CUMHURÎTET 9 Ağnstos 1933 hikâye Ekonomik buhran I Açılan kapının önünde eşyaların arasına zorla sıkıştırılmış genc bir kız duruyordu. Bu henüz on dokuz yaşlarmda görünen bir kızcağızdı. Ve Manş ke ömründe bu kızı hiçbir yerde gör memiş olduğunu pek iyi anlıyordu. Biran üçü de sustular. Sonra deli kanlı telefona gitti. Polisi haberdar etmek istiyordu. Manşke: Rica ederim, dedi. Bir rezalet çıkmasın... İmzasız bir mektub aldrnı. Tahkik etmeden buraya koştum. Beni affediniz. Hata ettiğimi anlıyorum. Rica ederim. Siz de insansınız. Evet Mösyö Schnack insandı ve üç bin marklık çeki alırken: Sizi mazur görüyorum. Bu hâdise aramızda kalacaktır .'Dedi. III Pek muhterem Her Lisin^, Karmızın dünyadaki zevcelerin en iyilerinden olmadığını siz de bilırsiniz. Fakat belki bu kadınm sizi aldatmak ta olduğundan haberiniz yoktur. Bu hususta daha ziyade malumat almak ve daha çok şeyleri de gözlerinizle gör, mek istiyorsanız bu akşam Oelmützer sokağmdaki 34 numaralı apartımanın v.s. v.s... IV Saat yedide Her Lisingde elindeki gümüş saph kamçıyı sallıya, sallıya Oelmützer sokağmdaki apartımanın merdivenlerinden yukarı çıkıyordu. Asabiyetle kapınm önünde durdu ve şiddetle zili çaldı... V Her Lisingin imzasım raşıyan çeki masasmın üzerine atan Schnach ke narda adeta büzülmüş gibi duran genc kıza: Lischen dedi. Ne var, ağabey* Listeyi aç... Ve zengin adamlar dan hangisi sıraya gelmiş bak ta makinede zarfın üstünü yaz. Sonra giyinelim de bu akşam biraz azalım. Genc kız: Peki ağabey. Dedi ve erkek kardeşinin istediğini yapmak üzere yazı masasımn başma geçti. Bu sırada sigarasını yakan de likanh kendi kendine mırıldanıyordu: Ne yapalım?.. Ekonomik buhran bu.. Başka şeye benzemiyor.. Eğer biz kocaların kıskançhğun tahrik ederek değil de namusumuzla yağlıboya satarak yaşamağa çabalasak muhakkak ki bugüne kadar açlıktan ölürdük, değil mi? Genc kız: Evet' amma dedi. Bu buhran devam ettikçe rezalete mâni olmak için üç bin marklık çek yazabilecek ve bunun karşılığı da bankada bulunacak kaç adama rasgelebileceğiz.. Ben bunu düşünüyorum. Ve yazı makinesinde bir zarfm üs tünü yazmağa başladı. Duymadıklarımız ve bilmediklerimiz Mecburî bıyık Macaristanda Amiral Horti, bir ulusal bıyık kararnamesi çıkarmıştır. Bu kararname mucibince, bundan böyle, ulusal saraylar hademesi ve muhafız zabitlerinden hiçbirisi bıyığını kesmi yecek, aksi takdirde vazifesinden çı karılacaktır. Macar hükumeti, kadma benziyen erkek simalarını istemiyor ve bilhassa zabitlerin bıyıklı gezmesini arzu edi yor. * Uzüm fiatleri * çok düşük İzmirde müstahsil derin bir endişe içinde Izmir (Özel) Üzüm meselesi, gittikçe önem peyda etmektedir. Üzüm ihracatı ile uğraşanlar, alivre satış fiatlerini kırmışlardır. Bu kırış, Berlin Türkofis şubesince yersiz ve tehlikeli bir harekct olarak görülmüştür. Çünkü alıcı da itimadsızlığa başlamıştır. Pek muhterem Her Manşke, Karınızm dünyadaki en iyi zevcelerden biri olduğunu elbette bilirsiniz. Fakat belki bu kadının sizi aldatmak ta olduğundan haberiniz yoktur. Sğer bunun hakkında daha ziyade malumat almak ve daha çok şeyleri gözlerinizle görmek istiyorsanız, bu akşam Oel mützer sokağmdaki 34 numarah apartımanm ikinci dairesinde oturan Her Anton Schnackm kapısını çalınız. Karmızı orada bulacağınızdan emin olabilirsiniz. Bir dost Tarihî romam: 10 Yazan : M. Turhan Tan Biz şu akmcıyı ele geçirmekle bir rüzgârı yakalamış, bir şimşeği tutmuş oluyoruz! Saatlerdenberi çeşid çeşid kanlı sah neler seyreden iki kardeş küçük bir sendeleyiş göstermeden sürüklendikleri ye re gelmişlerdi. Yüzlerinde ne solukluk vardı, ne bozukluk. Yalnız kaşlan ça tıktı ve bu çatkınlık onların gözlerinde yanan kıvılcımlara daha başka bir can lılık getiriyordu. Demetriyos Yaksiç, üstüste yığılıp bu yapılan korkunç işleri titreye titreye seyretmekte olan halkuı işiteceği bir sesle ilkin bir söylev verdi: Şu adam, dedi, bir akıncıdır. Birdenbire içiniz titredi, değil mi? Hayır. Korkmaymız, titremeyiniz. Akıncılar atlanna, palalarına güvenip hepimizi kor kutmıya alışmışlarsa da önünüzde du ran adam yayadır, belinden silâhı alınmıştır. Artık Dalilanın elinde kalan Samsundan ayırd edilir yeri yoktur. Ne kımıldanabilir, ne saldırabilir. Burada ölmeğe, sizi güldüre güldüre ölmeğe mahkumdur. Onun için korkmadan bo yuna bosuna, gözüne kaşına bakabilir siniz. Fakat benim onu size göstermek ten asıl maksadım bir akıncmm bile muhterem voyvadamız gibi keskin zekâlı bir kahramana mağlub olabileceğini söyle mek, ayni zamanda da akıncılann en büyük zevk tanıdıkları tath bir ölümden şu adamı mahrum etmekten duyduğum bahtiyarlığı anlatmaktır. Akıncılar ken dilerinin at sırtında doğup gene at sırtında öleceklerine inanırlar. Bu, ne demektir, bilir misiniz? Bütün yeryüzünü ken dilerinin beşiği ve mezarı saymaktır. Rüzgârlann nasıl sınırı yoksa ve düedikleri gibi sağda solda esip dururlarsa a kıncılar da sınır filân tanımazlar, bugün batıda iseler yarın doğuda dolaşmakta kendilerini özgür tanırlar. Her akıncı, kendının sönmez bir şimşek olduğuna i nan taşır. Şımşeğin şanı ele avuca sığmamaktır. Akıncı da ne ağa, ne tuzağa düşmiyeceğini sanır. Biz, şu akmcıyı ele geçirmekle bir rüzgân yakalamış, bir şimşeği iple bağlamış oluyoruz. Siz de şim L muhterem voyvadamızın rüzgârlan İ asıl kamçıladığını, şimşekleri nasıl ate ;e attığmı göreceksiniz. Ne dedeleriniz, e komşu milletlerin atalan böyle bir ahne görmedi. Onun için siz sonsuz bir ıvanc duyabilirsiniz ve bu hakkınızdır. Şu akmcıya gelince: O, belki at sırtında doğdu, fakat at üstünde ölmiyecek tir. Kendisine herşeyden ziyade bu ummadığı ölüm acı verecektir. Bununla beaber biz ona başka acılar da tattıracada kajdeşine doğru iğildi.. dedi, bunlar bizi kesecekler» Öyle görünüyor. Biz de öbür zavalhlar gibi hiç tınmadan ölecek miyiz? Ben de düşünüyorum ama ne yapacağımı henüz kestiremedim. Erce ölelim! Evet kardeş, öyle ölelim. yol bulursak seninle sarmaşdolaş olahm, kanlanmızı birbirine karıştırarak can verelim! Şimdi iki kardeş bekliyorlardı, yap « tıklan anlaşmadan içlerine bir ferahlık gelmişe benziyordu, enikonu sevincli görünüyorlardı. Yalnız Kara Muradın Küçük Mustafaya bakışında gizli bir acıyış vardı. Onunla birlikte ve kararlaştırdık lan gibi erce ölmekten sevinc duymak la beraber kardeşinin şu yaşta mezara düşmesine yanmaktan da geri kalrmyor • . du. Mustafa onun gözüne alev olmadan sönmeğe mahkum kalan bir kıvılcım gibi görünüyordu ve bu sönecek kıvılcımı kurtaramamaktan yüreğine ateş dökülü yordu. n Saat yedide Her Manşke, Oelmüt zer sokağmdaki yağlıboya ticarethane sinin merdivenlerinden yukarı çıkı yordu. İkinci katta ticarethane sahibinin hususî dairesinin önüne gelince hemen paltosunun cebindeki rövelveri avucu nun içinde sıktı ve kapıyı öyle çaldı. Zil üç kere acı acı öttü... Bu üç de fada içeriden en ufak bir ses bile du yulmamıştı. Dördüncüde hafiî ayak patırtıları, fısıltılar duyuldu. Nihayet bir yer anahtarla açıldı veya kilidlendi ve bundan sonra kapının önüne biri geldi. Kapının tokmağı çevrildi. Şimdi orada karşısmda ipek pijamalı, saçlan briyantinle sıkı, sıkı taran mış bir delikanlı vardı. Her Anson Schnack mısımz?... Diye sordu. Elleri adeta rövolverin üstünde kilidlenmişti. Evet benim. Bir emriniz mi var? Karımı istiyorum.. Rövelveri cebinden çıkararak ilâve etti: Çabuk karım gelsin. Delikanlı geri geri çekildi: Karısını arıyan koca içeri dalmıştı. Gözlerinin önüne kırmızı bez tutulmuş bir boğa gibi coşmuştu. Evvelâ yazı odasma girdi. Burası ısıtılmamıştı bi le... Yatak odası da soğuktu. O oda dan odaya soluyarak koşuyor ve: Nerede?... Karım nerede?.. Diye bağırıyordu. Fakat delikanlı kendisini toplamış tı ve bu küstah mütecavize cevab vermek niyetinde değildi. Hiddetle: Çıkınız dışarı. Şimdi çıkınız. Di yordu. Işte tam bu esnada bir gürültü oldu. Ya mutfakta bir su borusu patlamıştı, yahud da esvab dolabında birisi ak sırmıştı. Her Manşkenin gözleri parladı. Ta bancayı ev sahibine çevirdi: İtiraz dinlemem, dedi. Hemen şu kapıyı açacaksımz. Genc adam: Mümkün değil. diye kekeledi. O kapıyı açmaktansa ölmeği tercih ede rim. Bu sözü işiten kıskanç koca dolab kapısına atıldı. Ve kapının anahtarjm çevirdi. Alaşehir bağcılan, îzmir gazetelerine telgrafla baş vurdular. Başbakan Generîl Heyet ilmî bilginlerinin son kongre îsmet Inönünün ve parti başkanı Avni sinde, azadan biri, kadehini kaldırıp Doğanın ilgisini istediler. Bağcılar kısa«Heyet ilminin anası olan tenbelliğin ca diyorlar ki: şerefine» diye içmiştir. « Üzüm yakında piyasaya arzedilecektir. Fakat tutulan fiatler çok azdır. Bu söz hayret uyandırmca, bilgin şu Duydugumuza göre, kutu ve diğer masizahatı vermiş: Eski Gildanî çobanları, geceleri raflar da dahil olmak üzere urunumuz boş vakitlerinde, yattıkları j'erden gök 11 kuruştan satılmıştır. Bunun beş ku leri ve yıldızlan seyrederek Heyet il ruşu masraftır. İhralatçı, bu üzümü îz mini icad etmişler. Demek ki esas ten mire 6 kuruşa mal etmek için acaba bizden kaça alacaktır? Bu üzüm ki, binbir belliktir! emekle yetiştirilmiştir. Şahsî arzu ve keyPortakallı deniz fe göre tutulan bu fiatler, nihayet bu yeRomanya hükuşil üzüm bölgesini çöle çevirecektir. Himeti, piyasayı dümayeye muhtacız. Satışlar normal hale zeltmek ve fiat ifrağ edilmelidir. Avni Doğanın ilgisini düşüklüğünün ö bekliyoruz. Şimdiki satışlar tamamen zanüne geçmek ü • rarımızadır. Bundan sonra Yapacağı zere, Filistinden mız kurutma masraflan da caba!. Bu gelen bir milyon keyfî satış vaziyetinin önüne geçilmezse, portakalı denize bağlara bakmak değil, korkanz ki, müdöktürmeğe karar vermiştir. Portakal kellefiyetimizi bile yerine getiremiyece lar bir gemiye yüklenmiş ve gemi açık ğiz. Bugünkü ihracat şekli, Türk eko denize çıkarak portakal sandıklarmı nomisine zararlıdır. Başbakanımız Geneatmağa başlamıştır. Bu sırada, geminin ral İsmet înönüne vaziyet arzedilmeli etrafına sayısız sandallar toplanmış, dir.» kayıkçılar, denize atılan sandıkları toplamağa koyulmuşlardır. Heyet ilmi ve tenbellik Mesele zabıtaya haber verilmiş ve biçare kayıkçılar sadece boş sandıkları alabilmişlerdir. Bir çünde beş otomobil kazası oldu SÜVEYDA H. Galatada Boğazkesen caddesind°n geçen Niko isminde bir çocuğa 1901 sayılı Friston Bernarın kitabları Fransız muhar otomobil çaraprak çocuğu ayağından rirlerinden Friston yaralamıştır. Şoför yakalanmıştır. *** Bernar, geçenler Şoför îbrahimin idaresindeki 3359 de kütübhanesini sattı, uzun seneler sayılı otobüs, Karagümrükte Fevzipaşa zarfında biriktir caddesinden geçerken, bir yük araba diği birçok kıy sınm arkasına takılı olan 9 yaşında Bürmetli kitablar da han ismindeki çocuğa çarpmış ve zi\ allı yı ağır surette yaralamıştır. Yaralı çoğılıp gitti Friston Bernard, kitablarının kata cuk Cerrahpaşa hastanesine kdldırılmış, , ^ u loğunu bizzat hazırlamış, ve birçok eğ şoför yakalanmıştır. lenceli hikâyeler anlatarak, kitabları*** nı satmak hususunda verdiği kararı Büyük bir fıçı şarabı Kabataştan Kuşöyle izah etmiştir: ledibine getirmekte olan Hüseynin ida Az veya çok kitab toplamak ta resindeki 631 sayılı arabaya, Yeniçarşı bir nevi kolleksiyon yapmaktır. Topla caddesinde 1090 sayılı otomobil çarp mak istediğiniz şeylerin hepsini bir mıştır. Kazadan sonra şoför kaçmıştır. ara}'a getirince bu arzu insanda kalmı Polis şoförü aramaktadır. yor. îş bu raddeye gelince satmak doğ*** ru değil mi? Gümüşsuyunda Tepe sokağmda otu ran Saidin idaresindeki otomobil Bü yükderede Kefeli köyü caddesinden ge çerken 6 yaşında Salih isminde bir ço cuğa çarpmış ve çocuğu ağırca yarala • mıştır. Şoför yakalanmıştır. Feça maksatla neşredilen ilânlar (Baştarafı 1 inci tahîfede) Limanın boşluğu Komisyon toplandı |t litkikat yapan uzmanlar işlerini bitirdiler Istanbul limanının liman hizmetleri için alınan ücretlerini indirerek lima mn iş miktarım çoğaltmak imkânlarmı araştırmak üzere şehrimize gelmiş olan Ekonomi Bakanlığı tarîfeler danışmanı M. Rayter ve tarifeler şubesinden Sıtkı limanda bütün servisler üzerindeki incelemelerini bitirmişlerdir. Bu incele melerde Liman Genel Direktörü Raufi Manyaslı da kendilerile birlikte çalış mış ve izahat vermiştir. Tarife uzman ları (mütehassısları) şimdi bu incelemelerinin sonuçlarını (neticelerini) toph yarak bir rapor hazırlıyacaklardır. Bu rapor İstanbul limanının inkişafı için atılacak adımların ilk kademesini teş kil eder mahiyette olacaktır. Rapor Finans ve Ekonomi Bakanlık lan tarafından incelendikten sonra tatbik sahasına konulacaktır. Uray Evkaf ihtilâfı konuşuluyor Urayla Evkaf arasmdaki pürüzlü iş leri halledecek komisyon dün ilk top lantısını îlbaylık bekleme odasmda japmıştır. Komisyona eski Ad'iye Ba kanı Yusuf Kemal başkanlık etmiştir. Komisyonda Burdur saylavı Mustafa Şeref, Tokad saylavı Nazım. Çorum saylavı Münir bulunmuş, Uray ve Evkaf hukuk müşavirleri pürüzlü işlere aid dosyaları getirerek komisyona verKardeş katili yakalandt mişlerdir. Komisyonun dünkü toplantısı Bursa (Özel) Birkaç gün evvel hazırlık mahiyetinde olduğundan bunkardeşile bir arkadaşmı kalblerinden bidan sonraki toplantılarda köklü araş rer kurşunla vurarak öldüren ve sonra tırmalar yapılacaktır. dağa kaçan Derekızık köyünden Çolak Ahmed jandarmanm sıkı bir takibi so Mekteblerde yeni seney nunda yakalanarak buraya getirilmiştir. karılmak istendiği görüldü ve suçlu hakkında takibat başladı. Bu gibi ilânların dürüstlüğünü araştırmak ga^zeteci ve ilâncılardan rica edildi. Fakat bunu yalnız gazetecilere ve ilâncılara bırakmak hem kendilerine fazla külfet olacağı ve hem de meselenin takibini temin etmiyeceğinden bu gibi ilânları verenlerin ve ilânla ser maye arıyanlarm polisçe arasıra hü viyetlerinin ve ciddiyetlerinin yoklanması ve hakikaten gencleri baştan çı karmak ve yahud para dolandırmak gibi maksadları anlaşılırsa Müddeiu mumiliklere teslim edilerek +J™f e ttirilmesi muvafık görüldü. *** Şoför Osmanın idaresindeki 2404 sayılı otomobil Sultanhamamında Remzi isminde bir adama çarpmış ve Rmezi nin ayaklarını yaralamıştır. Şoför ya kalanmıştır. İsmet İnönü İstanbulda (Baştarafı birinci sahifede) tsmet İnönü ile Tevfik Rüştü Aras bu motörle Tarabyadan doğruca Dol mabahçe sarayına giderek Cumhur Başkanı Atatürke saygılarını sunmuşlardır. Başbakan, Cumhur Başkanı Atatür kün yanında uzun bir müddet kalmış ve akşam saat altıda bir motörle Hey beliadadaki köşküne gitmiştir. Dış İşleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras ta Perapalas oteline inmiştir. hazırlık Avrupaya yaş sebze ve meyva çıkısı (Baftarafı 1 inci tahifede) Müfettiş Reşad Şemsettin Bir müddettenberi Avrupada tahsilde bulunan talebelerimizi teftiş etmekle meşgul bulunan Kültür Bakanlığı gencl müfettişlerinden Reşad Şemsettin dün şehrimize gelmiştir. Reşad Şemsettinin merkezde mühim bir vazifeye tayin ediîeceği söylenmektedir. Bir rivayete göre terbiyeci üye olarak Talim ve Terbiye Heyetine verilecektir. b Tatiller bitmek üzere olduğundan bütün okullarda kayıd ve kabul hazır lıkları yapılmaktadır. Lise ve orta okullarda kayıd ve kabul muamelesine 20 ağustostan itibaren başlanacaktır. Bu okulların ikmal imtihanlarına ise 1 eylulde başlanacaktır. İlk okullarda kayıd ve kabul 15 ey luldedir. Dersler, bütün okullarda 1 teşrinievvelde başlıyacakhr. Ne mes'ud bir*aile! Inegöl (Özel) Mekteb hademe^i îbrahim çavuşla Yenişehirden Hasene evlendiler. Bu hâdisenin şayanı dikkat tarafı her ikisinin de dilsiz olmaf.dır. Nikâh töreni Belediye salonunda işaretlerle yapılmış, dilsiz kan kocanın birbirlerile herkeitea iyi anlaştıklan göriÜ müştür. Özel okullar Özel (Hususî) okullar (meklebler) r müfettişleri dün Kültür Direktörü Mehıned Eminin başkanlığmda toplanarak özel okulların (hususî mekteblerin) ge |İen ders senesj içinde «Idıklan #onucl»n Aneticeleri) incelemişlerdir. Şark Demiryolları işletici sosyetesi orta Avrupa memleketlerine çıkarıla cak yaş sebze ve meyvalarımıza adi katar tarifesi üzerinden yüzde 50 indirme yapacaktır. Fakat bu para ile yaş ürünlerimiz sürat katarile gidecektir. Şu Izmir liman tarife komisyonu duruma göre yaş ürünler çok ucuz bir İzmir (Özel) Liman tarife ko para ile 4 5 günde Berline kadar gide misyonu toplantı halindedir. Hem bo bilecektir ki bu hakikî bir muvaffakiye' şaltma ve yükletme, hem de körfez va olacaktır. purları tarifelerini tetkik etmektedirler. Maden kömürü ve madenlerle bir iki mad Veremle Savaş Kurumunun de tarifesinde küçük tenzilât vardır. Vafaaliyeti purlar için de hiç olmazsa Karşıyakaya Veremle Savaş Kurumunun Eyübde bir kuruş indirim istenmektedir. yaptırdığı dispanserin binası bitmiş, tef Tevkif edilen orman direktörü rişahna başlanmıştır. Yakında bu d Bursa (Özel) Rüşvet alırken ya ikmal edilerek açılış töreni yapılacakhr. Gene ayni kurumun Erenköy sanator kalanarak kendisine işten el çekıirildiğini bildirdiğim İlbaylık orman direktörü yomunda yaptırdığı 40 yataklı paviyonu Suphî tevkif edilerek tevkifhaneye gö birinci kat inşaatı bitmiştir. Inşaatın ta türülmüştür. mamlanması yaz sonunu bulacaktır, . îzmir (Özel) Şehrimiz borsa komiseri Hidayet, vapurda düşüp bayıl mıştır. Doktorlar, kendisinde dimaî bir nezif ve tansiyon yüksekliği görerek tedavisine başlamışlardır. İzmir borsa komiseri Bu sırada Yaksiç te sözünü bitirmiş, düşüncelerini voyvadaya onaylatmış ve iki kardeşin yanına gelmişti. Ardında koruculann en iri boylulanndan yarım dü züne adam bulunuyordu. İlkin Kara Muradın önünde durdu: Voyvada, dedi, senin şişte kebab edilmekliğine emir verdi. Ancak burada iyi çevirme bilen bir usta yok. Siz akıncılar kuzu çevirmesini çok seversiniz, kardeşin de elbette o işin nasıl yapıldığını öğrenmiştir. Onun için seni şişe kardeşin geçirecek, çevirmeyi de o yapacak. Kara Murad da, Küçük Mustafa da bu biçim bir ölümü hatırlarına getirme mışlerdi. Kazıklanmak, kıymalanmak, kazana atılmak, aç domuzlara yem ol mak ve herşey onların zihninden geçmişti, kendilerini bütün bu ölümlere hazır lamışlardı. Lâkin kardeş elile ölmek Kara Muradın, kardeşini şişe geçirip ateşte kebab etmek küçük Mustafanm hatmna gelmemişti. Bundan ötürü birdenbire sarardılar, sarsıldılar, birbirlerine baktıiar: ikisinin de gözünde ıslak birer kıvılcım yanıyordu, dudaklarında o güne kadar tatmadıkları bir acı titriyordu. Yaksiç kötü kötü gülüyordu. Eti değil ruhu acıtmanın bu parlak sınancıra bulup ortaya attığından dolayı kıvanc duyuyor gibiydi. İki kardeşin ölüme karşı takındıkları kayidsizlikten birdenbire ayrılarak tasalanmaları ayrı^ı hoşuna giız. îpe bağlı bir akıncı, orada toplanan diyordu. Cehennemlik bir hazla kurbanlarını süzüyordu. halka gerçekten inanılmaz birşey gibi göKara Murad tasalanmaktan birşey ünüyordu. Bütün Avrupa için akıncı, rüyalarda görünen korkunç ejderhaların, çıkmıyacağını çarçabuk hatırladı, eski nsan kıhğına bürünmüş devlerin atlı, pa sert durumunu takmdı: lalı ve Türk Börkü giyen canlı bir öme Orospu oğlu, dedi, beni kardeşime ğinden başka birşey değildi. Onların çevirme yaptıracaksın, anladık. Ya bu türkçe konuşmalarına, Türk oldukları çocuğu ne yapacaksın? nın soylenegelmesine rağmen Türkten Yaksiç kaşlarını çattı, şu cevabı verbaşka bir mahluk olduklan zannoiunur di: du. Çünkü alışveriş yapan Türk, hak Onu diri bırakacağım. Ölünc'ye yerlerinde veya başka kurumlarda gö kadar yaptığı işi hatırlasın, döğünüp durünen Türk, hatta harb alanlarında ras sun. Seni şişe geçirişi, ateşe koyuşu, u lanan Türk çelebi kişi idi. Sert, fakat zun uzun çevirişi, etinden çıkacak kokudürüst olan bu Türklerle akıncılar ara yu yutuşu, inleyişlerini dinleyişi yüz yıl ında büyük bir ayrılık vardı. Türk gö yaşasa onun içinden silinmiyecektir. Bu nül almayı, okşamayı, düşmüşlere el u küçük çapkına da bu ceza yetişir! zatmayı, ezileni korumak için ezılmeği Onu diri koyacağına and içer mfgöze almayı bilen bir centilmen milletti. sın.J Akıncınm yüzü kalkah, dili kılıc, eli mız And içmeğe ne lüzum var?.. Kar raktı. Yalnız boyun iğdirmek ister ve i deşine acıdığımdan dolayı böyle bir iyilik ğilmiyen boyunları koparıp geçerdi. yapmıyorum. Onu ölünciye kadar kıv Böyle tanılan ve adlarından bile kor randırmak için sağ bırakmak istiyorum. kulan akıncılardan birinin yakalanmış Böyle birşey yapmıya başka bir sebeble olmasını duymak, hele onun cezalandı de mecburuz. rılacağını işitmek herkesin kulağında bir O sebebi anlıyabilir miyim? masal tesiri yapmıştı, bütün gözlerde bir Bir ölüye her sır söylenebilir: Karnanmamazlık gölgesi belirmişti. İple sa deşini îstanbula elçi yollıyacağız. Efenrılmış bir kayaya benziyen şu adarr.ın bir diniz olan sultana neler yaptığımızı bil * akıncı olmasını mümkün görüyorlardı. direceğiz. Kendi adamlarımızdan bin'ni Çünkü yapılışında ancak akıncılara ya göndersek senin, arkadaşlarının, şu Çakışan bir başkalık vardı. İp içinde bile kırcı Paşanın öcünü almak isterler, belki zincire sarılı büyük bir parça çelik gibi öldürürler. Onun için kardeşini yollamaincinmez, hırpalanmaz görünüyordu. Lâ yı düşündük. kin onun yok edilebileceğine inanan yok Demek kardeşim yaşjyacak. Öy » tu. Bu koca kütle çeliği hangi ateşte e leyse kanım ona helâl olsun. İşte ben ken» ritebilirlerdi ki?... dine izin veriyorum, beni şişe geçirip çeHalk böyle düşünürken ve bir akmcı virsin. Fakat bir akıncı elinden geleni nın nasıl yol edileceği üzerinde kulaktan yapmadıkça ölmez. Bu, bizim töremizde kulağa aytışmalar yapılırken Yaksiç te çirkin sayılır. Sen de benim yapacağımi voyvadanm yanına yaklaşmıştı, birşeyler hoş gör delikanlı! (Arkası var) , fısıldıyordu. O sırada Küçük Mustafa îzmirde ekmek işi 1 Soma kaphcaları Soma (Özel) Buraya bağlı MeiK teşe köyünde kaplıcalar vardır. Bunlar köyün malı olmakla beraber başkalan tarafından işletilmektedir. Sularınm siyatiğe, romatizmaya çok iyi geldiği söy< lenmektedir. Kaphcaya giden yolun peK berbad olmasına rağmen bu yıl Kırkağaç ve Somadan iki bin ki§iden fazla yabancı gelmektedir. " Izmir (Özel) Şehrimizde buğday fiatleri epeyce düşmüştür. Piyasaya da epeyce buğday gelmiştir. Fakat fırmcıya kredi ile un veren fabrikatörler ve diğer uncular, un piyasasını indirmemektedirler. Buna mukabil Belediyenin de ekmek narhını yükseltmemesi, ortada fırıncıyı zarara sokmaktadır. Bu yüzden sık sık, İlbaylıkta, şarbaylıkta toplantılar yapılmaktadır, \