15 Ekim 1935 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

15 Ekim 1935 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUTVmtlRtYET 15 Birincitesrin 193b [ Şehir ve Memleket Haberleri ) Tarihi roman : 76 Yazan : M. Turhan Tan hazırhğı hizmi artirdl D r Dost Rus doktorlan Siyasî icmal Memeldeki seçim ve şarkî Avrupa sulhü ersay muahedesile Almanya V dan tefrik edilip kendisine mahsus hükumet idaresi ve parlamentosu olmak şartile hukuku hükümranisi Litvanya hükumetine bıra kılan Memel mıntakasındaki parlamento seçimi ancak iki hafta sonra netica verdi ve bu şimdi ilân edildi. Bu neti ceye göre Alman Birliği partisi verilen reylerin yüzde seksen birini almıştır. İntihab neticesinde Almanlar yirmî dört ve Litvanyalılar beş meb'us çıkarmaktadırlar. Binaenaleyh yeni direk tuar yani Memel mmtakasım idare e decek mahallî hükumet teşkil edildiği zaman bunun bütün azasmın Alman lardan mürekkeb olması icab etmektedir. Yalnız şimdiye kadar yapılan se kiz seçimde de Almanlar kahir ekseri yet kazandıkları halde Litvanya hükumeti direktuarm Alman meb'uslarm dan teşkil edilmesine mâni olmuştu. Almanların hükumeti teşkil etmelerine kanunî ve gayrikanunî engellerle imkân bırakılmaymca Litvanyalı vali, direktuan memleket nüfusunun ve rey sahiblerinin ancak beşte birini teşkil eden Litvanyalılardan teşkil etmişti. Bu yüzden Memelli Almanlar ve bunlann a kıbeti ve vaziyetile yakından alâkadar bulunan Almanya daima şikâyet et mekteydi. Litvanya hükumeti. direktuar heye tini ergeç, halkın intihab ettiği mümessillerden teşkil etmek mecburiyeti hâsıl olacağını düşünerek bir taraftan vazettiği çok karışık seçim usulü sayesinde ve diğer taraftan muvakkat bir zaman için asıl Litvanyadan Memel mmtakasma getirdiği Litvanyalılar vasıtasile yeni seçimde Almanları ekalliyette bırakmak istemişti. Bu hazırlık karşısmda Hitlerin gerek Rayştagda gerek Memel hududu civarında söj^ediği nutuklarda Almanyarun müdahale edeceğini anlatmıştı. Almanyanın müdahalesi Niyemen nehrinin öte tarafına geçmesi demek olacağındajı Habeş meselesinin çıkar dığı karışıklığa rağmen büyük devlet ler, Litvanya hükumeti nezdinde çok ciddî teşebbüslerde bulunmuşlardı. Bu şiddetli tesir ve tazyik karşısında Lit vanya hükumeti Memel mıntakasındaki seçime Kovnodaki İngıliz elçisinin ve diğer büyük devletlerin mümessilleri nin nezaret etmelerine razı olmuştu. ,' Bu nezaret herhalde çok sıkı yapıl mış olmalı ki seçimin neticesi Alman ların istediği şekilde çıktı. Şimdi me sele direktuar heyetinin Almanlardan teşkil edilmesine ve kahir nüfusü Al man olan bu memlekette mahallî idarenin bu unsurun eline verilmesine Lit vanya hükumetinin razı olup olmıya cağındadır. Memel mukavelesi muci bince seçimden on beş gün sonra direktuar heyetinin tayin edilmesi icab ede cektir. Litvanya hükumeti Memel hükume tinin Almanlardan teşekkül etmesine engel çıkarmıyacak olursa seçimin verdiği neticenin efkârı umumiye üzerin de yarattığı sükunet bir kat daha ar tacaktır. Aksi takdirde hem Memelli Almanların isyan çıkarmalan, hem de Almanyanın silâhına dayanarak müdahale etmesi beklenebilir. Şu halde Memel meselesinin şarkî Avrupa sulhu için teşkil ettiği tehlike henüz bertaraf olmuş değildir. MUHARREM FEYZİ TOGAY Sıtmaya tutulan bir aslan, ancak bu yaralı Tiirk kadar güzel görünebilirdi! na, kafdeş ve küçük kizlar, o uluorta bi kendini rahatsız etmişti. Fakat bu kasözden ilham alarak bin erkeğe bedel dınların kendine baktıklarını, yaralannı gordükleri gencin yanında yaratılacak sarıp sarmadıklarını, bu yolda uykusuz eşsız pandomimayı düşünmüşlerdi. O kaldıklarını düşündükçe üzüntüsünü belpandomimada kelime olmıyacaktı, lâkin li etmemeğe savaşıyordu. Hepsinin iste mânaların en kuvvetlisi sezilecekti. dikleri gibi davranmalarına ses çıkarmıHepsinin içine ezği veren bu çılgın yordu. Dermanı çoğaldıkça zor artıyordu, dü«üncenin hazzmı kızın baska bir sözü beyaz rüyalar daha uzunlaşıyordu. Yabaltalamıstı. O, keşiye karar verilirse ra sarmakta beceriklilık göstermiş olan ilk nöbetin kendi tarahndan ahnacağını eller, şimdi o emeğin karşıhğını aramaksöylemişti. Bu, kendilerinden üstün gö ta çok insafsız davranıyorlardı, delıkanrünmek hırsını belirttiği gibi tehlikeli ih lıyı enikonu hırpalıyorlardı. Hele ana timallere de yol açacak bir durum de kadınla Jozefin, rüya işlemekte ve kolmekti. Çünkü, ilk keşiyi alanın delikan larmı çember, dudaklarını sünger gibi lıyı kazanması, kendine bağlaması, öbür kullanmakta yarışa çıkmışlar gibiydi, lerinden uzak tutması mümkündü. Za Mustafayı, kendi keşiklerinde yeni başten hepsinin içinde de bu emel dolaşıyor tan dermansızlığa düşürmekten çekinmidu. Gece nöbetinde ilk olmak isteyışle yorlardı. rnv'n temeli bu fikre dayanıyordu. Delikanlıyı bu gece hücumlarından Bundan dolayı beş kadın iizüntü ge çok fazla üzen, sıkan ve bezdiren bir çîrip duruyordu, işin içinden nasıl çıka zorlayış daha vardı:"Baş duacının sırnacaklarını kestiremiyorlardı. Nihayet ana, şıklığı. Herif, hastanın iyüeştiğini görür ortaya bir mülâhaza attı: görmez paçalarını sıvamış, dılını zağla Jozefin, dedi, ne dediğini bilmiyor, mış, hulyasma katmerli kılağı (cilâ) verabuksabuk konuşuyor. Gürültüden, evi mış, delikanlıyı baştan çıkarmak yolunmize girip çıkanların çokluğundan sinır da savaşa girişmişti. Gün doğarken geleri bozulmuş olsa gerektır. Kendı^ini liyor, saatlerce çene çalıyor, bir sürü mahoş görelim, densizliğine kırmıyalım. İşe sallar sıralıyor ve Mustafanın başını ağn gelince: Ben yaşa göre keşik alınmasını içinde bırakıyordu. O, hemen her gelışte doğru buluyorum. En yaşlımız, ilk ola şu sözlerle sıkıntı örmeğe başlardı: rak keşiye girer. Allah ve oğlu benim<.ağzımla seJozefinden başkası bu fikre karşı koy ni kutluluyor delikanlı. Sen kilisenin öz mak istemedi. Çünkü, ana kadının hasta oğlu ve pek şerefli kahramanı olacaksın. iizerinde kurabileceği haz ağından hiçbiri Giderken de hiç değışmiyen §u teker' ürkmüyordu, kendilerinin genclik, kör lemeyi tekrar ederdi: pelik, ateşlilik bakımından tasıdıkları üs Gökten sana bakıyorlar. Kirden tünlükle o ağı hemen kıracaklannı, bin kurtulmanı bekliyorlar. Elini çabuk tut l erkek değerindeki delikanlıyı kendi benki Allahı ve oğlunu bekletmek felâket liklerine bağhyacaklarını umuyorlardı. getirir! ~ Yalnız Jozefin, ayak diriyordu, «onun r Mustafanın macarca bildiği anlaşılgözü ilkin beni gördü, kendisile ilk gö dıktan sonra dilmaç aramağa lüzum kalrüşmek hakkı benimdir» deyip fikrinden dönmek istemiyordu. Lâkin o da en so • mamıştı. Baş duacı o dili çok güzel ko^ nunda, öbürlerinin durumuna geçti, «pe nuşuyordu, kadınlar da şöyle böyle meki, öyle olsun, ilk nöbete büyük ablam \ ramlannı ayni dılle anlatabiliyorlardı. Onların, müşterek kaygu ve duygulannı girsin» dedi. anlatmak için dile ihtiyaclan da yoktu. Bu anlasmadan sonra elbirliğile gene Ağızları, ana dillerini bile unutacak katımar yapıldı, yaraların sargılan değiştidar başka şeylerle meşgul oluyordu ve rildi, dalgm görünen hastaya süt içirildıllerinden ziyade kolları konuşuyordu. di, üstü örtüldü, sonra yanıbaşında çev • Fakat baş duacı için konuşmak, hem de relenerek fiskosa girişildi. Sanki biribi rini kıskanan, biribirinin kirli çamasırla bol konuşmak lâzımdı ve bu sebeble nnı ortaya atan onlar değilmiş gibi tatlı Mustafanın macarca bilişi onun çok hotatlı konusuyorlardı. Hastanın saçlan, şuna gitmişti, hatta bunda bir uğur se kaşları, ağzı, burnu üzerine aytışmalar zinsemişti, hulyasma kolay ve çabuk kayapıyorlardı. Hepsi bu dermansız Türk vuşacağını umar olmuştu. te yaman güzellikler buluyorlardı. On Genc akıncı kadınların dileklerine lara göre sıtmaya tutulan bir aslan, an karşı arılar kucağmda kalan bir çiçek cak bu yaralı Türk kadar güzel görü gibi davranıyordu, istenilen şeyi veriyornebilirdi ve yuvasından düşürülen hiçbir du, fakat kayıdsız kalıyordu. Baş duakartal, o düşkün durumda, bu dalgm de cıya da gizli bir istihza ile karşılık verilikanlı kadar heybetli olamazdı. yordu. «Hele bir iyileşelim, kendimizi Bu, hakıkat üzennde dilbirliği ya toplıyalım, düşünmeğe yol bulalım, sonpıyorlardı, lâkin hastanın kendilerince ra seninle anlaşırız» demekten başka bir en büyük meziyet teşkil eden iç güzellik şey yapmıyordu. Lâkin sessiz ve telâşsız leri üzerinde konuşmaktan çekiniyorlar plânını çiziyordu. Nerede ve kimin evindı, onların zevkini kıskanç bir gizletiş de bulunduğunu, arkadaşlannm kaç kişi olup nerelere yerleştirildiklerini birer le kendilerine saklıyorlardı. Işte genc akıncı Mustafa böyle bir birer öğrendiği gibi Sebenikoda kaç asmuhitte, böyle şartlar altında ve böyle ker bulundurulduğunu ve bunlann ne çeihtıraslar ıçınde uzun bir bakım devresi şid silâhlar taşıyıp nerelerde yer aldıklageçirdi, yaralarından kurtuldu, inanıl rını da inceden inceye sorup bellemiştı. Artık savuşmaktan, arkadaşlarını da maz bir hızla eski gücüne, kuvvetine kabirlikte alıp ölüm halinde de biricik tatlı vuşmak yoluna girdi. Artık odada dolaşıyordu, bol vemek yiyordu, gün başma rüyasını teşkil eden kutlu yurda dön mekten başka birşey düşünmüyordu. Bu gürbüzleşiyordu, güzelleşiyordu. Bu iyileşme günlerinin daha başlan fikrı sezdirmemek için şımdı kadınlara gıcında kadınların sırnaşıklığı yüz gös daha sıcak davranıyordu, kendilerıne ıtermişti. Her gece onlardan biri üzüntü smmış gibi görünüyordu. Gittikçe çoğaveren bir hâz perisi gibi delikanlmın ba lan bu tatlılık, günlerce bir taraflı kalan şı ucuna dikiliyordu, sessiz bir ağışla gece sefalanna bambaşka bir çeşni verdizavalhyı sanyordu, kelimesiz bir aşk ğinden altı kadın büsbütün zivanadan ilâhisi üfliye üfliye onu ter içinde bıra çıkmışlardı, gündüzleri de keşiğe girmek kıyordu. Mustafa, karabasanlı düşler hırsına kapılmışlardı. Her biri bu değiden henüz kurtulurken gözü önünde açı şikliğin kendine münhasır olduğunu ku lan bu beyaz ve konusur rüvalardan son runtuluyordu ve bir yolunu bulup öbürderece üzülüyordu. Hele ilk günlerde. lerini açığa atmak ülküsüne sarıhyordu. (Arkan yarın) bovnuna dolasan her kol. yeni bir yara gi Danişevski, Buradenko ve Luray dün ÜniverÇarşamba günü bir tec sitede birer konferans verdiler ve cok alkıslandılar rübe sayımı yapılacak Nüfus sayım gününün yaklaşması dolayısile faaliyet gittikçe artmaktadır. Dün de şehrin muhtelif yerlerinde sayım memurları toplanmış, kendilerine sayım defterleri tevzi edilmiş ve vazifeleri hakkında izahat verilmiştir. Bu meyanda asıî sinemada da sayım memurlarına teblı gat yapılmıştır. Vniversitede toplantt İstanbul cihetindeki sayım memurla rının mühim bir kısmı bugün öğîeden sonra saat on beşte Universıte konferans salonunda toplanacaklar, Eminönü kaymakamı Raaif tarafından kendilerine izahat verilecektir. Genel Direktör vekili geliyor îstatistik Genel Direktörü Celâl ile Isviçre nüfus genel dırektörünün yarın sehrimize gelmeleri beklenilmektedir. Celâl yarından sonra radyoda sayım me murlarına hitaben mühim bir diyevde bulunacaktır. B\mdan baska yarından itibaren radyoda sayım konferanslan başlıyacaktır. Sefaretler ve konsoloshaneler Sayım merkez bürosu dün sefaret ve konsoloshanelerde bulunanların sayıma ne suretle dahil olacaklarını tesbit etmiş ve kendilerine bildirmiştir. Sayım tecrübesi yapılacak Başbakanlıktan gelen emir üzerine çarşamba günü bütün memurlar bir sayım tecrübesi yapacaklar ve buna iştirak edecekler resmen mezun addedileceklerdir. Misafir doktorlar konferanslarını verir ve dinlenirken ADÜYEDE Üç komîserin tecziyesi istendi Behzad, Dursun, Hasan, Seyid ve Sadık isimlerinde beş kişinin; tahkikat yapmak bahanesile; hürriyetini selbet mekle suçlu komiser Asım, komiser Şe rif ve komiser Ibarhim haklarında Ağırceza mahkemesinde devam etmekte olan muhakeme bitmiştir. İddia makamında bulunan Müddeiumumî muavinlerinden Muhlis iddiasını serdetmiş ve suçluların «bir vatandaşı şahsî hürriyetinden mahrum etmek suretile vazifelerini suiistimal eyleme» cürmünden dolayı tecziyelerini istemiştir. Suçluların vekili müdafaa yapmak için mahkemeden müsaade istemiştir. Bu istek yerinde görülerek dava başka güne bırakılmıştır. Sehrimize gelen misafir Sovyet dok torları dün. Üniversitemizde birer konferans vermişlerdir. Dr. Danişevski, Dr. Buradenko, Dr. Luray saat 2 buçukta Üniversiteye gıtmişler, profesör ve talebeler tarafından karsılanmışlardır. Konferans salonunda bü>oik bir kala balık dost memleket bilginlerini bek liyordu. Üniversite Rektörü Cemil Bılsel dinlevicilere misafir Sovyet bilginlerini takdim ve iki memleket arasındaki kültür bağlarından bahsetmiştir. Birinci konferansı Dr. Danişevski vermiş, Rusyada tıb tahsilinin inkişa fını anlatarak çok dikkate değer bir hulâsa yapmıştır. îkinci konferans Dr. Luray tarafın dan verilmiştir. Bilgin konferansma «güzel türkçeni zi bilmediğim için yabana bir dille konuşacağım. Fakat yakında, size sevimli lisanınızla hitab edeceğimi umuyoruın.t diye başlamış ve en eski tıb teşekkülü olan Moskova Tıb cemiyetinin selâm larını alkışlar arasında tebliğ etmiştır. Profesör konferansını Sovyet hüku metinin tababete verdiği önemi anlat mıya hasretmiştir. Profesör, «hergün okumıyan doktor değildir» düsturunun manasını çok ivi anlıyan Sovvet hüku metinin doktorlan mütemadi bir' tetebbu mecburıyetine tâbi tuttuğunu, avni zamanda bu sahada birçok kolaylıklar temin ettiğini anlatmıştır. Moskovada açılan «Tekâmül kurslaru nın, Rusya nın her tarafından gelen doktorlar için kıymetli bir kaynak olduğunu söyliyen profesör, geri kalmış bir doktorun za rarlı olduğunu, bunun için Tekâmül kurslanna her üç senede bir mutlaka iştirak mecburiyetinde olan Sovyet doktorlarına, hususî bir kanunla her türlü kolaylıkların gösterildiğini ilâve etti. Son konferansı profesör Buradenko vermiştir. Sovyet bilgini, sözlerine Moskova Üniversitesi Tıb Fakültesinin selâmlarını bildirerek başlamıştır. Konferansını «Cerrahî hastalıklarm tedavi ve tedris usulleri» mevzuuna hasretmiş ve bu husustaki uzun incelemelerinin sonuclarını ve Rusyada tatbik edilen sistemi anlatmıştır. Dost memleket bilginlerinin konfe ransları alâka ile dinlemiş ve hepsi de ayrı ayrı alkışlanmıştır. Konferanstan sonra Üniversite Rek törü Cemil Bilsel Hukuk Fakültesi kabul salonunda 200 kişilik bir çay zivafeti vermiştir. Cayda SoN'yet büyük elçisi Karahan Yoldaşla, İstanbul konsolosu Gaikiz Yoldaş ve bütün Türk vt ecnebi profesörler hazır bulunmuşlar dır. Şölen bir saat sürmüştür. Saat 18,30 da toplanacak olan Türk Tıb cemiyetine şehrimizde bulunan değerli misafirlerimiz Sovyet profesörleri de gelecekler ve aşağıdaki konular ü zerine söylevlerini vereceklerdir. Bu toplantıya bütün hekimler davetlidir. Günün konuları: 1 Akci^er hastalıklarında vagusa nesthesiesfne dair: Prof. N. Burdenko. 2 Malaryanın klmik tasnif ve te davisine dair: Prof. Roman Luria. 3 Tabıî ve sun'î kükürtlü banyoların tedavide kullanılmasına dair: Prof. G. Danischevski. Misafirlerimiz bugünkü Tıb Cemiyeti içtimaında bulunacaklar Bir istimlâk bedeli davası Temyize gitti Geçen sene Çemberlitaşta Geyziati Lisesinin bulunduğu bina yanmış; sonradan Uray bina arsasında yollar açmıştı. Bina sahibleri açılan bu yollardan dolayı Uraydan istimlâk bedelini istemişler; fakat yol için istimlâk bedeli verilemi yeceği ileri sürülerek istenen para veril memişti. Hukuk mahkemesinde bina sahiblerinin açtığı dava neticesinde Urayın üç bin lıra vermesıne hükmolunmuştur. Urayca bu hüküm temyiz edilmiş oldu ğundan bu hafta içinde Temyiz mahkemesinde mürafaa yapılacaktır. Mürafaada hazır bulunmak üzere Uray avukatları dün akşam Ankaraya gitmislerdir. Demz ışçıhgı Ekonomi Bakanlığı bir kanun hazırlıyor Ekonomi Bakanlığı tarafından denîzciler ve gemiciler için yeni bir i§ kanunu projesi hazırlanmaktadır. Bu projeye aid ilk etüdler yapılmak üzere geçenlerde Deniz Ticaret Direktörlüğünde ilgili bütün deniz sosytelen delegelerinin iştirakile genel bir toplantı yapılmış ve ihzarî bir proje hazırlan ması işi özel bir komisyona bırakılmıştı. Deniz Ticaret Direktörlâğıle Denizyolları, Vapurculuk Sosyetesi, Şirketihayriye ve Liman Sosyetesi delgelerin den mürekkeb olan bu komisyon dün Deniz Ticaret Direktörlüğünde toplanarak bu projenin hazırlıklarile meşgul olmuştur. Komisyon denizcilerimizin bütün ih tiyaclarını ve durumlarını gözönünde buIundurarak gerek denizciliğimizin inki şafı, gerekse gemicilerimizin daha istikballi ve verimli bir mesleğe sahib olmaları yolunda hazırlıyacağı proje ile ö ııernli bazı tekliflerde bulunacaktır. Ozel komisyon işini bitirdikten sonra gene, ilgili bütün deniz sosyetelerinin iştirakile genel bir toplantı yapılarak ha zırlanacak olan ihzarî proje okunacak ve proje son şeklini aldıktan sonra DeLİz Ticaret Direktörlüğü tarafından Ekonomi Bakanlığına gönderilecektır. Üsküdar tarafı Hastane için daha iki ay bekliyecekler Üsküdarda Zeyneb Kâmil hastanesinin lâğvedilerek doğumevi haline geti rilmesi ve bu suretle Anadolu yakası nın hastanesiz kalması ötedenberi birçok dedikodulan mucib olmakta idi. Evvelki gün bir hastanın Usküdar doğumevine kabul edilmemesile bu bahis gene tazelenmiştir. Sağlık Direktörü Ali Rıza dün bir muharririmize bu hususta şunları söyle miştir: « Üsküdardaki doğumevine yalnız polis' vak'alannda yaralananlarla son derece müstacel olan hastalar kabul olunur ve bunun için de doğumevinin bir talimatnamesi vardır. İki aya kadar Haydarpaşa Nümune hastanesi açılacakhr. Buradaki 250 yatak bütün ihtiyaca kâfi gelecektir.» KVRVMLARDA Gayrimübadillerin istihkakları Gayrimübadiller Cemiyeti idare he yeti muntazaman toplanarak gayrimü badillere aid istihkakın biran evvel ta mini teşebbüsleri üzerinde müzakereîer de bulunmaktadır. Heyeti idare azaları muayyen içtima günlerinden başka, cuma günleri de cemiyet merkezinde bulunarak alâkadarlann cemiyete aid işler üzerinde fikirlrını almaktadır. İdare heyeti ileri gelenle rinden biri bono tevzii etrafında bir yazıcımıza şunları söylemiştir: « Şimdiki halde bir bono levzii mevzuu bahsolamaz. Tevzi edilen bo noların çoğu henüz imha edilmiş değıl dır. Bugün yapııan teşebbüsler nakdî bir tevzi istihsaline matuftur. Bu, pck perişan olan gayrimübadıl ahvalım bir dereceye kadar düzeltebilecek ve eideki bonolann kıymetlenmesine de yardım edecektir. GayrimübacRl bir parçacık olsun ihtiyacdan vareste kalırsa şüphe yok ki elindeki karşılığının mevcudiyetinde asla tereddüd etmediği bonosunu gidip yok pahasına sarrafa vermez.» Paşabahçe fabrikasında dışarı bırakılmıyan amele tnhisarlar Umum Müdürlüğünden dün şu mektubu aldık: «Gazetenizin 29 eylul 1935 günü çıkan 4086 sayısmda (Halkın şikâyeti) başlığr altında; 1da remizin, Paşabahçe fabrikasında ça lışan işçilerini zarurî ihtiyaclarını def için dışarıya çıkmaktan menettiği ve çıkanların gündeliklerini kestiği yazıl mıştır. Hakikat şundan ibarettiı Adı geçen fabrikamızda bir takım işçilerin sabah ve öğle iş saatinden ikişer saat sonra ve hergün muntazaman, ü çer beşer dışan çıkma bahanesile işle rinden ayrıldıkları dikkati çekmişti. Bunun bir cetveli tutuldu. Ve anlaşıldı ki, ağustos içinde 64 kişi iş saatleri a rasmda hergün birdüzüye yarım saatten bir saate kadar işlerinden ayrılıyor. Normal bir adam için gayritabiî ol duğu aşikâr olan bu halin önüne geçilmek ergesile bu işçilerin eksildikleri vakit kadar gündelikleri eksiltildi. Bunun neticesi de pek çabuk göründü. İşçiler bu itiyaddan vazgeçtiler. Eksilti • len gündelikleri de eylulün yirmisin denberi geri verilmiş bulunuyor. SOSYETELERDE Elektrik tarifesi ipka edildi Elektrik tarife komisyonu elektrik tarifelerini tetkik ederek elektrik fiatlerini ipka eylemiştir. Son üç aylık taçife tasdik edilmek üzere Baymdırlık Bakan lığma gönderilmiştir. uencliğin spor terbiyesini belli amaçlara çevirmeliyiz (Basmakaleden devam) ancak kışlada ve orduda görülebilır. Onu hafife almamak hesabına bile spor teşkilâtlarile askerlik hayatı arasında açık bir fark bulundurmak bizim fikrimizce daha yerinde olur. Buna mukabil biz sporun bütün memleketimizde esaslı ve ulusal bir teşkilâtlandırılmağa tâbi tutulmasını ıstıyoruz. Bu teşkilâtta her tarafın husıısî hareketlerine serbestiik verilmekle beraber butün memlekette yapılacak spor ışlerinm genel bir kadro ile çerçevelenmesi lâzımdır. Bu işle hükumetimizin daha yakından, daha köklü ve özlü bir yöntemde ilgılenmesi lâzımdır. Memlekette yapılabilecek bütün sporlarla bunlardan daha çok yapılacakların bir tasnifi ve adeta kanun mahivetinde temellı kaideleri kurulmak gerektir. Sporun belli usuller altında köylere kadar yayılmasını amac edinen veoyeni bir çalışmaya ihtiyac görüyoruz. Meselâ sahillerde deniz sporu yapılır da ülkenin iç taraflarında ayni şeyler yapılamaz değüdir, ve günün birinde £ar»za îstanbulda yapılacak bir yüzme yanşının türlü marifetlerinde bir Konyalmın ve bir Kayserlinin birinci gelmeleri daima imkânlı olup eğer teşkilâtını ve tatbıkatını hakkile tanzim edebilirsek Türk sporculuğunda bu türlü sonuclar görmeğe şimdiden hazırlanabiliriz. Mevcud bütün teşkilâtlarma rağmen sporun bizde şimdiye kadar azçok başıbozukluktan kurtulamamış olduğunu kabul ve itiraf etmekliğımiz zarurıdır. Biz ışte bu başıbozukluğun yerine derhtoplu ve çok kuvvetli adeta resmî veya vanresmî, herhalde en sonunda başı devlete bağh bir teşkilât konulmasını istiyoruz. Cumhuriyet Halk Partısinin son yıllarda bu iş üzerinde ve ıçeride, dısarıda tetkikler yapmakla uğraştığmı sanıyoruz, ve öyle umuyoruz ki bu tetkikler meseleyi artık ortaya atacak kadar ilerüemiştir. Oradan bashvacak bir hareket bütün memlekette kurulması ve bütün memlekete şamil bir ahenkle yürümesi gerek spor teşkilâtına çok güzel bir baslangıc olabilir. YUNUSNADt Tramvay sosyetesinin ödediği Taksit Tramvay Sosyetesinin İstanbul şehri namına Cumhuriyet Merkez Bankasına yatırmağa mecbur olduğu bir milyon yedi yüz bin liradan birincitesrin taksiti olarak 15 bin lirasını dün Merkez Ban kasına yatırmıştır. Düzeltme Ölümünü dünkü sayımızda yazdığımız tecimen Lutfi Yazıcının cenazesi dün saat onda kalkacağı yazılmışsa da bugün saat onda Suadiyedeki köşkünden kaldırılarak Eyübdeki aile mezarına gömüle cektir. Düzeltiriz. , ^ C. H. PARTÎSİNDE Nahiye kongreleri bitti KULTUR tŞLERt Azlık ve yahancı ilk okullarınm kadrosu Azhk ve yabancı ilk ve ortaokullara aid kadrolar dün ikmal edilmiştir. Azlık okullann ilk kısımlarına aid kadrolarda yapılan değisikliklere aid liste dün bu okullara tebliğ edilmiştir. Yabancı okullarla azlık okullannın orta kısımlarında hiçbir değişiklik yapılmamıştır. Genel Nüfus Sayımı 20 İLKTEŞRİN PAZAR GÜNÜ Sayımm bittiji haber verilincîy e kadar evden çıktnak yasaktır. Çıkan'ar. için para ve hapis cezası vardır. Başvekâlet îstatistik Vmum Müdürlüğü Cumhuriyet Halk Partisi nahiye konMesele, işçinin dışarı çıkmak darlığıgreleri dün bitmiştir. Kongrelerde verinı tazyik olmayıp o bahane ile iş başmlen kararlardan nahiyelerce halledilmi yecek olanlar Parti merkez başkanhğına dan hergün ayni vakitlerde ayrılması nın önünü almaktan ibarettir. Keyfiyebijdirilecektir. tin bu yolda düzeltilerek neşrini saygıİzmir Parti başkanı buraya lanmızla dileriz.> geldi Cumhuriyet Halk Partisi İzmir Vilâ yet idare Heyeti Başkanı Bahri Doğan sehrimize gelmiştir. Bugün İzmire ha reket edecektir. İYİ EV KADINLARININ KOŞUB gittikleri yer: ORZODt BAK müessesatıdır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: