29 Kasım 1936 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

29 Kasım 1936 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURİYET 29 İkinciteşrin 1936 Avrupa medeniyeti ken Hayatı ucuzlatmak disini nasıl kurtardı? için tedbir alınıyor Ankaradan müstacelen Yükselmek için behemehal eski Türk Yunan bazı malumat istendi klâsik felsefesine ehemmiyet vermemiz lâzımdır 4 Büyük Türk Inkılâbı yeni cemiyet sistemimizin dayandığı yeni esaslara, yeni fikirlere sahib olmamızı, ve saltanat devrinden kalma köhne an'aneleri çiğneyip, bir zihniyet inkılâbı yapmamızı esas tutmuştur. Avrupalılar orta zamanın bin yıl sü ren karanlık hayatından Rönesansm ışığile kurtuldu. Bu ışık, klâsik medeniyet denilen eski Anadolu ve Grek medeni yetinin edebiyatı ve felsefesiydi. Bunlarla klâsik eşsiz bir medeniyetin hayat kaynaklan beşerin susamış ruhlan önüne yeniden açılmış bulunuyordu. Orta zaman medeniyeti, hıristiyanhk denilen dinî sistemle feodalizm denilen bir çete hayatının birleşmesinden hasıl olmuş bir nevi iptidaî cemiyet sistemi, bir medeniyet u'cubesiydi. Beşinci asırda Cermenlerin istilâsile eski Roma mede niyetinin yıkılması üzerine Avrupada bu karanlık devir başlamış, ve bizde med reselerin ve şeriatçılığın yaptığı gibi orada da hıristiyanlığın koyu taassubu, ruhlan ve fikirleri ağır cenderesi altma al mıştı. Derebeylikte mutlak egemen olan beylerle etraflarında bir sürü yan esir insanlar vardı. Fabrika yok, makine yok, süratli nakil vasıtalan yoktu. Bütün ihtiyaclar evlerde temin edilir, nakliyat ta hayvanlar ve arabalar üzerinde yapı hrdı. Buna, hıristiyanlığm, veya daha umumî tabirile din taassubunu ilâve ediniz, yjıni bu dünya için değil, ahiret için yaşamak itikadını, herşeyin ilâhî mukadderatla olduğunu ve ona razı olmak lâ zım geldiğini, sefaletin öbür dünyada mükâfat kazanacağı kanaatlerini gözönüne getiriniz. lşte orta zamanlar medeni yeti denilen yaşayış tarzı bu karanlık meskenet hayatından ibaretti. Avrupalılar, beşeriyetin tekâmül ta rihindeki bu karanlık devirden, ilk Rö nesans ışığile ve sonra da tabiat ih'mlerinin yavaş yavaş inkişafile kurtuldular ve nihayet Ondokuzuncu asyda ona en son ve en kat'î darbeyi vurdular. Biz Türkler de bu elim devri uzun uzun yaşadık. tnkılâbm bizden istediği şey, bu tesirlerden tamamile uzaklaşıp, Avrupalıların geçtikleri yüz yıllık yolu son süratle aş mak, hayatı yeni ve muasır bir görüş zaviyesinden görmek ve o tarzda yaşamaktır. Önce Rönesansm ışığı bu karanlıklan deldiğini, ve Ondördüncü asırda başlı yan bu devrin, eski TürkGrek medeniyetinin yeniden canlandınlmasından ibaret olduğunu söyledik. Gerçek, bundan 2500 yıl önce, Anadoluda, Ege ve A dalar denizi kıyılarında büyük, parlak bir Türk medeniyeti yaşıyordu. Sonraları merkezi, eski 8tinaya geçen bu medeniyet klâsik medeniyet diye tanmmışür, ve muasır Avrupanın, sanayi cephesi istisna edilirse, bütün hayat safhalannda beşeriyet tarihinin haydettiği en yüksek, en parlak bir medeniyettir. O