10 Birincikânun 1936 CUMHURİYET SON HABERLER... Mısır Meclisi Meb'usan reisinin beyenatı TELEFON TELGRAF ve TELSiZLE Hâdiseler arasında Dalgalar CVansız Akademisi azasından biri, M. Maurice Donnay yazıyor: «Bize bazan Amerikadan sıcak dalgası, yahud da soğuk dalgası dediğimiz şey gelir; bazan da lüks dalgası diyebileceğimiz cereyanlar uğrar. Fakat bu defa Reisicumhur Rooseveltin harikulâde nutkile birlikte oradan bir sulh dalgası geliyor, eğer coğrafya tabiri kullanmıya cevaz varsa buna Atlas Okyanusunu geçen bir pasifik dalgası da denebilir. (Fransızcada pacifique kelimesi hem meşhur denize, hem de sulha işaret olduğu için muharrir bir kelime oyunu yapmış.) Ihtiyar Avrupanın kulaklannı sağır eden bu silâh şakırtıları arasında bu nutuk lâtif bir şarkı tesirini yapıyor.» Amerikadan Fransaya, garb Avrupasından da bize hakikî veya mecazî birçok dalgalar geldiğine şüphe yoktur: Edebiyat dalgası, moda dalgası, radyo dalgası, emepryalizm dalgası, para dalgası... Fakat bu sefer bize Fransadan gelen dalga bunların hepsini bastırdi: îşkence dalgası. Fransa, Amerikadan gelen sulh dalgası öniinde dalgakıran gibi durmasa ve onu Akdleniz yolile îskenderun körfezine kadar yollasa da orada kendisinin başladığı zalim silâh oyununun korkunc akıbetlerine meydan vermese Rooseveltin harikulâde nutkunu biraz anlamış olacaktır. Halbuki Fransa, Iskenderun ve Antakya facialarına karşı bütün bir Türklük âleminden yükselen isyan çığhklan önünde, büyük ve tamir kabul etmez neticelerden gafil, hâlâ dalga geçi İSPANYA BOGUŞMASI «Bu, hali harbe sürükleniş değil, bilfiil bir harbdir! > Loid Corc diyor ki «İki tarafada rejim taraftan devletlerin mühimmat ve hatta askerle yardım ettikleri muhakkaktır!» M. Loid Corc 1 | l l L I V l MIHINAJ Falso bir ses! ütün Yunan matbuatı, Türk donanmasının ziyareti müna sebetile güzel ve dostça yazı • lar yazdılar. Yalnız, faşist Estia gazetesinin sesi, bu dostluk konseri içinde falso olarak çıkmaktadır. Bu faşist gazete, eski Megaloıdeacıların yani büyük Yunanıstan ıdealıni takıb edenlerin vak' tile Türk donanması hakkında kullan mak itiyadında bulundukları «armada» tabirini kullanmaktadır. Gerçi «armada» donanma demektir amma bu kelime Yunanistanda eskiden, yani Türk • Yunan düşmanlığı zamanında, tahkir ve tezyif makamında kullanılırdı. En müthiş Türk düşmanı olan eski konsolos muavini ve Kıbns başasisi Kiru kardeşlerin gazetesi olan Estia, aradaki husumetin samimî biı dostluğa inkılâb etmiş olmasına rağmen, bu tabiri inadına kullanmaktadır. Bu gazete, 28 ikinciteşrin günkü sa yısında, türkçe olarak «Türkçe bilirim» başlığı altında bir fıkracık yazmıştır. Bu fıkra şudur: «Türk donanmasının Falere gelmesi münasebetile birçok ahali artık bize dost olan armada uı selâmlamağa koşmuş * tu. Bunların arasında daüetsiz tercü • m manlar da eksik değildi. Bunlardan bİ risi Türk askerlerinin uanına sokularak tarcümanhk ıjapmağa kalkışmıs.sa da, yunancauı ana dilleri gibi konuşan Türk bahriuelileri, buna muhtac olmadıklarım anlatmişlardır.» Görülüyor ki Estianın bu fıkrasmda da mahud armada tabiri olduğu gibi, Türk bahriyelilerine tercümanlık etmek istiyen eski Rum vatandaşlarımıza