• T. Rüştü Aras Sofyada M. Batalofla görüştü Dış İşleri Bakanı, Sofyada Bulgar gazetecilerine şayani dikkat beyanatta bulundu daları açık bir tarzda göstermektedir. Lutfen siz gazeteciler, Hariciye Nazıriniz M. Batalofa, bizim büyük bir sa busizlıkla Ankarada yeni Bulgar sefirini beklediğimizi söyleyiniz. Sizin orada bir maslahatgüzariniz bulunmakla beraber bir sefirinizm bulunması iki memleket dostlugu için bir ihtiyacdır. Biz, hergiin Ankaraya tayin edüecek yeni sefirinizin ismini bekliyoruz.» Türkiye ile Yunanistan arasinda yeni bir askerî ittifak akdine dair Yunan gazetelerinde çikan haberlerin doğnı olup olmadığım soran gazetecüere, Tevfik Rüştü Aras şu cevabı vermistir: « Yunan gazetelerinin bu hususta ne yazdigirt ve n« yazacaklarinı bü • miyorum. Fakat size yalniz şunu söylijrebOirim. Bizim Yunanistanla olan münasebatimiz çok samimî ve çok dostanedir. Her iki memleket te bu dostlu • gu arzu etmektedir. Askerî ittifak meselesine gelince; bu, aramizdaki samimiyetten doğan bir hayaldir.» Tevfik Rüştü Aras, Reisicumhur Atatürkün bu ükbaharda muhtelif surette bazı ecnebi memleket payitahtlarmı ziyaret edeceğini, bu ziyaretlerin tarihIerinin bilâhare tesbit edfleceğini tüy lemiftir. 1 lumhurîy^i.'TAHL1L VE TENKÎD 271kincikânunl935 >• Şile yolları Şatri: şükufe NifıtU Basan: Resimli Ay matbaast lşte yeni yıhn ilk şinr kitabı!.. Şairin tanılmış ve sevilmiş adı esere ayrı bir cana yakınlık, sicak yüzlülük veriyor. Bütün o eski hoyrat telâkkilere rağmen biz, şiiri kadin kaIeminde daha yakışır buluyoruz. Gülü gözlerde en iyi canlandtran gülün kendisidir. Şiiri de kadın duygusu erkekten daha iyi »slese gecek. Eskiler nedense böyle düşünmü yorlardı. Kadın şair, onlara gül daImda patlıcan gibi ayktn geliyor da. Bunun içindir ki Kastamonulu Zeyneb, Amasyalı Mihri, tstanbullu Fitnat ve benzerleri cTezkerei şuera> larda istihza mevzuu teşkil eder gibidir. Galiba eski tenkidci ler, şiiri mutlaka asktan doğan bir *ey sanıyorlardı. Bundan dolayı da kadm sairi cemiyet kanunJarı üs tüne çıkmak istiyen bir mahluk sayıyorlardı. Onlarin kadın şairler den bahsederken kullandıklan dil, erkek başlı ve kadın vücudlü bir hilkat acibesi tasvir ettiklerini zannettirecek kadar tuhaftır. Meselâ bir münakkid hatırhyorum ki Ânî adlı bir kadın şaire yapilan çirkin bir lâtifeyi en yiiksek bir san'at vesikası gibi kaydeder. (Mihri) yi kitablarma geçiren münakkidler de onun tskender Çelebiyi sevdiğini evirip söylemekten, çevirip söyle mekten geri kalmazlar. Fon Hammer bile bu yakışıksız hükümlere değer vermekten kendini alıkoyamıyor da zavalh Mihriye • hiçbir münasebet olmadığı halde 'Osmanlüann <Sapho> su diyor. Fakat kadm *airi boyle çarpık bir zaviyed'en gören o münakkidler «Şile Yollanı nı okusaydilar şa • şirıp kalacaklardu Şiikufe Nihali kolay kolay hırpalayamıyacaklardı. Çünkii bizim çağımızın bu ince duy» gulu şairi,, eski münakkidlerin hiç duymadıklan bir dille konusuyor ve onlarm rüyalarına bile girmiyen mevzulan nişterliyor. Yalniz eski münakkidler mi ya. Bugünün genç ve gürbüz cairleri de Şükufe Nihalin duyarak, acıyarak, tnliyerek dola^tıgı şiir yollarma adnn atmayı henüz sınamış değillerdir. Gençlerimiz, şeküde geçmişi unutmuş olsalar da ilham kaynağı aramakta kendilerinden evvel gel • .rois4endempek ayrılnus«iıuUmnuı •yorlar. Çünkü heyecanlarım kımıl. Jatan, köpürten ve dillerine teraneler vecen hep be;erî güzellikte, aşkttr, aşk merhaleleridir. Şükufe Nihal, bu kitaba koyduğu şiirlerin hemen hepsinde yurdun derdicrini, yurddaş elemlerini, iç timaî sahneleri haykırmıştır. O, Şile yollarmda yalniz terennüm eden bir şair görünmüyor, ıztırabları emen ve bu emişten aldığı acı ile ağlıyan bir ruhiyatçı oluyor. Bu se • beble şiirlerinin çoğunda kelime ahenginden ziyade renk ve işık var. Her manzııme bundan ötürü, bir tablo güzelliği taşıyor. Eserde benim ilişik etmek istediğim noktalardan biri, bir kısım manzumelerde kullanılan vezindir. Rahmetli Ziya Gökalp, bir yazısmda şu fikri ortaya koymuştu: «Hece vezni, fairlerimizi yanhş yollara götürdiL Bunlardan bir kısmı Fransızlarra hece vezinlerrni taklide kalkıştılar,Aleksandtrin denilen (646) vezninde şiirler yazdüar. Bir kısmı da yeni vezinler kurmaya yeltendîler Halk bu özenisleri ve yeltenisleri begennıedi. Halkm hoşlanmadığı vezinler, millî vezinlerden sayıla maz.» Şükufe Nihalin su yeni kitabım okurken, sık sık Ziya Gökalpin mü lâhazalarını hatırladım ve şairin daîma <5+6 veznini veya ona yakın bir ölçü kullanmamasına üzül düm. «Şile Yolları», yahut «Ayşe kız, Sen Hoşca kal> başlıklı şiirlerin ve hele «Bizim destanınuz» manzumesinin vezinlerile meselâ «Mudanya zaferinde» adinı taşiyan şnrin vezni arasında ne kadar fark var. Birinci • ler ağır, uzun, üzücü. Beriki kıvrak, kısa, çekicü. Değerli sahr, pek seyrek olsa da, yeni ağıza eski tad sunmayı da denemek istemiş, cinaslar yapmıştır: Önünde nineleruen kalan tahta bir tezgâh Elinde bahtın kadar dolaşık bir çile var. Deme azdtr t$zğtm; deme olmadt sabah Sar, bofalt yumağını, dolacak çok çile var. Fakat bu kelime oyunu, yumakla çile arasmdaki farkı siliyor. Tab lodaki kuvveti saırsryor. Şairin: Dalgalandı esince Gökte ayi sesince Mısralarında olduğu gibi kafiyede fhmaller yaptığı da görülüyor. Lâkin' bunlar, kitabuı sahife sahife ihtiva I ettiği inceliklerin, parlak tasvir • j lerîn ve engin duygularla heyecan ' ların yamnda, hurdebinle aranıp bulunan, kayidsizltkler ve dikkatsiz liklerdir. Şükufe Nihal, şu Şile yollarile şair doğmus, yüreklevdeki gizli elemleri sezmekte yüksek meleke temin etmiş, kelimeleri yuğurup inci ?ekline koymayı öğrenmiş bir san'at Mersin portakalları büyük rağbet görüyor Garabet böyle olur! İngilizler yumurtalarımızi ! ucuz diye almıyorlarmış! Ankara 26 (Hususî) İhrac mallarimizin dış pazarlardaki vaziyeti, tkUsad Vekâleti tarafından bemen gu nü gününe takib olunmaktadir. Tür • kofis te, bu yolda birçok raporlar al • maktadır. Bu raporlarda fiat mesele sinden bahsolunurken, mallarimizin sürümünü artırmak için daha ucuza mal edümesi lüztımu birçok defalar üeri sürülmüştü. Londra ticaret konseyliğin • den alinan son raporda ise, ilk defa olarak bu lüzumun aksi ileri süriilmüş • tür. Yumurtalarimizin tngiliz piyasasm • daki vaziyetini tetkik eden bu rapor • da, Ingiltere dahüindeki yumurta fi • atleri nazari dikkate almmıs, yumur • talarimizm îyi olmakla beraber ucuz • luğu yüzünden sahlamadığı neticesine varılmiştir. Raporda, ihrac edilen yumurtalarm iyi ambalaj edilmemesine de Oisihnif • tir; fakat Ingilizlerin, Danimarka yu murtalannı, daha pahalı olduğu için bizim yumurtalarımiza tercih ettiği de ehemmiyetle kaydolunmuştur. BİR İRTİHAL tstanbul Kumandanlığı Birinci Şube Müdürii erkâniharb kaymakamı Şükrii, muallim Hamdi, ve Cerrahpaşa hastanesi dahilî hastahklar mütehassisi Besim Rujenin pederleri, bahriye binbaşilığmdan mütekaid Asım ve ku • musyoncu Nurinin kayinpederleri Bay Ruşen Kanadh vefat etmiştir. Cenazesi bugün Erenköydeki hanesinden kaldınlarak Erenköy Sahrayicedidde afle kabristanina gömülecektir. «Mersin Yafası» ismi verilen iri portakallar Dörtyol portakallarından dört beş misli fazlasına satılıyor Mersin (Hususî) Torosla • nn çevrelediği Çukurovanm ba • tuında kalan Mersin, birkaç yıkhr yeni bir btmseJ unsuril« bezenn» ve ikn saden yükselme ğe yönebniştir. Filhakika porta kal, limon ve mandalina yetis tirmeğe en uygun bir nclhn ve toprağa malflc olan Mersinde bilhassa portakalcılık, Ya IBaş tarafı birinci 8ahifede\ geldi. Kendisini Bulgar Hariciye Na • zın M. Batalof, Saray nazin, Hariciye Nezareri baskâtibi, Teşrifat umum müdiirü, Yunan sefiri, Yugoslav sefaret müstesarile sefaretimiz erkâni karsiladılar. Sefirimiz Ali Şevki, Tevfik RiMü Arasi hududda karsilanustir. Vevfik Rüstü Aras, trenin Sofya ista«yonunda durduğu müddet zarfmda M. Batalofla görüşmüştür. Tevfik Rüştü Aras, kendisini bududda karsiüyan Bulgar gazetecilerine sa beyanatta bulunmustur: « Sofyadan her geçisimde hükümdarıniza, Türk hükumetinin hürmetlerile beraber sahsî hürmetlerimi bildir • mek vazifemdir. Sofyadan son geçi • simde trenin biraz fazla durmasindan istifade ederek saray defterini imza ladim. Türkiyede herkes hükümdarıni* zı sever. Bulgaristanda son yapilan kabine tebeddülüne gelince; bu, sizin dahilî bir işinizdir. Fakat eski kabinedeki Hari ciye Nazın M. Batalofun yeni kabine • de de Hariciye Naziri bulunması bize Bulgaristanin gene eski siyasetini takib edeceğini göstejriyor. Bu, bizi sevindir* mektedir. Belgradda da ayni şeyi gördüm. Orada da Bulgaristana karsi olan itimad gün geçtikçe artmakta ve üci hükumet arasindaki anlasma hergiin daha iyi safhaya girmektedir. Zaten ben de Belgradda bulunduğum valdt Bnlgaristanin iyüiğini konuşmakta ve bu arada Yugoslavyanin iyüiğini gorSf • mekteyim. Belgradda kaldığim mudetçe oradaki dostlanmla Balkan islerini go • rüstük. Bu hususta aramızda tam bir mutabakat olduğunu da gördük. Türk • Bulgar münasebatı artık her cihetçe halledilmistir. Bu münasebat !• çin fazla söz söyletneğe hacet yoktur. Biz, çoktanberi M. Batalofu Ankarada beklemekteyiz. Bunu size de birkaç defa söyledim. Vakıâ kendisini Ankaraya resmen davet etmedik, fakat Balkan devletleri arasinda bugün esen dostluk havasi, her Balkan hariciye nazirtna bu mütekabil ziyaretlerden alacağı fay faya rekabet ede Mersinin meşhur portahaH ağaçlartnJa yuklii bir dal Belgraddan ayrtlırken Belgrad 26 (A.A.) Türkiye Dı> Bakanı Tevfik Rüştü Aras, Sofya tartkile Ankaraya hareket etmiştir. Kendisi Sofyada M. Batalofla konuşacaktır. Gazetecüere beyanatta bulunan Tevfik Rüştü Aras, M. Yevtiç ile alelâde nok tai nazar ve malumat teatisinde bulunmuş olduklarını söyledikten sonra Bulgaristandaki son hâdise • Iere sözü naklederek Bulgar gazetelerinin yapilan tebeddüllerin Kral Borîsin ihzar etmis olduğu ar • zu üzerine icra edilmis olduğuna dair teminat vermekte bulunduk • lannı söylemiş ve sımlan ilâve etmiştir: < Bu hal, iyi bir hüküm ver • mek için kâfidir. Zira Kral Bori sin kotnsulan hakkındaki niyet ve tasavvurlan malumdur.» Ajansın Istanbul mümes&üi Anadolu Ajansımn tstanbul mü messilliğine eski Muhtelit müba dele komisyoni' şeflerinden Mu vaffak tayin edilmi'tir. Mu vaffak, kıymetM gençlerimizden ve eski gazeteci arkadaşlarunızdan dır. Umumî harb içinde, henüz ço Anadclu Ajansmın cuk denilecek İstanbul mümessili bir yaşta TercüMuvaffak mani Hakikatte önce tahrir müdürlüğü, sonra başmuharrirlik etmiş, Mr müddet te Tasviriefkârda tahrir müdürlüğü yapmışhr. Bu güzide gencin iltihakile Ajans bir Muvaffak daha kazanmıs oluyor. Arkadaşımıza muvaffakiyet di lerken Ajansın iki Muvaffakın e linde daha ziyade muvaffak ola • cağına füphe etmiyoruz. Pamuk ekimi fazlalaştırılacak Beş senelüc sanayi programmm, tatbikı Sümer Bank tarafından denıhde edilen patnuklu mensucat fab • rikalanna aid kısmı tahakkuk edip te Kayseri, Nazilli, Konya Ereğlisi dokuma fabrikalan işe başlayınca memleketteki pamuk mahsulü, kemiyet ve keyfiyet itibarile ihtiyaca yetismiyecektir. Memlekette yeti ?en pamuk, hem bu fabrikalann muhtac olduğundan azdır, hem de elyafı kısadır. Halbuki dokuma fab•rikalannda daha ziyade elyafı uzun pamuğa ihtiyac vardır. Basbakan Ismet tnönü evvelki sene Sümer Bankm eski Bakırköy fabrikasım gezer ve geçen yaz Bakırköyündeki yeni fabrikayı açarken fabcikalara pamuk yetiştirmek meselesile meşgul olmuştu. Başbakanm pamuk meselesi hakkında tktısad Bakanlığindan istediği rapor hazırlanarak kendisine verilmistir. General tsmet tnönü bu raporu tetkik etme^te olup Başbakanın bu isle bizzat meşgul olması, pek yakında pamuk zkaat^in genişle me*ini ve iyileşmesini temin ede • cektir. Ziraat Bankasınm sanayi plânına gore ham madde ihtiyacını tanzim etmak için kredi sekillerile yard'unIar yapacağı anlasılmaktadır. cek bir istikamettedir. Şimdiye kadar ekilen portakal ağaçlannın sayısı 600,000 i bulmuştur. Bunun 30,000 i geçen yıl ekümistir. Bugün bol ve nefis meyvasmdan istifade edilen ağaç sayısı 13 15 bin arasmdadır. Bütün portakal ekim sabası şimdüik 2000 hektan geçmektedir. Fakat Mersinde bu miktann birkaç yıla kadar 20,000 hektara ulastınlacağı umulabilir. Çünkü buna hem arazi müsaiddir, hem de bu mahsulün veriminden istifade e den'erin hevesi yüksekta*. 934 ydmdaki istihsal 89 mflyon arasındadır. Bunlar arasmda evsaf itibarile çok üstün olan ve «Mersin Yaf?sı» adı verilen cinsten 2,000,000 aded yetisnvstir. Bu ctıu portakatiar, meşhur Dörtyol portakallarından beş kat daha fazla fiatle ahcı bulduğu i • çin istmsal edilen miktar tamamen dahilde istihlâk edümekte ve ihrac imkânı buiunamaktadır. Bu rağbete baki • krsa önSmüzdeki birkaç yıl içinde «Mersin Yafası» nin istihsal miktar i 60.000,000 u bulacağına süphe etmemelidir. Bugünkü ekim miktan bu neticenin almacağtm göstccmektedir. Ambalaj islerine gelince; Türkofisten gelen talimat üzerine geçenlerde Ticaret Odasında toplanan portakal mustahsfl ve tacirleri hususî bir tip tesbit ederek Mersin Yafası portaka'ını standardize ettiîer. Buna göre 7 5 X 3 5 X 3 5 eb'admdn bir sandığın alacağı portakal sayısı 128 olursa buna ekstra Yafa adı verilecek, 160 olursa birinci, 2 0 0 olursa ikinci, 250 olursa üçüncü nevi denecek ve satua böylece çıkanlacakhr. Bunlar Dörtyolım 64 Hik, 80 13c ve 150 liklerinin çift sandığına denk tutulmustur. Şu hale göre yurdumuz için mü • kemmel bir ihraç maddesi olmsık is • tidadmı gösteren Mersin portrPcaHan için ilk esitslı tedbir alınm» demek tir. Ancak möstahsiller henten bütün mahsuUerinî vaktînden önce büyük tüccarlara ucuza satmak suretile mah Portakal toplıyan bir bahçtvan suüerinden pekâz istifade etmek mecburiyetrnde kaldıkl?nnı gözönüne getirerek kendi aralarında bir birlik ve kooperatif kurmayı ve bütün kazançlannı ikinci ellere kaptırmamağı dü • tünmektedirler. Bu güzel düşüncenin bu yıl içinde fül sahasma konacağı u» mulmaktadır. Bundan barka Mersin portakal müstahsilleri, bahçelerini fennî usuüerle yetiştirmek yolunda da büyük bir bügi ve istidad göstermektedirler. Ez • cümle, portak^llara musaÜat olan Kosnil hastahğmı ön'emek için Kiyonos usulünü tatbik etmekte ve bunun için gerekli olan çadırlar kâfi gelme • diğin^en dolayı da Ankaraya müra • ca*t ederek hükumetm yardımmı is • temektedirler. Mersinde portakaT s&tışı îşî, tuccarlann bahçeleri, mevsimi yaklasmca gotürii almalarile başl~r. Bu yıl bu tarzdaki satışlar, her yılki mevsimden birkaç ay önce başlamıstır. Bundan do • layıdır ki bugün portakal müstahsü leri bile kendi istihsallermi bu ikinci eüerden pahalı pahalı sahn alarak yemek mevkiine düsmiişlerdir. Mersinin çok sulu ve büyük kıt'ada lunonlarile lezzetli m'ndalinalan, yalniz Türkiyemizde değil, hariç piya salarda da büyük bir mevki kazanmtsür. Herhalde birkaç yıl sonra Mersin, narencfye işlerinde yurdumuzun en verimli ve en üstün bir bucağı olroğa namzeddir. ÖLÜM MemTeketimizde ilim ve irfanile hizmet etmiş ve birçok zevat ye • tiştirmiş olan maruf musiki üstadlarından Bay Hoca Fehmi Heki • moğlualipaşada ölmüştür. Cenazesi pazar günü saat 10 da Bakırköyünde Osmaniye mahalle • sindeki hanesinden kaldırılarak namazı Sümbülefendi camisinde kıhnarak tnedfeni mahsusuna defnedilecektir. Allah rahmet eylesın. Üsküdar HÂLE sinemasında Mümessili: MARil L ŞANTAL lâveten: F)ünva havadis'en AA1OK HAİD Bu ha£ta S U M E R Sinemasında Bir daktiJoDun aşk roacerasını musa\ver AŞKTAN KORKMA Şarkılı ve musikili komedisinde temayüz ediyor. İlâveten: FOX JURNAL Şehzadebajı TURAN'Tıyatrosunda ( Sabik \Mllet ) BU AKŞ \M K i MS E S i Z ( Eski Bikes romanı ) HECTOR MALOT'un me 5 hur romanı Sinemaya alınmış çek güzel ve I çok hisî=î bir maceradır. | Bu per$embe a k s a m ı S A R A Y S nematında N A Ş İ D TEMSİLLERİ varyetclerle meşhur Bayan Irfan büvülc cambaz heyetınin iştira'vile ve Japon Elçisinin klzı nişanlandı Londra 26 (A.A.) Japonya büyük elçisinin oğlu M. tşiro, Matsodeira ile gene Japonyanin yeni Ankara bü • yük elçisinin kizi Matmazel Tokukava nisanlanmişlardır. 3Silâhşorlar 3 K :;: Bayan Irfan Komilc (»ryantal ve zevbek rakıslannda Musiki San'atkârlar Cemiyeti konsresi MALEK BiRA KRALI Lüks ve güzel kadınlar iılmi llâveten Paramonnt dünv İ P E K Sinemasında Zfilim birden: Bugün 100,000 kişide, I kişinin göremiyecegi memleketleri, halkının yaşayışını, lisanlarını. aşklarını En Canlı Bir Mevzuda, Bize harikalar fi mi getiriyor. Stiidyo Eğ'enceleri BugOn tki saat kabkaha E SKi M O Sinemasında. Fransızca M. G. M. fîlmi Pek yakmda haberlen M E L E K Sinemasında Haftanm muvatfakiyetini teşkil eden Bu hafta S A R A Y sinemasında filmînde muzafferane muvaffak iyetter kazanıyor. JOSEPHiNE BAKER DiinkS kongrede balananlar Türk Musiki San'atler Cemiyeti dün yillık kongresini aktederek, ulusal musikimizin uluslararasi musiki tekniğine göre ilerlemesini temin için müzakereler^e bulunmuşhır. Şimdiye kadar alaturka ve alafranga diye ikiye ayrilan san'at erbabinin müttehiden çalisma Ian alkışlarla kabul edümiştir. Cemiyet reisliğine Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti musiki şubesi reisi ve Konservatuarda teşekkül eden tasnif ve tesbiti âsar heyeti azasindan Ali Rifat Çagatayi, aza olarak ta şu ze vatı seçmiştir: Mazhar, Emin, Zeki, Hikmet, Ne cati, Bürhan, Nazmi, Cevdet kemanî. Yedek aza olarak seçilen aza da şun • lardır: Hikmet, Nihad, Kemal, Edvar, Aleko, tbrahim, Şahin, Cavid, Yanko. Cemiyet, dans, irı r.d, komedi, ve bale artistleri yetiştirmek üzere ayrı ayn kurslar açacaktir. Fransızca söziü filmini görünüz Oynıyanlor c GEORGtS RAFT CAROL Lombard llâveten Paramount dun\a haberlen kâr olduğunu bir kece daha gösterdi. Kitabı, nefis bir san'at eseri olarak. okuyucularımıza tavsiye ederiz, M. TURHAN TAN B 0 L ER 0 z u z u BjJGUtt SOfrl ! Bu filim, kırk yılda değil, belki kırk bin yılda ayağa gelmiyeu en güzel fırsattır. Dunyanın en sıhirli kadını AN\TA STl'N'ın oynadığı bu muazzam eser bogün b tıvor Yerierınvi evdden ve telefonla tutunuz. NANA ALENDAR'da