31 Tommuz 1935 CUMHURÎYET Casusluk tarihinde tazelenen bir sahife: 10 MeLDoktörün kendi elile Hukukun felsefesi zan ve bir Belçikalı casusu şüpheyemi dayanır? öldürdüğü söyleniyor Başka bir rivayete göre, tankların değerini vaktile takdir eden>*yen bir mühendisi de feci bir ölüme mahkum etmişti işin gizli tutulamadığı anlaşılıyor. Tanklar, Alman piyadesi arasına dehşet sal madan önce, casuslar raporlarında bun lardan bahsettiler. Teferrüat baknnın • dan müphem olmakla beraber, verdik leri havadisin aslı doğru ve esaslı olan bu raporlar, Froylayn Doktorun elıne Froylayn Doktor, peyklerini, böylece varmıştı. Matmazel Doktör, bu rapor mütaleasını bildirmek üzere, kendi ıiç acımadan kullanır, onların milliyetine lan, e soyuna, içtimai hallerine hiç ehemmi teknik uzmanına (mütehassısına) vcr et vermezdi. Filvaki, bu peyklerin ço miş, bu uzman omuzlarını silkerek de ,u, umumiyetle düşkün seciyeli insan miş ki: ardı. Aralarında birkaç tane yurdsevc « Ingilizler bir tank yapmağa rnu Mman vardı; fakat çoğu, vatan haini \affak olabilirler; fakat batı yöneyin Belçikahlardı. Anverste otel işleten bir! deki (garb cephesındekı) modern mey•urd düşmanı Belçikalı tarafından teda dan muharebesinin şartlarına göre, bu ık edilen bu nankörlerin dc birçoğu ha tank hiçbir sonuç (netice) veremez. >ishane kaçkını suçlular vc canilerdi îşte tam bu sıralarda, sonraları, Al 3elçikalılardan başka, hayatlarmı na man hezimetinin sebeblerinden bıri oldunuskârane kazanamıyan Holandalılar. ğu Ludendorf tarafından itiraf cd'len ıer milletten ve soydan para ve sergü tank hücumlannın ilki vuku bulmuşlıır. :eşt peşinde koşan serseriler, macerape 0 zaman Froylayn Doktor, sözde, bu estler de Matmazel Doktöre hizmet e uzmanı (mütehassısı) çağırmış, ona, iri Jerlerdi. Fransız veya Belçikalı fena ka gözlerinde şimşekler çakarak hakaret eiınlar da vardı ki casusluğu eski san'at dici bir sesle: erine çok uygun bulurlardı. Buyurun meşhur uzman, buyunın Casusların Froylayn Doktordan okuyun! Diye tankların korkunc tesirinî anla korkusu tan bir rapor, arkasından da bir tabanca Froylayn Doktor, belki bu cinsten a•ağılık adamlara karşı kamçı kullanmak uzatmış, Temiz kanlı mühendis, tabancayı alke onlan sopa ile idarc etmek gerek olmış ve beynine bir kurşun sıkmış! duğunu düşünüyordu. Onun içın bunları tedhiş ediyordu. O kadar ki içlerindrn bir Kendi elile bir Belçikalty haylisi, Matmazel Doktörün müfettiş öldürmüf! lerınden bırinin kurşununa veya bıcağına Gene rîvayet edildiğine göre Froy uğramaktan korkarak hapısane kösesini layn Doktor, kendi elile bir adamı. Anbir kurtuluş yeri sayıyorlardı. Casuslan, versteki casusluk okuluna girmiş olan bu kadından dehşet içinde bahsederler Belçikahyı öldürmüşmüş. Söylendiğine ve onu düşmanlannın eline düşürmek icin göre, Froylayn Doktor, bu adamm kenher türlü yardıma hazır olduklarını açık disine ihanet ettığinden kuşkulandığı için ça gb'sterirlerdi. onu yanına çağırarak mel'un Belçika caFroylayn Doktorun bu aşağı tab^ka ca susu diye hemen öldürüvermiş! Eğer, bu suslardan daha yüks«k bir muhite men hikâye doğru ise, Froylayn Doktor bir sub bazı yardımcıları ve yaverlerı de hata işlemiş demektir. Gizli istihbaral vardı. Alman ordusu zabitlerinden. te ışlerinin ana kaidelerine göre, Froylayn miz soydan yurdsever insanlar olar. bu Doktor, ilkönce Belçikahnın şefleri kimaskerler, deneçli (tecrübelı) istihbarat ler olduğunu, onlarla nasıl muhabere etçılardı. İtilâf istihbarat daireleri, bunlar tiğini öğrenecek ve onlara yanlış haberarasında Schmitt (Şimit) isminde birini lerle dolu sahte raporlar göndererekti. tanıyordu ki Belçika nişanlarını ve vesi Sonra Froylayn Doktor Belçıkadan «ükalarını hâmil olan bu dıkkat değer adam çüncü derece» dediğimiz usulle (yani miitemadiyen Belçika, Holanda, r randayak ve işkence ile) bir hayli önemlı sa ve Ingıltere arasında gezer dururdu. haberler de koparabilirdi. îşte ancak bunBu zabitlerden biri de, çok yıiksek ısti ları yaptıktan sonradır ki onu öldünnek datlı bir mühendisti. Almanyanm en kizevkini tatabilirdi. Froylayn Doktor, bir bar ve yüksek sosyetesine mensub ve Alan için, bir süper casus olduğunu unut man asilzadelerindendi. Dolaşan dedikotu da yalnız kadınlığının tesiri alhnda dulara göre, bu adamm, o şeytanî kt>dı nın 'usullerıne uygun bir şekılde ve feci mı kaldı? Bir romancı, bu hikâyeden çok bir tarzda ölümüne Froylayn Doktor se ıstifade edebilir. Kim bilir, belki de Belcikalıyı sevmişti? Fakat, bakalım, Froybebiyet vermiş imiş! Malmazel Doktör, böylccc, Itilâf ishbarat ve casuslukla mücadele teşkilânın dikkatini bu kurbanhk adamın üs< ine çektikten sonra, zavallı kurbanının akalandığı ayni yere, başka bir casus önderir, fakat buna, gcrçck bir ödev hakikî bir vazifc) verirdi. Yolculuk notları: Arsıulusal beden terbiyesi kongresi Brükselde toplandı «Yaşamak için spor yapmalı, fakat spor için yaşamamalıdır!» IBUGUN DEBUJ Genclik ve spor eçen gün, bir dost evine misafir gitmiştim. Oturuyor, şuradan buradan sohbet ediyorduk. Akşam olup ta, sular kararmağa başhyorken, dostumun yetişken oğlu, bulunduğumuz odaya girdi. Bu on sekiz yaşındaki gencin, heykel gibi endamına, gü neşten kavrulmuş tertemiz yüzüne, kı vanc dolu bir ilgi ile bakan babası sordu: Oldüren Çafer oğlu Muslafa. Ğlen Abdullah. Öldürenin suçu apaçık belirmemış. Oliim suçıle maznun olan adam iki buçuk senedir yatıyor. Suçlunun hakkını koruyan avukat, müekkilinin masum olduğunu, serbest bırakılmasını istiyor. Müddeıumumi katilın suçlu olduğu kanaatinde. Mahkeme karar veriyor: <'Bir kimse masum olabılir. Fakat bir zan ve şüphe ile mahkemeye düşerse, hakkında bir karar verilinciye kadar, kanunun yükledıği mes'uliyetlerden kurtulamaz. Üç sene de yatar, beş te, on da.» *** Tankların değerini anlamıyan mühendisin akıbeti Mühendısın facıalı dlümünü şbyle hıkâye ederler : O tarihte, henüz tekâmül etmemis olan, fakat inkâr edilmez bir ku\rvet teşkil eden ve ileride daha yenilerinin ".e olacağı anlaşılan tank silâhı yeni meydana çıkmıştı. Ingilizler, tankları 1916 son bahannda Somme meydan muharebesın de kullandılar. Bu tanklar, uzun ıncele meler ve deneçlenn sonuçu (tetkıklerin \e tecrübelerin neticesi) olarak yapılmıştı. Yapılırken de mümkün olduğu kadar gizli tutulmuştu. Fakat Alman casusla rının araştırmalanndan kaçacak kadar, 1 lyn Doktor sevgi nedir biliyor muydıp (Arkası var) A. O. SOSYETELERDE Kadıköy su sosyetesi de satın alınacak Kadıköy Üsküdar suyunun salın alınması için de hükumetçe incelemelere başlanmıştır. Su sosyetesi ahndıktar» sonra İstanbul Urayı tarafından ve îstanbul suyu ile birlikte bir elden mi, yoksa Bayındırlık Bakanlığına bağlı ayrı bir kurum halinde mi idaresinin doğru olacağı da ayrıca incelenmektedir. Nereden geliyorsun, oğlum? Yalanın ne olduğunu belki bilmiyen bu çocuk, çok saf ve çok samimî ayni zamanda da vakur bir eda ile: Sabahleyin arkadaşlanmla buluşmuştuk.. dedi; dağdan Büyükdereye yaBu dava, nerede açılmış?.. Çinde mi, ya indik. Altınkuma gidip denize girdik, Merihte mi bize lâzım değil. Fakat maşımdi de dönüyoruz. sum bir adamın on sene bir zan ve şüphe Baba, hiçbir itirazda bulunmadı. Saüzerine hapiste yatması bızim inceleme dece: mize değer bir iştir. Usümedin ya? diye sordu. *** Hayır, baba! Hukukun felsefesi, cemiyetin içtımaî Yüzünde, hayata karşı derin bir i şuurunda, ahlâk ve fikir mekanizmasında nanc, yasadığından dolayı da hoşnudluk hak diye kabul edilen hakikatlerin meyokunan bu delikanh bana o anda, kendi dana çıkarılmasıdır. Hak ve adalet telâkgenchğimin heder olduğunu hatırlatmışkıleri zamanla, mekânla değişir. Ahîâk tı. telâkkileri değıştıği gibi. Fakat bir cemiBugünkü genclerimizin hemen hepsi yetin mekanizmasında hak diye kabul ede sporcu olmuşlardır. Genc kızlarımız Arsıulusal Beden Terbiyesi kongresi üyeleri [üçiincü sırada dilen, kanun maddelerile formüle ediien da, delikanlılarımız da açık havada yaşaX işaretli Selim Sırrı Tarcandır] hakıkatler o zaman için muteberdir. Hamaktan haz duyuyor, bu hayattan kuvvet Brüksel sergisinin (Yüzüncü yıl) cad nına Brüksel mektebleri beden terbi ve sıhhat ediniyor, hayatın tadına zehir kikatin meydana çıkması için, b<r adam desinde enternasyonal beden terbiyesi yesi umumî müfettişi ve kongrenin ad katan bir takım kokulardan bu suretle zan ve şüphe ile tevkif edilebilir, sorguya çekilir, fakat ortada uzun zaman hür kongresinde Türkiyeyi temsil eden üç ministratörü profesör (Henri Degenst) sıyrılmış oluyorlar. Bütün bir neslin. bu ile kongrenin umumî kâtibi (Y. Devos) riyetinden mahrum edilmesine sebeb ola arkadaş hızlı hızlı yürüyoruz sayede, vücudü olduğu gibi maneviyatı oturdular. Nizameddm: cak bir delil yoksa, bu adamı zan ve «üpda kuvvetlenmekte, yarınm olgun insanReis heyete teşekkürünü ifa ettikten ları, hayatla savaşmağa şimdiden hazırhe ile on sene hapiste yatırmak.bu adamın ] Geç kalmadık mı? dedi. Cevab verinsanlık ve yaşamak hakkını elinden al im; hayır, daha yedi dakikamız var. sonra yerini kıymetli eserleri ile dün lanmaktadır. mak, haysiyetıni tekmelemek hak ve a Toplantı onda olacak. (Salle des fe yaca tanınmış flziyoloji âlimlerinden Dünyanın hemen her tarafında gencdalet mefhumuna ne dereceve kadar u tes) in kapısında duran memurlardan profesör (Dr. Demoor) a bıraktı ve bize lik, hareketi kendisine prensip edinmiştir. profesörün (Tabiblerin beden terbiye Şehrin manen ve maddeten zehirliyen sorduk: Kongre nerede toplanıyor?? yar, ben anlamadım. Hangi kongre? Bugün toplanan as sinde rolü) mevzulu bir musahabe ya muhitinden fırsat buldukça kaçıp, solu*** kerî doktorlar, eczacüar, kooperatifçi pacağını söyledi. ğu açık havada alıyor. Hukuk ta bir ilimdir. Her ilim hakiDoktor kırmızı yüzlü, mavi gözlü, sakati araştırır. Her buluş nisbidir. Her ler. fabrikatorlar, iktısadcılar var. HanBu temiz ve açık hava ihtiyacı onda hakikat değişir. Fakat hiç bir ilim haki gisini anyorsunuz? Beden terbiyesini! çı sakalı süt gibi beyaz, orta boylu, öyle bir önüne geçilmez hal almış ki, kati ararken zan ve şüpheye dayanmaz. Evet, sağa gidiniz. sola sapınız! Orada yetmişlik, dipdiri, canlı kanlı bir adam. mevsimleri hiç hesaba katmıyarak, k>şın Delil, hatta iki kere iki dört eder cin sorarsınız. Neyse kolaycacık elimizle Bakınız ihtiyar demedim. Bir saat yo bile karlı dağları, şehrin salonlarına tersinden delil arar. Bu delili buluncıya ka koymuş gibi bulduk. Tam saat onda bü rulmadan büyük talâkatle fikirlerini an cih edıyor. Tanıdığım birçok gencler, bu uzun dar, bu delilleri birlestirerek hakikate tün milletlerin murahhas heyetleri gel latan bir hatibe ihtiyar denebilir mi? mişti. İngilizler, Almanlar, İsveçlıler, Profesör (Demoor) kısaca şunlan gezmelerinden, spordaki muvaffakiyetleyaklasıncıya kadar hüküm vermez. Hurinden bana öyle bir heyecanla bahset kuk gibi bir cemiyetin ahlâk si*temini, Fransızlar, İtalyanlar, Amerikalılar, İs söyledi: « Beden faaliyetleri günün ınesele mislerdir ki, uzun zaman benim de heyeyaşayış sistemini, ceza sistemini, hak siste viçreliler, îspanyollar, Portekizliler, biz, mini kanun maddelerile formüle eden bir hatta Arjantinden, Şıliden, Brezilyadan sidir. Tababetin bir şubesidır. Beden can adını verip te gönlümde iftıharla tailim zan ve şüpheye dayanırsa, o ilim büe gelen vardı. Yalnız Sırb, Yunan. terbiyesi muallimleri senelerce yalnız şıdığım duygulardan utanmışımdır. Bulgar yoktu. Benım mensub olduğum nesil, gerçek, bana çürük gibi gelir. çahşmıslar ve doktorlar bu hayatî meSABİHA ZEKERlYYA Kongre tam manasile bir Babil kulesi! seleyi ihmal etmişlerdir. Artık tek bu temiz ve asil heyecanları tanımadı, bu İngilizce, holandaca, isveççe, fransızca, nisyenlerle tabiblerin elele çalışmak za açık hava zevkini tatmadı. Biz, o vakitHastalığım dolayısile okuyuculanm almanca, ispanyolca birbirine karışıyor. manı gelmiştir. Beden terbiyesi bir sağ ler, Boğaziçinde arasıra kürek çekmek ve dan mektublar aldım. Uzer'erinde adresHerkes te bağırarak konuşuyor. İki yüz lık işidir. Muallimlerin mesaisini dok denize girip yüzmekten başka birşey billerı olmadığı içın, teşekkürlerimi şahısaklı başında insan teneffüse çıkmış torlar kontrol etmelidir. Öyle olmazsa mezdik. Bu da ancak îstanbul, îzmir, larına bildıremiveceğim.. Bu işte gazetemekteb çocuklarına benziyorlar. spordan fayda yerine zarar görülebilir. Trabzon gibi sahil şehirlerinin yah çonin vasıtalığını kabul etmelerini düerim. Dünyanın her tarafında ne mahiyette Kuvvet uzviyetin ahenginden doğmalı cuklarına nasib oluyordu. Vaktimizi kahs. z. olursa olsun kongre denildi mi ilk akla dır. Bunun için de en muvafık olan ka velerde, yahud ki terbiyemizle ilgili olan gelen şudur: Bol yeyip, içmek, gezip, naatimce îsveç jımnastikleridir. Kü pek sıkı idiyse evlerimizde kapalı geçiİmtihandan şikâyet eden talebe eğlenmek, hoşça vakit geçırmek, biraz çük yaşta vücudün teşekkül devrinde rirdik. Bugünün uzun atlama, veya kaDün Pertevniyal lisesinden 20 talebe da iş görmek! Halbukı bunun tersine bu jimnastıklerin her gün tatbiki lâ yak şampiyonlanna bedel, bizim nesil. Kültür Dırektörlüğüne müracaatle rıya olması lâzım değil mi? Çok iş görmek, zımdır. On sekiz yaşmdan e\'\rel çocuk bol bol tavla ve altmışalü şampıyonu yeziye imtihanlarından şikâyet ettiklerine vakit kalırsa biraz da gezip tozmak. Ne ların sporda ihtısas yapmıya yeltenme tiştirmiştir. . dair maariften verilmiş bir haber vardı. vazık ki bövle olmuvor. Biz de bırçokŞimdiki genclerimizin spor sevgısı, Pertevniyal lisesi müdürlüğünden aldı ları gibi iki gün çahştık, beş gün gez lerı fenadır. spor düşkünlüğü onların gönüllerinde Sporun hakikî gayesinden uzaklaş ğımız bir mektubda deniliyor ki: dik! Çahştık demek te doğru değil, iki yurd sevgisini de artırmakla önemli biri makta olduğunu her gün gelen gazeteyüz murahhas arasında çalışanların a«Bugünkü gazetenizde lisemiz dokufayda daha sağlamışür. Bizler, köşemizlerden öçrenivorum. Spor bir temaşa zuncu sınıf rıyazıye ımtıhanlarına aıd dedi yirmiyi geçmiyor. Ötekiler işin aden kımıldamadığımız için ülkemizi tanı değildır. Bırli (as) yetıstirmek hevesinlayında! Meselâ hatibin biri otuz yıllık yanlış verilmiş bir haber vardır. mıyorduk. Oğullarımız, bize benzemi den vaz geçmeli. İşe yarar adam yetişyorlar. Onlar, geziyor, görüyor ve il{ Okulamızda diğer imtihanlar gibi do tecrübelerinin, araştırmalarının neticetirmeğe bakmalı. peyda edıyorlar. kuzuncu sınıflarımızın riyaziye imt;han sini anlatıvor. Alâka ile dinliyen beş, Pedagoji sporun bir pusulası olmalıon kişi, not tutan da üç beş kişi! Ötekiları da iki mümeyyız ve alâkadar öğretKendılerini kutlulıyalım ve teşvik dır. Öyle olmazsa spor gemisine binenmen tarafından yapılmış ve tabiî numa ler ya konuşuyor, ya uyukluyor. delim. Ve bize benzemedikleri için Bu biraz her yerde böyledir. Meclis ler yollarını kaybederler. raları heyetçe verilerek not cetvellerı imher aklımıza geldikçe ulu Tanrıya şükii Hulâsa spor yaşamıya yardım etme edelim! za edildikten sonra ayni günde idareye halinde iş görmek için toplanan insanların içinde yükün ağırı daima üç beş ki li, yaşamak için spor yapmalı! Fakat teslım olünmuştur. Ercümend Ehrem TALU spor için yaşamamalıdır!» Bu cihet her zaman ve resmen tevsik şinin omuzlarında oluyor. Fevkalâde alkışlarla biten bu güzel Umumî riyaset makamma Brüksel edilebilir. Bahsedilen üstüste iki sene döncud güzelliği, ve faydalı konferanstan sonra kongre müş olan talebe yalnız riyaziyeden değil Üniversitesi profesörlerinden doktor 3 Jimnastik ve sporun mektebde dört, beş ve daha fazla dersten dönmüş (Is. Gunsburg) geçti. Onun sağına (Lie öğleden sonra mesaisine tekrar başla mektebden sonra yeri. lerdır. Zaten bu çocuklarm miktaıı 20 ge) mektebleri beden terbiyesi müfet mak üzere dört encümene ayrıldı: 4 Muhtelif memleketlerde bede 1 Beden terbiyesinin ilim ve tekdeğil, 3 şubeden 15 kişi kadardır. Key tişi tıb doktoru (Rene Ledent), soluna terbiyesi. fiyetın bu suretle düzeltilmesine müsaa Brüksel sporcu tabibler cemiyeti aza niği, SELİM SIRRI TARCAN sından doktor (Plasch), onlarm da ya2 Kadının beden terbiyesi ve vüdelerini saygılarımla dilerim.» ki. Jimnaz talebesi arkadaşına acıyar baktı, alışık olduğu bir hareketle sol oı zunu kaldırdı, cevab vermedi. Iskarpi nin yüksek ökçeleri kaldırımdan sıs çıkartarak, çevik ve sıkı adımlarla yür yor; duman dolu bir odadan, bir ilkbahar aydınhğına çıkmanm sevincile set best serbest etrafına bakınıyordu. î îki genc kız kilise meydanını bir ucdan bir uca geçtiler ve o akşam için sozleşerek ayrıldılar. Jimnaz talebesi kilisenin solunda bir yola saptı. Ansızın, arkasından kosan ayak sesleri duydu, geriye döndü. Kaskej tinin şeridinde sırma ile işlenmış kazmaj belgeleri (işaretleri) bulunan üniformaş h ve uzun boylu bir talebe ona yetişmekj için koşuyordu. Genc kız durdu, yüzü sert bir ifade aldı ve kaşlarını çattı. Göz^ lerini ona diken talebe bu bakışlarla karşılaşınca birdenbire şaşaladı, son derece sinirli bir halle: ' Beni affediniz Aryan Nikolaevna, dedi, yalnız kalmanızı bekledim. böyle terkedemezdim; bu hâdiseden sonra... (Arkan var) şehirde çok tanınmış, küçük ve sonük battıktan sonra ve geceleri; şık arabalar, jimnazının (lisesinin) resmî elbisesi vel gözlü bir yahudiydi. Bütün ilbaylığın (vi bu dümdüz ve iyi bakılmış açık yolda, siyah, parlak bir önlük vardı. lCestane oraya rengi robunun yeknesakhğını biraz buruşlâyetin) ileri gelenleri onun dostluğunu rüzgâr gibi uçmak ıstıyen çıftlerı ararlar, ve otele gidip holde onunla kc 1 taşırlardı. Leon günün birinde bu evde o muşa benzıyen beyaz dantelden bir yataşırlrd on g ş y y ğ y Ş y j nuşurlardı. Ağzında bakla ıslanır bir a turmağı tasarhyordu. Şimdilik yalnız bijkalıkla süslemişti. Yasaya aykırı olarak hff d k l d i b d damdı. Böyle sayın bir otel kapıcısının rinci katı döşenmiş ve buraya çok ihtiyar | elbise hafifçe dekolteydi ve buradan ınağzını tutup sır saklaması nekadar güc bir kocakarı yerleştirilmişti. Evi tut ce, güzel bir boyun uzanıyordu. riafif " Cumhuriyet „ in edebî romanı: 1 elde edılebilirdi? O, kendisine bir buluş mak istiyenler pek çoktu. Çünkü «on qün hafif iki tarafa sallanan küçük başında { Yazan: Klod Ane Çevirenler: F. Varal ve F. Osmar ma yeri temin edebilmek için heyecandan lerde alabildiğine genişliyen şehirde böy geniş kenarları iki yana düşen beyaz bir eli titriyen kaç âşıktan solgun yüzünde le daireler pek te bol değildi. Lâkin acu hasır şapka vardı. Tenha sokağı gözden geçirmek için heDoğu gökleri kadar aydınlık ve par yemeklerile tanınmıştı. Asillerin, gencli en küçük bir duygu sezintisi belirmeden zenin cevabı hep aynidi: Fv tutu'muş ne yirmi beş rublelikler, ne banknotlar tur! Saf ruhlu adamlar kendi kendı''crme, men başını kapıdan dışarı uzattı ve bu lak, bir Nişapur firuzesi gibi masmavi bir ğin, zabitlerin ve zengin endüstricilerin bir saniyelik duralamadan sonra kaldırısema; hâlâ uyuyan şehrin evleri ve bah himayesindeydi. Üç zayıf yahudile iki almıştı? Leonun evi topu topu üç tane Leon Davidoviçin iyi bir kirayı neden cikti. Böyle gü\enilir bir buluşma yerinin istemediğini soruyorlar, işın içyüzünii bı ma indi. Arkasından bir genc kız daha çeleri üzerine yayılıyordu. Şafdk söker LJkraynah Rusun teşkil ettiği bir orkes lenlerse sadece başlarını sallıyorlardı. göründü. Bu, ilkinden birkaç yaş daha ken yalnız akasyalarda ve damlarda bir tra; öğleden gecenin yarısına kadar bu azlığı, saadetleıinin srrını emniyete almak Bunlar, ekseri geceler bir arabanın bu büyük, ağır hareketli, siyah ipekten bir birini kovalıyan serçelerin cıvıltılan, bir rada karmakarışık adi havalar, melân istiyenlerin sayısını tabiî çoğaltıyordu. rada durduğunu ve sımsıkı kapanmış jüp, patist bir bluz ve ince bir mevsimlik Şu durumdan (vaziyet) anlaşıl yordu dişi güvercinin şehvetli dem çekişi ve şeh kolik halk türküleri ve kulaklan tırmalı pencere perdelerinin arasından geç vak manto giyinmiş sanşın bir tazeydi. Jimyan bir ahenkle Çigan parçaları çalardı. ki güzey ilbaylığının (cenub vilâyetinin) rin en büyük caddesi olan Sadovayamn te kadar ısık çizgilerinin süzüldüğünü bi naz elbiseli genc kız gerindi, başını göke bozuk kaldırımlarında yavaş yavaş iler Bu asrî lokantada ne parlak gece şölen merkezi olan X da para zahmetsi^ce kalenler ve görenlerdi! kaldırıp temiz havada derin bir soluk alliyen bir köy arabasının sert tekerlek gü leri (ziyafetleri) verilmiş, ne zevk ,âlem zanılıyor, neşeyle harcanıyordu ve ha Bu romanın başladığı sabah, sıcak bir dı ve gülerek: yat, ovaların yakıcı yaz günleri gibi, arültüleri duyuluyordu. Geniş, tozlu ve leri yapılmıştı! Ne kepazelik Olga, dedi, güneş Otel lokantasının, biri ötekinden daha tesli idi. Taşralarda, maden ocaklarır.da, mayıs sonu gününün safağında Londra obomboş kilise meydanının yanında, servis zenginlesenler telinin büyük kapısı henüz kapab duru doğmus! avlusu tahta bir çitle çevrili Londra oteü büyük iki salonu vardı. Ayrıca ÖZPI (hu endüstride ve çiftçilikte daima Londra otelinin unutulmaz âlem yordu. Lokantayla holün elektrikleri sö Ben daha erken dönmek ist'.yor uzanıyordu. Uç katlı, dümdüz, yağmurlu susî) kabineleri olmadığı için kapıcı Lelerini ve orada sevimli kadınlarla icecek neli çok olmuştu. Servis avlunına çıkan dum. Bilmem neye bu kadar geç kaldın? bir sonbahar günü gibi tasa (gam) dolu on Davidoviç kalabalıktan ayn y»mek ağac kapı gıcırdıyarak açıldı, bir genc Saat 10 da büroda bulunmam lâzım. Bu biçimsiz bir yapı.. Balkonsuz, sütunsuz yemek istiyenlere birinci kattaki salon'u leri Fransız şarablannı düsünürlerdi. Leon Davidoviçin üç evinden biri ke kız göründü ve bir saniye tereddüd ede zalim Petrof mutlaka mesele cıkaracak. odalan daima serbest bulundururdu. Leve süs5Ûz... Burası şehrin en iyi oteliydi ve nefis on otelde sözü herkesten fazla geçen nar mahallede ve §oseye yakmdı. Güneş,, rek durdu. Lzerinde şehrin en maruf Sonra o kadar da fazla şampanya içtim Londra otelinden Znamenski Jimnazına