CUMHURÎYET 1935 Habeş harbini tayyare değil, develer kazanacak! Ialyan kumandanı General Cauture «Burada teknik, üstünlük beyhudedir, tabiatin icad ettîği Kime aid olduğu hâlâ meydana çıkarılamadı m mükemmel vasıta develerdir» diyor Gazi Antebin Kasımpaşada bulu kurtuluş bayramı nan esrarengiz ceset Bu sene her senekinden daha güzel olacak Gazi Anteb (Özel) 25 birincikânuna raslıyan şehrimiz kurtuluşunun on dördüncü yıldönümü bu yıl geçen seneden daha heyecanlı ve parlak kutlula nacaktır. Bu bayrama kadar ikmal edilecek Şehidler abidesinin o gün açılışı resmen yapılacak ve her sene Şehidlikte yapılan tören bundan böyle bu anıt önünde icra edilecektir. Halk Partisince Gazi Antebde şehid olan yurddaşlann adlan bütün semtler den istenilmiştir. Birer cetvel halinde toplanacak olan bu isimler gelecek nesle kalacak bir şekilde anıtın alhndaki mahzende saklanacakür ve ayrıca gö müldükleri yerler belli olan bütün şehidlerin kemikleri de bu mahzene naklolu nacakbr. Her kurtuluş bayrammda konferans larla anlatılan Gazi Anteb müdafaası bu bayramda Halkevince hazırlanan (Gazi Anteb Kahramanlar Destanı) adlı bir piyesle gösterilecektir. Bundan başka Halk Partisi, Genel Kurmaydan geçen mayısta Ordu Fılim merkezince şehrimizde filme alman Gazi Anteb Müdafaası filminin bir kopyasını istemiştir. Filim yetişirse kurtuluş bayramında o da gösterilecektir. Musiki anketimiz Ekrem Tektaşa goire Büyük san'atkârlaruı gelişinden bizim san'at* kârlar da, Konservatuar talebesi de, halk ta istifade edecektir, ancak bu kâfi degildir Konservatuann eski keman muallimi Ekrem Tektaş «Cumhuriyeb> teki musiki, makale ve anketleri hakkında ne düşünüğü sualime: Ben gazetenizde, makalesini oku uğum Bay Yunus Nadile ayni fikirde im, diye cevab verdi. Bir kanun maddeinin memlekete iyi san'atkâr girmesini menedişi muhakkak bir yanlışhk olacakr. Çünkü, bizim memlekette san'atkâr smi suiistimale uğruyor. Binaenalej'h kaunun gayesi lâalettayin varyete numaraı yapan ve hayatta bildiği en ufak bir ünerle para kazanmak gayesini güden e haklan olmadan san'atkâr ismini tayanlara memleketimizde yer vermemekr. Ve bu bakımdan bu kanun pek ye indedir. Yalnız bunlara karşı alınmış ir tedbire hakikî san'atkârlan çarptir mak doğru degildir, adeta musiki kültürünü baltalamaktır. Anketlerinizi gör üm. Bir de bu nevi kültür ve san'at haeketlerinin beynelmilel faydalan hakkında bir sualiniz var değil mi? Evvelâ ecebi memleketleri bırakalım ve doğrudan doğruya bize gelelim. Muhakkak olan >irşey var ki biz burada musikiye aid yei intıbalar almak ve terakki etmek şcy; e dursun, birkaç sene memleket haric ne ıkamazsak kendi bildiğimizi bile unutu^oruz. kiye rağbet çoğalır, musikiye rağb'et çoğaldıkça da memlekette san'atkâr çoğa lır. Yalnız söz musiki terbiyesine intikal edince mekteblerden de bahsetmek bir zarurettir. Istanbulun birçok mekteblerî ve memlekeb'n bazı mektebleri müstesna musiki derslerinin hali pek iyi değildir* Bunu Anadoluda şarkı toplamağa gittii ğim zaman bizzat gördüm. (Polifoni)! ye kulaklan