11 Birincikânun 193» JTJMHURİYET Tatlı müsabakamız On gün neşredeceğimiz rey varakalannı kesip saklayınız ve sonra mütalea'armizla beraber bize yollayuıız Biz bize İlimde diktatörlük Eski zamanlardanberi birçok âlimler, ilimlerin tasnifi işile meşgul oldular. Aristot'dan, Auguste Comte'a kadar en büyük kafalar, insan zekâsmm hu dudunu çizmeğe çalıştılar. Auguste Comte'un bundan yüz sene evvel yap tığı tasnif bugün bile ilim tasniflerinin en mükemmeli olarak kabul olunuyor. 27 sandık şeker mükâfat veriyoruz Müsabakada kazanan karilerimize 27 Karilerimize tatlı bir Şeker bayramı Vesilesi vermiş olmak üzere hazırlad.ğı sandık kesme şeker hediye edilecektiı. Rey ve mütaleaların muvaffakiyetine gomız tatlı müsabakası devam ediyor: re verilecek hediyelerin tasnifi şöyledir: Müsabakanm esası şudur: Birinciliği kazanan tatlıya r«v * 1 10 tane yazı neşredecegiz. ' 2 Her yazı bir başka tatlınm pî şirilmesini tarif edecektîr. 3 Her yazının altında bir de rey puslası vardır. 4 10 tatlıdan yalnız üçüne rey verilecektir. Binaenaleyh her rey varakasmda üç tatlı isminin yanına birinci, ikinci, üçüncü diye yazılacaktır. 5 Müsabakaya iştirak eden karilerimiz ayni zamanda şu suallere cevab vereceklerdir: A Niçin bu Gç latlıyı diğerlerine tercih ettiniz? B Bu tatlı yazılan şekilden başka usulle daha iyi pişirilebilir mi> Blrinciye : 4 sandtk, Ikinelye : 3 sandık, GçOncüya : 2 sandık, Bes kişiye yarımşar sandık veren karilerden : Ikinciliği kazanan tatlıya rey veren karilerden : Blrinciye : 3 sandık, Iklnciye : 2 sandık, OçOncOye : 1 sandık, Bef klslye yarımşar sandık üçüncülüğü kazanan tatlıya Blrinciye : 2 sandık, Iklnciye : 1 buçuk Sanıtm OçOncOye: 1 sandık Bes klfiye yarımşar sandık Şeker hediye edilecektir. Müsabakamızda on tatlınm tarifi yapılacaktır. Bunlardan beş tanesi pişiril mesi kolay olanlarmdan aynlmıştır. Diğer beşi daha çok uğraşılmak icab eden tatlılardır. rey veren karilerden C Şahsan en beğendiğiniz tatlmın tarifini yapınız. 6 Karilerimizin yollıyacaklan rey var^kalan, gazetemizde aynlmış bulu nan ve salâhiyetli adamlar da katılan jüri heyeti tarafından tasnif edilecek, bu suretle birinci, ikinci, üçüncü seçilen tat Bir kilo yanmış tereyağı içine 1250 lılarla bunlara rey veren kariler aynla gram ince toz şeker, 6 yumurta sansı, bir caktır. tatlı kaşığı karbonat ve aldığı kadar un koyarak, un beyazlanıncıya kadar "yo 7 Jüri heyeti bundan sonra, karilerin reylerle beraber göndcrdikleri mü ğurmalı. Bu hamurdan yumurta büyüktalealan tetkik edecek ve üç tatlı hakkın lüğünde parçalar koparıp ortalarına bi da mütaleasını bildiren karilerimiz ara rer badem sokarak bir tepsiye dizmeli. «ında birinci, ikinci, üçüncüyü ayuacak Üstü kızarmaması için kalınca bir kâğıdla örterek fırına sokmalı. tır. No: 9 Şekerpare Cumhuriyet Birinci seçilen tatlı: tkinci seçilen tatlı: üçüncü seçilen tatlı: GSnderenin adı: .. Adresi : REY Tatlı PUSLASI müsabakası '« ?..*. Not: Bu rey varakasile beraber yukanda 6 numaralı maddede sorulan a, b, c suallerinin cevablart da ayrı bir kâğıda yazılarak yollanacaktır. Bulgaristanda Türk köylerini soyan çete yakalandı Soma muallimlerinin yardım sandığı Sofya (Özel) îki aydanberi Eski Soma (Özel) ) Soma ve Kırkağaç cuma kazasında yalnız Türk köylerini muallimlerinin burada bütün Türkiye ve Türk köylülerini soyan ve Türk hal muallimlerine örnek olacak kadar gü kına rahat ve huzur vermiyen Bulgar zel bir yardım sandığı vardır. Bu san lardan müteşekkil bir hırsız çetesi en dığın altıncı kongresi, Kırkağaçtan ge nin tesirile yuvarlanraış ve vatman da nihayet polıs tarafından yakalanabil len muallimlerin de iştirakile toplan arabayı tevkif etmeğe muvaffak olamamıştır. Bu suretle 7 numaralı tramvay miştir. Çete 10 kişiden mürekkebdir. mıştır. Kongrede okunan rapora nazaAzasının hepsi de Bulgardır. Polis bu ran sandık sermayesi 9500 liraya yük Generali tamamile altına almış, parça çeteye yataklık eden Bulgarlan da şidselmiş ve sermaye yüzde 9,5 kâr getir parça ederek öldürmüştür. thtiyar Ge detle aramaktadır. Hükumet bu işi bümiştir. Birkaç yıl içinde muallimlere neralin bu feci ölümü o sırada orada buyük bir dıkkat ve ciddiyetle takib et borc olarak üç dört yüz, hatta beş yüz lunanlan çok müteessir etmiştir. mekte ve çete efradına lâyık olduklan Hâdise hakkında yapılan ilk tahkikatcezayı verip istıkbalde böyle hareket lira verilmiştir. Bu seneki kongre esnasında Kırkağaç tan alınan netice, vatmanın bu kazada ilv lerin artık ebediyen önüne geçmek is temektedir. Çünkü yalnız Türk halkını muallimleri, sandıktan ayrılacaklarını mal ve dikkatsizlik gösterdiği merkezin soymak ve ona eziyet, cefa yapmak Kırkağaçta müstakil bir sandık kura dedir. Tahkikata devam olunmaktadır. Türk halkı nezdinde hükumetin otori caklarını bildirmişlerdır. Bunun üzeritesini kırmakta ve hükumeti Türk hal ne sandıkla olan hesablan tasfiye edıl îtalvaya ithali menedilen miştir. kına fena tanıtmakta idi. . înPiKz gazetp'eri Sandık kongresi Avusturya Ekonomi Bakanı rek dağılmıştır. yeni kararlar vere Roma 10 (A A.)' Dayli Meyl ve Budapeştede Moraing Post ve Deyli Ekspres müs Yunanistanda feyezanlar Budapeşte 1Q (A.A.) Avusturya Etesna olmak üzere bütün Ingiliz gazetekonomi Işleri Bakanı buraya gelmiştir Atina 10 (A.A.) Peloponez More lerinin İtalyaya girmesi yasak edilmijAvusturya Macaristan ekonomik ilgi de vukua gelen feyezanlar, mühim ha tır. Salâhıyettar çeveniere gore, bu Jsaleri hakkında bir söylev verecek olan sarlara sebebiyet vermiştir. rar zecrî tedbirlere karşı tatbik edılen bakan, Kral Naibi Horty ve Başbakan Patrasla Pyrgos arasmdaki demiryolu müdafaa tedbirlerinden birini teşkil Gömböş tarafından kabul edilecektir. etmektedir. münakalâtı kesilmiştir. en hayvanlan koruma cemiyeti arsıulusal bürosunun başkanı olsam, cemiyebn en büyük mü* kâfahnı, çarşaf kadar bir de takdirname katarak istanbul şehrine verdirirdim. Bunu nasıl izah etmeli? [Dünkü yazının son kısmi] Bilgilerimizi kısım kısım ayınp sıraya Dünyanm hiçbir tarafında, köpeklerle Burada ilk önce hatırlanmak lâzım IV. SA1 koymaktaki gaye onlara ve onlarla meşkedilerin, ve hele kedilerin bu derece hiolan nokta, «ses» sözünün analizinde Yukanda analiz ettiğimîz «soy\ soy, anlathğımız gibi son «s» nin «ğ» den mayeye mazhar bulunduklan bir sehir gul olan insanlara müstakil bir çalışma sahası vermektir. suy» kelimelerinin ayni olan «say» sö değişme olduğudur. zannetmem ki olsun. Fakat, uzun mesai senelerinin mah zü de, genel olarak «ses, sada» demekBana inanmazsamz, bir gece, ne olur Bunu iyice anlatmak için «susmak» sulü olan bu tasnifler bugün kıymetle tir. sözünün etimolojik şeklini «ses» in eti azıcık zahmet ihtiyar ederek, tstanbulun rinden birçoğunu kaybetmişlerdir. Arabca sanılan «sayha» kelimesinin molojik şeklile altalta yazarak analiz e yan sokaklannda şöyle bir kolaçan edin. Modern ilim, hâdiseler arasmdaki mü başındaki «say» da bu orijinal Türk sö delim: Kaldmmlann üstünde, duvar kenariannnasebetleri müşahede ve o münasebetle zünden başka bir şey değildir. (1) ( 2 ) ( 3 ) ( 4 ) ( 5 ) ( 6 ) da, kapı diplerinde, kurumuş çeşme ya rin tekerrürünü kaydetmekle iktifa edi Bu kelimenin anlamını tam göstere Susmak : laklannda, çöp sandıklannın içinde, dır yor. Hâdiseleri muayyen sınıflara ayır bilmek için etimolojik şeklini yazalım: şında, yanında, yüzlerce kedi görürsü Ses : makta bir fayda görülmüyor. Görülüyor ki ilk üç parça, her iki ke nüz. (1) (2) (3) (4) ( 5 ) limede müşterektir. San, alaca, tekir, kuzguni, pamuk.» Kimya ile fizik ne zaman biribirle (ağ + as + ay + ah + ağ) Şimdi (Susmak) sözünün analizine Van azmanı, kılkuyruk, sıska, toraman, rinden ayrılırlar. B,unu tayin kolay mı(1) ağ: Ses, sada mefhumunu anla bakalım: babac... Sinsi, cesur, vurdumduymaz, sırdır> tır ana köktür. (1) Uğ: ana köktür. Buradaki anla naşık.. Hasılı, kedi neslinin her zevke (2) as: Bu ana kökteki mefhumun Belki bazı kimselere tuhaf gelir, fa göre muhtelif çeşidlerini îstanbulda, ge~ kat coğrafya ile tarih arasında çok sıkı oldukça geniş sahada tezahürünü ifade mı «sada» dır. (2) us: (. + s ) ; ektir. Kök anlamı celeyin bulursunuz. bir kaynaşma vardır. Öyle tarihî muam eder. Bulnar ne yer, ne içerler? Hiç merak (3) ay: Bu mefhumu tamamlıyan, nm oldukça geniş bir sahada tezahürü malar vardır ki, onlan ancak coğrafya etmeyin! Yufka yürekli bir takım bwak nm basit kaidelerile çözebiliriz. tayin eden ve onu isimlendiren afikstir. nü gösterir. (3) uğ: Yukarıki mefhumu tayin ve namzedleri kaza ve belâ def'ine yarar iti(4) ah: Yükseklik, geni§)fk, vüs'at Evet, ilim bir bütündür. Fakat buna kadile arada bir yüz panşlık ciğer ahp anlamındadır. Burada sadanın yüksek ifade eden, isimlendiren ektir. rağmen eski tasniflerin müstakil kalan ( Uğ f us+uğ=uğusuğ=suğ) ta doğramasalar bile, Belediyenin çöp sahalannda bile herşeyi bilmek imkânsız ve geniş sahalara mtikal mefhumunu anhpkı: ( eğ \ e s + e ğ = eğeseğ = s e ğ ) sandıklan ve arabalara intizaren kaldınm oluyor. Riyaziyenin küçük bir şubesi ü latmağa yarar. kenanna bırakılan çöp tenekeleri daha bir (5) ağ: Bu mefhumu tayin eden, la gibi «ses, sada» demek olur. zerinde, fiziğin herhangi bir kısmmda Işte «ses» ile «sus» un birliği burada bu kadar kedi doyurmağa kâfidir. mamhyan ve isimlendiren ektir. bütün ömrünü geçirenler çoktur. Hakikî kendini gösterir. (Sus + mak) sözüue V. SAZ, CAZ Kırmızı balmumlu daveuyelerle ça birer âlim olan bu fedakâr adamlara so«Saz» kelimesinin yukanda analiz et menfî anlamı veren unsuru bundan ilen ğırdığımız halde gene semtimize uğramırarsanız, size riyaziyenin ve fiziğin meşyan seyyahlar, bereket versin ki şehrimigul olmadıklan kısımlan üzerinde cahil tiğimiz «söz» den bir farkı yoktur. Vo de aramalıdır: (4) us: Yukarıda izah edilen (ses) zin ana caddelerinden aynlıp ta yan so kal değişimile mananın aldığı nüans sonolduklannı söylemekten çekinmezler. mefhumunun daha uzak bir sahaya in kaklanmıza bilhassa geceleyin sapmazBu misaller de gösteriyor ki ilim ay radan iki kelime arasında semantik bir tikalini gösterir. Böylece yeniden uzak lar. Yoksa, oralardaki kedi cümbÜMİnü nlmaz bir bütündür. Ayn ayn sahalar fark yapmışbr. «C» harfinin «s» fle değişebilmesi, laşan (ses) aruk işitilmez, duyulmaz bir görüp te dillerine bir kere dolasalardı, da, ufak bir rhevzu üzerinde ömür tör hale gelmiş olur. îşte menfî manayı ve vay halimize olurdu. püten ve ekseriya pratik kıymeti az bir «caz» sözünün de «saz» m tara keıwüsi ren bu (. f s) ekidir. Gürültü ile mücadele eden Belediye netice elde eden fedakâr adamlar bu bü lduğunu göstermeğe yeter. (5) um: Bu menfî mefhumu ken mizin, bugünlerde, önümüzdeki marta SUSMAK tünü yaratan ameledir. lüm. d&tatörlük Şimdi dilimizin pek ince orijinaliter dinde tecelli ettiren süjeyi gösterir bir yeni bir nesil yetiştirmeğe hazırlanan kekabul etmiyor. dilerin bazan istirham, bazan da ıstırab, N. Ierinden birine temas etmiş oluyoruz. unsurdur. «Susmak» sözünün ilk cüzü olan «sus», (6) ak: Bunun ifade ve tayinine ya sitem, tekdir, tezyif ifade eyliyen muhtelif tondaki feryadlarını neden hesaba semantik bakımmdan, yukandaki «ses, nyan, mefhumu isimlendiren bir ektir. söz, »öy... v. ».» sözlerinin ifade ettik (Suğ us um + ak = suğusu katmadığı, niçin kale almadığı bir muamf f leri anlamın menfisbe delâlet eder. Hal mak = susmak): Sadanın duyulmıya madır. Anlaşılan, Belediye bu hususta buki, fonetik ve morfoloji bakımlann cak kadar uzak bir sahaya intikalini, ya insanî ve vatanî bir maksad gütmekte ve dan, «sus» ile «ses» ayni kelime olmak ni ses vermenin zıddını anlatan bir mef bu âşıkane yaygaranın, şehrin teksiri nühumdur. fusuna da dolayısile yardımı olacağım lâzım gelir. düsünmektedir. Şehri böylece istilâ eden kedilerin, bazı resmî ve hususî mebanide de kendilerine melce bulduklan görülüyor. Meselâ, Dün öğle üzeri Kadıköyünde çok feci anlattıklanna göre Beyazıd KüHibhanesi bir tramvay kazası olmuş ve 71 yaşmda kütübhanelikten çıkmış, bir kedihane oleski ve mütekaid bir general ölmüştür. muştur. Bunlar, ihtimal ki. oraya dadaVak'a şöyle olmuştur: nan farelere karşı almmış bir tedbirdir. Mütekaid General Hafız lsmail HakFakat ne de olsa, medenivet, farelerin kı dün saat 12 yi 10 geçe Kadıköyünde hakkından gelmek için çeşid çeşid fennî Söğüdlüçeşme caddesinden geçerken o vasıtalar bulmusken, Nuhunebî zamanınsırada Kadıköy iskelesine gitmekte olan dan kalma kedi üretmek usulünün resmî ve vatman Saidin idaresinde bulunan 7 bir kütübhanede vakışık almıyacağını dünumaralı tramvay kendisine çarpmışbr. şünmek lâzim gelir. Zavalh ihtiyar General bu anî sadme Şekilce bir olan Ses Sus kelimelerinin tahlilde Kediler cenneti İstanbul gösterdiği şematik fark Dil üzerinde çalışmalan Feci bir kaza Ihtiyar bir general tramvay altında parçalanarak öldü Izmir limanının mühim bir derdi halledildi Hasılı, İstanbul, serseri kediler için bir Arzı mev'ud, bir cennet olmuştur. Kedilerinden kurtulmak istiyen memleketler onlan buraya göndersinler. Düntzmirin pasaport iskelesi Izmir (özel) Valimiz Fazlı Gü ı«tçiler bile îzmir hesabına bunun düzel ya kadar sevaba girer, dua kazanırlar! Ereumend Ekrem TALU leç, îzmirin mühim bir derdini halle mu tihnesini tavsiye etmekten hâli kalma mışlardı. vaffak olmuştur. Vali, bu mevzuu ele almış, merkeze îzmire gelenler bilirler: . Kiliste kültür hareketleri yazmış, muharebe etmi? ve alâkadar Kilis (özel) Halkımız tarafından Her vapurun yolcusu, sandalla pasaVekâlet te bundan doğacak mahzurlan porta ve oradan da rıhhma ^ıkardı. Bu, bertaraf etrikten sonra muvafakat cevabı okullara gösterilen rağbet hemen her yıl çoğalmakta ve mevcud okullar ihtih«m masraflı, hem de külfetli idi. Ka vermiştir. vacı karşılıyamaz vaziyete gelmekte yıklar sonradan intizama almmış olmaKendi limanlanmız arasında işliyen dir. Nüfusü 25 bin olan ilçemizde bir sma rağmen vapura yana?ır, bağınşlar, bütün vapurlar, doğrudan doğruya nh orta okulla beş ilk okul vardır. çagınşlar, kargaşalıklar olur ve yolcu, brna yanaşarak yolculannı çıkaracaklarÜç yüz onu kız olmak üzere bin yüz adeta terliye terliye, nhtıma ayak basa dır. tskenderiyeye gitmekte olan vapur altmış mevcudu ola ilk okullanmız bilirdi. lar da keza... Ancak, ecnebi limanla dan 76 öğrenici mezun olmuş ve on altısı kız olan bu mezunlardan hemen çoNakil işlerinde daima kolaylık göster rmdan gelen veya bir ecnebi limanındar ğu orta okula kaydolunmuşlardır. mek bir esas olduğuna göre, îzmirdeki bu gelip îzmire uğradfktan sonra diğer bir îlçeye bağlı dokuz köyde ilk okdl vaziyetin devamı imkânsızdı. Nitekim, ecnebi lrmamna gidecek olan vapurlar, vardır. Kby okullanndaki öğrenici saTürk olsun, yabancı olsun, bundan şi eskisi gibi, yolculannı kayıklarla alacak yısı henüz azsa da bu miktann gün kâyet etmiyen yoktu. Bazı dost ziya ve çıkaracaklardır. geçtikçe çoğalacağı şüphesizdir. Madam içinmiş.. dedi; cevab bekliyorlar. îren, yabancı yazıya hayretle bakb, zarfı asabiyetle açh ve o saat sararmağa, solmağa başladı. Bir hamlede ayağa kalkmışn; fakat herkesin mütehayyir bakışlan karşısujda, bu münasebetsiz hareketinin nazan dikkab* celbettiğini anlaymca daha da te lâşa düştü. Mektub kısacıkb. îki satır: «Bu mektubu getiren adama iki yüz kuron vermenizi rica ederim.» Altında ise ne imza vardı, ne de tarih. Yalnız, kasden değiştirildigi anlaşılan bir yazı ile o kat'î emri ihtiva ediyordu. îren, parayı geb'rmek üzere odasına koştu, fakat çekmecesbin anahtannı kaybetmişti. Buluncıya kadar, bütün çekmeceleri altüst etti. Titriye titriye, parayı bir zarfın içine koydu ve kapıda bekliyen adama kadar bizzat gö • türdü. Bütün bunlan, düşünmeden, v« tereddüdsüz, bir sair filmenam gibi yapmıştı. îki dakikahk bir gaybubetten sonra da yemek odasına döndü. Üzülme, Fritz! dedi. Sadece biraz memişti. Ah bu mel'un ve saygısız ışık!. dadan duydum. Kendini hemen toplayıverdi. Gülerek, îren korku ile, kendi kendine »oruyor sinirliyim.. Geçer. Vücudü tirtir titrediği halde, gene gü fakat sesinin bozuk ahenginden bizzat du: «Acaba ne diye bağırdım? Ne dedim? O şimdi neler biliyor?» gözlerini lümsemeğe çalışıyordu. Kendisini saran korkarak: kaldınp ta, kocasınm yüzüne bakmaga el geriye çekildi. îren çiy ışığm altında Neler de düşünüyonun, Fritz? iyice cesaret edemiyordu. Fakat o, hâlâ kocasınm uçuk benzini görünce ürktü; dedi. Rahat uyumuyorum diye, gizli kakansına ayni sükun ve "ayni ciddiyetle kafasının içinde karanlık düşünceler ol paklı işlerim, maceralanm mı var sanı duğu belliydi. bakmaktaydı. yorsun? Nen var, îren? Sana birşeyler o Adam ağır ağır doğruldu. Sözlerinin sahte ve hileli edasmdan luyor. Birkaç gündür, büsbütün değiş kendi de mustarib oluyor, nefsinden nef Bilmem amma.. dedi, bugünler, tin. Dalgm ve sinirlisin. Uykunda imdad hep bana birşey söylemek istiyorsun gi ret ediyordu. Başmı çevirdi. bime geliyordu. Yalnız seninle beni alâ Haydi, Allah rahatlık versin! haykmyorsun. Edebf roman kadar eden birşey.. Söyle îren, bak, yalKocası bunu belki tehdidkâr ve belîren zorla gülümsemeğe çalışb. Ko Yazan i Stefan Zw«lg 8 Çevlren: E. Ekrem Talu nızız burada! ki de müstehzi başka bir sesle söylemi}cası devam etti: Ben nereden geldiğini gördüm!.. Kocası neden öyle ciddî ve soğuk duru Benden hiçbir şey gizleme. Bir ü Kadm, onun sert bakışının tesiri altm ti. Ben biliyorum!. yordu? züntün mü var? Birşeye mi kederleniyor da ipnotizma edilmiş gibi, kımıldamadan Arkasından, ışığı sondürdü. Iren, sesVücudü, tepeden tırnağa kadar ür sun? Bütün ev halkı sendeki bu değişik duruyordu. Kendi kendine: «Bir söz.. siz bir gece hayaleti gibi, onun kaybolan Kocası bıçağı kaldırmış, vunnağa haTek bir söz: «Affet!» diyebilsem. her gölgesini nazarlarile takib etti. Kapının perdi. Gayriihtiyarî kocasınm eline bak liği seziyor. Bana itimad et îren! zırlanıyordu. Iren bir çığlık bastı: tı: Hayır, bu ellerde bıçak, filân yoktu. îmdadl. İmdad! Yetişin!. Usul usul karısmın yanma yaklaş şey düzelirdi. O, benden bunun sebebini kapanması, ona bir tabut kapağı kapa Doğrulup ta etrafına baktığı zafman, Yavaş yavaş uyku sersemliğile beraber, mıştı. îren, çıplak kollannın üzerinde o bile sormazdı..» diye düşünüyor, fakat hlmış gibi geldi. Kâinat, nazannda öl methuş nazarlan kocasmınkilerle karşı hayalindeki korkulu hadisat ta silindL nun nüvazişkâr parmaklannın gezindiği cesaret edemiyordu. Hem, bu ışık, bu müş gibiydi. Yalnız, donmuş vücudünün Rüya esnasında, mutlaka haykırmış ve ni duydu. Gözlerinde garib bir ışık par parlak, küstah ışık ta, kendilerini tects içinden kalbi, boşlukta hızlı hızlı çarpı k R kocasım uyandırmış olacaktı. Lâkin, ne hyordu. O anda, vücudünü onun vücu süs eder gibi, ne diye yanıyordu? Karan yor ve her çarj>ıntası, ıstırabını arnnyor Ne var? Ne oluyor?. ' Kendi odasında, kendi yatağmîn îçîn fJen onun bakışlarında öyle acib bir ma düne yapıştırmak, ona snnsıkj sanlmak, Iıkta, belki söyliyebilirdi. Fakat aydınhk du. *** 3e bulunuyordu. Rüya görmüstü. Lâm na vardı? herşeyi itiraf etmek ve affedilmedikçe iradesini baltalıyordu. Ertesi gün, akşam yemeğine oturduk O halde?. Sahiden, bana hiçbir ba, ortalığa baygın bir ışık dağıtıyordu. Ne var? Ne oldu, canım? Bana koyuvermemek arzusunu duydu. Lâkin lan zaman çocuklar kavga etmiş ve güç Fakat, kocası niçin yatağının kenanna neden öyle bakıyorsun?. Galiba ben fe lâmbanın çiy ışığı yüzüne vuruyor ve u diyeceğin yok mu? Aman, ne de tatlı konuşuyordu! Hiç halle yatıştınlmışlardı hızmetçi bir mekorurmuş ve yuzüne hasta imiş gibi ne na bir rüya gördüm, tanıyordu. Doğruyu söylemekten kork bir zaman, onun böyle hitab ettiğini işit tub getirdi. baki¥ordu? Elektriği kim yakmışU? , Evet, bağırdın. Sesînî, ta öteki o tu. (Arka*ı var) J