9 Afnstos 1935 CTJMHURtYET Fransada esrarengiz bir cinayet daha «Olüm tarlası» nda bulunan kadın cesedi Hüviyeti morgda teşhir neticesi güç belâ tesbit edilen bu İtalyan kadınını kimin öldürdüğü bir türlü anlaşılamıyoı Japonyada en çok rağbet gör en meslek: pehlivanlık Yıldızlar izim İstanbulda güpegündüz ayın yanmda yıldızlar görü nür olmuş. Hani eski burç hikâyeleri vardır ya, güneş öküz burcuna girerse mevsim bilmem ne olur, aslan burcundan çıkarsa hava değişir ve saire... Bunda da öyle olmuş, yıldızlarla aym burçları birbirin girmiş ve bazan, Zühre, bazan Merrih ayın değirmi tarafına sokulup birlikte sabahlı yorlarmış... Ben vakıada fevkalâdelik bulmadım. İstanbulun göklerinde de ğil, yollarında, bahçelerinde bile yıl dızlar, aylar görmeğe alışığız ve bu halile güzel şehrimiz vakit vakit ta kımile yere inmiş göke benzer. Bittabi yıldızlarınm arasmda aslan ve emsali burçlarile beraber!.. Benim aklıma başka birşey geldi. İki Marsilyalı şiddetli bir bahse tutuşmuşlar: Ay mı daha faydalı, güneş mi? diye.. Bırisi güneşten yana çıkmış, öteki: Haydi canım, demiş, güneşin de ne faydası var ki? Ay gece karanlıkta doğuyor ve ortalığı aydınlatıyor. Gü neşse güpegündüz doğuyor ve zate^ kâinat ışık içinde olduğundan hiçbı. faydası olmuyor! Merrihle Zühre Marsilyalının bu hikâyesini bilmiyorlar mı bilmem. An cak İstanbulun geceleri ışıksızlıktan büsbütün karardığını ve bazı yerlerde tenviratın kısmen mehtaba havale edUdiğini duymuş olacaklar galiba ki ayın imdadına yetışmişler! FERİDUN OSMAN I BtB FlkPA Yapma, doktor! Fakat ne oradaki pehlivanlar bizim tanıdığımız pehlivanlara benzer, ne de güreşler bizim bildiğimiz güreştir Borazan Tevfiğin nükteleri, acı tath sözleri saymakla bitmez. Rahmetli, istisnasız herkese karşı, diline gelen nükteyi ulu orta yapıştınrdı. Fakat, onun iç yüzünün temizliğini bildikleri için, ba zan hiciv mertebsine çıkan bu lâtifelere hiç kimse de kızmazdı. Bir gün, Tevfik, Erenköyünde kom şusu bulunan doktor (N..) Beyin ziya \ retine gitmişti. Doktoru hasta ve yatakta t buldu. I Geçmiş olsun, doktorcuğum! dedi. j Ne oldun böyle? Hastayım. Galiba bir zatürrie geçiriyorum. Peki ama.. Sana bir hekim çagı ,' ralım. Lüzumu yok; ben kendi kendimi tedavi ederim. Bu sözler üzerine, Borazan Tevfik, uemen hastanm ellerine sarıldı. Aman, onu yapma doktor! dedi; svlâdlarına acı!. ÖTÜKÇÜ apon pehlivanları sahaya çıkmazdan evvel b'zcl elbiseleri, ipekli peştemallarile sıraya dizilip yapılan merasime iştirak ederler Uzak ve yakm şarktaki her memle kette olduğu gibi Japonyada da futbol, hökey, tenis ve saire gibi asrî ve Avrupaî sporlar rağbet bulmuş olmakla be raber eski Japon sporları da kat'iyyen gözden düşmemiştir. Hâlâ milyonlarca insan, Japonlarm Sums, Jujutsu isimlerini verdıkleri ulusal güreş ve boks maçları ve kılıçla düello ve nişancılık müsabakalarını büyük heyecanla sey retmektedirler. Bunlardan her biri Japonyanın orta mekteblerinde, liselerinde ve yüksek mekteblerinde talebeye öğretilmektdir. Ne garibdır ki Japonya adalardan mürek keb denizle çevrilmiş bir memleket olduğu halde orada yüzücülük ancak son zamanlarda taammüm etmiştir. Sums ve Jujutsu bugün arsıulusal sahada millî ve resmî Japon sporu olarak tanınmıştır. Her sene ikincikânun ve mayıs aylarında Tokyoda on birer gün müddetle Sums ve Jujutsu macları yapılmaktadır. Bunlar evvelce açık alan larda icra edilirken 1909 senesinde insa kılınmış olan üstü kapalı büyük spor alamnda yapılmaktadır. T Varna törenini Varna Metropoliti afaroz etti (Baş tarafı 1 ind sahifede) Metropolidi bu tamiminde, Leh Kralın Ladislasın Varna seferinin kat'iyyen hiristiyanlıkla bir alâkası olmadığını, Ladislasın sergüzetçu ve yağmacı bir kral olduğunu ve geçtiği yerlerde or todoks Bulgar kiliselerini tahrib ve yağma ettiğini yazmış ve böyle bir kral için ortodoks Bulgar kilisesinin hiçbir suretle âyin yapamıyacağını kat'î su, rette bildirmiştir. Bu tamim üzerine Varna mmtakası dahilindeki papazlardan hiçbiri bu şenliklere iştirak etmemiş ve şenlikler programmda muazzam bir dinî âyin yapılacağı yazıldığı halde papazlardan hiçbirinin iştirak etmemesi yüzünden dinî âyin yapılamamıştır. Ulusal Japon gîireşçilerinin Metropolid Simonun emrile Varna kişampiyonlarından biri pehlivanları ayırır ve onlan doğru ola lisesinin koro heyeti bile bu şenliklere iştirak etmemiş ve törende Varna şeh/ak tekrar tutu^ıırur. rinden toplanan karışık bir koro heyeti Sumsda pehlivanlardan birinin ye rıi 1 nesi için ya sırtının yere gelmesi, iki dinî şarkı söyledikten sonra Kral yahut ta ringm dışma atılmış olması Boris hemen kordelâyı keserek malum gerektir. Bunun yapılması için de 48 sözlerile Ladislasın heykelini açmıştır. türlü usul vardır. Bunlardan bazısı has Bulgaristanda en ehemmiyetsiz şenmı havaya savurma, bazısı çevirme, ba liklerde bile büyük dinî âyinler yapı lırken epey zamandanberi hazırlanan zısı sarma şeklindedir. Muayyen müddet zarfında bu sonunç ve büyük tantanalarla ilân edilen Var(netice) alınmazsa biraz dinlenildikten nadaki şenliklerde Metropolid Simo nun emrile dinî âyin yaptırılmaması sonra güreşe tekrar başlanır. Sofyamn siyasal mehafilinde büyük Japonların bu ulusal müsabakalarındedikoduları mucib olmaktadır. da birçok zaferler kazanıp şampiyon olmuş pehlivanlara çok hürmet edilir. Metropolid Simon. Bulgaristanın en Onlara bu gibi merasimde giymeleri i yaşlı ve en ziyade hürmet edilen metçin özel elbiseler ve kemerler verilir ropolididir. Kendisi fevkalâde vatan Bu şampiyonlara japonca Yokozuna sever, dürüst ve namuslu bir şahıs o derler. Orada hemen üç asırdanberi bu larak bütün Bulgaristanda tanmmış ulusal sporda iki ailenin efradı sıra ile ve bilâistisna herkes tarafından sevilşampiyon olmuşlardır. Yoşida ve Şiga miştir aileleri.. Fakat son yirmi sene zarfında şampiyonluk Yoşida ailesindedir. Bugün Yokozuna unvanına hak kazanmış pehlivanlar eski idiyel (ideal) Japon sporcusu tıplerıni temsil etmektedirler. Bunlar şimdiki sporcular gibi ince, zarif, yağsız vücudlü insanlar değillerdir. Bılâkis şişman ve yağlıdırlar. Tepelerinde de uzunca bırakılmış saç tutamlan vardır. Japonlar, her işte olduğu gibi sporda da bir taraftan asrıleşirlerken, bir ta raftan da eski an'anelerini unutmamaya, onları canlandırmaya çalışmakta dırlar. Ancak bu suretledir ki Sums ve Jujutsu bu ane kadar ve Japon ulusu nun en sevdiği bir spor olarak yerleşip kalmıştır. Yoksa çoktan unutulup gi derdi. Ölüm tarlasında bulunan cesed... Geçenlerde Fransada gene esraren giz bir cinayet işlenildi. Bir, gece yarısı Gourneuve ile Bo bigny arasındaki banliyöda henüz kapanmamış olan bir bara bır genc ka dmla bir erkek daldılar. İkisi de heyecan ve dehşetten sap san, adeta bayılacak bır halde bulunmakta idiler. Bar sahibi: Hey delikanlılar, ne oldunuz diye onlara yaklaştığı zaman konuşmağa gayret eden erkek: Şimdi gözümüzün önünde bir adam öldürdüler, dedi. Ormanda nişanlımla beraber geziyorduk. Çimenlerin üstüne uzanmıştık. Birden yakınımızda uç golge gördük. İki erkek ve bir kadın. Bize doğru yaklaşıyorlardı. Fa kat daha pek yakınımıza gelmsden müthiş bir tabanca sesi duyuldu. Ka dm sendeledi: «İmdad... İmdad» diye bağırdı. Onun sendelıye, sendeliye bırkaç adım attığını ve kaçmağa uğraştı ğını gördük.. Sonra zavallı bir çalının arkasına yıkıldı. Bu defa ona yaklaşan erkek üç el silâh daha attı. Tabıî on lara yaklaşamadığımızı tahmin edersiniz. Nışanlımın koluna girdim. Ve onu ayak seslerimizi bile işıttırmemeğe gayret ederek buraya kadar kaçırdım. Şimdi polise gideceğiz ve haber vereceğiz. Bunu işiten bar sahibi omuzlarını silkerek: Vazgeç, dedi. Ne diye polise ha ber vereceksiniz. Anlıyabildimse vak'a «ölüm tarlası» denilen yerde geçmiş. O menhus yerde hergün buna benzıyen vak'alar geçer. Haydi polise haber verip başmıza iş açacağmıza hıçbirşey görmemiş gibi rahat, rahat gidımz. Ben otuz senedır burada oturuyorum. İki günde bır böyle şeyler olur... Bu nasihati dınliyen âşıklar polişe haber vermeden evlerine döndüler. *** ni idi. Ten renği çorablarında yama bulunmıyordu. Sırtında L ve î harf lerile işlenmiş markalı mavi ipek bir ömlek, kahverenği çiçekli bej bir elbise ve kahverenği bir manto vardı. Karnında 19 santimlik bir yara dikiş yeri bulunuyordu. Ne üstünde bir mücevher, ne de elinde çanta vardı. Bu nun için hüviyetini tesbit etmek güç leşiyordu. Kadıncağızı aldılar. Morga götürdüler. Soydular, yıkadılar, 1013 numaralı cesed olarak kaydettiler ve teşhire başladılar. Bu meçhul kadın kimdi, bu 1013 numaralı cesed kimdi?... Onu bir an Madam Elmasyanın katilleri Bazı gazeteler bîrkaç ay cvvel Bü yükderede öldüriilen Madam Elmasyanın katillerinin bulunduğunu, bunların şchrimize getirilmek üzere olduklarını yaz mışlardı. Yaptığımız tahkikata nazaran bu haber doğru değildir. Henüz kimse yakalanmamıştır. 3,000 lirası çalınmış! Balıkesirli sarraf Ali isminde bır a dam polise başvurarak Tokatliyan ote linde 3000 lirasınm çalındığını söyle miş ve hırsızın bulunmasını ıstemiştir. Polis, dün yaptığı biitün araştırmalarına rağmen bu hususta hiçbir malumat eldc edememiştir. Otelde de böyle bir hâdi senin cereyan etmedıği anlaşılmıştır. Emniyet ikinci ştıbesi bu işle meşgul Japonyada bu ulusal sporlardm maolduğundan işin doğrusu bugün belli o ada hiçbir müsabakaya resmiğ tören lacaktır. (merasim) lerle başlanmaz. Sums ve Jujutsunun ise başlanmasıntırarak paralarını alan bir ahlâksızın da. müsabakaya girenlerin birbirinı seeline geçmişti. Fakat hapisaneden çı kan koca gayet kolaylıkla karısmın lâmlamasmda ve oyunun devam etme yeni mesleğini kabul etti. Yalnız öte safhalarında ayrı ayrı birçok törenleri ki adama para götürmesine müsaade vardır. Müsabakaya girenler süslü uluetmiyordu. Parayı yalnız kendi isti sal elbiseler giyerler. yordu. Rakibinin yüzünü bir gün ustu ra ile kesti. Üç ay hapiste yattı. Hapisten çıktığı zaman fena bir hastalık yüzünden hastaneye girmiş olan karısı nın tedavisile uğraştı. Fakat kadın hastaneden çıktıktan sonra polis kaldınmda dolaşmasma müsaade etmedi. O zaman bu sefil kadın en pis evlere düş tü, en pis hayatı geçirdi. Parasını kendisine vermediği için bir gün kocası yüzünü kesti. Nihayet Parisi terkedip taşraya kaçtı. Orada lise tahsilini görmüş temiz familyadan yirmi beş yaş larında güzel bir delikanlı ile tanıştı. Ve ilk tanıştıkları günden itibaren a ralarında çılgın bir aşk basladı. Tekrar Parise döndüler. İki âşık iki kumru gibi sevişerek yaşıyorlardı. Pariste bir ev döşedıler. Hatta delikanh nın annesile, babası gelip apartımanda yerleştiler. Lili dünyanın en iyi ev kadmı olmuştu. Evinden dışarı çıkmı yordu. Yalnız "kşamları gidip sevgi lisini işinden alıyor, beraber eve dö nüyorlardı. Mahallesindeki bütün komşular o nun Janı çok sevdiğini ve Jandan ay rılmak istemediğini söylüyorlardı. Halbuki cesedin hüviyeti tesbit edıldikten sonra kendisine müracaat edilen genc Jan şu izahatı verdi: Ben iş bulacağım, sizden ayrılmak istiyorum, dedi. Kendisine beş yüz frank verdim. Annem, o, ben beraber çıktık. Köşedeki kahvede birer limo nata içtik, o bizden ayrüdı. Ve kala balığa karıştı, biz de eve döndük. Jan bu söylediklerini polise ispat ta etti. Ölüyü görmeğe gelen kocasının da bu cinayeti yapmış olmasma imkân görülmedi. Hulâsa bugüne kadar henüz zavallı Lilinin kimin tarafından ve niçin öl dürüldüğünü bilen yoktur. Fransız polisi acaba bu esrarengiz cinayetm fa ilini meydana koyabilecek mi?... Öldüriilen kadın Lili Fanelli yan, bır tanıyan, kaybolduğunun far kına varan yok muydu...? Yüz otuz kişi morga geldi. Bunlar kendi kaybettiklerini aramakta idiler. Nihayet yüz otuz birinci olarak kasketli bir erkek geldi. Karısmın fena bir hayata atılmak üzere kendisinden aynldı ğını ve bir İtalyan olduğunu söyledi. Fena bir hayat geçirdiği için başına bu şekilde bir hâdise gelebilir, dedi. 1869 senesinin 20 eylulünde ayni yerBunun üzerine onu taş masanın başı de, yolun kenarında bir kadın cesedi na getirdiler ve o kadmı tanıdı. bulunmuştu. Bu Tropunan ısminde bir Bu 1906 da doğmuş olan bir İtalyan caninin öldürdüğü yedi msandan bi kadını idi. İsmi Severina Fanelli idi. rinin cesedi idi. Sonra oraları araştı rılınca altı cesed daha meydana çık Fakat kimse ona Severina demez, hermıştı ve burasma «Ölüm tarlası» ismi kes onu Lili diye çağırırdı. Liliyi babası daha dokuz yaşmda iverilmiş ve bir daha hiç kimse uğur ken bir kutu fabrikasına yerleştirmişsuz telâkki edilen bu yerde seneleıce ti. Uzun müddet babası için çahştıktan bina yaptırmamıştı. İşte geçen temmuz ayınm 18 inde sonra 17 yaşma gelir gelmez küçük Lui iki âşıkın öldürülmesıne şahid olduk ismindeki bir duvarcı ile evlendi. Kenları kadmın cesedi burada bulundu. di parası da çok olduğu için kocasmm Polis meseleden biraz geç olmakla be kazancile evine bakıyor, kendi kazan raber gene haberdar oldu. Bir çalı yı cını üstüne başına sarfediyordu. Nihağınının arkasında, kanlar içınde ve yet güzel giyinmek arzusu onda o ka dar arttı ki mahallede esnaftan alış sırtüstü yatan bir kadın vardı. veriş ederken hırsızlık yapmağa baş Herhalde uzun müddet can çekişmiş ladı. Onu tuttular, altı aya mahkum olacaktı. Ayağile o kadar debelenmiş. oldu. Bu ilk mahkumiyeti idi. İkinci ellerile toprakları o kadar kazmıştı mahkumiyeti de fabrikadan tazminat ki... Ayağımn bulunduğu yerde bır çualmak için parmağmı kasden makinekur açılmıştı. Kadın üç yerinden ya ye kaptırdığı zaman kazandı. ralı idi. Ve biraz ileride büyük bir rö Fakat o uslanmıyordu. Bu defa da volverle bir erkek ceketinin parçası bir sürü borclar yapmıştı. Ve aile reisi bulundu. için Bu kadın 28 ile 30 yaş arasmda gö sıfatile bu borclan ödiyemediği rünen bir kadındı. Kara saçlı idi. Mun kocası 3 ay hapse mahkum oldu. O, hapisaneden kurtulduğu zaman tazam görünen bir kadındı. Kara saçlı artık Lili tamamile baştan çıkmıştı. Soidi. Muntazam bir profili vardı. lyi ve temiz giyinmişti. Siyah iskarpinleri ye kağa düşmüştü. Böyle kadınları çalış Pehlivanlar güreş alanma çıktıiar mı derhal müsabakaya başlamazlur. Epeyce zaman beklenir. Diz çökülür, kollarla bir takım esrarlı hareketler yapılır. Sonra pehlivanlar diz çökmüş ve elle rile yere dayanmış durum (vaziyet) te karşı karşıya geçerler. Kuvvetle birbirlerinin gözlerinin içine bakarak uzun zaman yekdiğerlerini süzerler. Artık güreş başlıyacak sanarsınız. Ha'buki pehlivanlar b'rdenbire yerden kalkıp kendi köşelerine gı^erleı ve ağızlarmı su ile çalkaıiar. boğazlaıını gürgara ederler. Bu i$ ie on dakika kadar sürer. On dan son' n yerlerinde bir iki defa sıç rarlar ve bıiien k&pışırlar. Kapıştık^n raman hakeın gtlip nasıl tutuştuklarını muayene eder. Eğer fena tutuşmuşlarsa O perhiz ne, bu lahana turşusu ne? (Ba$taraft 1 inci tahtfede) Bu ahlâk ve irfan ocağını ikmal eden sizler, mensub olduğunuz ahalinin arasma gidiniz. Kendilerini doğup büyü ten ve onları besleyip yaşatan bu gü • zel vatan ve memleketi sevmelerini onlara öğretiniz. Ona yabancı gözle bakmasınlar ve muvakkat hoşnutsuzluklardan müteessir olmasınlar! Şurası da bilinsin ki, biz Bulgarlar birinci defa burada ve Asyada hükumet tesis etmiş ve mazinin derinliklerinde bi İe Balkanlara ilim ve irfan nurları serpmişizdir! Türklerle Bulgarlar ara sında kardeşlik münasebeti çok eski dir. Bu iki millet arasmda muharebeler olmuş ve olacaktır da(?!) Fakat bunlar iki devlet arannda her iki m tin dinî ve millî hayatına tesir etmi yen tiyast mahiyette işlerdirf!?). Siz, dininiz ve milletinizin şan ve şerefi için yaşayınız. Bütün Bulgarlann çarı haşmetlu üçüncü Boris Hz. ine, karşı muhabbetli yaşayınız! Yaşasın haşmetlu üçüncü Boris Hz., hurra'>. <dıyerek alkışlar arasında sözüne nihayet verdi. 4 Kumandan cenablarının sözü bittiği gibi musiki grupası (Şömi Marit) millî marşmı terennüm etti ve şehadetnameler bütün mezunlara tevzi edildi.» < İşte Sofyadan sonra Bulgaristanın enbüyük garnizonu olan Şumnu garnizonunun kumandanı miralay Mihailof res», mî bir törende Bulgarlann Türklerlej gene harbedeceklerini söylemiştir. Bulj gar dostlarımız hiç durmadan bize dodtif luklarmdan dem vururlar ve ayni za™ manda da Türk matbuatı neden bize hü= cum ediyor, diye sorarlar. İşte bunun iI çin dostlar!. | Japonların ulusal güreşleri Sumsdan bir safha MEMDUH TALÂT TEZEL