da, hafif ve kapalı bir tariz vardır. Bu Estia gazetesi, geçen sene de, dır rup dururken Anadolu sahilindeki Yu • nan adalarının tahkimini istemiş, o za • man ben bu arzunun siyaseten ve sev • kulceyş bakımından manasız olduğunu ispat etmiştim. Hatta, yazımı Yunan ga* zetelerinin bir kısmı tasvibkâr neşriyatla karşılamışlardı. Şimdi gene, Yunan meslektaşlanmızın hemen hepsi dostluk marşını çalarlarken arada Estianın sesi falso olarak çıkıyor. Bu bozuk laterinanın zırlak sesi, ötekilerin güzel nağmeleri arasında boğulup git* tiği için, kulak asmıyoruz. Fakat, Estia' nın yalnız faşist değil; nezaket ve ter biyeden de mahrum olduğu anlaşılıyor. Çünkü misafirlere hürmet etmek lâzım geldiğini bile bilmiyor. «Türkiye ile münasebetlerimiz o kadar sıkıdır ki dostluk tabiri bu münasebetlerimizi tavsife kâfi değildir.» Kahire 9 (A.A.) Mısır Meb'usan Meclisi reisi Anadolu Ajansı hususî mu' habırıne atidekı beyanatta bulunmuştur: « İngiltere ile imzaladığımız muahede, uzun müzakere aylarının neticesini tesk.il eden bir küldür. Bu muahede, Mısırın millî arzularını hepimizin dilediği veçhile tatmin etmemekle beraber, bu arzulann gerçekleşmesi yolunda mühim bir merhale teşkil etmektedir. İngiltere ile ittifak bizim için elzemdi. Bu askerî ittifak, millî bir orduya mahk olup hu dudlarımızın bizzat müdafaa edeceğimiz tarihe kadar Mısırın toprak bütünlüğünü taahhüd edecektir. Bu millî orduya sahib olmak için hiç birşeyi ihmal etmiyeceğiz. Her iki memleketın mütekabil hiisnüniyeti ve her sahada göstereceği iş birliği bu muahedenin esasını teşkil ettiğinden Mısır topraklarınin biran evvel Mısır ordusunun müdafaası altına konulması, iktısadî sebeblerınden dolayı gerek Mısırın gerek îngilterenin menfaati icabından dır. Bununla beraber, beynelmilel müşkiilât çıktığı takdirde Mısmn dost ve müttefik İngiliz ordusunun yardımından istifade etmesi kaydi konulmalıdır.» Başkan kopitülâsyonlar meselesi hak kmda da su sözleri söylemistir: « Biz, bir kalem darbesile kapitülâsyonları ilga edebilirdik. Bunu yapmamamız, bu husustaki kudretsizliğimizin bir neticesi değildir. Biz, hüsnüniyetimizi ispat etmek ve kopitülâsvonları, bütün alâkadar tarafların hazır bulunacağı bir Karar bugün belli Almanyanın Bulgar komünistleri olacak müstemleke talebi mahkum oldular Dr. Şaht dün Berlinde bir nutuk söyledi konferans neticesinde kaldınlmasını istedik.» Mısırın atisini mevzuu bahseden baş kan şu sözleri söylemistir: « Yarınki müstakil Mısır devletinin teşekkülü şimdiki idarecilerin baş düşüncesidir. Biz, filen ve münhasıran millî bir ınahiyeti olacak olan bir devlet kurmak istiyoruz. Bu devletin ideali, onun otoritesini mutazarrır etmemekle beraber, Mısır milletinin müsavatçı ve hürriyetçi demokratik kanunlar dahilinde yaşamalarını temin etmektir. Matbuatın fikir hürriyeti cok titiz bir şekilde temin edilecek tir. Toplantı hürriyeti, kargaşalıklara meydan vermemek şartile, vatandaşlara fikirlerini inkişaf ettirmek fırsatını verecektir.» Mısırın ecnebî memleketler ve bilhassa Türkiye ile olan münasebetlerini mevzuu bahseden Başbakan demiştir ki: « Türkiye ile münasebetlerimiz o kadar sıkıdır ki, «dostluk» kelimesi bu münasebetlerimizi tavsife kâfi gelmez. Biz, Türkleri kardeşlerimiz olarak telâkki etmekteyiz. Yakın bir âtide Türkiye ile olan münasebetlerimizin eskisinden daha sıkı olacağına eminiz. Türkiyenin Balkanlarda ve şarkta vaziyeti o kadar mü yor! him, di'nyadaki prestiji o kadar büyüktür ki, Türkiye ile an'anevî bir dostlukla bağlı olamamız bizi mes'ud etmektedir. Diğer taraftan, Mısır, dünya memleket lerile gitgide kuvvetleşen münasebetlerde bulunmaktadır.» PEYAMÎ SAFA Londradaki buhran Bir gazete ihtilâfın izale Kırk iki suçludan beşi edildiğini yazıyor idam edilecek Londra 9 (A.A.) Kanunu esasî buhranı hakkında tefsıratta bulunan Deyli Telgraf gazetesi, efkân umumiyenin Krallığın prestijini asırlardanberi herkesin hürmetini temin etmiş olan derin vazife hislerinde görmekte müttefik olduğunu kaydediyor. Morning Post gazetesi, her nekadar bir taraftan Madam Sımpson ile gayriresmî müzakereler cereyan etmekte ise de, diğer taraftan Kralın saltanattan çekilmesi hazırlıklannın başlamış olduğunu yazıyor. Deyli Ekspres gazetesi ise, buhranı kapanmış addetmekte ve Kralın milletinin başmda kalacağından dolayı memnuniyet göstermektedir. Kral kardeşlerile S saat görüştü Londra 9 (A.A.) Sir John Simon, M. Baldvinle görüştükten sonra saat 23,45 te Başvekâlet dairesinden aynlmıştır. Dük de Kent, bu sabah saat 1 de Fort Belvedere gelmiştir. Dükün oto mobilinin içinde bulunup bulunmadığı anlaşılamamıştır. Dük de Yorkun otomobili Fort Belvedereyi saat 23 te terketmiştir. M. Baldvinin parlamento kâtıbi y'ıizbaşı Dugdale, Başvekilin bugün Avam Kamarasmda yapacağı beyanatmın mühim olmasının muhtemel olmadığını söylemıştır. Buna binaen M. Baldvinin bu pece Fort Belvederde Kral, Dük d'York ve Dük de Kentle yapmış olduğu beş saatlik görüşme neticesinde kat'î bir karar alınmış olduğuna ihtimal verilmektedir. Feragat, gayrikabili içtinab Her ne kadar parlamento mehafili, Kralın tahtından feragatini içtinabı gay rikabil addetmekte ise de hükümdann eîrafındaki kimseler bir uzlaşma zemini bulunması mümkün olduğu fikrindedirler. Bazı mehafil, dün sabah tayyare ile Cannese gitmiş olan zevatın avdetindcn evvel bir karar verilmesinin muhteme' olmadığını beyan etmektedirler. Maamafih siyasî mehafil, şimdiki vaziyetin uzayıp gitmesinin tevlid edeceği huzursuzluk ve tehlike noktasında ısrar etmektedirler. Kral Başvekille S saat konuştu Londra 9 (Hususî) Başvekil M. Baldvin dün S. M. Kralın köşküne giderek beş saat orada kalmıştır. Kabine bu sabah Başvekilin riyasetinde toplan mıştır. Madam Sempson Romaya gidecek Roma 9 (A.A.) Madam Simp sonun yakında buraya geleceği ve Lord Charles Berkeleyin köşkünde ikamet e lArkası Sa. 8 sütun 3 te] Mahkeme 5 kişiyi idama, 4 kişiyi müebbed küreğe, 6 kişiyi 15 sene ağır cezaya, 1 kişiyi 10, 1 kişiyi 8, 2 kişiyi 7 şer sene, 6 şar aya, 8 kişiyi 5 seneye, 1 kişiyi 4 seneye, 1 kişiyi 3 sene, dört aya Ankara 9 (A.A.) Yunan Başbakanı General Metaksas, Ankara elçisini, ve bir kişiyi de 3 seneye mahkum etti. aşağıdaki telgrafı Türkiye hükumetine 12 kişinin de beraetine karar verildi. Mahkum edilen komünistlerin hepsi tevdi etmeğe memur etmiştir: köylü olup 4 ü kadındır. «Türk elçisinir Türkiye hükumeti naTuz kanunu lâyihasımn mına bana izhar etmek lutfunda bulun duğu hisjyat beni derin surette mütehasikinci müzakeresi sıs etmiştir. Ankara 9 (Telefonla) Bugünkü Türk filosunun ziyaretinin Yunan mil Meclis toplantısında tuz kanun lâyiha letine bütün Türk milletine olan bağlı sının ikinci müzakeresine devam edildi. lığını izhara bir vesile teşkil etmiş olma Bazı münakaşalar oldu. Encümene ve • sından son derece memnunum. Bana yol rilmiş olan 4 üncü maddenin gelmesine ladığı selâmlardan dolayı Türk bahri intizaren lâyihanm heyeti umumiyesi reyesine bütün kalbimle teşekkür eder ve ye konulmadı. Meclis cuma günü saat Yunan miilet ve bahriyesi namına dost 1 5 te toplanacaktır. ve müttefik Türk milletinin saadet ve reBaltık devletleri konferansı fahı için en samimî temennilerimi bildiriaçıldı rim.» Metaksas Riga 9 (A.A.) Litvanya Dış İşleri Izmir ihracat tüccarları Bakanı Lozoraitisle Letonya Dış îşleri endişede Bakanı Akel. Baltık devletleri konfe Izmir 9 (Hususî muhabirimizden) ransında bulunmak üzere buraya gel 54 ihracat firması ayın on beşe yaklaşüğı mişlerdir. Konferans, bugün açılacak halde lisanslarının henüz gelmemiş oldu tır. ğundan endişe içinde bulunmaktadırlar. İngiliz buğday piyasası Bunlar ihracat müddeti esnasında muameyabancıların elinde le yaDamamaktan korkmaktadırlar. Londra 9 (A.A.) Deyli Herald Izmirde vahşiyane bir gazetesine göre, iaşe ofisi, harbdenberi cinayet buğday piyasasının hemen tamamen ya Izmir 9 (Hususî muhabirimizden) bancı ellere geçmiş olduğunu görerek, bir Afyonlu Ahmed oğlu 35 yaşlarında Sa buğday irhalât ofisi ihdasına karar verlih, şehre yakın Işıklar köyünün boş bek miştir. çi kulübesinde 25 yerinden bıçaklanmak Sovyet Halk Müdafaa suretile öldürülmüştür. Kulübede yapılan Komiserliği araştırmada kanlı kadın çorabları da ele Moskova 9 (A.A.) Sovyetler Birgeçmiştir. Cinayetin kıskanclık ve yahud liği merkez icra komitesinin müdafaa para için yapıldığı anlaşılmıştır. Ankara Nümune hastanesi endüstrisi halk federal komiserüği teşkili hakkmdaki kararı neşredilmiştir. Komi dahiliye mütehassısı öldü serliğe Moissei Yuhimoviç ve muavinAnkara 9 (Telefonla) Ankara lıklerine de Mihail Kaganoviçle Romul nümune hastanesi dahiliye mütehassısı Mukleviç tayin edilmiştir. profesör Magnos üç gün evvel vefat etYunan bahriyesinde tayinler tnişti. Cenazesi bugün Nümune hastaneAtina 9 (Hususî) Yunan donansinden kaldırılarak Feriköy mezarlığma defnolunmak üzere İstanbula gönderildi. ması kumandanı Visamiral Sakellarıu Magnosun cesedi Almanyaya gönderil deniz erkânıharbiyesi riyasetine ve şimdiirek üzere tahnit edilmişse de Alman hü ye kadar bu vazifeyi görmekte olan Viskumeti müteveffanın cesedinin Alman amiral Ikonoun da donanma kumandanyaya nakline müsaade etmemi§tir. lığına nakledilmişlerdir. Londra 9 (Hususi) Almanya a çıktan açığa müstemleke istemeğe başla mıştır. Şimdiye kadar mutedil bir devlet adamı olarak tanınan îktısad Nazırı Doktor Saht bugün Berlinde irad ettiği bir nutukta Almanyaya derhal miistemlfjce verilme^i lâzım geldığini alenen ?öylemiştir. * Sofya 9 (Telefonla) Bundan bir buçuk sene evvel 1 mayıs amele bayramında Eski Zağra civarında Enine köyünde komünist mitingi yapmak isterken 3 jandarmayı öldürmekle maznun komünistlerin Eski Zağrada zabitan mahfelinde bakılmakta olan davaları nihayet bu gün bitti. «İspanyanın Avrupa için teşkil etmekte olduğu tehlike gitgıde daha endişe verici bir mahiyet iktisab etmektedir. Bu cidal artık dahilî bir harb olmaktan çıkmıştır. Mahdud bir saha dahilinde fakat esas itibarile beynelmilel bir mücadele mahiyeti iktisab etmiştir. İşe karışan büyük milletler gitgide daha az ihtiyatla taraf tutmaktadırlar. Dünyanın üç büyük devleti; Rusya, Almanya, İtalya ve biraz da Portekiz fırtınanın haricî serpintilerine tutulmuşlar ve gün günden kendilerini buraya kaptırmakta bulunmuşlardrı. Tehlikeli inkişaflar Bu devletler taraftar oldukları hiziblere harb malzemesi ve mühimmat gön dermişlerdi. Fakat son birkaç gün, belki de birkaç hafta zarfında vaziyette ehemmiyetli bir değişiklik husule geldi. Almanya, İtalya ve Rusya şimdi İspanyaya bilfiil harbe iştirak etmek üzere büyük miktarlarda gönüllü müfrezeler yollamaktadırlar. Ademi müdahale paktını tanzim eden zamane ukalâları, bu namelhuz tehlikeyi evvelden sezinliyemediklerinden, pakta bunun önüne geçmek üzere ahkâm va zetmemişlerdir. * * * Oyle görünüyor ki Avrupanın faşist ve komünist milletleri ırk davalarına ve diğer rekabetlerine aid harbi îspanya topraklannda hal ve fasletmek arzusun dadırlar. Bunu Avrupanın orta kıs>ınlarını harabezara çeviren Onaltıncı ve Onyedinci asırdaki din muharebelerine benzetmekte hata olmaz. Kat'î netice henüz çok uzaktır Devlet adamları görünüyor ki beşerî hırsı tatmin hususunda gene âciz bir mevkie düşmüşlerdir. Her iki tarafın da kat'î neticeyi alma ihtimalleri bir ay evvelkine nazartın çok baid bir ihtimal halindedir. Halbuki sivil harbin devamı dünya sulhunu her zaman için tehlikeye koymaktadır. Bu hakikat ise, bütün dünyaca müsellemdir. Birkaç hafta evveline kadar askerî mütehassısların fikri; talimsiz olan mılislere karşı General Frankonun daha iyi talim ve terbiye görmüş kıtaatile kat'î neticeyi alacağına meyyal bulunuyordu. Asilerin muannid hücumları karşısında her yerde hükumet kıtaatı mağlub olmakta idi. Birbirini takiben düşen şehirlerden sonra Faslı askerin merkeze kolayca erı recekleri tahmin olunuyordu. Zaferden çıkmaza Bugün bütün vaziyette bir tebeddül vardır. Asilerin mütevali hücumlan birbiri arkasına kırılmış bulunuyor. Oyle inanmak lâzım geliyor ki hükumet kuv vetleri haricden yalnız maddî yardımlara değil, ayni zamanda bundan daha mühim olan harekâtı idare hususunda da faydalı öğüdlere mazhar olmuşlardır. Mukavemetin şiddet, taannüd ve müessiriyetine bakarak bundan gaynsına i nanmak kabil değildir. Teşkilâtsızlığın önüne geçildiği ve ışe zeki liderlerin vazıyed ettiği görülüyor. Dört aylık mücadele devresi hükumet saflarında sağ kalan askerlere tecrübe hususunda büyük şeyler öğretmiştir. Ayni zamanda milislerin yabancı muallimler elinde talim ve terbiye görerek biçime girdikleri de muhakkaktır. İşte bütün bu amiller bugün General Frankoya karşı ibraz olunan mukavemeti izah eden un surlardır. Herkesi şaşırtan bu vaziye1 karşısında Madridin muhasarası dördüncü haftasına erişmiştir. Her iki tarafın da, muvaffakiyet iddialarına rağmen oldukları yerde saydıkları muhakkaktır. •• *»* 1 * * Yunan Başvekilinin cevabî telgrafı Sivil harbin başlangıcında mutedil fakat zayıf bir hükumet olarak göze çarpan İspanya hükumeti, gün geçükçe ve harb devam ettikçe daha zayıflamış, kudretini kaybetmiş ve nihayet mülkiyet, arazi, kilise ve ruhaniyet prensipleri hakkında aşın ve aykın fikirler besliyen bir cemaatin eline düşmüştür. Her iki taraf ta yardım görmüştür Sınıflar arasındaki mücadelelerac her iki tarafın da haricden yardım gcrmesi gayrikabili içtinabdır. Bu itibarla ve esasen mücadeleciler arasında muslıh?ne tavassutlarla muvaffak olmanın irrkânı olmadığı gibi mücadele bir tarafın tamamile inhizamına kadar devam edecektir. *** Fakat bütün bunlardan haric bir de bu mücadelenin Avrupa üzerine n° gibi tesirler ika edeceğini sorabıliriz? Harbin devamı ve hâdiselerin alacağı şekiller büsbütün olmasa bile büyük mıkyasta başka memleketlerden yapılacak mühimmat ve askerî yardımlara bağlı bulunmaktadır. İspanya vaziyetinin Avrupaya tehli keli olabilmesi de işte bundan doğmak tadır. Haricden yardım görmek hususunda asiler, hükumete nazaran bidayette daha müsaid bir vaziyette bulunuyorlardı. Buna ilâveten gene mücadelenin ilk bir kaç haftasında İtalya ve Almanyanın asilere mebzul miktarda mühimmat gönderdikleri de nazarı itibara alınmak icab eder. Ademi müdahale siyasetine önayak olduğu için Fransa herhangı tarafa olursa olsun silâh ve mühimmat satmamağs kendini bağlı addetmiştir. Fransanın teklifine iltihak ettikten sonra îngiliz hükumeti de bu husustaki ahde bağlı kalmıştır. Ayni vaziyet daha mutedil derecede olmak üzere Rusyaya da teşmıl olunabili'. Diğer taraftan faşist devletler, aderni müdahale prensipini kabul etmekle beraber, Fransa ve İngilterenin meşguliyetlerinden istifade ederek paktm imzasını, sırf teferruat kabilinden bazı noktaların halledilmesine ve en son geminin liman larından hareketine kadar; tehirde mu vaffak oldular. Portekiz de bu cînada hangi tarafa ne gönderecekse, hududla rından aşırmış bulunuyordu. Birinci defa değil, kimbillr kaçıncı defa olmak üzere gene diktatörler garb demokrasilerinin cesaretsiz ve battai kabinelerinden daha akıllı davranmış olu yorlardı. Bu arada neler güzeran etmiş oMugu nu bilâhare keşfeden Rusya, pakta ria yet edemiyeceğini bildirdi. Bundan sonraki hadisatın ne gibi bir cereyan takib edeceği hakkında artık şüphe caiz değildi. O tarihten sonra Sovyet hükumeti îspanya hükumet ordularının yenidcn teçhizi ve teşkili için büyük faaliyet gösterdi.' Katalonya vasıtasile Madride yalnız harb malzemesi değil, asker de yol lamış bulunuyor. Harb devam ettiği taHirde tehlüf buradadır. Bu tehlikeyi küçük görmek caiz değildir. İtalyan tayyareleri, İtalyan piiotlari" kontrolu altında İspanyol şehirlerini bonbardıman etmektedirler. İtalyan torpito larının hükumet gemilerini batırdıklar. hakkında haberler gelmektedir. Buna mukabil Rus mütehassısları da hükumft askerlerine muallimlik yapmakta, Rus askerleri de hükumet taburlarınm mev cudunu kabartmaktadır. Frankonun kuvvetlerine iltihak etmek üzere Cadize binlerce Alman çıkmıştır. Bu hal devam ettiği takdirde îtalyan harb gemilerinin Rus gemilerini batıra cakları ve buna da Rusların mukabeie edecekleri muhakkaktır. Bu hal bir harbe sürükleniş değil, bilfiil harbdir. Bu harbi kim ve nasıl dur duracaktır? Harbin önüne geçmek hu susunda taallül ve tekâsül herhalde fayda vermiyen tedbirlerdir. Diplomasi faaliyetlerinin ise şimdiye kadar bundan ileriye gecemediği de muhakkaktır.» Bir tavzih mektubu Umumî Harbde ordu kumandanlanndan olan mütekaid General Halilden şu tavzih mektubunu aldım, aynen neşre diyorum: «Çok sevdiğim ikinci avcı taburu kumandanı Şükrü Naili Paşanm vefatı nın ertesi günü, gene sevdiğim ve her sabah okuduğum Cumhuriyetin Hem Nalına Hem Mıhına sütununda Sultanahmeddeki yanan Adliye sarayımn (ki o zaman Meclisi Mab'usan imiş) koridorlarında, dolaşan ve siyasetle iştigal eden, Enverler, Hafız İsmailler, Remziler ve Haliller tabirini gördüm. Yanan Adliye saraymda Meclisi Mebusan çalıştığı zaman malum arkadaşlarımla Hürriyetperverlere yardım için İranda ve bilhassa mahsur Hoyda bu lunuyordum. 31 mart faciasmı orada işittim. Anavatan tehlikede iken ben komşu diyarda kalamazdım. döndüm. Sizi tenvir için bu satırları yazıyo rum. Cumhuriyetin Nalına Mıhma sütu nundaki Halilden maksud ben isem, ben bu binanın içini Harbi Umumî bittikten sonra, Bekirağa Bölüğünde mevkufken, Nevzad ve Halil Paşa mahke mesi dolayısile gördüm. Rica ederim, ömrü koridorlarda siyasetle değil, Makedonya, Trablus, Kaf kas, İran ve Irakta kavga içinde geç miş milletinin saadetini dileyen köhne bir nala (yabancı gibi) sen mıh çakma. sana cevabım budur yavrum.» Eski şark orduları kumandanı emekli Orgeneral Halil Kut Donanmamız Çanakkalede Çanakkale 9 (Hususî muhabirimiz den) Donanmamız bugün buraya geldi. Halk, şanlı donanmamızı büyük tezahüratla karşıladı. Donanmamız burada bir gün kalacaktır. Bundan sonraki safha daha berbaddır. Her iki tarafın da metaliblerinden feda kârlık etmiyecekleri muhakkaktır. Esasen gayeler de kat'î neticelerin alınmas'na davanmaktadır. Asırlardanberi o'duŞu gibi İspanyanın iyi veya kötü idare ec*U mesi mevzuubahistir. Mücadele İspanyol romancısı İbonez tarafından muvaffaki yetle canlandırılan içtimaî hayat şartla rının sona erdirilip erdirilemiyeceğ'ne dairdir. Fakat çok şayanı eseftir ki müna/iaa, her iki cephede de müfritlerin eline gcçmektedir. Cumhurreisi Azana îngilterede olsaydı liberal addedilebilirdi. Halbuki bu gün onun elinde de kuvvet kalmamıştıı. Ankarada hazırlanan su programı Ankara 9 (Telefonla) Belediyeler imar heyeti su programını hazırlamıştır. 10,000 den fazla nüfuslu 80 şehir içinde halen 24 ünde su tesisatı mevcuddur. Programa göre 56 sında fennî su teşkilâtı yapılacaktır. 1936 da 7 şehirde tesisata başlanacak, 1937 de 3 şehirde bitecek, 24 şehirde başlıyacak, 1938 de 14 şehirde bitecek, 25 şehirde başlana * cak've 1939 da 23 şehirde bitecek, 1940 ta 16 şehirde bitecektir. Yugoslav belediye intihabatı Belgrad 9 (Hususî) Bütün Yugoslovyada yapılan belediye seçimi neticesinde radikal birliği bütün reylerin yüzde 70 ini, Hırvatlar yüzde 15 ini ve Yugoslav millî partisi yüzde I ini kazanmışlardır.