CUMHURİYET 9 Birinciteşrin 1936 Sancak Türkleri 7nci Balkan oyunlarını Yunan Kralı kapadı Kapanış merasimi güzel oldu. Maraton yarışı son günün en hararetli müsabakasmı teşkil etti Atinaya giden atletlerimiz geldi Sporcularmız yolda büyük bir tehlike atlattılar Yedinci Balkan oyunlarına iştirak etmek üzere Atinaya giden atletlerimizin ikinci kafilesi de dün Romanya vapurile şehrimize gelmişlerdir. Atletlerimiz yolda büyük bir fırtınaya tutulmuşlar ve Pireden tstanbula kadar durmadan sallanmışlardır. Romanya vapuru Pi reden ayrıldıktan sekiz saat sonra bü yük bir tehlike atlatmıştır. Birdenbire çıkan sağnak yüzünden koca geminin batmasına ramak kalmıştır. Vapur, anide yana yatmış, dalgalar geminin üst güvertesinin bir yanmdan girerek öte ki yanından çıkmış ve güvertede ne varsa alıp götürmüştür. Gaye uğründa nelere katlandılar ve hâlâ ne acı muamelelere tahammül ediyor lar Geçenlerde Antakyayı Suriye lehine kandırmıya çıkan hocalar Türk köylüleri tarafından « Yanlış gelmişsiniz, Suriyenin yolu şu taraftadır!» Diyerek kovuldular Sancak ahalisinTevfik yerinden den İstanbula ge fırladı, bitişik olenler bulunduk daya girdi, birtn ça, onlarla konu sonra kucağında şup duygularını, bir yığın kitabla düşüncelerini, ha tekrar yanımıza tıralarını toplama geldi. Sinirli sinirli yı ihmal etmiyo kitabları karıştırdı. rum. Yarım saatten faz lan süren bu uzun En müşkül şart araştırmanın so lar ortasmda, tarıh nunda. Fılozof mağ önünde çetin bir lub bir adam tav imtihan geçiren San rile: cak Türkleri, her hallerile gösteri « Hakkın var • Güzel Antakyamızdan bir manzara daha vorlar ki ve inan mış, Refik, dedi, dırıyorlar ki, anavatanın onlardan is köylüleri eski harflerle okurlar.. Bin ben aldanmışım, Antakya, hakikaten tediği sabır ve sükunu, sonuna kadaı defa, yüz bin şekilde müracaat ettik, türkçe bir isimmiş...> O gün, bunun ne aldığımız cevab şu oldu: «Yeni harfleri manasma geldiğini de söylemişlerdi muhafaza edeceklerdir. bilen muallim yok.> Bu, kuru lâftan i amma, aklımda iyi kalmamış. Galiba Bu bahis etrafında konuşurken: Biz de insanız, diyorlar. îçimizde baretti. Maksad mümkün olduğu kadar güneş, yahud tanyeri, demekmiş.. sinirlerine hâkim olamıyacak yaradı anavatanla alâkamızı, münasebetimizi Ve Rıza Tevfik te o günden sonra, San lışta olanlar, yıllarla sürmüş bir inti kesmek istemekten ibaretti. Muallim cak ahalisi arsmda kullamlıp türkçe olzara katlanamıyarak artık kabına sı yok, ne demek? Türkiyede de ilk za dukları şüpheli görünen bazı kelimeler ğamıyanlar, sağdan soldan mütemadi manlarda vaziyet ayni değil miydi? üzerinde tetkikat'yapmak merakı peyda yen yapılan tahriklere kapılmak istida Muallim yetiştirmek o kadar müşkül, olmuştu. Hatırlıyorum ki, bütün bu tetdını gösterenler var. Ancak kalbleri imkânsız bir şey mi? Hayır, dediğim gi kikat sonunda, o bile, nihayet şu neti yerlerinden kopacakmış gibi çarpan, gi bir yandan yeni harfleri Sancağa sok ceye varmıştı: içleri içlerine sığmıyan, kanları kaynı mamak, bir yandan da Türk köylüleriBu memleket halkının dilinde türk yan üç yüz bin Türk tek bir vücud ha ni, ekserisi cahil bir takım yobazlarm çeden başka kelime yaşayamamış! linde. her şeye rağmen, büyük (sükun) elinde büyütmekten başka bir emel gütBir yüz elliliğin ağzından bu sözü eparolasma sadıktırlar. müyorlardı. Biz, buna da katlandık. Ge şitmenin zevkini uzun uzadıya anlattıkVe birbirlerinin sözlerini tamamlıya ne sustuk. tan sonra, sözünü söyle bitirdi: rak devam ediyorlar: « Türkiyede şapka kanunu henüz O kadar talihsiziz ki... Radyolarımız < Yalnız.. Bakın.. Birkaç hafta son bile bir türlü vatan sesini bize ulaştıra kabul edilmişti. Bizde başlarımıza şapra Türk dünyasmın en mutlu günü, mazlar.. İstanbulu ve Ankarayı açtık kalarımızı geçirmiştik. Bir gün AntakCumhuriyet bayramı kutlulanacak.. mı, hemen bir parazittir başlar. Öyle yanın şirin iskelesi Süveydiyede, bir Hür vatan o gün sevinç içinde bayram zaman olur ki buna, görünmiyen bir za portakal bahçesinde oturuyorduk. Yayapacak.. Ya biz? Biz ne yapacağız? lim el kasden yapıyor sanır da çileden nımıza Şamdan henüz geldiğini söyli » Ses ki, içten geldiği zaman, onu, ne sıyerek, ihtiyar bir yüzbaşı çöktü ve akılmış yumruk, ne birbirine geçmiş diş çıkarız. Meselâ şimdi, gece gündüz rad busbirçehre'ile selâm verdîkten sonra, ler, ne birbirine yapışmış dudaklar zap yolarımızm başında müjd'e bekler dıışapkalarımızı göstererek: «Bu ne hal, tedebilir.. O gün. söyleyin, nasıl susa ruruz, ve parazitler arasından kapabildiğimiz tektük kelimelerle avunuruz. diye homurdanmağa başladı... Türkiye cağız?.. şapka kabul ettise, size ne? Sizin onlar Parola...' ' " " ' ' Büyük Dil Kurultayına Sancak ta ^la alâkanız var ki?..>t Yobaz söylendi, Ah, evet, büyük parola... tirak etmişti. Ve zannederim, en çok söylendi ve lâhavle çekerek susunca, Ve, duygu ile vazifenin o yaman mü halis türkçe gönderen yerlerden biri de demindenberi bir ağaca yaslanmış dincadelesile kızarmış yüzler, bulanmış orasıdır. Size garib bir şey söyliyeyim, liyen bahçivan, kasketini yana iğerek, gözler gene ayni ifadede ittifak edi bizim kadmlar sık sık taaccüb maka yorlar: ona biraz yoklaştı ve şöyle dedi: «Bana Mademki anavatan öyle istiyor.. mında (Azze) derler... Herkes bu keli baksana hoca efendi.. Benim koyun süGene titriyen ellerimiz birbirimizin el menin arabca oldugunu zannederek si rüsü ezkaza başını alıp ta meselâ Irak lerinde, gene kalblerimizi sıkarak, gene nirlenirdi. Fakat bir halkm dilinde, yer hududunu geçse, ve orada içlerinden sessizce kalacağız. leşmiş bir kelimeyi kolay kolay söküp doğuranlar olsa, bu kuzular, hududun o Şimdi, soğukkanlılıklarını nasıl mu atmak mümkün mü?.. Geçenlerde bizim yanında dünyaya geldiler diye Irak behafaza ettiklerini gösteren misaller sa genclerden biri eski Türk Yurdu mec devilerinin malı mı olur? Senin hudud yıyorlar: muasını karıştırıyormuş, bir de ne gör dediğin nedir? Ve sen kan nedir bil Geçenlerde Suriyeden getirdikleri müş?..» mez misin?» bir takım hocalan, propaganda için Muhatabım, cebinden çıkardığı küçük Hep susmuş, bu cahil bahçivanın kenSancak köylerine göndermeğe kalk bir not defterine göz gezdirerek sözünü dine göre, fakat yerinde bulduğu misamışlardı. Dört hocalık ilk heyet yola tamamlıyor: le, hele onun söyleyişindeki hale hay çıktı. Fatika köyüne indi. Türk köylü c Merhum Türkçü Necib Asım, 926 ran, bakakalmıştık.» Tatlı söhbetlerine doyamadan yan ler bu davetsiz misafirlere, evvelâ, ses da aynen şu satırları yazmış: (Bu kelimenin talâffuzuna bakıhrsa arabca zan larından ayrılırken, bu asil kardeşler, çıkarmadılar. hatta buyurun, bile dedibeni, ayrı ayrı, kurtuluş günü Süveydiler. Çünkü ne için geldiklerini bümi nedilir. Halbuki Arablar izzet madde ye bahçelerindeki ziyafetlere davet esinde böyle bir kelimeyi asla kullan yorlardı. mazlar. îşte bundan dolayı Antakya diyorlardı. Hocalar bir müddet istirahatten Türklerinin bu taaccüb lugatini ne araKANDEMIR sonra halkı toplıyarak, söze başladılar: larında yaşıyan Nusayrilerden ve ne de (Elhamdülillâh artık kurtulduk, diyor civardaki Suriyelilerden almalarına imAlmanyanın Londra elçisi lardı. Bundan sonra başımızda Fransa kân yoktur. O halde bu kelimenin aslını Londra 8 (A.A.) Yeni Alman sefiri yok, hür ve müstakiliz.) Köylüler gene nereden bulmalı? Bu suale cevab versusuyorlardı. Vakta ki, hocalar koca mek kolay değildi. Tesadüf bize, bu ke M. Von Ribbentrop, 25/10 tarihinde kavuklarmı sallıyarak, göbeklerine inen limenin beşinci asırda Uygurcada kul vazifesine başlıyacaktır. Kendisinin İnsakallarını titreterek (şunu da bilin ki, lanıldığını gösterdi.) Bu buluş ta bizi giltere tarafından Lokarno konferansıkomşu olmakla beraber, bize Türkler bir kâbustan kurtarmış oldu. Demek ki aın içtimaa davetine müteallik olarak den de hayır yoktur. Onlar da bize kadınlarımızm dilinden bir türlü uzak verilmiş olan notanın cevabını hâmil Fransızlar kadar yabancıdır!) dlyebil laştıramayışımız, bu kelimenin de, ha olup olmadığı malum değildir. Sefir, Alman Hariciye Nezaretinin bazı büromek cüre'tinde bulunmuşlardır. İşte o lis türkçe oluşundan dolayı imiş..> İçlerinden biri, kendi kendine konu larının idaresi vazifesi üzerinde kalacazaman... Fakat dikkat edin, gene bir ğından sık sık Berline gidecektir. kızılca kıyamet kopmamıştır. Sadece şur gibi söylüyor: köylüler hoca efendilerin mübarek ku Gönül muhabbeü bir âdet eylemis yoksa laklarına yapışmışlar, ve heybelerini Ne bende hal, ne sende cemal kalmıştır. KAR1LER1M1ZE KOLAYLIK sırtlarına vurarak; (yanlış gelmişsiniz, Bu da Sancak şairlerinden birinindir. Suriyenin yolu şu taraftadır) diye bu Yazık ki nefes alacak bir vakit bularak. sersemleri kovmuşlardır. Düşünün, za bunları itina ile toplıyamadık. Yoksa Hususile vilâyetlerdeki bir çok karilerimiz gazetelerini munta • ten heyecan içinde olan bu halk, büyük yurdun o aziz parçası nice değerli Türk zaman kendi adreslerine alabîl • parolaya sadık kalmanın lüzumunu ka şairlerinin de vatanıdır. mek için bizden bazı kolaylıklar îs bul etmemiş olsaydı, o anda bu soğuk Yahya Efendi, Sadık Efendi, Kemal temektedirler. Bu aziz karîierin kanlılığı gösterebilirler miydi? Efendi. nihayet meşhur şair Münif hep arzulanm yerine getirmek üzere İşte bu ilk heyetin maruz kaldığı mu oralı değiller midir?> Cumhuriyet için aylık abone usulü (Cumhuriyet) e göz gezdiren muha amele üzerine, öteküer de seyahatlerinittihaz, etmeğe karar verdik. Ay • den vazgeçerek Halebe dönmeğe mec tabım, Refik Halidin bir otomobil ka lik abone bedeli yalnız zası geçirdiğini bildiren satırları işaret bur kalmışlardır.> Ağır ağır çaylarımızı içe içe, onları ederek: 150 kuruş... dinliyorum: 0nun, diyor, bir gün Rıza Tevfikle tan ibarettîr ve tabiî pe;in olarak « Bizdeki maarif sistemi, bilmeyiz, hararetli bir münakaşalarına şahid ol gonderilmek lâzımdır. dünyanm başka neresinde var. Türki muştum. Refik Halid (Antakya) nın yede yeni harfler kabul edildikten son halis türkçe bir isim oldugunu söylü Bu usul idarece fazla mesaîyi ra tabiatile biz de o harflere sarıldık. yordu. Rıza Tevfik buna fena halde si icap eden külfetli bîr meşgale olr Mahallî hükumet buna muhalefet et nirlendi \ e açtı ağzını. yumdu gözünü; duğu için abonelerinin inkitaa ufmemek basiretkârlığmı gösterdi. Gös sadedden çıkarak bağırıp çağırmağa ramamasını istiyen karflerimizin başladı. Refik Halid sükunetle sonuna terdi amma, bakın nasıl: paralanm idareye vaktinde yetî • Şehirlerde, mekteblerde kabul edi kadar belkedi. Öteki yorulup ta susunşecek veçhile gondermekte devam len yeni harfler, nahiye ve köy mekteb ca; (iyi amma, dedi, bütün bu gürültüetmeleri iktiza edecektir. lerine sokulmadı. Hâlâ Sancağın şehir ye rağmen Antakya gene halis türkçe lüeri yeni harfleri öğrenirler, fakat dir.) Hiç unutmam, bunun üzerine Rıza Yedinci Balkan oyunlarına iştirak eden Türk atlet takımı Pirede Atina 6 (Yedinci Balkan oyunlannı takibe giden arkadaşımızdan) Yedinci Balkan oyunlarının son müsabakaları bugün Sa Majeste Yunan Kralı Yorginin huzurunda yapıldı ve oyunlar büyük merasimle kapandı. Müsabakların üçüncü ve son günü pazar günü icra edilecekti, fakat o gün sabahtan itibaren sürekli yağmur yağdığından meşhur mermer stadyomun pisti koşulamaz bir hale gelmişti. Bu yüzden yarışlan salıya tehir etmek mecburiyeti hâsıl oldu. Yarışların pazardan salıya tehir edilmesi birçok işleri de altüst etti. Atletlerimiz pazartesi günü Atinadan aynlacaklardı. Bunun içn biletler almmış, bütün muamele ikmal edilmişti. Bu vaziyet dahilinde son gün müsabakası olmıyanla nn gitmesine, müsabakası olanların kal masına karar verildi, bunlar için yeni pasaportlar çıkarıldı ve pazartesi sabahı hareket ettiler. *** Bugün stadın dörtte üçü gene bir se yirci kütlesile dolmuştu. Bilhassa bugün yapılacak olan Maraton koşusuna Yunanlılar pek fazla ehemmiyet veriyorlar, geçen sene Rumenler tarafından kazanılan bu yanşın bu sene de Yunan atletleri tarafından kazanılacağını kat'iyetle u muyorlardı. Müsabakalarm son günü de Yunan atletleri için büyük bir zafer oldu. 400 metro, 1500 metro, üç adım, Yunan diski, sınkla yüksek atlama, Maraton ve 4X100 bayrak yanşlannın bütün birin ciliklerini Yunanlılar kazandılar. 400 metroda Rumenler bir 2 ncilik, bir dördüncülük, Yugoslavlar da üçüncülük aldılar. Biz den Melih ancak be şinci oldu. 1500 metroda Yunanlılar birincilikten başka bir de üçüncülük aldılar. Yugos lavyalı Korrek ikinci, Maksud Rıza dördüncü, Rumenler de beşinci oldular. Uç adımda birincilik ve üçüncülük Yunanlılara kısmet oldu. Yugoslavyalı Nikiç ikinci, diğer bir Yugoslav atleti beşinci oldu. Rumenler de dördüncülüğü kazandılar. Bizim en fazla güvendiğimiz Pulad, bu yarışta 1,47 atlıyarak altmcı oldu ki, altıncıya puvan verilmediğinden bir sayı bile kazanamadık. Yunan usulü disk atmada Silâs, gene bütün rakiblerini geçerek 41,71 ile birinciliği aldı. Yugoslavlar 37,70 ile ikinci, Bulgarlar 35,90 ile üçüncü, Rumenler 35,86 ile dördüncü, biz de 35,67 ile beşinci olabildik. Sınkla yüksek atlamada birincilik, ikincilik Yunanlılarda kaldı. Bulgar Doyçef 3,70 ile üçüncü, Yugoslavlar 3,50 ile dördüncü, bizden Haydar 3,40 ile beşinci oldu. Bu müsabakaya giren Fethi 3,30 atlıyabildiğinden tasfive edildi. *** Stadyomda bu müsabakalar cereyan ederken spiker muntazaman Maraton yarışının bütün safhalannı bildiriyordu. Maratondan Atinaya hareket eden at letlerin en başmda Yunanlı Kiryakidis geliyordu. Yunanlı atlet yirmi beşinci kilometrodan sonra, en tehlikeli rakibi olan Romanyah Gali 1800 metro geride bırakmıştı. Kiryakidisin bu vaziyeti, stadyomu dolduranlann alkışlarile karşılanı yordu. Maratoncular, kırk iki kilometro ve iki yüz küsur metrodan ibaretolan bu mesafeyi koşarak stada yaklaşırlarken spiker, müsabıkların gelmekte oldugunu tekrar haber verdi. dönmekten ve vatandaşlarının alkışlarını toplamaktan kendini alamadı. Memnu niyetle kaydetmek lâzımdır ki, Kirya kidis bu alkışlara hak kazanmıştı. Biraz sonra yani, bir dakika 37 saniye farkla Romanyah Gal de stada girdi. Geçen senelerin Maraton şampiyonu, bu sene yerini' başkasına kaptırmaktan mütevellid bir hüzün içinde bulunuyordu. Maamafih Romanyah atlet de çok alkışlandı. Maraton koşusunun birinci ve ikincisinin muvasalatmdan bir hayli sonra di" ğer koşucular büyük aralıklarla birer birer gelmeğe başladılar. Bunlann hepsi de Yunanlı idi ve ellerinde birer Yunan bayrağı taşıyorlardı. Maraton yarışına biri Rumen yedisi Yunan olmak üzere sekiz atlet girmişti; bunlann hepsi de bu uzun mesafeyi koşmağa muvaffak oldular. 1 0 0 x 4 bayrak yarışı, bizim için çok talihsiz oldu. Vaktile ayni sahada bu yarışta birinci gelen atletlerimiz, bu sefer Bulgarlann da arkasında kalarak beşinci oldular. Bizden birinci koşucu Cemil idi. îyi bir çıkış yaparak bayrağı güzelce getirdi ve Nazmiye verdi. Nazmi de arada mesafe bırakmıyarak bayrağı Fethiye götürdü. Münci, bayrağı Vedada verdiği zaman diğer milletlerin atletleri bizi on metro kadar açmışlardı. Artık son gay ret te bir faide vermedi, ancak beşinci olabildik. Birinci gelen Yunan takımının derecesi 43,9, bizimki 45,6 idi. Münci ve Vedad; Cemil ve Nazmi gibi koşabilselerdi, her halde üçüncü olurduk. *** Güverte yanında olanlardan birkaç kişi de gemi direklerine sarılarak mu hakkak bir ölümden kurtulabilmişler dir. • Bu sırada geminin yemek salonlarındaki bütün tabak, bardak ve saire kırılmış, birçok kamaraların camlan parçalanmış, yatakta bulunanlar yerlere yuvarlanmıştır. Gemi kaptanlarının söylediğine göre, geminin yaptığı inhiraf beş derece daha fazla olsaydı, vapur muhakkak surette devrilecek ve içindekilerle bera ber Adalar denizinin dalgalarına karı şacaktı. Bu anî tehlike üzerine gemi derhal durdurulmuş, bir müddet bu vaziyette kaldıktan sonra yarım süratle yoluna devam etmiştir. Fırtına, Çanakkale Boğazına girilinciye kadar devam etmiş, ancak Boğazı geçince sükunet bulmuştur. Maamafih gemi Marmara da da hayli sallanmış ve saat beşte rıhtıma yanaşabilmiştir. Bu yüzden at letlerimiz Atinadan pek bitab bir halde gelmişlerdir. Ayni vapurla memleketlerine gitmekte olan Romanyah atletler dün şehrimize çıkmışlardır. Bugün Köstenceye ha reket edeceklerdir. ,' ... , . ... Bursada üç kulüb birleçti Bursa (Husust) Şehrimizdeki futbol kulüblerinden Acarspor yurdu ile İdman yurdunun birleşerek (Acar îdman yurdu) adile bir kulüb teşkil etmelerin den sonra; Demirtaş kulübü de kendileMüsabakalar bittikten sonra yapılan rine iltihak etmiş ve üç kulüb tek kulüb kapanış merasimi güzel oldu. Efzun kıt'a halinde çalışmıya başlamıştır. lannın borazan sesleri arasında, müsa Lik maçları için hazırlık bakalann ilk gününden beri şeref dire Istanbul Futbol ajanlığından: ğinde sallanan Blkan bayraı, beş millet 18 ilkteşrin 936 tarihinde lik maçla atlet takımlarının kaptanlarının huzurile rına başlanacağından teşkilâta dahil kuindirildi ve gelecek sene Bükreşe götürülmek üzere hürmetle kaldırıldı. Bundan lüblerin fikistürü tanzim için kur'alarını sonra hurufu heca sırasile Balkan millet çekmek üzere 10 ilkteşrin 936 cumartcsi lerinin millî marşlan çalındı. Biz, millî günü saat 15 te tam salâhiyetli birer mumarşımızı bir defa oyunlarm açıhşında rahhaslarını Beyoğlu Halkevindeki Türk dmlemiştik. Bir defa da şimdi dinliyebi" Spor Kurumu Istanbul bölgesine gönder liyorduk. Halbuki oyunların devamı müd meleri rica olunur. detince Yunan marşını birçok defalar dinlediğimiz gibi Rumen ve Yugoslav marşlanm da dinlemiştik. *** Burada da her müsabakadan sonra, o yanşın birinci, ikinci ve üçüncüsü sahanın ortasına konulan ve Berlindekine benziyen bir kürsünün üstüne çıkıyorlar. Birinci gelen milletin marşı çalınırken her üçünün bayrağı da şeref direğine çekiliyor. Marş bittikten sonra atletlerin başına zeytin dalından birer çelenk takılıyor ve kendilerine birer madalye veriliyor. *** Oyunlar kapandıktan sonra galıblere verilmek üzere Yunan federasyonu tarahndan hazırlanan muhtelif kupalar ve hediyeler, Majeste Yunan Kralı tarafından birer birer tevzi edildi. Majeste Kral, her yanşın galibinin elini sıkıyor ve mükâfatmı bizzat veriyordu. Tabiî bu mükâfatlann hemen hepsini de Yu nanlı atletler aldılar. *** Yedinci Balkan oyunlarının umumî bilânçosu, evvelce telefonla da bildirdi ğim gibi, şudur: Yunanistan 153 puvanla birinci, Yugoslavya 71 puvanla ikinci, Romanya 65 puvanla üçüncü, Türkiye 28 puvanla dördüncü, Bulgaristan 13 puvanla be şinci. Bu seneki müsabakalara beş millet girdiği için birinciye 5, ikinciye 4, üçüncüye 3, dördüncüye 2, beşinciye de 1 puvan verilmiştir. Rümen takımı, bu sene, diğer senelere nazaran çok iyi derece almıştır. Rumen takımında yeni ve kuvvetli elemanlar vardır. Gelecek sene Bükreşte yapılacak olan 8 inci Balkan oyunlannda Rumenlerin ikinci olmalarına simdiden intizar Merkez Bankası ecnebi paralarla tediyatı kabul ediyor Merkez Bankası bugünden itibaren parasını düşüren memleketlere aid paralarla tediyat yapmak istiyen tacirle rin ve müesseselerin tediyelerini ka bule başlamıştır. Bu suretle harice frank borcu olan birçok müesseseler vasatî olarak bu tediyelerden %35 nisbe tinde istifade etmektedirler. Alman pamuk dairesi reisi lzmire gidiyor Birkaç gün evvel şehrimize gelen Almanya pamuk ithalât dairesi reisi Pabst ve Bern fahrî konsolosumuz Ohlen dorf yarınki vapurla İzmire gidecek lerdir. Maarif Vekâletinin nazarı dikkatine Dün, matbaamıza Kıbrıslı talebelerden mürekkeb bir heyet gelerek şu dilekte bulundular: « Biz, yaz başlangıcında yetmiş kadar arkadaş memleketimizi terkederek ana vatana geldik. Okumak istiyoruz. Şimdiye kadar hükumetimizin bize gösterdiği müşfik muameleye karşı müteşekkir ve minnettarız. Hemşerilerimizin birçoğu Türkiye Cumhuriyeti sayesinde yetişmiş ve bugün vatani hizmetlerini ifa etmek üzere ana vatanın her tarafına yayılmıştır. Bu sene ise biz hemen hemen hiçbir mektebe kabul edilmedik. Çoğumuz müş . kül vaziyetteyiz. Terki tabiiyet ettiğimiz için artık memleketimize de dönmemizin imkânı kalmamıştır. Memleketimize nâfi bir unsur olmağı duşunürken bize karşı reva gorülen bu üvey evlâd muamelesi hepimizi çok müteessir etmiştir. Lstıkbalimizin heba olmaması için lutfen alâkadar makamların nazarı dikkatlerinl celbetmenizi rica ederiz.» Ayhk abone Stadda bir alkış tufanı koptu. Bu alkış tufanı arasında Kiryakidis, elinde bir Yunan bayrağı olduğu halde stadm kapısmdan göründü. Bu uzun mesafeyi 2 saat 49 dakika 10 saniyede koşmağa muvaffak olan bu gayretli atlet, yorgun, fakat mütebessim ve memnun bir çehre ile stada girdi, yarım tur daha yaptıktan sonra yarışı bitirdi. Fakat yarışı bitirmesine r agmen stadm etrafında bir defa daha edebiliriz. AHMED IHSAN