CUMHURIYET 13 Eylffl 1936 Görmiyecek gözler Onu, hafta tatilini geçirmek üzere Hele bir golfü bitirelim de... diyegittiği deniz kenanndaki otelin tarasa rek içkisinin son yudumunu da içti ve îinda görmüştü. Genc adam, yemekte Allah rahatlık versin deyip telefon okarşısında oturan bu siyah parlak saç dasına doğru ilerledi. lı, iri elâ gozlü kadınla tanışmak için Genc adam yatağına girdiği zaman Eırsat arıyordu. Yemekten sonra genc şimdiye kadar hiçbir kadına karşı duyiadm kahvesini içmek için tekrar tara madığı acayib hislerle, genc kadm için saya çıktığı zaman, genc adam genc ka bir sempati, bir yakınlık duydu. Genc İımn yanına yaklaşarak: kadm da odasına döndüğü zaman ye Sizinle beraber kahve içmeme mü ni tanıştığı bu sporcu delikanlıyı dü îaade eder misiniz? diye sordu. Genc şünmeğe başladı. Genc adamın temiz îadın, karşısında eğilmiş, her halinden ve açık konuşuşu, kibar tavırları, sade sportmen olduğu anlaşılan, sade giyin giyinişi pek hoşa gitmişti. Tath hayal niş saçlarını itina ile taramış, genc a lerle soyunmağa başladı. Bir ara gözleri iamın ricasına, müziği andıran sesile gardrobun aynasmda kendisine bakan nüsbet cevab verdi ve yanında yer gös bir çift iri elâ gözle karşılaştı. Aynada seyrettiği kadm hakikaten sevmeğe ve terdi. sevilmeğe değer bir mahluktu. BılhasDelikanlı sordu: sa kocasının ihmali de meydanda ol Çoktanberi burada mısmız? Dündenberi. Fakat hoşuma gider duktan sonra ne için birkaç gününü «e birkaç gün kalmak istiyorum. Siz eğlence ve macera ile geçirmemeliydi? tıe zamandanberi buradasıruk.? Ertesi sabah golfe gittiler. Yolda genc Ben de dündenbpri. Fakat, maale adam bu oyundaki muvaffakiyetlerini sef ben yarın sabah tekrar vazifemin övünerek anlatıyordu. Oyun bittikten başına dönmek Tnecburiyetindeyim. sonra genc kadınm mühim bir farkla Çok güzel, yaramazhkla geçirecek galib gelmesi şerefine kulüb ^masında öoş vakitlsriniz olmadığma memnun viski içmeğe gittiler. îldum. Delikanlı kızarak: Delikanlı: Zaten şu dakikaya kadar arasıra Bugünkü talihsizliğime şaşıyorum. 2İde ettiğim boş zamanlarımda dahi Oyunda hiçbir meharet gösteremedim paktimi yaramazlık diye kasdettiğiniz ve mağlub oldum, dedi. Genc kadm jekilde hoşça geçirecek bir mevzua da çapkın çapkın gülerek: tesadüf edemediğimi size bütün sami Ben de size müsaadenizle şunu haniyetimle temin edebilirim. tırlatmak isterim ki, içimden bir ses Genc kadm çapkın bir kahkaha ile bana sizinle her hangi bir oyun oynargülerek: sam sonunda daima galib geleceğimi fı Ümid ederim ki bu sözlerinizle si sıldıyor, diyerek sol gözünü kırptı. re yaramazlık yapabilmeniz için müsa Mükemmel bir nazariye, öğleden id fırsatlar ihdas edeceğimi ima etmek sonra denize gidiyoruz, değil mi? Istemiyorsunuz? Evet, fakat nerede yüzeceğiz, oteGözlerinin içine kadar kızaran genc lin plâjmda mı? ıdam yarı gülümseme, yan mahçubi Hayır, böyle güzel bir günde p ' v yetle cevab verdi: jın kalabalığı her halde can sıkıcı ' ir İstirham ederim, hakkımda fena şey olur. Plâjm sağmda otele azam' iki rehablara düşmeyiniz. kilometro uzaktaki kumsaldan denize Ve sırf lâfı değiştirmiş olmak için girsek fena olmaz. Hâve etti: Öğleden sonra tenhadaki kumsala Golf oynar mısınız? gittiler. Yolda gene iyi yüzücülüğünden Evet. bahseden genc adam yaptıkları sürat Yüzer misiniz? yanşında genc kadına gene mağlub ol Evet. du. Yanştan sonra güneş banyosu ya Mükemmel! Öyle ise sizi yarın saparlarken genc kadının sigarasmı ya bah bir golf partisine davet ediyorum. kan delikanlı biraz daha genc kadına Öğleden sonra da plâja gideriz. sokularak gözlerini yere dikti ve: Arzularmızda fazla istical göster Çok güzelsiniz! diye kekeledi. Genc diğinizi zannediyorum. kadın gözlerile genc adamm gözlerini Tekrar kızaran delikanlı: Hakhsmız. Fakat akşam yemeğin arayarak: den sonra beraberce dans etmek arzu Sahi mi? diye sordu. mu da her halde pek acele bir istek far Evet çok güzelsiniz ve siz de bu zetmiyeceğinizi zannediyorum, diye ce vafsınızı bildiğinizden dolayı daima vab verdi. mağrur görünüyorsunuz. Genc kadmın Aralarındaki boy ve yaş farkına rağ kolunu acemice kavrıyan delikanlı boş men genc kadın genç partnerinin kol kalan öbür elini genc kadınm beline ları arasında müziğin ahengine uyarak dolayarak kendisine doğru çekti ve dudurmadan saatlerce. çılgmca dans etti. daklarile partnerinin küçük ağzım a Bir ara delikanlı yorgunluktan bitab radı. Genc kadın hiçbir mümanaat gösbir hale gelen genc kadına sordu: termedi. Bir şey içer misiniz? Bir müddet sonra genc kadın: Biraz viski ve soda. Ondan sonra Rica ederim, artık dönelim, üşü da gidip kocama telefon etmeliyim. düm, diye silkinerek ayağa kalktı ve O zamana kadar kadınm elindeki yü genc adamın yalvarmalarma, ricalarma züğe dikkat etmiyen toy delikanlı genc kulak asmıyarak elbisesinin bulunduğu kadınm sol eline korku ile bakarak ağ tarafa gitti. Sonra akşam karanlığmda zından gayriihtiyarî bir oh! fırlattı. otele döndüler. Genc adam sordu: Zevciniz buraya gelecek mi? Yemekten evvel bir kokteyl? Hayır, kocam maden mühendisi Hay, hay. dir. Her tatil gününde onun mutlaka Kokteyli genc kadının odasında içtimaden ocaklarında meşgul olacağı mü ler. Sevişiyorlardı. Aşk ve ihtiras sahhim hâdiseler vardır. Vazife aşkı koca nesine genc kadın fasıla verdi: mı böyle karısından uzakta kalmak Yemekten evvel bu kadar kâfi! Komecburiyetinde bırakıyor. îşte bundan cam tarafmdan görülmek ihtimalin dolayı ben de her yere yalnız gitmek den de çekiniyorum. mecburiyetinde kahyorum. £evciniz burada olmadığına göre, İçkilerini ağır yudumlarla ve hiç kobu ihtimal yerinde değil. Zevcinizin nuşmadan içtiler. gözleri her halde buralara kadar da nü Bir dans daha lutfeder misiniz? fuz edemez! Peki. Fakat, yalnız bir tek dans. Bu sırada kapı vuruldu. Garson genc Kocama muhakkak telefon etmeli ve kadının adresine bir telgraf getirmişti. ondan sonra da yatağa girmeliyim. Asabî ellerle kâğıdı açan genc kadın Teşekkür ederim. Yarın golfe gemuhteviyatma göz gezdirir gezdirmez leceksiniz değil mi? sapsarı kesildi ve boğulur gibi mırıl Evet. dandı. Öğleden sonra da plâja? Hayır... O bizi görmiyecek... Biraz Genc kadm manalı manalı gülümsi evvel çahştığı maden ocağmda bir inverek: Bibliyoğrafya Isparta Hi Yer Adları İlkadım Basımevi, Isparta 1936 Fiatı 40 kuruş \ Halkevleri yayınlarmm gittikçe artmakta ve arktıkça da özlenmekte ol duğunu memnuniyetle görüyoruz. Isparta Halkevi de «Isparta lili ve Yer Adları» isimli bu kitabla birinci eserini meydana koyuyor. Müellif Fehmi Aksu kitabm ön sö zünde: <Yer adlarımız, ulusal anıt ve yazgılarımız gibi güvenilecek kültür belgelerimizdendir. Bunların her biri nin bir tarih angısı, bir ata sesi saklı yan değerlerinin yetkeli tahlil ve araştırmalarla, açığa çıkarılabileceklerine şüphe edilemez. Bu vargıya elverişli materyelin el altında toplu bulunma smdan ise bilgilerimiz için ancak fay da ve kolaylık umulabilir. Bu düşünce ile tabiatin oldukça an zaladığı ve Türklüğün ölmezliklerile bezediği yurdumuzdan bir parçasınm, Isparta İlinin, yer adlarım toplamıya giriştim. Böylece şu küçük broşür meydana geldi. Sanılmasın ki Isparta İlinin yer adları buraya sığan 4300 kelimeden ibarettir. Yakalıyamadığıma acındığım, kimbilir, daha nekadar yer adı vardır. Bu alanda ilk adım olduğundan nok sanlarımın bağışlanacağını umarım» diyerek bize bu işe çok ciddiyetle sa nldığım ispat ediyor. Eser müellifinin topladığı kelimelerle muhtelif muallim ve memurların gönderdiği iki bin adın birleşmesile vücude gelmiş, bunları tahkik için birçok kitaba ve mecmualara müracaat edil miş, bu suretle de Isparta ve havalisi nin tarihini yazacaklara paha biçilmez bir memba hazırlanmış. Not halinde de birçok yararlı malumat verilerek kitabm kıymeti arttırılmıştır. Bu kitabdan ayni zamanda gerek dil, gerek folklör bakımından da istifade kabildir. Yurd tetkiklerini kolaylaştıracak bu gibi eselrerin çoğalmasını can ve gö nülden temenni ederiz. Profesör Samoiloviçin RADVO lstanbulda keşifleri Ç Bu akşamki program ) Dost memleket alimi, şehrimizdeki tetkikleri esnasında Türk dili hakkında yenilikler gösteren eserler buldu [Baştaraft 1 inct $ahl1e&e\ ir Hocenti tarafmdan yazılan Letafet name orta Asya edebî dil tarihi için fevkalâde ehemmiyeti haiz bir eserdir. Kitablanmda yazdığım gibi Çağatay d r linin Altınordu edebî dili kökünden vücude geldiği hususunda ben yalnız Taaşukname eserinden istifade ediyordum. Halbuki Letafetnameden öğrenildiğine göre, Taaşukname 14 üncü asırda Altr nordu devletinde yazılan Muhabbetna meye cevabdan başka birşey değildir. tstanbulda keşfettiğim bu çok kıymetli eserler hakkında yakmda uzun bir etüd neşredeceğim. Bu etüd Çağatay ve Altmordu dili münasebatını izah edici mahiyette olacaktır. değil, dünya kültür tarihinde de büyük bir rol oynıyan üçüncü Türk Dili Ku rultayma iştirak ederek Türk ilim adanr larile görüşmek şerefine nail olduk. Bu vesile ile iki dost memleket arasındaki rabıtalar bir kat daha takviye ve inkişaf etmiş oldu. Bu müddet zarfında Türk tarihi Kurumu Başkanı Bayan Âfet, Türk Dili Kurumu Reisi ve Maarif Vekili Saffet Ankan, yabancı memleketler kültür rabıtalarına yardım komitesi reisi Menemencioğlu Te Türk Dil Cemiyeti umumî kâtibi Ibrahim Necmi Dil menle görüşen, iki dost memleket arasmdaki ilmî rabıtalar hakkında fikir teatisinde bulunduk. Bu münasebetle profesör Marnn îstanbulu ziyaretinden sonra Sovyetler Birliğinde kurulan «Türk Cumhuriyetile ilmî rabıtalara yardım komitesi» tarafmdan neşredilecek olan ilmî mecmuaya Türk arkadaşlanmızm yazı yazmaları meselesi konuşuldu. Rusça ve türkçe olarak neşredilecek olan bu mecmua üç ayda bir çıkacakhr. Birinci nüshası bir ay sonra istişar edecektir. tstanbul kütübhanelerinde çok kıymetli iki eser daha buldum: Malum olduğu veçhile, Türk edebî dili için çok mühim olan membalardan biri Kur'anın türkçe tercümeleridir. Birkaç sene evvel Sovyet müsteşriklerinden biri tarafmdan orta Asyada bulunan en eski Kur'an tercümesinin fotokopisini ikinci Dil Kurultayına takdim etmiştik. Bu sefer îstanbulda yaptığım tetkikler esnasında elyevm Lenin grad kütübhanesinde bulunan mevzuu Türk Cumhuriyetinin Ulu Önderi ve bahs en eski türkçe tefsirin mabaidlerinin Türk kültür ilminin Büyük Rehberi olan îstanbul kütübhanelerinde bulunduğunu Atatürk tarafmdan kabul edilmek şerememnuniyetle öğrendim. fine nail olduk. Vatanımıza dönerken Kurultay intıbaları Türkiye Cumhuriyeti hükumeti ve Türk Profesör Samoiloviç bundan sonra alimleri tarafmdan bize karşı gösterilen Dil Kurultayına iştirak eden Sovyet mu dostça hüsnükabule en derin ve samimî rahhas heyeti namına da junları söyle ~ teşekkürlerimizi Sovyet murahhas heyeti tniştir: namına muhterem Türk matbuatı vasıta« Yalnız Türkiye kültür tarihinde sile bildirmeği vazife biliriz.» ÎSTANBUL: 12,30 plâkla Türk muslkisi 12,50 hav?« dis 13,05 plâkla hafif müzik . 13,25 muh, telif plâk neşriyatı «. 18,30 çay saati, dan4 muslkisi 19,30 Ambasadörden naklen var« yete müziği 20,00 Münir Nureddin târa* fmdan Türk musikisi 20,30 HUanet Rız^ ve arkadaşları tarafmdan Türk musikisl « 21,00 Erika Morinl, Alive Kleln ve Krayz* lerin plâklarından müntahab sololar21.3iî stüdyo orkestrası 22,30 Anadolu Ajansi haberleri. BUDAPBŞTB: 19,05 hlkâyeler r9,35 salon orkestrami 20,45 piyes . 21,30 haberler 21,40 piyesia devamı 22,50 haberler • 24,05 Çlngene ot* kestrası. BELGRAD: 20,35 ulusal yaym . 20.55 çîfte piyano 11^ konser 21,25 keman konseri . 22,05 hallj şarkıları 23,05 karışık yaym > 23,25 kon« ser 23,55 gramofonla dans havalan. BÜKREŞ: 19,05 orkestra konserl . 20,20 konferans» 20,40 skeç 22,35 haberler . 22,55 radyd orkestrası ve şarkılar 24 son haberle». VARŞOVA: 18,20 karışık konser . 19,05 küçük orkestra konserl . 21,05 gramofon . 21,30 edebİ yaym 21,45 konuşmalar 22,05 eğlencell yaym 22,35 plyano konserl 23,05 sptn? haberleri . 23,25 küçük orkestra . 24,0İ dans havalan. PRAG: 19,55 almanca haberler 20 konuşmaîar* 20,35 opera yayını: Hofman'm hlkâyele» ri 23,05 haberler . 23,30 gramofon, alman* ca haberler 23,40 gramofon. MOSKOVA? 19,20 amele yayını: Konser • 20,08 pi • yes . 21,20 ulusal Rus şarkılan . 22,05 y&« baneı dlllerde yaym. Matbuat müdürlüğünün taziyeti Kurun gazetesinin yazı müdürü A. Sırrı Uzellinin ölümü münasebetile Matbuat Umum müdürlüğünden ga zetelere bildirilmek üzere îstanbul Başım Kurumu başkanlığına şu telgraf gelmiştir: «A. Sırrının ölümü münasebetile Basım ailesine baş sağı diler, derin te essürlerimizi bildiririz.» Matbuat Umum Müdürü Vedad Nedim Tör ALKAZAR Yeni sinema mevsimi başladı Üç gündenberi muvaffakiyetle gösterilen ViKTOR MAC LAGLEN CONCHiTA MONTENEGRO YILDIRIM KAPTAN Narlıkapı Şafak tiyatrosunda H A L K OPERETİ Bu akşam 21,45 te Pek elim bir ziya H AL1ME Halî asayişte yüksek erkânıHarbfyö Yarın akşam mektebinde hocahğı ve topçu mekt« * Kadıköy binde müdürlüğile orduya ve evlâdı vaSüreyya bahçesinde: Deniz Havası tana ilim ve irfan nuru, zamanı harb * Bu gece nöbetçi olan eczaneler dır: îstanbul cihetindekilen Aksarayda (Ziya Nurl), Alemdarda (8nw n Rasim), Bakaköyde (Merkez), Beya • zıdda (Haydar), Emlnönünde (Hüsnü Hay. dar), Fenerde (Arlf), Karagümrükte (A* rif), Küçükpazarda (Hikmet Cemil), Sa* matya, Kocamustafapasada (Rıdvan), Şehw remininde (Nâzun), Şehzadebasında (İs • mall Hakkı). Beyoğlu cihetlndekiten Galatada (Sporiöis), Hasfköyd« CWeslnl Aseo), Kasımpaşada (Müeyyed), Merkefl nahiyede (Kanzuk), (Güneş), Şlçllda (Halk), Takslmde (Taksim), (İtlmad). Üsküdar, Kadıköy ve Adalardakilert Büyükadada (Merkez), Heybelide (Ta y suf), Kadıköy, Pazaryolunda (Merkez># Modada (Faik İskender), Üsküdar, Ahme» dlyede (Ahmediye*. Nöbetçi Eczaneler Hazin bir ölüm Edremid Noteri Mehmed Nezihinin oğlu kıymetli genclerimizden Melih henüz pek genc yaşmda vefat etmiş ve cenazesi bazı meb'uslarımız ve birçok zevatm huzurile kaldırılarak Heybeliadadaki makberesine defnedilmiştir. Me lih, Heybeliadadaki muhitinde fazileti, hayırperverliği ve insaniyetile tanm mış ve herkesin sevgisini kazanmış olduğundan bütün Ada halkı bu kıymetli gencin ölümüne ağlamıştır. Kederli ebeveynine taziyetlerimizi sunar ve sabırlar temenni ederiz. Merhumun pederi Mehmed Nezihile annesi; pek genc yaşında üful eden oğulları Melihin cenazesinde bizzat bulunan meb'uslarımızla diğer zevata ve tahriren taziyette bulunan arkadaş ve ahbablarına alenen teşekkür etmekte dirler. filâk olmuş... Yeşil gözleri bizi... ve... hiçbir şeyi artık hiç... hiç görmiyecek... göremiye... Genc kadm cümlesini tamamlıyamadan bir et yığım halinde genc adamın ayakları dibine yuvarlandı. Nakleden: Bu hafta İPEK Sinemasmda I MARTHA EGGERTH'in GEORGE ALEXANDER ve FELiX BRESSART ile beraber temsil eltigi mersimin görülmemiş ilk filmi olan GONÜL DEDiKODULARI Sevimli ve eğlenceli film, bütün îstanbul halkını kosjturuyor. ilâveten PARAMOUNT |URNAL senenin en aon dünya havadisleri de, bilhassa Çanakkale muharebesinda topçu müfettişliğile düşmanlara ateş « ler saçan, vatanın en mühim hidema • tında fevkalâde mesai sarfetmekle ma< ruf, Erzurum mevkii müstahkem ku • mandanlığmda ve en son Ankarada Müdafaai Milliye Vekâleti fen ve san,'« at müdürlüğünde iken tekaüd olan top* çu generali Hasan Kıpçak vefat etmiş» tir. Cenazesi bugün saat 15 te Göztepede İtfaiye sokağmdaki köşkünden kal « dırılarak medfeni mahsusuna defnedi • lecektir. Allah rahmet eylesin. MOHİKANLARIN SONU F E N İ M O R E C O O P E R 9 İn bütün dünyada okunmuş ve her zaman okunacak ölmez şaheseri Beyazlarla kırmızı derililer karşı karşıya !... Tarihln azim ve korkunç haklkî tabloları .... Inanılmaz heyecanlı sergfizeştler M . ( Trader Horn ) mümessilleri tarafmdan .... Bu harikulâde eserden alınan büyük film ALKAZAR SiNEMASININ bllyUk muvaffakiyeti olacaktır. Kenana pek az iltifat ederek: Anlaşılan yeni bbdiniz, yanınıza gelirim, görüşürüz. Dedi ve Kenanı bıraktı. Kenan ondan ayrılmak niyetinde değildi; bir taraftan korkarak kaçmak istediği halde bu adamı şayanı dikkat buluyordu. Hatta Nermin hakkmdaki endişesi olmasa onunla her hususta beraber hareket etmeyi tercih edeceku". Bir saniye tereddüdle Kutsiyi beklerken onun arkadaşile yarıda kalan muhaveresine devam ettiğini görünce yürümege mecbur oldu. İkinci mevki iki vagondan geçti. Tam birinci mevkie gireceği sırada olduğu yerde mıhlandı, kaldı. İkinci mevki vagonun son kompartima nmda bir elini pencereye dayayarak dalgın ve düşünceli, dışarıyı seyreden genc bir kız. Geriye döndü, iğildi, dikkatle baktı; oydu: Nermin. Küçük şapkasının altından gözlerinin yorgunluktan ve üzüntüden süzüldüğünü ve tıpkı ilk gördüğü sabahki bitkin halini farketti. Ayni kompartimanda başka kimse yoktu. Nermin yanında bir adamın durduğunu sezince başını çevirdi. Kenanı görünce hiç hayret etmedi. Çok tatlı bir tebessümle: du. Ben de sizi bekliyordum. Trene koştuğunuzu gördüm de... Dedi. Kenan bir anda verecek cevab bulamadı. Şaşırmışh, fakat birdenbire aklına arka vagondaki başkomiser gelince elile Nermine susmasım işaret etti. Nermin bu işaretten telâşa düşerek alçak sesle: Ne var? Kim var> Diye sordu. Kenan yalnız: Polisler! Diyebildi ve genc kıza hitab ettiğini belli etmemek için bajını başka tarafa çevirerek: Sizi mutlaka bulacağım. Ancak takib edilip edilmediğinizi öğrenmeliyim. Pendikte ineceksiniz değil mi? Diye sordu. Nermin başile tasdik etti ve birden gene elini çenesine dayayarak dışarıyı seyre daldı. Kenan bu kompartimandan acele çıkarak birinci mevkie geçti; kalbi heyecan içindeydi. Hiç beklenmiyen bir tesadüf.. Kenan onu nekadar istiyordu ve işte artık tahakkuk etmişti: Nermini tekrar görmüş, bulmuştu. Fakat ne fena şerait altında!... Şimdi bu vaziyetten kurtularak onurja rahat rahat, başbaşa, istediği gibi komışabilecek miydi?.. Kenan, bu gibi meselelerdekî a€emîB» ğine ve polisten değil, hiç kimseden gizK bir iş görmemiş, hiçbir hareketi saklı, ka»> palı kalmamış olmasına rağmen biraz ew» velki mahirane manevrasına kendisi da şaşh. Bütün geceyi ve bütün günleri Nermi» nin hulyasile geçirmiş olduğu halde on» görür görmez, hele onun tatlı tebessümile karşılaşır karşılaşmaz şaşırıp kalma < t mış, hemen kendini toplıyarak Nerminî sükuta davet etmişti. O sırada aklmdan geçen şu ihtimallerdi: Ya polisler Nermini tanıyor ve onu takib ediyorlardı. Bu takdirde Nerminlö konuşmıyarak onu polislerin takibinden kurtarmak, yahud ona uzakUn ve başkomiser Kutsi delâletile yardım etmek. Belki Kutsi ile Nermin şu trende tesadüfen bulunuyorlardı. O takdirde da Nerminle konuşarak onlann nazan dik« katini celbetmenin manası yoktu. Kutsî, Nermini hiç görmemiş, hiç tanımamış bila olsa Kenanın Pendik yolunda bir genc k'zla başbaşa konuşmasından muhakkaÜ bazı kokular alacak, muhakkak onu da takibe koyulacaktı. Kendi kendine: lArkası varj çarşamba gllnlinden itibaren AVNI TUTUŞ dünüz? Diye sordu. Eleninin teyzesi iki elini dizlerine vurarak: Ah pasam, iki haftadanberi hiç görmedık. Dedi. Eleni, onun uşağı tarafmdan da arandığmı, evine de hiç gitmediğini acı acı tekrar etti. Sonra: İki haftadan fazla oluyor. Bir akşamüstü geldi, on dakika oturdu. Bana yirmi lira verdi. Ertesi gece oyundan dönünce uğrıyacağını söyledi; amma gel medi. Artık hiç görmedik. Adah balıkçı kızmdan ögrenebildiği bundan ibaretti. Fakai Kutsi, Mevlevi şeyhi Nail Efendi ile Orhan Beyin son görünüşlerini kapıcıdan öğrendi Pendikteki beyaz ev Zabıta romanımız: 23 Kutsi durdu. Kadın gene gözleri yere mıhlanmış gibi, hiçbir alâka göstermiyor; cevab vermiyordu. Kutsi sözünü tamanv lamadı. Birden: Bu akşam katillerden birinin ya kalandığım da size haber vereceğimden eminim. Diyince kadm başmı kaldırdı. Şüphe ve endişe dolu gözlerini Kutsiye dikti. Sonra tekrar yere çevirdi. Bu suretle sizi de büyük bir teh likeden kurtarmış olacagız!.. Gene ses yok. * Çünkü bu haydudlann ailenizi neden takib ettiklerini ve sizden ne istedik lerini biliyoruz. Bunlar hırsız olmadıklan için... Kadın birdenbire sarsıldı. Bir elile kanapenin kenarını tutarak metanetini toplamağa çalıştı. Muvaffak olamayınca yüzünü avuclarile kapıyarak hüngör hünRÜr ağlamağa başladı. Başkomiser onu gözyaşlarile bırakarak çıktı. Papazyan apartunanmın 3 numara sındaki kiracı, genc, esmer güzeli bir Rum kızile teyzesinden ibaretti. Dört odalı apartımanm iki odasını yatmağa, birini yemek yemeğe, diğerini de salona ayırmışlardı. Mehmed Kutsi bu katta da fazla birşey öğrenemiyeceğinden emin olduğu için hüviyetini gizlemeğe lüzum görmedi. Eleni ve ihtiyar teyzesi serkomiserle karşı karşıya oturur oturmaz onun her istediğini bülbül gibi söylediler: Ejeni daha pek yeni, geçen kıştanberi Orhan Beyi tanıyordu. Orhan Bey haftamn iki, üç günü kendisini görmeğe geliyor, biraz oturuyor, iki kol ıskambil oynuyorlar, nadiren gece kahyordu. Eleninin bütün masraflarını görüyordu ki bu ayda seksen lirayı, yüz lirayı geçiyordu. Kutsi: Orhan Beyi en son ne zaman gör (Tefrikamn devamı) (Maalesej bir yanlışlık eseri olarak arada unutulan ktstm burada bitiyor ve romanımızın devamı tekrar başh yor.) Kenan Bey, maşallah! Diye seslendi. Kenan başını çevirip te bu yabancıya dikkatle bakınca hayretin den donakaldı: Mehmed Kutsi; başkomiser Kutsi. Başkomiser, ayakta birisile konuşuyor