CÜMHURtYET 16 Mavıs 1936 KUçük Hikâye Sekiz sene sonra! Suad Derviş Onun kalbindeki hayalini tıpkı bir Meryemana kandilini süsliyen genc bir ra hibe gibi hatıralannın ışıkh kandillerile süslüyordu. Ona kalbinde en ilâhî bir köşeyi ayırmıştı. Ve bu sekiz sene öyle olmuştu ki Süheylâ hayatının manasını, benliğinin manasmı herşeyini bu bedbaht aşkta bul muştu. Sanki kendi şahsiyeti bu aşkla birlikte olduğu zaman bir hüviyetti. Bu aşk olmasa kendi derunî varlığı, kendi (ben) liği sanki kayboluyordu. Bu aşka, bu aşkm ebediliğine, bu aş kın bitmez, tükenmezliğine o kadar i nanmıştı ki, başka bir erkeği sevebileceğini düşünmedi bile... İşte altı senedir, beraber yaşadığı, çok iyi anlaştığı kocasını bile, kalbinde bir başka, bir yeni aşka yer olmadığı için sevmiyordu. *** Gece ilkbaharın tomurcuklarını taşı yan bir ağac gibi bir yeniliğin, bir ba sübadelmevtin havasını taşıyor. Karanlık bir sokakta yaya yürüyor lar. Gökte yıldızlar... Kocaman apartımanlardan bazılannın penceresinde ışıklar var... Süheylâ, bu karanlık gecenin içinde, bu ilkbahar gecesinin içinde, sekiz sene sevdiği, sevdiğini bütün saffetile zannettiği bu adamın yanında yürürken hep kendini dinliyor.. Kalbinde en ufak bir heyecan yok... Gece ona rasgeldiği zaman da böyle oldu. En ufak bir heyecanı, en basit bir çırpınışı ve senelerce tasavvur ettiği o buhranı duymadı, onu gördüğü zaman kal binde; çocukluğuna aid olan ve eski hatıralanna bağlı bulunan şeyleri görmek ten duyduğu bir memnuniyetten başka hiçbir şey hissetmedi. Kalbi Necmiye karşı ne zaman böyle boşalmıştı?.. Bilmiyordu. Fakat onu gördüğü zaman büyük bir hayretle bü tün mazinin kalbinden silinmiş olduğunu anladı. Hayır ne bir kin, ne bir sevinc, ne bir sevgi... Necmi ona yabancı idi. Sekiz sene sevdiğini zannettiği bu a damm karşısında kendi kendine izah e demediği bir hâdise karşısında kalmış gibi. * * * Onu sevmiyor. Bunu bütün kuvvetile, bütün saraha tile, bütün çıplaklığile hissediyor. O şimdi senelerce bir servet diye sakladığı muazzam bir inci gerdanhğın sahte olduğunu öğrenivermiş bir insanın şaşkınlığı içinde... *** Gece istediği kadar iğfal edici bir fettanlıkla böyle taze, taze toprak koksun ve rüzgâr bu karanlıklann içinde iste diği kadar bir âşık nefesi gibi ılık, ılık dolaşsın. Necminin yanında yürüyen genc ka dın sekiz sene sonra tesadüf ettiği bu gecede ve onunla başbaşa kaldığı bu ilk dakikalarda ona söyliyecek bir söz, ve yahud onun yanında susmağa bir ihtiyac duymuyor. Ve bunun için ona dünya nm en sakin bir lisanile köşedeki şu so kak fenerinin çok münasebetsiz bir yere dikilmiş olduğundan daha beriye konul muş olsa sokağı daha iyi tenvir edebileceğinden ve bu semte işliyen otobüslerin gayrimuntazam seferler yaptığından bahsediyor. *** işte büyük dediğimiz, büyük zannet tiğimiz sevgilerden birinin sonu. Sizi evinize kadar ben götürürüm. Diyor ve hizmetçi kızm tuttuğu gü müşi rönar yakalı siyah kadife mantoyu alarak Süheylânın omuzlanna doğru yaklaştmyor: Müsaade edersiniz değil mi? Oh.. Teşekkür ederim Necmi! Genc kadın iri yeşil gözlerini doldu ran bir gülüşle onun gözlerinin içine gülüyor. Davetliler içinde Süheylâyı evine kadar götürmek istiyenler pek az değil. Hatta mühendis Faik bu şerefin yanlış söyledim, güzel bir kadın isterse bir kraliçe olsun, erkekler ona refakat etmeği bir şeref değil bir zevk bilirler hayır bu zevkin Necmiye müyesser olduğunu gö riince fena halde sinirleniyor. Uzun etekli akşam elbisesinin içinde harikulâde güzel olan esmer tenli, sim siyah saçlı bu kadın yeşil jaddan küpe lerinin daha uzun gösterdiği boynunu biraz arkaya doğru iğerek Necmiyi süzmekte devam ediyor. Sonra bir taraftan ev sahibi ve öteki misafirlerle vedalaşırken bir taraftan da böyle düşünüyor: «Hiç değişmemiş.» * ** Hiç değişmemiş. Hep ayni insan. Uzun boyu, bir kamçı gibi ince ve sinirli vücudü. Eski Çerkez beylerini hahrlatan sanşın ve enerjik yüzile onun karşısına ilk çıktığı gün nasılsa hâlâ öyle. Bu gece, Aliyenin davetinde ona rasgeleceğini hiç düşünmemiş. Böyle bir ihtimali bir an aklına getirmemiş olan Süheylâ tam sekiz sene sonra onu birden bire karşısmda gördü. Sekiz sene sonra... Süheylâ bu sekiz sene içinde her zaman, her zaman ona bir kere daha tesadüf edecek olursa; o anda hissedeceği heyecanı tasvir etmiş ve bu dakikanın dehşetini hayalinde yüz bin kere canlandırmıştı. Ve sekiz sene öyle zannetmişti ki ona tesadüf ettiği anda onu tekrar bulmak sevinc ve acısına, bu acı saadete dayana maz, belki bağınr, belki bayılır, belki ölürdü. Çünkü o Necmiyi sekiz sene bıkmadan, usanmadan sevmişti. Sekiz sene onun hayaline sadık kal mıştı. Hatta dünyanın en muhabbetli, en müşfik ve en iyi bir insanı olan kocasına karşı bir türlü hakikî ve ateşli bir sevgi duymamasına sebeb, kalbinde hiç ölmemiş olduğundan emin bulunduğu bu genc kızlık aşkı idi. Necmiyi bir genc kızken tanımıştı. Onu kendisine bir zırhhda verilen neş'eli bir baloda tamttırmışlardı ve o günden itibaren Süheylâ bütün kalbile bu gence bağlanmıştı. O yaz; neş'eli ve genc ar kadaşlarile birlikte müteaddid kere yapbklan kotra gezintileri aralanndaki münasebeti ilerletmelerine bir vesile olmuştu. Ve sonbahara doğru şüphesiz ki Süheylânın sevgisi bir cinnet gibi tehlikeli birşey olmuştu. Evet büyülenmiş gibi, hastalanmış gibi, onu sevmişti. Sevginin bütün teferru atile emniyetleri, kıskanclıklan, tereddüdleri, isyanlan, teslimiyetleri, zilletleri ve gururlarile onu sevmişti... Onu öyle sevmişti ki... Aşk garib bir oyundur. Öyle bir oyun ki onu oynamakta devam eden değil oyundan ilk çekilen bu oyunun galibi o lur. o Ve işte Necmi bu ilk çekilen olmuş tu. Oyundan muzaffer çıkan ve en iyi hisseyi alan o idi. Karşısındakinin aşkı bittikten sonra hâlâ sevmekte devam eden, hâlâ sevmekte inad eden, hâlâ sevmekte ısrar eden laraf nekadar zavallı ve nekadar gülüncdür değil mi?.. Süheylâ bu zavallının ve bu gülünclüğün bütün acısmı hissede ede onu sevmekten feragat etmemişti. Onu sevmek, butün hayatınca kendisine bir din olmuştu. O uzaklara gitmişti. Onu görmüyordu. Meşhur Plütarkm Haydar Rifatın kalemile tercüme edilmiştir. 40 kuruş. S EZ A R Yeniçıkb Korfoda asabiyet Italyanların adayı ilhak lehindeki nümayişleri halkı heyecana düşürdü, Yunan hükumetinin müdahalesi isteniyor [Baştarafı 1 inci sahifede] Korfo muhabirimizden bugün aldığı mız hususî telgraf şudur: Korfo 10 Son aldığım haberlere göre Italyanlann evvelki günkü kararnameleri şu şekilde olmuştur. Habeşistan zaferini tes'id etmek üzere buradaki îtalyan kulübünde toplanan adadaki İtalyanlar ilhak hakkında nümayişler yapmışlardır. Bunu müteakıb da ttalyan mektebinin Arnavud talebesi adanın Italyaya ilhakmı istemek üzere bir kararname imza etmişlerdir. Buradaki ttalyan konsolosu muallimlerin talebeyi böyle bir kararname tanziminden menetriğini iddia etmektedir. îtalyanm tahrik edici hallerinin devam etmesi ahalinin fevkalâde galeyanına sebeb olmuştur. Gece verilen ziyafette de Yunanlılar aleyhine yeniden tezahürat yapılmıştır.» Yukarıdaki hâdiselerden sonra burada bulunan bir çok Korfolulann fevkalâde bir içtima yapmalan da çok karakteristiktir. Bu içtimada îtalyan talebesinin küs tahlığı neticesi olarak meydana çıkan hâdise tetkik edildikten sonra aşağıdaki karar ittihaz edilmiştir. 1 îtalyan mektebi talebesinin emsali görülmemiş küstahlığınm takbihi. 2 Korfo adası ahalisinı asabiyete getiren yabancı propagandaların önü alınmak üzere hükumetin şiddetle müda hale etmesinin istenmesi. 3 ttalyan mektebinin kapatılması. 4 Muallim sıfatı altında îtalya için propaganda yapmakta olan ve mecnunane kararnameyi imza eden ttalyan mektebi muallimlerinin hudud haricine atılması. Bu karar ittihaz edildikten sonra Kapodistria isminde millî ve siyasî bir teşekkülün tesisine de karar verilmiştir. Bu teşekkülün maksadı adanın tamamiyetinin muhafazası, her nerede ve her kim tarafından olursa olsun yapılacak tesirlerden adanın ve ahalisinin vikayesi ve yabancı propagandalan takib etmek te bulunan hususî devlet müessesesine yardım etmekten ibarettir. Yeni teşekkülün idaresi için altı kişi lik bir heyet seçilmiştir. Heyet bu içti tnada kararlaştınlan yukanki maddeleri hükumete, parlamento reisine, parti liderlerine tebliğ edecek ve gazetelerle de neşredecektir. ( C Ü M H U R t Y E T Kapodistria ismi çok mânidardır. Bu isim, ilk Yunan ve Balkan ihtilâlini hazırlıyan Filiki Eteriayı tesis eden adamın ismidir.) RADYO Bu akşamki program J ISTANBUL: 18 dans musikisi (plâk) 19 haberler . 19,15 muhtelif plâklar 19,30 çocuk saatl, hlkâyeler 20 sololar (plâk) . 20,30 stüd. yo orkestraları 21,30 son haberler. Saat 22 den sonra Anadolu Ajansının gazetelere mahsus havadis servisi verilecektir. VİYANA: 17,05 tenis maçı . 17,20 ingilizce ders 17,40 edebî yayın 18,05 gramofon 19,20 konuşma 19,35 halk şarkılanm öğrene lim 20,05 haberler, hava raporu 20,15 tenis maçı 20,40 büyülder ve küçükler için şarkılar 21,30 musiki . 22,45 filimlere dair 23.05 haberler 23,15 spor haberlerl 23,20 keman konseri . 24 konuşma 24,15 ağızdan üfleme âletler orkestrası 1,25 cazband piyanosu. BERLİN: 17,05 karışık yayın 19,05 spor 19,20 gramofon 20,05 piyes 20.50 günün akisleri 21,05 haberler 21,15 Şan ve orkestra konseri 23,05 hava raporu, spor, hava . dis 23,35 pazar gününe hazırlık 1,05 dans musikisi. BÜKREŞ: 18,05 askeri musiki 19,05 havadis19,20 gramofon 20,05 konferans 20,25 Şan konseri . 21,20 dans musikisi 22,35 haberler 22,50 konser . 23,50 fransızca, almanca haberler 24 haberler 24,05 konser. PARİS [P. T. T.l: 18,20 ninniler 18,55 viyolonsel konseri. 20,40 musiki 21,05 konusmalar . 23,35 havadis . 23,50 dans musikisi. ROMA: 17,40 konuşma . 18,05 havadLs, borsa 18,20 musiki 19,55 Esperanto 20,25 İngilizce haberler 20.50 fransızca haberler 21,10 spor . 21,20 havadis 21,45 opera yaymı. DOYÇE AKUSTİK İSTANBULOA S a t i * y e r i . FEHNT G Ö Z L O K Ç O Bahçe Kapı No 4 Orozdibak yanında Turkiye Umum AcenUlığı, 6alata,RK.1H2 M. EMANÜEL ve Ş* MELEK 113 No. u Casus Oynıyanlar: GARY COOPER MARYON DAVIES Baş rollerde: JEANETTE MACDONALD N E L Î O N EDDY Ayrıca: Istanbulda ilk defa olarak Bugün Sinemasında 2 büyük fransızca film birden 2 MARİETTA Kralın seyahati A Ş K ve M USi Ki 20 600 Atina 15 (Hususî) Kral, Korfo adasına yapacağı seyahati önümüzdeki salı gününe talik etmiştir. Maliye memurları dün imtihan edildi Musiki ve güzellik şaheseri Yaz fiatları: 2 0 2 5 3 5 kuruşluk ™ " yeri olan S A R A Y Sineması HARRY BAUR ve GABY MORLAY tarahndan ve aynca SAMSON ilk tenzilâtlı haftası için 2 süperfilm birden gösteriyor gece nöbetçi olan eczaneler §unlar. dır: İstanbul clhetindekiler: Aksarayda (Ziya Nuri), Alemdarda (Sırrı Rasim), Bakırköyünde (Hilâl), Beyazıdda (Sıtkı), Eminönünde (Hüsnü Haydar), Fenerde (Arif), Karagümrükte (A. rif), Küçükpazarda (Hikmet Cemil). Sa. matya, Kocamustafapasada (Rıdvan), Şehremininde (Nâzım), Şehzadebaşında (İs mail Hakkı). Beyoğlu cihetindekiler: Galatada (Kapıiçi), • Hasköyde (Yeni Türkiye), Kasımpasada (Turan), Sarıyerde (Osman). Şişlide (Maçka), Taksimde (İtimad), (Kinyoli), (Tarlabaşı). Üsküdar, Kadıköy ve Adalardakiler: Büyükadada fMerkez). Heybelide (Yu . suf). Kadıköy. Altıyolda (Merkez). Modada fModa), Üsküdar. Ahmediyede fAhmedive). " r " oy TEŞEKKÜRT ' \ Biraderimiz ve dayımız Samî Paşa zade Bay Sezainin ölümü dolayısile duyduğumuz büyük acıya gerek bizzat, gerek mektub veya telsfraf göndermek suretile istirak etmek lutfunda bulunan bütün muhterem zevata ayn ayrı yazmamız kabil olmadığindan gazeteniz vasıtasile teşekkürlerimizi bildirmeni • zi rica ederiz. Melek Sami, Neyire Mahmud Nedim, Samiye Mahmud Nedim ve Dr. Nebil Bilkan Bu Nöbetçi Eczaneler Karyoka olmak istiyen bayanlara Dünkü imtihandan bir görünüş uoutulmaz seoenin muvaffakiyeti Hususî 25, luks balkon 35 kuruştur Bu fırsattan istifade ediniz Filim artisti Türk Film Stüdyosu Miidiriyetinden: Çevrilecek filmde çahşmak istiyen bayanların (18 den 22 yaşına kadar) olanlar, hergün 9 dan 12 ye kdar, Şişli Büvükdere caddesinde Turk film studyosuua müracaatleri. Dün tstanbul Maliyesinde terfi im tihanlan yapılmıştır. Vekâletin emrile her vilâyette yapılan bu imtihanlar neticesinde yüksek tahsil görmeyip te terfi müddeti gelmiş olanlar 22, 25, 30 lira maaşlara terfi edeceklerdir. îstanbulda Vekâletin gönderdiği sualler Maliye murakıbı Raşid ve îstanbul Tahakkuk müdürü Hakkı Kâmil tarafından açılarak memurlara verilmiştir. Bugün matinelerden itibaren J U K K sinemasında 2 muhteşem filim birden James Cayney Margaret Lindsay fransızca sözlü KANUN KUVVETi Bugünden itibaren yaz fiatlerı. Duhuliye 20 Koltuk 25 Hususî 35 kuruştur. Albert Prejean Danielle Darrieux Mevsimin en güzel Fransız opereti D E D E I Teşekkür Zevcim İstanbul belediyesi Çubuklu gaz depoları müdürü Tayyar Paşa zade merhum Bahanın öliim törenine iştirak etmek zahmetinde bulunan arkadaşla • rile çelenk göndermek nezaketinde bulunan İstanbul belediyesi riyaset ve erkânına, ve Amerikan gaz şirketine alenen teşekkürlerimi sunarım. Zevcesl Mirat ?X7 A Z A K Sinemasında SPOR ve GENCLİK Moskovoda alınmış 1936 senesi sporu M E L O Gayet hissî dram GABY MORLAY Sürüsüne BEREKET Fevkalâde komik JORJ MILTON Bugünden itibaren Ayasofyada ti SUAD DERVİŞ Tiftik fiatları artıyor Son günlerde fazla teleb dolayısile tiftik fiatlanndaki yükselme devam et mektedir. ran ve hafif hafif ıslıkla bir hava çalan şoföre döndü. Sana gelince arkadaş, dedi, iyi dinle. Sir Stanley hiçbir şeyden şüphe lenmiyerek otomobiline binerse ne âlâ. Serbest bir adam gibi Londraya girersin ve bu işin üzerinden bir sünger geçirerek sileriz, olur biter. Fakat senin hatan yüzünden sıvışıp kaçarsa o vakit: Şırakkadak bileklerine kelepçeleri geçiririz. Anladm inşallah? Herif göz kırptı. Bana tapınan bir karım var, diye şaka etti, yarın çocuklanm da olabilir. Binaenaleyh anlıyorsunuz ya, hapse girmek hiç te hoşuma gitmez! Şoför yerine yerleşerek kollarını di reksiyona dayadı ve bunlan yastık ya parak uyuklamağa başladı. ... Sabaha kadar kimsenin geçmiye ceği batakhklar yolunda şimdi, fenerleri yanan bir otomobilden başka birşey yoktu; çukurlann içine gelince, bir tarafta Cedric Lacy ile Thaisa Strafford, öbür tarafta da Paddy Mills bulunuyordu. Rüzgâr gene şiddetle esiyordu, hava (KONİGSMARK)BANYODA SUZAN ARSLANLAR ADASI HiLAL ilâveten: ilâveten: "Çarls Pikrord,, tarafından vahşi hayvanlar arasında oynamış büyük sergüzeşt ve heyecan filmi. Şehzadebaşında ALEMDAR Sinemasında H A R R Y BAUR'u en güzel Hlmi olan SUMER Vicdan Azabı Büyük tayyarecilik tilmi l büyük film birden Kıymetli yıldız "Magda Schneider,, tarafından oynanmış zevk, neşe ve eğlenceler Hlmi. filminde görünüz ve alkışlayınız Ayrıca: ESRARENGiZ Tayyare Her iki sinemada birden gösterilecektir. kıvılcımlarını veriyordu. Cedric Lacy bir saatin, epey sonra da bir başkasının vurduğunu duydu. Kendi kendine soruyordu. Sir Walter Stanley acaba gürültü ve düdük seslerinden korkarak plânlarını değiştirip batakhklar dan kaçtı mı? Öyle olmuş olursa, o halde Paddy Millsin Willy Kostere ver miş olduğu talimat son derece yerinde idi ve firari pek uzağa gidemiyecekti. Rüzgâr tarafından uykulanndan u yandmlan kargalar, ötmeğe başladılar. Genc polis âmiri, sabaha kadar pusuda beklemek lâzım geleceğini tahmin etti. Muharebeyi yapan nesilden olmadığı i çin siper hayatına ve geceleyin nöbet beklemeğe alışık değildi. Delikanh birdenbire ürperdi. Thaisa Strafford yanağmı polis âmirinin yüzü ne yanaştırmış ve onun kolundan yaka lamıştı. Bir fısıltı gibi: Dinleyin, Cedric, dedi. Bittim artık, buz kestim vallahi. Şurada, sağdaki çukura yakın bir saman yığını var. O raya gidip biraz uzanacağım. Sizin için hiçbir işe yarıyamıyacağımı anlıyorum. Cedric Lacy, Thaisa uzaklaşırken arkasından baktı. Gecenin karanlığı biraz hafiflediği için, biraz sonra genc kızm başını bir buğday demetine dayıyarak dinlendiğini gördü. Nişanlısı ona arka sını dönmüş olduğu için delikanh şapkasından başka birşey göremiyordu. Genc polis âmiri dayanamıyarak genc kıza gülümsedi ve ona bir buse' işareti yolladıktan sonra nöbet beklemekte de vam etti. Çeyrek saatler çeyrek saatlere katılıyor, fakat hiçbir şey yerinden oynamı yordu. Hiç beklenmedik bir sırada bir ses duyuldu ve delikanlıyı ürpertti. Bir köpek havlamıştı. Bu havlama, Cedric Lacynin birkaç saat evvel Canterburyde duyduğu ve delikanlıya Greenvvicdeki hayvanı hatırlatan havlama idi. O hay van ki az kaldı genc polis hafiyesini Greenvvichde öldürecektı. Bu korkunc ses üç defa duyuldu. Sanki ayuka çıkıyor, sonra çalılıklara inerek dağılıyordu. Sonra herjey sustu. Besi kırk iki s eçe «Camhariyet» in zabıta romant .»53 Yazan: Gharles de Richfer Mükemmel! diye tasdik etti. Korkulacak ehemmiyetli bir nokta varsa o da, şoförün kendine göre bize bir oyun oynıyarak hileden Sir Walteri haberdar etmesi ihtimalidir. Haydi Miss Strafford, hiç korkmaym. Ona ben öyle iki kelime fısılda nm ki yerinden bile kımıldıyamaz. Paddy Mills otomobile doğru giderek Wüly Koster ile adamlarına, kendilerinden ne beklediğini anlattı ve ilâve etti: Bütün merkezleri radyo ile haberdar etmeleri için telefon da ediniz. Sir Walter gibi bir adamla insanın başına ne geleceği bilinmez, olur ki bizi de çı ğınmızdan çıkanr. Çavuş adamlann gitmesini bir müd det seyrettikten sonra, bütün cereyan eJ "n hâdiselere görünüşte lâkayd gibi du da soğuktu. Fakat kimse ağzını açmıyordu. Herkes beklemenin heyecanına ka pılmış ve rüzgânn kapıp kaçıracağı bir küçük cümlenin, herhalde göz ve kulak kesilen adama kadar gitmesinden korkuyordu. Yanm saat geçti. İlk zamanki asabiyet sükunet bulmuş ve onun yerine bir yorgunluk gelmişti. Bu yorgunluk ta uykuya kalbolmak için can atıyordu. Cedric Lacy, zihin ve vücudüne gelen uyu şukluğu gidermek için bütün gayretini topladı. Fakat her kafasını kaldınşında, hayalen birşey takib ediyormuş gibi gözlerini açmış, duran Thaisa Straffordu görüyordu. Delikanh nişanlısına birkaç defa gülümsedi. Fakat genc kız onun sözlerine hep yanm ağızla cevab verdi. Thaisa sanki onu görmüyor ve etrafmı saran seylerden uzak bulunuyordu. De likanh, acaba şoför, yerinde uydu mu? diye düşündü ve dirseklerine dayanarak kalktığı vakit, herifin uykuya karşı ko yamadığını gördü. Fakat uyuklıyalı çok olmamalıydı, zira yerde bir sigara, gece karanlığında kırmızı bir leke gibi, son Cedric Lacy, bütün vücudünü gezi nen ürpermeden dolayı kendi kendisine içerledi. Bataklıklarda ayrı ayrı yaşıyan çiftlik sahiblerinin, kendilerini müdafaa edebilecek köpekler bulundurmalannın tabiî olduğunu düşündü. Acaba bu gürültü Thaisa Straffordu uyandırmadı mı diye kendi kendine sordu. Genc kızın bulunduğu istikamete bakınca, nişanlısının başınm hâlâ saman demetine dayalı olduğunu gördü. Delikanh, semanm daha az karanlık olduğunu ve rüzgânn uzaklaştırdığı bu lutların gümüsi bir renk aldığını gördü. Günün doğması uzak değildi. Fakat doğacak gün bulanık ve keder verici idi. Bütün gayretine rağmen yorgunluga mağlub olarak gözlerini kapadı. Tam uyukhyacağı sırada, sol tarafında, yakı nında, bir tabanca patladı. Sıçrıyarak ayağa kalktı. Paddy Mills ile biraz evvel uyanan şoför de onun gibi yapmıştı. Çavuş: {Arkatt MTİ