devrin san'at, edebiyat ve felsefe sahasında yarattığı eserler insanı hayran bırakan bir güzellik ve derinliğe malik olan şaheserlerdir. O devrin hayat ve ya şayış tarzı adeta beşeriyet için bir ideal olmuştur. Homer gibi cihan edebiyatının münakaşa götürmez bir şekilde en büyük üstadı tanılan büyük Türk Grek şairinden sonra, Sokrat, Eflâtun, Aristo gibi en büyük filozoflar; Askilos, So foklis, Evripidis gibi en yüksek dramcılar, Fidyas, Praksitalis, Kalimahos gibi en maruf heykeltraşlar ve mimarlar bu devirde yetişmişlerdi. Yeni tarih araştırmalarile eski Türk ırkmdan olduklan anlaşılmakta olan bu yüksek simalar, Grek medeniyetine, onun bariz vasıf ve karakteri olan, geniş hürriyet, yaratıcı muhayyele kuvveti, ve derin tabiat aşkı ver mişlerdi. Rönesansla Avrupa, bu devirden kalma eserleri bularak o ruhu can landırdı. Bu sayede, Onbeş ve Onaltmcı asır larda, Avrupada yeni yeni keşifler başladı, Hıristiyanhk zihniyetinde ve kili sede inkılâblar oldu. Amerikanm keşfi, Koperniğin, fikirleri altüst eden yeni kâinat sistemi, matbuatm icadı, tabiat tet kikinin ve tabita ilimlerinin yeniden başlamasile tecrübî bir felsefe sisteminin kuruluşu, orta zamanlann fikirleri hapse den, ruhlan ezen dar çerçevelerini ve baskılannı kırdı; insan ruhu zincirlerini kopanp hür bir sahaya dökülmeğe baş ladı. Bu devrin en bariz farikası bir ke lime ile, ümanism prensipidir. Yani, tabiat içinde tâbiî olmak, ve canh alâka larla hayatın icablarına uymak, ve ni hayet bu yeni ruhla millî ve insanî bir hayat ve cemiyet kurmak... Onsekizinci asrın sonlarında gene bu tesirlerin kuvvetlenmesile meydana gelen demokrasi inkılâbı ve büyük sanayi devrimi Avrupaya muasır medeniyet merhalesindeki son zaferini kazandırdı. Demokrasi inkılâbı, beşeriyetin hükümdar lar tarafından gasbedilmiş olan tabiî haklannın kazanılmasına doğru bir ihtilâldi. Hürriyet, müsavat ve tesanüd prensipleri, Ondokuzuncu asrın ilk yarımın da ^ .vrupanm her tarafına girmiş bulu nuyordu. Avrupa bu ihtilâlle bir kan tufanı içinde yüzüyor, insanlık önünde yeni bir istıkbal ufku açıhyordu. Büyük sanayi inkılâbı ise bundan daha müessir olarak Avrupanın hayat sistemini ve yaşa yış tarzını değiştirecek mahiyetteydi. Demokrasi inkılâbı ruhta, tefekkürde bir başkalık yaratırken, sanayi inkılâbı da bizzat yaşayış tarzını, ekonomik ve sos yal cemiyet sistemini kökünden değiştirtniş, ve büsbütün yeni esaslar üzerine kurmuş bulunuyordu. Hakikaten, Ondokuzuncu esırda sanayi inkılâbı harikalar meydana getirdi. Bütün beşeriyet tarihinde görülen maddî ve sınaî terakki, son yüz yıllık bir inkişaf ve terakki karşısmda kıyas kabul etmiyecek derecede küçük kalıyor. Büyük fabrikalann kuruluşu, muhteşem ve seri nakil vasıtalannın meydana gelişi, gazete lerin, kitabların görülmedik bir bolluk ve ucuzlukla intişan, kısaca, bu hayretler veren makine devri, yaşayışı çok değiş tirdi. Eskiden evinde veya küçük dük kânında çalışan işçi şimdi fabrikaya gi decekti. Fabrika hayatı ev