21 Birincikânun 1935 CUMHURİYET TATLI MUSABAKAMIZ Biz bize Işıklan maskeleme tecrübesi Tarih araştırmaları ••• ••• s Reylerin tasnifi bitti ve netice belli oldu Mükâfat kazanan karilerimiz (Baştarafı 1 ineî aahifede) Müsabakamızın Münhasıran Şeker bayramında karilerimize bir hizmet etmiş olmak için tertib edilmesi müddetinin nisbeten kısa olmasmı zarurî kılmıştı. Bu* sebeble yurdun uzak yerlerindeki okuyu culanmız maalesef buna iştirak edeme mişlerdir. Son müddetin hitamına kadar müıa baka memurluğumuza 2486 kari mektu bu yollanmış bulunuyordu. Jüri heyeti bunlan birer birer ayınp rey varakalarını tetkik ettikten sonra, kuponlann eksikliği yeya büsbütün yokluğu, noksan malumat, Ve hiç malumat gönderilmemesi scbeble rile bunlardan 187 tanesini müsabaka harici tutmak mecburiyetinde kalmıştır. Bundan sonra, neşrettiğimiz 10 tatlıya Verilen reyler tasnif olunmuş ve 694 reyle baklavanm birinciliği, 598 reyle ek mekkadayıfının ikinciliği ve 571 reyle irmik belvasının üçüncülügü kazandıklan görülerek bunlara rey veren karilerimizin cevablarından en etraflı ve en istifadeli olanlara evvelce ilân ettiğimiz atideki mükâfatlar verilmiştir. Tasnifte baklava birinciliği, ekmekkadayıfı ikinciliği, irmik belvası üçüncülügü kazandı Saat dokuz buçuk. Limandaki vapurlann acı feryadlan bizi pencerelere koşturdu. Karşı taraf zindan gibi. Her akşam, kirli camlardan sızan donuk ışıklarile, bir meyhaneyi andıran Beyoğlu nerede? Köprünün fenerleri keskin bir hançeri andırıyor. Sanki bu hançer ihtiyar Galatanm kalbine saplanmış ve onun gözlerindeki paslı feri bütün bütün söndürmüş. Karşıda zifiri bir karanlık var. Biribiri rey veren karilerimizden Beyoğlu Cihan üzerine yığılmış, taştan, biçimsiz bina gir Susam sokakta No. 9 da Celâl E. larile şahsiyeti olmıyan bir kalabalığa birincilikle 3 sandık şeker, Fatih Firu benziyen Beyoğlu ne oldu? zağa Şekerci sokak No. 13 te Saliha DeYoksa Haliçle Boğaziçi birleşip onu velioğlu ikincilikle 2 sandık şeker, Ka joğdular mı? sımpaşa Hacıferhad mahallesi ÇıkmazTepemizde tayyareler uçuşuyor. Moçeşmede No. 45 te Refik Ünal üçüncüörlerin gürültüsünü duyuyoruz ve yıldızükle 1 sandık şeker, Fatih Fevzipaşa arın arasında gezinen ışıklan görüyoruz. caddesi Babnaribi sokakta No. 4 te CuHatırlıyoruz ki ortada ne kaybolan di, Kızıltoprak Dere sokak No. 39 da Beyoğlu, ne de sönen Galata vardır? Saime Plevne, Cihargirde No. 12 PaBeş on dakikaya kadar karşıdaki ışıknorama apartımanı daire 5 te diş hekimi ar tekrar yanacak. Beyoğlu donuk lâmV. Erduran, Bursada birinci lise ede balarile bir meyhaneyi andıracak, Ga biyat kolu, 537 numaralı Tahsin Öze ata, fersiz gözlerile etrafı süzecek. rinç, Çorlu nakliye taburu yüzbaşı Akif Gece hücumlanna karşı bir saklanma Batmaz kansı Seniye Batmaz yarımşar tecrübesi yapıyoruz. sandık şeker kazanmışlardır. Tehlike ihtimali insanlan nekadar bir Varna zaferini kazandığımız yıllarda Türk ordusu... Bir ecnebi muharrir, Fransız şövalyelerinin mağlubiyeti acısını unutmamakla beraber ordumuzu methetmekten kendini alamıyordu! düm. Tıpkı Jul Sezar zamanıng aid yağlıboya resimlerde görüldüğu gibi. Zırhlan kalçaya kadar uzun. Ucundan da yan bacağma kadar çepçevre ipek kumaş sarkar. Başlanna, kafalannm biçimine göre, yuvarlak beyaz bir miğfer giyerler. Yüksekliği yanm kadem. Biri önde, biri arkada, birer tane de yanlarda, dört siperliği var. Bunlar, boynu, yanaklan ve yüzü kılıç çarpmasmdan korumak için. Başlanna, serpuşlarmın ve lakkele inin üstüne giydikleri çekme telden ya pılmış bir türlü miğferleri daha var ki, her biri kırk elli düka altını eder. Albnan gayet bol. Oyleleri de var ki, bir iki düka altını kıymetinde. Fakat kılıç çarpmasına bunlar da öbürleri kadar dayanıklı. îran afyonları Avrupada bizimle rekabete başladı îranın son zamanlarda Türk ve Yu • * ;oslav afyonlarile şiddetle rekabetc gi • riştiği ve fiatlan mühim miktarda kırdığı elen haberlerden anlaşılmaktadır. Gene bu haberlerden İranın Avrupada afyon satışı için mümessillikler teşkil etmekte >lduğu öğrenilmiştir. Bu yıl başında îrandan bir heyet şehimize gelerek Türk Yugoslav afyon satış teşkilâtile müzakerelere girişmiş, fakat müzakerelerin en ilerilemiş olduğu bir zamanda İran heyeti tekrar salâhiyet almak mazeretile îrana gitmişti. Ondan sonra îrandan bir heyet gelmediği gibi şimdi de Avrupa piyasalannda afyonlanmıza rekabet edildiği görülmektedir. Iran afyonlan Türk afyonlanna na zaran vasatî yüzde 1,5 ve Yugoslav af yonlanna nazaran da yüzde 3 daha az morfinlidir. Bu iribarla müşterek afyon satışı için bir fiat indinne mevzuubahis görülmediği gibi afyonlanmızm bu rekabetten mevkiinin sanılmryacağı da mu • hakkak telâkki edilmektedir. Türk Yugoslav Afyon Sabş Birliği bu hususta şimdilik mütalea yürübnemeği tercih etmektedir. üüçncüye rey verenlerden Üçüncülügü kazanan irmik helvası na rey verenlerden Kartal Istasyon caddesi No. 56 da Rauf Duran birincilikle 2 sandık şeker, Kayseri garnizonu birinci şube kısmında binbaşı Hakkı Köprülü ikincilikle bir buçuk sandık şeker, Yüksek Mühendis mektebi F. S. 2, No. 431 H. Ferid üçüncülükle bir sandık şeker Izmit înhisar îdaresinde Hamdinin kansı Vacide Hamdi, Divanyolu Binbirdirek 5/1 numarada Hafız Müsteide Ankara Ziraat Bankası sandığı veznedan Mahmudun kansı Feride, Konya Ağırceza reisinin kızı Melek, Galata Arab cami Bergamut sokak 2 numarada Ah med yanmşar sandık şeker kazanmışlardır. Karilerimiz pazartesiden itibaren ge rek doğrudan doğruya kendilerinin, gerek tevkil edecekleri eşhasm bize müracaa suretile hüviyetlerini ispat ederek mükâ fatlannı alabilirler. Bunun için yarın ay rıca izahat vereceğiz. Varna zaferini kazandığımız yıllar, harb usullerimize dair Hazinei Evrakta, değil bir vesika, hatta bir kayid bile yoktur. O zamanlar, Türk illerinde dola şan yabancılann yazdıklan yazılan bulmak ve araştırmak lâzımdır. Niğboluya dair Avrupalılar tarafından çok yazılar yazılmıştır. Çünkü çoğu bizimle çarpış tılar ve esir oldular; fakat Varna yılları sırasında Türk topraklarından geçen Bertrandonun seyahatnamesinde Türklere dair yazdığı yazılar çok kıymetli dir. Bertrandon gördüğünü yazmış; lâkin Niğboluda yenilen Fransız şövalyelerinin acısını bir türlü yüreğinden çıkaramamışür. Ne yapmah da, Türkleri yenmeli? Türklerin savaşlarda nasıl uğraştıklannı bunun için incelemiş! Bu meseleye dair, Âşıkpaşazadede ve Neşride de bazı parçalar vardır. Fakat içinde yaşadığı devre insan daima lâkayddır. Bunlar bilinir ve malum şeylerdir^ diye leştiriyor. yazmak zahmeti ihtiyar olunmaz. Âşık Koca şehir, biran içinde, dağ fare paşazade de, Neşrî de öyle yapmışlar sinden kaçan bir köstebek gibi karanlı dir. Bertrandon, dikkatli bir düşman göğa gömüldü. zile Türklerin cenk usullerinı, âdetlerini, Sindi. ahlâklannı ve faziletlerini tam gördüğü N. gibi yazmaktan kendini alamamıştır. Seyahatnamesinin bu kıymetli parça sını aynen nakledelim: Ticaret Borsasında Değirmencilerle Ziraat Bankası arasında ihtilâf Birinciye rey verenlerden Müsabakada birinciliği kazanan baklavaya rey vermiş olan karilerimizden Erdekte No. 3 bina tahrir komisyonu başkanının refikası Hatice birincilikle 4 sandık şeker, Kadıköy Kadife sokak No. 3 te Hatice Tunc ikincilikle 3 sandık şeker, Beyoğlu Billurcuçıkmazı 12 14 numarada Mükerrem üçüncülükle 2 sandık şeker, Fatih Hırkaişerif Eskialipaşa caddesi 42/1 numarada Eşref Otar, îzmir Sakarya okulu öğretmenlerin den Hatice, Çankırı telgraf memuru Hilmi Acann kansı Naciye Acar, Ödemişte sigortacı Şükrü karısı Necibe Konuk, Konya Nüfus müdürü Kâzımın kızı Fitnat Dinç yanmşar sandık şeker kazan mıslardır. Müsabakamız hususunda bize müza haret ve hediyelerimizin mükemmel bi tarzda hazırlanmasına yardım eden T ü r îkinciye rey verenlerden kiye Şeker Fabrikalan Şirketi merkez ikinciliği kazan ekmekkadayıfına bürosuna teşekkürü borc biliriz. Ankarada vitrin müsabakası Bu seneki Tasarruf haftası münasebetile Ankarada yapılan vitrin müsabakasına birçok büyük mağazalar iştirak etmiştir. Neticede jüri heyeti üç mağazanın vitrinfoi en fazla beğenmiş, bunlardan Yerli Mallar Pazan birinciliği, Halk pasta salonu ikinciliği kazanmışlardır. Resimlerimiz sağda pasta salonu, solda Yerli Mallar Pazan vitrinlerini göstermektedir. Türkleri görenler ve onlarla düşüp kalkanlann dediklerine göre, hıristiyan ar ne zaman kendi memleketlerine yü deta pusu kurarlar. Bu pusuya mahir ve rümek için büyük ordular toplamağa baş teçhizatı mükemmel adamlar yollarlar. ar veya toplarsa, Türkler de toplanmak 'ünkü kendileri çok çeviktir. Hıristiyaniçin bunu tam vaktinde haber alırlar. Ve lan kötu bir vaziyette görür görmez, ne « hıristiyanlarla nerede döğüşeceklerse, o yapacaklarmı bilirler. Ve çarçabuk ka • radan iki üç günlük yerde toplanırlar. rarlannı verirler. Onlan iyi ve muharebe Tam kazırlanıp ta, cTüşmanlannın geldi nizamı almış görürlerse, insanlann ve atğini ve nerede olduğunu haber aldıklan lann yaralanabilecekleri uzaklığa koşa zaman ki bu iş için de adamlan var koşa gelirler. Bunu öyle acele ve sürekdir ansızm hareket ederler. Hem öyle li bir tarzda yaparlar ki, onlan bozmak «Evvelâ Türklerin halinden bahsede im. Türkler orta boylu, oldukça güçlü ki. bu davranış esnasmda yüz hıristiyan için ya kuvvet lâzımdır, ya da dayan kuvvetli, oldukça yakışıkh, hepsi de sa askerinin yapnğı gürültüyü on bin Türk mak. Daima kaçıyor gibi görünürler. kallı insanlar. İşte bunun için halk di askeri yapmaz. Yalnız kocaman bir bo Halbuki kaçanlan, bütün kuvvetlerinin linde «bir Türk kadar kuvvetli» denir. ru çalarlar. Yola çıkacaklar ilkönce çı dörtte biridir. Mütemadiyen çekilirler, karlar. Hepsi de sıra ile ve sırayı hiç ve dağıhrlar. Bunlar çekilirken, kendıle Dün Ticaret Borsasında muamele ce Türklerin zorlu işlerde hıristiyanlarla öl bozmadan yürürler. Yukanda da dedi ri kovalanmak istense, hıristiyanlan ge • reyan ederken mühim bir ihtilâf çıkmış, çülemiyecek derecede güçlü ve kuvvetli ğimiz gibi, atlan da bu işe kabiliyetlidir. ne yenerler. Onlann öyle bir halleri varbu ihtilâf borsadaki tüccar ve mubaya olanlannı gördüğüm gibi, iş görmek için Uç günde alacaklan yolu bir gecede ve dır ki, kaçarken de iyi ok atarlar. Ne atacılarla simsarlan saatlerce münakaşaya ;üçlü kuvvetli olanlanndan da fazla kuv hatta fazla alırlar. arını, ne de kendilerini yaralabrlar. Son5Ürüklemiştir. Bu ihtilâfın başlangıcı Zi vetsiz olanlannı gördüm. Türkler çevik Muharebe edecekleri zaman, herkes ra, hepsinin de, eyerlerinin arkasma ta raat Bankasmda sonu da değirmenciler tdamlar. Daima erken kalkarlar, köylüyayını, okdanlığını ve kılıcını takmır. kılı birer borulan vardır. Kendilerini kodedir. Ziraat Bankası kendisinden mu leri pek az masraf ederler, iyi pişmemiş Türklerde bunlann çok mükemmelleri valıyanlan bozmak isteyince, kumandanbayaa edilen buğdaylann en çok üç gün biraz ekmek, güneşte kurutulmuş biraz vardır. Kısa saplı, uzun çentikli topuz lan boruyu üç kere öttürür. O zaman içinde silolardan tesellüm edilmesini, ak et, yoğurt veya başka birşey, bal, peynir, lannı alırlar. Bu topuz çok öldürücü herkes kendi borusunu çalar. Ve birden si takdirde mukaveleleri feshedeceğini üzüm, yemiş, sebze. ve yahud altı sekiz şeydir. Silâhsız bir adamın omuzuna ve toplanırlar. Eğer düşman kendilerini bomüşterilerine bildirmiştir. Halbuki, söy kişi bir avuc unu oğütüp bir gün onunla ya koluna bir mdirilirse, öyle sanınm ki, zarsa, onlar ne yapacaklannı bilirler. Falendı|ine ğöre teamül bunun aksinedir. kannlannı doyururlar. Türkier, yerde derhal serseme döndürür. Bir çoğunda kat maazallah onlar düşmanlannı bo Değirmenciler buna itiraz etmektedir yatarlar. Arkalanna, üstüste, topuklanağaç kalkanlar vardır. At üzerinden ok zarlarsa, hepsi birden muharebe nizamfer. Onlara göre hakeme havalesi lâzım na kadar inen pamuklu üç esvab, kapa atarlarken, kendilerini bununla pek güzel lannın bulunduğu yola kadar gelirler, dır. Borsa nizamnamesi de bunu âmir ma denilen hafif ve yağmura dayanıklı korurlar. Türklerle benden fazla düşüp dört bir tarafı hücumla sararlar. Hıris dir. Ziraat Bankası ise noktai nazarında uzun manto şeklinde abadan bir libas gikalkanlar da bana bunu söyledikleri gi tiyanlan böylece yenemiyeceklerini an ısrar etmekte ve işin hakeme havalesi ci yerler. Bunlann gayet zarif ve ince olanbi, ben kendim de gördüm. Türkler baş larlarsa, bana söylediklerine göre, bajka lan da var. Çizmeleri dizlerine kadar. hetine yanaşmamaktadır. Ianna çok itaatli. Ondan büyük kimse bir yol tutarlar. Hıristiyanlann muha • Bu münakaşalar borsa salonunda uza Bazılan kadifeden, bazılan Mısır ku tammazlar. Ölürler gene onun emrinden v yıp giderken borsa genel sekreteri işe el maşmdan, ve başka çuhalardan geniş d:şan çıkmazlar. Öyle sanınm ki, harb rebe nizamlan önüne büyük bir kuvvetle koymuş ve çok mühim olan bu işi borsa şalvarlan var. Harbde veya yolda iş gö lerde Türklere büyük işler yaptıran ve gelirler, atlannı ürkütmek için atesjer meclisinin tetkik etmesine lüzum gördü recekleri zaman rahatsız olmamak için onlan en büyük zaferlere kavuşturan yağdınrlar, o da olmazsa, cesur ve da • bütün esvabları şalvarlarmın içine soku budur. Bu zaferler, Fransa Kralmın za yanıkh develer veya hecin develeri getiğünü alâkadarlara bildirmiştir. rirlen». yorlar. Borsadaki muameleler ferlerinden çok büyüktür. Bu acmacak Bertrandon on beşinci asırda, Türk Türklerin atlan gayet iyi. Süratli ve şey. Bu Türkün (lkinci Muradın) ve Dün şehrimize 1,300 ton buğday geltopraklanndan geçerken, Türklerin kenmiş ve bunun pek azı borsada satılmış dayanıklı. Atlarını besili tutmuyorlar. U kendinden evvel gelenlerin muharebelerde disine anlattıklannı yazıyor. Bu, çok tır. Borsada yumuşak buğdaylar 7,12,5 fak bir masrafla geçindirirler. Yiyece nasıl davrandıklannı ve hıristiyanlar mühimdir: Anlartığı develer, Kosva ten 7,24 e ve sert buğdaylar da 6,25 ten ğini yalnız geceleri verirler. tki avuçla her zaman nasıl galebe çaldıklarmı andevelerdir. rile beş altı kısım arpa ve bunun iki mis lattılar, uzun uzadı naklettiler. Hatta muharebesinde kullanılan 7,12 ye kadar satılmıştır. Kendisi türkçe bilmediği için, kendisine li kadar da döğülmüş saman venrler. Türkler (Allah günahlannı affetsin) Bunu da bir torbaya doldurup burnu içe Imparator Sigismond ile Mösyö La Du anlatılan bu deve hikâyesi, kendisinin Yeni ufaklıklar piyasada Türk harb usullerini gene Türklerden Darphane basmakta olduğu 5, 10 ve ri girsin diye atlann boyunlanna asarlar. Jeanı yendikleri zaman da, yukarıd Cenk kılıklanna gelince, bunu iki anlattığım gibi, birden hareket etmişler. dinlediğine en büyük bir delildir. 1 kuruşluk nikel paralan peyderpey piTürkleri yenmek için Avrupalılara 5yasaya çıkarmakta ve eski nikel 25 lik defa gördüm. O da, Rumlar îsanın Tabiî gene Imparator Sigismondu Koğüdler veren Bertrandon, Türkleri sevleri bankalar vasıtasile toplatmağa de dininden Muhammedin mezhebine dö lembaç (Güvercinlik) ta yendikleri mekten gene kendini alamıyor: vam etmektedir. 25 kuruşluklann, piya nerlerken... Böyle zamanlarda TürkleT man da, ayni tarzda hareket etmişlerdir, «Türkler aleyhinde bulunmak iste » Türklerin kendilerine göre bir usullesadan kaldınlması bitince eski bronz pa büyük tören yaparlar, en güzel esvablarını giyerler, silâhtennı kuşanırlar, bü ri vardır. Kuvvetlerine, ormanlık ve dağ mem, diyor. Çünkü ben Türkleri gayet ralann kaldmlmasına başlanacaktır. doğru ve merd insanlar olarak gördüm. Darphane bir müddet sonra 10 paralık yük bir alayla ve kalabalıkla şehirde at hk yerlerde uğraş yapacaklanna göre v tnandım ve öğrendim ki, Türkler hangi lann da basılmasma başlıyacaktır. Bu lar koştururlar. Arkalannda bizim giy daima da kuvvetli bulunmak üzere, muhdiklerimizden daha güzel ve daha ince telif muharebe nizamlanna aynlırlar. A işe girişseler, daima kahramanca davra aybaşında memur maaşlarmın bir kısmı AHMED REFİK örgülü zırhlaiN gene öyle kolluklar gör nırlar». bu yeni basılan paralarla verilecektir. Birdenbire, korktu, sıçradı: Yüzük parmağmda parlıyordu, O zaman, her şey kendisine olduğu gibi göründü. Yan baygın halde iken kulağına çalınan müphem sözlerle, hiçbir vakit kanaat veya şüpheye inkılâb etmek cesaretirri gösteremiyen evvelki gizli duygular biribirle rile bağlandılar. Kocasının suallerini, dostunun şaşkınhğmı, herşeyi birden idrak etti ve içine düşmüş olduğu korkunc tuzağm bütün bağlan bir anda çözüldü; maneviyah, meraret ve hicab içinde kaldr, sinirleri yeniden titremeğe başladı ve îren, uyandığına adeta nadim oldu. Bitişik odada kahkahalar koptu. Çocuklar kalkmış ve doğan günü selâmlı yan kuşlar gibi gürültülü oyunlanna dalmışlardı. Oğlanm sesini iyice seçiyordu ve ilk defa olarak, bu sesin babasımn sesine nekadar benzer olduğunu farketti. Dudaklannda hafif bir buse gezindi ve durdu. îren gözlerini kapadı ve kendi hayatmı dolduran ve bundan böyle tekmil saadetini teşkil edecek olan bütün bu şeylerin hazzını iyice duymak için kımıldamadan kaldı. Istırabı henüz tamamile geçmemişti. Fakat bu şimdiki ıstırab, büsbütün ka panmazdan önce acı acı yanan bazı yaralar gibi mes'ud ve güzel vaidlerle dolu, başka bir ıstırabdı... O kan bir daha buraya ayak atmıya sırf onlar içindi. Şimdi hepsi.. Hepsi tırmak için, boyuna: bitti.. Her şey tamir oldu!. caktır.. Asla! îren.. îren.. İren, bir budü lâyetenahiden gelip kuZavallının vücudü şiddetle bir daha Diye hitab ediyor, karşıhk, hıçkırık kıvrandı. Bu yürek parçalayıcı yesin kar laklannda çınlıyan bir takım kelimeler tan, ve kadmı baştanaşağı sarsan ıstırab feveranlanndan başka birşey elde edemi şısında, Fritz şiddetle ürperdi. Onu öl duyuyor, fakat bir tanesini dahi anlamıdürmüştü sanki. Her tarafını öperek, ö yordu. Kendi içinde, her sesi basbran yordu. bir gürültü vardı; duygulan her şeyi siOnu minderin üzerine kadar götürüp, zürler dilemeğe başladı: Hayır.. Bir daha gelmiyecek.. Ye ip süpüren bir mahşer olmuştu. yatırdı. Fakat hıçkınklan dinmiyoıdu. Gerçi temaslar, buseler, nüvazişler Zavallının bütün azası, elektrik cereya min ederim!. Senin bu derece korkaca nile sarsılıyor gibi idi. Bir yandan da, ğını aklıma bile getirmezdim.. Ben senı ve ayni zamanda kendi soğumuş göz yaşelemle kıvranan vücudünden biribiri ar sadece ikaz etmek.. Sana vazifeni hatır lannı duyuyor, fakat kanı gittikçe kay dmca soğuk ve sıcak dalgaları geçiyordu. latmak istiyordum.. Ondan aynlıp.. Büs n:yor ve kulaklannı, şiddetli bir çan sesi Edebî roman Haftalardanberi, son derecede gerilmiş bütün aynlıp ta tekrar bana gelesin di gibi çınlatıyordu. Derken, kendini kaybetti. Yazan : Stefan Zwelg Çeviren: E. Ekrem Talu bulunan sinirleri bundan fazla muka ye.. Meseleye tesadüfen vâkıf olunca.. 17 Başka çare bulamadım.. Seninle yüz yüAyıldığı zaman, bir elin kendisini soyvemet edememiş ve şimdi, bitkin vücu Doğru, odasına gitti. Kocası da arka cezaya hazırlanıyor, bu cezayı adeta didünün içinde. ıstırab olanca hırçınlığı ile ze konuşamazdım.. Zannediyordum.. makta olduğunu hayal meyal sezdi ve sindan geldi. Duvarlar karanhğa boğul leyordu. Zennediyordum ki bana avdet edersin. gözlerini bürüyen perdenin arasından kohükmediyordu. muş, eşya seçilemiyordu. Hâlâ konuşmuFakat hâlâ susuyordu ve Kocasının hiç Fritz fevkalâde bir heyecan içerisin Onun içindir ki, seni mecbur etsin diye.. casının endişeli ve tatlı simasını görür yorlardı. Fritz şişeyi saran kâğıdı yırttı, te öfkeli olmadığını farkedince, sonsuz Bu kanyı gönderdim. O, zavallı bir ka gibi oldu. mantan açtı, ve şişeyi boşalttıktan sonra hayretlere düştü. Fritz son derece mü de, onu kucaklamıştı; soğuk ellerini a dın, işsiz kalmış bir tiyatro artistidr. Bu Sonra, hanidir mahrum bulunduğu devudarının içine aldı, önce hafif, sonra da bir köşeye fırlattı. lâyim bir sesle: gittikçe artan bir hırs ve endişe ile eteği vazifeyi üzerine almak istemedi, fakat liksiz bir uykunun karanlıklarına yuvar îren! dedi; daha ne kadar böyle îren, kmlan cam sesinden de ürperdi. ni, ensesini öptü. Fakat büzülmüş duran ben zorladım. Anlıyorum ki hata etmi landı. Hâlâ susuyorlardı. îren, kocasının nef biribirimizi üzmekte devam edeceğiz? şim.. Fakat senin mutlaka tekrar bana *** Bunun üzerine, haftalardanberi zap vücud hâlâ kıvranıyor ve hıçkırıkların sîne hâkim olmağa çalıştığını farkediyor, dönmeni istiyordum. Seni affetmeğe haErtesi sabah gözlerini açtığı zaman, görmeden seziyordu. Nihayet, Fritz karı tedilmiş olan bütün hıçkırıklar, görül sonu gelmiyordu. Derken, yüzüne do kundu: Buz gibi idi.. Şakaklarından fır zır olduğumu her fırsatta gösterdim.. odanın içi apaydınlıktı. Îren bu aydın sının yanına yaklaştı, ta yamna.. Kadın, memiş bir şiddetle, ve delicesine ve vahşi Bundan başka bir emelim yoktu.. Fakat lığı kendi içinde de hissetti: Gözlerinin onun zahmetli soluğunu duyuyor, odanm bir çığlık halinde, birden patlayıverdi. lıyan damarlan yokladı.. İçine, tarif esen beni anlamadın! Ben seni, bu kadar bnündeki bulut sıynhnış, damarlarındakaranlığı içinde gözlerinin parlaklığını Sanki kadını, içinden kavrıyan bir el onu dilemez bir korku girmişti. Yere diz çöuzaklara sürüklemek niyetinde değildim. ki kan sükunetle akmağa başlamıştı. O görüyordu. Öfkesinin nerede ise tezahür şiddetle sarsıyordu; o kadar ki, sarhoş küp, yanağım da onun yanağına yapışBu işin her safhasında, ben de senin ka lanı biteni hatırlamağa çalıştı. Fakat heetmesini bekliyor ve patlıyacak tokatın bir insan gibi sendeledi ve kocası tutma tırarak: Îren! dedi; niçin ağlıyorsun? Ma dar ıstırab çektim.. Senin ai>ğın adımı nüz herşey ona rüya gibi geliyordu. Ukorkusile titriyordu. Kalbi durur gibi ol mış olsaydı düşecekti. Sesi, gittikçe dagözetledim.. Biliyorsun ki, senin avdetini yumadığmdan emin olmak için ellerini du. Yalnız sinirleri, gerilmiş keman telle ha yumuşak, daha şefkatli bir ton alan demki hepsi.. Hepsi geçti! Neden hâlâ bu kadar ısrarla isteyişim, çocuklar4çin, yokladı. li gibi ihtizaz etmekteydi. Bütün varlığile koca, bu ümidsiz sinir buhranını yatış üzülüyorsun? Korkmana sebeb yoktur Bitti