2 Eylül 1936 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

2 Eylül 1936 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

2 Evlul 1936 CUMHURIYET SON TELEFON MAB TCLCRAr ERLEC vc TELSİZLE Hfidiseter arasında Troçkinin şiiri T*roçki bir sairdir. • Kafasımn içinde büyüttüğü ihtilâl * çekirdeklerinden her hangi birini feırtp açınız; içinde, idealizmin imkân $ız bir ileri haddini temsil eden gerı bir siir b'zü bulacaksımz. Bizim e»ki ler buna «hayali ham» veya «hayal muhah derlerdi. Ham veya muhal, Troçkinin hayali şudur: Burjuva, Avrupamn âdetten veya mermerden yapılma bütün içtimaî ve medenî müesseselerini kundaklıyarak tutuşturacağı komünist cehenneminin alevlerinden yeni bir dünya cenneti inşa etmek. Neronun hayali ne bu kadar hamdı, ne de bu kadar hain. Bu kadar ham olamazdı, çünkü Romayı atese vermekten beklediği sey bir cennet değil, bir gönül eğlentisiydi; hiyaneti de bu kadar ileri gitmedi, çünkü Avrupayı değil, sadece Roma yı tutuşturmakla kaldı. Troçki o kızıl siirini yazabilmek için yalnız Avrupa değil, bütün dünya ufuklarında alev arıyor ve mürekkebini hepimizin damarlarımız • dan tedarik etmek istiyor. Fakat, arada bir kendisini cehennemt rüya • tından uyandıran realite dürtüklemeleri, artık ona sezdirmeğe başlamış olsa gerektir" ki dünya ihtilâlinin volkan şiiri, küçük bir indifaa muktedir olsa bile dünyadan evvel, o sönmüş yanar dağın deliği üstünde uyuklıyan »airi havaya uçuracaktır. r Romanyada askerî teşekküller kalktı Tituleskonun tayin ettiği bütün elçileı istifa mı ediyorlar? Bükreş 1 (Hususî) Yeni kabine bu sabah M. Tatareskonun riyaseti al tmda ilk toplantısını vapmıstır. Kabıne askerî mahiyette bulunan bütün teşekküllerin lâğvına karar vermistır. Romanyada siyasî faaliyette bulunan bütün teşki'âtlar silâhtan tecrid edılecek. üniversiteler ıs lahla üniversiteliler yeni sartlara tâbi tutulacaklardır. 18 den 21 yaşına kadar işsiz genderin nafıa islerinde çalıstırılması için Millî Müdafaa ve Nafıa Nezaretleri tarafın dan bir proje hazırlanmaktadir. Romen elçilerinin istifaları katta bulunmuştur. Sefaret erkânından bir zat arkadaşı mıza şunları söylemiştir: « M. Tituleskonun kabine harici bırakılması üzerine bazı sefirlerin istifa ettiklerini gazetelerde okuduk. Elçimiz M. Filotiye gelince, bu dakikaya kadar istifa etmis değildir.» Elçi M. Filoti eski Hariciye Nazırı M. Titulesko zamanında Hariciye Nezareti matbuat müdürü bulunuyordu ve bu sıfatla Ankarada toplanan Balkan an tantı konseyine iştirak etmişti. M. Titü lesko bu vesile ile müstakbel elçiyi hükumetimiz erkânına takdim etmişti. Istifası şayiasının M. Titulesko ile olan dostlu ğundan galat olduğu anlaşılmaktadır. Sefarethaneden aldığımız malumata göre, M. Tituleskonun hastalığına dair verilen haberler de mubalâğalıdır. M. Tituleskonun sıhhî vaziyetinin endişe verici bir mahiyette olmadıeı söylenilmektedir. Cumhuriyetin Büyük Avrupa Anketi EV FiZiGi Soğutucu dolablar Fiziğin