CUMHURÎYET 19 Ağustos 1935 Küçük hikâye Muharririn karısı = Ne iyi ettiniz de geldiniz yav rum! Nasılsmız bakayım cici Klotild? Klotild mi? Fakat madam, niçin bana Klotild diyorsunuz? Sahi yanıldım, kocamz nasıl gü zel Lilyan? Ben Lilyan değilim, madam, sizi anlıyamıyorum! Beni anlıyamıyorsunuz ha Rene? Oturun da konuşalım. Biri matem elbiseli, yüzü gözü yorgun; öbürü çok şık ve yüzünün hatlarını geren heyecanına rağmen ma sum halli iki kadın. Loren Loransinin ölümündenberi birçok hayalâtın top landığı çalışma odasmda bu garib ga rib cümlelerle konuşuyorlardı. Harbi takib eden edebiyat zavallılığım ay dınlatan istidadların en ilerisini taşı yan bir san'atkârm nasıl bir kazaya kurban gittiğini hatırlarsınız. Ona bütün şehir, hatta bütün memleket ağlamıştı. Loren Loransiye caddede bir oto mobil çarpıp kafasını kaldırıma vur muş ve zavallı san'atkâr iki saat sonra, kendine gelemeden, karısının kolları arasında can vermişti. Kendisı ancak kırk beş yaşında idi. Son iki kahramanı, Flotildle Lilyan gösterdikleri nümune ile, kadmlarm hassasiyetlerini artırmıştı. Bu felâ ketten sonra, üç ay, çok uzun üç ay, geçmişti. Herkes sayfiyeden döndüğü vakit, tiyatro direktörleri onun eser lerini tekrar temsil ettirmeği, kitab cılar bir tabi yapmağı düşünmüşler di. Basın (matbuat) alanmda, bir te cim (tüccar) lisanile, Loren Loransi den ve muhakkak bırakmış olduğu ba sılmamış eserlerden ve ki onun hayranı olan birçok kadmlar ondan en nadir nümunelerin kendi ellerinde bulun duğunu söylüyorlardı muhaberatın dan bahsetmişlerdi. Fakat tabiî olmı yan bu gürültü birdenbire, Madam Loransin gazetelere verdiği bir ilânla kesilmişti. Bu ilânda, ölünün vasiyeti ü zerine, bütün yan kalmış eserlerinin yakıldığını bildiriyordu. Muhaberata gelince Madam Lorans biricik varis sıfatile bu hususta her hakkmı sakladı ğını beyan ediyordu. Eh söyleyin bakalım Rene, sizi dinliyorum. Madam Lorans, ziyaretçinin yalvarır gibi duran gözlerinin ıçine baktı. Çok mahçubum, Madam. Geçen sene bana nekadar iyilik ettiniz, neka dar müsamaha gösterdiniz... Sizin hayrammzdı, Flotild o si zi seviyordu, Lilyan. Ben de kabul et tim. Benden ne istiyorsunuz? O kadar... Artık cesaret edemi yorum. Endişe içindesiniz, değil mi? Anlıyorum... Kocamz? Yavrularım, madam. Anlıyorum... Gerçi Lorans bir çok kâğıd, senaryo, proje bıraktı. Banların bir listesini yaptıktan sonra hep sini yaktım. Vasiyetnamesinde öyle istiyordu. Vasiyetnamesini nasıl olmuş ta yazmıştı, o ki yarını hiç düşünmezdi? Madam Lorens ayağa kalkarak ge niş bir çekmece açtı: Muhaberata gelince, işte mek tublar burada. Bunlan da, herşeyde olduğu gibi, intizamla tasnif ederdi. Bu köşede hissî mektublar, kadm mek tubları bulunur... Buna ancak bir gö: atabildim. Madam Lorans kordelâ ile bağlanmış kâğıd paketlerini gösteri yordu. Ferağat ve kederin yüzüne ilâve ettiği renksizlik ve sertliğe rağmen ge ne, ocağını az kalsın tehlikeye düjürecek olan bu yabancı kadmdan daha güzeldi. Zannederim, diye tekrar başladı Flotildin mektubları son paketten bir evvelde, ve Lilyanmkiler de son pa kette. Dostluğunuz bellibaşlı iki safhaya ayrılmaz mı? Evet madam, dostluğumuz belli Binet Valmer'den Sivrisinek var mı, yok mu/ Bir kari «Var, hem de 3 5 yaşında!» diyor Duymadıklarımız ve bilmediklerimiz başlı iki safhaya ayrılır. «Dostluk» kelimesinde biraz durak lamıştı. Sonra devam etti: Bunu kıskanmıyordunuz, ma dam. Siz bile bana bir dost muamelesi yapıyordunuz? Size gene dost muamelesi yapıyorum, Rene... Kocanız ve çocuklarımz dan ötürü sizi korkutan bu mektubları almağa geldiniz, değil mi? Bunları size vereceğim. Okumadım bile. Yalvarırım, Madam, beni affedin. azetedeki kibar ve asil ilânımzı gördüğüm vakit, şairin yüksek fikrine iştirak ettiğinizi zannetmiştim. Bir san'atkârın hayatında halkm tjilmemesi lâzım gelen o kadar gürültü, o kadar htiras ve sefahat, san'atinin affettire bileceği o kadar hatalar vardır kü... Ölmezden evvel, satışa çıkarılması nı menettiği herşeyi madem ki yaka caksmız, ben de bana bunlan iade et menizi yalvarmağa geldim... Kocanız için, çocuklarımz için... Loren Loransinin namı için siz bu tamamlanmıyan eserleri yakacak sınız... Madam Lorans acı acı gülerek: Tamamlanmıyan eserlerinizi si ze vermiyeceğimi söyledim mi, Rene? dedi. Klotildin mektubları imza için Lil yana verilmiş olsa, belki Lilyan bun an imzalamaktan çekinirdi ve eminim ki, Rene, bu iki acayib insanm mek tublarmı görseniz utanırsmız... Fakat Madam hani siz bu mek tubları okumamıştınız! Yalnız karıştırdım, yavrum, yalnız karıştırdım. İşte bakm... Madam, duygularımı size nasıl anlatayım? Zahmet etmeyin, ben size söy üyeyim: Şimdi size emniyet geldi... Ateşe bakıyorsunuz, değil mi? Evet, ocağı yaktım, çünkü birinciteşrin başlangıcı çok rütubetli oluyor. Mektublarınızı oraya atmayın, eve döndü ğünüz zaman, rahat kafa ile, onları okursunuz. sizi buna, mektubları okumaa mahkum ediyorum. Başüstüne, Madam, fakat.. Tekrar ediyorum, buraya geli şim, size bu mektubları vermek içbv olduğu kadar benimkileri de almak i Japonyadan Koreye tünel Tarihî roman : 20 Yazan: M. Turhan Tan Juler Vernein bir zamanlar hayal teAnadolu yakasında sivrisinek olup ol1 lâkki edilen buluşları içinde, aya ve yılmadığma dair açtığımız anteke devam dızlara seyahat hikâyelerinden başka, ediyoruz: gerçekleştirilmemişi kalmadı. Beşeriyet, Sivrîsinekleri görmeğe her gün, fennin yeni bir harikası kar şısında kalıyor. Şimdi de Japonlar, seyyah getirsek! Soruyorsunuz... Sivrisinek var m ı Japon adalarından Kore yanmadasma kadar bir denizaltı tüneli kazmağa te yok mu?.. ' şebbüs ediyorlar. Bazı memleketler varmış ki sivrisi nekleri kitablarda okur ve resimlerim ', Tünel, 150 kilometroluk muazzam bir l e y ol görürlermiş! Ah ne mutlu o insanlara. ? acaktır^lnşaat on sene l sürecek. le e m a o l a c a k y bir milyar 500 Istanbulumuza gezgin çekmek içir karşı büyük bir birçok şeyler düşünülüyor. «Gelin gö ve Japonyada rün! Seyri bedava! Hem sağ, hem can deva teşkil edecektir. Bu kadarı da fazla ! lı» diye reklâmlar yapılsa! Pek çok pratik görgü meraklıları çekilir! Anadolu Şimalî Amerikada, Ohioda oturan hattı, banliyö civarları bu hususlarda John Porter isminde bir adam, komşugörülecek yerlerdir. sundan. 1865 senesinde, ariyet olarak bir Cazbandla ülfet peyda ettikten sonra kitab almış ve kitab hususunda âdet olsivrisineklerin vızıltıları artık vız ge duğu üzere geri vermeği unutmuş. liyorsa da ah o yakıcı, kabartıcı (ve heAradan yıllar geçmiş, Porterin kom le aşılayıcı) sokuşları olmasa. şusu ölmüş, kendisi başka yerlere gitZehirlere yavaş yavaş alışılırmış. A miş, nihayet bir gün, mahud kitab ak caba sivrisinekler de alıştılar mı, yoksa lına gelmiş. Hemen paçaları sıvamış ve o zehirler kendi tesirlerini kayıp mı et komşusunun varislerini aramağa baş tiler? iki sene evvel azaldığını görüyor lamış. Seneler senesi aradıktan sonra duk. Halbuki bu sene daha eski sene bu varisleri bulmuş ve kitabı iade et lere (maazallah) dönüyoruz gibi! miş. Biçare adam «70 senedenberi vicFeneryolu Bağdad caddesi No. 184 te dan azabı çekiyordum> diyormuş. N. B. Özeda 52OO kilometrelik ş o s e Tarih kitablarmda yazılı olan «Voyvoda baskını» hâdisesini, Türk ordusu vukuundan evvel nasıl öğrenmişti? Göziin yapmağa çalıştığı hakareti dilin apaçık haykırması Mustafanın sinirlerini oynattı ve genc akıncı posbıyık tut sağın yakasına yapışarak onu köksüz bir ağac gibi salladı, ürkütücü bir sesle haykırdı: Bre ağıl çocugu. Sen kim oluyorsun ki bana acıyasın. Üstelik önüme ö lüm koyasm? Herif, böbreklerini yerinden kopanp ağzına getirecek kadar sert olan bu tartaklamanın acısile inlerken fikrini de kekeliyordu: Voyvada size pusu kuruyor, siz ayağmızla o pusuya doğru gidiyorsunuz. Ben bunu söylemek istedim. Voyvada ve pusu sözü küçük akıncının pençesini gevşetti, Mihal de böbreklerini kusmaktan kurtuldu. Fakat Mus tafa, onun yakasını henüz koyuverme mişti, soruyordu: dan çıkıp baskın yapacaktık. Voyvada böyle düşündü ve böyle davranacak. Bunu niçin Mahmud Paşaya söyIemedin? ] Dedim a. Voyvadadan korktum. Lâkin senden gördüğüm iyilik o korkudan üstün çıkıp yüreğimi değiştirdi. Demek sen iyilik kadri biliyorsuri. Biz de insanız yiğitim, bizim de yüreğimiz var. Hoşuma gitti posbıyık. Böyle davranırsan şeninle kolay anlaşırız. Ben de öyle istiyorum, sana dost olmak, senin dostluğunu kazanmak diliyorum. Vardır, vardır! Anadolu tarafında sivrisinek var mı, sorgunuza cevabım: Erenköyünde Altıntarlada Sahrayi cedid camisine yakın oturuyoruz. Eve her gün filit sıkıldığı halde hiçbir gece rahat uyumadığımızı söylesem müba âğa etmemiş olurum. Mübarekler ordu halinde hücum ediyorlar, insana gündüz bile uyku uyutmuyorlar. Bu semtte kime sorsanız herkes sivrisinekten şikâ yetçidir. Binaenaleyh sorgunuza cevab şudur: «Anadolu tarafında sivrisinek vardır, vardır, vardır! Hem de mebzulen vardır.> Çok dileriz ki sivrisinek mücadelecilerine açtığınız mücadele müessir olur da biz de çoktandır hasret kaldığımız uykuya kavuşmuş oluruz. Erenköy: Orhan Sivrisinekler beş yaşında Gaeetenizde sivrisinekler hakkında malumat isteniyor. Cevab veriyorum: V ı «Kadvköyünde sivrisinekler mevcud ve çindir. '^ıc c , " i ı o " i ı ">TPP n n her biri üç, beş yaşında ve gayet faal Veriniz! Evet, işte onun güzel dir!» Necmeft>n yazısı. Aman, okumaymız! Ne diye okuyayım? Keyif için yazdığı ve tashih etmeğe vakit bula madığı bütün yazılarını yakmamı söylemişti. Size çalakalem yazıyordu... Okumayınız, okumağa hakkmız yoktur! Hayır, hakkım yoktur. O, ne dü şüncelerinin doğurduğu hayallere, ne de sevki tabiisine dayanamıyan bir dâhi çocuktu. Bana bütün aklından ge çenleri söyler ve ben de bunun hayranı olurdum. Herhalde size de bana söyledikleri gibi yazmış ve siz de bunlara hayran olmuşsunuzdur. Affedersiniz, Madam, affedersi niz. Sonra tashih eder, çizerdi. Asıl güzelliği orada idi. Istırab, zorluk çe ker, uğraşır, uğraşırdı. Kaçışan sami miyeti, kelimelerin karışıkhğında bulmak için kendi kendile mücadele et tiğini nekadar gördüm. Mücadele heyeti birkaç gündiir gayrete gelmiş! Yunan gazetelerine göre (Baş tarafı 1 inci tahifede) Rumların tecim ve endüstri hareketlerini öldürmüştür. Muhasara durumu bütün şiddetıle devam etmekte ve Kalimnostaki örfi idare de kaldmlmamakta oldu ğundan bu adada öğieden sonra saat alti'ia bütün 'nayal durmaktadır. îtaiyanm Habeşistana karşı yaptığı hazırhklann son zamanlarda artırılması dolayısile Rumlara karşı olan tazyikler de fazlalaşmıştır. Italyanlar Rum işçileri, makmistlen, aıle şefi olduklanna bakmı yarak zoria askere alıp Somaliye gün dermektedirier. Gıtmek istemiyenler hemen sürpun dilmektedir. Adalardaki motörlere e! koyan Italyanlar sahibierine hiçbir iazminat vermeden alıp Afrikaya gönderiyoriar. Oniki Ada Rıımlarının Adalardan dışan çıkmalar: menediimiştir. Sağlıklan icin gideceklere bile izin verilmemekte dir. Ruhanî dairelerinde dolaşmak istiyen İki üç gün önceye kadar sivrisinek lerden bizim de rahatımız kaçmıştı. Fa Öyle deme yiğitim. Pusu, yaman kat bu bir iki gün içinde sıtma savaşı şeydir. Daha dün Vidin Paşası pusuya kurumunun gösterdiği yararlık üzerine düşürülüp kazıklanmadı mı? rahat ve neş'emiz yerine geldi. Pün ve Küçük akıncının gözbebeklerinde sevImparatora cevab bugün cibinlikleri attık. gili kardeşinin yanık, dökük ölüsü belirMaltepe Feyzullah caddesi No. 25 1912 de, İmparator Guillaume, ken di, içıne taze bir yanış yayıldı, duddkları dini, İsviçre ordusunun senelik manev titredi. Muhittin Gülsuyu caddesinde 10 numarnlı evde ralarma davet ettirmişti. Manevra es O, dedi, pusu değil, büyü idi. Kınasında, hedeflere çok iyi isabetler ya Sabri zılcinli (şarab) yutturdular, . saz çaiıp pan bir neferi bir müddet seyrettikten kökl Halkmı kabahatli? köçeklere göbek attırdılar, dost gorünüp sonra, kendisine şu suali sormuştur: Dün vapurda iki doktor konuşuyor İsviçre nekadar asker çıkarabilir? kancıklık yaptılar. Vidin Paşasma da, ağama da kıydılar. Voyvada bizim lıünlardı. Yüz bin, Sir. Azizim, savaş bütün hızile yapılı Peki, ya iki yüz binkişilik bir düş kâra da, akıncı beylerine de böyle bir yor. Ancak evlerimiz pis, bakımsız. man ordusile karşılaşacak olursanız ne büyü yapamaz ya. Olsa olsa derede, boTeksel sağlık şartlarına hiç önem ve yaparsınız? ğazda, ormanda, uçurumda pusu kurar. rilmiyor. Bence sivrisinek savaşmı halk Tüfeklerimizi iki defa boşaltırız! Biz böyle pusuları kolay kırarız posbıyık. yapar. Evini temiz tutmıyan bir kim Anlamadın yığıtım, anlamak ta isTemiz kan fiati ! senin ve sineklerin saldınşından kızıp temiyorsun. Kurulacak pusu, bildiğin tuAlman İç İşleri Bakanı bir tamim zaklardan değil. Voyvada sizi uyurken mücadelenin eksik veya yok olduğunu neşrederek, kan aşısı için verilecek te bastırmak istiyor. ileri sürmek doğru değildir. Ve saire Bay doktor haksız... Geçen yıl ayni miz kan ücretlerini tesbit etmiştir. Ken Ne yapıyorsunuz, Madam? Şuna baskın desene be herif. Sen Heyecanlarmı ük ve en az sami yerde, ayni temizlik şartları içinde siv di vücudünden taze kan veren bir kim daha tasarladığınız işin adını bılmıyor mî olan, evet en az samimî olan hay risinek olmadığı halde bu yıl bulunması se, ilk 100 santimetro mikâbı kan için sun. Baskın ama pusulu! kırmalarmı ateşe atıyorum, yavrum halkm sağlık şartlarına önem vermeme 10 mark, ikinci 100 santimetro ve kü sinden değil, savaşm bozukluğundan suratı için 5 mark ücret alacaktır. Voyvada düş görüp sayıklamış aGörüyor musunuz, bütün bu yanan Bundan başka, halis ârî kanı veren ma sen bildiğini söyle: Bizi nasıl basa mektublar, Klotilde ve Lilyana yazılan dır. Sinek savaşını halk değil, onu ödev bütün bu mektublar hakikatte, beni af olarak omuzlarına yüklenen kunım ya kimseler, her türlü masraflarını, işle caktmız? fedin zavallı Rene, bütün bunlar ha par, Halk evinin temizliğine dikkatle rinden alıkonuldukları için verilmesi Tunayı geçip te yürüyüşe başlakikatte bir muharrir eğlenmesinden ancak bir yardımcı olabilir. Ve oluyor lâzım gelen tazminatı tamamen ala dığınızın üçüncü günü geceyansında. da. Bilhassa şikâyetin edildiği yerler caklardır. alayından başka birşey değildir! Biz alık alık yatacaktık, siz de üsde temizliğin anlamı bilinmiş ve yapıltümüze çullanacaktınız öyle mi? VARAL I mıştır. Bu hale göre suç sinek sava Biz bir ormanda saklanacaktık; kurumundadır. ovuklar, kovuklar içinde gizlenip izimiz Savaş başkanmdan, olmadığmı iddia belli ermiyecektik. Siz de önünüzde, yaKalimnos, Leros ve îğneada metropolit ettiği mahluklardan bizi gelecek yaz inınızda ne in, ne cin görmediğiniz için lerine bunun için müsaade verilmemiştir. çin olsun kurtarmasmı isterken halkın gelişigüzel yayılacaktınız. O vakit pusu (Arhan var) Kiliseler daima kapalıdır. Geçenlerde bunda suçu olmadığını tekrarlamay divanıharblerde mahkum edilen profe hakkım bilirim.. sörler, doktorlar, avukatlar, kadın, erkek Göztepe Ş. Arat öğretmeoler, talebeler zorla Leros adası istihkâmlannda çalıştırılmaktaduîar. Italyanlar son günlerde Rodos ve bilhassa Leros adasında süel kuvvetlerini toplamakta olduklarından yapmakta Yugoslavya Kralı Aleksandrın ölü oldukları büyük istihkâmlarda ahaliyi münden sonra Paristeki Yugoslavlar, o angarya suretile çahştırıyorlar. radaki yurddaşlan arasında iane topla Bu adalann bütün büyük binalarına mağa başlamışlardı. Bu iane ile, kra'ın Osman Ferid Lutft ve evlerine eî konulmuştur. Bunlardan mezarına bir sadakat ve minnettarlık ni Bu sene Tıb fakültesinî bitiren genc bir kısmı askerlerin oturmasına, bir kıs şanesi olarak konulmak üzere bir Ievha doktorlarımızdan Osman Ferid, mektebi mı da Afrikadan gelen hasta Italyan as yaptırılacaktı. birincilikle bitirmiştir. kerlerine tahsis edilmiştir. Italyanlar îstanbul Üniversitesî Yüksek Muallim Bu Ievha Yugoslav ressam Mitrino Pseremo adasınm esasen az olan ahali viç tarafmdan muzaikle yapılmış ve P a riyaziye şubesi son sınıf talebesinden TeAlbay Halidin kızî Muzafferle kiy Şükrü Saracoğlu ve her iki ailenin birçok .«mi bütün bütün adadan çıkdrmıslardır. riste teşhir edilmiştir. kirdağlı Lutfi de mektebi birincihkîe bi metli genclerimizden Sabahaddinin dü samimî dostları hazır bulunmuş!ard;r. Bu ada Afrikadan getirilecek İtalvan Levhayı kralm mezarına asmak uze tirmiş, memleketine dönmüştür. Sİinleri dün akşam Parkotelde yapılnvş Eğlence sabaha kadar devam etmiştir. hastalan için baştanbaşa bir hastane re Paristen Yugoslavyaya yirmi beş ki Bu değerli genclere hayatta muyaffa tır. Bu aile eğlencesinde îç îşleri Ba Resmimiz genc evlileri ve haline getirilmektedir.» îilik bir heyet hareket etmiştir. kiyetler dileriz. '••anımız. Şükrü Kaya ile Xüzç Bakam' göatermektedir. Saadeüeı Amerikada, kuzey (şimal) Amerîka nın en uc noktası Alaskadan güney (cenub) Amerikanın en uc noktası Pata gonyaya kadar bütün memleketleri birbirlerine bağlıyacak bir otomobil yolu inşasına başlanmıştır. Bu yolun uzun luğu 5200 kilometro olacaktır. Büyük Kanada, Birleşik Amerika hükumetle rile güney Amerikanın başlıca memleketlerinin içinden geçecektir. Yol kuzey Amerikada yalnız büyük Okyanus kıyılarmı takib ettiği halde güney Amerikada sağdan ve soldan, yani hem Atlas Okyanusu, hem de büyük Okya nus kıyılarmdan geçecektir. Kuzey Amerikada yalnız bir taraf tan geçmesi Kanada, Birleşik Amerika hükumetleri çevresinde Atlas Okyanusunu Büyük Okyanusa bağlıyan yloların esasen mevcud olmasından dola yıdır. Yol, çelik ve betondan yapılacak, yüzerce köprü ve tüneller inşa edilecektir. Bu yol için sarfedilecek parayı yolun iinden geçtiği memleketler bankaları emin edecek, bunlara hükumetler de •ardım edecektir. Resmimiz bu yolun alçak arazi üzeinden köprü şeklinde geçmekte olan bir kısmile yolun güney Amerikaya girerken taksim olduğu yönet (istika met) leri gösteriyor. Bu gidişle dileğin yerine gelecek posbıyık. İşte ben ilk dostluğu gösteriyorum, seni at uşağı yapmaktan vazgeçiyorum. Artık yoldaşız, bile gezeceğiz. Şu Voyvada işi biter bitmez seni çoluğuna, çocuğuna kavuştururum, yolum düşünce Demin Mahmud Paşanın önünde evine konuk gelirim. Şimdi şnrada otur. agız açmıyordun, şimdi gevezeliğe kalkı Ben hünkân göreyim şıyorsun. Voyvada korkusunu beni korişte her tarih kitabında yazılı olan kurtmak için mi unuttun? «Voyvada baskını» hâdisesini Türk or Hayır yiğit Türk, hayır. Voyva dusu vukuundan önce bu suretle haber alda korkusu içimden çıkmadı. Fakat onun mış oldu. Türkün adından bile ürken ve sana kıymasını istemediğim için bildiğimi bütün ümidini Macar ellerinden gelecek söylemeğe kalkıştım. yardıma bağlıyan Vilâd, nasıl olur da Demek onun bize pusu kuracağını böyle bir baskını düşünebilirdi?. Bunun biliy orsun? sırn gene Demitriyos Yaksiçin içindedir Ben orta çorbacısı gibi bir şeyim. ve onun özbenliğini anlatmak sırası da Eğer yakalanmasaydım üç beş yüz kişiye ;elmiştir: başbuğluk yapacaktım. Küçük Mustafanın Fatihle ilk görüş Bu kıhkla mı? üğü gün kısaca söylediği, hünkârm da Sen kılığa bakma; çıplaklar içinde daha önce sezinsediği üzere Demitriyos don giyenler bey sayılır. Körler arasında Yaksıç yaman roller oynuyordu. Dört şaşıların hünkâr tanılması gibi. Sonra ben yüz hemşerisinin ate^e altıldığı gün bir bir Boyarım. Sen beni pek kolay yakalazekâ hamlesile kendini kurtaran Yaksiç, dın. Kim olduğumu tanımadın. Eğer beni işkenceden, belki de ölümden kurtar Voyvada Vilâddan öc almaktan başka masaydın, kendimi gene belli etmezdim. birşey düşünmüyordu. Bu uğurda namuYaptığın iyilik içime bir değişiklik getir sunu da feda etmişti, Vilâdm odalığı oldi. Kurulan pusuda senin de ölüverece maktan çekinmemişti. Fakat ülküsünden ğini düşünüp acıdım, bildiklerimi ortaya biran vazgeçmiyurdu. Onun çUdlgl plân döktüm. İyi yaptın ama bir aksak tarafın var. Nedir bu aksaklık yiğitim? Bizi pusudan korkar sanışm!.. Voyvada pusu değil adım başına ağ kursa bize vız gelir. Bunu sen bilmıyorsun galiba. çok genişti. Bir taraftan Voyvadayı sık sık cinayet işlemeğe sürüklüyordu, hemen hergün beş on adam Öldürttürüyordu. Bundan maksadı Ulahlar arasında nefret, kin uyandırmaktı. Sonra onu Macar kralile dost yapmağa çalışır görüne rek boyuna Budapeşteye mektublar, ıdamlar yolluyordu. Bunun sebebi de Voyvadayı Türklere karşı kışkırtırken elde bir tutamak bulundurmaktı. Çünkü Vilâd, tekbaşına Türklerle savaş ya pamazdı. Macarların yardımı ona yürek pekliği verebilirdi. Yaksiç, Macar Kralına yazdıgı gizli mektublarda ise bambaşka bir dil kullanıyordu, Vilâdm Türkler tarafmdan ezilmesine göz yumulmasım telkin ediyordu. Onun Matyas Korvene gösterdiği kazanc şuydu: Vilâdın ezilmesi bir iştir, bu iş başarılıncıya kadar yıllar geçecek tir. Macaristan bu arada kendine çeki düzen verebilir, müttefikler ve yardımcılar bulur, Türklerin Belgrad yoluyla yapacakları ileri hareketini karşılamak imkânını bulur, ayni zamanda Vilâdm yıkılmasile Eflâkte başlıyacak yeni bir anarşi o ülkenin de Macarlar tarafmdan alınmasını kolaylaştırır. Ulahlar da, Voyvada adı taşıyan şerirlerin şirretile Türklerin onları gidermeği bahane tutarak yaptıkları saldırışlardan bıkıp usandiklan için Macarlara kucak açmaktan çekin miyeceklerdir. İşte Yaksiç, Eflâk Voyvadasını Türklere karşı amansız bir düşman gibi davranmaya zorlarken ve onu Macarıstandan yardım geleceğine inandırırken Matyas Korvene de böyle bir yol gösteri i yordu. Sözün kısası bu delikanh bir yandan VilâdıTürklere ezdirerek kendinin ve ateşe atılan hemşerilerinin öcünü al mak, bir yandan da Macaristana kazanc temin etmek istiyordu. İki kıymetji gencimiz Yugoslavya Kralı Aleksandr için anıt