14Ikîncikanun 35 MUS1Kİ BAHİSLERI l 3 Fransız başbakanı yeni bir nutuk söyledi «Barışı korumak için kuvvetli olmak gerektir, Uluslar arası münasebetlerde de itilâfperverL» Paris 13 (A.A.) Flanden radyodaki söylevinde, «Amacının ulusu, ekonomisini tahrib ve kurum larını batırmak tehdidinde bulunan iki tehlikeden kurtarmak» oldu • ğunu bildirmiş, hükumetin beyannamcsinde yazılı vaidlerinin ifa edilmiş olduğunu hatırlattıktan sonra demiştir ki: « Bir taraftan Marsilya suikasdile vahim bir şekil alan harb tehlikeleri bertaraf. olurken, diğer taraftan yeni yıl banş ufku Gzerine açılmış bulunuyoruz. Dünkü Roma anlaşması ve yannki Londra görüşmeleri ancak bunu pekiştirmek içindir.» Başbakan tenkidlerden bahse derek tasarladığı icraatını zayıf latmamak hakkındaki kat'î kara nnı bildirmiş ve şöyle demiştir: « Açıktan yapılan sanayi anlaşmalan, mevcud ve gizlice akdedilen anlaşmalardan daha az tehlikelidir. iktısadî gayeye hiçbir enflasyon olmaksızın vanlacak ve frangın istikran muhafaza edilrcektir. Hükumetin icraatı itimadı iadeye ve bütün Fransızlan teşebbüsIere sevke matuftur.» Başbakan, adliye projesile başlıyan devlet ıslahatmdan bahsederek demiştir ki: « Kanun, genel müfettişlik ihdası sayesinde adliyeye tam istiklâl verecektir. Adliye muvazeneleri fazla sk^ndal kaydetti, ve bu muvazeneler de yanltş tevil edildi. Tiksinti ve hiddet içinde olan halk, mes'uliyetleri aramaktadır. Hâkimlerin bu me8uliyetleri ortaya çıkarmakta ik tidarsızlıklan bize şu dersi veriyor: Mücrim meselesinden ileride, adliyenin, tensiki usulleri meselesi vardır. Adliyeyi siyasal nüfuzlar • dan kurtarmak mevzuu bahistir. Devlet, yakında hazırlıyacağı diğer bir ulahat projesile de meclis dahilî nizamnameaini tadil edecektir. Flanden, nihayet, dışarı siyasadan bahsederek Laval ile birlikte banş ve ulusların birbirine yakın » laşması siyasasına devam edeceğini söylemiş ve şu suretle devam.etmiştir: « Biliyorum ki, barışı koru mak için kuvvetli olmak gerektir. Ve buna ihtimam edeceğim. Fa kat, gene biliyorum ki, uluslar?rası münasebetlerde itilâfperver ve realist olmak lâzımdır.» Akşehirlilere aşkolsunî. agannı kuituru Her şeyden evvel teknik... Asıl san'at ve san'ata hâkimiyet ancak ondan sonra kabil olur Yazans Emine Saliha Otgflnç Her tarîh devresî mimaride. re«imde, heykeltraşlıkta ve mustkide kendi kültüriinün aynasıdır. Fakat teganni sahasmds muayyen bir zamandanberi doğru yol bu'.mmus gibidir ve teganni telâkkisinde bir yenilik yoktur. Maziyi tetkik eHersek Palastrina zamanındanberi ancak tegannide tedrici bir terakki görmekteyiz, Iâkin inkılâb yoktur. Bununla beraber daima azim ile gayretle çalısıhyor ve hergün «ankî yeniden i?e başlanmts gibi uğ • rasılıyor. Bir müganninin sahneye çıkıp kendini arzetmesi ve bir cperanın her »eyi tam ve mükcmmel olarak hazirlanması için nekadar çalıjılır, nekadar uğraşihr! Birinci adımdan itibaren müskülât kendini gösterir. Hangi uitanın elme biitün varhgile kendini bırakmak lâzımdır? Bu kendine ameliyat yaptırmak İçin bir cerrah in • tihabına benzer. Tabiî talebenin de zekân, ahlikan olgun olması. »an'at hi» ve kabiliyeti burada büyük bir ehemmiyeti haizdir. Bu evsaf muvaffakiyete yardım eder. Tıpki bu hal ameliyat yapılan bir vücudun sağlam oldugundan dolayı amelîyatrn muvaffakiyetle netice lenmesini temine benzer. Fakat neticeyi «adanın mevcudiyeti değil, teganni kültürü temin eder. Sada nın her saman fevkalâde kuvvetli olmasma ihtiyac yoktur. Meselft bir opera aübretl veya kolâratör sübreti icin «adatannın kuvvetli ve büyük olması lÂzım geloaez. Bunlann «adalarında bîr ha • livet ve incelik bulunması kâfidir. Fakat »esin terbiye gornıesi ki bu bir teknik isidir, burada dahi lâzımdır. Meselâ ufak bir misalt Gayet gür bir sada figaronun önündeki paz veya maskeli balodaki paz, Tanhoyzerdeki çoban, Fledermavzdaki Adel rolünü teganni e demez. Bu sahada ne faciaJara tesadüf olunur. En güzel bir sada ta gene yaşta başlangıçta mabv ve berbad edilir. Bazıları daha ders ahrken, bazıları da birkaç sene sahne hayatından sonra, tf ve san'at ögrenmek içia bir Iranduracı veya terzi yanında çı raklık yapmak lâzımdır. Tahsili ikmal için de üniversitede kurslara devam olunur; birçok kitablar o kunur, çalışılır. Gayret ve çalifmak sayesinde bu veya su derece ma • lumat veya iktidar sahibi olmak kabildir. Tegannide ise i* bambaskadır. Teganni derslerine devam edildiği zaman ve yahud ilerledik • ten sonra her sabah kendi kendine bir mümarese yapılırken hemen yeniden ise baslamıs gibi çalışılır. Zira elimizde bulunan âlet iki incecik sada şeritleri ve bunlar.n yardıtncıları olan teneffüs ve rezo nans (resonance) tır. Geç yatılmı» tütün dümanlan dolu bir odada oturulmuf, acele soğuk su içüınis, tozlu veya rüzgârlı bir mahalde durulmuş ise hemen sada ve sadayı veren uzuv lâyıkile islemez. Teganni san'atine intisab etmek birçok maKrumiyetlere katlanmak demektir. Balo, dans, spor pek u zakta kalır. Yalnız sabahleyin te • neffüs jimnastiği, hafif beden! id • man, fazla konuşmamak sartile temiz havada gezinti yapılır. Sadamı dinledikten sonra opera tegannisinde sahibi salâhiyet muhtelif zevatın fikir ve tavsiyeleri üzerine fennî tahsilimi bıraktim, ailemin arzusu ile Viyanadan Ber line döndüm. Ve Berlinde musikî derslerine devam etmeğe bafladım. Sadamı emniyet ettiğim Berlin o • perasının en birinci kolarat'> muganniyesi idi. Bu arzu bana biras pahalıya maloldu. Birkaç ders al • dıktan sonra esyalarımı toplıyarak Viyanaya döndüm ve iki ay bütün gayretimle çalısmağa mecbur ol • dum. Sadanın tertibi bozulmufta. Berlindeki derslere devam etmis olsaydım belki de. daha fazla fe • nahk görür ve sadamı tamamil* kaybederdim. Viyanada bir tegann! mttalHml vardı. Gençliğinde az bir mBddet fakat gayet parlak bir surette sahnede bulunmustu. Sadasmı kaybettîğraden dolayı sahneye veda et mek mecburiyetinde kalmıst*. Te • ganni muallimi olarak ise başla . ması ve iltimaslar sayesinde konservatuvarda ders alması ksndisine müracaat edenlerin bircoklan için felâketi mucib oltnuştu. Bu kadın en güzel sadalan berbad etmifti. Derslerine devam edenlerden kalpleri gayretle dolu yeni baslıyanlar kısa bir tahsilden sonra büyük opera parçalannı teganni edebildiklerinden dolayı bahtiyar idiler. Fakat buna teganni denilemezdi. Bol bol bağinyorlardı. Ve bu biçarelerin bir san'atkâr olmak hayalleri az vakitte nihayet buldu. Ken.âlerine bahfedilen bu kıymetli hediyeyi akılh bir surette idare edenler, 4m ima çahşanlar, ve bununla beraber f ayet sıhht bir hayat geçkenler sadalarını ihtiyarlıklannda dahi rauhafaza ederler. Hergün çalışmakla insan süratle terakki eder. Fakat ilk zamanlarda yalnız başma ça • Iısmak muvafık değüdir. Aletnşümul bhr şöhreti haiz olan Bariton Banistininin iktidan her tenkidin fevkmde idi. N« hal&vet, ne sayanı hayret sada, ne hâriku • lâde sahne kabiliyeti. Bunlan, bu kabiliyeti bize (70) yasmdakt saa'« atkâr gösteriyordu. Yıldızı parla • mağa basladığı zaman Karüzo otuzu geçmiştL Meshur kolâratör muganniyesi Lili Leman Viyanada büyük muvaffakiyetlerle teganni et • tiği zaman yaşı altmıstan fazla îdL Yalnız san'atten anlamıyanlar ve ya yeni baslıyanlar sahnede teganni edilen, söylenen ve okunanlan âdi bir oyun veya eğlenceli birşey gibi telâkki ederler. Hakikaten teknîğe tamamile sahib olmakla bunu böyle zabmetsiz ve sıkıntısız gös • termek lâzımdır. Bir san'at eseri • ni meydana çıkarmazdan evrel bu işin tekniğmi mükemmelen Hğrenmeli ve ona sahib olmahyız. Zira yalnız tekniğe sahib olmak suretile san'at meydana çıkabilir. Evvelâ teknik, sonra san'at eserine bir sekil vermek ve bunu yaratmak tarziledir ki san'atkârın vermek istediği sahsî ruh eserinde kendini gösterir. H p j V t NAL1NA Bu da, nasıl ceza? M1HINA ugün sevinc ve kıvanc içindey.im. Yurdumun, Akşehir adını taşıyan güzel bucağından iç çaçıcı, gönül okşayıcı ötükler aldım. Ne de çok iyilik sever adamlar varmış meğer orada! Çocukları esirgeme kurumunun Aksehir kolu, Türkelinin yedi bucağına örnek olacak biçimde durmadan, yılmadan çalışmış.. öylesine çalı^mış ki, Akşehri bilmiyen, bu kurumun gördüğü işlerin büyüklüğünü tez kavrıyamaz. Akşehir ufacık yer. Bir çağda adı sanı büyükmüş ama, ta aksak Timurla, bizim Nasreddin Hoca nın çağı o. Sonraları ufalmış; tavsamıs.. Varsın ufalsın, tavsasın! Akşehirlilere bakın siz!. Onlarda yürek eski yürek, erdem eski erdem.. Timura dayatan koca yiğitlerin dölü onlar. Samrsın özleri iyilik için yaratılmış. Ne mi yapmışlar ki bu denlü övüyorum onlan?. Bunu mu soruyorsunuz? Bakındı: Geçen yıl, çocuk bayrammda bir, Cumhuriyet bayrammda gene bir kez öksüz yavrulan giydirip sevindirmişler, bu yıl bu yakışıklı işi bir daha görmüşler. Çocugu çok olup ta geçim zorluğu çeken onbir barka aylık bağlamışlar. İlk okulalarda okuyan yavrulann hepsine kitab ahvermişler. Orta okulanın çocuklan da bu yardımdan pay almışlar. Gene geçen kışm, ortalıgı kar bürüdüğü vakit 2300 cve yiyecek un dağıtılmış. Nice yoksullara ilâc verilmiş: Daha ne olsun)l Buracıkta kaç kez yazdım, çizdim. Yurdun temeli biribirine yardımdır. Hele bu yardım, ufak çocuklara, yaşamanın sıkılarile didişmeğe gücü yetmiyen yavrulara yapılırsa, bunun iyiliği hepsinden de üstündür. Biz yann öbür gün göçüp, atalarımızdan aldıgımız emaneti onlara bırakacağız. Yurdu onlar kollıyacaklar, Türklüğün anını, sanını onlar kpruyacaklar. Biz de bugünden onlan gözetirsek, yannki işlerini kolaylaştırmış oluruz. Aşkolsun Akşehirlilere! Bu dediğim şeyleri ne güzel anlamışlar! Akşehirin ufakhğile işlenen haynn büyüklüğünü karşılaştırdık mıydı, adamın içi kıvancla coşuyor. Candan dilerim ki, anayurdun bütün öbür bucaklannda da, böyle çahşılsın. Ölçündü: Bir Ankara, bir tstanbul, bir Konya, bir Edime, bir Bursa kaç Akşehir büyüklü gündedir? Oralarda da, boyle can]a başla çocuklara yardım için bu denlü çalışılsa ne iyi olur! Ulkede yoksul, aç, çıplak, pek çok çocuk var olduğunu hepimiz biliyoruz, görüyoruz, işitiyoruz. Gene ülkede, Tann sayılannı artırsın, hali vakti yerinde olanlanmız ek3İk değil, bunu da biliyoruz. Ve istiyoruz ki, bunlar ötekileri biraz daha artık düşünsünler. Akşehirlilerin açtıkları çıgıra onlar da uyuversinler. Bir çocuğun yüzünü güldürmek, gözyaşlannı dindirmek, kamım doyurup, sırtını ısıtmak.. Ne bileyim; bana, dünyada bundan büyük haz olmaz gibi geliyor. Yalan mı, Akşehirli yurddaşlar>! Ercümenâ Ehrem TALU irkaç yıl önce verilen bir kararla Erenköyü ve civarındaki bahçelerde çam • • ğaçlanna arız olan böcekler ve tırtıllarla mücadeleye başlanmıştı. Belediyenin gönderdiği memurlar, her sene ağaçlardaki tırtıl tohumu torbalarını topluyorlar; işin masrafı olarak ta ev sahiblerinden bir miktar para alınıyordu. Uç senedir, bu memurlar geliyor, torbaları yarım yamalak top* layıp gidiyorlardı; çünkü ağaçların tepelerindeki tırtıl keselerini birer birer toplamak güç ve yorucu bir işti. Bu suretle ağaçlar iyi temizle» mediğinden ertesi yıl tırtıllar v« torbalan gene çoğalıyordu. Erenköyünde oturan okuyucv lanmızdan aldıgımız mektublara göre, bu sene Belediye, bahçe sahiblerinden ağaçlan temizleme için masraf aldıktan başka, ayncn bir de ceza almağa başlamış; tırtıllan temizletmiyor, ağaçlan hastalıga uğratıyorsunuz, diye... Erenköyünde Etemefendi eaddesinde oturan mütekaid miralayMehmet Emin yazdığı bir mektubda diyor ki: «Bu seneki torba toplama masrafından başka iki buçuk lira ceza da istiyorlar. Acaba kim kimden ceza almalı? Belediye mi bizden, bir mi Belediyeden? Bana kalırsa, masrafım aldığı halde tırtıl torbalanm iyice temizletmediği ve çam' lanmızın tahribine sebebiyet ver» diği için biz Belediyeden zarar ve ziyan istemeliyiz. UÇ yılhk temizleme masrafmi verdiğimize dair resmî makbuzlar mahfuzdur. Belediye reisliği veya Vilâyet isterse, bu seneki masrah verdiğimi gösteren makbuzla beraber, sözde temizlenen çamlann üstünde sarkan fcrtıl torbalannı, gönderilecek müfettişlere göster meğe hazınm.» Doğrusu, bu ceza bize hayli garib geldi. Tırtıl tohumlan sokakta satılmaz ki bahçe sahibleri alsınlar da, kendi yetiştirdikleri çamlann harab olması için, kasden ağaçlara assmlar. Sonra, bu bahçelerirm sahibleri ürtıl keselerinin nazar boncuğu olduğuna inanacak kafada adamlar olmadıklan gibi bu torbalann böyle manevî bir meziyetleri olduğu da işitilmiş değildir ki bunlan tedarik edip ağaçlannın tepesine assmlar. Herhalde tırtJ torbalannın, bunlan temizlemege memur olanlar bu işi yanm yamalak yaptıklan için ağaçlarda kaldığına şüphe yoktur. Belediye, kendi memurlannın yanm yaptığı işlerden dolayı halktan nasıl ceza alır? O vakit, matbaamyan önün den geçen caddenin kaldınmlan çökerse bizim, köprünün bir dubası delinirse Karakoy veya Eminönü halkımn ceza vennesi lâzım gelmez mi? Belediyemiz, kendine yeni varidat aramıyorsa bu işte bir yanlışlık vardır. Fakat, bu Erenköy halkı, verdikleri cezaya değil de; o güzelim çamlarına acıyorlar. Çünkü üstelik bir de masraf ve ceza vere vere, çamlannm harab olduğunu görüyorlar. Marsilya işine dair Dünya az görülmüş Macar muhtırası bir kış geçîriyor Lord Eden, haftaya bir Rivyera sahiOerinde bile rapor hazırkyacalf kar yağmaktadır! Cenevre 13 Marsilya suikasdi mes'uliyetleri hakkındaki Ma * car muhtıran fon Eckhard tara > ftndan bu işin raportörü olan Lord Edene tevdi edilmek üzere Uluslar Kurumu genel katibliğine verilmiştir. Lord Edenin raporu gelecek hafta hazır olacak ve orta Avrupa hakkındaki Roma anlaşmalannın tatbikını kolaylaştırmak için bu devrenin nihayetinden evvel işin tasfiyesine çalışılacaktır. Yevtiçin bir Macar gazetesine beyanatt Budapeşte 13 (A.A.) Yu goslavya Başbakanı Yevtiç, Pesti Naplo gazetesine beyanatta bulu* narak, hatta en kötü vaziyetlerin bile nezaket ve itimad gösterilirse iyileşebileceğini söylemiş ve demiştir ki: « Bizim istediğimiz Kususî menraatleri bir tarafa bırakarak iki tarafın müşterek menfaatlerini inkişaf ettirmek için muslihane anlayış ve verimli bir beraber çalış madır.» Ankara 13 (Telefonla) Ra • şid Rıza temsil heyeti burada bir hafta kadar temsil vermek Uzere tekrar geldi. Ankara 13 (A.A.) Ziraat Bakanlıgı meteorolojt etutitüsünden aldığimız malumata göre, son 24 saat içinde yurdtin Trakya, Ege mm • takalanıvla yağı* devam etmistir. Diğer mmtakalarda hava bulutlu geçmiştir. En *on yağif 63 milimetre olarak Edremkkfe Slçülmüştür. Trakya, Ege mmtakalartnın <U*er yerlerine 8 4 7 milimetre aratmda yağtt olmuttur. Gece ve gündtiz ı&hanetler! orta Anadolu ve doğu Anadolusundan maada yerlerde hep «ıfırın fistünde kalmftır. Bu gece en düşük. suhunet «fvın altmda olmak üzere Karata 33, Erzurumda 20, Kastamonuda 16, Sıvasta 15, Ankarada 10 derece olarak kaydedilmistir. En yüksek gündüz suhunetleri sıfnın üstünde 16 derece olmak üzere Antalya, Adanada kaydedilmîstir. Karakose 13 (A.A.) Daya • nılmıyacak kadar kuru soğuklar de•am ediyor. Cuma günü Çay nahi yesinde bir kSylü yolda giderken soguktan donarak olmüştür. Yollarda hayvan telefatı olmustur. . I I ' Raşid Rıza heyeti Ankarada Varfovada toğuh nftrdan aşağı 54 Paris 13 (A.A.) Paris mıntakası işsizleri, Parisin muhtelif yerlerinde mitingler yapmışlardır. Bir işsiz heyeti, parlamentoda ka bul edilmiştir. Bazı ehemmiyetsiz kavgalar olmuşsa da sükun süratle iade edilmiştir. îzmir 13 Vilâyetteki ruam savaşı bitmiştir. Izmirde 32, Dikili kazasında 21 ve diğer yerlerde 4 beygir ruamlı olduklan için öldürülmüştür. Sahiblerine verilecek tazminat için baytar müdürlüğüne para gelmiştir. Yakında dağıtıla caktır. Savaş yapılan kazalarda hastalık jıisbeti yüzde sekizdir. Önümüzdeki yıl baytarsız kazalarda da ruam mücadelesi açılacaktır. Parisde işsizlerin tezahüratı Izmirde ruam mücadelesi Londra gazeteleri yazıyorı Karadenizden Müttehid Amerîka hükumetleri ortasma kadar 6,000 mil uzunluğundaki bir sahada kış, emsali göriilmemis bir siddetle hükmünfi sürüyor. Bu sahanin her ta rafmda şiddetli don, kar fırrtnasi, k*a*rga, a» vardır. tngiltere sene • nin en soğuk günlerini geçiriyor. Gece yündüz derecei hararet srfırd'an yukan çikmıyor. tngilterede aoğuk> tan 4 kisi vefat etnai^tir. Hararet derece»! tsveçte sifırdan asaği 50, Varşovada 54 derecedir. Lehistanın sarkında soğuk daha çid' detlidir. Tuna nehri baştan ba?a donmustur. Bütün Avrupa zengin lerinin kı»ı ılık sahülerinde geçir dikleri Riryeraya (Fransanm ve ttalyanm cenub sahillerine) kar ya« giyor ki pek ender görulen bir hâ disedn. Atina 13 (Hususi) tki günden * beri Mora yanmadasmda yağan ?id • detli yafmurlardan yanm adanm bü • tün ırtnakları taşmıs ve ekili yerlere çok batar vermijtir. Sellerin en xiyad« harab ettîği yerler Pîrgos civaridir KÜLTÜR İŞLERİ Bakan Üniversiteyi geziyor Kültür Bakanı Abidin özmen dün üniversiteye gelerek yeni tesis edfle cek tarih ve coğrafya fakülteleri bazirIıklan için toplanan tarBı ve coğrafya profesörierüun içtimaında bazir bulunmuştur. Abidin özmen evvelkî gün Üniversite Hukuk ve Tıb Fakültelermi gezmiş, Hukuk Fakültesinde profesor Keslerin içtimaiyat dersini dmlemiştir. Ondan sonra enstitüleri gezmiş, saat 17 de Üniversite ecnebi dil derslerin de hazır bulunmuştur. Bakan bagün Edebiyat Fakültesini gezecektir. Abidin özmen dün Vilâyete gitmiş, Vali ye « rinde bulunmadığı için muavin vekiK Rüknettini ziyaret etmiştir. Üniversite babçesinde inşasma baş lanacak rasatane binasinin temeli bu • gün saat onda Bakan Abidin özmen tarafmdan yapılacaktir. Siyonist kongresi Varşova 13 Krakovide topîanan siyonist kongresi Alman eş • yasına karşı boykotaj meselesini uzun müddet müzakere etmiştir. Ankarada atlı spor kulübünün gezintileri Yeni bir eroinci şebekesi Emntyet müdürlüğü Kaçakçılık bürosu mühim bir eroin kaçakçilıgı izi üzerindedir. Ayni zamanda esrar kaçakçilıgı da yaptıkları anla^ılan alâkadar on kisi dün gece gec vakte kadar isticvab edilmnlerdlr. Ka çakçıl.k bürosu bu i» için daha bazı kimselerin ifadelerine müracaat edecektir. Nezaret altına alınanlardan ikisi kadındır. Bu seb«kenin kat'î vviyeti tahakkuk ederse bugîin Gümrükteki sekizinci ihtısa* mahkemesine verilecektir. Fransa ile ASmanya arasında iktısadî müzakereîer Cenevre 13 Romada üçler komitesinde Sara aid ekonomi işlerini halleden Alman mütehassısı Berguer Cenevrede bu müzak^relere devam edecektir. Berguerin bu yeni vazifesile Almanyanın Cenevrede Sar işinin halline iştirak ten imtinaı arasında bir münase bet görülmektedir. İtalyan mehafiline göre Cenevre ekonomi konuşmaları Fransa ile Almanya arasında daha g ^ ş bir ticaret anlaşması konuşmalarına yol açacaktjr. Bir haftada yakalanan kaçakçılar Ankara 13 Ayın birinden dokuzuna kadar gümrük muhafaza teşkilâtı tarafmdan biri ölü, beşi yaralı 38 kaçakçı ve biri ölü 12 kaçakçı hayvanı yakalanmış ve 124 kilo gümrük, 57 kilo inhisar kaçağı, 3 kilo 20 gram afyon, iki Yunan tahvilâtı ve iki tabanca ele geçirilmiştir. Abbas Halim Paşa b'ldil Ankara 11 (Hususî) Atlı «por kulübü azaları bugim Havuzbaşında toplanarak doktor Çikinin îdaresinde a»' binisi yapmışlardır. Havanın soğuk olmmın» rafmen elliden fazla aza bini«e iştirak et mistir. Bunlardan dokuzunu kaomlar teskil etmekte idL İki buçuk saat süren bu biniçe Balfat köyü, ÇiftlikAkköpru yolile kulüpte nihayet veMuntazatr ve yorucu o\rn;yar. bugünku biniş çok zevkli olrnuf ve azalarda iyi teairler bıraktrıştır. Resmimiaı binîf* işlirak ecicnleri göstenuektedir. E*ki Sadrazamlardan Said Halim Pafanin küçük kardeşi Abbas Halin Pışa Kahirede vefat etmiştir. Ab • ba».Halim Pasa. vaktıle asabeybtniı kurduğu Osmanlı kabinesinde Na fıa rSazırlıgı yapmı^U. MerhuBTt Betrüu büyük elç.mız Kemaleddin Sam! Paşanuı kayıopederi idi v« sehrimizue H«ybe!ıad«d* otururd»». AUah rahmet «ylesin. Kömürden zehirlendi Evvelkî gece saat iki buçukta Mesrutiyet caddesinde Karakol soka ğrnda 144 numaralı ha<iede oturan Mehmed Nail isminde birisi odaainda kömür ynkarken zehirlenmiştir. Hasta, Beyoğlu Zükur hsstanesina