve tecavüzi bir munhede) 'akdine memur, birlikler tarafından mün: tehah ve benimle beraber Ankaraya k olan heyeti murahhasanın, İngi İsefirinin Arab hükümetine çektiği viddı li protestolar dolayısile şimdilik haveket- mmek işin her fırsattar - istilade — eden ve| cür'etle atılan künselerin yanında o büs bütün beceriksiz, şaşkın bir vaziyet alır; lüfa kanşmak göyle dursun, hatta sözün kendinine düşmesine mâni olmak içi önceden tedbir almağa çalışırdı. Azmi | bilâkin, kadınlarla ülletinde bazan fazla yırtık denecek kadar girgin olduğu gibi, | bu nevi meclislerde kibar ve galan görür mmek için kâfi derecede alışkanlığı da var . Yakışıklı değilte de, çok ilinali / ve| bilhassa tavırları zarif ve empozar böyle bir mecliste, hele tanıdıkları sında kendine rakib olacak kimse tasav - vur etmediği için muhavereyi daha emni: yetle, itidalle idare ediyordu. Nitekim ilk zamanlarda herşey cnun tahmin — etiği göbi cereyan etmişti. Bu sırada Demit da> ima biraz geride, gölgede ve sensiz dur - madaydı, Feriha Fikret, ya onun çay ba: yında safiyet derecetine — varan acemice davırlarile alkadar olduğu | için, yahud da yazılarını tanıdığı için bir aralık bir — Cür'etime bağışlayın. Fakat öğ mmek istedim: Bu kadar aykın fiki İvarken nasıl olup aramızda bulunuyor - sunuz) dar iyi tesir yapıyordu ki, ilk zamanda) vermekteydi. Bu gibi yerlerde söz söyle-r| Demir, kulaklarına kadar kuzardığını Şeften yeni talimat telâkki etmek üzere| müni olunmazsa Şamın İngiliz kuvvetle zaket peyda etmişi. mecbur oldum; çünkü, o gün Arab hü - kümetile Frantızlar arasında muhasamıa: saş bulunuyordu. Milit Kararmızlık içinde kalmışı. mizle Fransa hükümeti arasında akdedi müş yirmi günlük bir mütareke devresine çekmeğe muvaflak eldum. Faksi, ancak bir buçuk ay sonca cevab alabildim. Bu birlik arasndaki fikri teşed büyük küvvetlerle Şam, Humus, Hama| ve Halebi işgale muvaffak olmuşea da - İicran için mümkün alanı yapmak üzere Özdemirin hatıraları uvvetleri | Suriyeyi işgal etmişti Fakat Antakya havalisindeki mücahidlerin cida-| lini bastıramamış ve bu mücadele Ankara itilâfı imzalanıncıya kadar devam etmişti lerinin tebiri ve fakat,/ benim - Büyük yola çıkmaklığım takarrür eti İngiliz sefiri Faysal hükümetine çek - üi Protestoda; mili teşekkülün Türk -| erle birleşmek — husutundaki — arzusuna işaal / edileceğini| Suriyeyi | haziran — 1336 da “terke ' terketmek için bazı esaslar hazırlan - teşekküller de 6 haziran 1336 da Ayıntaba geldim. Buraya müvasalatır. Hükümeti Müli - üf ediyordu. Ankara ile- maksad| etrafında uzunboylu mühabere etmekli ğim Jüzımdı. Fakat, talih bu hususta 'a yür olmadı. Bütün telgeraf muhabera Tmünhasıran Ankara ile Kars merkeleri! arasında cereyan ediyor, başka yerlerle demağa gelmek imkânı bulunmuyordu. Fransızların büyük taarruzu Buna rağmen Büyük Öndere Suriye- deki vaziyetimiz hakkında dör gifte müddet — zarfında - Generl — Gouraüd, Faysal ve Faysahn müdafilerile milli id ve mü deleden bilistifde herçibadabad vermiş, Suriyeye yeni/ geti di | bastramamış. bilâkir bu cidal - Ayıntab| harbinde Fransızlara daha çok müessir olarık Ankara illâfnamesinin — akdine kadar devam etmişti Yüce Önderden —aldiğım — cevabda; Suriye mesailini yeni tahaddür etmiş Jan yaziyete göre müzakere ve İcabının Adana cephesi ve Ayıntab hava mutanı sıfatile miralay Salâhaddin Adi- Tin yala çıkanldığı ve muvasalatına ka -| dar Ayıntabi terketmemekliğim emir b yarılmaş'tu. Miralay Salâhaddin - Âdil| tarihten ancak on yedi gün sonra Ayır tab civarına gelebildi. Derhal bulustuk, ve uzunboylu konuştuk, Fakat artık i işten geçmişi. Çünkü, bütün şarki Suri- ye işgal edilmiş ve teşkilâtımıza — dahil kiymetli zevattan bazılarını imha, bazı. Jarını tevkif, bazılarını da, Filistin gibi menatik harcine kaçmağa mecbur etmiy- lerdi. Yalnız, Halebde kalabilen bazi arka- daşlarla Bab kazast merkezine kadar ge-| Tip onlarla temas ve onlar vasıtasile tek- 'rar Hama, Humus, Antakya ve havali sinde felce uğrayan — tepkilümizn müm - kün mertebe yeniden sahai filiyata getir- meğe muvaffakiyet hanl olmuştu. Suriyedeki mücadele yerine Ayıntabı müdafaa Frantızlarla elan yirmi günlük müta- veke çoktan bi yarında tekrar hazb bayl 'nüz Gari Ayıntabda misafireten bulun bisseti, Meclisteki alelâde muhavere sı- yasında bile söze karışmağa cesaret ede mediği halde, —genc kadının bu tarzda müstehzi bir hücumuna Etraftakiler, hele saf ve beceriksiz Tünüşünü istihfaf ederek fikirlerine knin eden büyük bir şaşkın tayırdan adeta büyük bir imirah duymuşa benzik yordu. Bu hal epeyee sürmüş olmulı ki, hanımın manalı tebessümile başlıyan a. rib bir fıuldaşmaya meydan verdi. Hat ta onuu bu müşkül vaziyetten kurtarmak ve belki de yeni bir fersat ele geçirmek için Azminin ortaya bir nükte atmağa hazm-| Tandığı bile histediliyordu. Fakat tam bu sırada Demir, bir vizıltı halini alan kala- Balık ortasında biraz önceki maheub ta vırlarile kıyar edilemiyecek bir cür'etle patladır. — Yamılımıyoram milliyetçilikten bah-, setmek istiyordunuz. Bu kelimeye verdi- #iniz manada - hakikaten - milliyetçi de- filim. Ben bir frenk entelektüli, bir bur uva kopyası gibi uzaktan — memlekete| bakıp edebiyatını yapmağa kalkanlardan ” İmıyan çocuğun bu nefis şüre dudak bür Kar İraz sepeledi. biraz tepemizde dolaştı ya, bayan öğretmen fit galı kaçırmamız, bizim çocuğa ekanı merzuunu - yüklelmiz. - Yavrucak kar bulta bayramı — yapacak, top ata cekl.. Fakat soba başında kar düşünmeli çocuğa © kadar seğuk geliyor ki ben bile müteessir olmağa Başladım. Bununla bernber ağırbaşlı duruyorum, yüz vermiyonum. Çocuğun vaziferini cid. döyele yapmanın e bale kolaşlarıman #a çalışyonum. Oğlum, sobe ha geralişee pp ci kırmızı korlara dike dike yazıyor. Bir srax lak yazdıklarını yüksek sesle okumağa kos — | | “«Kar, su buhandın sefir dereceden aşa- ği bulunduğu zaman teşekkül eder. Ze Jen o, küçük billürcuklardan ibarettir, bir < kisım kar taneleri bulgurumsu olur amma. şoğu müheddesidir. Müseddesi kelimesi / içime — gcik mi verdi ne oldu, bilmem, öksürüyerdim, Oği- hu anlayışlı davrandı ve hemen Küçük Tügat ki Fi çevirdi ve düzeltme yapı areyi tekrar okudu! #Bulgurumuu olan kar taneleri azdır. çö- u altı yüzlü veya altı köşeli ohir. Bu efer, hoşlandığırmı — güsteren bir —— öksürük savurdum. O da yanıma geldi: — Baba, dedi, vazifemin iyi olmasıni ister misin? üktan sonra a | soküştünürereyim. Hatınma, tabiatile, “Cenabın mejhur göri geldi, muralar da ddaklarmda ber Tirdi. Bir deyas Terce, bir dümenli uçuç Epini gatb evleğen bir kuş Fakat emüseddeste kelimesine dayanae keceğini serdim, işi şakaya çevirdim: — Bak, oğlum, dedim. Bir ei şalt karların dökülüşünü nasıl - tarif ediyort «Değil zemine düşen berf, hanci çerbir —| beyüz, söteti divarı püre pâre düyer. Bir ger anlamadın, değil mi?., Hakkın van Bu tarifler, scak odalarda, kürkler için de eturülürken. yapılmıştır. Onun —i 'ne münu - ifade eder, ne beyecan verir — b |Sen de, şiürin ne olduğunu — anlamadan yazılarına şür kanştırıman soğukluk yaps “uş olursun, Onum için şöri, yani - bayali birak, hakikate bak. — Hangi hakikate bakayim buba. — Ekmekle kömür fatlarının omuze — bant beraber yükvelmesine cğlum!. — /M. TURHAN TAN — Fransanın yeni Vaşington — elçisi Vaşloeton 15 (AA) — Amerika hükümeti M. Georger Bonnet'nin Fran- 'a sefiri olarak Vaşington'n tayini hunur İsundaki istimzaca muvafık - cevab ver < miştir. yordum. Halebin işgalini — mütenkib boş kalan büyük Framsız kuvvetlerinin A < yıntahda nimmahsır bulunün — gamizon kuvvetlerini kurtarmak ve Sövres mun * derliğine verilem İk işgalini tamamlamak mak” sadile miralay Abadi ve miralay An « derya kumandalarında. ve ağır toplarla mücehhez olarak 6 ağustos 1336 taril de Akçakoyunlu istasyonundan Ayıntab üzerine gelmekte olduğu haber alındı. O zamanlar çok kıymettar hizmetler ifa etmiş bulunan A Kılıcdan - münhal Kuvayi Milliye komutanlığını muvak ten ifa eden kaler resi erkâniharb kayiz makamı İzfan şehir dahilindeki millt ve nizami bütün kuvvetleri alarık Ayıntaba yaklaşmiş olan düşman kuvvetlerini karz Slamak mecburiyetinde - kaldı. Fakı düymnen İyetleri itbarile çok maz bir ü kuvretlerimiz şehre dönmeden düşman süvarileri Ayıntabı ibataya muvaffak ol du. Vaziyet çok fecidi. - Şehir — sekenesi hem kiymettar kumandan ve zabitanin - dan, hem de efradından mahrum bir vâr ziyette kalmışt. Tehlike büyüktü, İşte ben gehir müdafilerinin başma böyle tehr Tikeli ve ümüdsizliğin hâkim olduğu bir günde geçmek şerefine nall / aldım ve Gazi Ayıntabı müdafaaya başladım.» Özdemir, bundan vonta, Gazi Ayın « tabı şiddetle müdafaa etmiştir ve kahra- man şehrin kahramanlık mucizesinin e nefret ederim. refli amillerinden biri olmuştur. Z sor'a