CUMHURtYET 20 Temmuz 1936 KUçUk Hikâye Iki ahbab Mahmud Yesari maglıg hususatında üzerlerine gelir yogdu. Helbet! Onlar yabanileri adam itmeğe alışmışlardir. Megtebe başladıg, haftası oldu olmadı, ben firengceyi sögmege başla dım. Şişman, elile tarif ediyordu: Cayır cayır... Cayır cayır sögüyordum. Acele etme ahbar; söktüğün esvab astarıdır? Yavaş ol, astarı derken yü zünü yırtacaksm! Brag ki diyeyim! Papasların ogu duşlarına diyeceg yog; diyeceg yog ama. çog agsi herifler! Amagın derim, ceza gesişlerine canlar dayanacag gibi degul! Sağa bag, ceza' Sola bag; :eza! Cezalar. birer metelig... Velâgin zabahtan akşamacag ceza kesilirse birer meteligden ne tutar var hisabını gör! Zati gunde aldığımız sekiz metelig. Hebisini papasların avucuna mı toga edeceğiz? Firengceye aglım eriyor. Sen. frenkçeye şimdi başlamalısın, ahbar! Neden ciğerım? Çocukken aklını eritmiş, şindik vücudünü eritir! Şişman, göbeğini hoplata hoplata gülüyordu: Etimç. yağıma dokunma! He! Merak etme, kasablığım yoktur! Ceza gestigleri için papazlara tutuluyorum, annadıngı? Onlar da kimbüir sana nıgıdar tutuloorlardı? Onu hiç fikrine koy dun? Papaslara inad diye firengceyi gozel ogrenemedim. Başımı daşa vurdum ama, geçti Talasın pazarı! Papaslara ne deyi inad etti idin? Onlar firengce sival ederler, fi rengce garşıhg virelim isterlerdi. Bendeki de inad, hep türgce garşıhg verirdim! Onun için haksız ceza keserledi deoorsun? Şişman, iki yumuk elini dizlerinin üstüne koymuş, gözlerini açmıştı. Yog! Şaşdığım iş budur. Onlara inad eddigimi duyurmag için. elimde metelig hazır. sivallerine öyle garşıhg verirdim. Amagın derim! Papas, ben den meteliği almazdı. Zayıf ta doğrulmuş, dik dik ona bakıyordu: Hani vara yoka ceza keserler, de oordun? Gördün, haksız yere ceza kesmoorlarmış! Neden ciğerım? Hentsin zo? Nedeni var bunun? Senden ceza kesseydiler haksızlık ederlerdi. Türkçe cevab edene ceza kesoorlardı, demedin? Sen türkçe konu şoorum. sanoorsun? Senin konuştuğun türkçe değildir ki senden ceza kessin ler? Ya nedir ciğerım? Necedir, ben agnoorum ki, elin yabancı papasları agnasınlar? Boş lâf etme ahbar! Bibliyoğrafya Köye Armağan Tecelli Basımevi 1936 Fiatı 100 kuruş Cumhuriyetin ulusa ve Türk köylü süne verdiği nimetlerin hepsini saymak çok güçtür. Günlük hayatımızda bunun türlü türlü örnelkerine şahid olmak tayız. Demir ağlarla baştan başa örülen. her gün yeni bir köşesi elektriğin nu runa kavuşan yurdun en hücra köyle rine bile okuma yazmayı sokan Cum huriyet. köylüye de hakkını tanıtmış tır. Bu sebeden bütün bu yapılan şey leri daha yakından göstermek, köylüye bütün işleri için ne gibi yollardan git mesi lâzım geldiğini bildirmek, maruz kalabilecekleri her hangi bir müşkülâtı yenmelerini temin etmek maksadile yazılan bu kitab bu kısım halk için faydalı olabilir. İçindeki bahisler sekiz kısma ayrılmış: Montröde kazandığımız zafer Ada vapurunda idık. Biri şişman. öbürü zayıf, iki arkadaş, karşımda yan yana oturmuşlardı. Şişmanı, gür kaşlı, pos bıyıklı. çif te enseli, çifte gerdanlı, çifte göbekli, kendini rahata, genişliğe vermiş bir adamdı. İnsan, ona baktıkça, vapura sığmıyan. birbirinin üstüne yığılmış bohçalar. denkler gibi iliş tıkış oturan halkın sıkmtısını. vapurdaki sıkışıkh ğı. açık denize. serin rüzgâra rağmen, güvertedeki havasızlığı unutuyordu. Zayıfı; çukura batık gözleri. süzük buruşuk yüzü, kupkuru vücudile sıkılmış bir limon kabuğu kurusunu hatırlatan bir biçare idi. Garib değil mi? Ona da baktıkça, vapurun sıkışıklığı in sana. ferahlık gibi geliyordu. Şişman güleryüzlü ve konuşkandr, zayıf arkadaşının yorulmaması için. onun hesabma da söylüyordu. Konuşmalarına kulak misafiri de ğildim: ister istemez dinliyordum. Şiş, man, yağ tüccarına, toptancı bakkala, zahire kumusyoncusuna benziyordu. Fakat bunlardan hangisiydi? Kestir mek kabil olamıyordu. Yalnız, hepsinden o kadar vukuf ve salâhiyetle bah sediyordu ki. hiçbirinde falso etmiyor; arkadaşı da ciddiyetle dinliyordu. Arkamızdaki sırada, kırmızı kıvırcık saçlı. çividi mavi gözlü, çil yüzlü gencler oturmuşlar: altı yedi plâğı kendi kendine değiştirip çalan elektrikli gramofonları, hasedlerinden çatlatacak bir çabukluk, bir yorulmamazlıkla, konu şuyorlardı. Bu, hiç ara vermeden konuşmalar, yetmiş iki buçuk milletin dillerile doldurul'muş plâk serisine benziyordu: Türkçe, rumca, ermenice, ispanyolca. fransızca, almanca... Fakat. en sık tekrar eden plâk, fransızca idi. Karşımda oturan iki ahbab, susmuşlardı; onlar da, galiba benim gibi, kulaklarını arka sıradaki cBabil> konservesine kaptırmışlardı. Şişman, çifte enseli, çifte gerdanlı, çifte göbekli adam, sesle. gürültü ile, yaygara ile kolay yıkılır, sarsılır takı mından değildi. Bir müddet, şiş kapaklı gözlerini süzerek. cibinlik içinden, dışarıdaki sivrisinek vızıltılarım dinler gibi, keyifle dinledi; lop yanakları gü lümser gibi gevşedi, gözlerini ağır ağır açtı: Ben bu dili ogrenmege çok savaş tım. velagın inadım yüzünden oğrenemedim! Zayıfı, sordu: Hangi lisanı, ahbar? Hangisi olacag, firengceyi işte! Zo, bu ne agnaşılmaz iştir. Hem örgenmek için kendini zorloorsun. hem de iad edoorsun ki örgenmeyeyim, deyi? Lahna turşusu ilen pehrizi de geçmiştir. Şişman. göbcğini oynatarak gülü yordu: Ben Gayseride igen Talastaki A meligan megtebine giderdim. Zayıf, birden kızmıştı: Boş laf etme ahbar! Amerikan kolejinde ingilizceyi frenkçe deyi oku toorlar? Şişman, bolahenkti, kızmıyor, göbe ğini hoplata hoplata gülüyordu: Digne ciğerım. Amerigan megtebin de istiyene inglızce. isteyene de firengce oguturlardı. Babam. ogusun da, ne ogursa ogusun! diyordu! Zayıfı. parçalı konuşuyor: Rahmet olsun canma, müstakıl adam olasın, istoordu? Fakat şişman, hiç oralı değil: Anam dutturdu; Agayadi, fireng ce ogreceg ille! diye. Ananm, firenkçeyi öğrenmeni istemesi nedendi? Dilim oga daha golay yatıyormuş, annadıngı? Firengce daha nazig olduğundan ötürü! Anan, kıyak agnayışh karı imiş! Gımin anası o. ciğerım! Ameligan megtebinde, papas hocalar vardı. He bisi de agsi heriflerdi ha! Hani ogut Boğazlar mukavelesi bu gece törenle imzalanıyor Alınan bu güzel netice üzerine ecnebi delegeler Hariciye Vekilimizi tebrik ettiler. Imzadan sonra büyük bir zivafet verilecek Montrö konferansı dün yaptığı iki mühim celse ile, en nihayet canlı günlerinden birini yaşamıştır. Bunlardan gizli yapılan birinci toplantıda, tahrir komitesinin muhtelif akkorlara göre tertib ederek tabettirmiş olduğu yeni mukavele projesi reis tarafından madde madde reye konmuş ve bazı maddeler hakkında küçük birer müzakereden sonra kabul olun muştur. RADVO aksamki programj İSTANBUL: 18 oda musikisi fplâk) 19 haberler 19,15 muhtelif plâklar . 20 sololar (plâk) 20,30 stüdyo orkestraları . 21,30 son haberler. Saat 22 den sonra Anadolu Ajansınııi gazetelere mahsus havadis servisi verilecektir. VIYANA: 18.40 şarkılar ve opera parçalan 19,15 konuşmalar 20,05 haberler, hava raporu, 20 15 konuşmalar . 20.45 yeni hayat 21,05 halk sarkıları . 22.05 karışık yaym 23,05 haberler. hava raporu 23,15 eğlenceli koııser 23,55 kitablara dair 24,10 koru serin devamı 1.15 Vıyana musikisl. BERLİN: 17.35 musiki . 18,35 Alman danslan19.05 eğlenceli musiki . 20.05 konser 21,05 haberler 21,15 akşam konseri 23,05 haberler 23,35 gece musikisi. BUDAPEŞTE: 18.05 salon orkestrası 19.05 Etnograf . ya. konferans . 19.35 koro konseri, konferans 20.55 Şan konseri, haberler 21,55 Çingene musikisi . 22.45 orkestra konseri. BÜKREŞ: 18.05 konser 19.05 havadis 19.20 kon. serin devamı, konferans, gramofon 20,55 konferans, piyano konseri 21,40 kitab . lara dair. Şan konseri, Harpa konseri . 22.35 haberler. spor 22 50 konser 23,50 fransızca ve almanca haberler. LONDRA: 21,05 orkestra konseri, konuşma 22,15 dans musikisi . 22 50 musiki 23,15 spor, havadis. dans musikisi . 24,35 havadis 24.45 edebiyat. PARİS [P. T. T.l: 18.05 orkestra konseri, konuşma 18,55 gramofon. orkestra konseri 20.25 havadis, orkestra konseri . 21.05 edebiyat, şarkılar . 21,35 piyes: Izlanda balıkçıları. ROMA: 18,05 havadis 18.20 gramofon, yabancı dillerde yayın. konuşma . 20,05 eğl«ıc;li musiki. gramofon 20,05 seyahat habtrleri, eğlenceli musiki . 20.50 haberler, Yu. nanistan icin yayın 21.10 havadis, gra mofon 21.45 oda musikisi, seyahat haberleri . 22.55 karışık yayın . 23.05 havadis c [Baştarajı 1 inci sahijede\ nebi bir çok diplomatlardan yüzlerce tebrik telgrafı gelmektedir. Tevfik Rüştü Aras, heyeti murahhasa arkadaşlanna vermek üzere Montrö konferansı yazısını havi altın kalemler hazırlatmıştır. Hariciye Vekilimiz çok yorgun göriinmektedir. Hakikaten bir aya yakın bir zamandanberi gece gündüz durmadan ça1 Köyde kültür. 2 Aile hakları, lışmıştır. Fakat vanlan neticeden çok (doğum. evlenme. boşanma, miras). 3 memnun olduğundan bu yorgunluk ona Köy kurumu hakları (köy kanunu in adeta zevk vermektedir. celemesi). 4 Köyün kasaba ve şehir Resmi tebliğ lerle olan ilgileri (tecim hakları). 5 Montrö 19 (A.A.) (Resmî teb İcra kanunu hükümleri. 6 Köyün devliğ) letle olan ilgileri (asayiş. vergi kanunMontrö konferansı, dün saat 1,30 da ları). 7 Köyde sağlık öğüdleri. 8 Savaşta köy (ağulu gazlerden korunma alenî bir celse akdetmiş ve yeni mukaveleçareleri. Hava kurumuna, Kızılaya yar name projesinin kat'î metnini tasvib eylemiştir. dım). Lord Stanley, konferansın muvaffakiKıtabın müellfi eski Ticaret Müste şarı avukat Vahid Sayın ön sözde: «Ki yetinden dolayı memnuniyetini izhar et tabı yazarken ikinci düşüncem de bu miş ve başkana, genel sekretere ve kon nun getireceği gelirin hayırlı bir işe ferans sekreterlerine harartli teşekkürleyaraması oldu. Kitabı alan hem kendi rini bildirmiştir. Bütün murahhas heyetleri şefleri, bu teşekkürlere iştirak etmiş işine yarayacak birçok bilgiye sahib olerdir. lacak ve hem de verdiği para ile ha Japon delegesi M. Sato, Boğazlar muyırlı bir iş görmüş olacaktır> diyor. Fakavelenamesinin, Milletler Cemiyetinden kat bu hayırlı işin ne olduğunu söyle çekilelidenberi, Japonyanın imzaladığı mediğinden 50 kuruşa satılabilecek oilk mukavelenameyi teşkil edeceğini kaylan bu kitabın 100 kuruşa satılması hikdeyledikten sonra, Türkiyenin isteklerine metini anlıyamadık. muzaheret için hükumetinin yaphğı gay Kitabın sonunda ikinci basılış olduğu retlerde karşılaştığı güçlükleri tebarüz kaydini gördük. İlk defa 1935 te basıl ettirmiş ve ileri şjirmek mecburiyetinde dığını bunun kabmda ise «Geliri Yav kaldığı ihtiraz kayıdlarına rağmen Ja rular yurduna verilmiştir» kaydi oldu ponyanın mukavelenameyi kabul eylediğunu öğrendik. Fakat bu ikinci bası ğini görmekten dolayı sevincini izhar eyhşta bu kayid kalktığı gibi yüz kuruşu lemıştır. mazur gösterecek hiçbir şey ilâve edilM. Politıs, Türkiyenin muvaffakiye memiş olduğu için köylüye faydalı ol tinin, Yunanistan için de bir muvaffaki sun diye yazılan bir kitabı müellif müm yet olduğunu tebarüz ettirmiş ve Türkiyekün olduğu kadar ucuz satarak bu fay nin, konferanstan bütün dünya huzurundayı tahakkuk ettirse ve karilerini ne da, enternasyonal meşruiyet alemdan, olduğunu bilmediği bir hayra iştirake milletler arasında medeniyet şampiyonu muztar bırakmasa daha muvafık olur ve suli'.un teşkilâtlandırılması müdafii olarak, manen bir kat daha yükselmiş oladu kanaatindeyiz. rak çıkmakta bulunduğunu kaydeylemiştir. YENİ ESERLER Ağac MAHMUD YESARİ Ağac mecmuasınm 15 inci sayısı Necib Fazıl, Mustafa Şekib, Süud Kemal, Cahid Sıtkı. Mahmud Ragıb, Asaf Halet. Semin Tevfik, Salih Zekl, Cevdet Kudret, Ahmed Hamdl, İsmail Safa ve Şerif Hulusinln ya. zılarile çıktı. Ayrıca kronikler, reslm ve karikatur. Bu eşsiz mecmuayı hararetle tavsiye ederiz. Bayanlar için günlük jimnastik Fuad Pura bu isımde güzel ve faydalı bir Çanakkalelilerin dilekleri kitab çıkarmıstır. Bunda jimnastiğin re simleri ve izahatı da vardır. Tavsiye edeÇanakkale (Hususî) Buralıların en riz. ZZ büyük derdi tstanbulla yegâne muva sala vasıtalan olan vapurdur. Navlun çok pahalıdır. îkinci 550, birinci 660 kuruştur. Bu paraya yemek. HALK OPERETi H A L K bazan sahile yanaşmıyan vapura mo tör ve hamal ücretlerini de katarsanız 0PERET1 nekadar bir yekun tuttuğunu hesabla Bu akşam mak kolaydır. 21.45 te Ekspres namı verilen vapurlar sabahın dördünde buraya gelmektedirler. Yeni operet O vakitlere kadar yolcular sabahın ayaRAHMET zında çoluk çocuk beklemek mecbu EFEND1 riyetınde kalıyorlar. Çanakkaleliler, Iktısad Vekilimizden, navlunlarm ucuz Yakında B A B A L I K Evvelki günkü son celsenin tafsilâtı günü MontrÖden hareket edecek latılmasını ve hareket ve muvasalat Masalarımzı ayırınız • Tel. 43703 Montrö 19 (A.A.) Anadolu AAnkara 19 (Telefonla) Montrö saatlerinin tadilini rica etmektedirler. jansının hususî muhabiri bildiriyor: deki heyeti murahhasamızın memleketi Meşrubat: 75, 50, 30 rince nazan dikkati celbetmeden haber sallıyordu. Paristeki adamı hatırladı... leşeceklerdi. Sıra üzerlerinde gazete okumağa bayılan kalın gözlüklü adamı... Birdenbire merak Achille Bastien iki gün sonra şapka etti, Berlinde gördüğü bu adamın da göznın içinde şu haberi buldu: «Sizi görmem lüğü var mıydı? Herife yaklaştı, burnulâzım. Müstaceldir... I nun üstünde kalın camlar taşıyordu. BasBastien derhal bir taksiye atlıyarak . tien dikkati çekmemek için durmadı. îhküçük kabareye gitti. Biraz sonra da tiyar muhakkak ki gene bir tezkere dikte Fouy geldi. Serseri, müfettişin dediği gi ediyordu. Binaenaleyh tezkereyi yazan bi, Bastıeni kendi evinde gösteren beyan tarafında talıhi belki de daha ziyade yanameyi polise vermişti. Ondan sonra bir ver olurdu. adam onun evine gelerek Bastiene sor Bellı etmeden karşı tarafa geçti. Bir muştu. Söylendiğine göre bu adam gizli kadın oturmuş, okur gibi yapıyor, fakat casusluk servisine mensubdu. kurşunkalemle birşeyler yazıyordu. BasBastien o zaman işi anladı. Kendisıni tien bu kadmı takibe karar verdi. yakalıyanlar siyahh kadınm adamları deKadm yürümeğe başladığı zaman, ğil, Alman gizli servis memurları idi. başmüfettiş te, hiç belli etmeden arkasınKendi kendine düşündü: dan gitmeğe başladı. Yan sokaklardan İngilizlerle Almanlan çarpıştıran ılerliyorlardı. Birkaç defa otomobiller obu mesele ne olabilir ki? Ehemmiyetli ol ralardan hızla geçti. Bir köşeyi döndükmasa, buna Fransanın burnunu sokma leri zaman, ileride bir otomobilin durmuş sından korkarlar mı? olmuğu görüldü. İçinde bulunan iki a Birdenbire otomobilde bulduğu mendi dam, kadmı gözden kaçırmıyorlardı.. Deli hatırladı. Başka bir memlekete hizmet mek bu kadınla alâkadar olan yalnız eden Lambton Dorianm Almanlar ara Bastien değilmiş. Fransız zabıta memuru otomobilin marka ve numarasma baktı. sında işi neydi? Bastien, Tonyye tesekkür ettikten son Bu, Berlinde çok nadir olan bir îngiliz markasıydı. Numarasını not etti: 842 ra çıkıp gitti. Yolda bir adam gördü. Bir sıraya o N 8. Bundan başka G. B. harfleri de i turmuş, gazetesini açmış, boyuna başını vardı. Bastien: Grande Bretagne (Büyük Britanya) diye düşündü, İngiltere, yani «Gizli Servis» in memleketi... Daha bu düşüncesinin tesirinden kur tulamamıştı ki birdenbire otomobil hareket etti. Kadının hizasına geldiği vakit içinden bir adam çıkarak kadını kucakladı ve arabaya attı. Bütün bunlar o kadar anî olmuştu ki, başmüfettiş istese bile bu oyunun önüne geçemezdi. Otomobildeki adamlar kadının ağzını bağlamışlar, son süratle şehir haricine çıkıyorlardı. Nihayet durdular. Kadmı bir eve indirdıler. Kadın, evvelâ tehdid etmek istedi. Fakat bunun bir işe yaramadığını gö rünce yalvarmağa L sladı. O birşey yap mamıştı, herşeyi söyliyecekti. Adamlar gene ses çıkarmadılar. Onu, şiddetle ittiler, üzerine kilid vurdular. Etrafmı karanlık sardı. Kadını getiren iki arkadaş derdleşiyorlardı. Şikârlannı kaçırırlarken onları kimse görmemişti, bir ihtiyardan başka. Esasen muhakkak ki bu ihtiyar da meâeieden birşey anlıyamamıştı. Adamlardan biri: Reis bizi tebrik etse yeridir, doğrusu, dedi. Hele bak sana onu soracaküm: 10 dakikalık bir teneffüsten sonra gene gizli celseye devam olunduğu vakit, Dr. Tevfik Rüştü Aras Lozan muahedesinin 23 üncü maddesinin derdesti imza olan mukavelede tatbik şekli tespit edilmiş olduğunu ve Türkiyenin Lozan sulh mu ahadesinin diğer ahkâmına, bütün taah hüdatına olduğu gibi sadık kalması tabiî bulunduğunu, ve bu meyanda askerî mezarlıkların bakımına, murakabesine ve ziyaretine lâzım gelen teshilâtı şimdiye kadar olduğu gibi göstermekte bittabi de vam edeceğini söylemiştir. Türk murahhasının bu beyanatı, bü tün heyeti murahhasalar tarafından Türkiye lehine samimî, parlak tezakhürler yapılmasına vesile teşkil etmiştir. Budan sonra büyük salona geçilmiş, ve bu sefer gazetecilere ve samiine de açık bulunan resmî celseye başlanmıştır. Reis Bruce, yeni tanzim edilen mu kavele metninin hususî celselerde madde madde okunarak kabul edilmiş olduğu nu ve bu vesile ile şimdi mukavelenin heyeti umumiyesini reye koyacağını söyle dikten sonra, <<quelqu' un demande ti! la parole?» sualile bütün delegasyonlann reylerini sormuştur. Hiçbir taraftan itiraz vaki olmadığını gören reis, yarım dakika kadar bekledikten sonra «La nouvelle convention des detroits est adoptee a l'unanimite» cüm lesile Türklerin bu en haklı davalannı konferansta hazır bulunan bütün milletlerin tasdik etmiş olduklarını bütün dünyaM. Paul Boncour da, Montrö konfe ya ilân etmiştir. Bunu müteakıb Lord Stanley ile başlıransının, bu kadar tam bir muvaffakiyetle biten pek nadir enternasyonal konfe yan nutuk serisi, bir taraftan konferansı ranslardan birisini teşkil etmekte olduğu cidden yüksek bir liyakatle idare etmiş nu tebarüz ettirmiştir. Bu muvaffakiyet, olan reis Brucee karşı bütün heyetlerin bu konferansa iştirak eden bütün devlet tesekkür duygulannı bildirmekle beraber lerin göstermiş olduklan anlaşma zihni bir taraftan da Atatürk Türkiyesi hak yetine medyun bulunmaktadır. M. Paul kında ayni heyetlerin ne derin bir hürmet Boncour, enternasyonal meşruiyete sadahissi besledıklerini göstermeğe de parlak katinden ve halihazır şeraite artık uymı bir vesile teşkil etmiştir. Bunlar arasında yan bir mukavelenamenin tadili için intihab ettiği yoldan dolayı Türkiyeye karşı Paul Boncourun, Japon murahhası Sagösterilen takdir hislerine iştirak eylemiş tonun, ikinci reis Politisin ve bütün Balkan devletleri murahhaslarının sözleri erir. hemmiyetle kaydedilmek icab eder. Başkan M. Bruce ise demiştir ki: Tebahürat arasında Türkiyenin bu « M. Politis, Türkiyenin meşruiyet alemdan olduğunu eöylemekle, konferan konferanstan bir kat daha büyümüş ve sa iştirak edenlerin hepsinin hislerine ter yükselmiş olarak çıktığı yalnız bizlerin cüman olmuştur. Türkiye yalnız kendi nazan dikkatini celbetmekle kalmamış, sinin önünde bulunduğu bir davayı hal ayni noktaya birçok murahhaslar tara letmekle kalmamış, fakat ayni zamanda, fından nutuklarında işaret edilmiştir. milletler arasındaki ayrılıklan hal için İmiâ merasimi, pazartesi akşamı îs takib edilecek güzel bir nümune göster viçre saatile saat 22 de büyük merasimle mekle dünyaya yol göstermiştir. Ümid Montröpalas salonlannda yapılacaktır. edelim ki bu nümune, yeni bir idealin Heyeti murahhasamız çarşamba Hoğmasına yardım etsin.» Nöbetçi Eczaneler Bu gece nöbetçi olan eczaneler şunlardır: İstanbul cihetindekiler: Aksarayda ıŞerefi, Alemdarda (Sırrı Rasim\ Bakırkoyde (Hilâl>, Bes'azıdda (A • sador Vahram). Eminonunde (Salih Ne cati), Fenerde (Hüsameddin), Karagüm rukte (Kemalt, Kuçükpazarda (Necati), Samatyada ıTeofilos», Sehremininde <Nâzım), Şehzadebaşmda (ismail Hakkı). Beyoğîu cihetindekiler: Galatada (Yıçopulo). Hasköyde (Barbut), Kasımpaşada CVasıf\ Merkez nahiyede fMatkoviçt. (Vingopuloi, Şislide (Pertev), Taksimde ıKemal Rebül). Üskudar. Kadıkoy ve Adalardakiler: Büyükadada <Merkez). Heybelide (Yu suf>, Kadıköy, Muvakkithanede (Saadet), Kadıkoy. Soğüdlüceşmede (Osman Hulu « sit. Üskudar. Çarsıboyunda fittihad). mize avdet etmek üzere çarşamba günü vola çıkacakları zannolunuyor. İstanbul ve Ankara radyoları imza merasimini nakledecekler Ankara 19 (A.A.) 24 temmuz 923 tarihli Lozan muahedesıle kabul edilmiş olan Boğazlar rejimini, beynelmilel vaziyetin yarattığı huzursuzluk karşısmda yurdumuzun emniyetini temin maksadile yeni şeraite intıbak ettirmek için hükumetimizin daveti üzerine alâkadar devletlerin iştirakile Montröde toplanmış olan konferans, dünkü toplantısında, yeni mukavele projesini tasvib etmiş bulunuyor. Beşi kırk iki geçe «Cumhuriyet» ın zabıta romanı: 110 Yazan: Gharles de Richter Ertesi günü Achille Bastien bir kabareye giderek artist Tony isminde birisini gördü. Tony Fransada mahkum olmuş bir serseriydi. Fakat Bastien onu temin etti. Kendisine yardım ederse karısile beraber Fransaya avdet etmesinin yolunu bulacaktı. Başmüfettis, hulâsa etti: Bir casus kadını takib etmem lâzım geliyor. Bana yardım etmek ister misin? Fakat bilmem bunu yalnızbaşına başarabilecek misin? Karım Frida bize yardım eder, korkma. Senin evinde oturuyormuşum gibi polise bir beyanname ver. Bakalım Alman zabıtası ne yapacak? Peki. Fouy ile müfettiş hergün bir kahvehanede buluşacaklardı. Ikisinin de şapka• ayni olacak, yalnız Fouyunkinde ha vadis verici bir tezkere bulunacaktı. Hiç kimseye belli etmeden şapkalan değişti * ** Yurdumuzun müdafaası bakımından olduğu kadar, Avrupanın bugünkü siyasî durumu itibarile de, dönüm noktası teşkil eden bu netice, yarın Isviçre saatile 22 de yapılacak olan imza merasimile Türkiye haricî siyasetine daima hâkim olan dürüst ve açık hareketin bütün milletlere imtisal nümunesi teşkil edecek bir vesikası haline gelmektedir. Bizim emniyetimiz ve dünya banşının emniyeti için yıllardanberi üzerinde o kadar hassasiyetle durarak hallini büyülc bir sabırsızhkla beklediğimiz Boğazlar Biz hareket ettiğimiz vakit reisin yanınmeselesinde varılmış olan bu netice, büda bulunan adamı tanıyor musun? tün memleket içinde büyük bir sevincle Şöyle böyle.. Foreing Office'in, karşılanmıştır. ehemmiyetli meselelerde kullandığı emin Bugün muhtelif yerlerden aldığımız adamlardan biri. telgraflar bunun en güzel ifadeleridir. Ismini biliyor musun? Anadolu ajansı, bu tarihî hâdisenin Duydum: Cedric Lacy. safha safha memleket içinde yayılmasını v V v temin için elinde bulunan bütün imkân lardan istifade ederek yarın saat 18 Iki adam böylece konuştuktan sonra den itibaren devamlı bir neşriyata başlı yavaşça bir kapıyı vurdular. yacaktır. Gerek Ankara ve gerek İstanIçeride iki adam vardı. Bunlardan bibul radyoları, yannki emisyonlannda Bori C. 22 idi, öbürü de mavi gözlü, tam ğazlar mukavelesine aid haberlere en gebir üniversite talebesi adeta. niş bir yer ayınnakla beraber saat 23 ten İçeri giren adamlar kadının yakalan itibaren de daimî olarak açık bulunacak tnış olduğunu söylediler. ve Montröden, imzaya takaddüm eden C 22 mavi gözlü delikanlıya dönc saatlerdeki hava ile imza merasimine aid rek: olarak alacağımız haberleri devamlı surette neşredeceklerdir. Emirlerinin ne kadar çabuk yerine Biz, 22 haziranda ilk toplantısmı yapan ve Milletler Cemiyeti Konseyi ve Asamble toplantılarile inkıtaa uğramış bulunmasına rağmen Boğazlar Konfe ransının bir ay kadar kısa bir zaman içinde ve beynelmilel münasebatta ender tesadüf edilen bir muvaffakiyetle bu da vamızın halledilmiş bulunmasından dolayı karilerimizi en içten hislerle tebrik et meği bir vazife sayanz. getirildiğini büyük şefe söyleyin. Vallahi biliyormusunuz ki bana tahmil edilen vazife hiç hoşuma gitmi yor. Anladığıma göre, büyük şef meseleyi iyice aydınlatmak istiyor. dar Evet. Çünkü Sendika Z in bu kaehemmiyet kesbetmesini çekemiyor. lArkası