alışbrmak için terbiye beşikten başlar, binaenaleyh mekteblerdekî musiki tedrisab kat'iyyen ihmale gelmi yen bir mevzudur. Gönül ister ki musikî hocalan, konservatuar görmüş insanlardan seçilsin, hiç değilse konservatuarda kurs geçirmiş bulunsun. Ankeh'nizde bir de talebenîn büyüE musikişinas dinlemeden tam bir san'atkâr olarak yetişip yetişemiyeceği suali var. t Ben bu mevzuda meslektaşlanmdan biraz aynlacağım. Büyük san'atkâr dinlemek heyecan verir, yüksek hisleri tahrik eder. Fakat büyük san'atkârlann da tenkid edilecek kusurlan vardır. Bu da programlannın klişe halinde olmasıdır. Büyük artistlerin programlan hep biribirine benzer. Meselâ Tibo gelir (Bah) ıa Chaconunu çalar. Zigetti gelir, o da ayni şeyi çalar. Bu bir bakımdan talebeler için iyidir. Çünkü iki büyük san'atkânn bu eseri nasıl çaldığını işiten talebe şahsî tenkidini iyi yürütebilir ve (Bah) ıa (Chacon) u hakkında bir fikir edinir< Fakat bu kadar birşey kâfi degildir. Talebenin yalnız solistleri değil, iyi orkestralan, iyi triolan, iyi kuartetleri dinleme si lâzımdır. Onun için şayed vergiler kaîdınlırsa solistlerden maada oda musikisî takımlanna ve orkestralara da ehemmi * yet verilmek icab eder. « Talebenin ikmali tahsil etmesi içîn muhakkak surette pek çok dinlemeğe ihtiyacı vardır. Musikişinas yalnız kendî çaldığını değil, musiki edebiyatını bilme* lidir. Bir kemancı piyano dinlediği zamar* çalman eserin imsini bilmese ve onu birinci defa duysa bile onun dılinden han* gı musikişinasa aid olduğunu anlamali* dır. Tşte talebeye bunTar lâzımdır. ,Ve bunun heyeti umumiyesine musiki kültür'i denilir. Radyo da musiki terbiyesine büyük hizmetler edebilir. Çünkü radyo en kuvvetli bir vasıtadır. insan otürduğu yerden en güzel şeyleri dinliyebiliyor* Fakat herkes tutup üç yüz liralık makine alarak dünyanm her tarafım dinliyemez. Bunun için Avrupada radyo merkezleri fcransmisyonfar yaparlar. Geçenlerde (Toskani) Pariste bir konser verdi. Viyana transmisyon yaph. Eğer Istanbu! Radyosu da kâfi derecede mücehhez olsaydı o konseri dinleyicilerine verebilirdü ttalyan cepherinde deve katarlart Boğucu, ağır bir geceydi. Eritre ovaımın cenubu garbisinde, hakikî bir malarya yuvası olan Barentadaki zabitan îokantasında oturuyorduk. Elli senelik bir asker olan Italyan ordusu kumandanlanndan General Cauture îtalyanlann kabul ettikleşi tabiyeyi anlahyordu. «Habeşistanda, en mükemmel harb silâhı devedir, diyordu. Teknik üstünlük pek fazla işe yaramaz. tayyare beyhu dedir. Böyle bir memlekette* tank yerin1den kmıldıyamaz, beygirler baygın düşer, kabrlar olduklan yerden öteye bir adım atmak btemez. Burada, tabiatin icad ettiği mükemmel vasıta devedir. Enteresan birşey görmek isterseniz, Toledeki «Develer cennetine» gidip birkaç gün kalınız.» Ertesi sabah yola çıktrm ve iki buçuk saatlik otomobil yolculuğundan sonra, «Develer cennetine» vardım. «Cenne tin» kumandanı yüzbaşı Saroldi, yarım saat sonra bir develi müfrezenin yola çıkacağını söyledi ve bu müfrezeye refakat etmeme izin verdi. Hareket saatini beklerken «Cenneti» dofaştım. Burada 900 deve ve 200 insan vardı. Öyle tahmin ediyorum ki, bu beyaza yakm san renkli güzel hayvanlara, insanlardan daha iyi muamele edıliyordu. Develerin en halis cinsi hecin olduklarından büyük bir servet ifade eden bu sürüye hastalık girmemesi için, doktorlar ve hizmetkârlar, develerin etrafında pervane gibi dolaşıyorlardı. Yüzbaşı, koltuklannı kabartarak: Bu krymetli hayvanlar, icabmda on, on iki, hatta on altı saat yol yürüyorlar, dedi. Hızlı gitmezler, fakat sabırlı ve cesurdurlar. Sıhhatleri çok mükem meldir. îhtimamla bakılır ve beslenirse, son derece fazla yorgunluğa tahammül ederler. Yanm saat sonra, müfreze yola çıktı Develer, bu mevsimde kurumuş bulunan Gas deresine giden yolun üstünde uzun bir tabur teşkil etmişlerdi. Bölüğümüz yüz yirmi neferden mürekkebdi. Beraberimizde iki de mitralyöz vardı. Bana tah sis edilen deveye binmeden önce çizmelerimi çıkarmak icab etti. Deve yürüt mek benim gibi bir aceminin kân de ğildi; hele becerikli askerilere alışık bir deve olunca! Deveye ilk binildiği an pek zevkli bir şey değil. Hayvan birdenbire ayağa kalkmca, insan, bir asansör içın de havalanıyormuş gibi oluyor. Dizgin leri iki elle tutup ayağımı devenin boy • nuna basmamı tenbih ettiler. Bu talima tı tatbik ettim. Fakat hayvan oralı ol madı. Yüzbaşı Saroldi, gülerek: «Deve inad edince yürütmek kabil degildir» dedi ve kırbaçlamamı tavsiye etb. Gergedan derisi kamçı, devemi önce deli gibi koşturdu. Hayvan birkaç adım sonra birdenbire durdu. Böyle böyle deve yürütmeği öğrendim. Gas deresinin kurumuş. yatağmdan ağır ağır geçtik ve durduk. Takriben bin beş yüz metro ileride Habeş ileri kara kollan var. Refakat ettiğim müfrezenin vazifesi Habeş kuvvetlerinin miktannı ve vaziyetini tesbit etmekti. Fazla bek lemeğe vakit kalmadı; Habeşler bizi görmüşler, taarruza geçtiler. Kurşunlar etrafımıza, yüz metro gerimize düşme ğe başladı. Biz de mukabil taarruza hazırlanmışbk. Develer yere yatınldı ve iki mitralyöz biri birinden yüz elli metro fasıla ıle birleştirildi. Yüzbaşınm verdiği bir ku manda üzerine, her biri beş neferden mürekkeb on grup, muntazam fasılalar la mevzi aldılar ve ikinci bir emirle, sağ cenah, ateşe başladı. Dürbünlerimizle bakınca, düşmanın hangi istikamette mukabele ettiğini görüyorduk. O sırada sol cenah ateşe iştirak etti ve ateş, cephenin ortasında teksif edildiği anda, düşmanın kuvvetini ve vaziyetini sarahatle öğren miş buluyorduk. Daha fazla kalmağa lüzum yoktu. Yüzbaşı, etraflı bir harta çizdi; Şinrdi, Ras Kassanm, ordusunu harekete geçirmeğe henüz muvaffak olamadrğım bili yorduk. Bu kadar çok bahsedilen bu ordu neredeydi> Ehemmiyetsiz birkaç taarruzdan başka, Habeşler henüz ciddî bir mukabelede bulunmuş değillerdi. Büyük bir Habeş ordusu var mı, yok mu? Bu nokta bir sırdır. Askerler, şimdi önümüzden geçiyordu. Süâhlan nazan dikkatimi celbetti Dikkatle baktım. Bütün tüfeklerin Mannlicher olduğunu gördüm. Bunlar, Umumî Harbde Avusturya Macar or dusunda kullanılan tüfeklerdi. Yüzbaşınm yüzüne baktım. Biraz sıkılarak ba na şu izahab verdi: «1918 de, Avusturya depolarında bu tüfeklerden binlerce bulduk, aldık İyi silâhlar olduğu için, müstemleke or • dumuza dağıttık.» Garib tesadüf! Habeşler, eski Avus turya sikkeleri kullanıyorlar; îtalyan ordusu, eski Avusturya tüfeklerile harb ediyor. Eminim ki Fransuva Jozef, kendi askerlerine dağıtılan tüfeklerin, günün bi rinde, Habeşlere karşı açılan muhare bede, Italyanlar tarafından kullanılla cağını aklma getirmemiştir. Polis ve Adliye, evvelki gün Kasım paşa deresi içinde bulunan bir cesede aid esran çözmekle meşgulür. Vak'a şudur: Kasımpaşada bayram yerinde o ci varra çocuklan oynarlarmış. Evvelki gün bu küçükler saklambaç oynarlarken bir tanesi derenin bulunduğu yere saklan mak istemiş, fakat üstü kısmen kapalı bulunan ve altından lâğım geçen köprünün yanında bir kadın cesedi görünce gözleri faltaşı gibi açılmış ve arkadaşlannı ça ğırarak kadınuı ölüsünü göstermiştir. Küçükler derhal Kasımpaşa polisine haber vermişlerdir. Polis vak'a yerine gelmiş, cesedi ne zaret altına alarak Müddeiumumiliği haberdar etmiştir. Vak'a yerine Müddeiumumî muavinlerinden Şefik gelmiş, cesed üzerinde ve civarlarda tetkiklerde bulunmuştur. İlk tahkikat bittikten sonra cesed Morga kaldmlmıştır. Cesedin ayaklan sımsıkı bağhdır. Vücudünde birçok bereler vardır. Bir kulağının alt tarafı da kopuk bir haldedir. Yapılan ilk tahkikatta cesedin îstanbula bundan beş gün evvel gelen Taş köprülü 47 yaşlannda Satı kadraa aid olduğu anlaşılmıştır. Bunun üzerine Satanm, ne suretle öldürüldüğü •araşbnl mağa başlanmış bütün şüpheler bir çöp çüde toplanmışbr. Çöpçüden şüphelenmeğe sebeb de ju*ur: 3undan dört gün evvel îbranîm admf fci. ancü KüciikDazarda arabasi t Halkevinde kıs konterleri CesfJtn İalundağa Kanmpaşa dere» Sab kadına çarpmış ve kadını yarala mıştır. Başına bir iş açmaktan korkan çopçu kadını almış ve arkadaşı Ismailin Kasımpaşadaki evine götürmüş, orada tedavi ettirmeğe başlamıştır. Bu arada kadın ölmüş ve hâdisenin kapanmasmı istiyen çöpçü de sözde kadını gizlice dereye abnışmış. Bu vaziyet karşısmda Ismail ile Ibrahim yakalanmış ve sorguya çekilmiş lerdir. İbrahim bu işle hiçbir alâkası olmadığını söylemiştir ve Satı kadını sağ olarak polislere getirmiş, göstermiştir. Bunun üzerine Ibrahimle lsmail ser best bırakılmıştır. Bundan sonra hâdise gene esrara bürünmüş ve bütün gayretlere rağmen dün akşam geç vakte kadar kadının hüviyeti anlaşılamamışbr. Morgda cesed üzerine yapılan otopsi kadınm nasıl öldürüldüğünü gösterecekbr. Cinayet hakkında akla birçok sualler gelmektedir. İlk olarak kadınm paraya kasden öraürüldüğü zannolunmaktadır. Kadınm daha 47 yaşlannda olmasına rağmen genc görünmesi aşk yüzünden böyle bir akıbete düştüğü ihtimalini de hatrra getirmektedir. Ancak bunlar hep faraziyeden ibarettir. Şimdilik ortada bir cesed vardır ve bütün esrarını muhafaza etmektedir. Halkevi Ar şubesi Müzik kolu tara fuıdan verilen ilk kış konseri büyük bir rağbet kazanmıştır. Konserde en seçkin parçalar çalmmış ve şiirler okunarak Bakınız meselâ ben, bir opera seyretmîTürk kadınlığı hakkında bir de konfe eli tam dört sene oldu. Halbuki san'atrans verilmiştir. Kış konserlerinin on beş günde bir kâr daima iyi şeyler dinlemek, yeni harekran çok faydalı görüldüğünden sağ eketleri öğrenmek mecburiyetindedir. Burasını ziyaret edecek olan büyük ar lanması için çalışılmaktadır. istler bizim yerli san'atkârlarımıza hiçbir Çocuk Esirgeme Kurumunun ıey öğretmeseler bile nihayet bir silkiniş balosu Çocuk Esirgeme kurumu tarafjndan erirler. Ve çalışmak için bir tahrik mevHalkevi salonunda verilen balo pek eğ zuu olurlar. Ben ne zaman büyük bir ke| lenceli olmuş ve toplanbya büyük bir gü mancı dinlesem daima musiki tahsilim esnasında dinlediğim san'atkârların tarzızide kafilesi iştirak ebniştir. nı habrlar ve musiki telâkkimi tazelemiş Kurum başkanı doktor Saib ö zerin değerlenmeğe şayan gayretleri sayesm olurum. Hem şu da muhakkaktır ki el de eğlenceli geçen gece kuruma oldukça 1den üstündür. Biz onları dinledikçe onöptıli bir gelir sağlamışhr. ar gibi çalmak isteriz. Bu büyük san'atN ••fr«<Iecekleri Talebe BİrlîğtT^ Talebeye aid ofotf'İtyâSpiL 1MRE BARCS gelbce; bir insan bir ilmi öğrerürken mutlak o ilim hakkmdaki şahsî tankid kabiliyeb'ni yükelbnelidir. Bunun için de ortada tenkid edilecek mevzuun bulunması lâzımdır. Şahsî tenkidden bahsediyorum. Birşey Haftalardanberi hararetle devam et mekte olan Millî Türk Talebe Birlıği ye hakkında bir fıkir edinmek daima daha ni seçiminin bittiğini dün yazmıştık. Kon iyisini görmek, daha iyisini dinlemekle gre divanı evvelki gece saat üçe kabil olur. Ancak buna fırsat bulan bir kadar çalışarak reyleri tesnif ebniş alebe eserin en iyi bir tarzda çalınmasına tir. Tasnif sonucunda yeni idare heyeti yaklaşabilir. Bittabi bu kaide herhangi ne şu genclerin seçildiği anlaşılmıştır: bir tahsile de aiddir. Yalnız musiki tah Başkan: Hüseyin (Hukuk), ikincî siline değil. Nihayet bu işin bir de musiDeğerli kemancı Ekrem Tektaş bana başkan: Faruk (Tıb), genel sekreter: ls kiseverler ve halk cephesi vardır ki o cepbaktı: • * » 4» v. w < mail Hakkı (Tıb), sağışmen: Sadi A heden de mütalea edecek olursak onlabaç (Ticaret), kasacı: Tahir Oğuz (Ti rın da istifade ettiğini görürüz. Çünkü Daha birşey soracağınîz var rmi caret), iç işleri kolbaşı: Âdil (Mülkiye), onlar da bu büyük artistleri, orkestralan, diye sordu. üyeler: Saim (Mühendis), Necmi (Mi triyolan, kuartetleri dinledikçe tabiatile Hayır, dedim, yalnız teşekkür et« mar), dış işleri: Muvaffak (Hukuk), musiki terbiyelerini yükselbniş olurlar. mek isterim. köycülük kolbaşı: Asım (Tıb), üyeler: Musikiseverlerin adedi çoğaldıkça musi • SUAD DERVÎŞ Vehbi (Hukuk), Ömer (Tıb), ekonomi: Abdülkadir (Ticaret), yayım kolbaşı: Cevdet (Tıb), üyeler: Yılmaz (Fen P. C. N ) , Raşid (Eczacı), Fethi (Hukuk), Fehmi (Edebiyat), teftiş başkanı Salim Şeref (Hukuk), üyeler: Talha (Eczacı), Sıtkı (Tıb), Ekrem Sabi (Hukuk). Yeni idare heyeti seçimini bitirdi Amerikada erkekleri güzelleştirmek Hn yenî bîr müessese açılmîs Almanya genel savaşta kaybettiği müstemlekeleri yeniden almak istiyor Zavallı sebzecı Dükkânile beraber yanarak öldü Evvelki sabah Taksimde Yenişehir caddesinde 51 sayıh sebzeci Kiryakonun dükkânından yangın çıkmış ateş birden büyüyerek yandaki işkembeci dükkânlna da sirayet etmiştir. Yangın sırasında dükkânmda bulu nan Kiryako dumanlar arasmda ka larak ölmüştür. Biraz sonra vak'a ye rine itfaiye gelmiş ve yangının önüne geçmistir. Yangında yanan cesed üzerinde polis doktoru incelemede bulunmuş ve gömülmesine izin vermiştir. Yangın hak kında tahkikata baslanmışbr. KADIN YÜZÜNDEN Evvelki ak şam saat 23 raddelerinde Kırşehirli ma rangoz Necib ile Erzurumlu demirci Bekir Eminönünde bir kadın meseles: yüzünden kavga etmişler ve Necib Bekiri arka küreklerinden bıçakla ya • ralamıştır. Polis Bekiri yakalamıştır. Yeni idare heyetine dileriz. muvaffakiyetler Trakya Umumî Müfettişi Kâzım Dirikin önayak olmasile Edirne ve çevresi Eski Eserleri Sevenler kurumu ismile bir cemiyet kurulmuştur. Bu cemiyetin hedefi, millî eserlerle dolu olan Edirne ve bütün Trakyadaki eski eserleri korumak, tanımaktır. Edirnede Eski Eserleri Seven ler kurumu Heybeliada mekteb müdürune teşekkür ediliyor Geçenki lodos fırtınası münasebetile vapurların işlememesinden dolayı ev lerine avdet edemeyip Heybeliadadj kalmak zaruretinde bulunan Adalardan ve sair yerlerden gidip gelen orta okul talebelerini kendi hallerine sokaklard; bırakmayıp mektebde alıkoyarak gec istirahat ve iaşelerini temin etmek v talebe ile bir arada sıralar üzerinde sa bahlamak suretile vazifesi haricind uyku ve istirahatini terkeden fedakâ: Heybeliada ortamekteb müdürünün ör nek olmağa değer bu hareketinin gaze teniz sütunlarmda yer bulmasını dile rım. Büyükada Şalct sokağmda 17/1 sayt evde Mehmed Ali Ünel SEYYAB EKMEKÇİYE ÇARPTI Almanya, Genel Savaş sonunda kaybettiği eski müstemlekelerini tekrâr ele geçirmek için siyasal alanda teşebbüslere giriştiği gibi, gelecek Alman neslini de ayni davayı güdebilecek şekilde yetiştir mektedir. Resmimiz Alman mektebleriniden birinde çocuklara Almanyamn eski den nerelerde müstemlekeleri bulunduğu öğretilirken ahnmis.hr. Şoför îsmailin idaresindeki 2484 sayılı otomobil, dün Meşrutiyet cadde sinden geçerken seyyar ekmekçi Ah mede çarpmış ve sağ kolu ile kasığm dan tehlikeli surette yaralamıştır. Şoför yakalanmıştır. Zekât ve fitrenizi Hava Kurumuna veriniz, Amerikada Nevyork şehrinde erkekler için bir güzellik müessesesi açılmıştır* Resmimiz bu müessesedeki ameliyelerden bâzılannı göstermektedir. ^ Yukariki sıra soldan itibaren: 1 Saç dökülmesinin önüne geçmek için kai faya giydirilen elektrikli takke. 2 Saçlann sıcak zeytinyağı ile ovulması, 3 Yüze yapılan masaj. I Aşağı sıra soldan itibaren: 1 Yüzundekî sîvilcelerin birdenbire kayboTduğunu gören bir müşteri haline şaşıyor. 2 Yüzün tenine çok faydalı bir maske [sigara tiryakileri için hususî deHğr (ardırj. 3 Maskenin uzun zaman yüzde kalması göz altlannı biraz şişirmekte olduğu için o da hususî bir usulla d l k t e d i r ^ /'