CUMHUBtYET 19 Ağustos 1936 Olimpiyatlar Kitablar arasında Bezmü Rezm'in tercümesi Türkiyat Enstitüsü tarafmdan 1928 yılmda bastırılan ve (Aziz °bin Erdşir i İsterabadî) tarafından yazılan Bezm ü Rezm adındaki kıymetli ki tab Sahaflarda kitabcı Rizeli M. Hu lusi tarafından türkçeye tercüme edilmiş bulunuyor. Sayın ve değerli üstad Fuad Köprülünün eserin farisi metn tab'mda yazmış olduğu mukaddemede beyan ettiği üzere (Bezm ü Rezm) Sıvas Sultanı Kadı Bürhaneddin Ah medin hususî bir tarihi olmakla bera ber hicrî 14 üncü asrın son yarısmdaki Anadolu vakayiine aid fevkalâde mü him malumatı ihtiva eden ve Avrupa kütübhanelerinde nüshasma tesadüf edilmiyen bir eserdir. Böyle bir eserin İstanbul Kütübha nelerinde bulunduğunu bize Halil E tem, Ahmed Tevhid, ve Amasya mü verrihi <Hüseyin Hüsameddin> haber vermişlerdir. Bu kitab İstanbul kütübhanelerinden Ayasofyada No. 3465 Topkapı sarayımn Enderun Kitabevinde No. 2822, Süleymaniye Kitab sara yının Esadefendi kısmında No. 2079 ve Ragıb Paşa kütübhanesinde No. 982 vardır. Fakat bunların içinde en kıymeti nüsha Ayasofyadaki nüsha olup bu kitab tab'a esas olarak kabul edilmiştir Muhterem Kilisli Rifat, eseri istinsah ederek tab'ına nezaret etmiş, ayrıca kitabın fihristini de yapmışlardır. Matbu nüsha 541 sahife metinden, 75 sahife de fihrist ve hususi adlarla yer adları gibi kısımdan ibarettir. Rizeli kitabcı M. Hulusinin iki buçuk, üç sene süren geceli gündüzlü çalışması saj'esinde meydana getirdiği ise, yazma olarak Bezm ü Rezm 912 büyük sahifeden ibarettir. Sahifeler 25x18.5 büyüklü ğünde olup her sahifede 21 satır ve her satırda vasatî olarak 10 kelime vardır. M. Hulusi memleketimizde çok iyi farisi bilen ve İran edebiyatına hakkile vâkıf olan bir zattır. Bezm ü Rezm gibi mühim bir eseri gayet selis ve açık bir türkçe ile dilimize çevirmiş ve eserin içindeki Arabî ve Farisî şiirleri de ayrıca tercümeden çekinmemiştir. Bu tercümenin hemen tab'ı, tarihimizi aydınlatmak bakımından çok mühim ve ilmî bir iş olacaktır. Italya futbolda nasıl Dünya şampiyonu oldu? İtalyanlar, sert ve favullü bir oyundan sonra, Avusturyalıları 21 yendiler amma halk mağlubları alkışladı, galiblere boyuna ıslık çaldı Kadın Nahiye Müdürü Bir zenci mahkumu bizzat idam edecek Tarihte ilk defa olarak, Nevyorkta bir kadın nahiye müdürü, bir zenciyi asacaktır. Zenci Rainey Bathea isminde bir adam olup, 70 yaşında bir beyaz kadını öldürmekten idama mahkumdur. Nahiye Müdürü kadın, geçenlerde ölen Nahiye Müdürünün karısı olup zevcinin yerine o memuriyete tayin edil miştir. Kanun, bu nevi cürümlerden dolayı yapılan idamların alenî olmasını ve nahiye müdürünün darağacının yanına kadar çıkıp, mahkumun ayağınm altındaki kapağı hareket ettiren manivelâyı çekmesini emretmektedir. Bu mesele, bütün cenubî Amerikada heyecan ve alâka uyandırmış, NaHye Müdürü kadına binlerce mektub gelnıeğe başlamıştır. Bu mektublann hemen hepsi tehdid mektubudur. Fakat Nahiye Müdürü, henüz kat'î kararını vermi} değildir. 43 yaşında ve 4 çocuk anası olan Nahiye Müdürü, bütün civar köy lerdeki papazlara müracaat etmiş, hepsınden nasıhat istemiştir. Bu papazlar, kendisine, insanların yaptıklan kanunların da Allahın kanunları kadar mukaddes olduğunu, bunlara itaat edilmesi lâzım geldiğini söylemişlerse de, kadıncağız, hâlâ karar verememekte ve şayed idam hükmünü kendi elile infaz edecek olursa, ömrünün sonuna kadar bunu unutamıyacağjnı söylemektedir. Amerikada, beyaz bir adamı öldürdüğünden dolayı idam edilen bir zencinin sehpaya çıkışını seyretmek, halk için bir bayram sayılır. Bu seferki idam hükmünün bir kadın tarafından infaz edilmesi bu neş'eli güne daha başka bir kıymet verdiği için, şimdiden on binlerce insan o sabah, idam sehpasının kurulu olduğu meydana kosmağa hazırlanıyor. • «DOGRU» YU YIKAN KEŞIF «Kâinatta hiç bir hattı müstakim yoktur» 14 sene evvel herkese anlaşılmaz muammalar gibi gelen Aynştayn nazariyesi bugün daha makul ve izahı kabil görünmeğe başlad' Bundan on dört sene evvel, 1922 nisanında, Alman âlımi Einstein meşhur nisbiyet nazariyesini ortaya attığı zaman, bütün ilım dünyasının alâkasım celbetmiş, üç asır danberi teessüs eden bütün nazariyeler altüst etmiş, bütür dünyayı şaşırtmıştı. O tarihtenberi E instein ismî daima nisbiyet kelimesile beraber anılmak tadır. Alman âliminin koyduğu yeni nazariye, teferrüatı noktai nazarından, hayatını senelerce müddet ilme vakfetmemiş kimselerin kolay kolay anlıyamıyacağı bırşey olmakla beraber, bu nazariyenin umumî hatları, adım adım ilerliyerek tetkık etmek şartile hcrkesin kavnyabileceği şeylerdir. Einstein nazariyesinin esası şudur: Mesafe ve zaman sabit birer çerçeve, mutlak birer realite değildir. Bunlar, bilâkis, tarifleri baştanbaşa tadil edilmesi lâ~ zımgelen realitelerdir. Einstein, bu nazariyesini isbat için şu iki noktaya istinad etmektedir: Ziyanın değişmiyen sürati ve eşyanın değişen sürati. Bütün süratile giden bir zırhlı tren tasavvur edelim ve bu trenin, ayni saniye zarfında biri ileri doğru diğeri geriye doğru iki top attığını farzedelim. Top patladığı anda tren, biri ileride biri gerr de bulunan iki hedefe de müsavi mesafede bulunmaktadır. Her iki hedefin ba * şında beklıyen birer gözcü, ileri doğru atılan merminin, geriye doğru atılan mermıden daha evvel hedefe isabet ettiğini gösterecektir. Tren ileri doğru hareket ettiği için, onun sürati merminin süratine inzimam etmiş ve gene bu ileri gıdiş dolayısıle, gerideki merminin süra tınden ayni nısbette bir sürat tenzil edi!" miştir. Binaenaleyh bu hâdise gayet tabiidir. Fakat, top patladığı esnada topun ağzından çıkan ziya için vaziyet büsbü tün başkadır. Her iki gözcü de bu ziya* yı ayni dakıkada görmektedirler. Bun * dan çıkan netice de, her hangı bir araba" nın yahud herhangi bir ileri hareketin ziyanın süratine birşey ilâve etmediği ve saniyede 300,000 kilometro olan bir ziya süratinin daima değişmez bir halde kaldığıdır. Bundan bir netice daha çıkmaktadır. ki o da şudur: Bir cismin zahr rî uznluğu, ne olursa olsun, sabit olma yıp süratine göredeğişir. Einstein, nisbiyet nazariyesini bir defa tesis ettikten sonra, o zamana kadar birr birınden ayrı bulunan muhtelif ılim şu belerine tatbik etmiştir. Einsteinin ilk za* feri mıhanık şubesındedir. Tecrübe ile sabittir ki, bir cismin itici kvveti dört misli arttırılınca sürati bir misli fazlalaştınlmış olur. Fakat bu sürat pek fazla ise, meselâ saniyede 200,000 kilometro ise, bu nisbet değişir. İtici kuvvet dçjrt misline çıkarılınca, sürat saniyede 300,000 kilometrodan aşağı olur. Einstein, bundan, cisimlerin teşkil et tiği yığınların süratlerile beraber arttığı ve binaenaleyh, bu cisimlere bakanların hareketlerıne göre değıştığı neticesini çr karıyor. Binaenaleyh, yığın da, tıpkı zaman ve mesafe gibi nisbidir. Einstein, muhakemesini biraz daha ileri götürerek, saniyede 200,000 kilometro süratle mesafe kateden bir mermi ve bu merminin üstünde oturup ileri doğru ziya hüzmeleri fışkırtan bir insan tasavvur edıyor. Bu ziya hüzmelerinin sürati, o insana göre, saniyede 200,000 kilometro dur. Fakat haricden bakan hareketsiz bir kijnse, bu ziya hüzmelerini, süratlerinden dolayı kısalmış görecektir. Nasıl ki, ileri doğru atılan bir cisim, süratile beraber büyümektedir ve Einstein bu neticeler den sonra, optik kanunlarla mekanik kanunları birbirinin benzeri saymakta ve nisbiyet nazariyesini bu şubelerden her ikisine de tatbik etmektedir. Einstein bu muazzam yakınlığı iddia eden ilk âlim olmuştur. Einsteinin ikinci büyük zaferi cazibe ve siklet kanunlarında olmuştur. Einsteina göra, boşluğa düşen cisimler, ne büyüklükte olursa olsun, hep ayni süratle yani saniyede muayyen bir sürat tezayüdü ile düşmektedır. Saniyede 981 santımetre sürat tezayüdü ile aşağı doğru inen bir asansör tasavvur edelim; bu takdirde, cüzdanlanmız cebimizde ağırlık vermemeğe, şemsiyelerimiz, kolumuzda uçuşmağa ba; Olimpiyadlar biterken: Son binicilik müsabakalarında bir îsveç mülâzimi mânia atlarken Berlin 15 ağustos (Sureti mahsusada Olimpiyadlan takibe giden arkadaşı mızdan) 11 inci Olimpiyad futbol şampiyonası bugün bitti, Italya millî takımı, Avusturya millî takımmı 21 mağlub ederek şampiyon oldu. Berlin Olimpiyadının futbol turnuvası.diğer Olimpiyadlardaki kadar alâka ve heyecanla takib edilmedi. Vakıâ fi nal maçında 100 bin seyirci vardı, fakat bu seyirci kalabalığı sırf futbolu görmek için gelmemişti. Bugün diğer sahalarda ayni saatte başka bir spor hareketi yoktu, sonra gene birçok Olimpiyad mera simi yapılacaktı, seyircilerin çoğu bu merasimi görmek için büyük stadda tpplanmış bulunuyordu. 11 inci Olimpiyada yuvarlak hesab «lli millet girdiği halde, bunlardan yalnız on altısı futbola iştirak etmiştir. 16 nın 50 ye nisbeti neyse, futbola gösterilen alâka da odur. Son senelerde futbolun tamamen profesyonelliğe doğru gitmesi ve yeni yeni yetişen futbol yıldızlarının profesyonel kulüblere alınması, amatör futbolu kıymetten düşürmüştür. Futbol, bu gidişle gahba 1940 Olimpiyadında kendine yer bile bulamıyacaktır. 11 inci Olimpiyada ilk defa o'arak Ingiliz amatör futbolu da iştirak etti. îngilizler bugüne kadar hiçbir Olimpiyada futbolcu göndermedikleri halde Berline amatörlerden mürekkeb bir takım yolladılar. İngiltere amatör millî futbol ta 'kımı, futbolun mucidi olan İngilizlerin oyununu göstermekten bittabi uzak kaldı. Anlaşılan, İngilizler bu takımı bir süs olsun diye göndermişlerdi. Amatörlük, profesyonellik işlerinde pek hassas olan Ingilizlerden bittabi amatör namı altında profesyonel oyunculardan bir takım göndermeleri de beklenemezdi. Cenubî Amerikadan bu Olimpiyada ancak Peru takımı geldi, o da Avusturya ile yaptığı müsabakada bir katakulliye gelerek tasfiye edildi. Maamafih bu takım, Uruguayın 1924 te yaptığmı yapamamıştır. Anlaşılan onlar da, hakikaten amatörlerini göndermişler! 11 inci Olimpiyada iştirak eden 16 futbol takımının içinde, en güzel oynı yanı, en san'atkâr olanı, gene tekrar e deyim ki Norveç takımıdır. Dünya bi rinciliği bu takımm hakkı idi, fakat ta lihsizlik buna mâni oldu. Bugün Olim piyad birincisi olan İtalya ile ikincisi o lan Avusturya takımları futbol tekniği, futbol san'atı noktasmdan Norveçin pabucu bile olamazlar. Fakat, ne yapalım ki şampiyon olmak için san'attan ziyade yapılan gollerin kıymeti vardır. tular, mütemadiyen teşci ettiler. Avus turyalılar da kendilerine karşı gösterilen sempatiye güzel bir oyunla mukabele ettiler; fakat üçüncü devrenin başlangı cında Avusturya sol müdafiinin bir sa niyelik gafleti mağlubiyet golüne sebe biyet verdi. İtalya nasıl şampiyon oldu? îtalyan millî takımı Olimpiyad şam piyonluğunu kazanabilmek için bugün çok ter döktü ve çok çetin bir mücadeleden sonra bir sayı farkla galib gelebildi. Muayyen olan nizamî oyun müddeti bittiği vakit iki taraf ta 11 vaziyette idi ler. Oyun on beşer dakikadan yarım saat uzatıldı. İtalyanlar, ancak bu temdid devresinde galibiyet gollerini yapmaga muvaffak oldular. Iki saat devam eden müsabakanın en çok kısmında Avusturya hâkimdi. Avusturyalı amatörler, îtalyanlara nazaran daha teknik oynuyorlardı. İtalyanlar ise, her ne phasma olursa olsun şampiyonluğu kazanmak için, çalışıyorlardı. Bu itibarla oyun, bilhassa ikinci devrede sert bir şekil aldı. İtalyanlar mütemadiyen favul yapıyorlar, her yaptıkları favul de 80 h 80 hİB h »lıfile k«rşılanıyordu. f şy Almanlar, Avusturya takımmı çok tut Final maçını seyretmeğe pek çok t talyan gelmişti, bunların herbirinin elinde küçük birer İtalyan bayrağı bulunuyordu; ayrıca birkaç tane de büyük bayrak getirmişlerdi. Mütemadiyen «İtalya Italya! îtalya!» diye bağırıyorlar, çır pınıyorlar, haykırıyorlardı. Gazeteciler tribününde müsabakayı takib eden İtal yan gazetecilerinden birçoğu heyecan dan kendilerini kaybedecek dereceye geldiler. Bunlar o kadar heyecanlı idiler ki, Fransız ve Alman gazetecilerile kavMüellif, Kadı Bürhaneddin Ahmedin ga etmeğe bile başladılar. yalnız cenk meydanlarındaki kahra İtalyan takımı galibiyet golünü atınca manlığını değil, hususî işret meclisle İtalyan seyircilerin hali görülecek şeydi. rindeki ve eğlencelerindeki erlçân ve Hepsi çılgına dönrnüşler, durmadan hay kavaidi de herkese anlatmak maksadile kırıyorlardı. Fakat diğer taraftan yetmiş eserini yazdığını ve binaenaleyh kita bına bu ismi verdiğini bilhassa tasrih feksen b m k i § ' « mağlub Avusturyanın etmektedir. Fuad Köprülü yazdığı mutemiz oyununu alkışlıyordu. kaddemede bu satırları aynen yazmak Avusturyahlar, son dakikalarda gene tadırlar. beraberlik golünü yapacak fırsatlarla M. Hulusi, eserinin başlangıcmda mükarşılaştılar, fakat bu fırsatlan hüsnü is ellif hakkında hayli güzel malumat vertimal edemediler. mektedır. Acaibul Makdur sahibi İbni Arab Oyunun dördüncü de\Tesine başlanınca İtalyanlar 21 galib vaziyette olduk şahın rivayete müsteniden müellif haklarından ayaklarına geçen topu mütema kında vermiş olduğu malumat, müellidiyen sağa sola atmağa, bu suretle vakit fin kendi hakkında yazmış olduğu fasla kazanmağa başladılar. Bunda o kadar uygun değildir. Müellifin asıl adı «Aileri gittiler ki, bir defasında şaşkmlıkla ziz>, babasmm adı «Erdşir> dir. Ken topu kornere bile attılar. Hakem, İtal disi «İsterabad> da doğmuş ve gencli ğini Bağdadda geçirmiştir. Müellif bir yanlara birkaç defa ihtarda bulunmak çok macera geçırdikten sonra 11 şaban mecburiyetinde kaldı, fakat onlar bildik796 hicrî tarihinde Sıvasa gelerek «Sullerinden şaşmadılar. tan Bürhaneddin> in iltifatına mazhar olmuştur. Hakem; Almandı. Müsabakayı lâyı kile idare edemedi ve birçok dakikaların Nihayet bir gece hükümdarın meclibir muharebe şeklini almasına meydan sinde tarihten bahsolunduğu sırada, verdi. Hulâsa 11 inci Olimpiyadm fut kendi «Bezm ü Rezm» lerini ahlâfa bol şampiyonası final maçı zevkle, seyre yadigâr bırakacak bir tarih yazmasmı Sultan ona teklif ediyor ve işte dilen bir maç olmadı. «Bezm ü Rezm» bu suretle meydana AHMED İHSAN geliyor. Pualve terfi etti Müellif 796 senesi şabanında Sıvasa Berlin (Hususî) Paris polislerm geldiğine göre Kadı Bürhaneddinin den olup Olimpiyad serbest güreş müsa vak'anüvisliğinde ancak dört sene kabakalarında Mersinli Ahmedin sıkletin labilmiştir. M. Hulusi tercümesinin sonuna ilâve de şampiyon çıkan Pualvenin kazandığı ettiği üç sahifelik bir ilâvede Sultanm galibiyete mükâfaten bir derece terfiine bakiyei ahvalini şu suretle hikâye et karar verilmiştir. mektedir: Gesse Owens profesyonel Müneccimbaşı tarihinde (cild 3, S. 155) hikâye edildiği üzere Kadı Bür oluyor haneddin Ahmed Sekiz Yüz tarihinde, Olimpiyadda üç birincilik alan Amevaktile kendi ümerasmdan iken bilâ rikah zenci Gesse Owens kendisine vaki hare asi olan Akkuyulu aşireti reisi bir teklifi kabul ederek Londradaki o (Karayölük Osman) tarafından Divrik yunlardan sonra profesyonel olacaktır. civarında öldürülmüştür. Sebebi de, Başlangıc olarak Owense bir vodvilde Kadının hemşirezadesi olan Kayseriye numara yapmak üzere haftada (3700) Emiri Şeyh Müeyyedin isyan etmesi ve lira teklif olunmuştur. Kayseriyenin muhasarasında Karayö Adapazarı futbolcularî Düz Iük Osman Beyin tavassutile Müey yedin sulhan teslim olması ve sonra celileri yendiler Kadı tarafından gaddaren öldürülme Bolu 18 (A.A.) Dün düzce ala sidir. (Sıvas Şehri) nde Kadının öldüğü nında Adapazar sporcularile Düzce spor zaman 55 yaşmda olduğu yazılıdır. kulübleri arasmda yapılan futbol ma Kadı Bürhaneddin Ahmedin ölümünçında Adalı sporcular 3 1 galib gel den sonra geçen vakayiin zikri bu mamişlerdir. Maç çok heyecanlı ve kala kalenin çerçevesine sığmıyacak kadar uzundur. bahk idi. Yıldınmm Sıvasa gelişleri ve Bu maç, genclere spor için yeni bir öıvasm tahribi bu vak'alardan son heves hızı vermiştir. radır. Osmanlı tarihinde Zeynelâbi Rekor tecrübesi din adile yazılı bulunan (Kadı Bürha T. S. K. Istanbul Bölgesi Başkanlığın neddin Ahmed) in oğlu Ali bir hayli dan: zaman Osmanlı ülkesinde yaşamış, niBolgemize bağlı İstanbulspor kulübü ü . hayet 846 tarihinde ölmüştür. yelerinden Veysi yeni bir disk rökor tec . İbni Arabşah (Acaibül Makdur) unrübesi yapacakur. 23'8/1936 pazar günü saat 17 de Fenerbahçe stadmda yapılacak da Kadı Bürhaneddin hakkında şu müolan bu tecrubeye Bay Hikmet nezaret e taleayı yürütüyor. decektir. Sultan, âlim, fazıl, kerim, muhsin, Bu tecrübenin hakemleri: Ali Rıza Sözeralp, Cemil Uzunoğlu v« Ekrem Guçlüer takrirde muhkik, tahrirde müdekkik, dir. edıb, şaır, süha, şeci bir ulu kişi idi. Inhisarlar Vekili bir kaza atlattı Evvelki akşam saat 18 de înhisarlar Vekili Ali Rana ve ailesinin binmiş olduğu otomobil Kısıklıdan Bağlarbaşma giderken Bağlarbaşı caddesinde bir \'\ rajda tramvayla karşılaşmıştır. Şoför tramvaydan kaçmak istcrken yolun KC narındaki elektrik direğine otonıobili çarptırmıştır. Bu çarpışma nisbeten hafif geçmis, yalnız otomobilin ön çamurluğu ezilmiştir. Otomobil bir müddet sonra yoluna devam etmiştir. Vekilimize geçmiş olsun deriz. Ulemayı çok sevdiğinden daima onlarla düşüp kalkar. Fukaraya da yedirip içirmek suretile yakın bulunurdu. Haftanın pazartesile perşembe ve cuma günleri ulema ve hafızları toplar ve o günlerde başka kimseyi kabul etmezdi. Kadı Bürhaneddin devlet ve saltanat işleri arasında ilmî eserler telifine de muvaffak olmuştur. Nitekim İstanbuldaki Amerikan mektebi müdürü Fredfild Gassel tarafın dan 1922 senesinde bastırılmış olan Kadı Bürhaneddin divanına merhum Cenab Şehabeddin tarafından yazılan mukaddemede Cenab, Kadı hakkında. (Kadı Bürhaneddin Ahmed, vâsi ze kâsile asrinin maarifine temellük et mişti... Asrinin bütün erbabı asaleti gibi kılıç ve kalem istimalini mütesavi yen öğrenmişti. Bir taraftan binicilik idmanı için at üstünde gezerken diğer taraftan hattı siyakat temrinile meş gul olurdu. Harb oyunlarından yorul dukça Türk, Arab, Acem şiirlerinin mütaleasına avdet ederdi.) Bütün yazılar Kadı Bürhaneddin Ahmedin kendi devrinde nekadar mühim bir şahsİ3*et olduğunu göstermektedir. tşte bu itibarladır ki Bezm ü Rezm kıymetli bir eserdir. Orta zaman Anadolu tarihinin bize birçok vak'alarım aydmlatan bu kitabın tab'ı gene Üniversitelilerimiz için olduğu kadar bütün tarih meraklılarımız ve ilim âlemimiz için büyük bir kazanç olacaktır. Çünkü bu kitabla Erzurum dan Bursaya ve Ankaradan Kahire ve Bağdada kadar olan yerlerin hicrî 14 üncü asırdaki içtimaî ve tarihî ah valini ve bu devirde yetişen birçok emir, hükümdar ve kumandanların şahsiyet ve mahiyetlerini öğrenebilir ve hiç olmazsa diğer eserlerle bir muka yese yapmak imkânını elde ederiz. İran şairlerinden Saib, Kelim, Örfî, Feyzi gibi bir Türk hükümdarı olan kberşah tarafmdan yetiştirilmiş olan şairlerin ve Mevlânanm eserlerini tetkikle müntehibat toplıyan M. Hulusi, Türk İslâm müzesi müdür muavini Konyalı Abdülkadirin teşviklerile böyle kıymetli bir eseri tercüme etmiş olmakla ulusal tarihimize pek büyük hizmette bulunmuş oldular. Bu eserin tabedilmesile irfan âlemi mizde bir boşluk daha doldurulmuş oacak ve bu suretle memlekete hayırlı, faydalı ve verimli bir eser daha kazandırılacaktır. Hikmet Turhan Dağlvoğlu , Meşhur Aynştayn ve Pariste onun nazarU yelerini izah eden müteveffa Fransıs Başvekili M. Penlöve lıyacaktır. Bu tesir, cazibenin bir kuvvet olmadığını göstermektedir. Çünkü, aksi takdirde bu kuvvet muhtelif cisimler üzerinde muhtelif tesirler yapacaktı. Ca " zıbe sadece mesafenin hususiyetlerinden biridir. Çünkü. yukandan aşağı düşen B> vücud bu cazibenin tesirini izale etmek " tedir. Einstein bu nazariyeyi bu sefer, ken ' dısinden evvel ilmin ağır bir cisim telâkkî etmediği ziyaya teşmil ediyor ve şöyle bir tecrübe yapıldığını tasa\vur ediyor. Cazibe kanununa tâbi bir mahalle, meselâ toprağa dikilmiş bir kuleden, hari kulâde bir top, sürati ziya süratine mü " savi olan ve müsavi kalacak olan bir mermi atıyor. Mermi topun ağzından çıkar çıkmaz, alevi de beraber uzuyor. Mer * mi cazibe kanununa tâbi olduğu için, zemine doğru inmek üzere son derece ağır bir münhanî çizecektir. Mermi ile ona refakat eden ışık arasında hiçbir fasıla bulunmadığına ve her ikisi de aynî sürati haiz olduğuna göre, zemine, ayni saniyede vâsıl olmaları lâzımdır. Demek oluyor ki, ziya da cazibe kanununa tâ bidir. Einsteinin, bülün bu nazariyelerden sonra ortaya attığı diğer bir iddia da, bütün seyyarelerin güneşin etrafında münhaniler çizdiğine göre, bütün kâinatın, heyeti umumiyesi itibarile münhani olduğudur. Bütün seyyarelerin bu yolu intihab ettiklerine göre bu yolun, iki nokta beynindeki en kısa yol olduğu âşikârdır. Kürei arz üzerinde, zahiren, iki nokta beynindeki en kısa yol gibi görünen bır hattı müstakımi uzun müddet takib ettiğimiz takdirde bu hattı müstakimin de münhanileştiğini ve kâinatın inhina esasına dahil olduğunu görürüz. Fakat, münhani bir hattın iki ucu, neticede zarurî olarak bitişeceği için, kâinat tekmil yollann uçsuz olduğu meydandadır. Şu halde, kâinat hududsuz olmakla beraber sonsuz değildir. Yıldızlann ışıklan, bir sonu olan kâinatı ebediyyen de^Teder dururlar. Arab Krallarının bir müracaati Arabca gazetelerin yazdıklarına göre Hicaz, Irak ve Yemen Kralları İngiz Kralına birer mektub yazarak Filistinde Arablara karşı reva görülen mezalimi protesto etmisler ve bu kadar islâm lebaası olan îngiltere hükumetinin bu işe bir an evvel nihayet vermesinin kendi menfaati cümlesinden olduğu ve bilhassa Büyük Harbde îngilizlerle yanyana harbeden Arablara yapılan parlak vaidlerin bu olmadığı hatırlatılmaktadır. Benzin yerine ispirto Atina 18 (Hususî) Politeknilc mektebi profesörlerinden Meleykeviç motorlarda benzin yerine ispirto kullanıl < ması hakkında yaptığı tetkikatın netice " lerini Başvekile bildirmiştir. Bugün mü • tehassıslardan mürekkeb bir heyet pro " fesörün tecrübelerini bütün teferrüatile tetkik edecektir. Bu tecrübelerde muvaffakiyet görülürse benzin için harice gön" derilmekte olan dövizlerden büyük ta • sarruf yapılacaktır.