11 Haziran 1936 CUMHURİYET Kîiltür ve lerbiye Torpil tehlikesi Zonguldak ile Ereğli arasında bir torpil görüldü Son zamanlarda Karadeniz sahille rinde sık sık serseri torpillere tesadüf e dilmeğe başlanmıştır. Boğazın Anadolu • Yazan: Prof. Salih Murad ve Rumeli kıyılannda görülen bu torpiller bu sahada seyrüseferi ciddî bir teh 6 İngilterede yüksek lisclerin birinci sıBir çocuk lisenin son sımfında (ingiliz likeye maruz bırakmaktadır. Yapılan tetkikat neticesinde, bu tornıf imtihanlarını veren talebelerden bir ce ve riyaziye dahil olmak üzere) beş kısmı giriş imtihanını vererek yüksek mecburî mevzudan iyi numara alıp geri pillerin kapah ve müstahkem bazı Rus mekteblere girelrer; bir kısmı da ikinci sı kalan mevzulardan az numara alsa bile limanlarından, zincirlerin çürümesile konıfa devam etmek üzere lisede kalırlar. gene sertifika alabilir. Sınıf imtihanlarını parak suların tesirile sahillerimize kadar Bu iki sınıfta talebe riyaziyeden tahlilî geçmek meselesi mekteb müdürünün salâ geldiği anlaşılmıştır. hendese, tefadulî ve tamamî ile tefadulî hiyeti dahilinde olup müdür talebenin Şimdiye kadar görülen torpillerden muadeleler mebdei gibi yüksek riyaziye bütün derslerden aldığı numaralara göre bir kısmı tahlis müfrezeleri tarafından başlangıcı, iyi tersimî hendese ve mihanik karar verir. Her dersten tam numara alan bulunarak imha edilmiş, bir kısmı da kurları takib eder. Bunlardan maada fi bir çocuğu mekteb müdürü muayyen bir bulunamamıştır. zik, kimya veya tabiiyat derslerini takib sebebden dolayı bir sene geri bırakibilir. Evvelki gün de Zonguldakla Ereğli eder. Bu dersler, hatta küçük liselerde Bu husus tamamile müdürün salâhiyeti arasında büyük bir torpil daha görülerek bile, lâboratuarda okutulur. Evvelki sene dahilindedir. Büyük liseyi bitiren talebe Zonguldak ve Ereğli limanlan keyfi Londrada liselerden birini gezmiştim. O lerden bir kısmı imtihan vererek üniver vetten haberdar edilmis, îstanbul Deniz gaatte bir sınıfta kimya dersi vardı. Lâ sitenin ikinci sınıfına girebilirler. Ticaret müdürlüğüne de malumat ve boratuarda verilen dersi dinledim. Hoca İngilterede yüksek mekteblere imti rilmiştir. ders takrir ederken talebe ellerindeki tüb hansız girılemez. Hatta bir üniversitenin Bunun üzerine muhtelif deniz müfreler içindeki bir mayii havagazi beki üze giriş imtihanını diğer üniversiteler ara zeleri torpüin görüldüğü sahaya gönderinde ıstırarak dersi takib ettiler. Hoca sında kabul etmiyenler de vardır. Univer rılmistir. ya sorduğum sualler arasında çocuklann sitelerde talebe üç imtihan vermekle müMüfrezeler torpili aramaktadırlar. yaşlan da vardı. 24 talebeden 18 inin kelleftir. Bunlardan birincisi giriş, ikinyaşı 13, 2 sinin 14 ve 4 ünün 1 1 olduğucisi orta, üçüncüsü son mtihandır. Bu imnu öğrendık. Buradan görülüyor ki bir tihanların şekilleri de üniversitelere göre sınıfta yaş farkı ikiyi geçmiyor ve gene değişir. Giriş imtihanında talebenin çoğu görülüyor ki Londranm cenubu garbiriyaziye ve ingilizcede muvaffak olamazsinde kalabalık bir yerde açılmış olan bu Halen gazetemizlar. îmtihanlar tamamile tahriridir. Ecyeni lisede sınıf mevcudu 24 idi. Bu iki de «Yurddan yazı nebi talebeler için bir de (viva viva şinokta bizim için çok mühimdir. lar» başlığı altın fahî) yoklama imtihanı vardır. Tahrirî Ingiltere ve Amerika liselerin müspet imtihanlarda beheri üçer saatlik iki riya da memlekete dair ilim dersleri umumiyetle müzakere usulile ziye, dört ingilizce imtihanı var. Ingilzce kıymetli bir yazı serisi neşretmekte olan verilir. Ders saati ya hoca ile talebe araimtihan sualleri hakikaten zordur. güzide edibimiz İs sındaki münakaşa ile veya misal ve tatBirinci ile orta imtihan arasında en mail Habib bugün bikat yaptırmakla geçer. Sınıf mevcudu aşağı bir sene ve orta ile son imtihan ara Ankara yolile A 30 u pek geçmediğinden hoca talebe ile sında iki sene geçmesi şarttır. Zaten so nadoluya hareket eayn ayrı iyi meşgul olur. rulan mevzulara verilecek cevablar an decektir. Arkada Evvelki makalelerin birinde söyledığim cak bu müddetlere sığdırılabilir. Londra sımız evvelce gezdiismail Habib gibi Ingilteredeki imtihan usulleri bizimüniversitesi imtihanlarına girmek için bu ği, tetkik ettiği ve kısmen uzun müddet kilerden farklı olduğu gibi oradaki meküniversitenin müdavim talebelerinden ol oturduğu anavatan parçalannı bu vesile tebler arasında da farklar görülür. İmti mak şart değildir. Hususî mekteblerde ile bir daha görecek, bilhassa cumhuriyet hanlar umumiyetle tahriridir. Küçük lise veya kendı kendıne çahşarak bu ımtıhanrejiminin yurdda yarattığı yeni hayatı, imrihanlannda bile mecbuî imtihan mev lara girilebilir. Bu son imtihanı geçirenterakki mahsullerini yerinde etüd edecekzulaıı arasında farklar var. İngiliz lise ler diğer yüksek dereceler alabilir. Bun tir. lerinin çoğunda ingilizce ile riyaziye mec lar mevzuumuzun dışına çıktığmdan buismail Habib bu seyahatinde sırasile burî mevzular olup bazı (bilhassa eski) rada fazla tafsilâta girmiyeceğim. SonOrta Anadoluyu, Ege mıntakasını, Kaüniversitelerin giriş imtihanlarında yalnız raki makalede Alman mekteblerini göreradeniz kıyılarile Şarkî Anadoluyu ve niingilizce mecburidir. Diğer mevzular iht ceğiz. hayet Trakyamızı dolaşacaktır. yarî olup talebe muayyen adeddek mevDeğerli arkadaşımızın yazıları bu sezulan kendi seçer. Birinci lise imtihanını Yeni mahsulden nekadar yahat esnasında da intişara devam ede kazanmak için talebe en aşağı (biri riyacektir. tütün satıldı? ziye ve diğeri ingilizce olmak üzere) beş mevzudan sertifika almalıdır. Bunun seMüstahsil mıntakalarda tütün satış ADLİYEDE bebi yüksek tahsil için riyaziye ve ingiliz ları hararetle devam etmektedir. cenin ehemmiyetli ve esash olmasıdır. İhAlâkadarlar, rökolteden kalan mik Adliye Başkâtib muavinliği tiyarî dersler arasında seçim işini talebeye tarın en kısa bir zamanda satılacağını îstanbul Adliye başkâtib muavini Fabırakmaktan gaye, bir taraftan talebeye söylemektedirler. Tüccar elinde de sa ik maası aslisile Ankaraya nakledilmiştir. zekâsına, kabiliyetine ve zevkine göre tılmamış stok mal kalmamıştır. Bekçi katili bekçinin müsaadekâr bunlunmak ve diğer taraftan Gelen malumata göre 935 yılı mah duruşması mektebin ve cemiyetin kusurlannı gözö sulünden Samsunda Inhısar idaresi taranünde tutmaktır. Nitekim evvelki sene fından 928,878, tüccar tarafından Bundan bir müddet Aksarayda bek Ingilteredeki liselerin ancak yüzde 24 2,388,135; Tokadda İnhisar idaresi ta çilik aidatı yüzünden üç bekçi arasında ünde biyoloji okutulabilmiş. Bunun se rafından 370,804, tüccar tarafından bir kavga olmuş; bunlardan bekçi Ce beblerinden biri, liselerde biyoloji okuta 1,025,918; Trabzonda înhisar idaresi mal, Ali ile Ahmed isimlerindeki iki cak kâfi miktarda hocanın bulunamayı tarafından 1,618,116, tüccar tarafından arkadaşını tabanca ile öldürmüştü. Ce şı imiş. Mekteb diyince yalnız talebe de 643,052, Artvinde İnhisar .^resi tarağil, hoca ve tedris vasıtalarını birlikte dü fından 88,512, tüccarlar ««rafından malin ağırceza mahkemesinde devam etşünmek lâzım. Bunlardan biri noksan 1,190, Edirnede İnhisar idaresi tarafın mekte olan muhakemesinin tahkikat saftüccar tarafından hası dün bitmiş, evrakm tetkikinden sonra veya geri olursa talebe o dersten zayıf dan 1,264,266, kalır, hatta bazan derse düşman olur. 223,347, Kocaelinde İnhisarlar idaresi iddiasını serdetmek üzere dosyanm iddia Her mektebe ayni çapta fizik, kimya ve tarafından 1,482,962, tüccarlar tara makamma verilmesine karar verilmiştir. ya biyoloji hocası da bulmak imkânsız fından da 1,225,928 kilo tütün satıl Bir küf e sebze yüzünden gibidir. Bu halde işi elâstik bı mıştır. Bundan birkaç gün evvel Celâl isminSatışlar hararetle devam etmektedir. rakmak daha doğrudur. Işte İngi de biri Balıkpazanndan sebze alarak lizler birçok işlerde olduğu gibi mekteb Fiatlar geçen sene fiatlanndan yüzde on Hamal Osmanın küfesine yüklemiş ve adişlerinde de tabiat kuvvetine karşı gide beş nisbetinde yüksektir. cek yerde işi elâstik tutmağı tercih eder Başmüşavir İstanbula geliyor resini vererek evine göndermek istemiş ler. Onlar bu işi zorla yapmak yerine elîktısad Vekâleri Başmüşaviri Van der tir. Fakat hamal Osman küfesine yükle deki vesait ve imkânlarla azamî radıman Parten önümüzdeki hafta başında şeh diği bu sebzeleri müşterinin evine götüla meydana getirmeği tercih ediyorlar. rimize gelecektir. Başmüşavir şimdiye recek yerde kendi evine götürmüştür. ݧ Kısaca «öylemek lâzım gelirse İngiliz kadar bilhassa meşgul olduğu limanda anlaşıhnca suçlu yakalanmıs ve Adliyemekteblarinde lüksten ziyade ihtiyac, şe yapılacak yeni ıslahata aid çalışmalarını ye verilmiştir. Suçlunun, dün Sultanahkilden ziyade randıman hâkimdir. tamamile bitirmiştir. Şehrimize gelişi Ve med ikinci sulh ceza mahkemesinde du [*] Ilk yazılar 24, 26, 30 mayıs 5 ve 9 kâletçe kendisine verilmiş olan yeni bir ruşması yapılarak bir ay hapse konması meselenin tetkiki için olacaktır. kararlasmıstır. haziran tarihli sayılarımızda çıkmıştır. Ingiliz mekteblerinde tedris şekilleri Ihracatın korunması kanununun esasları... Meclisten çıkan bu kanunla, halen ihracat yapanların mükteseb hakları tanınacak, bu sahaya şaibeli kimseler sokulmıyacaktır Ankara 10 (Telefonla) Ticarette tağşişin men'i, ihracatın murakabesi ve korunması hakkındaki kanun lâyihası Mecliste hararetli müzakerelere vesile olmuş, bu münasebetle îktısad Vekili de «maalesef» kaydile, bir takım izahat vermeğe mecbur kalmıştı. Öğrendiğime göre, bilhassa İzmir havalisinden, Ka mutaydaki Izmir meb'uslarına bu lâyi hanın müzakeresine tekaddüm eden günlerde yüzlerce telgraflar gelmiştir. Fakat kanun, şimdi ihracatçı olarak çalışanla nn mükteseb hakları tanınacağı, fakat bundan böyle şaibeli insanlann katılmı yacağı hükmile çıkınca bu telâş zail olmuş, gene öğrendiğime göre, bu sefer de şükran telgraflan gelmeğe başlamıştır. Meclisteki müzakereleri sırasında, bir kısım tacirlerimiz hakkmda bazı ifşaata sebebiyet veren ve ihracat ticareti mehafilinde de evvelâ telâş, sonra da memnu niyet uyandıran, hükumetçe ise, haricî ticarette millî ahlâkı tebarüz ettirecek mühim bir tesis telâkki edilen bu kanu • nun başlıca hükümlerini, bu münasebetle aynen bildiriyorum: Madde 1 İhracat ticaretile meş gul olmak istiyen tacirler İktısad Vekâletinden ruhsatname almağa mecburdurlar. Bu ruhsatnameler üç sene müddetle muteber olup müddet bitince yenilenmeleri Iâzımdır. İktısad Vekâletinin teklifi ve İcra Vekilleri Heyetinin kararile bazı mıntakalarda ihracat maddelerinden bazıları bu hükümden istisna edilebilir. Madde 2 Ruhsatname almak için: A Ticaret kanununun 4 üncü maddesi mucibince ticaret yapabilmek ehli yetini haiz bulunmak, B Türk ceza kanununun 3 üncü babınm birinci, ikinci ve üçüncü, altıncı babınm birinci, üçüncü ve beşinci ve o nuncu babınm birinci ve dördüncü fasıllan ve adı geçen kanunun 503, 504 ve 505 inci maddelerile ticaret kanununun 64 üncü ve 1705 numaralı kanunun hükümlerine göre mahkum edilmemiş ol mak. C i İhrac edeceği mallar ve ihracm icab ettireceği muamele hakkmda vukuf sahibi olduğu veya vukuf sahibi şerik veya müstahdemi bulunduğu mensub olduğu ticaret odasınca tasdik edilmiş bulunmak, D Hileli veya taksiratlı olarak iflâs etmemiş veya konkordato yapmamış olmak şarttır. (Adi iflâsta itiban yerine gelenler bu kayidden müstesnadır). Ruhsatname almak istiyen hükmî şahıslarda idare meclisi reis ve azalarile bunları imzalarile ilzam edenlerin (B) ve ( D ) bentlerinde yazılı şartlan haiz bulunmaları Iâzımdır. Madde 3 Verilecek ruhsatnamede tacirin hangi mallann ihracile meşgul olacağî gösterilir. İhracat tacirleri, ruhsatnamelerinde yazılı olmıyan mallann ihrac ticaretini yapamazlar. Ruhsatnamelerde yazılı olanlardan başka mal ihrac etmek istiyen tacirler ellerindeki ruhsatnamelere bu mallann da ilâvesini taleb edebilirler. Madde 4 Birinci maddenin son fıkrasmda yazılı istisnaî hükümler mahfuz kalmak üzere ruhsatname göstermiyen tacirlerin malları gümrüklerden memleket dışına çıkarılmaz. Madde 5 Hükumet, lüzum gördüğü mıntakalarda muayyen mallann ihracile meşgul ruhsatnameli tacirlerin birlikler kurmalannı emredebilir. Her ruhsatnameli tacir, mıntakasındaki birliğe aza olabilir. «Müthiş be! Sıkıntıdan patlar adam.» Bunu söylerken kendi içindeki sıkıntıyı biran unutmuştu. Fakat gene hatırladı. «Benim ondan ne farkım var?» diye düşünüyordu. Bir hayale daldı: Otomobil şirketinde her ay dört araba satacak. Beş yüz liradan fazla aylık kazanc. Bir otomobil de kendisi alacak. Sonra evlenmek. Meselâ Sabahatle. «Hiç feos değil. İnsanın karısı biraz saf olmalı!» ve namuslu yaşamak. Ablasını da yanına alır. Otomobil kullanmıya bayıldığı için yalnız bu kelime: Otomobil, ona bütün saadetlerin hulâsası gibi geliyordu. Bu hayal içinde Sabahat ona büsbütün se vimli göründü. Hatta ondan ayrılalı yıllar varmış gibi küçük bir hasret te duyuyordu. Saf ve namuslu bir kız sevmenin güzelliğini kuvvetle hissetti. Bu hayal onun can sıkıntısını azaltmıştı. Bir lokantaya girdi ve tek bir kadeh rakıyı yudum yudum içerek düşünmeğe devam etti. «Ben Sabahatle evlenirsem, diyordu, namuslu yaşıyabilirim; çünkü zeki ve Bu birliklerin teşkilât ve idare tarzlarile murakabe usullerini gösteren statüler, alâkahların mütaleası alındıktan sonra İktısad Vekâletince tanzim ve îcra Vekilleri Heyetince tasdik olunur. Statülerde azaların birlikten çıkânl masım icab ettiren sebebler de gösterilir. Birliğe girmiyen tacirler birliğin iştigal mevzuu olan mallarr ihrac edemezler. Madde 6 1705 numaralı kanunla bu kanuna göre cıkarılmış nizamname ve alınm.s kararlara bakımdan aykm teknik fiıllerden, ayrıca ceza tehdidi alhna alınmımış bulunanları işliyenler hakkında sulh mahkemelerince yirmi liraya kadar hafif para cezası hükmolunur. Madde 7 8 inci maddede yazılı kabahatleri işlemeyi yahud dahil veya haricdeki taahhüdlerini fena niyetle ye rina gerirmemeyi itiyad etmiş olan tacirler hakkında 1 705 numaralı kanunun ceza hükümleri tatbik olunur. Ruhsatname müddeti içinde yukarıdaki fıkrada yazılı kabahatlerin üç defa işlenmesi veya taahhüdlerin ayni müddet içinde üç defa yerine getirilmemesi itiyad sayıhr. Madde 8 Makbul bir sebeb ol maksızın ihrac mallannın kıymetlerini iç ve dış pazarlannda düşürmek ve arttırmak suretile normal piyasa fiatlanna tesir yapanlar 1705 numaralı kanunun 6 ve 7 inci maddelerine göre cezalandırılır. Bu maddenin tatbıkını icab ettiren şartların mevcud olduğuna o yerin en büyük mülkiye âmirinin veya tevkil edeceği idare şubeleri âmirlerinden bir zatın reisliği altmda İktısad Vekâletinin memur edeceği bir zatla ticaret odalan ve bu lunmıyan yerlerde belediye daimî encümenlerince kendı azaları arasından seçilecek bir zattan mürekkeb heyet tarafından karar verilir.. Bu karar üzerine C. Müddeiumumiliğince takib yapılır. Madde 9 Hükmî şahıslann 1705 numaralı kanunla bu kanun hükümlerine aykm hareketlerinden dolayı cezaî ta kibler bunlann alâkalı mümessillerile imza salâhiyetini haiz memurları hakkmda icra edilir. Mümessil ve memurların bu hareketleri baskalanna menfaat temin etmek veya mensub olduklan hükmî şahıslara zarar vermek maksadile yapılmış ise tertib edilecek ceza bir misline kadar arttınlabilir. Madde 10 9 uncu maddeye göre cezalandırılan veya bu kanunun ikinci maddesindeki vasıflarm tamammı veya bir kısmını kaybedenlerin ruhsatnameleri geri alınır. Madde 11 1705 numaralı kanunla bu kanunda yazılı suçların duruşma lannda mahkeme İktısad Vekilliği tarafından memur edilecek mütehassısın mütaleasını dinler. 8 inci maddede yazılı cezanın terti binde bu madde hükmü tatbik olunmaz. J Tütün ve deha! irer yıl ara ile basılmış iki ki tabm her birinde tütüne ayrılmış büyücek sahifeler görünce içime bir mukayese hevesi çöktü. Tanıl mış kalemlerden çıkan ve ayni mevzua temas eden bu iki yazıyı hiç üşenme den kelime kelime karşılaştırdım. Ne görsem iyi?.. Âlim muharrirlerden biri tütünü vücud için faydalı buluyor, öbürü zararlı. Fakat ikisi de hükümlerini fennî sebeblere istinad ettiriyor, okuyucuyu kandıracak kadar kuvvetli dil kullanıyor. Beynim, kuvvetleri müsavi iki mıhladız arasında kalmış avare bir cisim gibi bocalarken vaktile kurnaz bir hocanın gene tütün için verdiği fetvayı hatırladım. Hünkârm tütüne dost mu, düşman mı olduğunu kestiremiyen hoca suya, sabuna dokunmadan şu hükmü savurmuştu: Tütünün mahiyeti, mizaca göre, öl çülür. insan vardır ki tütün içerse aguy muş gibi müteessir olur. O gibilere tütün haramdır. Bu nesnenin bazı illetlere deva ve alıştıktan sonra terkedenlerden çoğunun hastalığa müptelâ oluğu rivayet olunuyor. Bu takdirde tütün helâldir. Ondan fayda da, zarar da görmiyen ler için ise ancak mubahtır. Fakat tabiî ve makul haddi aşınp işi israf derecesine vardırmak caiz olamaz. Çünkü israf, ne şekilde olursa olsun, haramdır!.. Tütün için bugün verilen hükümler de aşağı yukan böyle. O namübarek nesnenin bize fayda mı, zarar mı verdiğini kesin surette anlıyamıyoruz, bir anlatana da tesadüf edemiyoruz! ** * Bununla beraber tütün hakkmda yap mak fırsatını kazandığım şu etüdden istifade etmedim de değil. Viktor Hogonun, Balzakın, Dümaperin, Götenin tütün içmediklerini iki eser arasında yaptığım mukayese sırasında öğrendim. Demek ki tütünle şair dehası arasında bir münasebet var! Acaba bu münasebet vaktile anla şılıp adını yazdığım edebiyat dâhileri üzerinde derin incelemeler yapılsaydı tütünün edebî deha ile pek sıkı bir alâkası bulunduğu sabit olamaz mıydı?.. Alfred dö Müssenin, Lord Bayronun enikomı tütün tiryakisi olmalan da bu ihtimali kuvvetlendirmektedir. Çünkü Müssenin genclikte gösterdiği parlakhğın yavaş yavaş sönmesi, Bayronun da şımarıklıktan deliğe atlaması tütüne iptilâ yüzünden olsa gerektir. Bence esersiz şairlerin iddia edegel dikleri dâhiliği red veya kabul etmek için artık tütünü mikyas yapmahdır. Mademkı ortada eser yoktur ve buna mukabil deha iddiası vardır. O gibilerin sigara içip içmediklerine bakmalıyız ve tütün kullanmıyanlarda dumansız barut aya rında bir deha mündemiç bulunduğuna hükmetliyiz! Tiryaki ediblerin, şairlerin, romancı ların kulağı çmlasm! I İsmail Habibin Anadolu seyahati M. TURHAN TAN Yerli Mallar sergisi hazırlığı Sanayi Birliği idare heyeti evvelki günkü toplantıdan sonra dün de bir toplantı yapmıştır. Bu toplantı sonunda birlik reisi Vasıf Dokuman tekrar Ankaraya gitmiştir. Toplantıda sekizinci Yerli Mallar sergisinin alacağı şekil ve muamele vergisi kanununda yapılacak tadilât etrafmda görüşülmüştür. Hayat Ansiklopedisi Bütün bir kütübhaneyi on cîld içine toplıyan bir eserdir. Her evde mutlaka buhmması lâzım gelen bir kütübhanedir. On cildi tamamen Dİtmiş ve satıhğa çıkarılmıştır. Tafsilât için «Cumhuriyet Mü esseseleri Ansiklopedi dairesi» ne müracaat edinız ve yahud şimdiden bayiinize bir takıcı sipariş ediniz. raşmaz. Beraber çıktılar. Hava güzeldi. Su zan Taksim bahçesinde orurmayı teklif ediyordu. Bugün kaçta buluşacaksın klzla? diye sordu. Dörtte. Fakat saat üçte de başka bir işim var. Ne işİ? Şadi otomobil şirketi hikâyesini Suzana açmak istemiyordu. Bir yalan söyledif Bir mekteb arkadaşımla buluşacağım. Doktora tesadüfünü de gizlemişti. Suzan kadın sezişile Şadinin haya tında ve ruhunda başkalıklar peyda olmak üzere olduğunu anlıyor, onun soğuk duruşundan gelen bir bağlanışla dah fazla üstüne vanyordu. Bahçede kimse olmadığı için Şadiyi kucaklamağa kalktı: Tontonum... diyip dunryordu. lArkası varl Belediye tahsil müdürü Belediye merkez tahsil müdürlüğüne tayin edilen Tahsin, dünden itibaren yeni vazifesine başlamıştır. Merkez tahakkuk müdürlüğüne kimin tayin edileceği henüz belli değildir. aşüfte bir kan beni büsbütün ifrit eder.» Gece Beyoğlunda dalgın dolaştı. Birkaç kere Sabahati bu şekilde aldatmıya devam edip etmemek tereddüdü geçirmişti. «Çare yok, biraz devam etmeliyim.» kararjnı verdi. . Erken yattı ve erken kalktı. O gün yapacağı role karşı içinde bir nefret vardı. Bunun için, öğleden evvel gelen Suzanı da biraz soğuk karşıladı. Bunun farkına varan kadın: Nen var senin Şipşak, hasta mısın? diye sormuştu. Şadi kadından nefretini yalnız bir kelimeye aidmiş gîbi göstererek: Bana böyle Şipşak filân deme, sinirime dokunuyor! diye bağırdı. Peki, tontonum, peki... Bugün kız paraları getirecek mi dersin? Bilmem. Nedir, senin bir sıkıntın var... Haydi sokağa çıkalım, bu karanlık evde senin ahlâkın değişiyor. Fena mı? Biraz adam olurum. Yok Şipşağım, sana surat hiç ya Cumhuriyetin tefrikası: 30 SERSERİ Yazan : Server Bedi Namus. Babası «merd olmak» derdi. Merd, merdlik... Şadi de bunu sever. Doktorun bir itirazmı hatırladı. Evet, mektebde ihtiyacı yoktu, neden... çalıyordu? O zaman da hovarda tabiatli idi. Bol parayı severdi ve çok cömerddi. Ha... Daima cimri zengin çocuklarının ötesiniberisini çalardı. Onlarm kibirlerine ve hasisliklerine kızardı. Fakat bu da bir mazeret mi? Bu meşkuk hayatı bırakmak... Etrafına baktı. Simsiyah. «Sahi, amma da aynasız yer be...» diye düşündü. Fakat pişkin Suzandan, masum Sabahatten aynlmak kolay mı? Ne de masum kız ama... İşte halis enai, fakat Şadi bu sözü tekrarlamak istemiyor. Sabahatin bazan öyle saf bir bakışı, gözlerinin öyle duru, temiz, kırıntısız bir bakışı, bir dahşı var ki... İşte galiba o zaman kızcağız herşeyi, kendi adını bile unutuyor. Aklı tertemiz, bomboş. Fakat Şadi onun bu haline imreniyor. Saf olmak hoş şey be... O zamanlar da kızın boynuna sanlacağı geliyor; yahud önünde diz çökerek ona bütün yalanlarını ve hilelerini itiraf etmek, af dilemek... «Hem bu kadar saf kızı aldatmak marifet mi?» Marifet hin oğlu hinleri ka fese koymak... «Adam gib yaşa be! Namuslu adam ol... Doktorun hakkı var. Senin iyiliğini düşünüyor. Ispat etmedı mi? Dalaverenin sonu ne çıktı? Yenikapı denizinde karnm davlumbaz gibi şişti. Geberecektin. Sonu bu.» Kalktı. Oda hâlâ kokuyor. Fakat vücuduna bir dinclik geldi. «İrşad isteyen talip...» bir kahkaha attı, sonra yüzünü buruşturdu: «Adi numara... Senden evvel daniskasını yapmışlar.. Parlak bir icad mı sanki?. Hem de öyle masum bir kıza karşı..» Masum, çok masum hakikaten... E Iektriği yakmadan kuyu içi kadar karanIık koriciTu geçti. Madam Afro uyu muyor ve yemek yiyor galiba.. Çatal kaşık sesleri geliyor. Zavallı kadın. Ne hayat be... Kimsesi olmamak ve bu karanlık odalan kiraya vererek geçinmeğe mecbur ohmk. Oda kapısını açtı ve yemek yiyen kadına son derece samimî: Afiyet olsun madam, dedi.. Bu söz içinden gelimşti ve kadın üzerinde çok iyi tesir yaptı. Efkaristo, oristi... Derken yüzünde tam bir saadet vardı. Kimsesi olmamak, ne müthiş! Şadi sokağa çıkınca madamın halini gözönüne getirerek içinden tekrarladı: