2 Eylül 1936 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

2 Eylül 1936 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

2 Eylul 1936 CUMHUEİYET Dostluğu perçinliyen şenlik Balkan festivalinde Dost Yugoslav heyetini teşkil eden genclerin hepsi de Üniversite talebesi... Tuna Akdeniz kanalı fikri İÇTİMAÎ BAHİSLER Kutsal benlik Alkolik ark mitlojisi, alkolün bulunuBundan evvelki yazımda tesadüfen şunu Cemşıdın yaşâdığı devre Yugoslav heyeti sofrasına düştüğümü ve Sofyada çıkan Kambana gazetesinin Herkesin bildiği Meksikalı güzel yıl anlamda, her vakit bir ahlâk eksikliği bağlar. Cemşid de muhayyel böylece tesadüfen o gece için tercüman yazdıklarına bakıhrsa Tuna ile Akde dız Dolores del Rio başarısının sebeb gibi görülmelidir. Hiçbir ferd, kendini veya muharref bir şahsiyettir ya, bunu nizi bir kanalla birbirine bağlamak me lerini şu dört noktada topluyor: Karak yaratan sosyeteden ayrı değildir. Be ve mihmandar vazifesini gördüğümü angeçelim. Hikâye, bir kadeh şarab kadar selesi artık Romanyayı çok fazla alâ terli olmak, beyhude olmak, inadcı ol deni gibi, bütün ruh kapasiteleri bakılatmıştım. kadar etmeğe başlamış. Bu maksadla da mak, egoist olmak. Her hangi bir işte mmdan da sosyetenin mahsulüdür. Bir tath olduğu için onu hatırlıyalım ve haMuvaffakiyetli festival gecesinin her Romanya Hariciye Nazırı Titulesko olursa olsun, karakterli olmak, başan adamın kendi benliğine güvenme tırlatalım: Cemşidin gözbebeğinden üssafhası hakkında, birkaç satırla gazete beynelmilel Tuna komisyonunun lâğvini için, en birinci şarttır. Karaktersiz in si, benliğini öteki benlıklerin üs tün tuttuğu ve sihirli bir bebek kadar güsütununda tafsilât vermek imkânsız ol istiyecekmiş. Bu kanalın projeleri de samn, insanlığa yararlı olamıyacağım tüne çıkarması, kendisini herkesten zel bulup sevdiği bir halayığı varmış. İşte duğundan Misafirlerimizin misafiri ola hazırlanmıştır. Bu projeleri Rudolf bir yana bırakalım, zararlı olmaması yüksek bulması değildir. Unutmamalı bu kadm müz'ic, muannid bir başağrısına rak gördüklerimi, işittiklerimi size de anLustig nammda bir Avusturyalı mü bir nimettir. Karaktersiz, kendi adına ki «el elden üstündür, arşa varmca». tutulur, kıvrandırıcı bir ıstırab içinde ölatmak isterim. hendis yapmış. Kanal, Bulgaristanm mür geçırmek ıstırarında kalır. Ne hekim acınacak bir tiptir. Bundan ötürü ka Şu halde ne türlü bir egoistliğe in Herşeyden evvel, bu heyet hakkında, Vidin şehrinden başlayıp Vimok nehriraktere birinci mevkii vermesi yıldızın sanhk içinde yer verebiliriz? Hiçbir ilâcı, ne sihirbaz efsunu zavallının başmreisleri profesör Priçten öğrendiklerimi ni takiben Nişe varacak ve oradan da pek te boş düşünceli bir kadın olma vakit aşırıhğa varmıyan ulusal bir ego daki ağrıyı gideremez. Yarı dünyaya Nişava ve Morava nehirlerini takiben sÖyliyeyim: istliğe. hükmeden Cemşid hayrette, kızcağız da dığını gösteriyor. Buraya gelen yirmi bir kişilik heyet Yugoslav dostlarımız heyeti azasından M. Üskübe gidecek ve Üskübden de Var Türk milletini, büyük, yüksek gör feryad ve figan içinde. (Beyhude olmak) tabiri bize tuhaf hepsi heveskârlardan mürekkeb olmak Karanovie tarafından yapılan karikatür. dar nehrini takiben Selânik yanında Aylar boyle geçerken hasta halayık (Beyhude) kelimesini, mek; Türk milletinin hayatına, refa Akdenize çıkacaktır. Bu kanalın birçok görünebilir. üzere 130 kişi azası bulunan ve güzel Soldan sağa doğru, yukartda: Mm. Maga zinoviç; Yugoslav heyeti dans şefi M. teknik kolaylıkları varmış. Çünkü hep Vain karşılığı olarak aldık; doğru değil. hına, terakkisine can verinciye kadar bir gün yatağmdan fırlar, çektiği ağrının sesine izafeten Obileç ismini taşıyan hu Zonev, Bulgar heyeti reisi . Aşağıda: M. nehirleri takib edecek ve daha yüksek Bu, daha ziyade süslenmeğı ve güzelleş çalışmak, ulusal bir egoistlik yapmak zorile bütün sarayı deli gibi dolaşmıya susî bir cemiyetten gelişigüzel alınmış a Prof. Prjic; Yugoslav heyeti reisi M. yerlerden daha aşağı yerlere gidecek meği anlatan bir tabirdir. Bir yıldızın tır. Fakat bu egoistlik, insanhk alanın başlar. Bütün canlı mahlukata karşı bir Paşçan; Yugoslav heyeti şan ve zalardır. Profesör bu kulüb ve cemiyetin miş. Kanalın ikinci kıymeti de siyasî bunu düşünmesini tabiî bulur, geçeriz. da başka ulusları aşağı ve bayağı gör nefret, bir tiksinti taşıdığı için yanına musiki şefi reisidir. Türkiyeyi görmek için bu festiimiş. Çünkü Bulgaristan, Romanya, kimseyi almaz, tekbaşına damlara tırma(İnadcı olmak) ı (sebat) anlamina meğe müsaid değildir. val fırsatından istifade etmiş ve heyeti yasını kendisine vermek istedim. Kuvvetli Yugoslavya ve Yunanistanı siyaseten almak daha uygun olur. Gerçek, (mayBu yirminci asırda bile ulusal ego nır, dehlizlere girer, kovuklara sokulur, eli beni olduğum yere mıhladı. Bir işa birbirlerine bağhyacak ve aralarmda mun iştihah) değil, sebatlı olmak her istliklerini, ferdî egoistlik gibi aşırı deburada da başkanlığı altına almıştır. durmadan dinlenmeden gezmeğe koyuProfesör sağındaki yaşlıca madamı retle bütün heyetin gözleri ona dikildi. çok sıkı siyasî münasebat tesis edecek işte başarılı olmanın ikinci şartı sayı reeeye vardıranları görüyoruz. Bu, en lur. O sırada yolu kilere uğrar, bakar ki Tam nutuk ve alkış biter bitmez bütün miş. Kanalın üçüncü ehemmiyetl tica labilir, eskilerin; takdim etti: son, yalnız kalmağa ve dağılmağa ka bir koşede koca bir tekne üzüm. Sarayret noktai nazarındandır. Kanal bu devdar varabilecek inhisarcı egoistliktir. Madam Maga Magazinoviç. Heyetin heyet ayağa kalktı: Evvelce düşün, bir işe ya başlama evvel, Biz Türkler, bu türlü bir egoistliğe düş ların hali malum. Herşey bol olduğu için Türkçe: «Çok yaşa Atatürk.çok yasa letler araamdaki ticarî mübadeleyi ve dan« şefidir. Belgrad birinci lise filozofi birçok şey unutulur, heder olur. Bu ümünasebatı fazlalaştıracak ve bu Ya başladığın kân •pezirayi hitam et. medik ve düşmiyeceğiz. profesörüdür. Ayrıca kendisinin yirmi Atatürk» sözlerini üç defa tekrarlarlar devletlerin haricle olan münasebetle züm de öyle yüzüstü bırakılmış, ekşimiş, Demeleri, sebata değer verdiklerini İnsanhk bir bütündür; her millet, kopüklü bir su halini almağa başlamış. beş senelik hususî Ritmik danslar mek ken bütün bahçe halkından pek samimî rini çok ileriye götürecektir. Bu kanal gösterir. Sebatsızlık kadar başarıya za bu bütün içinde kendine ayrılrnış olan gelen bir alkış tufanı koptu. tebi vardır. Yanındaki da madamın kızıTuna, Karadeniz, Boğazlar ve Akdeniz O fosur fosur köpürüş hastanm dikkatini «Cumhuriyet» in yorulmak bilmiyen, arasındaki deniz yolunu bin kilometro rar veren bir şey yoktur. Hangi işe el yerde, insanî ödevlerlni yerine getir çeler ve tekneden bir parmak su alıp ağdır. Belgrad Üniversitesi filozofi talebekonursa, o işin yapılması nekadar güç, meğe çalışacaktır. Bir ailenin ferdlen fırsat kaçırmamalcvjçin, gece ile gündüz kısaltacak, ayni zamanda Boğazlann sidir. nekadar yorgunluk istiyen bir iş olursa ne ise, insanlıkta milletler de odur. E zına götürür. Tahammür eden her nesne Fakat, dedi. Azaya geçmeden arasında fark görmiyen fotografçılan boş bugünkü askerî ehemmiyetini de azal olsun, yorulmadan, bıkmadan, onu sona ğer ferdlerin birbirlerine bağlılığı, mad gibi bu üzüm suyu da acı. Halayık bu setacak ve Romanya ile Bulgaristanı Bosizi diğer eflerimizle tanıştırayım. Or durur mu ya? Namık bir işaretle neş'e fer başka bir fikre kapilır, zehir sandığı ğazlara bağlı olmıyan müstakil blrer erdirmek, karakterli olmanın zarurî bir dî ve manevî yardımı, sevgisi yoksa. kestramız bizimle gelmediği için orkes kaynıyan Yugoslav sofrası halkını sus • neticesidir. Artık bu, herkesçe bilinen onlann bir aile ferdleri olduklarını ka sudan kana kana içer ve odasına çekilir. Karadeniz devleti yapacaktır. Kanal 10 tra şefimiz de burada yoktur. Boş diye turdu ve bir lâhzada bu hatırayı fotograf milyar levaya yani bizim para İle 150bir hakikattir, bul edebilir miyiz? Bunun gibi bir miJ Ertesi gün kalkınca başının ağrımadığını sizi oturttuğumuz iskemlede sizden e şeridi üzerinde ebedileştirdi. V (Egoist olmak) a gelince, yıldızla bu letin içindeki aosyal zümreler de, birbi görmesin mi?.. Artık Cemşîd mes'ud ve milyon Türk lirasına mal olacak, bu O sırada masa yakınından zeybek el para on beş senede ödenecekmiş. Çünkü noktada anlaşamıyacağız. Egoiötlik, he rile sıkı bir surette bağlı ve dayanıklı bütün saray memnun. Yapılan inceleme, vel dans şefimiz Gospodin Svetolik biseli bır Türk genci geçiyordu. Namığln kanalın kazılması bu kadar bir müddet le bizim gibi, el ve gönül birliğile yur bulunmalıdırlar ki bütünlüğü kayadan umulmıyan şifanın üzüm suyundan geldiPaşçan oturuyordu. gözleri sevinçle parladı. Sofradaki bir kr sürecekmiş. dun yaşama ve yükselmesine çalışmak bir dağ gibi, en kuvvetli fırtınalar ö ğini meydana çıkarır ve Cemşidin emrile Ve millî Karadağ elbisesini gîymiş omevkiinde bulunan blr millet için, an nünde sarsılmaz bir halde bulunsun. za elile işaret ederek dikkatini kendi üzeüzümden şarab çıkarmak usulü nizam lan bu uzun boylu zatı Bulgar heyet; Ayrıca Rumen mühendislerinden Le^ cak ulusal bir anlamda alınmak şartile rine çekti. Bir göz işaretile Türk gencini sofrasında gösterdi. Ayni düfünüş, bizl insanhk içinde altına alınır. onid nammda biri de, Romanyanın pa bir dereeeye kadar kabul edilebileceîc Zağrebli güzel Hırvat kızın yanına yolmilletlerin de tesanüdü düşüncesine gö Büyük şark şairi Şirazlı Hafız bu efSonra tekrar bizim sofraya donerek yitahtı Bükreşi de ayn bir kanalla Tu bir vasıftir. ladı. Zeki kız oyunü anladı. Sağ kolunu türür. Bu bakımdan biz, ulusal egoist saneyi şüphe yok kî biliyordu. Lâkin |anaya bağlıyacakmış. Bu suretle Bük berlim solumda oturan yüksek boylu, geTürk gencinin omzuna atarak pek samimî reşte bir Tuna iskelesi olacak ve Ro Tevfik Fikret: liği, ancak insanhk içinde mütesanid rabl metederken Cemşidi dile almıyor, niş omuzlu, yakısıklı delikanlıyı tanıttı. pek güzel bir dostluk tablosu yarattı. manya ovasınm zengin mahsulleri Bük Hak bellediğln bir yola yalnı* gidecek sosyetelerin kendi öael varlıklarim ko «Sofuların kotülük anaıı dedikleri o acı Cemiyetimizin ikinci reisi M. Miçiç. tin, rumağa ve yükseltmeğe çahşmak an su bize güzel bir yüzü öpmekten daha Kadehler hiavaya kalktı.. Alkışlar reşten şileblere doldurulduğu gibl so Belgrad Üniversitesi Fen Fakültesi ta koptu. Görüyorsunuz a! Ben artık ta •luğu doğru Akdenîzde alacaklarmış. Demîşti galibâ. Hak mefhumu, telâk lamında alıyoruz. Ve buna (kuts&l ben tatlı gelir» demekle iktifa ediyor. lebesindendir. mamile tercüman ve mihmandar olmuş *** kiye göre değişen blr (feydlr. Hak, birlik) diyoruz. Bu benliğin en ateşli ta Onun yanındaki kumral saçlı, kaıa tum. Bü tath vazifeyi tesadüfen tayin etrahib için başka, bif dlnsiz İçin büsbü raftanyız. Ulusçuluğumuzu, yeryüzünDün bir kazinoda yabancı memleketgb'zlü, beyazlı kırmızılı Hırvat köylüsü mi olan Kemal Ragıba çok müteşekkr Dil Kurultayına iştirak eden ya •tün başka bir anlamdadır. Bif irticacı, de insanlar için bir barış ve her işte el ler halklndan iri boylu bir adam gordüm. elbîsesi giymiş genc güzel kızı gösterdi: rim. bancı âlimler dün heyet halind* Att» irticaı ^ıak sayar ve hak olarak onun birliği amili olarak kuvvetlendiriyoruz. Iki büyük rakı şişesinin arasına bajını Zağreb Üniversitesi güzel san'aıiar ve lara gitmişlerdir. SoVyet sefareti* müs gaîet)e"ç"âîrna<!im Ister. Halbukİ irtica Bü, inhiaarcı bir ulusçuluktan çok daha En güzel numarayı kaçtrJık dayamıştı, uyuyordu. îriboy bir köpek te musıki talebesi. • teşarı M. Zaltkin cuma günü Büyük • ın ulusal bif hayat için, korkunç bir â iyidir ve çok daha yüksektir. Pek masum, son derece samimî olan bazan onun yüzünü yalıyor, bazan da deredeki Sovyet sefaretinde Sovyet â fet olduğunu biz çok iyi biliriz. Daha ilerideki delikanlı Boşnak, Kâzım Namİ DURU heş'e V eğlence bu sofradan etrafa da limleri şerefine bir çay ziyafeti vere e yansı yenmiş, yarısı yenmemiş mezelere Hakkın ne olduğu lyice tetkik edil Belgrad Üniversitesi Hukuk Fakültesi sirayet ediyordu. Reisin yaklnındaki cektif. Matbuat erkâmnın da davetli medikçe (hak uğruna yürüyorum) dedil uzatıyordu. Garsona sordum: talebesi, onun yanındaki plâtin saçlı, gencler reislerine yalvarmağa başladılar: bulunduğu bu ziyafetten sonra Sovyet meğe müsamahah bir gözle bakmak her Bu adam kim? mavi gözlü, ince yapılı güzel Sloven kı Bir alkolik. Parası boldur. Sık ıık Aman reis! Şuracıkta bir şarkı âlimleri ilml tetkiklerde bulunmak üze halde iyi sonuclar vermez. zı gene Zağreb Üniversitesi farmakoloğî buraya gelir, bir kiloya yakın rakı içer ve söyliyelim. re Ankara, Boğazko'y ve îzmiri ziyaret Sonra (yalnız gitmek) ne demektlr? talebesi.. Dalmaçya köylüsü kıyafetindc edeceklerdir. sızar. Kopeği de alışkındır. O sızınca me Olmaz, sahrtede söylersiniz. Ben hak bellediğim her hangi blr iş 1 ki genc, Liubliana Üniversitesi talebesin1195 numaralı hususî otomobil Üni •zelere yanaşır, son parçaya kadar yer ve çin, yalnız btşima çalışacağım. BÖyle Aman reis müsaade et.. İçimizden, îrland&mn nüfusu dendir. Onun yanındaki esmer güzeli kız çalışırsam, didlnirsem, yıpranirsam ne vertitenin dış kapısından geçerken Mus • arasıra da efendisini yalıyarak oyalanir. gönlümüzden geldi. Şu dakikayı kaçlrmr Belgradlı ve Belgrad Üniversitesinde fiDublin 1 (A.A.) Serbest îrlanda reye varacağım? Hakka mı? Hangi hak tafa adında bir adama çarpmış ve za • Sızgın sarhoşun yüzünü gormek merayalım.. lozofî talebesi. Onun yanındaki bilmem vallıyı yaralamıştır. Şoför kaçtığmdan kına kapıldım ve bekledim. Neden sonra Olmaz, sahnede yanm »aatiniz Cumhuriyetinin nüfusu nisanda yapılan ka? ne üniversitesi, bilmem ne fakültesi talesayıma nazaran 2,965,000 dir. 1926 seHakkın yalnız ulusal blr manası ola aranmaktadır. adamcağız ba^ını kaldırdı, fersiz gozlerivar. Şarkınızı da, danslannızı da gostebesi.. nesine nisbetle 6 bin kişilİk bir nokıan bilir. Tek yaşayan bir insanin, neye ve * * * nî dört yana gezdirdi, kıpkırmızı olmuş rirsiniz... kime karşı ne glbi hakkı olabllir? Ro • Fındıklıda Salıpazarı aparttmanında vardır. Hep genc kız ve erkek.. Hep ünıver burnunu kirli ve siyahımtırak elile uzun Aman reis! Sahneye kadar bu ke* site talebesi.. Ben bunlan dinlerken ken yif kalmaz. Sonra yarım saatte ne gb's diye, ben, reis ve şeflerimizin resimlerini benson, adasmda, tek başina yaşâdığı oturan dokuz yaşlannda Necati, Köprü uzun uğuşturdu ve hırlar gibi bağırdı: müddetçe naml blr hakkın sahlbi idi? nün Galata tarafından geçerken 321 nudimi dans ve rnüzik festivalinde degil, terebiliriz? Kendi orkestramız da yok.veriyorum. Düziko!.. Hak adına ortaya çıkan bir adamın maralı hususî otomobil çarpmış ve agır bir ilim ve fen kongresmde zannettim. Bize yabancı yeni bir orkestra ile bir çeyVe şuraya koyduğumuz karikatürü o yolda yalnız başina yürdüğü nerede Içim aciya acıya ona bakarken Cemşisurette yaralamıştır. Şofö'r kazayı yaptık dîn sihirli bir bebek kadar güzel olan haGülen, sevinen, eğlenen üniversitelilerin rek bile bir proVa yapmadık... Müsaade gösterdi. Hepsi ilkevvelâ protesto ettiler. görülmüştür? Eğer hak Galilenin (dündans ve musiki kongresi elbette böyle her et.. Biz "urada orkestrasız söyliyelim... Fakat benzetiş husüsundaki muvaffakiye ya döner) demesl ise, onda bile kendl tan sonra kaçmıştır. layığını düşündüm. Acaba o bebek te tarafa sıCak samimiyet, gönülden gelme * * * keşfettiği zehirİ içe içe bİr gün şu şekli Reis sert ve kat'î bir «olmaz» sözile tini de tasdik ettiler. Resmin gazetede einln hiçbir vakit yalnız kalmadığma bir inşirah saçar. inanmalıyız. Galilenin davası er geç Osmanın idaresindeki su arabası, dün almış mıydı?.. şu içten gelen heves ve arzu hislerine ni çıkmasma müsaade ettiler. Sayın Vali ve Belediye reisimiz Üs hayet verdi ve eminim ki çok yazık oldu. Af. TURHAN TAN Sırbca olduğu için resmin altındaki inanılm&sı gerçekleşmiş bir davadır. O sabah Dolmabahçe camii Önünden ge tündağ nutkunu 6Öylemeğe başladt. So Belki festivalin en güzel, en samimî bir imzayı okuyamadım. Onlar okudular: na belki GaHleden evvel de inananlar çerken Beşikta?tan gelmekte olan 2322 vardı, kendisile birllkte de. ruyorlar, ve ne diyor diye anlatnak İsti anlnı ve bir numarasını kaçırdlk. Karanovie. Yakısıklı bir Boşnak deli numaralı otornobilin sadmesine maruz lzmirde tetkikat yapan heyet Tarihten boyle yüzleree değü, blnler kalmış ve hasara uğramıştır. Arabanın yorlar. Dilim döndüğü kadar tercümanBütün soffa halkı gülüp eğlenirken kanhsı. Belgrad Darülfünunu filozofi ve İzmir 1 (A.A.) Ankara Zirant, lık ederken nutkun fransızcası okunmağa majanın ta öbür ucundaki gözlüklü biı Edebiyat fakültesi talebesinden. Karika ce misaller gösterilebilir. Doğru, ancak atları da yaralanmıştır. Arabacı usman Baytar ve Orman Enstitüleri talebelerin* bir halkın vicdanında taayyün eder. Bir başladı. Nutuk aikışlanirken o zamara delikanh birseyler çizmekle ve yazmakla türcülükte çok muvaffakiyeti varmi*. dâhinin onu temsil etmesi, muhasımle mucize nev'inden bu kazadan kurtulmuf den 66 kişilik bir kafile başlannda profe* kadar Bulgar doıtlanmızın masasında rneşguldü. Masadan kalkmağa ve sahneKarikatür sergimizi gezmiş. Gülerle rına karşı onu yalnız başina kuruyor tur. sörleri olduğu halde şehrimize gelmişler bulunan ve iskemlesi benim tarafımdaiî ye gitmeğe gelince bu genc elinde bir kâ Ramizle vakit müsaicl olsa tanışmağı muş gÖrünmesi, hiçbir vakit yalnızlığıŞoför otomobilinin hasara ugramasma ve Atatürk heykeline çelenk koymuflarişgal edilmiş olan musiki ve şan reisi mâ ğıd bana doğru geldi: nekadar isterdim.» dedi. nın îfadesi değildir. rağmen süratle kaza mahallinden uzak * dır. Kafile köylerde tetkikata çıkacak samıza geldi. Ayağa kalkmak, sandal î îşte, dd isimlerini unutabilirsiniz dedi, V. BİRSON Bundan dolayı, bence, egoistlik, ferdî lasmıstır. hr. Bir Bulgar gazetesine gö Ulusçuluğumuzu insanlar için bir barış ve her re, kanal 150 milyon Türk işte elbirliği âmili olarak kuvvetlendiriyoruz lirasına yapılacakmış! Yazan: Kâzım Nami Duru Rus alimleri Vesaiti nakliye kazaları çoğaltnağa başladı nun düğmelerini iliklemiş, eldivenlerini O zaman, Saniha gözlerini Ercümendin Pırlanta havladı. Otomobil İlerİ firlarken Süha, otomobilin iyi bağlanıp bağlanmagiymiş ve lâciverd beresini başina oturt • gözlerinden çevirdî, hiddetinden benzi attı. Ercümend, Sanihanm o güzel yüzünün dığinı tetkikie meşguldü. Çocuk: muştu, san kırmızı fulan boynunu sarı • Sonra, dik ve mağrur yürüyüp gitti. Ote sapsan kesilmiş olduğunu gördü. O va* Size bir mektub var hanımefendi. yor ve altln saçlarına pek iyi uyuyordu, in methâlinde bir sandalyaya oturdu. Şim. kit genc mülâzimin yaramaz çocuk ruhu Diye Sanihaya bir mektub uzattı. SonAşağıda, otelin kapısı önünde Süha, di, kanayan hulyasile başbaşa kalmış ve feci bir ümidsizlikle burkuldu. Otelin du ra ilâve etti: otomobilinin ötesini berisini muayene eder aşılmaz bir duvarın arkasına çekilmiş gibi, varına doğru sendeledi. Saniha, âşikının Zabit bey, bunu size yolladı ve ken Ercümend de başı açık, elleri cebin» her şeyi unutmuştu. Pırlanta, gözlerini ağlayıp ağlamâdığını gormek için başını motosikletine atlayıp gitti. "Cumhuriyet,, in tefrikası 54 de, lâkayd bir tavırla Sühanın çalıjmasını hanımının gozüne dikmiş, sanki onun ke çevirmeğe vakit bülamadan otomobil Abidin Daver DAVER Genc kadm, kızararak mektubu el seyrediyordu. Sanihayı görünce, ellerini derini anlamağa çahşiyordu. hlzlandl. Mersinin Sokaklarlndan geçe çantasının içine sokuşturdu. Zarfın üt • Saniha, onun bu hareketinden hem Idolaşıp duruyordü. Kocasının işini bitirdiğini görünce fır " rek iskeleye doğru giderlerken, genc ka* tünde, Ercümendin yâzısmı tanımi'tı. teessür, hem hiddet duymuştü; kendi Ortallk, aydınlanırken Süha geldi. A" cebinden çıkarmadan bir adım geri attı. O yaramaz ve küstah halile: ladı, otomobilin kapısıni sinirli bir hareket dının yüreği büyük bir acı ile yandı. kendine: «Ne tahammül edilmez şey damakıllı kafayı çekmişti. Senihanm U" Şimdi, sanki Ercümendi okşuyormuş gibi, Odümü patlattlnızl dedi. Ercümendden ve Ercümende kendisi çantasmı okşuyordu. içinde ne yazılı ol* miş, dedi! Beni sevdiğini iddia ediyor; yanık olduğunu görünce, dili dolaşarak: le açıp yerine oturdu. Pırlanta da sıçrayıp Sonra, gayet teklifsizce bir hareketle dizlerinin üstüne çıktı. Süha da yerine yer* hi verdiği için hayatının en büyük hatl * dugunu bilmediği bu sevgilinin mektubu, fakat aşk onu degiştirmiyor, bilâkis beni Sani, canım karıcığım, affet, dedi. Sanihanm koluhdan çekerek otomobilin leşerek kapiyı kapadı. Aksi tarafta duran rasını taşıyan bu ?ehirden uzaklaşıyordu. ona ayrılığın îstırabını biraz olsun unut * elde ettikten sonra, Payasta ilk gb'rdü Seni yalnız blraktitn. İçindeki bir paketi gösterdi: ğürn günlerdeki hirçm ve küstah tavrmı Ercümend, bir sıçrayışta otomobilin önün* Birdenbire o mahzn yeşil gözlü çocuğu turan bir teselli idi. Gene içtin, değil mi? takindı gene...» Bunu sizin için hazırladım. Yol he deh dolaşarak Sanihanm tarafına geçti. nekadar sevdiğini anladı, Kocasına sor Malum gürültülerJen sonra, vapur ha Ne içmedik ki... Fakat, kaoahat diyeli! Atıştırırken beni hatırlamazsanız Geç kalmış bir pişmanlıkla ellerini ceb • Saniha, tekrar tiksinmiye benzer bir his bende değil Ercümendde. du: reket etmişti. Mersin yavaş yavaş uzak • lerinden çıkardı. Her zaman yaptığı gi^ boğazmızda kalsm! Huydu. Hayattan, aşktan, romanesk Ercümend, bizi teşyi için vapura laşıyor, binalan, bahçeleri, eski kalesi sis* Ercümendde mi? hulyalarından ve çok zavallı gönlünün Öyle bir söyleyişi vardı ki Saniha, a bi hazırol vaziyeti aldı. Bir gün Payasta, neden gelmiyor? • Evet, bizi o sürükleyip Çkurova ba* leniyor, siliniyordu. Jevgi ve minnet taşkınhğı içinde, b'ptügü fazla saf hassasyetinden tiksindi. nna götürdü. Viskiler ikram etti. Ayhğt caba sarhoş mu? diye düşündü. Mezuniyeti bitmek üzere, Payasa Saniha, küpeştenin korkuluğuna da Süha, haydi bİ2 de gidelim. Uy nın yarısmı verdi bu gece... Son bir defa daha onunla ge'z göze bej mantonun kalın kumaşım elile okşa zor yetişecek te onün için.., Kumandan • yanmış, hayatının en mühim hâdisesinin kurrl geldi; dedi. Saniha, «aşkımin mucizesi!» diye kendi gelmek için Ercünnendin gözlerine baktı. dı. Birdenbire bütün varlığım kaplıyan hkta yapılacak bazı muameleleri de var geçtiği bu şehre derin bir hüzünle bakıSüha, erkenden yatrnak istemiyordu. kendisi ile alay ediyordu. Yatağa yatar Fakat kendisi için o kadar ağlamış olan o bir hüzu'n ve îstırabla hem Sanihaya hem mış. Orayn çağlrmışlar, hemen gitmeğe yordu. Ercümende, o mahzun yeşil göz Seni otele bırakalım. Biz Fuadle yatmaz sızan Sühanın tütün ve içki ko güzel yeşil gözler, şu anda, onun sevgi do Sühaya hitab ederek: fnecbur olduğunu sö'yledi. lere kendini burada vermişti. Kadrini bilbırâz daha oturacağız, dedi. kusundân iğrenerek yataktan fırladı. Ba* lu iradesine itaat etmiyordu. Ertümendin Bana mektub yazacaksinız, beni 13 mediği büyük gün, saadet günü pek kısa Sanihayı otele bıraktıktan sonra Süha, vullannı yerleştirdi. bakişlan kendi gözlerine karşı lâkayd, ünutmıyacaksıniz değil mi? diye mınl • Karıkocanın otomobilleri de vınçle gü sürmüştü. Bir gün içinde Ercümendin olmekteb arkadaşile beraber çıkıp gitti. Sayabancı kalıyor, onlardan kaçiyordu. Bu dandı. Verteye çekildikten sonra, vapur kalk muş, gene bir gün içinde o mahzun aşkm* niha yatti; bir 'türlü uyuyamıyordu. GüÖğleye doğru Saniha, harekete hazır gözler, şimdi gözyaşlarının tath îşiğından Otomobilin motö'rü takırdama|a baş mak üzere idi. Otelde hizmet eden çocuk dan ayrılmıştı. zel başının içinde karmakarışık fikirler bir halde odasindan çıktl. Spor mantosu tnahrum, fersiz Ve lönüktü. ladı. Hanımının kucagina kurulmüş ölan gemiye gelerek Sanihanm yanına koştu. İArkast var}

Bu sayıdan diğer sayfalar: