18 Temmuz 1936 CUMHURİYET Siyasî tarih notları Tarihte Boğazlar meselesi ve Avrupa Mücadeleye Napolyonda karıştı, Rusların 1798 muahedesile Boğazlar üzerinde kazandığı hakları hükümsüz bırakmağa çalıştı 3 Büyük ihtilâlin ortaya attığı millî hakimiyet ve demokrasi prensiplerinden dolayı Avrupa devletlerinin Fransaya karşı bir doktrin harbi açmalarile muvakkat bir tevakkuf devresine giren Boğazlar meselesi, Napolyonun Malta adasını zaptettikten sonra (1798) Mısırı istilâsile yeniden bütün ehemmiyetini kazandı. Fransızları, bir Osmanlı eyaleti olan Mısırı zaptetmeğe sürükliyen amil, İngilizlerin Hindistandaki müstemleke im paratorluklarmı yıkmaktan ziyade, zen gin Nil vadisinde yerleşerek Akdeniz sahilinde bir Fransız müstemleke im paratorluğu kurmak fikri idi. Bu fikir Mısır seferini hazırhyanlardan Taleyranın 3 temmuz 1797 de millî san'at ve ilim enstitüsünde okuduğu bir raporda nüve halinde görülmektedir. Anglo Sakson memleketlerinde yaptığı seyahatlerle onların sınaî ve iktısadî inki şaflarım gören ve müstemlekeciliğin bu inkaşafta oynadığı rolü anlıyan Taleyran bu raporunda der ki: «Günümüzde sıcak memleketlerde yerleşmek lüzumunun hissedildiğine kaniim. Çünkü böyle memleketlerde sanayi kuran ve bu memleketlerdeki ham maddeleri kendi sanayileri için kullanan devletler terakki edebilirler. Fransanın yerleşmesine elverişli bu kabil yerler çoktur: Garbî Afrika ve Mısır.» (1) Napolyonun Mısıra götürdüğü 38000 kişilik orduda 170 kadar mühendis, arkeolog ve âlimin bulunması da, Fran sızların Mısır seferinden ilk gayeleri nin Nil vadisini kolonije etmek olduğu anlaşılmaktadır. Mısırın her ne sebeble olursa olsun Fransızlar tarafından işgalini Osmanlı İmparatorluğu kabul edemezdi. İhmal edilmiş olmasına rağmen, İm paratorluğa senevi mühim bir varidat temin eden bu eyaletin tekmil ahalisi islâmdı. Dinî bir politika takib eden Sultanm Fransızları Nil vadisinden çıkarmak için çahşacağı aşikârdı. Ancak Osmanlı tmparatorluğu alçalma dev resinde olduğundan Fransızlara karşı yapacağı mücadelede onlarla boy ölçüşeceği şüpheli idi. Osmanlı İmparator luğunun takib ettiği siyaset ve Akdeniz muvazenesile alâkadar iki devlet: Rusya ve Ingiltere bu ciheti nazari dikkate alarak müdahaleye karar verdiler. Babıâlmin komşusu olan Rusya. her nekadar Osmanlı İmparatorluğunun parçalanmasma taraftar idise de bir taraflı bir taksime razı olmadığından bu müdahalesi yerinde idi. İngiltere için Malta ve Mısır gibi. Akdenizin sevkulceyşî noktalarının Fransızlara geçme si, Akdeniz hakimiyetinin onlara geç mesi demekti. Bu hakimiyeti her hangi bir devlete kaptırmamağı prensip edinen Büyük Britanya politikası da bu yüzden mü dahale etmek mecburiyetinde idi. Napolyonun Mısıra ihrac hareketüe Ak denizde menfaatleri tehdid edilen Os manlı İmparatorluğu. Rusya ve İngil tere bir seri ittifak muahedelerile Fran saya karşı birleşiyorlar.. Bu muahedelerden en mühimmi 25 kânunuevvel 1798 de Rusya ile Osmanlı İmparator luğu arasmda imzalanan tedafüî muahededir. Rusya ve Osmanlı İmparatorluğu mütekabilen arazilerinin tama miyeti mülkiyelerini tekeffül ediyorlar. Rusya. Napolyonun Mısırdan çıkarıl Türkiye Mısır yakınlığı Elmukattam gazetesi mühim bir makale neşretti Mücrim Makmahonun elinden tabancayı düşüren kadırı bir kahraman gibi alkışlanıyor. Suikasdci Mısırda intişar eden El Mukattam İrlândalıdır, muhakeme devam ediyor gazetesi Mısınn diğer şark memleketle rile olan münaseb^tına dair şu makaleyi neşretmiştir: «Her fırsat düştükçe bu mevzuu ele almaktan memnuniyet duyuyoruz. Ya • kın ve Ortaşark memleketleri arasındaki münasebetlerin, dünya siyaseti üzerinde ve teessüsü için yapılacak mesaiye iştirak edeceğimiz matlub istikrar üzerinde bü yük bir ehemmiyeti olacaktır. Hariciye Nazır vekili, muharrirlerimizden birine vaki olan beyanatında, Mısırla Türkiye arasındaki muahedenin bugünlerde mü zakere edileceğini söylemiştir. Biz, iki memleket mümessillerinin muahedeyi henüz imzalamamış olmalanna rağmen, hakikî dostluğun zaten tahakkuk etmiş ol duğu kanaatindeyiz. El Anbaul Şarkıye ajansınm, nesret tiği haberleri ojjurken görülüyor ki, iki memleket arasındaki muhabbet duygu an, en samimî ve en dostane münasebetlerin tesis ve muhafazasını temin edecek en sağlam vasıtadır. Bınaenaleyh, mua hede, bu sempatiyi ve bu dostluğu tasdik eden basit bir mühürden ibarettir. Mısır, heyeti murahhasasının, Türk toprağında, gerek hükumet ve gerek milletten göreceği hüsnü kabulü asla unutmıyacaktır. Bu hüsnü kabul Mısırda akis uyandıracak ve iki millet arasında, birçok sebeblerle mevcud eski dostluk ihya edilecektir. Bu dostluk muvaffakiyetle tetevvüc edecektir, zıra, her iki memleket te inkılâb yo lunda ilerlemekte ve servetlerile kuvvet lerini işletmek ve kıymetlendirmek için mücadele etmektedirler. Şu halde imzası beklenilen muahede, bilfiil mevcud olan şeyin resmî bir vesi kasından ibarettir. Garbde istifade mevzulan varsa, şarkta, Mısınn inkışafını teşcı eden ve büyük bir istıkbale yol açan misa] vardır. Mısırı seven memleketler, onun, dostluk yolun da yanyana yürüyen ve sulha, medeni yete hizmetten başka emelleri olmıyan kardeş milletlerle dost geçindiğini göre rek memnun olacaklardır.» Kral Edvarda yapılan suikasdin mahiyeti Bu da başka türlü bir yemiş yiyiş! en bir dostum var. A d ı lâzıın değil. Parayı dirhemle kazamr, miskalle harcar. Ak akçenin karagün için olduğunu bilir, iktısad düs turlanndan kıl kadar aynlmaz. îşte bu dostumu dün, bir manav dükkânı önünde durur gördüm. Elinde büyücek bir kâğıd vardı, gezginci ressamlar gibi, birşeyler çizip duruyordu. Merak edip sordum: N e yapıyorsun böyle? Yemış mı yiyorsun? Evet. Yemiş yiyorum! Tevkif {Baştaraft 1 Incı sahifede\ teler, bu sabahki nüshalarında Mac Maedilen maznun ve hâdiseye honun İrlandalı olduğunu yazmaktadır lar. müdahale eden kadın Londra 17 ( A . A . ) Polislerin iki kişiyi tevkif etmiş olduklarına dair ev velce ortada dolaşmış olan şayialara rağmen polisler, yalnız Andrevv Mac Mahon adında birisini tevkif ederek yakın polis merkezine götürmüslerdir. Londra gazetelerinin mütaleaları Londra 17 ( A . A . ) Dün Krala karşı yapılmış olan hareket hakkında heyecanlı yazılar yazan gazeteler, bu hâdiseye hususî bir mana izafe etmemekte ve bunun bir matuhun işi olacağını Birçok rivayetler suikasd hâdisesinin yazmaktadırlar. gayet süratle cereyan etmiş olduğu merHitlerin telgrafı kezinde olduğundan hâdisenin ne gibi Berlin 17 ( A . A . ) M . Hitler. İnahval ve şerait altmda vukubulmuş ol giltere Kralına şu telgrafı göndermışduğunu tesbit etmek müşküldür. tir: Majestenize karşı yapılmak teşebbüsünde bulunulmuş olan menfur suikasd haberini aldım. Bu tehlikeden kurtulmuş olduğunuzdan dolayı majestenize en halisane tebriklerimi arzederim. Ve izah etti: Radyoda, gramofon plâğında gü zel bir nağme dınlerken onu terennüm eden san'atkârı görmüş gıbı olmuyor mu yuz?... Bir fotograf, bir tablo bize res mın onjmallerıle yüzleşmış olmak zevkıni vermiyor mu?.. Hulya, çok defa hakikat kadar zevk ve heyecan doğurmaz mı?.. İşte ben bu örneklerden ilham alarak meyvalann resmini çiziyorum ve onlan yemış kadar tad alıyorum. Vak'a esnasında hazır bulunmuş olan bazı kimseler, mütearnzın önüne geçmek icin müdahale eden kimsenin bir kadın olduğunu ve bu kadının Mac Mahona şiddetle vurarak elindeki silâhını yere düşürdüğünü söylemektedirler. Ancak bu rivayeti, rövolverin Kralın binmiş olduğu atın ayakları ucuna kadar atılmış olduğu şeklindeki müteaddid rivayetlerle telif etmek gücdür. M. Lebrunün ve Fransız hükumetinin telgrafları Napolyon Bonapart masına 12 harb gemisile yardım etmeği taahhüd ediyor, Osmanlı İmparatorluğu da buna mukabil Rusyamn Karadeniz donanmasının her iki cihette Boğazlardan geçmesine müsaade ediyor. Rusların o vakitte harble elde ede medikleri büyük bir avantaj bu suretle sulhla elde edilmiş bulunuyor. Osmanlı Rus muahedesinin imzalandığı sene bir Rus donanması Ouschoco kuman dasında yardım maksadile Karadeniz den Akdenize geçiyor ve Yunan ada larını işgal etmiş olan Fransızları tard ederek Rusyamn himayesi altmda bir cumhuriyet kuruyor. Bu esnada İngi lizler 1 ağustosta Fransız donanmasmı yakıyorlar. Mart 1799, Napolyon, Suriye tarikile İstanbula varmak için tertib ettiği seferinde Akâ önünde hezimete uğradığından Mısırı terketmek mecburiyetinde kalıyor. 1801 de Fransız or dusu da Mısırı tahliye etmekle zâhiren Mısır meselesi bitmiş ohıybr. Hakikatte Napolyon. Nil vadisi üzerindeki projelerinden vazgeçmediği gibi Ruslar da 1798 muahedesile Boğazlar üzerinde elde ettikleri imtivazları her ne pahasına olursa olsun muhafaza etmek is tiyorlar.. lerinf görmüyor musun? Bir gün Kor ' fodaki askeri geri çekmek ve yahut on& ları takviye etmek bahanesile Yunan lılar tarafından yardım görecek bir Rus donanması ve ordusunun payitahtı işgal edebileceğini ve İmparatorluğu nun seninle nihayete ereceğini düşün Napolyonun Mısır dönüşünden sonra ilk işi Osmanlı İmparatorluğu ile anla miyecek kadar mı körleştin» (2). Napolyon Mısır istilâsile Akdenizi şarak Ruslarla Babıâlinin imzaladığı geçirmek 1798 muahedesini hükümsüz kılmaktır. Fransa hakimiyetine karşı Osmanlı tahtında hükümran olan Se hususunda bir adım atmıştı. lim III, Fransaya sempatik olduğundan Rusj'a ve İngilterenin mümanaati bir Fransız Osmanlı anlaşması kolay karşısmda muvaffak olamaymca, Rusgibi görünüyordu. Esasen 1798 muahe yamn 1798 muahedesile Boğazlar üzedesi iki asırdanberi mütemadiyen harb rinde kazandığı hakları hükümsüz bıyapmış ve birbirinin düşmanı olan iki rakarak Boğazlarda statükoyu tesis devleti uzun müddet bağlıyamazdı. Se etmeği düşünüyordu. İngiltereye ge lim III, şahsan Fransa ile anlaşmağa talince. Atlas denizinde olduğu gibi Ak raftar olmakla beraber Rusyadan çe denizde de Fransız teşebbüsünün mey kinen nazırların da tesirile bu anlaş valarını toplamıştı. Fransız donanma mayı sonraya bırakıyordu. Selim III ün bu tereddüdü karşısmda sını mahv ve Malta adasını işgal et Napolyon ona yolladığı mektublarda, mekle İngiltere, Akdeniz hakimiyetini Rusların Boğazlardan serbestçe geçme kazanmış oluyordu. Fakat Napolyon lerinin doğurabileceği feci neticeleri kendisini henüz mağlub addetmediği için ne Akdeniz, ne de Boğazlar hak gayet sert bir lisanla yazıyordu: «Koca Osmanhların ahfadından ve kında son söz söylenmis değildi. dünyanın en büvük İmparatorluklarmdan birinin İmparatoru olan. sen, hükümran olmaktan vaz mi geçtin? Rusyamn sana istediğini yaptırtmasma nasıl tahammül ediyorsun? Rusların Korfoda bulundurdukları 15,000 askeri bana karşı bulundurduklarını mı zanne diyorsun? Rus harb gemilerinin İstanbul önünde gözükmeği itiyad edindik Paris 17 ( A . A . ) Reisicumhur M. Lebrun, suikasdden kurtulmuş olduğunBiraz durdu, düsünür gibi yaptı ve dan dolayı Ingiliz Kralına tebriklerini Diğer bazı kimselerin naklettiklerine sonra gene söze başladı: iblâğa M. Corbini memur etmiştir. göre Kral, mütearrızı uzaktan görmüş ve Bu işin temrin ve bilgi bakımından Londra 17 ( A . A . ) Fransız sefiri gözlerini ona dikmiştir. faydalı tarafı da var. Yemişlerin resmini Diğer bir takım kimseler, Kralın mü M. Corbin, Buckingham sarayına gide vapıp zaikamı hoşnud ederken nebatat temadiyen önüne bakmış olduğunu an rek M. Lebrunün tebrik telgrafını Kra bılgımi de mehenkten geçırmış oluyorum. cak hâdiseyi müteakıb başını biraz çevir lın hususî kâtıbıne tevdi etmiş ve muma Meselâ .sen, şu tabladaki eriklerin, şeftaüeyh, M. Corbinden M. Lebrune teşekdiğini söylemektedirler. lilerin yalnız rengile, tadile alâkalanırsın. kür etmesini rica etmiştir. Kadına karşı gösterilen alâka Ben onların resmini çizerken kendilerinin | Diğer taraftan M. Corbin, M. Edene basit yemisler fasilesine mensub olduklaLondra 17 ( A . A . ) Dünkü suiM. Delbosım bir telgrafını vermiştir. M. rını da düşünürüm. Şuradaki dut, şura kasd hâdisesinde oynamış olduğu rol saDelbos, bu telgrafta gerek kendi namıdaki incir, şuradaki fıstık, sana ancaki hih surette tayin edilememiş olan ve fana, gerek Fransa hükumeti namına Frantadlarını hatırlattırır. Halbuki ben onla1 kat bir rol oynadığı muhakkak bulunan sız hükumetinin suikasd haberi dolayısile rın hem tadını dımağıma geçmrım, hem kül renkli elbise giymiş bir kadın, bu hâduymuş olduğu heyecanı ve Kralın kurkendilerinin frenkçe fruits comDoses de disenin esrarengiz kahramanı addedil tulmuş olması hasebile hissetmiş olduğu nilen cinsten bulunduklarını dimağımda mektedir. Bazı kimseler mütearnzın tememnuniyeti bildirmektedir. arar, bulurum. cavüzünü takib eden karışıklık anında bu Mak Mahon sadece adam kadının da tevkif edilmiş olduğu zan Ve manavla çekışe çekıse pazarlık eöldürmek kasdile tabanca nında bulunmuşlardır. Hakikati hal ise, dip bir sepet ağacçileği alan bir bayanı. taşımaktan maznun bu kadının polislerin delâletile merkeze sösterdı: götürülerek kendisinin orada uzun uzaLondra 17 (Hususî) İngiliz Kra Şimdi sen bu kadıncağıza sorsaai dıya isticvab edilmiş olmasından ibaret lına karşı suikasd yapan Corc Mak Ma ağacçileği aldım, der, yürür. Lâkin ben tir. Kadının ısmı, ortaya atılmamıştır. Zi honon gazeteci ve 32 yaşında olduğu an bu meyvanın Şahmıyye ve Cefıfe adla ra birçok kimseler, kendisine karşı hay Iaşılmıştır. Müddeiumumilik suikasdciyi rile ikiye ayrılan dağınık yemışler zümreranlıklarını göstermek istiyorlardı. Bu «adam öldürmek maksadile tabanca ta ;inden olduğunu bilirim. Bak şu üzüme? ise kadını sıkabilirdi. Orta yaşlı olan bu şımak» suçile itham etmiştir. Bugün de Şahmi yemişlerin ne güzel bir nümunesıkadının yanında sarışın ve iriyarı bir genc birçok şahidler dinlenmiştir. Muhake dır. Sonra şu şamfıstığına, şu fındığa göz kız bulunuyordu. Zabıta memurlarının meve gelecek hafta devam edilecektir. at. Bütün kurumlarile fruits secs ailesinin refakatinde otomobillere binerek yola Suikasdden bahseden Alman gazete asil örneklerinden olduklannı söylemi çıktıklan zaman her ikisi de uzunuzadı leri Ingiliz Veliahdine karşı da bir sui yorlar mı? Sana ayaküstü yemişlerin moya alkışlanmıslardır. Fakat halkın sor kasd yapıldığını ve bu suikasdlerin ge nospermes, yahud polyspermes olanlannmak arzusunda bulunduğu suallerden çenlerde Holandada gizli bir' toplantı dan bahsetmek uzun sürer. Hele söz kendilerini kurtarmak için icab eden ih yapan üçüncü enternasyonal ile Troçki Syncarpe, Cremocarpe, Samaride cins taraftarlarının işi olduğunu yazmakta lere geçerse benim cenem, senin de ku tiyat tedbirleri alınmıstır. dırlar. Mac Mahonun maksadı lağın yorulur. Onun için bahsi kısa tuta suikasd değilmiş Tebrik telgrafları Londra 17 ( A . A . ) Bütün gece, Londra 17 ( A . A . ) Mac Mahon, müdafaa vekilile temasta bulunmak ar Londraya dünyanın her tarahndan Kral zusunu izhar etmiştir. Bunun üzerine için iyi temennileri ve tebrikleri ihtiva eBovvStreet mahkemesinde bulunmakta den telgraflar gelmiştir. olan vekile telefon edilmistir. Mahkeıne Halk şahidliğe çağırthyor bu meseleye aid davayı sekiz gün sonraLondra 17 (Hususî) Polis Miiya bırakmıştır. diriyeti bugün nesrettiği bir tebliğle KraDavanın tehiri kararından ewel mü la karşı yapılan suikasd hâdisesi esna dafaa vekili şu beyanatta bulunmuştur: sında suikasdcinin yakınlarında bulunan « Akşam gazetelerinde çıkmış olan ha ve hâdisevi görenleri serian Polis Müdivadisler dolayısile mahpus, hiçbir sui riyetine davet etmiştir. kasd tesebbüsü vâki olmamış ve kendisiM. Musolini telefonla Kralın nin hükümdarı öldürmeği tasavvur elmeENVER ZİYA sıhhatini sordu miş olduğunu beyan etmek arzusunu Italya Başvekili M. Musolini suikasd [*] Evvelki makaleler Cumhuriye göstermiştir. teşebbüsünden haberdar olur olmaz dün tin 18 ve 26 haziran tarihli nüshalarınBununla beraber Mac Mahon aleyda çıkmıştır. hındeki itham, herhangı bir kımsenm telefonla Londra ile konuşmuş ve malu(1) G. Hanotaux. L'Egypte Turque, Pahayatmı tehlikeye ilka etmek maksadile mat istemiştir. ris 1936. Bugün binlerce halk Buckinghanm sa(2) Le Baron de Testa. Recueil des Trai silâh taşımak cürmü olacaktır.» rayı etrafında toplanarak Kralı görmek Mac Mahon trlândah imiş tes de la Porte Ottomane. Tome 2, Paris Amlot. Londra 17 ( A . A . ) Birçok gaze istemiştir. lım ve esasa bakalım: Ben, resimlerini cizmekle de yemişlerden venilmis kadar tad almacağına ınanıyorum. Tecrübele rim bu innancımı kuvvetlendirdi. Nite kim simdi de muhtelif yemislerle dolu bir tabağın önünde bulunuvor ve o vemişleri ağzımda eritiyormusum gibi dimağım tad içinde!.. Sordum: Peki amma, hakikati satın almak mümkünken havalle ağız tatlılandırmıya calısmak neden? Dostum RÜİümsedi: Sen, dedi, galiba yemiş satın al manın ne demek olduğunu anlamamışsm. Sultan Süleymana bin liraya mal olan tarihî ateş, bugünün erikleri, şeftalileri, üzümleri yanında sudan ucuzdur. Doya doya yemiş yemek kimin haddine düş müş a kardeş?... M. TURHAN TAN "Cumhuriyet,, in tefrikasıı 10 Süha, bir iki akşamdır, rakısmı bal konda içiyordu. O zaman, Zehra, Sühaya hizmet için, dışarıda, balkonda kalır. Arasıra, içeri girer, karyolasında haya le dalmış olan Sanihaya: Birşey istiyor musun hanımcığım? diye sorardı. Saniha, kadının siyah gözlerinin büsbütün garib bir ateşle parladığını, yanaklarının pembeleştiğıni görür; fakat buna bîr mana ve ehemmiyet vermezdi; çünkü Sühanın Zehra ile beraber bir iki tek parlathğını aklına bile getirmezdi. Böylece birkaç gün geçti. Genc kadın, kocasını drzinin dıbinde ve balkonda görmekten zevk alarak yavaş yavaş iyileşiyordu. Çadırlı ordugâha çıkmış olan kıt'alar, kasabaya döndüler. Önde mızıka olduğu halde piyadeler, «lstanbul Oteli» nin önünden geçtiier. Zehra, hemen balkona gözünü... Ben de kendisine, ben size güllaka asker olurdum. O, hakikaten boru ve trampet sesleri medim ki dedim... Büsbütün kızdı, bana rîuydu mu, dama fırlıyan azgın bir kedi öyle şeyler söyledi ki... Çok kaba adam.. gibi hemen soluğu balkonda ahyordu. Kim bu zabit? Adı ne? Adı, Ercümendmiş! Askerî mızıka, akşamüzerleri, hüku met konağı önündekı meydanda nöbet Bu hikâyeyi dinliyen Sanihanın du çalar, Zehra da mutlaka mızıka dinle daklarında bir tebessüm uçtu. meğe giderdi. Gene bir akşam mızıka Demek ki bütün o memurlar ve genc Abidin Daver DAV'ER dinledikten sonra geldiği zaman Süha o zabitler arasında İstanbulun bu şüpheli fırlıyarak askerlerin geçişini seyretti. Ve nunla alay etti: mahalle kızından hoşlanmıyan adam, o günden itibaren de halinde bir değişik Mızıka zabiti, gene sana göz etti yalnız, o, mülâzim Ercümend idi. lik oldu. Artık, tozlu sokaktan odaya Kendi kendine düşünüyordu: kadar yükselen mahmuz şakırtılan, ko mi? Başka meziyetleri olup olmadığını Her nedense Zehra, bu akşam hiddetnuşmalar, gülüsmeler onu alâkadar edi biîmiyorum ama, her halde yüksek ve kiyordu. Elindeki işi bırakarak hemen bal li idi. Hiç cevab vermedi. Süha tekrar bar ruhlu. kona fırlıyordu. Bazan dışarıdan bir ıs sordu: lık sesi işitiliyor, Zehra gizlice yüzüne Galiba, sana iltifat etmediler bu biraz pudra sürdükten sonra, birşey al akşam! mak bahanesile sokağa fırlıyor, alış ve Beyefendi, bu akşam, fena halde riş hayli uzun sürmüş olacak ki epey geç kızdım, dedi. Buradaki zabit beylerin kalıyordu. hepsi, lstanbulluyum diye bana iltifat ederler. Ben de zaten, askerleri çok seveSüha, onunla alay ederdi: N e o Zehra, gene hükumet ko rim. Yalnız bir genc mülâzim var ki kanağı meydanında talim mi vardı ki bu dınlara karşı onun kadar fena muamele eden adam görmedım. Bu akşam, mızı kadar geç kaldın? O zaman zehra cilveli cilveli gülerek: ka dinlerken bana öyle bir hakaret etti N e yapayım beyefendi, ben asker ki... Hem de durup dururken... Yanınleri çok severim. Mızıka sesi duydum mu, daki arkadaşlardan biri bana güldü, ben talim eden asker gördüm mü dayanamam, de ona güldüm. O gördü. Vay efendim seyrine dalarım. Erkek doğsaydım, mut sen misin gülen... Açtı ağzım, yumdu İH Belki dışarıya çıkmıştır, dedi, yatağm maklannın ucuna basarak odaya girdiş dan kalkıp su içmeğe hazırlanırken ko ve karyolaya yaklaşarak uyuyup uyumaî casının odasından Zehranın boğuk sesi dığını anlamak için kendi üzerine iğilip ne benzer bir ses işitir gibi oldu. Birden baktığını ve dinlediğini gördü. Y a n kabıre gözünün önüne ellerini başının arka palı gözlerini büsbütün kapattı. Şimdi, sına koyup yatan Zehranm manzarası Zehranm ter ve adi lavanta karışık ko geldı. Koltuklarının altındaki tabıî göl kusunu duyuyor, nemli vücudünün keı gelerle açık ağzı beyaz vücudünün üs dine yaklaştığını hissediyordu. tünde bir sıra üç siyah nokta teşkil ederek Süha, kapıdan fısıldadı? uyuyan bu hayvanî kadın ile kocasının Uyuyor mu? ^ arasıra ona hayvanî bakışları hatırına Sus, uyuyor, git! • geldi. Kat'î bir sevki tabiî, Sühanın içeri • Zehra, sonra, kapınm anahtarını çe ki odada Zehra ile kendisini aldattığını virdi. İki dakika geçmemişti ki S a n i h a " ona söyledi. Yatağından fırlıyarak odadan dışan onun horultusunu duydu. O vakit genc kadın gözlerini açtı. Ruhunda, delice bir isyan ve şiddet arzuları dolaştı. O anda kocasını terketmek ve bu sürtük kadını da öldürmek istedı. Yatağının içinde bir dirseğinin üstüne kalktı, o hayvanî vaziyetinde serilmiş, yarı çıplak, horlıyarak uyuyan bu ka dına baktı. İğrendi ve bu iğrenme hissi o kadar kuvvetli idi ki hiddetini bogdu. Bu aşifte ile mi beni aldattı, bu igenc aşifte ile mi? Diye tekrar ediyordu. lArkası car] çıktı. Sühanın odakapısı yarı açıktı. PemŞimdi Saniha garib ve anlaşılmaz bir be tırnaklı beyaz ve zarif eli asabî bir hısle, Ercümendi sırf Zehraya karşı göshareketle bu yarı açık kapıyı araladı. terdiği nefret ve şiddetten dolayı beğe Zehra, âdeti olduğu üzere, lâmbayı yeniyordu. re koymuştu. Genc kadın kireçle badana edilmiş duvarın üstünde iki başlı bir tek Bu gece Zehranm, Sanihanın yanında gölge gördü... Hıç sesıni çıkarmadan geçireceği son gece idi. Genc kadın ta dönüp odasına geldi ve yatağına uzan mamen iyileşmişti ve artık hastabakıcıya dı. Vücudü bir ölü gibi soğumuş ve kasihtiyacı kalmamıştı. Onun için ertesi sakatı kesilmişti. bah Zehra, kendi evine gidecekti. GeceÖtekiler, belki onun kalktığını, oda yarısı uykudan uyandı. Susamıştı. Zehradan su istiyecekti, fakat ıdare lâmba kapısına kadar geldiğini, kapıyı ittiğini sının loş aydınlığı içinde, kadının bozul duymuslardı. Bir an sonra, Zehranm yamuş yatağının boş olduğunu gördü. rı çıplak bir halde gecelik gömleğile par İ