CUMHURİYET 8 Eylul 1936 Küçük Hikfiye Kapalı çekmece Orhan Rahmi Gökçe Meçhul bir kuvvet onu kendi evine sürüklüyordu.. Gözleri kızarmıştı. Şa kakları atıyordu. Gelip geçenler, ara balar, otobüsler, otomobiller yekdiğerine çarpıp giden karmakarışık hayaletler halinde idi. Karısını düşünüyordu. Ucu ateşte kızarmış bir iğne, sık sık, kafasının bir noktasına dokunuyor ve orasınr, acı acı yakıyordu. Buhran başlamıştı. Her kadından korkmalıdırl.. Diye homurdanıyordu. Kadın ha!... Kadın ha!... Ve durmadan, dinlenmeden, bir odadan, öbür odaya giriyordu. Evin havası da ruhunu sıkıyordu artık.. Caktini, boyunbağını fırlattı, yakasını açtı. Boğuluyor, nefes alamıyordu. Bir arahk hizmetçi yukarıya çıktı. Bu hiz metçi, yirmi yaşlarında birşeydi. Belki başka bir evde, ayağa gelmiş nimet gibi sayıhrdı. Fakat Necdet Mahir, namuslu bir adamdı. Hizmetçi gülerek yaklaşı yordu. Kolları, ayakları çıplaktı. Göğsü yarı yarıya açıktı. Necdet Mahir, kaşlarını çattı ve uzaktan bağırdı: Defol.... Defol diyorum sana!.. Buhran artıyordu. Başladı, sandıkları, dolabları, eşyayı karıştırmağa.. Bir aralık pencerenin önüne geldi. Terini kurulamak istedı. Gözü sokağa gitti. Aşağıdan geçen bir genc, pencereye bakıyordu. Tüylerinin dikildiğini hissetti: O genc... Aman Allahım, o genc, gene bir gün oradan geçerken kendi pen cerelerine bakmıştı. Oyle ya; karısı Cevza pencere önünde idi. Gerçi sokağa bakmıyordu amma, ne de olsa, kadın değil mi, kurnazlık ediyordu.. Lamı cimi yoktu. Kendisi de ihanet görmüş bedbahtbr arasında idi. Fakat buna tahammül e demezdi. Şerefi, haysiyeti vardı. Ev\ ,lâ delilleri tesbit etmek lâzımdı.. Nihayet sıra konsolun çekmecelerine geldi. Bir tanesi açılmıyordu. Çekti, açamadı. Bir daha, bir daha çekti, fakat nafile; çekmece kilidliydi. Hımmm, diye homurdandı, yakaladım nihayet! Onun bütün kepazelik lerinin vesaikı burada olacak.. Çekmecenin mukavemeti, karısmın ihaneti hakkındaki şüphesini durmadan artırıyordu. Herşey mahvolmuştu artık.. Hayatı, saadeti, şerefi, hepsi hepsi, ar tık bir mana ifade edemezlerdi. Bir çe kiçle bir zımba buldu. Bu çekmeceyi muhakkak açacaktı. İlk darbeyi yerleştirdi. Açamadı. Bir daha; bir daha vurdu. Tas olsan açacağım. Diye bağırdı. Tam bu sırada bir ses işitti, başını çevirdi. O gün Istanbuldan çıkıp gelen karısı kapıda durmuş, gülüyor, kendisini seyrediyordu. Cevza, saçları karışmış, alnı ter içinde bulunan kocasına derin bir muhabbetle bakıyordu. Elinde küçük bir anahtar vardı. Yak laştı, çekmeceye uzandı. Necdet Mahir, başını iğmişti. Cevza, anahtan çevirdi ve çekmeceyi açtı: Orada veni doğacak bir bebeğin ta kımları vardı.. Necdet Mahirin gözleri, heyecandan, tahassüsten, nedametten yaşarmıştı. Ka rısı, onun başını göğsüne dayadı: Sana bir sürpriz yapacaktım, dedi, çocuğumuzun doğacağını, daha sonra haber verecektim. Kapalı bir çekmecenin seni bu kadar üzecesini düşünememiştim Ne^dpt. Affet beni! Bibliyoğrafya Kâinatın Muammaları Devlet Busımevi 1936 Fiatı 12,5 kuruş Bu hacmi küçük fakat değeri büyük kitab Kültür Bakanlığınm felsefe mevzularına dair neşrettiği eserlerin en son çıkanıdır. Bundan evvel Emin Erişirgılın yazdığı Filozofiye başlangıç ile tercüme ettiği Kanttan parçalar, Kıva müddinin büyük Türk filozofu Farabinin eserlerinden Seçme parlar. Suud Kemaleddin Yetkinin tercümesi olarak Leibnitzin Mouadolojisi ve Yusuf Şerifin Bertrand Russelden tercüme ettiği Mistiklik ve Mantık adlı kitabları çıkmıştı. Fransanm Almanyaya mukabelesi Avukat Necdet Mahiri, lzmirde ta nımıyan azdır. Kırk beş yaşına merdiven dayadığı gün, mesleğinin hakikî ve temiz şöhretini kurmuştu. Parası da vardı, itibarı da.. Yeni evlenmişti. Karısı Cevza, Menemenli bir ailenin kızı idi. Kolejde okumuştu. Yirmi yaşını yeni bitirmişti. * * * Necdet Mahir, (...) hanındaki ya ^ıhanesinin kapısını açınca, daktilosu 5ükufeyi, masasının üstünde yanlama o turmuş, arkasını kapıya vermiş, telefonda heyecanlı heyecanlı konuşurken gördü. Şükufe; telefondaki meçhul muha taba: Zavallı diyordu, Nahidciğim, benim elimden ne gelir, ben ne yapabüi rim?. Kocamdan korkmasam, ve kocanı tehlikeli, gözü kanlı bir insan olmasa neyse ne!.. Yoksa ben de, kollarının a' rasına atılmak.. Necdet Mahir daha fazla dinliyemedi, sessizce çekildi. Mermer koridorlardan ilerlerken: Tuh alçak, diye, mırıldanıyordu. Kocasını aldatıyor. Bense onu akpak, masum, temiz birşey sanıyordum.. Onun çamurdan yaratılmış bir mahluk oldu ğunu ne bilirdim!. İçine müthiş bir sıkıntı girmişti. Kafasının içinde, şimdiye kadar ayak basmadığı bir şüpheler âlemi doğuyordu. Durmadan söylenıyordu: Rezil mahluk!.. Kocasını, zavallı erkeği nasıl da çekiştiriyor. **# Kemeraltı kıraathanelerinden birinc girdi. Cebinden gazetesini çıkardı. llk sahifede bir resim vardı. Üstünde şu serlevha gözüküyordu: «Kırk beş vaşında bir erkek, kendi sine ihanet eden yirmi yaşındaki kansını öldürdü.» Kırk beş ve yirmi!.. Ruhundan soğuk bir rüzgâr esti. Gazeteyi birkaç parçaya böldü ve fırlattı. Henüz elile dokunmadığı kahvenin parasını verdi ve çıktı: Sefil mahluk!.. Kocasını aldat mış.. Ve zavallı erkek, katil olmuş.. Aman Allahım!.. *#* lkincibeyler sokağında bir dostunu görecekti. Tam bu sırada omzuna bir el dokundu. Başını çevirince eski bir dostunu gördü. Zihni o kadar perişandı ki, birdenbire arkadaşına istediği gibi alâka gösteremedi. Dostu, yorgun ve mustarib görünüvord^: Seni arayordum, dedi, bereket karşılastık.. Hayrola!.. Bir davam var, bunu sen al.. Başımdan geçen felâketin içyüzünü başkalarının duymasını istemiyorum.. Nasıl bir dava bu?.. Dostu ıçıni çekti ve boynunu biiktü: Karım ihanet etti... Necdgt Mahir sendeledi. Dostuna uzun uzun baktı.. Titrek bir «esle: Beni affet, dedi, ben bu davayı alamam.. Niçin?.. Niçin mi?.. şey... evet, şunun için ki, ben hukukçu degilim, cezacıyım.. Ve basinı eğerek ilerledi.. Uğursuzluk, diyordu, sefil mahluk kocasKjı aldatmış ve o da benim karşıma çıktı.. îhanet, ihanet, hep ihanet!.. Demek ki.... Devam edemedi.. Fakat susamadı da: Demek ki, her evli erkeğin peşinde, ihanetin simsiyah gölgesi yürüyor.. Ve, dünyad.a ihanetin başını sokmadığı çatılar o kadar azalmış ki.... Nereye gitsem bilmem?.. Bak oncağızın da başına gelenlere.. O da benim yaşımda.. Ço f cukluğumuzu beraber geçirmiştik.. Kansı, dur bakayım, o da karım yaşlarında birsey.. Polonya ile yeni bir ittifak yapıldı [Baştarafi l inct tahifede] İ RADYO Ç Bu akşamki programj VİYANA: 18,05 kon^malar 18,30 piyano kon . serl 19 konuşmalar 20,05 haberler, ha. va raporu, konuşmalar 21,05 ulusal musikl 22,40 haftanın makalesl . 23,05 haberler ve saire 23.15 çifte piyano kon « seri 24,10 dans orkestrası. BERLİN: 18,35 Alman san'at eserlerl 115,55 Mü • nihten nakil, manevra haberlerl . 19,35 gramofon, günün akislerl, haberler . 21,15 küçük orkestra ile şan 23.05 hava rapo ru, havadLs, spor 23,25 gece musikisl » 23,35 eğlencell havalar ve halfe muslklsL BUDAPEŞTE: 18,05 şan konseri, konuşma 19,05 kon. ser 20,25 eğlenceli fıkralar ve nnıslkl • 22,25 haberler, cazband takımı 23,55 OB. kestra konserl . 1,10 son haberler. BÜKREŞ: 21,35 konser 22,35 haberler, spor 22,50 konserin devamı 23,25 gramofonla kon. ser 23,50 fransızca, almanca haberler . 24 rumence haberler. Paris tP.T.T.] Orkestra konseri, havadls 20.40 orkes. tra konaeri, konuşma 21,35 opera komlkî Matmazel Ang<^;. ROMA: 18,05 havadls . 18.20 konser 19.25 ya bancı dillerde konuşma . 20,06 eglencell musikl, turizm haberleri 20,25 eğlenceli ltonser, fransızca haberler 20,55 Yuna nistan İçin yayın, havadls, konuşma 21,45 komedi . 23.20 o zaman kararlaştınlacak numara, havadis . 24,20 dans musikisi, tngillzce haberler. ORHAN RAHMİ GÖKCE M. Viondta Fransanın şarktaki devletler üzerindeki mandasına nihayet veren muahedenameyi parafe etmek salâhiyti Polonya ile imzalanan verilmiştir. yeni maahede Nazırlar meclisinin bundan sonraki içParis 7 (Hususî) Leh ordulan Başkumandanı General Rydz Smiglinin timaını 15 eylulde akdetmesi muhtemelziyareti münasebetile hazırlanan yeni dir. Fransız Leh itilâfı dün imzalanmışhr. Hitlere, Berlin sefiri Salâhiyettar mehafilden alınan malu izahat verecek Kâinatın Muammaları Ernest Haeke mata göre, ittifak mahiyetinde bulunan Paris 7 (A.A.) Almanyanm Palin bu isimdeki kitabmın birinci babının Fransız Leh anlaşması askerî ve malî ris sefiri Kont Velczek, beraberinde atatercümesidir. Haeckelin, okuması yaz yardımı da derpiş etmektedir. şemiliter General von Kehlental olduğu ması olan geniş bir halk tabakasına hiVarşova 7 (A.A.) Pat ajansı res halde M. Hitleri görmek üzere Berch tab eden bu kitabı Cihan Harbinden men bildiriyor: tesganede gitmiştir. evvel tabedilmişti ve derhal lehinde ve Dün Fransa Cumhur Başkanı Lebrun Bu iki zatın M. Hitlere iki senelik asaleyhinde birçok sözler söylenmiş, şiddetle tenkid edilmişti. Buna reğmen, tarafından Rambuyye şatosunda Gene kerî hizmet kanunile Ispanya vakayii ve belki de bu sebebden eser büyük bir ral RydzSmigly şerefine verilen öğle zi General Rydz Smiglynin Parisi ziyareti süratle otuz küsur yabancı dile tercüme yafetinde, Fransa Lehistan ittifakmı hakkında şifahî rapor verecekleri tahmin edilerek bütün dünyaya yayıldı. Her canlandırmak maksadile teknik ve finan edilmektedir. sınıf halk onu okudu. Bu defa Ali Hay sal teşriki mesainin şeklini tesbit eden bir M. Hitler, Fransanm Fransız Sovdar Danerin kalemile kısmen olsun anlaşma imza edilmiştir. yet misakma ne derecede ehemmiyet at türkçeye çevriliyor. Buna müteşekkiGeneral Paristen ayrıldt fetmekte olduğunu öğrenmk arzusunda riz. Paris 7 (A.A.) Leh ordusu U bulunduğu da zanndilmektedir. Biraz evvel söylediğimiz gibi bu kitaYakında Nurembergde akdedilecek bın intişarı birçok münakaşayı mucib mumî Müfettişi General RydzSmigly, saat 21,15 te Paristen ayrılmıştır. olmuştu. Çünkü bazı âlimler burada kongrede umumî siyaset hakkında ve biltahlil edilen bir takım meselelerin, esaLehistan, Çek hududunda hassa Rusyaya ve dünya komünizm aleysı halledilmediği için, avam arasmda istihkâm yapmtyacak hine yapılan mücadeleye dair söz söyleryayılmasmı doğru bulmuyorlardı. BuParis 7 (A.A.) Bu sabah saat ken bu malumat kendisine pek ziyade nun için de burada müdafaa edilen fi12,30 da hitama eren Nazırlar içtimaının faydalı olacaktır. kirleri çürütmeğe çalışıyorlardı. sonunda öğrenildiğine göre M. Delbos, M. Hitler mühim bir nutuk Fakat Haeckelin fikirlerine galebe haricî vaziyet hakkında vermiş olduğu »öyliyecek çaldırmak için, taraftarları bir birlik izahat esnasında General RydzSmigliBerlin 7 (Hususî) Nurembergde kurdular. Hücumdan geri kalmıyan nin Leh Çek hududunda istihkâmat inmuarızlarla uğraştılar. şa etmek plânını terketmiş olduğuna dair toplanacak olan Nazi fırkasınm senelik Bügün Haeckel ölmüş ise de eseri olan beyanatı üzerine iki memleket ara kongresi için büyük hazırlıklar yapıl canlıdır. Yaşıyor, lisanımıza tercüme sındaki gerginliğin tamamen zail olmuş maktadır. Kongrede M. Hitlerin mühim ediliyor. Biz de bu nimetten istifade olduğunu söylemiştir. bir nutuk irad edeceği söylenmektedir. etmeliyiz. Bu kitab serisinin, filhakika, asıl muhatabları liseli genclerdir. Fakat bu ki Belediyenin ve Sıhhiye mü Avcılar ve Ahcılar Birliğinin y tablar daha geniş bir kitleye hitab dürlüğünün ehemmiyetle toplanhsı edebilirler. Felsefe hakkında eski bilginazarı dikkatine îstanbul Avcılar ve Atıcılar birliğin leri öğrenmek bugünkü görüşlere naden: Beyazıdda Eminbey mahallesinde zaran umumî bir fikir edinmek istiyenÎstanbul Avcılar ve Atıcılar Birliği Büyük Haydar sokağında 30 numaralı umumî heyeti 31/8/936 pazartesi günü ler bu kitablardan, bilhassa Emin Eri evde oturan okuyucularımızdan Zeki şirgılın Filozofiye Başlangıç adlı ese imzasile aldığımız bir mektubda denili toplanmıştır. Kongre reisliğine seçilen operatör Murad Ibrahim Cankat mü rinden çok istifade ederler. yor ki: zakereleri idare etmiştir. Idare heyeti Bu sebebden Kültür Bakanlığınm bu «Bayazıdda Türbekapısında Müze ve hesab raporları okunmuş ve heyeti güzel teşebbüsü de aynca alkışlanmıyS ler Idaresinin ve Şehidlikleri îmar Cemi umumiyece tasvib edilmiştir. Bundan sonra yeni idare heyeti ssçimine geçil değer. yeti merkez binasının ve oradaki kıraat miştir. hanenin yanıbaşmda bir çöp sandığı var Neticede eski reis Asım Turgudun dır. Bu çöp sandığına günün her saatin sıhhî vaziyetinin müsaadesizliği sebe de oradaki lokanta tarafından her türlü bile ve kendi arzusile reislikten çekil Eylul nüshası ile 4 üncü cildin^ baş çöp, kavun, karpuz kabuklan ye saire mesi üzerine heyeti umumiyece ken ladı. îçinde: Tagore, Blake, Çekov, atılmaktadır. Halbuki burası, Üniver disinden hiç oknazsa fahrî reisliği kasite talebesinin, profesörlerinin ve menr bul etmesi rica edilmiş ve neticede muWill Duranttan çevirmeler... Kuvvetli leket münevverlerinin, hatta ecnebi mi maileyh tarafından birliğin fahrî reismaddeler... Güzel şiirler... Çok entereliği kabul edilmiştir. safirlerin istirahat edeceği, temiz bir haBirinci reisliğe Ali, ikinci reisliğe Esan bir anket... Folklor... En güzel hiva alacağı, oturup dinleneceği bir yerdir. min Kâhyagilin istifası üzerine Sami kâye müsabakası... Edebî hatıralar... Bu çöp sandığı, günün saatinde, bilhassa tsmail Ozan, umumî kâtibliğe Ali TurMeraklı yazılar... Güzel sözler v. s. v. s. bu sıcak havalarda tefessüh etmekte ve han Tamerler, muhasebeciliğe Cemal ortalığı pis bir koku kaplamakta, herkesi Deniz, azalığa Hulusi Gür, yedek azahem rahatsız etmekte, hem de sıhhati u lığa Sabri, Emin, haysiyet divanma Eylul sayısı cild başıdır. Abone olu mumiyeyi bozmaktadır. Bir mikrop yu operatör Murad Ibrahim Cankat, Ah vası olan bu çöp sandığının buradan kal med Şevki Çiloğlu, Muş saylavı Said nuz. Posta kutu 576, îstanbul. Salâhaddin Cihanoğlu seçilmişlerdir. dırılarak bu civar halkının bu pis kokuyu Heyeti umumiye başardığı işlerden do koklamaktan ve bir mikrop yuvasında layı idare heyetine teşekkür etmiş ve oturmaktan kurtarılması için aid olduğu yeni idare heyetinden de verimli çalışSabık Tophane muhasebecisi mer hum Ethemin haremi, Üniversite kitab makamın nazarı dikkatini celbetmenizi malar temenni ederek toplantıya ni hayet vermiştir. sarayı direktörü Fehmi ve demir ima rica ederim.» bir cevab teşkil ettiği kanaati vardır. Nöbetçi Eczaneler Bu gece nöbetçi olan eczaneler şonlajv dır: « îstanbul clhetindekileT: Aksarayda (Etem Pertev), Alemdarda (Sırrı Rasim), Bakırköyde (İstepan), Beyazıdda (Belkls), Eminönünde (Beşir Kemal, Cevad), Fenerde (Emilyadi), K»ra * gümrükte (Suad), Küçükpazarda (Hasan Hulusi), Samatyada (Erofllos), Şehremi r nlnde (A. Hamdi), Şehzadebaşında (İs M mail Hakkı). Beyoğ:lu cihetindekiler: Galatada (Hüseyin HüsnO), Haaköyde (Barbut), Kasımpaşada (Vasıf^ Merkez nahiyede (Dellasuda), Şlşllde (Narglleci yan), Taksimde (Llmonciyan). Üsküdar, Kadıköy ve Adalardakilerr Büyükadada (Şlnasl), Heybellde (Ta • naş), Kadıköy Altıyolda (Merkez), Moda* da ^Moda), Üsküdar İmrahorda rtmra • hor). Vefat Merhum doktor Sakızh Rifat Paşanın oğlu ve merhum sertabib Hayri Paşanm biraderi Feshane müdiri sabıkı emekli albay Hüseyin Muhsin vefat etmiştir. Bugün cenaze namazı oğleyin Bakarköy camisinde badeleda aile kabristanma defnedllecektir. Allah rahmei evlesm YUCEL «Arian» ı okuyor musunuz? ArkadaşlariTnız Feridım O»mam r e Fethi Varalın tercüme lettikleri «Genc Rus Kızı Arian» nruastr Fransız edebiyatmin en |zarif ve muvaffak nümunelerin den biri ve ateşin bir aşk v« rhtiras romanıdır. Mutlaka okuyunuz. 52 sahife 15 kuruş Vefat Son Mektub Feridun Osmamn Yurd hüca yeleri çrktı. Anadoiunıuzdan r«9ifc ve koku getiren, köy aosyoloji ve pisikolojismi te^rih eden bn hikâyeleri tav»iye ederız. 11 eylul önümUzdeki ^ Ortaköy Şifa yurdunun yıldönümü Ortaköy Şifa Yurdunun tesisinin 1 1 inci yılı pazar günü kutlulanmış, bu münasebetle hastanenin bahçesinde bir çay ziyafeti verilmiştir. Ziyafette şehrimizde bulunan meb uslardan ve doktorlardan bazıları hazır bulunmuştur. lâtı müteahhidi Nef'inin valideleri emekli yarbay doktor Ziya ve emekli albay Zekinin kayınvalideleri Fatma Hayriye dün gece irtihali darıbaka ey lemiştir. Cenazesi bugün Sultanahmeddeki hanesinden saat 11 de kaldırılarak namazı Beyazıd camisinde kılınacak ve Edirnekapıdaki medfeni mahsusuna defnolunacaktır. Allah rahmet eylesin adam. Hem sakin, haluk, hem merha metli, iyi kalbli, hem korkunc, hain, yırtıcı bir tip... «Kimbilir, belki de katil bir genc kızdır!» sözü Kenanın kalbine işlemişti. Onu bu kadar müteessir eden şey bu sözde kendisinin de bir hakikat kokusu bulması idi. O da, bu genc kız hakkında ayni şüpheyi taşıyordu. Evet, kimbilir!... Pendiğe geldikleri zaman Kenan Is tasyon caddesi üstündeki kahvelerden birinde yarım saat kadar oturdu. Tren yoîcusunun cadde boyunca yürüyüp gittiğini, bir daha dönmediğini görerek müs terih oldu. Sonra kahveciye para verirken ağzını aradı: Hat boyunda cesedi bulunan ka dının kim olduğu anlaşıldı mı? Bir iki esnaf arada bir görürdük, diyorlar amma kim olduğunu, nerede oturduğunu bilen yok. E katiller? Öldüren kimmiş? Daha belli değil. Kenan pek hafret içinde imiş gibi: Allah, Allah, dedi. Bir zamanlar bizim köyde böyle şeyler hiç işitilmez di. Ne tarafta oldu bu cinayet Allahaşkma? Kahveci elile hattın sağ tarafını gös KADIKiiY SüREYYA SiNEMASINDA/ İPEK SiNEMASI CUMA AKŞAM1 I ZATi SUNGUR'un 2nci ve yeni programı Her akşam bahçede ve matine salonda sinema Bu akşamdan itibaren / Yeni kış mevs/minin kiişad resmini I MARTHA EGGERT ile icra edecektir. I Pendikteki beyaz ev Zabıta romammız: 21 Amma biraz sonra kendisini Mı sırlı bir prens olarak takdim etti. Hatta Türklerle Mısırlılar arasındaki muhare belerde kumandanlık ettiğini ve Türklere galebe çaldığını anlattı. İşte böyle bir aadam her cinayeti yapmağa muktedirdir. Anladınız, değil mi? Gözleri yere düşen gazetesine dikildi. Gazeteyi hemen toplıyarak aldı ve: Eğer, dedi, cinayet hakikaten böyle bir adam tarafından yapılıyorsa iki üç gündenberi gazetelerde eksik olmıyan bu kara haberlerin daha beş onunu beklemek lâzımdır. Sonra başını sallıyarak ilâve etti: Bununla beraber, benimki bir tahminden ibarettir. Kimbilir, belki de katil bir genc kızdır. Ahmed Kenan bu söz üzerine titredi ve bu söz aralarındaki muhaverenin sonu oldu. Çünkü Ahmed Kenan karşısındaki adamın kendisini alâkadar eden mesele ile meşgul olduğuna, hatta bunun izi fizerinde bulunduğuna kat'iyyen emindi. Pendik yolunda, onun seyahatine sebeb olan hâdiseye bu kadar yakından ve sebebsiz, bahanesiz temas eden adamdan biran şüphelenmişti Fakat artık şüphesi kalmadı. Bu adam haydudlardan biri miydi? Eğer öyleyse bu kadar cür'etkâr bir adamın ne derece tehlikeli olacağını kestir mek te güç değildi. Demek, adeta kendisini takib ediyor, konuşmak istiyor, tanışarak ve onu bahisle alâkadar ederek bir tuzak hazırhyor du. Tekrar Ejazetesini okumağa dalan adamın yüzünü bir kere daha dikkatle gözden geçirdi. Siyah gözlük, kaşlara doğru uzanmış perişan, aylardanberi taranmamış ve yıkanmamış saçlar... Traşsız bir yüz, kirli, yırtık bir gömlek... Yüzü bir karanlık içinde olduğu için bütün çizgileri görmek mümkün olmadığı gibi siyah gözlüğünün arkasından gözlerini görmek hiç kabil değildi. Esrar içinde bir tererek arkasını döndü ve giderken: Altı yedi dakika ileride. Demekle iktifa etti. Kenan kalktı, hat boyunda bir hayli yürüdü. Sağ tarafta bir bostan ve bir tarla geçti. Içeride bir adam bulmak ümidile bakındı; ne yolda, ne bahçelerde kimseye tesadüf etmeyince hattın soluna geçti. Tepede eski bir ahşab ev görmüştü. Kapısında küçük bir çocuk oynuyordu: On, on iki yaşında bir erkek çocuk: Yavrum, dedi, şu bahçenin bahçıvanı yok mudur? Çocuk zıpzıplarını bırakarak: Var, uzakaki kulübede oturuyor. Amma dün onu jandarmalar götürdü. Neden? Hani şu kadın ölüsü için mi? Evet. Nerede buldular ölüyü? Sen biliyor musun? Çocuk elile kırk elli metro ilerisini gösterdi: Oradaki çukurda. Kenan yoluna devam eder gibi yaparak çocuğun elile gösterdiği hendeğe yaklaştı ve burada bahcıvanın kulübesine çok vakın gelmiş oldu. Hendeğe inmeden evvel aşağı yukan hat boyunu bir iyi tetkik etti. Kimseler yoktu. Hendek, hattın sağmda ve bahçelerin çiti dibinde otuz metro kadar devam ediyordu. Cesed tam nerede bu lunmuştu? Bunu ancak bazı izlerden, belki kan lekelerinden, ayak yerlerinden anlıya bilirdi. Fakat anlıyamadı. Yalnız bir noktada sekiz on metro kadar bir kısımda çimenlerin, yabani otların çienenmiş olması burada pek yakında birçok ayaklann dolaşmış olduğunu gösteriyordu. lşte o kadar... Acaba bahçıvan odasında mı? Yoksa çocuğun dediği gibi jandarmalar alıp götürdüler ve bir daha getirmediler mi? Kenan için burada şu bahçıvandan başka kendisine iyi kötü malumat verecek kimse ypktu. Kenanın beklediği malumat cinayetin gene O tarafından ya pılıp yapılmadığından başka birsey de ğildi. Bunu resmî makamlardan anla mak kolay değildi; söylemezlerdi. Belki bilmezlerdi de. Fakat cesedi ilk görüp haber verenlerden malumat alınabilirdi. Hele eğer cesedin yanıbaşında bir de ayni marka bulunmuşsa. Kenan, tam adamını bulmuş oldu: Hendeğin önünde bir de geriye dö nünce uzaktan, kulübesinin kapısı önünde Arnavud bahçıvanı gördü. Arnavud da ona bakıyordu. Uzaktan seslendi: Birsey mi anyorsun efendi? Kenan elile işaret ederek çağırdı. Arnavud yaklaşınca: yı! Dedi. Bahçıvan elile ilerisini işaret ederek: Madalya bahçesini soracaksın. Daha ileridedir amma şimdi içinde köpeklerden başka kimse yoktur. Kenan başını sallıyarak: Hay Allah kahretsin, dedi. Bir saattir bir ev arıyorum. Hem bulama dım, hem de dehşetli susadım. Bahçeye gidip bir bardak su içecektim. Arnavud: lstediğin su olsun! diye kulübe » sine fırladı, maşrapa ile su getirdi. Ke nan kana kana içtikten sonra Arnavuda on kuruş uzattı. Sonra gülerek: Yarım lira desen gene ve.ririrdiml O kadar makbule geçtil lArkası var} Buralarda bir kahve varmış da «