10 Nisan 1935 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

10 Nisan 1935 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

V Nisan 1935 O Venizelosun Yaptıkları Yazan: Sablk İntellices Servia Şefi Sir Bazil Tomson Sulh rüyaları Harp tehditleri Cumhuriyet ~ ÖZ DiL YARIŞI Dünya feministlerile görüşmeler 15 Hîecîîste Venizelosun ekseriyeti zayıflarken, memleket efkârıumumiyesi de ondan uzaklaşıyordu! Kral fle Başveküi arasındaki anIaşamamazlık işte buradan doğmuştu. Kral, Makedonyanın kısmen Bulgaristana terkine mukabil Yuna • nistana Anadoluda verilecek olan yeni arazinin muhafaza ve inkişafı için, bütün Yunan kuvvetlerinin ve kaynaklarının oraya hasri lâzım geleceğini düçünüyordu. Gunaris îktıdar mevkiinde iken bazı gaze • teler, bu meseleyi karıştırmı?Iar ve bazı şüpheLr izhar etmişlerdi. Gunaris, halk arasmda, her türlü he yecana mâni olmak için, bir restnî tebliğ neşretmeşti. Du tebliğde, hükumet, bu gibi şüpheleri protesto ediyor ve millî Yunan menfaatlerini, mevcud hududların kat'iyyen değişmesine meydan vermeden muhafazaya azmetmiş olduğunu ef • kân umumiyeye bildiriyordu. Bu na fena halde öfkelenen Venizelos, Krala verdiği gizli nrıhtıraları bizzat neşretmeğe ve bu suretle tek lifinin Kral tarafından tasdik edilmiş olduğunu ispata kalkıştı. Kral Kostantin bu mektubu Gunarise verdi; o da Venizelosa şu cevabı gönderdi: tHasmetlu Krala gönderdiğiniz mektuba, kanunu esasiye tevfikan, cevab vermek vazife ve salâhiye tini haiz olan hükumet, size şunlart izah eder: Hükumetin nesrettiği resmi tebliğden maksad, bir hata • yt düzeltmekti. Tashihi sizin de vazifeniz olmast lâzım gelen bu hata, Yunan arazisinden bir kısmının ecnebi bir hükumete terki hakkında hukümdarın muvafakat ettiğine dairdi. ve bu yanlıs, halk arasında yayıldığt takdirde tehlikeli olabilirdi. Devletin en yüksek otoritesine karşı, bir siyaset adamınm şahsi mu halefette bulunması, kanunu esa siyi samimiyetle kabul eden her vatandas için imkânsızdır. Kanu na esasî, fırkaların fevkine çıkar • dığt hükümdart, sîyasi kuvvetlerin faaliyetine karıştırmakstztn, onla j ra tam bir hürriyet vermiftir.* j Gunaris, derakab vaziyeti Kra • la bildirdi ve 6 nisan 1915 akşamı, şu resmî tebliği nesretti: <Hükumet, keyfiyete tamamen muttali olarak kat'iyetle beyan eder ki Haşmetmeab Kral, ecnebi bir devlete Yunan arazisinin terkini istihdaf eden müzakereler açtlmastna hîçbir zaman muvafakat etme • mijtir.» Ayni günde, Venizelos Krala bir mektub gönderdi. Böyle bir mek • tub me«rutî bir hükumette, muhakkak ki ilk defa olarak görülmüş bir seydir. *Sir Akşam gazetelerî, 30 ikincikâ nun 1915 te size verdiğim muh tıradaki teklifimi tasdik etmis ol duğunuzu tekzib eden bir resmi tebliğ nesrettiler. Bu tebliğin neyri, beni tamamen serbest bırahmıştır. Bugünkü hükumete, böyle bir teb~ liğ nesri müsaadesini verenin kim olduğunu bilmiyorum; fakat zatı haşmetpenahileri, doğrudan doğ • ruya kendilerine müracaatte hak • lı olduğumu kabul edeceMerdir. Bu Mtıretle bana karst yapılmıs. olan kanlı hakaretin, sizin müdahale nizle tashihini isterim. Zatı haşmetpenahileri, daha dün, Yunan medisinde Venizelosun sizin Başvekiliniz olan bî. adamm ekseriyeti zayıflarken, memleketin böyle bir tahkire uğramanna mü efkârı umumiyesi de süratle ondan saade etmemelidirler; bu adam, beuzaklaşıyordu. Çoğu kendisine tanim gibi dört buçuk uene müddetle, raftar olan Atinadaki 16 yevmî ga> tarihi zamanlarda, bazı mühim hizzeteden başka bütün diğer Yunan metler görmemis biri olsa dahi... gazeteleri yalnız dört veya beş taEğer zatı haşmetpenahileri, istenesi müstesna muhalefet tarafı • diğim hakkt bana vermezlerse, bena geçmişlerdi. Bunların çoğu 4 nim için yapacak tek birşey kalt • birincitesrin 1915 teki mahud harbyor ki o da, siyaaî kayattan çekil • cuyane nutkunun ertesi günü Ve • mek ve mesleğime nihayet vermeknizelosa muhalif olmuşlardı. tir. Bu hizmet, nekadar kiiçük o • Hakikatte, Venizelos, kendisi talursa olsun, vatanıma ve hükiim rafından iyi telâkki edilen her si • darlığa karst yaptığtm son hizmet yasanın, sırf kendi beğendiği için, olacaktır. Eğer siyaset meydanın • memleket tarafından kabul edil • da benim mevcudiyetim, hüh'tm mesi lâzım geldiğini düşünüyordu. darlığa karst bir muhalefet âmili O, Ondördüncü Luinin meşhur oalacaksa ve bundan da bir buh cmillet demek ben demektir» sözüran husule gelecekse böyle bir hiznü biraz değiftirerek kendi lehinde mette bulunmama lüzum ve ihti • kullanıyordu. yae vardır. Çünkii böyle bir buh • Itilâf devletlerinin, kendi himaranın mesuliyetini yiiklenmek is ye ettikleri adamın efkârı umumi temem. ye tarafından tutulan demokrat bir Eğer zatı haşmetpenahileri, tale • devlet recülü ve Kral Kostantinin bimi kabul buyurmazlarsa, uma de gayrimes'ul bir müstebid oldu • mi hayattan çekilmeği tercih ede ğunu kabulde gösterdikleri kolay rim. Yalnız temenni ederim ki menılık ve kat'î kanaatle, bu devletlerin leket ve hükümdarhk, milli men • kendi gizli istihbarat teşkilâtları faatlere benim kadar sadık bir hâtarafından ne derece aldatılmış oldim bulabilsin. duklarına bakıp ta şaşmamak ka • Haşmetpenah, ben sizin muti bir bil değildir. hizmetkârtnıztm.> [Arkast var} E. K. Venlzeloi Venizelosun foyası Sözde siyasî hayattan çekilıyor, Venizelos bu mektubu alınca, | fırkasının azasını toplamış ve on j lara Krala yazdığı mektuba 48 saat içinde, muvafakat cevabı aknadığı için, hükümdara bildirdiği gibi siyasî hayattan çekilmekten başka yapacak bir şeysi olmadığını söylemiştir. Venizelos, o zaman, gene ekse • riyet fırkasının lideri sıfatile ko • nuşuyordu. Halbuki bu ekseriyeti 1910 senesinde almış olduğunu, o vakittenberi Yunanistanın nüfus ve arazice bir misli büyüdüğünü ve kendi taraftarlarının sayısı gittikçe azaldığını unutuyordu. 1910 inti • habatmda, Venizelosun partisi reylerin yüzde 81 ini kazanmıştı. Fakat bu ezici faikiyet 1915 hazira nında, yüzde 57 den biraz fazlaya düşmüştü. Ve 4 birinciteşrin 1915 te istediği itimad reyi, meb'usan adedi mürettebinin yüzde 48 ne Inmişti. Halbuki Venizelos bu zayıf itimad reyini, milletin harbe girmek hususundaki umumi arzusu nun bir delili telâkki ediyordu. îngiliz kabinesi, 1914 te yüzde 45 uisbetinde bir itimad reyi alsaydı, acaba, Almanyaya ilanı harb edebilir miydi? İBaşmakaleden mabaidl beraber • alacaklan itibarile de zengindir. Hükumetitnizin hazine defter • lerinde, 4 kânunusani 1934 tarihinde kayidli, yabancı devletlere aid 12 milyar 710 milyon dolarlık tahr vil vardı. Bunun üçte biri, en tehlikeli rakibimiz olan tngilterenin borcudur. Yabancı memleketlere ikraz etmis olduğumuz paralarda her Amerikalı vatandaşın 1,012 dolar hissesi vardır. Bugünkü günde Avrupalılann müttefik oldukları tek bir nokta, harb borçlarının ödenmemesidir. Eğer bu dehset verici yekunu bize bir tek devlet borçlu olsaydı, onu cnüsmir surette tazyik edebilir ve süphesiz ederdik de. Lâkin bizim bu alacağımız, bütün nahos ihtimalle • rile beraber, bir menfaat davası seklinde tezahür etmektedir. Bu devlet alacağından maada, bizlerin yabancı memleketlerdeki hususî sermaye ve alacaklarımız, harb borçlarmınkinden daha aza metli bir yekuna baliğ olmaktadır. Kanada, Cenubî Amerika ve Av rupada, aşağı yukarı mütesaviyen taksim edilmis 13 milyar 799 mil • yon dolarımız var. Bu kabil hususî borclan ödemekte taallül gösteren memleketlere karsı ihtiyatlı davranıyoruz. Bununla beraber hakikat meydandadır: Sanayiimiz, ticaretimiz ve refahımız, 13 milyar dolar raddesine kadar yabancı memleket lerin mukadderatına tâbidir. Bu memleketlerden herhangi birinde çıkacak bir harb bizi büyük zararlara $ok?eakhr. Bundan baska bir de bizim haricî ticaret meselemiz vardır. 1931 de, Amerika BirleşBc devletleri, acun ticaretine yüzde 23,7 ile iştirak eden Ingiltereden sonra ikmci olarak, yüzde 11,5 ile istirsk ediyorlardı. Gerçi ulusal istihlâkimiz, 1929 da, umumî istihsalimizin ancak yüzde 9,8 ini teşkil eden ihracahmızın daima fevkinde olmuştur. Bu, sırf ulusal bir siyasa takib edebüeceğimizi gösterir. Msalesef, hakikat başkadır. Böyle bir siyasa, gittikçe menafiimtze aykın düsmektedir. Bunun da en büyük ispatı, ihracahmızın, otuz yıl içerisinde dört misli artmış olduğudur. Gerçekten yeni bir çağa giriyoruz. Ticaretimizin bu subesine yardım • etmek için kuvvetli bir n?kliyat siste " " mi kurulmuştur. Amerikayı, acunun büyük Jimanlanna bağlıyan bütün yollarda, bizim vapurlarımız mekik do kuyor ve deniz ticaretimizin yüzde 31 ini bunlar tssıyorlar. Deniz ticaret filomuz 1914 tenberi, tonilâto itiba • rile bir misli artmıştır. Deniz ticaretîmize, harb pek büyük bir hız vermiş olmakla beraber, onun inkişafı bizim smaı inkişafımızla sıkı sıkıya merbuttur. Bunun da haricdeki mes'uliyetlerimizin üzerinde muhakkak bir tesiri vardır. Amerika fle yabancı memleketler arasındaki hava hatlan 1926 da 152 mil den, 1934 te 22,790 mile çıkmıştır. Yolculann, yük ve postanın nakli keyfiyeti, bundan on yıl evvelisine gelinciye kadar meçhulü • müz olpn bir takım uluslararası davalar doğurmuştur. Içlerinde niza mikroblan taşıyan ekonomSc unsurlardan bazılan işte bunlardır. Dış siyasamızla istik*metinî tayin eden Uluslararası mükellefiyetler, hep ihtimallerle doludur. Muahedeler, âyan meclisinin de inzımamı muvaffakiye tile, Reisicumhurumuz tarafından tanzim edildikçe, dış siyasamızın, bütün yurddaşlann arzularına makes olması ihtimali çok kuvvetlidir. Bittabi, muahedeler, birer «kâğıd paçavrası» telâkki edilmedikçe... Biraz evvel de söyledim ki, deniz • lerin serbestisi, Amerika noktai nazanndan, silâhla müdafaa edümege de • ğer bir prensipdir. Monroe nazariyesi de diğer bir prensipdir. Bununla da biz, cenubî ve orta Amerikada, Ame • rikahlann haklannı nevama tekeffül ediyoruz. Bu nazariye, Lâtin Amerika tarafmdan, onunla bizim aramızda münakid ve biribirimizi, Amertkalı olmıyan tehlikelerden karşılıklı korumaya matuf gibi telâkki edilmektedir. Şarkta askerî harekâtın neticesi olan hudud değisikltklerini tanımamak hususundaki siyasamız, bizlerin, arazi «tatükosuna bu statüko eski zamanlarda vuku bulmuş harekâb askeriye neticesi olsa dahi taraftar bulunduğu • muza delâlet eder. Unutmamalıyız ki, Avrupada her türlü hudud değiştirme teşebbüsü, istilâya uğrıyacak ülkelerin, bizden, vaziyetimizin tasrihini istemelerini mu • cib olacaktır. ö y l e görünüyor ki, brâ ler, halih*zırdaki Statükonun muhafazasma azhnle taraftar bulunuyoruz. Orta seviyedeki Amerika vatanda» sı, muhacereti tshdid etmek ve bir kısım muhaciri memleketimize kabulden İlk hafta bitti Denemelerin devamı Kılavuzun bitmesine bırakıldı Kılavuzda çikmakta olan kelime Ierle cümle kurmak üzere hazirladı ğimiz öz dil yanşınin ilk haftasi bitmişti. Gelen yazilar salâhiyetli bir heyet tarafından ayrildı ve amacı • miza uygun olanlar seçildi. Ancak yarışjn ilk kismi daha bitmeden pek çok mektublar aldık. Okurlarimız Dil Kılavuzunun neşri daha yari bile olmadığı için kua müddetli müsabakayi biraz da şaşirticı boldukiarıni, binaenaleyh yeni ke limelerle cümle örme yarişmasınin bütün Kılavuz çiktıktan sonra yapi • Iirsa çok fayda vereceğini bildiri • yorlardı. Okurlarnnizı haklı bulduk. Ken • dilerini daha zengin malzeme ile çalişmakta serbest bırakmak üzere dil yarisinin alt tarafmı Kılavuzun bitmesine bırakiyoruz. Vaktinde tekrar ilân edeceğimiz üzere bu yarış daha büyük mükâfatlar ve daha meraklı şartlarla yapilacaktir. tlk hafta için eser gönderenler a rasinda Bursa Çekirgede polis me • muru ( 5 ) numaralı Ziya birinciliği, Galatasaray lisesi 11 inci sinıf tale • besinden Mebmed ikinciliği, Muhsin Çağlıyan üçüncülüğü kazanmişlardır. Bunlardan Ziyanin mükâfatı olan 15 lira posta ile adresine gönderile • cektir. tkinci ve üçüncü mükâfat sahiblerinin 10 ve 5 liralık mükâfatlanni matbaamıza müracaat ederek almaîarmı rica ederiz. "Biz Türk kadınlarına cidden gıpta ediyoruz,, (Bastaraft birinci sahifede) dınları, evet her milletin kadın teşekkülleri, kendi hükumetleri nezdinde tşebbüsatta bulunmaldar ve daima efkân umumiyeyi terbiye etmeğe ve insanları harbden nefret ettirmeğe uğ • raşmalıdırlar. En müspet şey budur. Bir de çocuklan terbiye etmek meselesi var ama o uzun sürer ve bu, bi • rinci harbe zannetmem kî bir deva olabilsin. beğenflmek hususunda kadınları pek te geri bırakmıyorlar. **• Ahlâkta müsavat hakkında başka biı lngfliz kadınile Büyük Britanyada ah lâk ve sihhat meselelerile çok etraflı bir surette meşgnl olmuş olan Ulus Iararası Kadın Birliği ahlâkU müsavat komisyonu flcinei başkanı bulunan Mi* Alison Neilans De göriişmek istiyor dum. Mis Neilans ayrica bir meslek taşhr da. Kendi»! (Uhe Shield) is mindeki sıhhî, içtimaî ve ahlâkî mecmuantn tahrir müdürüdür. Memleke tinde fuhoş ve sarî hastakklarla mücadele islerbıde bflfiil çalışmış, bu hususta makaleler yazmış ve konferanslar vermiştir. Kendisi ingflueceden başka bir lisan bilmediği için kıymetli Malatya saylavranz Mihri bizim anlaşmamıza lutfen yardım ettfler. Ona kadm saylavımız vasıtasile sordum: Ahlâkta müsavat dediğiniz za man anladığımz şey nedir?.. Türk kadtmntn vaziyeti Memleketimiz ve Türk kadmraın bugünkü vaziyeti hakkında ne düşünüyorsunuz ?. Bilirsiniz ki biz garblfler için tstanbul bir binbir gece rüyasıdır. Fakat ben buraya gelirken asıl güzel tstan* ulu görmek değil; Atatürkün esaret boyunduruğundan kurtardığı serbest ve mes'ud Türk kadınhğmt görmek istedim. Size bahşedflen haklar ve sizin hürriyetiniz bütün dünya kadmlan için çok cesaret verici ve onlann mücadelesinde onlara yardımct bir kuvvet olacaktır. Devlet Şefiniz gibi insanlığra en yüksek mertebesine irişmiş büyük bir dâhinm bir memleket için terakkinin ancak o memleket kadmlaruıın umumî seviyeye yükselmelerile kabil olacağuıı anlamış olması, beynelmilel kadm davasım çok kolaylaştırmıştır. Ahlâkta müsavat * Şarköyde meydana çıkan yeni bir ada Şarköyden bildirildiğine göre dört, beş gün evvel Şarköyün bes kilometro garbinde ve deniz kenarındaki sırtlar birdenbire çökmüş ve geniş çatlaklar hâsıl olmuştur. Sahilde üc yüz metro uzunlu • ğunda ve elli metro genişliğinde denizm dibinden iki metro ka • dar irtifada kum, çakıl ve yo sunlu kayalardan bir adacık yük • selmistir. Buradaki deniz elli metro kadar geri çekilmis, gerek kara ve gerek denizde çok tuhaf man • zaralar belirmistir. Garbî Trakyaya gidecek heyet Türk Yunan muhtelit hakem heyeti bu ayın 16 smda yerinde bazı şahidleri dinlemek üzere Garbî Trakyada Sofuluya hareket ede • cektir. Mahkemeye Türk heyetin des Mehmed Ali Balcısoy, Tevfrk Ibrahim Sencer ve Süleyman Ali istirak edecektir. imtina etmek hakkımudan nasıl şüphe etmiyorsa, Monroe nazariyesinden, denizlerin serbestisi prensipinden veya şarkta hudud değişHcliklerinin tfnın mıyacağından da ayni surette şüphe etmemektedir. Muhacerete taalluk eden yasalanmız bize, yabancı ülkelerde yniden dost kazandıracak mahiyette değildir. Nihayet, yabancı memleketlere sermaye yatırdığımız, yahud da kendilerile ticaret ettiğimiz zaman, o raem leketlerin, kendi yurddaşları gibi, kanunlannuı himayesi altında çalışmak istemenin hakkunız olduğunu iddia ediyoruz. Bu kısa hulâsa, azim servetleri, haricî ticaretleri, harb alacaklan ve hususî yatmlmı» «ermayelerile, birleşik devletlerin, için için kaynıyan bir dünya fle ne derece bağlı bulunduğunu ve «müteazzımane tecerrüd» devrinin büsbütün geçtiğîni fazlasile ispat eder. Diinyadaki sıkmhnm derecesini takdir için, bazı malum olan hâdiseleri hafırlatmak kâfidir. Gran Şako petroüeri yüzünden Bolivya fle Paraguay arasuıda harb çıkmışnr. Fransa Fası tamamOe fethetmiştir. lspanyada ihtilâl ve dahilî muharebe olmuştur. Japonya Çinle harbetmiştir. Yanm dürüne kadar çekişme yü • zünden de bir takım yeni hâdiseler çıkmasma ramak kalmışhr: Ezcümle, Adriyatik denizinde serbesti noeselesi ttalya fle Yugoslavya arasmda, Sar meselesi Fransa fle Al • manya arasuıda, Ukrayna meselesi Rusya, Polonya ve Almanya arasında, şimalî Çine tasarruf meselesi Japonya ile Çin arasmda, Asyanın şimali şarkî sahillerini kontrol meselesi Rusya fle Japonya arasmda, Kral Aleksandrm katli Yugoslavya fle Macarisfen arsında az kalsui, harbi intac edecekti. Nihayet, tngfltere fle Japonya da, dünya piyasalannı ele geçirmek maksad ile hâlâ biribirlerile, amansız bir ticaret muharebesine girişmiş bulun • m&ktadırlar. James G. Harbord Ahlâkta müsavat denildiği za • man anladığun şey gerek kadm ve gerek erkeğin cinsî bir hareketlerinden dolayı efkân umumiye ve kanun karşUmda ayni mes'uliyeti haiz olmaları • Kadın çocuğunu dünyaya getirdir. Umumî sıhhati korumak için ahIâksız kadınlara karşı gösterflen «ihhî mek istemediği ve hayata gelmeden tedbirlerin o kadmlaria münasebeti oevvel onu ifna ettiği vakit cezaya çar lan erkeklere de tatbflc olunması gayet pılıyor. Sizce kadmın bu hareketi yapmanhki iken hatta erkek fena hasta • mağa hakkı var nndır? Yoksa cezaya Iıklan ailelerin harimine kadar taşıdığı çarpılması doğru mudur? için erkeğin sıhhi kontrolu daha sıkı Ben birliğin umumî kâtibiyim. olmak icab ederkeo işin böyle olma • Biz bu meselelere kanşmayız. Birliğin yıai dünyada yapılan haksızlıklann en katolik azaları da vardır. Ben bu hu • büyüğüdür. Ben kendim ferden konsusta görüşemem. Esasen bu mesele trola değfl; serbest tedaviye tâbi tutulhakkında şahsî bir fikrim de yoktur. ması taraftarıyım. Kadınlardan bed Kadın ve siit baht bir kısma yapılan bu Utisnaî mu öbür arkadaşlarmıza tormadı • amele bütün kadmlıgm yüz karasıdır. gım birşeyi size sormak istiyorum, deKadmlan bu fena mevkiden kurtar • dün. Biz kadmlarm, erkekle müsavat mak kadmhğm vazifesidir. Onun için iddia etmemize rağmen, fıtraten er • evvelâ onlann ellerme verflen ar vesikekten büsbütün başka türlü olduğu • kalannı alıp yırtmalıyız, untumî evler rouzu ve erkek gibi dddi şeylerle uğkapatılmalı, ahlâksiz kadm kaydı polis raşacağımıza süse ve giyime karşı fazdefterlerinden sfltnmeli. Kadma ve erkeğe aid nti ahlâk olmadığı erkeklere' la naerak sardığııntzı, söylüyorlar. Siz olduğu gibi kızlara da telkin edîlmefi, * kadınm süse karş olan fh"»»Iri .için kadmlam iş bulnudtdır. Bizim memlene diyorsunuz? , >" • < . ' ketlerimiz maalesef sizin memleketiniz Feminist kadınlar, kadının cin • gibi değildir. Biz Avrupa kadmlan siyetini ve fıtrî hususiyetlerini inkâr etTürk kadinlanna ddden gipta ediyo • mek ve onları değiştirmek istemiyor • rm. Sizde kadmlara her iş veriliyor. lar. Bizim değiştirmek istedigimiz şey, Halbuki bîzde kadmlara iş verilirken zamanın ve batıl âdetlerin tabiate ve «Aylığı az verelim, o güzeldir, n»sıl fıtrate , flâve ettiği sun'î vaziyetimiz • olsa kazanır» fflcri vardı. Sizde ahlâkdir. Yalnız bunun haricinde şunu da sızlıkla mfieadele daha kolay olacaktır. söylemek îsterim ki erkekler bflhassa Kadma bu kadar hibar edilen, kadına gene erkekler süslenmiyorlar mt? bu kadar itimad ve hürmet gösterflen Kendilermi beğendirmok istemiyorlar memlekette kadram ahlâkî kolay kolay mı? Tabiî beğenflmek «tiyen bir er • suknt edemez. kek, kadın gibi dudağına mj koym • maz; fakat onlar da hoş görünmek ve SUAD DERVİŞ GümrUk ve Inhisarlara dair yeni kanun projeleri Ankara 9 Gümrük ve Inhi * sarlar Bakanlığı vazife ve ka» nun projesi Başbakanhğa verildL Hu • susî kanunlari mucibince askerî usul • lere göre tensik edflmekte bulunan Muhafaza Umum Kumandanlığfle mülhak bütçe ile idare edilen tnhisarlar Umum Müdürlüğü te«kflât ve vazife noktalanndan bu kanunun dışmda bırakılmuhr. Yeni teşkilâtta taşra kad« roları biraz eksfltilmiştir. Yapilacak tasarrufla mevcud memurlann Bittyaçlarinı tatmin edebîlecek daha yüksek maaşlar temin edflecektir. Karagözün mezarında define aramışlar! Bursa (Hususî) Çekirge yolu üzerindeki Karagözün ve Müvelidi yazan Süleyman Çelebmîn mezarlan etrafmdaki kabirlerin b a a kimseler tarafından açddığı zabıtaca haber alın • rmş, yapılan tarassuda rağmen henüz elde edflmemişlerdir. Rhrayete göre bonlann e dvarda gömülü büyük bir bazineyi meydana eıkarmak istedik leri anlaşdmaktadnr. Inhisarlar koruma sandıgı Ankara 9 Hayat •« çalışmalarını tnhisarlar Idaresi hizme tine bağlıyan memur ve müstahdem lerine, çalişamiyacak hale geldikleri zaman kendilerini v e öldükten sonra da ailelerini bakinuiz halde bırakmamak düşüncesfle kurulan Inhisarlar Koruma Sandığı projesi Başbakanhğa verilmiştir. 10 Nisan Çarşamba günü saat 15 de Taksande Cumhuriyet meydanmda, Elektri sirketi sergisinde, elektrik fı nninio tatbflcatı gösterflecek ve bu meyanda, gelenler arasında, kur'a çekflerek, Koca Sinan anıldı (Bas tarafı birinci sahlfede) Mühendisler Birliği namına getiri • len çelenklerle tamamen öctülmüş bulunuyordu. thtifale Güzel San'atler Akade • misi Mimarî şubesi talebesînden Orhanm söylediği bir cıutukla bas landı. Orhan nutkunda ezcümle dediki: < Bu sene, gene burada Sinanı sevenleır yuvasmda toplandık. Bu mezar Sinan hakkında bize birşey söylemez. Fakat onun bü yüklüğü hakkında da nekadar söylense azdır.» Bundan sonra kürsüye çıkan Mühendis mektebi talebesinden Sadık ta bir söylev söyliyerek hulâsaten çunlaırı söylemistir: « Türk Sinan! Türk Sinan! Büyük atam, senm eserlerin yalnız medeniyet sahasmda değil, yurd kavgasında da bir kale kesilmesini biliyor. Biz, Türk topcaklarmda manalı bir abide olarak yükselen eaerlerinde senin hüviyetini, senin yüzünü görüyoruz. Senin eserlerin, abîdeleımis Tüırk varlıgmda hepsi ben Türküm diye haykonypr. Burada ve simdiden and Yurdu bir ceomet yapacağunıza söz veriyoruz.> Bundan sonra Belediye Mimarî şubesi Müdürü Ziya da biır nutuk söylemistir. Ziya, Sinanm hayatından, tarih çesinden ve birçok eserlerinden bahsederek Sinanm Ayasofyaya nazire olarak Süleymaniyeyi yaptığı nı, 75 yaşmda Edirnedeki Selimiye camisini yarattığını anlattı ve «bundan 400 sene evvel Türk san'atini yüceliğe çıkaran Sinan böyle bir insandı> diyerek sözünü bitirdi. Müteakibe norada toplanan talebelerin hep bir ağızdan okuduk ları tstrklâl marsile merasime nihayet verildi. Merasim heyeti umumiyesi iti barile çok samimî oldu ve büyük üstadın namı tebcil ve tazimle anıldı. BİR ELEKTRİK ALETİ HEDİYE EdlEECEKTiR Bu ders bayanlara mabsustur. (Herkes girebilir.) Rekabet dedigin böyle olur Bilecik (Hususî) Bundan on beş gün evveline kadar Bilecikten Bursaya otobüsle bir yolcu iki, iki buçuk liraya giderdi. Buradaki otobüsçüye, Bvrsadan bir rakib otobüsçü daha geldi ve iş kızıştı. Re • kabet o kadar şiddetlendi ki bu • gün Bursaya gidip gelme otobüs ücreti 75 kurustur. Yani otuz yedi buçuk kuruş gitme, otuz yedi bu çuk kuruş gelme. Nerede ise eski Mudanya posta vapurlan gibi para almadıktan başka yolculara simid, limonata, birer paket sigara da verecekler! Bursa Bileciğe on sekiz saattir. Yaylı arabalar iki günde gider. Bakalım iki taraftaa birisi ne zaman pes diyecek. 18 mayis 3 haz'ran 1935 Evrensel ve uluslararası olan PARİS PANAYIRI dünyanm bütün müstah > sillerine ve sanayi erbabraa açik bir alişveriş yericVr. Garbî Avrupanm en büyük ve en vâsi mesheri olan bu pa • nayir btUuttsa nrraddı gtdaiye, teıyinat v« ntefruşat levaziminin en s«n ve m o a a u flıtiraatmı arzeylemektedir. Dünyaca tanmmiş markalar PARİS PANAYIRINA iştirak edeceğinden kerkes bunun açilmasmı büyük merakla belder. «Her tnrlu tafsflât için Bey. •ğb, 41 Meşrutiyet eaadesi (sabık Parıs Panayırı Her larafta ihtifal yaptldt Memleketimizin muhtelif mahalle rinden aldığımız telgraflarda dün mi • mar Sinan için her tarafta ihtifaller yapildığı ve büyük san'atkârin nantf tezkâr edfldiği bUdirümektedir. Kabristaa) « A M U DO KOMERS FRANSEZ» « müracaa. olunur.

Bu sayıdan diğer sayfalar: