CUMHURÎYET 31 Temmuz 1935 Türklerle Süngü Süngüye No. 262 A. DAVER Çanakkalede Satılık Köşk Çamlıcada Libadcdede Ali Rıfat Beyin köşkü namile maruf on beş dönüm bahçe içinde büliin konforu haiz selâmlık ve harem dairesilc çiçek serini ve havuzları muhtevi köşk satılıktır. Görmek istiyenle rin içindeki bekçiye, pazarhk için de Sultanhamamında Saîdiye hanı odabaşısı Hüseyne müracaat edilmesi, Kayserideki fabrikaları RADYO işleten kuvvetin membaı Bu akşamki program Bünyanda 100 metro yükseklikten akan coşkun ve taşkın sular koca bir şehri nurlandırıyor İSTANBUL: 18,30 yüzme dersleri 18.50 fransız ders 19,10 dans musikisi (plâk) 19, haberler 19.50 Halide monoloğ 20, T konferans 20.30 rad\ o caz ve tango c kestraları ve Birsen, türkçe sözlü eseı ; ler 21 30 son haberler, borsalar 21, Nimet Vahid (san) 22 mandolin ku varteti, Patarelli idaresinde VİYANA: 17,15 gramofon 18.05 konuşma, spc haberleri 18.35 İtalyan ve Avusturj şarkılan 19.05 konuşmalar ve ulus yayın 20,50 haftamn bölemi 21,: Salzburg musiki şenlikleri: Viyana f larmoniklerinin konseri 23,05 haber ler 23.15 eğlenceli konser 23,35 kar şık program 2,05 Viyana musikisi \ şan. BERLİN: 17.35 kadmların zamanı 18 05 Franl furttan taşıma 19,05 musiki ve şan 20.05 spor yayını 20.25 org konseri 20.45 günün akisleri 21,05 haberler 21.20 Königsberg 21.50 ulusal yavın 23.05 haberler 23.35 Kolonyadan naki. BÜKREŞ: 18,05 orkestra konseri 20.25 gramo fonla Vagnerin eserleri 21,20 piyanı konseri 21,50 şan konseri 22,10 kü çük orkestranın konseri 22.35 haber ler 23.20 yabancı dillerde haberler 23.40 konserin devamı. TULUZ: 20.05 operet şarkılan 20,25 Çingem musikisi 20.35 haberler 20,50 hali şarkılan 21.20 düetolar 21,35 musiki. 22.05 piyes 22.40 Viyana orkestrası • 22,50 «Ayda> operasından parçalar • 23,25 filim musikisi 23,35 haberler < 23,50 dans musikisi, dinleyicilerüı za manı ve süel marşlar 24,40 Arjantin musikisi 24,50 operet şarkılan 1,05 geceyarıcı numarası 1,20 haberler. Türk, ateşi öyle bir şiddet almıştı ki yardımcı gemiler bunlara mukabele edemiyorlardı Ingillc Denic Harb tarihinden siperlerden atlamağa teşvik ettikleri görülüyordu. Hücum, Nors Stafford alayı karşısındaki noktadan başka bir ycrde inkişaf edemedi. Orada da askerimizin sıhhatli ve sebatlı ateşi her kendini gösteren Türkü yere sermekte idi. Bu esnada kaptan Dent gemilerile General Davisin azalmış topçusunun noksanını ziyadesile tamamlıyordu. Kruvazörleri, monitorleri ve muhriblerile düşman mevziıni yan ateşine tutmuş, ihtiyat mevkiine ve irtibat siperlerine sıkışıp kalmış olan Türk piyadesini müthiş zayıata uğratmıştı. Bu et ve kandan mürekeb insan oğlunun ta hammül edebileceği bir ateş değildi. Saat beşte herşey susmuş ve hattı harbımiz her yerde sağlam kalmıştı. .Zayiatııvız 164 maktulden fazla değildi. Fakat kesif bir vaziyette bulunan düşmanın ne kadar zayiata uğradığını söyliyebilmek zordur. Son an gelip General Davis kuvTürkler sahilleri şiddetle vetleri büsbütün azaldığı zaman Türk topa tutuyorlardt leri bu hücumlarını tekrar edemiyecek Seyrekleşen müdafılerimizin gittikçe kadar cesaretsizliğe uğratmak bizce kâfi azalan cepanemizin düşmanın şüphesini idi. uyandırdığına dair bir iz yoktu. DüşmaO gece, el'an iyi giden havanın sayem kandırmak ve tabiî vaziyeti muhafaza sinde 2,300 asker. 9 top. 1,000 hayvan için mümkün olan bütün tedbirler alın gemilere bindirildi. Yanmadada 500 hayraıştı. Geri kalan toplarla ayni derecevan, 1,500 araba ve kamyon ve pek çok de ateşe devam ediliyordu. Tıpkı şimal miktarda erzak ve levazım mevcud idiymıntakasında olduğu gibi son dakikaya se de bunlann nakline teşebbüs olunduğu kadar bu tedbirler dikkatle tatbik olun takdirde bir gün daha geç kalmak ihtı du. Bir zamandanberi, evvelce verilen mali vardı. Ayın 8 inci günü sabahında emre göre geceyarısmdan bir saat evvel General Davisin yanında 1,700 den az top ateşi kesiliyordu. Pek az sonra düşaskerle 40 top kalmıştı. Orta devrede man da bu suretle harekete başlıyarak 20,714 asker, 102 top, 3,649 hayvan, guya karşılıklı anlaşma ile olmuş gibi 32,000 top mermisi, 13 milyona yakm geri kalan zamamnı uykuya veriyordu. fişek, 303 araba ve kamyon, 1,500 ton Fakat bu kandırma geri kalan 48 saat erzak yüklenmişti. zarfında da devam edebilir miydi? Ayın Sekiz millik bir cepheyi muhafaza etyedinci sabahı General Davisin maiyetmde 19 bin kişile ancak 49 top kalmış mekte olan bu askerin sayısı pek az oltı. O anda diişman gafletten uyanıp a makla beraber sabık Türk hücumunun zimli bir hücumda bulunacak olursa her tamamile akim bıraktırılmış olması ge şey olabilirdi. Zaten düşmanın bir şpy neralin güvenini artırmıştı. Bu hücumun lerden şüphelendiği son iki gün içinde son derece şiddetli olması düsünülmüş ve sahilleri kuvvetli hambere atesine tutma pek bol cepane sarfedilmiş olmasına rağsmdan ve tayyarecilerinin faaliyetinden men hücum, Ingiliz harb hattını sarsmafark olunuyordu. Şimdi Türk karakol ğa bile muvaffak olamamıştı. Hiç şüp lan daha faal idi ve siperlerimize yapı hesız Liman Fon Sanders Paşanm İn lan topçu ateşi de fazlalaşmıştı. giliz mmtakasından bu kadar çok topun Bu sebebden dolayı sabah saatleri git cekilmiş olduğundan haberi olmadığı gitikçe artan bir endişe içinde geçti. Teh bi, Ingiliz donanması tarafından kara likenin hemen bertaraf olduğu zannedı topçusu noksanının daha tesirli bir su lirken 11,30 da birdenbire her iki yanımı rette kapatılacağı noktaya hücum edilmemesi lüzumunu da düşünemezdi. Doza dehşetli bir topçu ateşi başladı. nanma topçusu, noksanları o kadar güze! Garb cephesinde müthiş bir ateş telâfi etmişti ki General Davisin endişeEski Fransız siperlerini muhafaza etmekte olan bahriye livası üzerine Anado leri geçmişti. lu sahili bataryalarından bir hambere yağmuru yağıyordu. Sol cenahta General Mod idaresindeki 13 üncü fırka üzerine düşman mermileri daha tesirli ve daha çok yağıyordu. Merkezdeki 52 nci ve 29 uncu fırkalar da bu ateşlere maruzdu. Bundan evvel Gelibolu yanmadasında böyle şjddetli bir ateş görülmemişti. Fransız cephesinde hizmet etmiş olanlar bu ateşin batı yöneyindeki (garb cephesindeki) en müthiş ateşlere benze diğini söylüyorlardı. Çoktanberi geleceği söylenilen Alman topları ve Alman cepanesi demek bir hakikat olmuştu. Bombardıman üç saat devam etti. Nihayet saat üçte durmadan ateş şekline döndü. Yardımcı gemilerimiz bunu mu~ rakabe etmeğe ve körletmeğe muvaffak olamıyorlardı. Bu fena devre üç çeyrek saat devam etti.. Sonra, Türkler, iki lâğım ateşlediler. Bu halde fazla duba ve mavnaya ihliyac görülmiyecekti. General Birdaud bu plânı beğendi. Amiral dö Robek te ihtiyac görülen altı muhribin kullanıl masma müsaade etti. Son dakikada bu derece nazık bir iş ıçin alınan tertıbatın bozulması hem bahriye, hem de ordu tarafından çok çalışmaya ihtiyac gösteriyordu. Bununla beraber iş, çabucak tamamlandı. Ikincikânunun yedinci sabahı bahrî program nüshalan dağıtıldı. Havanm düzelmesi sayesinde aralık devre çalışması karar verilen tarihte bitmişti. Bu gece içinde altı top dahil olmak üzere 3,000 kişi, 1,200 hayvan ve büyü kmiktarda cepane yiiklendi. Böyle bir çalışma gecesi daha takib ettiği takdirde devre tamam olacaktı. Son perde, hava müsaid olduğu takdirde 89 gecesi için tesbit edüdi. Satılık Ev Kadıköy Mıstrhoğlunda Çeşnıc sokağında on odah ve içinde hamamj ve havagazi ve elekfrik ve su tesisatını, garaj ve bahçeyi muh tevi ve içi dışı yağlıboyalı 38 nn marah hane satılıktır. Görmek istiyenlerin içindekilere, pazarhk için de Sultanhamamında Saidiye hanı odabaşısı Hüseyne müraca at edilmesi. Antalya asliye hukuk hâkimliğin . den: Müdd'ei; Antalyada Zincirlihan ittisalinde Ibrişimoğlu Mehmed Lutfi imzasile Antalya asliye hukuk hâ kimliğine verilen 2/5/934 tarihli dava arzuhalinde müddeaaleyh Antal yalı Yeltenlioğlu Şevketin 933 senesi birincikânun tarihli sened mucibin. ce istikraz ettiğî (1000) lirayı vadesi hitamında ödemediğinden meblâğı müddeabihin faizile ve icra dairesin<fe borcu inkârı dolayısile kanunen muktazi tazminatın masarifi muha keme ve ücreti vekâletle birlikte tahsilini istemiş ve müddeaaleyh Şevketin ikametgâhı meçhul bulunması sebebile hukuk usulü muhakemeleri kanununun 141 . 142 nci mad'deleri mucibince dava arzuhali ve davetiye varakasının bir nüshasının mahkeme divanhanesme ve diğerini tstanbulda münteşir Cumhuriyet gazetesinin 29/ 6/935 tarih ve 3994 »ayılı nüshasile ilânen tebliğ olunduğu halde gelmemiş ve bir vekil de pöndermemiş ve müddeinin talebine binaen bu babdaki davanın mumail?yh Şevketin gıyabında bakılmasma karar veril mis olduğundan hukuk usulü muha kemeleri kanununun muaddel 398 incî maddesi mucibince işbu gıyab kararının dahi bir nüshasının Antalya. da bulunduğu anlasılan validesine ve diğer nüshasının da Cumhuriyet ga zetesile ilânen tebliğine ve muhake menin de 17/9/935 sah günü saat dokuza talikine karar verilmiş olduğundan yevmi mezkurda dahi Antalya asliye hukuk mahkemesinde hazır bulunmadığı veya bir vekil gönderme diği takdirde tahikatla muhakemenin giyaben bakılacağı ilân olunur. Bünyandaki şelâlelerden birı durduğum ve 450 metro uzunluğundaki demir borudan fışkıran su. Kayseride düymesine bastığımız her elcktrik ampulü ışığını, işte şu suya borçlu... Kayserinin içinde ve dışmda ışıldıyan bilmem kaç bin ampulle. bütün makineleri şahlandıran kuvvet demek şu suya bağlı?... Santral dairesinde ibreli bir tablo var. Kayseri şehri, aboneler, fabrikalar her yarım saatte nekadar elektrik harcıyorsa rakamlar çıtır çıtır göiteriyor. Basılacak ufak bir vida bütün cereyanlan kesermiş. Parma&ımı bassam, kimbilir kaç bin lâmba birden sönüvere cek.. Dikkat ettim, her tarafa ışık dağıtan bu koca fabrika içinde tek bir işmuş.. Çobanların kaval sesile çınhyan, çi var. Bir de ecnebi müdür. Bir Türk bu mağaralarda koyunlarm geviş geti elektrik sosyetesinin şu varlığı karşı ren homurtusile mayıs kokusundan sında göğsüm kabardı. Ve fakat içim başka birşey yok... Şu kaval tatlı a den: Bu ecnebiye ne lüzum var? Biz bu hengile geçen binlerce yüz yılın ağır bestelerini şu sağır kayalara duyuracak kadanm yapamaz mıyız? dıye bir sızı dalgası gelip geçti. mı bilmem... Bize öğünerek ve koltuklan şişerek Istanbulun Kücükçiftlik parkır.ı an izahat veren Türk işçi bu öğünüşünde dıran sık gölgeli (Şahı sanem) bahçe si, buranın eğlenti ve gezinti yeri... Sı haklı: Yağlı ve simsıVah elinin biricik caktan bunalanlar, soluğu Şahı sane parmağıle şu düğmeye basmca. koca min göğsünde ahyor. Bünyan harita , b i r memleketi karanlığa boğacak ve on larda Sarmısaklı diye yazıhdır. Ab binlerce beygir kuvvetındeki motorle dülhamid zamanında kaza oluyor, re; İstop!... (Bünyanıhamid) deniliyor. Kumandası verecek kuaıetP sahib. Halk, kendiliğinden (Hamidi) atıyor, Sekiz saatlik uzaklardaki on bmlerce Bünyan tek başına ve vilâyetimizin haampule ışık veren bu fabrika, içinde ritasmda mühim bir merkez olarak kalıyor. Şchrin uzaktan bakıhrsa , insan yetişip beslendiği memlekete topu topu gözünü çeken iki büyük ve parlak ya 54 lâmba vermiş. Evet, Bünyanın so pısı var. Bu yapıların tepesindeki uzun kaklarında herbiri 25 mumluktan fazve külâhlı bacasından belli ki, fabrika. la olmamak üzere 54 lâmba var!. BunMemleketin duvara asılı bir tablo gibi lar da memleketin iğribüğrü ve kamgörunmüyor görünen topraktan damları arasında bu burlaşmış sokaklarmda bile!... Bu, su içinde susuzluktan ge iki büyük ve yüksek bina, Bünyanın adını her tarafa yayan iki muhteşem ko bermek gibi çok feci bir mahrumivetludur: Biri Türk endüstrisinin Anado tir. Elektrik sosyetesinin; norırp.l kuvluda atılan ve muvaffak olan ılk tohu vetinden istifade ettiği bu zavallı memmu, öbürü, Bünyanın 100 metroluk siv lekete karşı gösterdiği imsak, acı bir ri tepesinden aşağı dökülen büyük şe şeydir. Fabrikanın içinde ve etrafmda ya lâlenin üzerinde kurulu elektrik san nan lâmbalar, 5500 nüfuslu koca bir trali. Sümer Bankm iplik, elbistlik yün kumaş yapan küçük ve fakat gece gün memlekette yananlardan fazla!.. Gecedüz çalışan fabrikası hakkmda bura nin karanlığında, sokaklarda yanan 25 da birşey yazmıyacağım. Öbür elektrik mumluk kör lâmbalara bakavak, elım fabrikası, Türkiyede eşi az bulunur böğrümde, elektrik sosyetesınden Bün(22) voltluk yüksek tevettür tesisatım yan halkı namına rica ediyorum: Şu memlekete biraz ışık versin. içinde toplıyan muhteşem bir fabrikaparasile! dır. İnsan gövdesi kalınlığmda ve 450 Memleketin tabiî güzellikleri, sayı metro uzunluğunda kalm bir demir boru, Mercimek dağınm böğrüne ve tatlı lamıyacak derecede çok.. Kasabanın asılı olduğu dik ve sivri bayırdan birçok bir meyil üzerine yatırılmıs.. Yukarı şelâleler akar. Her kaya dıbinden bir dan gelen bol su, bu demir borudan a pınar fışkırır, her taraf yemyeşil!.. şağı, kulakları sağır eden gümbürtülü Memleketin yukarı tarafı, dar ve insesile sukut ediyor. İşte fabrika bütün kişafa müsaid olmadığı için şehir, aşakuvvet ve kudretini bu demir borudan ğı doğru kaymış... Atatürkün, güzel bir dökülen taşkın ve coşkun sudan alıyor. kaide üstündeki büstü de şosenin kenaBu su, 40 kilometro uzaktaki Kayseriyi rında ve düzlüktedir. Burası, aşağı doğaydınlatıyor, bundan başka Kayseri ru inecek şehrin nirengi noktası... deki büyük dokuma fabrikaları da kuv Memleket ziraatçi... Fakat Sümer Banvetlerini buradan alıyor. Şu önünde km mensucat fabrikası, bu küçük ve nu söyledi. Fevkalâde sabırsızlanıyor. . Moya sokak kapısına doğru yürüdü. Kapının yanında kasketini elinde tutan bir adam bekliyordu. Sırtındaki meşm ceketten bir şoför olduğu anlafilıyordu. Genc kızı görünce sordu: Ledi Moya siz misiniz? Evet. Adam cebinden çıkardığı bir kartî uzattı. Bu kart Arton ve Artevayt nakli yat şirketinin kartı idi. Arton ve Arte vayt şirketi cenubi Ingilterede her nevi eşya nakleden ve muazzam sermayeye malik olan bir müessese idi. Genc kız: Bu işte bir yanhşlık olsa gerek, dedi. Ben hiçbirşey sipariş etmedim. Yanhşlık yok matmazel. Biz mal getirdik. Mal mı? Adam genc kızı kapıya gotürdü ve sokakta sıralanmış duran birçok kamyon lan gösterdi. Kart sizin namınıza değil mi? Moya kartı çevirdi ve arkasını yük sek sesle okudu: «Lord Flamboroh, Grosvenor caddesi» Adres doğru değil mi? Doğru. Sizde bir mektub yok mu? Hayır. Bana yalnız bu kimyevî maddeleri Lord cenablarma gb'türmemi, onu yahud sizi gormemi tenbih ettiler. Kimyevî maddeler mi diyorsunuz? Evet. Mesele Lord Flamboroha da merak olmuş, Sir Ralfi iş odasında bırakarak kızının yanına gelmişti. Ne var, ne oluyor? Bu adam size müstahzaratı Lim yeviye getirmiş. Müstahzaratı kimyeviye, ha! Garib şey. Ben eczacı değilim. Lord kızile beraber merdiven basa maklarını indi. Birinci kamyona kadar gitti. Kamyonun içi bomboştu. Adama hayretle sordu: Getirdiğiniz şeyler nerede? Yerde efendim. Lorla kızı filhakika yerde çuvallara sarılmış büyük büyük paketler gördüler. Şoför: Çok ağır şeyler! dedi. Birini kal dırmak için bir adam kâfi gelmiyor. Genc ku çuvallardan birini tuttu. Kı Kayseri (Özel) Kayseriden Pmarbaşına giden şosenin 40 ıncı kilometrosu üzerinde ve Mercimek dağının kcsme sabun kalıbı gibi, yüksok ve dık bir yan üzerinde incili bir küpeyi andıran havası ve suyu güzel bir kaza: Bün yan. 600 hancli ve 500 nüfuslu. Evler a^&fıteatr şeklinde, birbirinin omuzla rına çıkmış, ağacı ve yeşiIıÇi bol. ça lımlı, gösterişli bir yer... Memleketin asılı olduğu duvar gibi dik ve sivri kayaların bağrında tarihin öbür başından haber veren uçsuz bucaksız bir takım mağaralar ve oyuklar var.. İlk insanlar buralarda otururlarmış galıba!.. Bizim şimdi keçilerimizin, koyunlarımmn sıcaktan kaçıp serinledikleri bir yer ol Nöbetçi eczaneler Bu gece nöbetçi olan eczaneler şunlardır: Şinasi (Büyükada), Tana1? (Heybeli), Ali Rıza (Sirkeci), Eşref (Ankara caddesi), Cemil (Beyazıd), Yorgi (Küçükpazar), İbrahim Halil (Saraçhaneba # şı), Sarim (Yenikapı), Erofilos (Sa • « matya). Hamdi (Şehremini), Fuad fKa< ragümrük), İstepan (Bakırköy), Hü » sameddin (Fener), Halk (Hasköy)', Merkez (Kasımpaşa), Receb (Beşiktaş), Karaköy (Karaköy), Nargileciyan (Şişli, Şafak sokağı), Dellasuda (Taksim), Ertuğrul (Taksim), S. Barunakyan (Yenis,ehir), Büyük (Kadıköy, Eskiiskeîs caddesi), Üçler (Kadıköy, Yeldeğirmeni), Ömer Kenan (Üsküdar, Çarşıbo « Son hazırlıklar Satılık kelepir dükkân Beyoğlunda Istiklâl caddesinde müşterisi ve satısı fazla büyük bir bakkaliye devren satılıktır. Taliblerin Tütiin gürnrüğümîe 26 numarada Kenanoğlu biraderlere müracaat. USTAYI ARAYANLARA Fırıncı ŞÜKRÜ USTAYI ARAYANLARA Fırıncı ve fınn sahiblerinin ve yeni fırın yaptıracakların nazarı dikkati ne. Yeni usul ve hernevi fırınların kusurunu anlar ve yapar. Samatya A karca Soğuksarnıç sokak No. 4. Tel. 22183 Fırın ehlisi Şükrü usta ŞÜKRÜ En mühim gün yaklaşırken, kazanılan muvaffakiyetin gürel tesirleri daha fazla belli oluyordu. Çünkü sahıller ve iskele mevkileri üzerine yapılan Türk topçu ateşi gittikçe azalıyordu. Bu, ya şevk ve ümidin kınlmasından ve yahud cepanenin azlığından ileri gelıyordu. Bir müddet için lodos rüzgârı endişe uyandırmışsa da havanın iyi devam edeceği anlaşılmıştı. Rüzgâr devam edecek olursa isin tehırine lüzum görülmesi muhtemeldi. Bu hava öğleden sonra kesildi. Saat tam 5 te amiral «işe devam» işaretini kaldırdı. Kaptan Deutun gemileri zaten mevkilerinde bulunuyordu. Bütün gün düşmanın vakit vakit açtığı ateşe cevab vermekle meşgul olmuşlardı. Şımdi Amiral Frimentil de takviye kuvvetini Kefalo limanından hareket ettirdi. Graftin gemisile amiralin iki ihtiyat monitörü Türklerin süngü hücumu Raglan ve Heyolok monitb'rleri düşman lşte o zaman düşman sıperlerinin sıra tarafından yapılacak teşebbüslere en müsıra yalm süngülerle dolmuş olduğu gö essir surette cevab verebilmeleri için intirülebildi. Saat 4 te topçu ateşi kesildı. hab edilmiş noktalara demirliyeceklerdi. Türk zabitlerinin askeri, hat boyunca (Arkası var) Siz de benim kadar mesVsünüz. Zarara iştirak etmenizi ısrarla ısterim. Benim hisseme ne düşecek? 700,000 lira. 700,000 strelin, ha! Mümkün değil! Sir Ralf masaya tekrar yumruğunu indirdi. Eğer reddedecek olursanız.. Anlıyor musunuz, eğer reddedecek olursa nız... Bu sırada Moyanm bulundukları odaya girmesi Lord Flamborohu içinde bu lunduğu müşkül mevkiden kurtardı. Genc kız Sir Ralfi soğuk bir tavırla selâmladı. Sonra: Mikeden hâlâ haber yok baba! dedi. Sir Ralf kaba bir kahkaha salıverdi: Mikeden ha! Altından haber yok, diyiniz, Moya! Asıl mühim olan odur. Moya ayni soğuk bir tavırla: Sir Ralf, artık biribirimizle senli Tercume euen. ^ Yazaiv benli konuşmak salâhiyetini haiz değiliz! ömer Fehmi Başkut Edgar Vallas dedi. Bu noktayı unutmamanızı bilhassa ' Sir Ralf iskemlesinden fırhyarak ba rica ederim. " 1 Sir Ralf homurdandı: gırdı: "Cuhumriy*tn in bölemi: 4 5 Davet Arkitekt dergisi direktörlüğünden: Mimar Asım Kömürcüoğlu ile mimar Sedad Çetintaşın direktörlüğümüze lutfen uğramaları. Hergün saat 1719 a kadar. Acıklı bir ölüm Harison çorab makineleri acentası merhum Cevadın kızı ve Erenköy lisesi direktörü Mahirin yeğeni Sevim rahatsız bulunduğu tifodan kurtulamıya • rak ölmüştür. Cenazesi bugün saat 11.30 da Nuruosmaniye caddesinde 61 numaralı evinden kaldırılarak Beya zıdda nemazı kılındıktan sonra Edir ^ nekapıda Tokmaktepedeki aile kabris •* tanına gömülecektir. Kederli ailesine bayanı taziyet ede * riz. fakat mütevazı memlekete kan ve can veriyor. Zaten parayı da kazanan bu iki şey değil mi?... SAHlR ÖZEL mıldatmak istedi, fakat muvaffak ola * madı. Ondan sonra Lord Flamboroh tecrübe etti. EJlerile çuvala dokununca olduğu yerde sıçrıyarak bağırdı: Yanımzda bir bıçak yok mu? Şoför cebinden büyük bir çakı çıkardı. Maylord, dikkat ediniz, pek keskindir. Lord Flamboroh çuvalı kesti. Içinden koyu sarı renkli bir külçe, bir altm külçesi çıktı. Lord Flamboroh bir adım gfri çekildi. Sevincinden haykıracak derecede bulunduğu halde soğukkanlılığını muhafaza ediyordu. Sert bir sesle sordu: Kaç kamyon var? On tane efendim. Hepsinde de ayni miktarda mal mevcud. Bunlan buraya mı bırakacağız? Lord Flamboroh biraz düşündükter sonra: Evet, dedi. bodruma indiriniz! Sonra yukarı çıkarak Sir Ralfin yanina döndü. Sir Ralf onu sabırsızlıkla bekliyordu. (Arkan var\ .MUHASiB l.m • Emniyet direktkrlüğü yardım | ret • sandığı için 5060 lira aylık ücret | 935 I le 4 muhasib alınacaktir. 58935 I • tarihine kadar müracaat. Her ne ise, unutalım. Benim unutacak birşeyim yok. Her insanın kendine göre sıkıntıları, ü züntüleri vardır. Hüner onlara mukavemet etmekte, kıyamet koparıp yedi mahalleyi ayaklandırmamaktadır. Pekâlâ bilirsiniz ki bu vak'a sizi yıkmaz. Siz böyle birçok darbelere mukavemet edecek derecede zenginsiniz. Evet bu vak'a beni yıkmaz. Çünkü pederiniz zarara iştirak edecektir. Eğer babam bundan mes'ul ise zarara tabiî iştirak eder. Mesele bu mes'ulıyeti tesbit edip ortaya koyabilmektedir. Oyle değil mi baba! Lord Flamboroh eskisinden daha fazla cesur bir tavırla tasdik etti! Evet is bu mes'ulıyeti tesbit edip ortaya koyabilmektedir. Lord Flamboroh bu sözleri söylerken kapı vuruldu, bir uşak içeri girerek Moyayı dışan çağırdı. Genc kız dışan çıkınca sordu: Ne var? Matmazel birisi sizi istiyor. Birisi beni mi istiyor? Kim? Bilmiyorum. Işin müstacel olduğu