CUMHURÎYET 29 Temrauz 1936 KUçOk Hikdye Köylü ruhu Neel Doff'tan gene kızlarm babalarım, analarını dinlemediklerini, dedelerinin sakallarını çektiklerini söylerler de, hayretten ağzımız açık kalır. Bizim bir evimiz var. Küçüktür. Fakat, onu büyütmemize ünkân yok. Sadece ötesini berisini düzeltebiliriz. Bitlerden, uyuzdan memnu nuz. Anamız. babamız da böyle idi, ve bizi de böyle büyüttüler. Kaideyi ta nımıyanı köylü de tanımaz, ve topumuzu buradan kovarlar. Hayret ettim. Yirminci asırdayız. Kasabanın yanmda modern bir villâ. Bu lâfları söyliyen adamın kardeşi en lüks odalar ve salonlar görüyor, banyoda yıkanan bir efendiye hizmet ediyor. Buna muakbil, hâlâ Kurunu Vusta zihniyeti yaşıyorlar. Yalnız, dıştan gelen felâketlere dua etmekle karşı koyduk larma kanaatleri var. Onları dinlemedim. Kasabanın dok torile konuştum, vaziyeti anlattım. Arzularma rağmen, evlerini büyültüp daha modern, ve kasabaya nümune ola bilecek bir ev haline getirmekte musır olduğumu ilâve ettim. Yaşlı. tecrübeli doktor. tatlı bir te bessümle yüzüme baktı: Ben burada on altı senedenberi otururum. Senin gibi, benim de yirminci asrın adamına yakışır şekilde düşünen bir kafam var. Bütün didinmelere rağ men, ne sıhhî nasihatlerimi dinlediler, ne de fakirlere para yardımlarımı ka bul ettiler. Daima: «Bizim büyükleri mizden miras kalan evlerimiz, tarlalarımızla kocakarı ilâçlarımız var. Bun lar bize yeter> tarzında cevab veriyorlardı. Hatta bir gün aralarından biri beni dinsizlikle itham etmekle kalmadı da, «sen bizim zararımızı istiyen ve Fransız olmıyan bir adamsın!> demeğe kadar vardı. O gündenberi. hiçbirile konuşmuyorum, sıhhî nasihatlerden de vazgeçtim. Ben, dedim, bu işi hallederim. Nasıl yapacağım, bak gör. Hemen ertesi gün faaliyete başladım; mimarlar ve yapıcı ustalan getirdim. Tanıdığım bir ikisinin evine giderek, evleri değiştirilirse, plânı nasıl olmalıdır, diye sordum. Birçokları beni, doktorun söylediği gibi, tersledi. Israr et tim ve mimarlarla uyuşarak plânlar yaptırdım. Evlerin ıslahı başlıyacağı zaman, sahiblerini bir bahane ile villâmda meşgul etmeğe çahştım. Kavga dövüş, evler ıslah edilmiş olarak meydana çıktı. Eserim karşısmda. bir müceddid zevki duyuyordum. Doktoru çağırdım: Bak, dedim, yarın bu evlerden yükselecek sevinc ve saadet şarkılannı işiteceksin. Ertesi gün, villâmda meşgul ettiğim ev sahiblerine yaptığım işleri anlattım. İnanmadılar. Evlerini görmeğe geldi ler ve hepsi bir ağızdan: Cedlerimize hakaret. Allah bizi nasıl affeder, diye bağırmıya başladılar. Ve doktora hak verdim: çünkü ev lerini terketmişler. kasabada ecdaddan kalma, bozulmamış birer ev tutmuşlardı. Şimdi. bu evlerde Paristen gelen hizmetçilerim oturmaktadırlar. Çeviren: Bibliyoğrafya İbnirrefik Ahmed Nuri Sekizinci Arikara Halkevi neşriyatı 1936 yazıh değil Fiatı Bergama müzesi zengînleşîyor RADYO aksamki programj ÎSTANBUL: 18 hafif musiki fplâk) . 19 haberler 19,15 muhteliı plâklar 20 viyolonsel ve piyano: Stüdyo san'atkârları tarafından • * 20,30 stüdyo orkestraları 21,30 son haberler. Saat 22 den sonra Anadolu ajansınm gazetelere mahsus havadis servisi verile » cektir. VİYANA: 18.20 piyano konseri . 18.45 şarkılar ve opera havaları 19.05 bir san'atkârı *iyaret, konuşma, esperanto. haberler, hava; raporu . 20,35 Olimpiyad meşalesi Viya . nada 22.05 çifte piyano ile konser . 22,45 eğlenceli konser, haberler 23,15 musiki * 24,30 gece konseri. BERLİN: 17,35 şarküar, gramofon, şan konser! ve düetolar 20,05 piyano konseri: Şumanın eserleri . 20.35 mandolin konseri . 21,06 haberler 21,15 operet: Dilenci talebe « 23.05 haberler 23,35 eğlenceli musiki • 24,20 Olimpiyad hazırlıkları . 2,05 gramo • fon. BUDAPEŞTE: 18,05 konser, konferans 19,35 şan ve çingene musikislle birlikte konferan3 20.35 hikâye 21,05 gramofonla dans mu sikısi . 21.35 komedi . 23,05 haberler 23,30 gramofon 24,10 çingene musikisi 1,10 son haberler. BÜKREŞ: 19,05 konser 21,20 konferans 21,35 keman konseri . 22,10 şan konseri . 22,35 haberler 22,50 orkestra konseri 23,50 fransızca ve rumence haberler. LONDRA: 17,50 konser 18.20 çocukların zamanı » 19,05 havadis 19,35 National istasyonu . 21,05 revu 22,05 konuşma 22,25 orkestra konseri 23.15 spor 23.25 havadis . 23.35 dans musikisi. 24,35 havadis 24,45 piyano konseri. PARİS [P. T. T.]: 18,45 gramofon 19,05 orkestra konseri « 19,35 havadis 19,45 orkestra konseri 21,05 turlzm haberleri 21.20 konuşma • 21,25 şarkılar . 21,35 gramofon 21,50 Rus korosu 22,20 oda musikisi 23,35 hava dis 24.05 Amerikadaki yenilikler. ROMA: 19,20 yabancı dillerde yayın 20,10 tu rizm haberleri 20,25 eğlenceli musiki 20,50 fransızca haberler 20,55 Yunanis tan için yayın 21,10 havadis, gramofon 21.45 karısık yayın 22,35 senfonlk kon ser 23,35 dans musikisi, istirahat esna sında haberler. Yaşlı olduğum için, civarda, sırasmda çağırmca derhal bana yardım ede bilecek biri olmadan banyo etmesini pek sevmem. Bugünlerde hizmetçisiz dim. Çaresiz yalnız başıma banyoya giriyordum. Bugün banyoyu bahçiva nım Ary hazırlıyor. Bana derhal: Madam banyodan çıkmadan git tnem, dedi. Ne olur ne olmaz başma umulmadık bir felâket gelebilir. Aferin, dedim. Böyle akıllıca ha reket et. Böyle olursan seni daha çok seveceğim. Mütareke günü. 11 teşrini sani 1918 de Genekteki villâmda yalnızdım. Yolda heyecandan boğulurcasına koşu yordum. Çocuklar mektebden dönü yorlardı; onlardan birkaçım yakalayıp kucaklıyarak, «Çocuklar! Çocuklar! Harb bitti! Artık bugünden sonra herkes bahtiyarN diye bağırıyordum. Yanımdan ayrıldılar. şaşkın şaşkın yüzüme baktılar, hiçbir kelime söylemedi ler. uzaklaştılar. Gene yolda koşmağa başladım. Karşıdan bir köylü kadm peyda oldu. Kiliseden geliyordu, sırtında pazarhk elbiseleri Hazreti Meryeme sadakatini ifa etmekten sevinc duyan bir yüzü vardı: Küçük hanım! Küçük hanım! di ye bağırdım, ve kucakladmı. Küçük hanım! Harb bitti, artık bundan sonra herkes bahtiyar! Peki, süt ucuzlıyacak mı? Gene koşarak villânın bahçesine girdim. Ağaclardan birine sarıldım. Yüzümü gövdesine dayayarak: «Harb bitti, Adam Öldürülmiyecek bundan sonra..* diye ağlamağa başladım. Küçük hanım da, bana karşı çocuk lar da misalsiz gördüğüm korku ile karışık bir dehşet besliyordu: Ben onla rın bitlerinden, pislikten, vücudlerin de hâsıl olan yaralardan, uykularını kaçıran uyuzdan nefret ediyordum. Harb bitince de bütün bunlardan kurtula caklar, diye seviniyordum. Halbuki, onlar bana kızıyorlardı. Şüphesiz, onlar da pisliklerinden, vücudlerindeki ya ralardan memnun değillerdi. Fakat, bütün bunları kul değil. Allah tarafından gelmiş kabul ediyor ve günahkâr oldukları zannile kiliseye duaya gidi yorlardı. Maria, iki kız çocuğu dünyaya getirmişti. Bundan evvelkilerle sayılan ye diye varıyordu. Bütün ev halkı sonsuz bir sevinc içinde. Küçüklerin amcası olan benim bahçivan bana: «Marianın evinde mükellef bir kermes var> dedi. Benden, bayrama iştirak etmek için müsaade istemeğe hiç lüzum görmüyor, ve «ben de oraya gideceğim> diyerek, beni sadece vaziyetten lutfen haberdar ediyordu. Kışın bahçivana 1500 frank avans verdim, evine yapılacak masrafları vardı. Maria ve Jef, ayda diğer küçük lerden 200 frank fazla para alacaklar. Jef kendi başma ayda 1200 frank alıyor, bu suretle aylık geliri 1700 e çıkıyor demektir. Bu kadar para ile beş gün sürecek bir bayramın masrafmı nasıl karşılıyacaklardı? Benim vermiş oldu ğum avansm ilk taksiti olan 500 frangın 350 sini, Jefin bozulan motosikletinin tamirine sarfetmişlerdi. Ben bu işi anlamıyorum. Onlara karşı. bu hesabsızlıklarına rağmen büyük bir zâfım vardı. Bahçivanın kardeşine: Dostum, dedim, kardeşine verile cek avanslan, eline vereceğime. kü çük evinizi biraz daha büyültmeğe sarfetsen, ve temiz bir ev meydana getirsen daha iyi olmaz mı? Temiz evde oturunca, insan bitten de, uyuzdan da kurtulur, ve yüzüne kan gelir. Biliyorsunuz ki, harb bitti, her tarafta saade tin verdiği neş'e. Bayramınızı bu neş'e ile birleştirelim. İhtiyar köylü yüzüme acı acı baktı: Bu kasabanın adı Campinedir ve burada hiç kimse ecdadından gördü ğünden başka türlü hareket edemez. Arasıra, Paris denilen yeri görenler, orada çocuklarm. delikanlıların, hatta Ankara Halkevi çok yerinde bir kadirşinaslık olarak merhum İbnirrefik Ahmed Nuri Sekizincinin hayatım ve eserlerini anlatan bu küçük risaleyi bastırmış ve dağıtmış. Bu eser ayni zamanda tiyatro tarihimiz için kıymetli bir vesikadır. Çünkü burada İbnirrefik Ahmed Nuri, kısa bile ofca, bizzat kendi tiyatro hayatı safhalarını anlatmakta ve ilk devir ti yatromuz hakkında malumat vermek tedir. Meşrutiyet seneleri gelince, artık tiyatronun İbnirrefik Ahmed Nurinın hayatında ne mühim bir yer işgal et meğe başladığını görüyor, bazı vak'a lar takdim ve tehir edilmiş olmakla beraber o heyecanlı senelerin sahne hayatı hakkında, umumî çizgiler ha linde toplu malumat elde ediyoruz. Müdür, muharrir. aktör, rejisör, suflör olan, velhasıl tiyatroya yapılabilecek her çeşid hizmeti yapan merhum İbnirrefik Ahmed Nuri. hatıralarını Darülbedaj'iin kuruluşuna kadar yaz mış ve gerek heyeti edebiyenin. gerek bir kısım aktris ve aktörlerin çekilmesile neticelenen ihtilâfta kalmıştır. Halbuki bunu takib eden senelerde merhum İbnirrefik Ahmed Nurinin temaşa hayatımız için mühim teşebbüs leri, mühim faaliyetleri vardır. Bizde tiyatroyu canlandırmak gayretile bir çok didişmiş, sahneye Türk kadım çı kardı diye karakollara düşmüş, yanlış anlaşılan bir isim dolayısile Polis mü diriyetini boylarmş, fena tefsir edilen bir tabir yüzünden bisud üzüntüler çekmiş; fakat her zaman, herşeye rağmen tiyatronun bir kültür işi olduğunu anlatmağa çalışmıştır. Eserler yazmış, amatÖrler yetiştirmiştir. Risalede, her nedense, bu fasıl mes kut geçilerek kendisinin Ankara Halkevine intisabmdanberi olan foaliyeti, Nüzhet Şenbay ağzile nakledilmekte dir. ölüme yaklaştığı dakikalarda bile: «Arkadaşlar tamam mı? Perdeyi aça lım mı?> sözlerile sayıklıyan. biraz iyileşti mi hayalinde güzel sahneler canlandırarak çalıştırdığı gene amatörlere yeni yeni eserler hazırlamağa uğraşan İbnirrefik Ahmed Nuri 6 mart 1935 te öldü. Onun tiyatroya ve tiyatromuzda oy namak istediği role merbutiyeti bir kelime ile, soy adı olarak aldığı «Se kizinci» kelimesile, hulâsa edilebilir. Ve temenni edilir ki: «Arkadaşlar ta mam mı?> suali onun bir sayıklaması ve son bir sözü olmak mahiyetinden çıksın, ve yetiştirmek istediği genclere yeni yeni gencler katılsın. Çünkü bu nun bir hakikat olduğu anda onun ruhu da şadolacaktır. Merhumun eserleri henüz tabedilmemiştir. Gönül ister ki Musahibzade ninkiler gibi bunlar da birer kitab haline girerek ortaya çıksınlar ve seyir cilerden sonra da karilerin imtihanında ayni muvaffakiyeti göstersinler. Son olarak Reşad Nurinin merhum hakkmdaki şu hazin sözlerini tekrar lıyayım: Bazı sessiz akan sular vardır ki geçtikleri yerleri yeşertirler. Ve oralara hayat verirler. Fakat bu suların akıp geldiği yeri kimseler bilmez ve ara maz. İşte ben de İbnirrefik Ahmed Nuri Sekizinciyi bu sessizce akıp giden ve etrafma hayat veren sulara benzetiyorum. Ne yazık ki bu suyun değerini ve hayat vericiliğini onu kaybettikten sonra anladık. halde Almanlardan gelmiş olsa gerek. Hizmetçinizi kurtarmak için sizi mahvetmeğe çalışmışlar herhalde. Thaisa, bu şey, ona vız geliyormuş gibi omuzlarını sılkti. Olabilir! Bunlar serviste cari oyunlardandır. Cedric biraz düşündükten sonra sor du: O kadından hiç haberiniz yok mu? Hiç. Halbuki, tesadüfen elime geçen yanlış istihbaratı Alman servisine bildi rebilirse iyi olurdu. Muriel Smith sert sert güldü: Merak etmeyin, Doria o malumatı yerine eriştirecektir, yeter ki başma bir felâket gelmiş olmasın, çünkü bu da ihtimal dahilindedir. Fakat imdadıma kim yetişti acaba? Kimbilir. Birkaç dakikadanberi parmağınin acıeı gene uyanmıştı. EL§arpımn altında sakladığı elini istemiyerek meydana çıkardı. Cedric Lacy sarılı parmağını görünce: Yaralandmız mı, Thaisa? diye sordu. Gene kız onu, acımıyan elile itti. Hayır, bahse değecek birşey değil. Bergama müzesinde garb dehlizindeki İzmir (Hususî) Bergama âsarı ;tika islerini tanzime gıden müze müdürü Salâhaddinle konuştum. Bana, Bergama müze müdürü Osman Bayatteki nin verimli çahşmasını anlattıktan sonra dedi ki: « Yeni Bergama müzesi çok güzel ve manalıdır. Etrafı revaklı üç dehliz ile dördüncü dehlizi de salonlardan mürekkeb şark tarzında bir binadır. Ortasında geniş bir avlu vardır. Ayni zamanda Askilepyan, Zevs ve diğer mabedler tar zındadır. En kıymetli eserler bu dehliz ve salonlara konmuştur. Akrepula yapr lan yeni yol da tamamlanacaktır. Müze ve yeni yol, Cumhuriyet bayramında a heykeller seriai çıiabilir. Bergama müdürü, bir Türk âsarı müzesi de kurmak tasavvurundadır ki, çok güzel bir düşüncedir. Burada Arab camisi denilen ve şimdiki halde yal nız minaresi kalmış olup hakikatte Arab mimarisinin nüfuzu altında bir Selçuk eseri olan cami de bu müzeyi zenginleşti recektir. Bu minarenin etrafında, bütün Türk eserlerinden açık bir müze kurulacaktır. Bu eserlerin tarih, san'at ve yazı bakımından kıymetleri çok büyüktür. Buna muvaffakiyet hasıl olursa, Bergama, çok güzel bir eser daha kazanacak demektir. Bergamada tarihî bir çok lâ hidler vardır. Türk musiki âleminde Teşekkür Sevgili oğlum Selçukun vefatı dolayısile gerek cenazesinde bulunmak ve gerekse yazı ile beni teselli lutfunda bu lunan muhterem zevata karşı duydu ğum derin teşekkürlerimin iblâğı için sayın gazetenizin vesatetini rica ede Telâfi edilmez bir ziya ŞERtF HULUSl Evlenme Bandırmada Tecimen İsmail Hakkı Güngör kızı Mahiserle Erdek eşrafın dan Ragıb oğlu İzmir Gümrükleri kimyageri Hamdi Büyüksoyun akidleri cuma günü Bandırma Belediye dairesinde her iki tarafın akraba ve dostları huzurunda icra kıhnmıştır. Çift gene lere saadetler temenni ederiz. Binbaşı Bay Sadinin pederi ve mütekaidinden Bay Hakkının kayınpederi ve Mustafa Nezih Albayrağın teyze zadesi Büyük Dede Efendi ahfadından üstadı musiki Bay Salâhaddin vefat etmiş ve evvelki gün eyadii tazimde Beyrım. Şark Demiryollan hareket enspektörü lerbeyinde makberi mahsusuna defneAsım Taneri dilmiştir. Mumaileyhin musikide matbu kıymetli asarı ve güzide talebesi vardır. lrtihal Mevlâ rahmet eyliye. Karlsbatta vefat eden şehrimiz kâğıd ve kırtasiye tüccarlarından merhum Teşekkür Ali Asgar Asgarının eşi, Ekmel, Rıza Sevgili babamın ölümü hasebile bizve îffetin anneleri Hatice Asgarının a zat cenaze merasimine iştirak ve şifaile kabristanına defni merasimi icra e hen ve tahriren beyani taziyet lutfundilmek üzere bugün saat tam iki buçuk da bulunarak acılarıma ortak olan bilta Sirkeciden hususî vapurla Üsküda cümle zevata ayrı ayrı teşekküre teesra geçilecektir. Bu merasime iştirak et sürüm mâni olduğundan en har teşekmek lutfunda bulunmak istiyen zevatı kürlerimin iblâğma sayın gazetenizin Bu gece nöbetçi olan eczaneler şunlar. muhteremenin mezkur saatte Sirkeci tavassutunu rica ederim. dir: Araba vapuru iskelesinde hazır bulunTürkiye İş Bankası İskenderiye şubeİstanbul cihetindekiler: maları rica olunur. Aksarayda (Sarım), Alemdarda (AbdüL. si direktörü Firuz Suntekin kadir'. Bakırköyünde (Hilâl), Beyazıdda iCemiD, Eminönünde (Mehmed Kâzım), Teşekkür 1 Fenerde (Vitali), Karagümrükte (M. FuDün ebedî medfenine terkettiğimiz ad). Küçükpazarda (Yorgiı, Samatyada çok sevgili anamızın cenazesine gelmek (Teofilos), Şehremininde (A. Hamdi), ŞehMevlud Baysal lufunu gösteren ve yazı ile bizi taziyezadebaşmda (Halil). Parkların, anıt, meydan, çocuk te koşan ve kederlerimize iştirak eden Beyoğlu cihetindekiler: Galatada (Hidayet), Hasköyde (Nisim muhterem zevata ayrı ayrı ve bizzat ve köşk bahçelerinin en modern Eseo). Kasımpasada (Müeyyed), Merkez teşekkür borcumuzu ifaya geç kalmak usullerle tarh ve taksimatını, plânnahiyede (Galatasaray), (Garih), Şişlide kaygusu dolayısile muhterem gazete Iarının ihzarını ve araziye tatbika(Maçka), Taksimde (Kemal Rebül), (Kurnizin tavassutunu dilerim. tulus). tını deruhde ve taahhüd eder. Kara Osman ailesi namına Üskudar, Kadıköy ve Adalardakiler: Müessesat ve hususî bahçelerin Büyükadada fŞinasi), Heybelide (Ta « Suad Kara Osman daimî nezaretini kabul eder. naş\ Kadıköy Eskiiskele caddesinde fBü . yükK Kadıköy Yeldeğirmeninde (Üçler), Çiçek, sebze tohumlan, fide ve Uskudar Selımiyede (Selimiye). fidanları; süs, meyva ağac ve ağacIstanbul Türbede, Belediye karcıkları; salon çiçekleri bahçe alât Mevlid şısında No. 19 Sinanağa daireleri ve edevatı ve ehliyetli bahçıvanlar Foto Süreyyanm pederi merhum Su, kalorifer, gaz, elektrik, nezaret. gönderir. Mahmud Aziz Bükeyin ruhuna ithaf eDoktor, Diş tabibi, Avukat, Noter Katalogu elli kuruştur. dilmek üzere 2 ağustos 936 pazar günü için meskenle beraber idarehane îstanbul dördüncü Vakıf han. öğle namazından sonra Boğaziçinde Saoltnağa müsaid apartıman vardır. dördüncü kat No. 18. Telefon 22537 rıyer camisinde Mevlid okutturulaca ğmdan arzu buyuran zevatın teşrifleri rica olunur. Nöbetçi Eczaneler •Bahçe Mimarı " Kiralık Apartıman Mevlid Doktor kimyager Fehmi Rıza Anlı nın eşi Akile Anlı merhumun ruhuna ithafen 31 temmuz 936 cuma günü Mecidiyeköyü camisinde cuma namazın dan sonra okutulacak mevlide arzu buyuran aile ve zevatın teşrifleri rica olunur. Resml devairin nazarı dikkatine: Gazetemizde neşredilecek resmî ilânlar için yegâne merci «Resmî İlânlar Türk Limited Şirketi» dir. Şirketin merkezi Ankara caddesinde Kahramanzade hanının üçüncü katıdır. Telefon numarası 20960 dir. llânların bu tarikle gönderilmesi rica olunur. Bir akşam fazla içmiştim, parmağımı kapınm birine sıkıştırdım. Cedric gene gene kıza derdli derdli baktı. Thaisa! Thaisa! Neye böyleyiz, neden gele gele bu hale geldik. Gene kız: Neye mi? Neye mi diye söylene söylene büfeye giderek kendisine bir bardak daha viski doldurdu. Hiçbir zaman Thaisa bu kadar içmemişti. Fakat bir destek aramak ihtiyacı vardı onun, bilhassa kafasmı tütsülemek, hiç birşey hissetmemek ihtiyacı... Bir kadeh daha içti. Alkol boğazını yaktı. Gene kız kadehi masanın üzerine o kadar beceriksiz koydu ki cam kırıldı. Cedric Lacy şapkasını almıştı. Gidiyorum, Thaisa, birbirimize söyliyecek birşey kalmadı sanırım. Gene kız cevab vermeksizin gözlerini yumdu. Cedric ona elini uzattı, fakat Thaisa yerinden kımıldamadı. Delikanlı şimdi gitmekten bahsettiği cihetle gene kızm içine derin bir sıkıntı çbktü. Thaisa, maskesıni atarak, olduğu gibi görünmek ısterdı. Fakat gururu buna mâni oldu. İngilterede birbirlerinden aynldıkları sırada Thaisa, nisanlısının sonradan ona gelerek af dileyeceğini ummuştu. Fakat delikanlı bundan nekadar u zaktı! Şüphesiz her zamandan fazlaydı ve Thaisa, Muriel olurken karakterini değiştirmemişti. Lâkin delikanlı buna inanmak istemiyordu. Bilseniz, gene kız, Murielin Thaisa kadar saf olduğunu ve sevdiği adam için temizliğini sakladığını haykırmak nekadar isterdi. Fakat Cedric ondan şüpheleniyordu, halbuki gene kızm buna tahammülü olamazdı. Bunu düşündükçe gururu isyan ediyordu. Taksim Bahçesinde H A L K OPERETİ Bu akşam 21.45 te D E NtZ HA V A S I Büyük operet 3 perde Yekyakında B A B A L I K Masalarınızı ayrınız. Tel. 43703 Thaisa, dedi, sizin masum ve sadık olduğunuzu gösteren raporumu bu ak • şam hemen göndereceğim. Maziden bahsetmem lâzım mı? Büyük şef herşeyi biliyor. Ondan birşey saklamağa kalkışmayın, size kar§ı şüphesini uyandınrsınız. Sendika Z ye müteallik itirafatı • nızla Alman servisini aldatmak hususundaki niyetinizden de bahsetmeli miyim? HALK OPERETi tı. Bardağını bir daha doldurarak dikti. Thaisa anlıyordu, eğer kafasmı tütsülendirmezse, oynamak için kendisini icbar *Camhuriyet» in zabıta romanu\ 19 ettiği role sonuna kadar devam edemiyecekti. Gene kızda iki benlik vardı, biraz evvel kendisine gelen zâf, onun Thaisalığının galebe çalmasından ileri geliyordu. Ne biliyorsunuz, belki de size oyun Halbuki gene kız bunu istemiyordu. oynamışlardır? Söylediklerinizin doğru Cedric Lacynin yanına dönerek: olduğuna nereden eminsiniz? Nasıl, istediğizini öğrendiniz mi Thaisa, lâkaydî ifade eden bir jest şimdi? dedi. yaptı. Delikanlı, başını onüne eğerek geriye Ooo! Bir erkeğin ağzından haki döndü. Bu dakikayı ne zamandanberi kati öğrenmek için bir kadının elinde az bekliyordu. îşte şimdi, Thaisa orada, karmı vasıta vardır? şiîmda duruyordu. Gene kızı nasıl ve ne Cedric sapsan kesilmişti. halde buluyordu! Thaisa! diye atıldı. Hararetini artıran alkolün tesiri altında Thaisa dolaba gitmişti. Kapağmı açarak Gene kız, sert bir ifade alan gözlerini delikanlıya dikti. Cedric te ona bakıyor içinde, bir halkaya geçirilmiş, bir sürü adu. Fakat Thaisa bu bakışa uzun müd nahtar çıkardı. Cedric Lacyye atarak acı det karşı koyamadı, bütün gayretine rağ acı: Beşi kırk iki geçe Yazan: Gharles de Richler men gözkapaklannı kapattı. Bu gayret onu fazla yormuştu. Büfeye doğru giderken sallanıyor, düşecek gibi oluyordu. Dolabdan bir viski şişesi çıkararak bir bardağı ağzına kadar doldurarak içti. Cedric kederli kederli bir daha inledi: Thaisa f Cenc kızm yanaklan atej gibi kujnış Arayın her tarafı! dedi. Delikanlı yerinden kımıldamadı, bı raktı, anahtarlar yere düşsün. Bir müddet uzun uzun birbirlerini süzdüler. Cedric sonunda yere eğilerek anahtarları alıp gene kıza iade etti. Hayır, Thaisa, inanıyorum size. Gerçi bir ihbar vaki oldu, fakat bu her Herşeyi, herşeyi. Saklıyacak hiçbir şeyim yoktur. Thaisa gözlerini açtı. Delikanlı yerinDelikanlı anladı, daha fazla kalamazden kımıldamamış, hâlâ ona elini uzatıdı, tekrar elini uzatarak: yordu. Gene kız bu eli tutarak: Allahaısmarladık, Cedric, diye fı Allahaısmarladık, Thaisa dedi, sıldadı. Gene kız başını salladı. Thaisa, nişanlısmın elini avcunda his Thaisa yok. Thaisa öldü. Allaha« sedince bayıhr gibi olarak sallandı. ısmarladık Muriel. Delikanlı gene kızı omzundan sararak: Cedric, avcundaki eli, incitircesine sık Thaisa! diye haykırdı. Fakat bir tı. saniye sonra geriledi: Gene kıza fenahk Hayır, ne olursa olsun, gene AI • veren viski olsa gerekti. lahaısmarladık Thaisa diyorum. Cedric Lacy, Thaisanın önünde dimDelikanlı geriye dönerek hemen dışarı dik ve kımıldamadan durdu. Delikanlı çıktı. Korkuyordu, bir saniye fazla kalırondan ayrılamıyordu. Bu gerginliğin ö sa, eski hatıralanna dayanamıyarak, ciğe* nüne geçecek liflimeyi, cümleyi aradı, ri beş para etmez kadmı kollarile sarar fakat birşey bulamadı. Sonunda vazife diye korkuyordu. sini hatırlıyarak: * lArkası varl