25 Eylül 1936 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4

25 Eylül 1936 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURİYET 25 Eylul İ93Ö KüçUk hikfiye Vaidler ..• Teselliler Mahmud Yesari lıyim... Kocası, alay ediyordu: Git gör, seni bekliyorlar... Git • mezsen ayıb olur! Şazimend, Rakımın yeni apartımant nı kolayca bulmuştu. Rakımın kansı, Şazimendi karşılamıştı: Çok naziksiniz... Rakım, çok memnun olacaktır, eminim. Ah, ne kork~ tuk, bilseniz... Ehemmiyetsiz gibi görir nen bir kaza amma... Olsun... Çok feci bir netice de verebilirdi... İhtiyatsızlık ta değil... Akacak kan damarda dur muyor... Olacakmış, işte!.. Doktorlar. mutlak bir istirahat emrettiler. Herkesi, yanma sokmuyoruz. Tabiî sizler başka... İki günün içinde öyle bozuldu, zaytfladıki... Kapı çalınmıştı; genc kadm, sıçradı: Doktor geldi galiba... Bir dakika müsaade buyurur musunuz? Şazimend, yalnız kalmıştı; dalgın düşünüyordu. Birdenbire, hastayı görmek istedi; ayaklarının ucuna basarak yürü dü, yan açık kapıdan baktı. Hastalık, bazı insanlan ihtiyarlatır, çirkinletir; bazılarını da gencleştirir, gj zelleştirir. Rakım, geçirdiği sarsıntının neticesi, solmuş, zayıflamıştı. îri siyah gözleri, garib bir parlaklıkla yanıyordu. Şazimend, bu zayıf, hasta çehrede, eski hatıraların sisleri arkasına saklanmış, genc mektebliyi görüyordu. Şazimend, kapmın önünde duramadı. sessiz adımlarla ilerledi, karyolaya yak laştı, elini alnına koydu, ateşi yokladı; sonra iğildi, onu bir kardeş sevgisile al nından öptü. Hasta, Şazimendi tanımıştı; bu scsiz şefkat ve sevgi, onu iliklerine kadaı titretmişti; hiçbir şey söylemiyor, gözliri ni minnettar panltılarla yanarak, Şazi mende bakıyordu. Onun, hasta halinde, başı ucuna iğilen gölge, alnını okşıyan el, alnına dokunan sıcak dudaklar, eski günlerin, ölmiyen sevgisiydi. Hasta, soluk dudaklan arasından mr rıldandı: Şazimend... Yavrum... Beni hatırladın değil mi? lyi olunca, gelir, seni görürüm! Şazimend, bu titrek, minnet dolu sesten ürpermişti; elile, onun alnını okşadı; ayaklarının ucuna basarak odadan çıktı. Salonda, kimseler yoktu; Şazimend. durup durmamağı düşündü; fazla du * rup ta ne yapacaktı? Göz pınarlan ya nıyordu. Kimseye görünmeden sofaya geçti ve apartımanın kapısım gürültüsüzce kapadı, sokağa fırladı. * * * Rakım, sözünde durmuştu; iyi oldu. ayağa kalktı... Fakat, öbür sözünde durmadı; Şazimendi, aramadı, bulmadı! Aradan gene yıllar geçti; iki akraba çocuğu, tekrar buluştular. Bu sefer, Rakım, kocasmm ölüsü üzerine kapanıp ağlıyan Şazimendi teselli etmeğe çahşı yordu: Seni, yalnız bırakmıyacağız, Şa zimend... Daima berabcr olacağız... Şazimend, teselli bulmuyor; ağlıyor, ağlryordu! Artık, onun vaidlerine inanmıyordu... İnansa da, bir faydası yoktu ki... Dil bayramı kutlulaması Beyoğlu Halkevinden: Türk dil bayramını kutlulamak üzere 26 eylul 936 cumartesi günü saat 21 de, Beyoğlunda, İstiklâl caddesinde, Nuruziya sokağındaki Partl kuragında evimizin gösterit salonunda, bir tören yapılacaktır. Tören progranu şudur: 1 İstiklâl marşı. 2 Hıfzı Tevfik Gönensay tarafmdan konferans (Türk dilinin üerleyişi hakkında). 3 Gösterit: (Yanlışlıklar serlsi) vod . vil, 2 perde. Bu törene btitün yurddaşlarımızı çağı rırız. Çağırı kartları evimizin Tepebaşm daki merkez kurağmda dağıtılır. Göçmenlerin vaziyetini tetkik RADVO Bu akşamki program J ISTANBÜL: 12,30 plâkla Turk musikisi 12,50 hava.» dis 13,05 plâkla hafıf müzik 13,25 muh» telif plâk neşriyatı 18,30 çay saati: Dana musikısi, Matmazel Janinin repertuvarı • 19,30 konferans Doktor Ali Şukru tara • fından 20 Sadi ve arkadaşları tarafından Türk musikisi 20,30 Safiye ve arkadaş > laruıın iştirakile Tıirk musikisi ve halk şarkılan 21 plâkla sololar 21,30 orkestra 22,30 ajans haberleri. VİYANA: 18,40 koro konseri 19,15 jimnastik ha.berleri, turizm haberleri, konuşma, saat, haberler, hava raporu 20,15 konuşma, u» lusal yaym 20,35 karışık melodiler 21,45 asrî musiki 23,05 haberler, hava raporu 23,15 musiki . 24,15 konuşma 24,30 balet musikisi. , BERLIN: 18,35 konuşma 18,55 sıhhî konuşma 19 05 musiki. gelecek haftanın programı 20,25 kemanla melodiler 20.50 günün a kisleri, haberler 21,15 eğlenceli musiki 22,15 konser 23,05 haberler, havadis, h va raporu 23,35 eğlenceli musiki. BUDAPEŞTE: 18,35 filim parçaları 19,15 spor haberleri . 19,25 piyano musikisi, konıerans • • 20,35 konser 21,40 haberler 22,05 orkestra konseri 21,40 haberler 22,05 orkes. tra konseri 23,10 musiki 24,05 cazband takrmı 1,10 son haberler. BÜKREŞ: 19,05 konser, konferans, konser . 20,40 opera yayını fgramofonla), istirahat es nasında haberler, spor 23,50 fransızca ve almanca haberler 24 rumence haberler. LONDRA: 18,55 çocukların zamanı 19,05 şan orkestra konseri . 20.05 havadis 20,35 eg; lenceli şarkılar 20.50 konuşma 21,05 piyano konseri 21,35 eğlenceli musiki ve dans havaları 22 10 açıkhava konseri • 23,25 havadis 23 35 dans mustkisi, havadis 24.45 keman konseri. PARİS [T. T. P.]: 18,05 orkestra konseri, konuşma 19,05 orkestra konseri, havadis 19,40 oriestra konseri, musiki konuşması 21,35 piyes. ROMA: 18,05 havadis 18,20 dans musikisi 19,25 yabancı dillerde yayın, liman haberleri, turizm bahisleri, gramofon, Holanda di linde turizm haberleri 20,25 eğlenceli mu. siki, haberler 20,55 Yunanistan için ya yın, havadis, gramofon 21.45 operet, is tirahat esnasmda konuşma 23,35 dans musikisi. istirahat esnasmda havadis. Zengin akrabalarla fakir akrabalan, dört hâdise, bir araya getirebilir: Nişan, düğün, ağır hastalık, ölüm! Bu hâdiseler de pek sık olmadığından, ailenin zengin ve fakir kolları, birbirle rini pek seyrek görürler; daha doğrusu, uzun yıllar, birbirlerini görmezler. Şazimend de, dayısının oğlu Rakımı görmiyeli seneler olmuştu. Bir kıs gecesi, yemekten sonra, ko cası bir yanda gazetesini okurken, Şazimend de öbür yanda, çorab yamıyordu. Hemen hiç konuşmuyorlardı. Kocası, birden elinden gazeteyi bırakarak kansına sordu: Dayınm oğlu mühendis miydi? Evet. Adı da Rakımdı, değil mi? Evet. Rakım Bahir... Şimdi ne reden aklına geldi? Kocası, gazeteyi uzatmıştı: Bir otomobil kazası geçirmiş! Şazimend telâşla gazeteyi aldı: Ne diyorsun? Bir yeri kırılmış mı? Yaralanmış mı? Hayır... Nisbeten hafif geçiştir miş! Şazimend, gazeteyi okurken teessü ründen titriyordu: Vah, zavallı! Çok büyük bir kaza atlatmış! Kocası, alay etti: Kendine gel yahu... Neredsyse düşüp bayılacaksın? Ne oluyorsun?.. Bizim de otomobilimiz olsaydı, bizim de başımıza böyle kazalar gelebilirdi. Hem, fazla telâş edecek birşey yok... Onlar, zengin insanlar, hastalık, kaza, felâket, onlan, o kadar korkutmaz... Para, ölüyü bile diriltir. Sen, kendi derdine bak.. Şazimend, cevab vermiyordu. Gaze teyi, tekrar okudu ve okuduğu her satır da, geçmiş günlerin eski hatıralan can landı. Rakımla, çocukluklan, hemen heman bir arada geçmişti. Mektebe gitmv ğe başladıklan zaman, birbirlerinden ayrılmışlar; Rakım, yatı mektebini bitir dikten sonra, tekrar birleşmişlerdi. Ikisinin de anneleri dosttu ve talihleri de birbirine benziyordu. îkisinin de ko calan genc yaşta ölmüştü; ikisi de evlenmemişler, çocuklannı yetiştirmekten başka birşey düşünmemişlerdi. Rakım, büyüdü; yakışıklı bir delikanh oldu: «Mühendis mektebine girece ğim, parlak bir mühendis çıkacağım, ve o zaman Şazimendi alacağım!» diyordu. O, bunlan söylerken, Şazimend, utanıyor, ellerile yüzünü kapatıyor, odadan kaçıyordu. Yıllar geçti; Rakım sözünde durdu; mühendis mektebine girdi ve parlak bir mühendis olarak çıkb. Fakat, öbür sözünde durmadı; Şazimendi unuttu; zengin bir ailenin kızile evlendi. Şazimend, ister istemez unuttu; yaşamak için, çalışmağa mecburdu ve çahş mak mecburiyetinde olduğu için, sevgi. hatıralar, yeis, gözyaşı gibi fantezileri düşünecek halde değildi. Yıllar, yıllan kovaladı; Şazimend evlendi; eski ha tıralar, yeni hatıralarla kanştı. Neler düşünüyorsun, Şazimend? Çok merak etme... Kazayı savuşturmuş, verilmiş sadakaları varmış... Evet... Bugünlerde gidip görme * Şehremini Halkevinden 1 Ankara radyosunu dinleme (saat 18 den itibaren). 2 istiklâl marşı. 3 Konferans. 4 Serbest kürsti. Sıhhat Vekili Trakyada 5 Ulusal rakıslar. Bir iki gündenberi şehrimizde bulunan Son günlerde Köstenceden bir vapur 6 Oz turkçe şiir. 7 Gösterit (Ş. H. E. Gösterit kolu ta Sıhhat Vekili Refik Saydam Ankaraya göçmen daha gelmiş ve Anadoluya nakrafından). dönmüştür. Refik Saydam buradan ay ledilmışti. Yakında Kalkavanzadelerin 8 Halk şarkılan. rıldıktan sonra Derince ve îzmite yerleş iki vapurile Köstenceden 1000 den fazla 9 Muzik. tirilen göçmenlerin vaziyetlerini mahallen muhacir getirilerek Anadoluya sevkedi tetkik etmiş ve göçmenlerin istirahatini leceklerdir. VEFAT temin için îzmit Sıhhat müdürlüğüne baSıhhat Vekili Refik Saydam 10 gün Sabık Galata Paket gümrüğü müdüzı direktifler vermiştir. sonra tekrar şehrimize gelecektir. rü, Yanyalı merhum Hayreddin Paşa kerimesi îkbal Hanımm zevci, Borsa acentalarından Bay Selim oğlu Refiğin pederi, Belediyeye alınacak yeni memurlar Bay Selim oğlu Tevfik dun vefat eylemiştir. Cenazesi bugünkü cu'ma günü saat 10,30 da Cihangir Susam sokağmdaki evlerinden kaldırıla rak Bakırköy camisinde öğle namazının edasından sonra Bakırköy aile mezarhğına defnedilecektir. Merasimde bu lunmak istiyenler saat on buçukta evde veya 12 de Bakırköy camisinde bulunmalıdırlar. Allah gani gariki rahmet eyliye. TÜRKİYE İŞ BANKASI İSTANBUL ŞUBESİ DİREKTÖRLÜĞÜNDEN: Bankamız gişelerinin 1 birinciteşrin 1936 perşembe gününden itibaren sabah saat 10 da açılıp 16 da kapanacağı sayın alâkalılarunıza bildirilir. Belediyede memur olmağa talib olan gencler imtihan esnasında Belediyeye yeniden memur alınması miştir. takarrür etmiş ve bunun için dün bir imîmtihan evrakı tetkik edilerek en zitihan yapılmıştır. İmtihana ekserisi lise yade muvaffak olanlar içinden lüzumu İrtihal Süleymaniye camisi hatibi Hafız Ke mezunu olan elliden fazla genc iştirak et kadar memur alınacaktır. malin validesi Bayan Feride evvelki gece saat 11 de vefat etmiştir. Cenazesi Bu gece nobetçi olan eczaneler şunlarbugün kaldırılarak öğle namazı Fatih dır: camisinde kılındıktan sonra Edirnekaİstanbul cihetindekiler: 26 Eylul Cumartesi suvare saat 21 de pısındaki makberesine defnedilecektir. Aksarayda (Zıya Nuri), Alemdarda (Ali 27 Eylul Pazar matine saat 18 de suvare 21 de Rıza), Bakırköyde (Merkez), Beyazıdda Allah rahmet eylesin (Haydar), Eminönunde (Hüsnü Haydar), Fenerde (Arıf), Karagümrukte (Arif., Küçukpazarda (Hıkmet Cemil, Samatya KoFERNAND GRAVEY camustafapa$ada (Rıdvan), Şehremininde LUC1EN BRAOUX (Nazun), Şehzadebaşında (Üniversite). Beyoğlu cihetindekiler: TAMAMİLE YENİ NUMARALAR. Parls için KATE DE NAGY Oalatada (Yenlyol), (Muatafa Naü), hazırlanan programlar Hasköyde (Nisim Aseu), Kasımpaşada Fiatlar : 75 50 25 kuruş Localar 2 ve 3 lira (Müeyyed), Merkez nahiyede (Oalatasa ray), (Matkoviç), Şişlide (Asım), Taksimde (Kürkçiyan), (Zafiropulos), (Ertuğrul), Üskudar, Kadıköy ve Adalardakiler: ^s. 26 Eylul cumartesi günü akşamı Buyükadada (Merkez), Heybelide (Yu * Pek yakında suf), Kadıköy Pazaryolunda (Merkez), Moltv dada (Faik İskender), Üsküdar Ahmediyede (Ahmedlye). , FRANSIZ TİYATROSU NOBETÇI ECZANELER TAMARABEK Revüsünün veda müsameresi Şehzadebaşı TURAN TiYATROSU kış temsillerine başlıyor BİR MAYIS Gecesi Sineması yeni mevsime başlıyor . . . ŞENLiK GECESİ Vodvil 3 perde Pazar günü gündüz : KIRKINDAN SONRA Vodvil 4 perde VARYETE KANTO DUETO DANS NASiDHALiDEFAHRi BiRLESiGi İPEK Bu akşam S 1N E MA S I MAHMUD YESARl « AŞK HUZÜNLERİ • • KADIN ASLA UNUTMAZ » fjlimleri gibi HATIRASINI Hiçbir VAKiT UNUTAMIYACAGINIZ BİR ŞAHESER GöSTERiLiYOR. öinemasında M E L EK K I R I K GARY COOPER ANN HARDiNG R Ü Y A Yaratanlar: PîERRE BLANCHARCHARLES VANELVERA KORENE DiKKAT: Bu filmmvıfr' başka sinemalarda evvelce ilân edilen yahutta gosterilen filmlerle hiçbir ş y g alikası olmayıp çevrilmesi henüz iki ay evvel bitmiş YENi BiR FiLMDiR. Aynca Paramount dünya haberleri Fransız Suriye muahedenamesi Son moda saç tuvaletleri Holanda Prensem Juliananm nişan merasimi Nuremberg kon resi Büyuk maçlar vesaire... izi gibi mükemmel bir delil vardı. Katilin parmağında bir ceriha olduğuna şüphe yoktu. îşte bu ceriha ile kimin mücrim olduğu ortaya çıkacaktı. Bunun için de hastanede muayeneden uzak kalmış kimse bulunmamalı, herkes ellerini göstermeliydi. Karar verildi: O gece, fevkalâde olarak hastanede alıkonulan doktor ve has tabakıcılar gelip Kutsiye ellerini göstere* cekler, bir parola alarak kapıcıya söyliyecekler, bu suretle çıkabileceklerdi. Içeride kalanlar da isim sırasile gelip Kutsinin isim listesine kaydolunacaklar dı. Kutsi müdürün odasmda bir saatten fazla bu işle meşgul oldu. Yirmi kiş:yi tetkik etti; bir netice çıkmadı. O gece evlerine gitmek istiyenlerin hepsi çıkıp gittiler. Karardan haberdar olmıyanlar kapıcınm odasına geldikleri zaman taşral1 kapıcı: Parolayı diyin bahalım! Diyor, bilmiyenler «ne parolası?» diyince kapıcı tarafından müdürün odasma gönderiliyorlardı. Bu meyanda doktor Niyazi de gelmiş, kapıcıya açmasını söylemişti. Kapıcı: Kusura bakmayın doktor bey, bugünkü meseleyi biliyorsunuz ya... Ondar Rus aşkı Rus heyecanı Rus şarkıları Çarlık devrinin müthiş zulümleri en nefis ve ihtişamlı dekorlar arasmda bir aşk ve ihtiras macerası. Mükemmel RUS KAFKAS ÇiGAN Orkestraları V O L G A AHKUMLARI dolayı parola almak gerek. Ne parolası yahu? Kutsi Bey diyor onu. Müdürün odasmda oturup bekliyor. Odaya kadar giderseniz... DcJrtor saatine baktı: ı Vay, saat ona geliyor, geç kalmı şım... Telâş ediyordu. Fakat kapıcı yerinden kımıldamadığı için doktor: Kimden alacağız parolayı, dedin? Başkomiser beyden. Müdürün o dasında... Peki, gideyim.. Ve Niyazi Bey acele büyük binanın kapısından girdi. Yeni bir büyük film veriyor İ Reisi meşayih Ayasofya kürsü şeyhi ve Evkaf müdiriyeti umumiyesi encü men ve tevcih mümeyyizi Hafız İrfan Kızıltaş pederi Hacı Hafız Mustafa Kızıltaş sektei kalbden vefat eylemiş olmakla bugün Kocamustafapaşada Sünbülefendi camisinde cuma namazı eda edilerek Merkezefendide aile kabris tanma defnedileceğinden Lâlelide Koska caddesinde 2 numaralı hanesinden saat on buçukta kaldınlacağından merhumu seven ihvanlannın bulunmalanm rica ederiz. VEFAT HALK OPERET! Taksim Bahçesinin kap«h kısmında Bu akşam 21,45 te Rahmet Efendi Ayrıca: Elektrikli kuklalar ler, hademeler, hatta hastalar.« Müdür biraz düşündü, sonra: Hakkınız da var komiser bey; dedi. Çünkü eğer katil henüz içeride ise ve dışanya kapıdan başka çıkacak yol bulamıyorsa gelip size muayene edilmek mecburiyetini görünce bir müddet kala caktır. Onun için dışan çıkmak istiyenler bittiğinden şimdi içeridekileri tetkike sıra geldi. Katilin içeride olduğuna şundan dolayı kaniim. Güneşli hastanenin etra * fında yüksek bir duvar var. Bu duvarm ancak üç kapısı görünüyor. îkisi kilidli olan bu kapılarda, duvann dört köşesi de tutuludur. Her taraf aydınhktır. Haydud, buradan bize görünmeden çıkamaz. Bir müddet içeride gizlenecek. İçerisi de gizlenmiye pek müsaid. Girintisi çık\nh^ sı pek çok. Bu araştırmayı bu akşam yapmamız kolay değildir. Yarın gündüz gözüne bırakacağız. Şimdi yalnız bütün içeridekileri elimizdeki listeye göre muayeneden geçirmek ve hastalardan henüz uyumamış olanları... Müdür müdahale etti: lArkan var] HALK OPERET1 Pendikteki beyaz ev Zabıta romanımıı: 35 Vay, vay bu ne? Diyerek hayretle açılan gözlerini yatak çarşafı üstündeki lekeye dikti. Bir kan lekesi... Bunu tabanca yapmıştı. Arkadaşlarına: Gördünüz mü? dedi. Elimdeki tabanca beyaz çarşafın üstünde bir kan lekesi bıraktı. Pek hafif, belli belirsiz amma herhalde kan lekesi değil? Görenler tasdik ettiler ve Kutsi herkese sordu: Tabancanın üstünde kan lekesinin işi ne? Bundan ne çıkarırsınız? Cevab yok. Kutsi, silâhm muhtelif noktalanna beyaz mendilile dokunuyor, lekenin hangi noktada olduğunu anlamağa çalışıyordu. Sonra: Evet, dedi, anlaşıldı. On dakika evvel bu tabanca ile ateş eden katil nişan almamak ve kolunu uzatarak herkesin nazan dikkatini celbetmemek için bir usule başvurmuş. Silâhm namlusuna şehadet parmağını dayamış, bu tabiî destekle hedefi iyi kotü tayin etmiş, ateş etmiştir. İşte böyle... Kutsi silâhm namlusuna parmağını uzattı, dipçiği parmakları arasma aldı ve orta parmağile tetiği çekti. Silâh belinin istikametinde ve yanında olduğu halde aşağı yukarı nişan almak kabildi... Namlu, dedi, kısa olduğu için haydudun parmağı namlunun boyunu geçmiş ve işte kurşun da çıkarken bu parmağı yaralamıştır. Bu kan o yaradan silâh üzerinde iz bırakmış olacak. Asistan Niyazi merakla sordu: Hepsini kabul ettik. Bu istidlâllerin faydası ne olacak? Çok birşey değil. Bence katil şu dakikada hastanededir. Herkesi gözden geçireceğiz. Elinden yaralı birisini bulursak mücrimi yakalamış olacağız, Başkomiserin sözleri herkeste heyecan uyandırdı. Katilin hâlâ hastanede olma sı, herkese birbirine karşı şüphe veriyor. gözler büâihtiyar, sağda solda dolaşıyor, birisini anyordu. O sırada bir memur geldi ve Kutsiye silâh atıldıktan sonra bi nadan dışarı kimsenin çıkmadığını haber verdi. Doktor Şinasi: Yahud, dedi, dışandan içeriye yabana ^irmedi. Aramızda Kutsi Beyin arkadaşlarından başka yabancı yok. O halde katil bizim içimizden birisi mi? Kutsi omuzlarını kaldırdı; güldü: Bilmem, dedi. Bildiğim birşey var" sa katil maksadile iki kurşun atıldığıdır. Katil bir kuş değilse kaçmamıştır, gene içeridedir. işte bildiğim bu... Belki haydud bizzat gelmedi. Burada, hastane memurlanndan birisini tevkil etti. Bu da miimkün!.. Kimse cevab vermedi. Kutsi kalktı ve hastane müdürüne: Odanıza kadar gidemez miyiz? dedi. Bina dahilindekileri birer birer mu ayene için bir çare düşünelim... Nurullah Beyle Kutsi 8 numaralı koğuştan çıkarak aşağıya indiler. * * * Kutsiye göre hastane içmdekilerin hepsinden şüphelenmek, hepsini teker teker gözden geçirmek lâzımdı. Elde, bir kan Yaralı Parmak Nurullah Bey hayretini gizliyemiyor du: Bizim doktorlan, hastabakıcıları bile araştmyorsunuz. Onlardan nasıl şüphelenebilirsiniz ?. Kendi adamlarımı da araştırdığımı göreceksiniz. Hastanede kim vaısa hepsi şüphelidir. Siz ve ben bile.. Peki amma, işte hiç kimse bir iz vermedi. Daha durunuz bakalım. Içerideki

Bu sayıdan diğer sayfalar: