28 Mayıs 1936 CUMHURtYET ( TERBİYE BAHİSLERİ Biz bize Sympathie Tramvayın arka sahanlığında duruyordum. Karaköyden geçerken bir aralık yavaşladık. Tam Köprüye doğru kıvnlmak üzere iken uzaktan bize doğru koşan bir adam göründü. Sarfettiği gayrete bakıhrsa tramvayı kaçırmamaya karar verdiği anlaşılıyordu. Dönemeci arkamıza alınca aksi gibi hızlandık. Fakat o sırada tramvaya epeycc yaklaşmış olan adam ümidini kesmedi. Bilmem neden, onun bu gayretine ben de içten bir alâka ile bağlandım. Takımının maçını seyreden bir futbol meraklısı gibi: Ah, kazansa! Diyordum. Nihayet, Köprüye yaklaştığımız zaman, nefes nefese yetişti. Bir elile parmaklıkh kapıyı iterek basamaklan tırmandı. Sahanlığı pestil istifi gibi dolduran yolcular, biraz daha sıkıştık. Içimizde öfliyenler, püfliyenler, sinirlenenler oldu. O yorgundu ve soluyordu. Özür dilemek istiyen utangac bakışlarını nasıl gizliyeceğini şaşırmış bir hali vardı. Nereden gelip nereye gittiğini, kim olduğunu bilmediğim bu ben yaştaki adama karşı içimde kuvvetli bir yaklaşma ihtiyacı belirdi. Onu tanımak, onunla konuşmak, dost olmak istiyordum. Amma nasıl yapmalı? Sıkıcı bir tutukluk gelmişti bana. Aklımdan çocukça bir düşünce geçti: Bilet alacağı zaman parası yetişmese de üstüne eklemeyi teklif etsem. Dedim. Ve hayret! Dediğim olmaz mı? Fakat biletçi gür sesile: Yirmi para eksik! Diye bağırdığı zaman, biraz evvel ne kadar yanlış düşündüğümü anladrm. Etrafta homurdanan sinirli yolcularla, bir yankesici yakalamı; kadar surat eden bietçinin gözleri önünde ona yirmi para vermek, benim cesaret edeceğim şey değilmiş. Tramvayın duvarlannda «parası noksan gelen yolculann biletini, diğer yolcuar tamamlamava mecburdurlar» gibi levhalar asılı olmasını nekadar isterdim. Böyle bir levha olmadıkça benim yardım teklif etmem onu sinirlendirebilir, gücendirebilirdi. Köprünün orta yerinde indi ve birimizin eksilmesile ferahladıklanna hükme den yolcular derin birer oh çektiler. Ben. tanımadi^ım, bilmediğim. ken disile bir k"lime bile lconuşamadığım bu adamcağızdan uzaklaşırken neden böyle en yakın bir dostumu kaybetmiş ka • dar üzülüyorum? Fransız mekteb rejimi Müteşebbis adam yetiştirir mi? IYazan : Selim Sırrı Tarcan Daha henüz ter bıyıklı genc bir za zor, daha şümullü bir hale sokarak, nambittim. O sırada (EdmOnd Demolins) in zedlerden adeta (encyclopedique) ma ( A goi tient la superiorite des Anglo lumat istemeleridir. Tabiî böyle olunca Saxons) adlı eseri çıktı. İstibdad devrin da mektebler esaslı olmaktan ziyade satde Avrupaya gitmek mümkün olmadığı hî bir bilgi vermekle iktifa ediyorlar. için bu kitab bize İngiltere ve AlmanyaBu (Chauffage» suretile sunulan bilnın irfan hayatını uzaktan seyrettiren bir giler hafi'.ada pek muvakkat yer tutuyor pencere işini gördü. Aradan yıllar geçti. ve müsabaka kazamldıktan sonra hep» Büyük Harb oldu, Avrupa birbirine gir uçup gidiyor. Vakıâ bunda hiçbir beis di. Birçok vesilelerle Londrayı, Parisı, yoktur, çünkü gaye malumat sahibi, deBerlini ziyaret ettim. Her gidişimde ğerli insan yetiştirmek değil, bir memu(Edmond Demolins) ne hak verdim. riyete girmek için müsabakayı kazanmakÇünkü hâlâ o zamanki zihniyetin bu mıl ür. letlerde hükümran olduğuna şahid ol Askerî ve sivil memur yetiştirmek için dum. bu nevi mekteb rejiminin en uygun bir şeTerbiye üstadı (Demolins) Fransız kil olduğunu itiraf etmek lâzımdır. lardan bahsederken §u acı sözleri söy Mükemel memur kendi irade kudre lüyor: tinden tamamile feragat eden, mutlak bir «Kolejlerde tahsilini bitiren yüz Franitaati itiyad edinen âmirlerinin dileklenni sız gencine hangi mesleğe intisab etmek münakaşa etmeden ysnan, hulâsa bir fikrinde olduklarını sorunuz. Bunlann başkasının elinde alet olan kimse demekdörtte üçünün yani 75 inin vereceği cetir. vab şudur: Hükumet memuru olmak ıs Bu nevi insan yetiştirmeğe geceyatısı tiyoruz! mektebleri en müsaid müesseselerdir. EvÇoğunun arzusu zabit olmak, Adli yede, Maliyede, Nafıada, Maarifte, Be velâ teşkilâtı tamamile bir kışla gibidir. Trampet, zil veya düdük sesile kalkılır, lediyede bir işe girmektir. Serbest mesleklere gelince hükumet bir talimden diğerine, sınıftan bahçeye, kapılannda iş bulamıyanlar çaresiz, aç bahçeden sınıfa ikişer, ikişer tabur ha kalmamak için bu ikinci yola düşüyor linde gidilir. Hatta talebenin mekteb gtzintilerine gitmeleri bile askerlerin geçid lar. Hükumet bu binlerce müracaat karşı resmini hatırlatır. Teneffüs için çıkılan smda tabiî bir ayıklama ameliyesi yapı bahçenin etrafı yüksek duvarlarla çev yor ve içlerinden en liyakatlilerini seçi rilmiştir. Talebe oyundan ziyade küme, küme ya konuşur, ya piyasa eder. Za yordu. Bunun da üç jekli vardı. ten beş nihayet on dakıkalık bir teneffüstntisab, iltimas, imtihan! te oynamalanna da imkân yoktur. Yüksek makamlarda bulunanlann akTabiatile böyle bir rejim çocukta ser rabası olmak veya bir büyük adamın hibest düşünmek, serbest hareket etmek, mayesine sığmmak suretile külâh kap mak nisbeten az kimselere nasib oluyor. becerikli ve müteşebbis olmak kabiliyetlerini ezer. Fakat asıl iş imtihana dayanıyordu. Böyl bir sistemle yetişen zekâlar hepGenclerin istikbali imtihanda muvafsi bir değirmende hamur haline gelerek fakiyete bağlı olduğu için her Fransız delikanlısının biricik endişesi ne yapıp ya kendilerine verilen emre tâbi birer alet olurlar. pıp imtihanı atlatmaktı. Mükemmel memur yetiştirmek husu Tabiî çocuk velileri için de ilk düşüsunda leylî lise ve kolejlerin ne büyük bir necek şey oğlumuz sınıfta kalmasın, şehadetnamesini alsın ve müsabakaya ginp rol oynıyabileceğini Fransada ilk düşü bir an evvel bir memuriyete kaynlsm, idi. nen Birinci Napolyon olmuştur. Onye İşte Fransızların mekteb tahsiline ver dinci ve Onsekizinci asırda büyük levlî dikleri ehemmiyet hep bu nokta etrafm mektebler Fransada ender idi. BunlarBida toplanır. Evlâdımız okuyup yazacak rinci împaratorluk devrinde inkişaf bul ve bir baltaya sap olacak! Yani bir me dular. Tabiatile bu kadar merkeziyetçi bir devlet ancak pek çok memur kullanmurivet yakalıyacak! makla idamei hayat edebilirdi. Bilâhare Mekteb müdürlerine gelince onlann hizmftinde kullanacağı memurlan kendi da bütün düşüncesi yetiştirdikleri genc arzusu şeklinde çekirdekten yetiştirmek lerin devlet hizmetlerine girmek için yadevletin kendi menfaati iktızasındandı. pılan müsabakalarda muvaffak olma lyi memur, yani şahsiyet sahibi olmıyan smı teminden ibaretti. Tabiî başka türlü emre inkıyad eden insan! düşünemezlerdi. Çünkü çocuk velileri Birinci împaratorluk devrindenberi birmektebin kıymetini açılan konkurlarda birini istihlâf eden bütün hükumetlerin kazanan talebenin adedile ölçüyorlardı j Bilfarz devlet demiryollarına on beş m c hemen hepsi de Napolyonun açtığı çı mur alınacak, yüz talib var. Müsa ğırda yürümüşler ve yalnız isim ve eti bakayı kazananların on tanesi (Saint ket değiştirmekle kalmışlardır. Merkezi Louis) lisesinden imiş! Derhal herkes yetten uzaklaşacak, memurların adedinı azaltacak yerde çoğaltmışlar. (Chauf çocuğunu oraya yolluyor. Filân kolejin fage) sistemini ve leylî mekteb zihniye yetiştirdiği gencler hiçbir müsabakada tini daha ileri götürmüşlerdir.» muvaffak olmuyor diye bir şayia çıkmSelim Strrı Tarcan ca o mektebin kapılan kapanıyordu. O halde talebenin müsabaka imtiha ECUEBİ MEHAFİLDE limda muvaffak olması için her mekteb «chauffage» usulüne müracaat ediyor Bir Alman san'at sergisi du. açılıyor «Chauffage» nedir? Şehrimizdeki Alman başkonsolosunun «Chauffage» müsabaka imtihanlann delâletile, Alman san'at ve tezyinî san'at da sorulan suallere cevab verebilecek kadar sathî malumatı az zaman zarfında eserlerinin teşhiri için, Güzel San'atlar Akademisinde bir sergi tertib edilmiştir. kafalara muvakkaten yerleştirmek! Evet, bunu mümkün olduğu kadar kı Sergi, yarın saat 17 de küşad edileceksa bir zamanda vermek lâzım. Sebebi i tir. Sergi komiserliğine Laypzig Grassi kidir: Biri ekseri memuriyetlere muay müzesi direktörü doktor Wichmann tayin yen bir yastan büyük olanlan kabul et edilmiştir. Sekiz hazirana kadar devam miyorlar. Bu suretle günden güne artan edecek olan sergi, serbest olarak hergün müracaatlerin miktarını tahdid etmek is saat 10 dan 12 ye ve 14 ten 16 ya, patiyorlar, diğeri müsabakaya talib olan zar günleri de 10 dan 18 e kadar gezilann adedi coğaldıkca imtihanlan daha lebilecektir. Avusturya karışıyor Haymverler Prens Starhemberg siyasetini gütmeğe karar verdiler. Muhtelif yerlerde Nazi harekâtı birdenbire canlandı ve çarpışmalar oldu IBas tarafı 1 inci sahifedel kül rüesasımn, gayeleri uğrunda mücadeleye devam etmek hususundaki sar sılmaz azimlerinden ve onlann M. Starhemberge olan kayid ve şartsız sadakatlerinden bahsedilmektedir. zerine girişilmiştir. Yukarı Avusturyada Gosauda vatanperverler grupunun yapmış olduğu bir mitingde birçok Naziler, Avusturyanın Almanyaya ilhakmı istemiyen kendi hatiblerini şiddetle alkışlamışlardır. Siyasî mahfiller, Nazilerin yakında Anschluss için bir plepisit yaptığını arzu etmekte olduklarını beyan etmek tedir. Viyana 27 (A.A.) Avusturyadaki Nazi hücum kıt'alarmı yeniden teşkil ve tensik etmeğe teşebbüs eylemiş olmakla itham edilen 18 naziye aid davanın ikinci gününde bütün maznunlar, hüku metle dostane bir itilâf vücude getirmek arzusunda olduklarını ve gayrikanunî olan nazi hücum kıtaatının yeniden teşkiline kat'iyyen teşebbüs etmediklerini söylemişlerdir. Gönül kocamıyor! vrupanm bilmem neresinde seksen yedi yaşını bitirmek üzere bulunan bir ihtiyann bütün hemcinsleri gibi otuzunu aşmamakta ısrar eden ve fakat kırkını da geçmediği anlaşılan bir bayanla evlendiğini gazetelerde okudum. Bizim yurdumuzda seksen yıllık bir ömür, ancak yatalak hastalann alnında ağlar. Fakat ayni ömür, meselâ İngilterede yıpranmamış bir sıhhatin yürüyen neşesidir. Bu sebebledir ki ihtiyarlann evlenmesi birdenbire dikkatimizi ve hayretimizi uyandırıyor. Bir kötürümün vals oynaması gibi geçkin yaşta birinin evlenmesi de bize garib geliyor. Gakat vâkıa hayret vermekten ziyade ibret vermelidir. Çünkü medeniyette kemalin bir şartı da uzun ve düzgün yaşamaktır. Bu yaşayışm mikyası bir yandan yaşhlık, bir yandan da diriliktir. Şartlaır ve şaritaları kökünden değişmiş olan zaman, insanlardan hasta olmaksızın seksen doksan yıl yaşamayı ve yatağa düşmeden mezara girmeği istiyor. Medeniyet hayatı da makineleştirdi. Bu makine uzun müddet işlemeğe ve bozulmadan durmağa mecburdur! Ştifniğe muhalefet kararı mı? Londra 28 Viyanadan gelen haberlere göre, bütün Avusturyadaki Heim vehr şefleri bu akşam Viyanada Prens Starhembergin evinde toplanarak 7,5 saat süren bir müzakerede son vaziyeti görüşerek Başvekil Şuşniğe muhalefe te ve Prens Starhemberge sadakate karar vermişlerdi. Haymverîerle Vatanperverlerin çarpışması Berlin 27 (A.A.) Viyanadan bildi rildiğine göre, aşağı Avusturyada va tanperverler cephesi taraftarlarile son Macaristanda aakerliğin günlerde Başbakan Şüşniğin aleyhinde bulunmıya başlıyan Heimvehrenlerden iadesi temayülleri üniformalı bir grup arasında şiddetli Budapeşte 27 (A.A.) Harbiye bütçarpışmalar olmuştur. çesinin parlamentoda müzakeresi sırasında Macaristanm askerlik bakımından Nazi faaliyeti arttı Viyana 27 (A.A.) Nazilerin Avus hukuk müsavatı lehinde büyük tezahür turyanm her tarafında yeniden faali yapılmıştır. Bütün partilare mensub yete girişmiş oldukları haber veriliyor. meb'uslar bugünkü vaziyetin tehlike Öğrenildiğine göre gayrikanunî olan sinden bahsetmişler ve hukuk müsavatı bu faaliyete Berlinden gelen talimat ü lehinde sözler söylemişlerdir. N. ŞEH/R İSLERİ Belediye şirketler komiserliği Eski Belediye Şirketler komiseri Muzafferin tekaüde sevki muamelesi bitmiş, keyfiyet, dün, kendisine tebliğ edilmiştir. Muzafferin yerine başmurakıb Hayri tayin edilmiştir. Daire âmirleri defter tutacak Dün, Belediye şubelerine gönderilen bir tamimde, Belediye riyaseti tarafından yapılması istenilen işlerin yanlış anlaşılmasına mahal kalmamak üzere bu gibi işler hakkmda daire âmirlerinin birer defter tutmalan, ve bunlar hakkında Belediye Reisine malumat vermeğe geldikleri vakit bu defterleri de beraber getirmeleri lüzumu bildirilmiştir. nas. Hususî müesseseler mümessilleri: Heic Shipping Line umumî müdürü Kaimnopoulos, daimî sekreter hariciye kâtiblerinden Hacı Vasilyan. Yugoslav heyeti: Hariciye memurlarınclan Guvariç Hususî müCsseselerden: Yugoslav armatorlar birliği reisi Dr. Stijepo Vuezeriç, Zeta vapur kumpan yası umumî müdür muavini Slanka Siriscviç. Bu toplantının yapılmasına Atinadaki çtimada karar verilmiş ve Bükreşte yaMİan toplantıda da karar teyid edilmişti. Komisyon Balkanlar arası deniz seyrü sefer işlerini tanzim ve bu hususta icab eden tedbirleri tesbit edecek ve sair teknik meseleleri karara raptedecektir. Sonra bu kararlar konseye ve tasvib edilirse alâkadar hükumetlere bildirilecektir. Dün sabahki ve öğleden sonra saat 16 da yapılan toplantılar hafi olmuştur. Öğleden evvelki toplantı daha ziyade tanışma ve fikir teatisi ile geçmiş, öğleden sonraki içtimada mevcud meseleler üzerinde her dört heyet te noktai nazarlannı bildirmişlerdir. Komisyon toplantılan 45 gün sürecek ve bu arada resmî ziyafetler verilecek, gezintiler yapılacaktır. Bugün Türk heyeti diğer heyetler şerefine Perapalasta resmî bir ziyafet verecektir. Cumartesi günü Ateş Güneş kulübünde bir çay verilecek ve pazar günü murahhaslar Akay tarafından Yalovada izaz olunacaktır. Bununla beraber seksen yedi yaşında evlenen ihtiyann şu genc hamlesinden Maliyeden Belediyeye devir lâtife mevzuu çıkarmak ta güç değil. Malum ya; izdivac, birkaç ihtiyacın aybaşladı n ayrı yaptığı ibramla kabul olunan bir IBajtara/t 1 inci sahifede] Istanbul Maliyesi bina ve arazi vergi hayat değişikliğidir. Bu ihtiyaclann balos Dimitrie Nicolau. sile birlikte Belediyeye devredilen Ma şında asrî düşüncelere göre parlak bir Türk heyeti: Hariciye Vekâleti mümessili Bedii, liye memurlarına dünden itibaren yeni cihaz bulmak meselesi vardır. Zamanın evlenmek istiyen erkeği, herşeydftn öncej lktısad Vekâleti nakliyat müdürü Ayet vazifelerini tebliğe başlamıştır. para düşünür. Yeni malmüdürleri Altuğ, nakliyat şube müdürlerinden Behçet Cemal, Denizyollan müdür muavini Usküdar Malmüdürü Cemal Bitlis Sonra aşkın yarattığı izdivac sıraya Nihad, Balkan konseyi daimî sekreteri Defterdarlığına, yerine Trabzon Mer gelir. Klâsik kıymetini çoktan kaybeden Şinası. kez Malmüdürü Abdullah, Maliye Ve aşk, heves veya ihtiras şeklinde de olsa Yunan heyeti: kâleti emrine alman Kartal Malmüdü gene bir kısım yüreklerde yer bulabiliyor. Hükumet mümessilleri: Deniz mirala rünün yerine de Şile tahakkuk başmemu Tutunduğu köşeden aülamayınca da izyı Scarpetis, deniz kaymakamı Ath. ru Zeki tayin edilmişlerdir. divac hâdisesini doğuruyor. Tsenberapoulos, deniz yüzbaşısı CanniFakat evlenmenin en tabiî sebebi yuva Dört memleketin hayat birliği MALtYEDE Nahiye müdürlerinin yerlerine komiserler tayin ediliyor kurmak zevki, çocuk sahibi olmak iştiyakıdır. O zevk ve iştiyak, yavaş yavaş ruj hî bir ihtiyac haline yükselir, bu yükselişj Bu aydan itibaren Istanbul Vilâyeti ten de normal izdivac vücud bulur. dahilinde sivil nahiye müdürlerinin tamaBir asnn dörtte üç buçuğunu bekâr oİ mile başka vazifelere nakledilecekleri larak yaşadıktan sonra ansızın evlenmej anlaşılmaktadır. Bunların yerlerine res ğe karar veren ve bu kararını bir hayli mî elbiseli komiserler tayin edilecekir. toy genci imrendirecek bir irade kuvveBir nahiyede biri Nahiye Müdürlüğü tile yerine de getiren sağlam bünyeli, nü, diğeri emniyet işlerini idare edecek sâğlam yürekli ihtiyar şu saydığımız ihti/ iki komiser bulunacaktır. yaclann hangisine yenilmiştir?.. Ben ne para hırsını, ne de çocuk sahibi olmak i§îzmir Valisi şehrimizde tzmir Valisi Fazlı dün Ankaradan tiyakını bu vakıada müessir görmüyorum. gehrimize gelmiştir. Cumartesi Izmire Yeni güvey mutlaka âşıklar zümresindendir. gidecektir. Fazlıya hoş geldin, deriz. VILAYETTE Tevekkeli gönül kocamaz dememişler. işte insan, doksan yaşına yaklaşırken de Kocaeli Meclisi Umumisi evlenebiliyor. Dansı bekârlığı sultanlık dağıldı sanıp ta hayatın en büyük zevkine rüyaîzmit 27 (A.A.) Meclisi umumî da kaşık tutanlann başına!.. \ 1936 bütçesini yaparak çahşmasını bi M. TURHAN TAN tirmiştir. Bugün daimî encümen üyelerini seçmiştir. Ilimizin 1936 varidat, masraf bütçesi 813,400 lira olarak tesKızılaya teberrü bit edilmiştir. Bunun 160,923 lirası Kızılay cemiyeti Eminönü kaza şu j Muhasebei Hususiye birinci kısım besinden: 96,771 lirası muhtelif, 14,061 lirası Zi 11/5/936 tarihinde yapılan keşidede bi' raat, 6,658 lirası baytar, 43,187 lirası letlerine büyük ikramiye isabet etmiş olan İstanbulda Büyükçarşıda Kalpak sıhhat, 293,121 lirası Kültür, 175,o91 çılarda Bay Sami, Bay Mehmed, Bay lirası Nafıa fevkalâde ve 22,988 lirasını îzzet ve Bay Yekta tarafından cemiyetida adî nafıa işlerine ayırmıştır. mize 200 lira teberrü edilmiştir. Bu akşam encümen üyeleri tarafından Bu hamiyetli yurddaşlanmıza alenen arkadaşlanna 50 kişilik bir aynlık şö teşekkürler ederiz. leni verilmiştir. Sanayi sergisinin projesi hazırlanıyor Millî Sanayi Birliği dün bütün sanayicilerimize bir tamim yaparak Sekizinci Yerli Mallar sergisine iştirake davet etmiştir. Serginin umumî projesi hazırlan maktadır. Turk suvarılerı Peşteye vardılar Peşte 27 (A.A.) On birinci Etlenne Horthy at koşularına iştirak etmek üzere Türk atlı spor kulübünden on bir kişi buraya gelmiştir. Kardeş milletin mümessilleri istasyonda süvari generali Horthy tarafından karşılanmıştır. M. Ribbentrop tekrar Londraya gidiyor Londra 27 (Hususî) Berlinden bildirildiğine göre, M. Ribbentrop önü müzdeki cumartesi günü Londraya ha reket edecektir. Birkaç gün Londrada kalacak olan M. Ribbentrop, geçenlerde Berline giden Lord Londonderiye iadei ziyarette bulunacaktır. işten daha ne kârlar çıkacak? Benden ziyan gördün mü hiç? Bir kere burnun kanadı mı? Doktoru filân bırak artık... Biraz eğlen yahu... Barlara filân gittiğin var mı? Doktorla yaşıyalı bir kere gitmedim. Gördün mü ya? Bol bol dansede îcra dairelerinde muamele durdu 935 malî senesinin bitmesi dolayısile icra hesabatmın 936 senesine devri için mayısın 30 uncu cumartesi ve haziranın birinci pazartesi ve ikinci salı günleri icra muhasebesince tediyat ve tahsilât yapılmıyacak ve ihtiyatî hacizler gibi acele işler müstesna olmak üzere icra ve iflâs dairelerile icra muhasebesine iş sahibleri kabul edilmiyecektir. Dur, şimdi, acele etme! Gözümde tütüyordun be! İyi ki dün gece uslu durmuşum. Sonra: «Aman Allah!» diye bağırarak şakrak bir kahkaha salıverdi. Suzanın yüzüne bakarak gülmekten katılıyordu: Cumhuriyetin tefrikası: 17 SERSERİ Yazan: Server Bedl Hayır! E nereye gideceksin? Şimdi sorma, sonra anlarsın. Ben de geleyim. Hayır, otur. Şadinin maksadı ahali çıkmadan evvel gardroba uğramaktı. Orada hiçbir eşyası yoktu; kalabalık günlerde muvaffak olan ve eskiden iki üç defa yaptığı bir dolandıncılığı tekrarlamak istiyordu. Acele işi varmış gibi telâşla gardroba koştu: Benim pardesüyü ve şapkayı ver! dedi. Halbuki ne şapkası, ne de pardesüsü vardi. Suzan yol ortasında durdu ve ciddî bir yüzle: H e ! . . dedi, sen beni de öyle ser sem ederek aldatıyorsun. Şadi, gelip geçene hiç ehemmiyet vermiyerek Suzanı bir kolundan tuttu ve kendine çekerek bağırdı: Suspus ol be! Sen benim arkada şımsın. Ne zaman aldattım seni? Ka zandığımızı beraber yedik, gene de beraber yeriz. Bir sinemaya girdiler. Filim bitmeden evvel, Şadi: Ben çıkıyorum, dedi, sen otur. Sinemadan çıkınca beni sokağın içindeki lokantanın önünde bulursun. Yemek mi yiyeceksin? Şöyle yürü! Numaranız! dedi. Ne varki? Ne oldu? Şadi ceplerini araştırıyordu: Şadi elindekileri göstererek muvaffa Hay Allah belâsını versin! dedi, numaramı düşürmüşüm. Vapuru kaçı kiyeti anlattı. Suzan içinde nefret eksik olmayan bir racağım. Nah şu karşıki pardesü... Gehayret ve takdirle ona bakıyordu: tir bak, göstereyim. Korkmuşum ben senden! dedi. Vestiyer şapka ile pardesüyü tered Senden başka herkes korksun! Ben dütle getirdi, fakat Şadinin eline vermedi. o iki fıçı tuzlu suyu yuttuktan sonra ar Tezgâhm üstüne koymuştu. Şadi pardesünün içindeki terzi imza tık kâinat bana vızgelir. sını göstererek: Arka sokaklardan dolaşarak caddeye Nah! dedi, benim terzim.... CP çıkmışlardı. Şadi dedi ki: ketimin yakasının altında da ayni imz^ Haydi gündüzki lokantaya gidevar. îstersen bak. Vapurumu kaçıra lim ve kafayı çekelim. cağım. Suzan eve gitmeğe mecbur olduğunu Tezgâhın üstüne bir avuç bozuk pa söylemişti. Fakat Şadi onun koluna yara bıraktı ve tabiî bir jestle pardesüyü de pışarak vücudünü bir kere daha kendine şapkayı da alarak hızla uzaklaştı. doğru çekti: Yirmi dakika kadar sonra lokantanın Yürü be ahçık... Bunak ihtiyarönünde onu bulan Suzan, elinde pardesü dan bıkmadın mı hâlâ? Yoksa sen de ve şapka olduğuna dikkat etmemiştı: mi ihtiyarladın? Yürü... Bu akşam biraz Ne oldu? Sıkıldın mı? Neden kaç eğlenelim. Yarın çalışacağız. Şimdi Matm? Filim çok güzeldi. dam Afro gibi sana da mı vaidlerde bu Vestiyer: Aman Allah... Seni Hind kızı kıyafetinde görmeli. Gündüzki lokantaya ve yukarıki katta Hind kızı kıyafeti nasıl olurmuş ayni locaya girdiler. Bütün katta kendileki? rinden başka hiç kimse yoktu. Şadi, bir Onu ben de bilmem amma uydusofra başında eğlenceye hazırlandığı zaracağız... Uzun bir entari giyeceksin, manlar yaptığı gibi avuçlarile masamn örtüsünü ütüledikten sonra başucuna ge beline bir kuşak takacaksm. Ne bileyim ben... Bir resim buluruz, ona göre bir len garsona: Rakı, iki gözüm, rakı! dedi, bana kıyafet uydururuz. Kaşlann da böyle hiç sormadan istediğin mezeleri yaptır, yolunmuş olmıyacak. Rastık çekersin. getir: Soğuk, sıcak, tatlı, tuzlu her tür Bunlan sen bana bırak. Aktörlüğüm de vardır benim ya... Ben sana bir makyaj lüsünden olsun! Garson gittikten sonra Suzana baktı: yapayım da gör: Aman Allah... Ben de Ulan kan, seni bulduğuma öyle sakal takacağım. memnunum ki... Ver elini bana, uzat... Sakal mı? Şadi onu kolundan çekerek tenha yo lunayım. Günde sekiz on papeli cebinde Ermeni gelini gibi kıntma öyle... YalArkast v r • hud şöyle yanıma gel otur. kuşa doğru sürükledi: bil! Enailiğin lüzumu var mı? Bak bu riz.