hayatından büsbütün başka idi; orada yeni âdetler ve muaşeretler öğrenecekti. Artık ihti yaclannı kendisi değil, büyük fabrikalar, sanayi ve ticaret müesseseleri temin edeceti. Nakil've muhabere vasıtalarının tekâmülile ticaret hayatı ve beşerî müna sebetler son derecede artmış bulunuyordu. Bu evrensel ve seri münasebetlerin kuruluşu sosyal hayat ve kıymetleri çok genişletmiş bulunuyordu. Hasılı, yeni bir cemiyet, yeni bir hayat tarzı kurulmuştu. Görülüyor ki muasır medeniyet üç mühim elemandan yuğurulmuştur: Klâ sik medeniyet, demokrasi ihtilâli ve bü yük sanayi inkılâbı. Bunlann hepsi esas itibarile Türk Grek klâsiklerile temsil edilen Hümanizm terbiyesinden çıkmış tır. îşte Türk inkılâbı da bizden bu muasır zihniyeti benimsememizi istiyor. Yukarıdanberi saydığımız Avrupa medeni yeti elemanlarının dayandığı terbiyeye malik olmalıyız. Son zamanlarda mem lekette bu yeni ahlâkı takviye için klâsik eserlere doğru kuvvetli bir alâka ve bir cereyan uyandınldı. Avrupa medeniyetinin tükenmez il ham kaynakları olan ve ona geniş hürriyetler, derin duygular ve yüksek kahramanlıklar telkin eden klâsiklere karşı son zamanlara kadar münevverlerimizin gösterdikleri kayıdsızlığa hayret etmemek mümkün değildir. Biz Türkler Avrupa medeniyeti seviyesine çıkmak ve orada ileri bir unsur olabilmek için behemehal klâsikler denilen eski Türk Grek edebiyat ve felsefesine ehemmiyet verip onlan ruhlanmıza aşılamak mecburiyetindeyiz. Gerçi Avrupada son zamanlann Maarif cereyanlan içinde ilim ve sanayiin kazandığı büyük kudret ve inkişaf karşısında klâsisizime, daha doğrusu bütün edebiyat derslerine karşı bir bezginlik hissediliyorsa da, bunun bize taalluku yoktur. Çünkü Avrupalılar bu kaynaklar i çinde iyice yıkandıktan, asırlarca onun la beslendikten ve o an'aneyi zaten ailece ve cemiyetçe kazandıktan sonra şimdi tertemiz, çok canh bir hayat içinde belki ondan müstağni kalabilirler. Bizse bunlardan istifadeye bu berrak ve diriltici kaynaklardan yeniden hayat usaresi çekmeğe ancak şimdi baslıvoruz. M. Saffet Engin inkılâb terbiyesi f Şehir ve Memleket Haberleri ] Siyasî icmal Akşam namazına yetişmek için Cami şadırvanında unutulan paltonun hikâyesi Evvelki akşam Nuruosmaniye camisi civarmda garib bir hırsızlık vak'ası ol muş ve cürmümeşhud mahkemesine kadar aksetmiştir. Mahkemede, davacı Kenan vak'ayı şöyle nakletmiştir: « Ben Nuruosmaniye camsinde ak şam namazı kılmak üzere şadırvanda aptes alıyordum. Benim saatime göre na maza daha epeyce vakit vardı. Fakat ne oldu bilmem, birdenbire yanımda biı adam peyda oldu. Hem su içiyor hem de, «Namaza geç kaldık, içeride tekbir alıp namaza başladılar bile» diyordu. Ben telâşla ne yapacağımı şaşırdım. Hemen bir yudum su ile iftar edip camiye koş tum ve dalgınlıkla yepyeni paltomu şa • dırvanın çivisinde unuttum. Namaz bi terken üşümeğe başladım ve paltomu şadırvanın çivisinde asılı olarak bıraktığı • mı anladım. Fakat oraya gittiğim zaman paltonun yerinde yeller esiyordu. Derhal karakola koştum. Bir de ne göreyim. Hem beni kandıran adam, hem de palto karakolda değil mi? Allah şu polislerden razı olsun. Kuş bile uçurtmuyorlar..» Sabıkahlardan Tevfik olduğu anlaşr lan maznunun yakalanması da bir tesadüfle olmuştur. Sabıkalı Tevfik, Kenanın dalgın dal" gın aptes aldığını görünce onu telâşa verip paltosunu unutturmak gayesile yukarıda anlatılan hileye başvuraıuş ve Kenan da camiye telâşla girince hemen paltoyu alıp cebinden çıkardığı büyük biı mendile sarmış ve koltuğunun altma alıp acele adımlarla oradan savuşurken te sadüfen sivil polis komiserlerinden Ömeı Osmanla karşılaşmıştır. Komiser Osman, sabıkalıyı koltuğunda bir çıkınla görün ce, nereye gittiğini ve o çıkının ne olduğunu sormuş, Tevfik ise kirlı çamaşırla • rını yıkatmağa götürdüğünü söylemiştir. Fakat komiser bu söze inanmamış, « Aç ta şu kirli çamaşırlarını göreyim» demiş ve mendil açılınca içinde kirli ça maşır yerine yepyeni bir palto çıkmıştır. Bunun üzerine sabıkalıyı alıp karakola götürmüştür. Yapılan muhakeme sonunda sabıkalı dört buçuk ay hapse mahkum olmuş ve doğruca hapisaneye yollanmışhr. 19 ev soyan hırsız yakayı ele verdi Hırsız Ahmed bir dükkânı soyarken yakalandı Son günlerde Fatih ve Karagümrük semtine, bir hırsız dadanmış, evlerin, dükkânların damlarını delerek birçok eşya ve para çalmıştı. Polisin aldığı bütün sıkı tedbirlere rağmen hırsız bir türlü ele geçirilememiş ve soyulan evlerle dükkânlann sayısı on sekize baliğ olmuştu. Bundan üç gün evvel Şehzadebaşmda bir gÖzlükçü dükkânı da damı delinmek suretile soyulmuş ve soyulan yerlerin sayısı on dokuzu bulmuştur. Nihayet dün sabah Karagümrük camisinin minaresinde meyzin sabah eza ni okurken karşı sokaktaki bakkal dük kânıı^n damında bir adamm damı del mekte olduğunu görmüş ve Karakola gidip gördüklerini anlatmıştır. Polisler sabahın alaca karanlığında soyguna uğrıyan dükkânı abluka altma almışlardır. iki memur dama çıkmış ve o vakte kadar dükkâna girip bir hayli mal toplıyan ve kaçmağa davranan hırsızı yakalamak için tedbir almışlardır. Açıkgöz hırsız memurları görünce damdan dama atlamış ve koşmağa baş lamıştır. Dam üstünde kısa bir takibden sonra hırsız yakalanmıştır. Karakolda yapılan sorgusunda hırsızın Ahmed isminde birisi olduğu anlaşılmış ve on dokuz yerdeki dükkân ve ev lerin kendisi tarafından soyulduğunu itiraf etmiştir. Hırsız evrakile birlikte Adliyeye teslim edilmiştir. Romadaki müzakereler ve Yugoslavya spanyadaki General Frankonun fa şist hükumetini Arnavudluk ta resmen tanıdı. Bu münasebetle Arna vud hükumeti komünist aleyhtarlığı politikasını takib etmekte olduğunu ve bunun tabiî bir neticesi olarak İspanyadaki komünist düşmanı hükumeti tanıdığını da izah etti. Bu izahat Berlinde Alman ve İtalyan Hariciye Nazırlan arasmda kararlaştırılan ve sonradan Viyana ve Peşte mülâkatları ve Alman Japon anlaşmasile büyüyen komünist aleyhtarlığı müttehid cephesinin Balkanlara kadar genişlediğini göstermektedir. n D Dün Ankaradan; şehrimizdeki alâkadar makamlardan müstacel kaydile bazı malumat istenmiştir. Istenen malu mat şeker, kahve, tuz, petrol, benzin, maden kömürü, çivi ve çimentonun muhtelif ellerdeki fiatlarile perakende fiat larmın neden ibaret olduğudur. Dün bu hususta derhal piyasada tet kikat yapılmış ve fiatlar Ankaraya bil dirilmiştir. Bu malumatın hayatın ucuz • latılması için yeni ittihaz edilecek karar larda esas teşkil edeceği ve kararın süratle verilerek bu sayılan maddeler üze rinde bazı şekiller tesbit edileceği anla şılmaktadır. ŞEHÎR tŞLERt Kanalizasyon inşaatı Kadıköy cihetinın kanalizasyonuna aid proje ikmal edilerek Belediyeye verilmiştir. Beyoğlu cihetinin Cihangir semtine aid kanalizasyon işleri ise ilkbahara kadar ikmal edilecektir. Ondan sonra da Beyoğlu sathı mailile Kadıköy kanalizasyonunun inşaatına başlana caktır. Diğer taraftan meydana çıkan bariz komünist düşmanlığı hareketi şimdiye kadar birbirine zıd ve hatta düşman olan devletleri yekdiğerine yakınlaştırmakta dır. Bunun başlıca misali îtalya ile Yu goslavya arasında yakmlaşma vücude gelmesidir. Belgradda hükumet partisi nin naşiri efkân gazeteler Yugoslavya politikasında Italyaya yakınlaşmak hareketinin tamamile yerleşmiş olmasmı şu suretle izah ettiklerini son telgraflarda bildirilmiştir: «Şimdiye kadar Yugoslavyanın îtalya ile yakınlaşmasına imkân yoktu. Çünkü V ugoslavyanın politikası Fransanın hüküm ve temayülüne bağlı idi. Lâkin Fransa Sovyet Rusya ile ittifak eyledi ğindenberi Yugoslavya Fransanın poli tikasına tâbi olmaktan kurtulmuştur.» Şimdi Yugoslavya hükumet gazeteleri Adriyatik denizi İtalya ile Yugoslavya arasında tefrika ve zıddiyet amili değil, her iki memleketin bu denizde hayatî menfaatleri bulunmasından dolayı birleşmelerine saik bulunduğunu ileri sürerek bu deniz üzerinde bir misakla anlaşabileceklerini yazıyorlar. îtalya ile Yugoslavya arasındaki münasebatın çok iyileşmiş olmasmdan îtalyaya Yugoslavya topraklan üzerinden geçerek bu devlete karşı herhangi bir düşmanhk yapmak düşüncesinden uzak bulunduğunu zaten ispat eden Macaristan devlet şefi Amiral Hortynin ve beraberindeki Macar devlet ricalinin Romada yaptıklan müzakereler Belgradda şüpheler uyandırmamış ve bu suretle sulhu tehdıd edecek bir amıl olmamıştır. Romada en ziyade üzerinde görüşülen umumî meselelerin başında beynelmilel komünistliğe karşı teşkil olunan cephenin sağlamlaştırılması vardır. Hususî meseleleTse Macaristanın silâhlanmasile millî hududlan haricinde kalan milyonlarca Macarın yaşadığı yerlerin Macaristanla tekrar birleşmesini temin için, Trianon sulh muahedesinin tadilidir. Macaristanın silâhlanması meselesinde bu devletin diğer âkid devletlere danışmaksızın Almanya gibi bir ihbar ve ilânla mezkur muahedenin askerî ahkâmını feshederek dilediği gibi silâhlanacağı kararlaştınlmış görünüyor. Macaris tan, her müstakil milletin silâhlanmasmı, tabiî haklarından saydığından bunun müzakere ve pazarlık mevzuu olamıya cağı içtihadında idi. îtalyanın bu telâkkiyi tasvib etmiş olduğu anlaşılıyor. Muahedenin hududlara aid ahkâmının değiştirilmesi meselesinde Macaristanın nasıl hareket edeceği belli değildir. Şurası muhakkaktır ki Macaristan Yu goslavyanın hududlarına ya ilişmiyecek, yahud îtalyadan Slovenlerin yaşadığı yerlerden taviz alacaktır. M. Musolini Macaristanı ziyaret için Macar Başvekili tarafından yapılan daveti kabul etmiştir. Harice ilk yapacağı bir seyahat olacağından M. Musolininin bu karan büyük bir Macaristan yaratmak ve îtalyanın arkasını Almanların ve Macarla nn ittifakına ve Yugoslavlann dostluğuna dayamak hususunda tuttuğu politikada büyük biı azimle ve her tehlikeyi göze aldırarak yürüyeceğine şüphe bırak Odun, kömür fiatlarını artıranlar cezalandırılacak Belediye, şehirdeki odun, kömür stok larile bu maddelerin fiatları hakkında tetkikat yaptırmış ve stok miktarını tesbit eylemiştir. Bu tetkikat neticesinde, kış nekadar şiddetli olursa olsun mevcud stokun ihtiyaca kifayet edeceği anlaşılmıştır. Ancak bazı semtlerdeki odun ve kömürcüler mevcudlarını ta mamile sarfetmiş bulunduklarından, buralara civar olan diğer odun ve kö mürcüler de fiatlara zam yapmak te şebbüsünde bulunmuşlardır. Halbuki Belediye, tetkikat neticesinde şehirdeki stok miktarının tamamile şehir ihtiyacına kifayet edeceğini ve esasen şimdi dışarıdan odun, kömür celbetmek te mümkün olmadığma göre şehirdeki mevcud odun ve kömür fiatlarına zam yapılmasma lüzum olmadığı kanaa tindedir. Bugünkü piyasaya göre, fiatlara zam yapmak istiyenler hakkında takibat yapılmasma karar verilmiştir. MALtYEDE Üç aylık maaşlar Emlâk ve Eytam Bankasından maaşlarını kırdırmak istiyen zat maaşları sahiblerinden mülkiye ve askeriye yetimleri kânunuevvelin birinci ve ikinci günleri mülkiye ve askeriye mütekaidleri de üçüncü ve dördüncü günleri malmüdürlüklerine müracaat ederek cüzdanlarını vize ettireceklerdir. Mütekaid, dul ve yetimlerin kânunuevvel, kânunusani ve şubat üç aylık maaşları da kânunuevvelin beşinden on dördüne kadar numara sırasile aid olduklan malmüdürlükleri tarafından tesviye edilecektir. ÜNtVERStTEDE Üniversitedeki Erzurumlu genclere yardım edilecek DEMİRYOLLARDA Devlet Demiryollarında yataklı vagon servisi Kânunuevvelin ikisinden itibaren Ankara İstanbul öğle trenine her gün yataklı ve yemekli vagon konulmasına karar verilmiştir. Mayıstan itibaren memleketimiz dahilinde yataklı vagonlarla nakledilen Mesajeri paketlerinden almmakta olan ücret tarifesinde de bazı tenzilât yapı lacaktır. Erzurum Vılâyeti, Üniversite Rek törlüğüne müracaat ederek, Üniversitenin muhtelif fakültelerinde tahsilde bulunan ve ailesi Erzurumda olan talebeye yardım edileceğini, binaenaleyh bunlann miktarlarmın tesbitile vilâyet makamma bildirilmesini istemiştir. Vilâ yet ancak hâlen ailesi Erzurum Vilâ înhisarlar, Devlet Demiryollan gibi yeti dahilinde oturan genclere yardım mülhak bütçe ile idare edilen bazı devlet edecektir. idarelerinde memurlardan, kanunun yanADLÎYEDE lış tefsir edilmesi yüzünden, tekaüd aidatı olan yüzde beşler yanlış hesab edilmiş Zorba âşıklar mahkum ve yedi sekiz ay kadar fazla para kesiloldular mişti. Sırtmda bir çuvalla Kerestecilerden Bilâhare, bu yanlışlığm farkına vanlotobüse binmek istiyen Yasef admda birisi, yükle otobüse binilemiyeceği söy mış ve memurlara fazla kesilen parala lendiği için küfür etmeğe başlamış ve nn iadesi kararlaştınlmıştır. Bunun üze kimseyi dinlemiyerek otobüse binmiş rine Devlet Demiryollarile diğer mües tir. Fakat sırtmdaki çuvalı, kocası E seselerin memurlarına bu farklar iade minle beraber oturmakta olan Zehra is edilmiştir. Yalnız înhisarlar ldaresi meminde bir kadının ayağına düşürmüş murları kendilerinden fazla kesilmiş olan ve Zehra avazı çıktığı kadar bağırmağa başlamıştır. Yasef, bu feryad üzerine bu paralan, yanlışlığın farkına varılarak Zehraya küfür etmiş ve buna müdaha işin düzeltılmesıne teşebbüs edıleli aylar le etmek istiyen Zehranm kocasma da geçtiği halde, henüz alamamışlardır. İş bir yumruk savurmuştur. Maliye Vekâleti nezdinde de tekid edil• Yasef, otobüsten indirilerek o civar diği halde hâlâ bir netice alınamamıştır. daki kahvelerden birine götürülmüş, bu înhisarlar ldaresi memurları, diğer dasefer de kahveye sarhoş olarak gelen irelerde bu paralar çoktan iade edildiği Yasefin sevgilisi Seher (benim kocamı cihetle kendi paralannın da ramazan ne hakla burada tutuyorsunuz?) diye rek küfür etmeğe başlamış ve kahveci bayramından evvel verilmesi için alâkadar makamlar nezdinde teşebbüslerde Faiğı dövmüştür. Bunun üzerine işe müdahale eden po bulunmuşlardır. lisler iki zorba âşıkı da cürmü meşhud KÜLTÜR tŞLERl mahkemesine sevketmişlerdir. Dün yapılan muhakeme sonunda YaEroin kullanan talebeler sef bir ay dört gün, Seher de bir ay iki mektebden tardedilecek gün hapse mahkum olmuşlar ve tevkif edilmişlerdir. Genclerin eroin ve kokain gibi uyuşYağmurdan kaçarken doluya turucu maddeler kullanmalarının önüne geçilmesi hakkında Dahiliye Vekâ tutuldu letinden Vilâyete gönderilen tamim ViVaktile Bursada hırsızlık suçundan lâyetten Maarif müdürlüğüne gönderilyakalanarak hapse atılmış olan Muzaf miştir. Mekteblerde bunun önüne geçefer admda biri Bursadan kaçmış ve cek kat'î tedbirler almacak ve bunu Bursa Eskişehir yolunda trenle çarpı kullanan talebeler derhal mekteblerden şan kazaya uğrıyan mahud otobüse at çıkarılacaklardır. lıyarak Eskişehire kaçmak istemişti. Muallimler arasmda Fakat kazadan sonra hastaneye kaldırılan Muzafferin hüviyeti anlaşılmış Fatih ortamektebi tarih, coğrafya ve Eskişehirden Ankaraya, Ankaradan muallimi Adalet Ankara Gazi lisesi tada İstanbula sevkedilmiştir. rih, coğrafya muallimliğine, Ankara Bir müddettenberi Cerrahpaşa has Gazi lisesi tarih, coğrafya muallimi Natanesinde tedavi edilmekte olan Mu zire de Fatih ortamektebi tarih ve coğzafferin hem beli kırıktır, hem de sol rafya muallimliğine tayin edilmişlerdir kolunda derin bir yara vardır. Muzaf ferin ifadesine göre, hastanede kolunu Ramazan 14 Pazar kesmek istemişler, fakat razı olmaymIkindi Akşam Yatsı Imsak ca hastaneden çıkararak polise teslim S. D. S. D. S. D. S. D. S. D. etmişlerdir. Belinin kırık olması yü 1 37 12 36 Ezanî 7 20 9 46 12 zünden yürüyemiyen Muzaffer dün İsZevalî 12 02 14 29 16 43 18 19 5 19 tanbul Adliyesine teslim edilmiştir. İnhisar memurları MÜTEFERRİK Mühim bir muamele vergisi kaçakçılığı mı? İstanbul ıtriyat fabrikaları İstanbulda vukua gelen mühim bir muamele vergisi kaçakçılığını Sanayi Birliği vasıtasile hükumete haber vermişlerdir. Itriyat fabrikatorlarınm iddialarına göre, îstanbulda bir çok evlerde, hatta büyükçe imalâthaneler halinde kolonya ve sair ıtriyat yapılarak bunlar seyyar satıcılar vasıtasile satılmaktadır. Bu şekilde yapılan kolonyalarla ıtri yat için on para muamele vergisi verilmediği gibi diğer vergiler de bu meyanda kaçırılmaktadır. Itriyatçılar bu kaçakçılığın önüne geç mek için İnhisarlar idaresinin ispirto satışlarmm her ay maliye şubelerine bildirilmesini ve şubelerin ispirto alanlarm nerelerde kullandıklarını tahkik etmelerini istemektedirler. Fazla kesilen paraların iadesini istiyorlar Kitabcı Mihran öldü Cihan kütübhanesi sahibi Mihran 81müştür. Müteveffa Türk kültür âlemine hizmet uğrunda uzun seneler çalışmıştı. Son yıllarda Sicilli Kavanin adile bütün Türk kanunlarmı neşrediyordu. Kederli ailesine beyani taziyet ederiz. Mütehassıs işci yetiştirmek için İstanbul Sanayi Birliği mühim bir teşebbüse girişmiştir. Birlik bir taraftan yeni çıkacak sınaî tedrisat kanu nunda hükumete yardım, diğer taraf mıyor. Muharrem Fevzi TOGAY tan süratle genişliyen memleket sana yiindeki mütehassıs işçi ihtiyacını karCEMtYETLERDE şılamak üzere işçi kursları açılmasmı tetkik etmektedir. Bu suretle mühim Berberler bugün abideye bir mesele halledilmis olacaktır. Liırıjınnıırtı iırııii~ıı~iJ~ <>~ • '"* DENİZ tSLERl Karaya oturan gemilerden biri kurtarıldı Geçen günkü fırtınada Mudanyada karaya oturmuş olan Yunan vapuru dün yüzdürülmüştür. Zonguldak Ereğlisinde karaya oturmuş olan Yunan bandırah Osmola vapurile Kırzadelerin îzmir şilebi henüz kurtarılamamıştır. Deniz sükunet bulduktan sonra bu iki vapurun da kurtarılmasma teşebbüs edilecektir. çelenk koyacaklar Berberlerin hafta tatili meselesi bu gün tamamen halledilmiştir. İstanbul berberleri de bütün memleketteki berberler gibi bugün ilk defa tatil yapa caklardır. Bu münasebetle berberler bu tatile kavuşmalarından dolayı bugün saat 11 de Abideye giderek çelenk ko vacaklardır. Cumhuriyet Nushası S Kuruçtnr J Turkiye Senelik 1400 Kr Altı aylık 750 Üç ayhk 400 Bir ayhk 150 Hariç RıMım üstündekı ahırlar yıktırılıyor Lıman idaresi rıhtım üzerinde bulu nan ve kötü bir manzara arzeden ahırları dünden itibaren yıktırmağa başla mıştır. Bu ahırlarm yıkılmasile rıhtım üzeri kâmilen açılacaktır. Limanm Karamustafapaşa arkasm daki sokakta yaptırdığı yeni ahırlar yarm açılacaktır. şeraitn ^ W" 1700 Kr. 1450 800 yoktıır

Bu sayıdan diğer sayfalar: