16 Mayıs 1936 CUMHURtYET FAYDAÜ BÎLGİLER merakb şeyler] Satılık ada Büyük Britanya ve İrlanda adalannın etrafında küçük küçük bir takım adalar vardır ki bunlann çoğunda kimse otur maz. Bazılan da bir zamanlar meskun imiş, sonradan boşalmış. Çünkü vaktile medeniyet hayatının her türlü konfor ve eğlencesine alışmış olan insanlar orada doktor, ilâç ve saire gibi lüzumlu ıhti yaclan, sinema ve tiyatro gibi yokluklan müthiş surette hissedilen eğlenceleri bulamayınça kalkıp eski yerlerine dön müşler. Işte irlanda denizindeki SenKilda adası da bunlardan biridir. Bundan beş HİKAY Bir fil, bir boa yılanı, bir de kaplumbağa bütün günlerıni sık bir orman c da geçiriyorlar, me ud ve sevinc için de yaşıyorlardı. Vakıâ bu ormanda başka birçok hay vanlar daha vardı amma, onlann bu hikâye ile alâkalan olmadığı için kendilerinden bahsetmeğe hacet görmüyoruz. Sun'î güneş Dünya üzerindeki memleketler arsıuIusal ticarete o derece kapılarmı kapadılar ki herkes kendi yağile kavrulmanın çaresine bakıyor, kimse kimseden mal almıyor. Nasıl alsm ki bütün milletler sun'ı tedbirlerle diğer milletlerde yetişen mahsulleri ve mamulâtı vücude getiri yorlar. Hatta bu hususta iklim gibi şimdiye kadar taklid edılmesi gayrikabil zannedilen bir âmilin bile sunîsi meydana getirilmeğe başlanmıştır. Meselâ Holandalılar elektrıkle ısmmış camekânlı yerlerde Avrupanın cenubunda çıkan üzümlere benzer üzümler yetiştiriyorlar. Bu usul Kanadada tatbik olunarak Toronto havalisinde binlerce camekânlı bahçeler yapılarak elektrik kuvvetile ısı FİLİN KURNAZLIĞI Fil ile kaplumbağa gayet sıkıfıkı dost idiler. Aralarından su sızmıyacak derecede birbirlerine bağlı idiler. Boa yılanının ise böyle canciğer kuzu sarması arkadaşı değilya, tek bir ahbabı bile yoktu. Karnı acıktığı vakit ne rastgelirse, kim önüne çıkarsa onu yiyor, safrasmı bastınyor, kimse kendisine bunun için sitem etmiyor, ses çıkarmıyor, lâkin onun bu halinden he men herkes nefret ediyordu. Ormandaki bütün hayvanlar boa yılanından korkuyorlar, çekiniyorlardı. Yalnız fil çok büyük ve kuvvetli olduğu için ona aldırmıyordu. Çünkü onun kendisinı yutmak ihtimali olmadığını biliyordu. Birgün kaplumbağanm yolu boa yı lanının oturduğu yere düştü. Karşı kar şıya geldiler. Kaplumbağa hemen başmı, kuyruğunu, ayaklannı sert kabuğunun içine çekti. Fakat boa yılanı son derece acıkmıştı. Ağzını var kuvvetile açarak ve kaplumbağayı kabuğu ile beraber yut mağa koyuldu. Kaplumbağa yılanın ağızında iken: Kabuğumdan meded umuyordum amma, diye düşündü, o da bir işe yara madı. Mahvoldum. Bittim! Hemen ön ayaklannı dışan çıkardı ve herbirini yılanın ağzının birer tarahna dayadı. Sonra ard ayaklannı da oyna tarak yılanın boğazım gıcıklamağa başIadı. Yılanın midesi bulanmış, başı dönmüştü. Kaplumbağayı ağzından çıkarıp atmağa mecbur oldu. Lâkin biraz sonra midesinin bulantısı, başmın dönmesi geçince hayvancağızı tekrar yakalamak için arkasından koştu. Amma ne fayda.. Kaplumbağa, su kaplumbağasıydı. Hemen oradaki derelerden birinin içine daldı, kayboldu. Bir kaç ay sonra yılan kaplum bağayı tekrar ele geçirdi. Kaplumbağa bu sefer uykuda idi. Hiç gürültü çıkar madan yavaşca yanına yaklaştı. Hızla onu bir yutuş yuttuki kaplumbağa ayaklannı çıkarmağa vakit bulamadı. Kendisini doğrudan doğruya boanın midesinde buldu. Yılanın her yemekten sonra hafif bir şekerleme yapmak adeti olduğu için hemen çöreklenip uyumağa koyulmak is tedi. Fakat ne mümkün! Midesinde müthiş bir rahatsızlık hissediyordu. O, bu ıstırabla krvranıp dururken karşıdan fil sökün etti. Yılanı bu halde gö rünce: Ne o boa arkadaş, dedi, yüzün sapsan.. Hasta mısın, yoksa! Yılan in liyerek cevab verdi: Sorma başıma gelenleri.. Bir kaplumbağa yuttum, midemde oturdu kaldı, hazmetmenin imkânı yok! Fil, yılanın midesine bir göz attı: Sahi, dedi, vücudünün ortası deve hörkücü gibi kabarmış! Sonra hortumu ile yılanın orasına dokundu. Arkadaşı kaplumbağanm içerde olduğunu anlayınca: Hapı yuttun! Diye bağırdı. Yılan merakla tekrar etti: Hapı yuttum ha! Evet, belki midende o da sağ kalmıyacak.. Fakat seni de muhakkak öl dürecek! Çünkü ölüsü kokacak kanını zehirliyecek! lyisi mi, dışan çıkarmağa bak! imkânı yok! Dur ben sana yardım edeyim, belki bir çaresini buluruz! Yılan çayırın üstüne boylu boyunca uzandı. Fil: Sıkı dur, sakın kıpırdanma! Dedikten sonra sırasile ayaklannm birini öne ötekini arkaya bastıra bastıra kaplumbağayı yılanın boğazına kadar getirdi. O zaman bütün kuvvetile gırtlağına yüklenince boanın ağzı bir fırın kapısı gibi açıldı. Kaplumbağa hızla dışan f.rladı. Koşa koşa yakındaki derelerden bi rine daldı. Fil yılana sordu: Nasıl, biraz ferahladın mı? Boa cevab vermedi. Daha doğrusu veremedi. Çünkü filin ayağının her bastığı yer yamyassı olmuş, başı, kuyruğu ezilmiş kalmışıtı. Fil bu zararlı hayvanın ölüp gitmiş olduğunu görünce kocaman kulaklarını salladı ve gülmekten katılırcasına: Yahu, dedi, sana bu kadar iyilik yaptım da, başmı kaldınp bir «teşekkür ederim!» demeğe bile tenezzül etmiycrsun? Kulaklannı bir daha salladı ve siçrayarak, dans ederek arkadaşı kaplumbağayı bulup maceranm sonunu anlatmak için derenin kenanna koştu. Amerikalı küçük sinema artisti Shirley Temple geçen hafta altı yaşına bastt. Doğum gününü altı mumlu pasta ile kuthtluyor Bilmeceyi çözenler tılmış, kuşkonmaz ve saire gibi nadir sebzeler yetiştirilmek teşebbüsüne giri şilmiştir. Bir gün gelecek, galiba Afrikadaki kocaman çölün ortasında da büyük büyük buz dolabları vasıtasile iklim değiştirilecek, Ren geyikleri, beyaz ayılar fink atmaya başlıyacaklar! on sene evvel 200 sakini varken bugün orada yabanî deniz kuşlarından başka kimseciğe tesadüf edilmemektedir. Bu adanm sahibi Reginald Mac ismindeki îngiliz adayı satılığa çıkarmış; fakat şimdiye kadar hiç bir alıcı çıkmamış. Satılığa çıkarılan sade bu değildir. In giltere ve Iskoçya sahilinde on, on beş kadar ada senelerdenberi müşteri beklemektedir. Yalnız yaşıyarak başmı din lemek istiyenlere müjde! Hemen gidip bu adalardan birini satın alsınlar ve mütevazı bir evceğiz kurdurup Robinson gibi yaşamaya başlasınlar! Japonlar boyuna artıyor! Japonyada son yapılan nüfus yazımı bu memleketin nüfusunun 100 milyona çıktığını göstermektedir. Bu 100 milyona Havay adalanndaki 1 milyon, Amerikadaki 500 bin, Çindeki 500 bin, Koradaki 500 bin kişi dahil değildir. Tabiî her gün mütemadiyen artan bu kadar insanı Uzakşarkın bu büyük hükumetinin dünyanm en yüksek sanayi memleketlerinden biri olduğu halde, beslenmesi hiç te kolay Yılana tapan Hindliler Avrupa gazetelerinde çıkan son bir istatistiğe göre Hindistanda zehirli yılan sokmasından her gün 400 kişi blüyormuş. Günde 400 kişi senede 150 bin insan eder. Bunun beş on misli de açlıktan A kifayet etmiyor. Çünkü Formoz adasınolmuyor. Birçok müstemlekeler de bu işe da iklimin çok sıcak olmasına mukabil Kora ve Mançuride çok soğuk. Japonlar bu vaziyet karşısmda cenubi asya ve Avrupanın iklimini kendilerine pek muvafık buluyorlar, buluyorlar am ma, oralann ya yerli, yahud da yabancı sahibleri var!. Avrupada Italyan, Asyada Japon tehlikesi, bu gidişle bakalım dünyanın hali ne olacak! Bılmeceyi doğru çözenlerden bize resim gonderenlerin fotoğraflannı basmıya devam ediyoruz. Fakat burada resmi çıkmak mutlaka hediye kazanmış olmakhğa delâlet etmez. Mukâfat ka zananların ısımleri her ayın ilk hafta sında basılan büyük listede neşrolunur. Soldan sağa sıra ile: 1 Samsun Dumlupmar okulu 224 Güngör Aktay. 2 Adana erkek lisesi 223 Sadi Soykan. 3 Arnavudköy Halıl Paşa yalısı Halid Yener. 4 Üsküdar Ayazma tulumba sokağı No. 44 Neriman. 5 Elâziz beşinci okulda 41 Sellâ Taşo. 6 Mersin orta okul 386 Mehmed Sırn. 7 Nişantaşı Valikonağı caddesi No 5 Mahir Negrın. 8 tstanbul Beyazıd 6 ncı okul 78 Lâmia. 9 Elâziz ilk okul 364 Cengiz. 10 Yozgad alay komutanı kızı Türkân Akıncıgil. 11 Kayseri Tayyare fabrikası 1143 Ömer. 12 Adana erkek lisesi 1026 A. Uğur 13 Tavşanlı ekmekçi Hasan oğlu Ali Cengiz. 14 Kutahya lisesi 435 İbrahim. 15 Edirne Lala Şahin Paşa ilk okulu 75 Nazım. Çocuk portreleri Şu resımde gorduğunuz hayvanlardan her birinin isimlerini kendi tertib edeceğiniz tam manalı birer cümlede zikrederek bize gönderiniz! Bu resmin kesilerek cümlelerin yazılacağı kâğıdın üstüne iğnelenmesi veya yapıştırılması lâzımdır. Çünkü ancak bu suretle cevabların doğru olup olmadığı kolayca kontrol edilebilecektir. Doğru halledenlerden birıncıye beş lira, ikinciye iki lira, üçüncüye münasib bir hediye, diğer yüz kişiye muhtelif mükâfatlar verilecektir. Cevablar mayısın sonuncu gününe kadar «Cumhuriyet Çocuk sahifesi» adresine gönderilmelidir. Geç kalanlar ve yukarıda yazdığımız şartlara riayet etmiyenler hediye kaza namazlar. mahvolup gidiyor.. Hindlilerin vay haline! Ne ise mesele o değil, yılanlar Hindlilere bu kadar fenalık etmekte olmalan na rağmen bu zavallıların içinden mil yonlarca kişi yılanı mabud yapmakta, bu menhus hayvana tapmaktadırlar. Hindli rahibler bu yılanlan mabedlerinde beslemekte ve ahaliden bir çok paralar sızdırmaktadırlar. Çünkü rahibler yılanlann dişlerini söküp zehirlerini çı karttıktan sonra onlan afyonla uyutup zararsız bir hale getiriyorlar ve halka yılanlann kendilerine dokunmadıklannı mucize suretinde gösteriyorlar, biçareler de buna inanıyorlar. Diğer taraftan yılanlara tapan Hindlilerde yanlış bir itikad daha var, o da boa yılanlarının kralınm Hind ormanlannın birinde yaşamakta olduğudur. Kim, bu ismi var cismi yok kralı bulacak olursa dünyanın en büyük elmasını ele geçirmeğe muvaffak olacaktır. Çünkü o elmas bu kralın dişlerinin arasındadır. Kefa, yılana tapan Hindliler yerde sürünen hayvanlan öldürmekten çekinir ler. Hatta kendilerine zaran dokunacağı için öldürme|e mecbur olurlarsa onlann kendilerini görmemelerine dikkat eder ler. Çünkü görürlerse gözlerine o ada mın resmi çıkar ve diğerlerine bu suretle malum olur, arkadasları, akrabalan bir gün muhakkak gelip onu öldürürlermiş! Son iddia aslıfaslı olmamakla beraber biraz da son keşiflere uyuyor. Amerikada da bazı profesörler katilin Tesminin öldürülen adamın gözünde kaldıgını söylemiyorlar mı? Ankarada Orhan Tanaçar Evine MÜnger götürürken yağmura tutulan adam Bununla beraber, bu gibi saçma şeylere inanmanın bütün sebebleri cahillik!