mühim tatbikatından biri soğutucu vasıtalardır. Bir vakitler su veya gıdayı soğutmak veya dondurmak için biricik vasıta kar veya buzdu. Mihanikî veya ısıtma usullerile sühuneti düşürme, tabir caizse soğuk istihsali, nisbeten yenidir. Bu cihazlar evvelen büyük işlerde kullanılıyordu. Şimdi evlere kadar girdi. Filhakika. yazın bu sıcak günlerinde bir bardak soğuk su kadar aranan bir şey olmasa gerek. Bir vakitler Londrada fakir halk arasında artan verem vefiyatını azaltmak için halka ucuz et ve süt satmak yolu düşünüldü. Soğuk hava tertibatı vası tasile Avustralyadan kesilmiş etler getirildi. İngilterede kesilen etlere naza ran yarı fiatla satılan bu etlef fakir halkı beslemiş ve hâlâ da beslemekte dir. Şimdi tamamile otomatik olarak çalışan bir takım soğutma sistemleri var dır. Bu sistemlerde şu esaslar görülür: Muayj'en tazyikte kaynama derecesi suyun kaynama derecesi olan (150) dereceden çok küçük olan mayiler kullanılır. Meselâ amonyak gazinin temeyyü' derecesi (33°) dir; yani mayi halinde ki amonyak bu derecede gaz haline inkılâb eder. Sulfur dioksid ( S O J ) için bu sühunet derecesi (25°) dir. Bu halde muhitinin sühunet derecesi bu kaynama derecesinin yukarısmda olan bir kabdaki amonyak mayii he men gaze inkılâb eder ve bu esnada muhitten hararet alır ve onu soğutur. Bu gaz bir suretle sıkıştırılıp tekrar mayi haline getirilirse bu ameliye te kerrür eder. Fakat gaz sıkıştırıldığı zaman ısınır. Binaenaleyh bu harareti de bu suretle harice vermek lâzımdır. Soğutucu dolablar iki türlüdür: 1 Motörle çalışan mihanikî cihaz ar. 2 Motörsüz çalışan harurî cihaz ar. Brincisinde tebahhur eden mayi dolabdaki hava ve gıdaların hararetini alarak onları soğutur. Bu buhar bir motörle çalıştırılan bir kompressörle sı kıştırılıp majri haline geçirilir. Bu esnada hâsıl olan hararet bu suretle izale •dilir. Bü\rük cihazlann bu soğutma ameliyesi tuzlu su ile küçük cihazlarda antilâtörle icra edilir. Büyük cihazlarda umumiyetle amonyak, küçük cihazlarda (SOı), klor etil ve saire gibi kaynama derecesi düşük mayiler kullanılır. Motörsüz çalışan cihazlar Elektro luks denilen sistemden olup İsveçteki Upsola mühendis mektebinin iki tale besi tarafından keşfedilmiştir. Cihazda sulu ve koyu amonyak mahulile Hidrogen gazı var. Tekâsüf ameliyesi de şehir su mus uğundan alınan su ile yapıhyor. Bu ipten cihazlarda sulu amonyak mah ulü ısıtılır. Bu itibarla bu cihaz elek rikle çalışabildiği gibi havagazi, pet ol şulesile de çalışabilir. Fakat bu ipten cihazlar küçük boyda yapılmakadır. Cihazlann işletme masrafını bir mi:alle bildireyim. Bilfarz 6 numarah yani 6 kadem mikâbı hacmindeki) bir soğutma dolabmda 10 kilogram yemeği soğutmak ve 2 kilogram buz yapmak için yapılan masrafları kıyas edelim. 6 kadem mikâbı takriben 165 litredir. Yemeklerle suyun ilk sühunet derecesi 20 jlsun ve hepsini vasatî olarak sıfır deeceye indirmek istenilsin. Yemeklerle »uyun hususî harareti takriben 1 ve ha/anınki 0.24 olduğuna göre 165 litre takriben 215 gram) havanm sühunet derecesini 20 derece indirmek için unlardan 215 X 20 X 0.24 = 1032 salorilik hararet almak icab eder. On kilogram yemekleri sıfır dereceye in dirmek için 10000 X 20 X 1 = 200000 kalori almak icab eder. 2 kilo suyu sıEır derecede buza kalbetmek için 2000 (20 + 80) = 200000 kalori almak lâzımdır. Bu halde dolab daki hava ile muhteviyatını 20 derece ioğutmak ve iki kilo da buz yapmak i:in 40000 kalori hararet almalıyız. Bu nalde 10 kilogram yemeği soğutmakla 2 kilogram suyu buz yapmak ayni iş olup hemen hemen ayni masrafla çıkar. Sıfır derecedeki bir gram suyu sıfır derecede bir gram buz yapmak için bu sudan 80 kalori kadar hararet almak icab ettiğine göre buz yapmak epeyce masraflı olur. 6 numarah soğutcu dolablardaki motörün takati 1/6 beygir kuvveti oldu ğuna göre 8 saatte bir kilovat saatlik elektrik kudreti sarfeder. Bu halde dolab günde 16 saat çalışırsa kilovat saati 10 kuruştan 20 kuruşluk masraf kapısı açar demektir. Aşağıda söylenen şart lara riayet edilirse soğutma dolabının masrafı azaltılabilir: 1 Dolabın kapısını sık sık aç namak. 2 Dolabı rüzgârlı. güneşsiz bir yere koymak. 3 Motörü mümkün olduğu kadar asgari hadde çalıştırmak. 4 Fazla buz yapmamak. Fransadan Japonyaya bir göz atış Japon zekâsı ve garb medeniyeti An'ane ve teknik Ja ponlarda riyaziye kafası Japon mankeni Şark ve garb tezadı önünde Japon ruhu . Bu mülâkatın baştarafı dünkü saytmız.dadır . Yazan : Peyami Safa 10 Paris 1 (Hususî) Eski Romanva Hariciye Nazırı M. Titulesko tarafın dan tayin edilen bütün Rumen sefiıleri istifalarını vermek hususunda aralarında mutabık kalmışlardır. Bu takdirde yeni Hariciye Nazırı M. Anroneskonun istifa etmek mecburivetmde ve yeni Rumen kabinesinin de cok Titulesko neden kabine dışında PEYAMİ SAFA müskül bir vaziyet karşısında kalacağına bırakılmış? muhakkak nazarile bakılmaktadır. Bükreş 1 (A.A.) Bazı siyasal m r Romanyamn Ankara elçisi de hafilde teyid edildiğine göre Tataresko iıtifa edecek mi? nun Tıtuleskoyu kabinenin dışında bı " M. Tata^skonun riyaseti altında te rakmasının sebeblerinden biri Italyan şekkül eden r*ii Romanya kabinesinc Rumen yakınlaşmasına muarız olan aM. Tituleskonun alınmaması üzerine damlardan bırinden kurtulmak hususun* mumaileyhe taraftar ve dost olan bazı se dakı arzusudur. firlerin istifa ettiği rjaber verilmektedir. Italyanın şimdi Romanyamn zecrî tedBu meyanda Romanyamn Ankara elçisi birci siyasasını unutmıya ve iki memleket M. Filotinin de istifa ettiği şayi olduğun arasında ekonomik münasebetleri daha Ankara 1 (Hususî) Türk parasıdan, bir arkadaşımız dün Romanya sefa zıyade inkişaf ettirmeğe mütemayil bu nın kıymetini koruma kanununa bağlı 11 retine müracaat ederek bu hususta tahki lunacağı ümid edilmektedir. sayılı ihtiyat listesi kararnamesinin dör»KN'HnnmillllHlinilllllüllfllllllllllllllllllllimillllllllHin • «... düncü maddesinin 2 nci fıkrası yerine hazırlanan esaslar Vekiller Heyeti tarafından tetkik edilerek kabul edilmiştir. Yeni maddeler şunlardır: 1 Işletmekte oldukları sigorta branşları üzerinden (hayat kısmı haric) tediyeye mecbur oldukları miktardan ancak haric memleketlerden aldıklan sigorta muamelâtından mütevellid serbest dövizlerin sarfına mezuniyet verilir. Baki Stokholm 1 (A.A.) İsveç hükumeti Berlin 1 (A.A.) M. Göbels, Veyesi memleket dahilinde plâse edilir. Bu bugün Milletler Cemiyeti Genel sekre nedikten avdet eder etmez M. Musoliniplâsman gelırlerının ihracına müsaade terliğine, nizamnamenin tatbikında yaye çektiği telgrafta: pılacak tadilât teklifine cevab teşkil eolunur. «Meslektaşım M. Alfieri ile fikirleriden notayı tevdi etmiştir. îsveç hüku 2 Işletmekte oldukları sigorta meti. Milletler Cemiyetinden çıkan hü mizin ve hedeflerimizin ayni olduğunu branşları üzerinden (hayat kısmı haric) kumetlerin Cemiyete yeniden girmeğe görmekle bahtiyarım.» demiştir. Italyan Propaganda Bakanı M. Al tediyeye mecbur olduklarından başka davet edilmelerini temenni etmektedir. îsveç hükumeti bundan başka, Mil fieri de M. Göbelse bir telgraf çekerek. kalan bakiyelerden, haric memleketler letler Cemiyeti konseyinin 12 nci mad duygulan ve fikirleri arasında derin bir den aldıklan sigorta muamelâtından müde mucibince, umumî siyasa mahiye mutabakat bulunduğunu ve bundan do tevellid serbest dövizlerin sarfına izin vetinde olan ehemmiyetli ihtilâfların halli layı kendisini şayanı tebrik gördüğünü rilir. Bakiyesi plâse edilir. Bu plâsman için Cemiyet azası olmıyan devletlerle söylemiştir. gelirlerinin dövizleri ihrac olunabilir. muntazam bir iş birliği yapmasını da 3 sigorta muamelâtile uğ Almanya ile klering anlaş raşan Hayat reassürelerine göndermek teklif etmektedir. şirketlerin ması akim mi kaldı? Hükumetin kanaatine göre, meselâ zaruretinde oldukları dövizlerin ihracına silâhların azaltümasma aid olan bazı Paris 1 (Radyo ile) Anadolu §i müsaade olunur. Ancak miktar kanunu maddelerin hükümsüz kalmasına mu mendifer tahvillerinin kuponlarile yüzde mahsusla teşekkül eylemiş olan millî fcabil diğer maddelerin tatbik edilmesi Reassürans anonim şirketi hissesi çıktıktahammül edilemiyecek bir vazh ^t teş yedi buçuk faizli Türk istikrazlarınm 2 nci kısmının kleringle halli için Türkiye tan sonra ve her muamele için lâzım olan kil etmektedir. Merkez Bankası müdürile Almanlar ara miktar 2000 Türk lirasını tecavüz eden îsveç hükumeti, ileride, 16 ncı madsında cereyan eden müzakereler netice meblâğ, müemmen sigorta primlerine indeyi tatbik etmenin sırası gelince. bu vermediğinden, Merkez Bankası müdürü tikal eder. vaziyeti nazari itibara alacaktır. memleketine dönmüştür. 4 Türkiye hududları dahilindc çaAskerî zecrî tedbirlere karşı emnivet lışan sirketlerde sigortalı okıp ta TürkiAlman iktısadî mehafiline göre, klegarantilerine gelince. İsveç hükumeti, ring rejimine tâbi tutuldukları takdirde ye haricinde lıasara uğrıyan maüara aid Milletler Cemiyeti nizamnamesi tara mevzuubahis eshamın ecnebi borsalarda dövizler serbest ödenir. fından derpiş edilen taahhüdler çerçe muamele görmesi imkânı bulunamıyaca 5 Sigorta muamelesinden mütevelvesini aşan diğer taahhüdlere girişme ğından Alman hükumeti icabında kupon lid döviz müsaadesi ancak sigorta şir ğe mütemayil bulunmadığıni kaydet tediyatının 34 sene tehirine muvafakat ketlerile Reassüransa verilir. mektedir. ede<eğini, fakat klering rejimini kabul e6 Döviz müsaadeleri yalnız Ankara, İstanbul, Izmir Kambiyo müdürlükHabeşistanın Gore mıntaka demivece?:ini bildirmiştir. Yukarıda da kaydettiğimiz gibi bu lerince her üç ayda bir verilir. Ancak sında sükunet teessüs etmiş havadısı radyo ile aldığımızdan ne dere 4 üncü maddedekı döviz müsaadesi bu Londra 1 (Hususî) Habeş İmparaceye kadar doğru olduğunu tahkik ede müddete tâbi değildir. toru bugün Londraya dönmüştür. Go medik. 7 Işbu ahkâm 1/7/936 tarihinden redeki Habeş hükumetinden gelen son Fransa Lehistana silâh mı itibaren yapılan muamelâta şamildir. haberlere göre. cenubu garbî Habeşis Küçük Antant ttalyan verecek tan tamamile Gore hükumetinin elinde Paris 1 (A.A.) General Ridz yakınlaşması bulunmakta ve bu havalide tam bir süSmiglinin Paris seyahatinden bahseden Paris 1 (A.A.)Fransız salâhiyettar kunet hükümfermadır. Ovr gazetesi, generalin Fransız hüku mahafilinin tefsırlerme göre Çek Italyan Loyd Corcun Almanya metile olan mühim konuşmalarının an modus vivendisi İtalya ile Küçük Antant cak cumartesi veya pazar günü daha . seyahati arasında yapılacak bir yaklaşmanın ılk amüsbet bir sahaya intikal edeceğini bil " Londra 1 (A.A.) Evening New dımmı teskil etmektedir. dirmektedir. gazetssinin yazdığma göre, Loyd Corc Polonyaya. bundan sonra Fransadan Almanyaya yapacağı seyahatin tarihinı mühimmat ve silâh alabilmek veya Po henüz kat'î olarak tesbit etmemıstir. Binaenaleyh çarşambaya hareket edeceği lonyada bir harb levazımı endüstirisi kur muhakkak değildir. Loyd Corc Alman mak imkânını verecek bazı kredilerin aya seyahatinden dönüsünde Fransada da çılabüeceğini de bu gazete mevzuu bahsermektedir. birkaç gün kalacaktır. Yunan Veliahdi de Korfuya Paris müzakerelerinde. gerek bu mesele, gerek 1923 Polonya Fransa muagitti hedesine verilecek yeni şekil görüşüle Atina 1 (Hususî) Yunan Kralı cekrir. Jorj eylul nihayetine kadar Korfuda Fransadaki siyasî mehafil. bunlara kalacağı için Veliahd da beraber bulun mukabil, bazı taahhüdler, Fransa Pomak üzere bugün bir deniz tayyaresile lonya muahedesinde yazılı olanlar gibi Korfuya hareket etmiştir. olmıyacak, fakat en aşağı, bu silâhların Yeni nazır ve müsteşarların Basvekil hiçbir zaman Fransanın menfaatine karşı de hazır bulunduğu halde dün Korfuda tesebbüslerde kullanılmıyacağını tasrih eKralın huzurunda tahlifleri yapılmıştır. decektir. Türk parasmı koruma kanunu Sigorta muamelelerine dair yeni ahkâm kondu Milletler Cemiyeti Göbelsin Duçeye nızamnamesı çektiği telgraf Isveç, yapılacak tadilât Iki Propaganda Nazırı için fikrini bildirdi arasında fikir birliği M. Georges Bonneau, bize Japon alfabesinin, izah edildikçe muamması artan kargacık burgacıklarını çizerek anlatırken, bu milletin bu kadar iptidaî bir yazile nasıl ilerlıyebilmiş olduğunu kendisine tefsir ettirebilmek için sabırsızlanıyordum. Dilimin ucundaki bu tabiî te cessüse M. Pierre Quint benden evvel tercüman oldu. Kyoto Unıversitesınin sabık profesörü, Japonların asla ilerlemiş bir mıllet olmadıklarını söyleyince, hayretimizin derecesini değil, sadece nev'ini değiştirmişti. Bu sefer de Japonyadaki,teknik ve endüstri ilerleyişini inkâr etmeğe mecbur olmanın yeni hayreti içinde kalıyorduk. M. Bonneau, on üç asırdanberi an'anesıne ıhanet etmemek hususunda en yakın günü en uzak gününden farklı olmıyan Japon zekâsı üstünde garb medeniyetinin hiçbir değişiklik yapmış olmadığını söyledi; gizlemeğe çalıştığımız hayretimizin azalmadığını gördükçe artan bir cerbeze ile ısrar ediyordu: Evet, Japonların yüzde onu okuma bilır ve bu yüzde onun okuma bilme kabiliyeti de muhtelif dereceler arzeder. Japon zekâsı Avrupa tarzında bir düşünce mekanizmasından tamamile mahrumdur. Fakat bu teknik terakkiyi nasıl vücude getirdiler? Avrupadan olduğu gibi aldılar. Şüphe yok ki buharı ve elektriği keşfetmek başka, onun makine veya ampul gibi hazır yemişlerini sepete koyarak almak başkadır. İkincisi btrincisi kadar icad zekâsma muhtac değildir. Fakat Japonlan an'anelerine rağmen Avrupa medeniyetüıi benimsemeğe sevkeden ihtiyacı ne ıU ızah edıyorsutuj^? Millî istiklâl ve baka zarureti. arb medeniyetine azçok intıbak etmeden yaşıyamıyacaklarını biliyorlardı. Bu kavmin millî gururu iptidaî bir iman derecesinde kuvvetlidir ve an'aneye bağhlıkları, onlarda bu gururu Avrupa medeniyetinin inkârına değil, bir baka vasıtası olarak süratle kabulüne sevketmiştir. M. Bonneau bunları söylerken, ben onun fikirlerine rağmen, Japon edebiyatının bilhassa çeyrek asırdanberi millî ananesine aykırı garb telâkkilerine ve ifade şekıllerine kucak açmış olduğunu düşünmekten kendimi alamıyordum. Bizde olduğu gibi Japon edebiyatında da Avrupalıla^ma hareketinin en öndeki adamları bugün altmış yaşlarındadırlar ve mazile lâkalarını kesmış bulunuyorlar. Fakat M. Bonneau, Japonların bugün şekil ve fikir itibarile, büyük Avrupa ailesi içine kabul edilmiş bir edebiyatlan olmasına rağmen, ananelerinden asla aynlmamış olduklarını, tefekkürde kendilerine has iptidailiği muhafaza ettiklerini söyledi. Sordum: Japonlar, Yunan mucizesinin ve Avrupa ruhunun temeli farzedilen riyaziye kafasından mahrum mudurlar? Tamamile. Üniversite talebeleri bilirim ki parmaklarının yardımı olmadan birden ona kadar sayamazlar. Peki, bu riyazî masumiyetin yerine ikame ettikleri ruh hassası nedir? Eşyanin kemmî nisbetlerini nasıl anlıyorlar? Teknik ve pratik ihtiyaca kâfi, çok basit bir derecede; o bile büyük bir zorukla. Bununla beraber, garb medeniyetine girebilmeleri için, zekâlarının tecrid «abstraction» kabiliyetinde ihmalkâr kaan taraflarını telâfi edecek başka bir ruhî hassaları olmak lâzım değil midir? Zekâları tecride hiçbir zaman mü said olmamıştır. Müşahhas âleme daha sıkı ve samimî tarzda bağlıdırlar. Belk de bu ampirik ve amelî kabiliyetleri onlara teknik bir genişleme fırsatı veriyor. M. Bonneaunun bir yemek sohbetinde çizdiği bu Japonya, kültür ve medeniyet nevilerile teknik ilerleyişin bir ayarda ve bir hizada gittiği hakkındaki telâkkilerimizj değiştirebilecek bir portre ile karşımıza çıkıyordu. Gözümün önüne Avrupa elbisesi giymiş, fakat on, on üç asır evvelki Yoritomo ağacından yontulma tahta bedenini, o gün bugün, olduğu gibi sürükliyen bir Japon mankeni .geldi. Bu ağac göğde, garbin içine taktığı makinelerle kımıldıyor ve koşuyor, fakat samimî hayatını yaşamak icab ettiği anlarda, uzak bir tarihin uzakşark toprağının içinden aldığı usareleri çekmeğe devam ederek, nebatî bir karanlık tekevvünün esrarı içinde boy atıyor, gelişip serpiliyorBir sofrada eksik anlatılmış ve yahud benim tarafımdan yanlış anlaşılmış ol mak ihtimali bulunan bu fikirlerde tam bir millet hayali edinmemize müsaid bir kompozisyon bütünlüğü aramak doğru değildi. Hususile M. Bonneau, birçok Avrupa tabirlerinin Japonyayı izah et mek hususunda kifayetsiz olduklarını da söyliyerek meselâ Japon idealizmi veya Japonyada mistik bir tefekkür olup ol madığı hakkındaki meraklanmızın, orada, bu tabirlere verdiğimiz manalardan pek başka cevablar bularak bizi yanıltabileceğini de ilâve etmişti. Fakat, ne de olsa, M. Bonneaunun fikirlerinden bende doğan asıl intıba şu idi ki, Japon an'a nesi üstünden geçen garb medeniyeti seli altında bir granit mukavemeti gösteriyordu. O sel, bu graniti aşındırmıyor mu? Aşındırmıyacak mı? Her ikisi arasında kalarak ilk terbiyesinden aldığı kültür mirasile önünde açılan yepyeni dünyayı bir türlü telif edemediği için intihar eden Japon şairleri de var: Yone Nogouchi gibi ki, şiirleri, bu sıkışmanın verdiği ü midsizliğin şarkılarıdır: Ümid ve ümidsizlik arasına asılmış, Hayat deniien heyul&ya sarilan Ve titriyen Bir ağac yaprağtndan baska birşey değilim 'I An'aneye ve inkılâba doğru kolan vurarak sallanan Japon ruhunun bu baş dönmesi, teknik büyük hamlelerine rağmen, onu bu zıd iki kutubdan birinin tercihine veya ikisinin bir Asya hümaniz mine örnek olabilecek yeni bir telifine henüz götürmüs değildir. SAFA Rifli Abdülkerim Fasta ikametine müsaade edilecek Paris 31 (Hu susi) îklimi sıh hatine uygun gel mediğini ileri sü rerek bulunduğu Reünyon adasın dan şimalî Afri kaya nakledilme sini istiyen eski Fas mücahidi Abdülkerimin istidası Müstemlekât Ne zaretinde tetkik edilmektedir. Abdülkerim Söylendiğine göre Abdülkerimin bu arzusunun yerine getirilmesi ve ailesi efradile birlikte iklimi sıhhatine uygun olan Fasta ikametine müsaade olunması çok muhtemeldir. ^nlbB

Bu sayıdan diğer sayfalar: