TELGRAF HABERLBİI "Harp istemiyoruz!,, M. Heryo yeni bir nutkunda dünya barışını anlatırken Rus Fransız dostluğunu saygı ile öğdü Chateau Flierry 26 (A.A.) Bir mektebin açılına merasimi mü: nasebetile verilmis olna z yafette bir nutuk söyliyen M. Heryo, ha kikî bir cumhuriyetçi olan iktidar mevkiinin bir zevk değil, bir vazife olduğunu söylemis ve siyafette yalnız radikal sosyalistlcrin değil, mutedillerin ve soâvalutlerin de bulunduğunu görmekle raemnun buiunduğunu ve içte dışta barısı len»m etmefe çalısacak bir hükumetle çalı;ma beraberliğıne an;k oldugımu bildirmistir. M. Heryo, cumhuriyet bükutnetinin efkân umumiyenm serbesti • »ini temin etmek vazifesile mükellef olduğunu söylemis ve *ü suretle haykırmıştır: «Ne dısta 6e içte harp Utemiyoruz, i*temiyoruz!» Bundan sonra issizüği ele alan M. Heryo, 810 bin yabaacı j,ci bulunan Fransanın ancak 350 issizi bulunduğunu söylemis ve netice o • larak şöyîe demiştir: < Biz, ortalıkta panik çıkar mağa çahsan adambca, savaş ve yarıj »özlerini »pekülâsvoa yapmağa uğrasan insanlara kapılmıya • cağız.» M. Heryo, bundan sonra demis tîrki: « Avrupamn şarkmda scsyal gidisi bizimkinin ayni olmıyan bir devlet vardır. Bu devlet diın çarizm seklinde idi. Bugün is« başka bir sekildedîr. Maamafih, bu onun bileceği bir iştir. O devlet gibi, ben de harısı diliyorum, çocuklannın ve ırtemleke tin hayatmı düşiinen bir devlet adamı gibi düşündüm, bu suretle uzlasma sözlerinin söylendiği ba ns ve yakınlık hare'tet'erinin ya pıldiğı giiniin çok kutlu bir giin oldr^una inamyorum.» M. He> yo, Sovyet Rusyanm Uluslar Cemiyetine girmesini büyük bir »evinçle karsılamıs, demokrasi rejimi hakkındaki öğünçlerini ve cumhuriyet disiplininiu 1792 de olduğu gibi bir kere daha Fransa toprağını ve acunun hürriyetini kurTJ tarmıs o vğunu beyaa etmiştir. itaİyada yeni bir tecrübe HEM Manavda konser • ^ ı ^ ı Içtiıaaî musahabe NALINA M1HINA övrun bir tekzibi Paris 26 (A.A.) Oeuvre ga*e tesi, Rusya 0e Fransa ar^smda bir it • tifak bulundnğuna dair olan habrr'e • ri tekzip ederek «bir Fransiz Ru* nz. lasn*asi vardır, fakat ittifak yoktur» deraekte ve Paris Moskova. hükumetlerinin emniyetini korumasi mesele smde bir döşünced* olduklarmı söy lemektedir. Musiki ve musikili oyunlarımız Dün Ankarada iki toplantı yapıldı Yüksek İskân komisyonu Komisyonun Trakyada yaptığı tetkikat Ankara 26 (Telefonla) Yeni iskân kanunu çıktıktan sonra An karada Edirne meb'usu Şakir Be yin reisliği altında te;ekkül eden Yüksek İskân komisyonunun simdiye kadar yapılan iskân islerini mahallinde görmek üzere Edirneye gtttiği malumdur. Komisyon burada Umumi Mü • fettis Ibrahim Tali ve vali özdemir Beylerin istiraklerile toplantılar yaptnıs ve Tekirdağma hareket etmıstı. Komisyon azaları Tekirdağdan sonra Çorluya gidecek, lbrahim Tali Beyin ve Edirne, Kırklareli, Tekirdağ, Çanakkale valilerinm de istiraklerile yeni kurulan muhacir köylerini ve iskân vaziyetini tetkik eyliyerek Ankaraya dönecektir. emişlerin d.eğerini ölçmek için, fennin yeni bir buluşundan bahsolunuyor.. Gazetelerin yazdıklanna bakılırsa, şimdiden sonra, iyisini kötüsünden ayırt etmek için kavunun dibini koklamak, karpuzu fiskelemek, portakal, elma, şeftali nev'inden yemişleri ele ahp, evire çevire bakmak gibi hern zahmetli, hem de köhnemi« usullere hacet kalmıyor. Garbin bilgiç adam^rı bunlann yerme daha sade bir usul bulmuşlar: Bir yemişin tazeliğini, olgunluğunu, tadını vr hele vitamin ayannı anlamak iatiyen, bir radyo makinesinin ulu ulağına. (oparlör) bağlı iki telin uçlarım o meyvanın içerisine Haldırıverecek... Eğer meyva, arar.ıbn hassalan haizse, o anda, tatlı. gönül va kulak okşayıcı sesler çıkiracakmış. Yok, eğer, ham, bayat, yahut ki 'îzzet8İz ve vitaminsiz \se, çıkaracağı seslerin betliği Lunu belli edecekmiş. Tann, ukalâya zeval vermesin! Gördünüz mü icrsdı?. Artık, sabahları, ahşveriş için çarşıya çıkan aile reisîerinin zembilinde birer tane son sistem radyo cihazı, diikkân dükkân dolaşılacak. Kaça elma?. Yirmü. tyi mi?. M. Musolini evvelce denediği sendikalizm sistemi ni terkederek korporasyon şeklini niçin aldı? ve bil /•' ve hassa Roma; tarihin ne garip Afaoglu cilvelerini gör müşlerdir. Dün ^ ya, medeniyetler, zihniyetler, telâkkiler değişiyor. Yaşayış tarzı bambaşka bir yol alıyor. Zahirde insanlann içi ve dışı tamamen başkalaşıyor Fakat değişmiyen, devam eden, sabit kalan birşey vardır: İnsan oğlunun ihtiraslan. Bin sene, iki bin sene evvel bu ihtiraslar ne idise aynen bugün de öyledir. Ve ne gariptir. Bu ihtira.«îar her şeyin değişmiş olmasına bakmıyarak insan sürülerini ayni çığır üzerinde sürüklemek için !:âfi geliyor! İki bin bu kadar sere evvel Sezar, Galiya «Gaule>> daki muzaffer Roma lejyonlsrınm başında Alp dağlannı aşarak silâhlı geçilmesi yasak olan Rııbicon nehrinin kenanndan Roma senatosuna bir ültimatom gönderdi ve kendisinin hükumet başına getirilmesini talep etti. Aaldığı menfi cevap üzerine, biraz tereddütten sonra, nehri geçerek: «Artık kur'a çekilmiştir!» diye Roma üzerine yürüdü. Hemen yirmi as'.r sonra Musolini de Napolide toplanmış olan sabık muhariplerin başında Romadaki Başvekü Faktaya bir ültimatom yollıyarak hükumet'n kendisine verilmesini ta'ep etti ve Roma üzerine yürüdü. Fakta senadan daha uysal davTandı. Sıyah gömlekli faşistlerin sert adamları ve ta Sezarlar zamanındanberi bu gibi nümayişleri seyretmekten doymak bilmiyen Roma halkının alkışları arasında Musolini meclise gitti, kürsüye geldi. Şimdi meb'uslar da onu hararetle alkışlıyorlardı. Musolini iri gözlerinin nefret ve istikârah ifade eden bakışlanle onlan, gözden geçirdi ve ludaklanm bükerek: «Efendiler! Benim sizin ne alkışlannıza, ve ne de tasviplerinize ihtiyacım vardır' Haydi buradan!» Musolini parlımantarizm düşmanı idi. Fakat mazisinie bir de sosyalistlik vardı. Halk onu daha ziyade sosyalist oîmak üzrre tanırdı. Filhakika hükumet başına gelmeden evvel komünizmle dehşetli bir savaşa girişmişti. Komünizmin memlekett çıkardığı anarşiyi söndürmeğe muvaffak olmuştu. O, millici sosyalistti, sınıf kavgasını kabul etmiyordu. Sorelin sendikalizm nazariyesini benimsemişti ve parlımantarizm yerine sendikalizmi ikame etmağe karar verdi. Milletin yerinı scndikalar ve millî meclisin yerini de sendikalann seçtikleri mümessiller tutacaktı. İtaİyada ayni meslekten adamlar bir vahdet teşkil edecekîer ve bu suretle kurulmuş olan sendikalar mümessiller seçecek ve raiimessillerin yekunu millî meclisin yerine geçecekti. Fakat Musolini faşist fırkası için aynca oiarak bu meclise kendi tarafından mühim miktarda müroessille göndermesini temin etmeği de unutmamıştı. Yeni meclisin başlıca • vazifesi. memleketin ekonomik meselelerile uğraşmak olacaktı. Musolini iş başına gelmeden evvel, buhrandan doğan şartlar arasında kıvranan köylülere ve ameleye pek çok şeyIer vadederek onlan kendi tarafma çekmeğe muvaffak olmuştu. Anarşi içinde boğulmağa mahkum olan sarayla yüksek aristokratlar, ve sermaye sahipleri de komünizmle amansız savas yapan bu zatı bir kurtancı gibi karşılamışlardı. Şimdi kendisinden bekleniIen bütün bu ümitleri yerine getirmek lâzım geliyordu. Musolini dahikk aükun ve intizamı temin etti. İtalyanın yükselmesine, işsizliğin azalmasma, İtalyan sanayiinin inkişafına c.Jıştı. Fakat her türlü hürriyetten mahrum edilen İtalya ahalisini yapılan işlerle tatmin etmek kolay değildi. Kendisine mükerrer îuikastler yapıldı. Harice i'fica etmis olan birçok meşhur İtalyan ricali rejim aleyhindeki propagandalanna 8ebatla devam etmekteydiler. Anlaşıhyor ki Musolini kendisi de sendikalist meclisin faaliyetinden metanup olmamıştır. Bundan iki ay evvel meclisc Sitap ederek söylediği bir nutukta diyordu ki: cBu, sizin son toplantınızdır. Bundan sonra artık meclis filân olmıItalya ^ yacaktır. Mec Istanbulun kaldırımları 5 II 1 Ahmet toplanırlar, ben ise kontrolu esas itibarile ka bul etmera.» Ve filhakika bu kere Musolini ltalyada tamamen yeni bir sistemin tatbikı tecriibesine girişti. «Corporation» teskili tecrübesine.. Sendika ile ko»7)orasyon arassndaki fark şudur ki sendika başlı başına bir vahdetti, ve yalnız o vahdetin menfaatleri namına hareket ederdi. Binaenaleyh gerek mecliste ve gerek hajiçte" ve iş sahasmda bu muhtelif sendikalar arasında çarpışmalar, karşı karçıya gelmeler imkânı kahyordu. Korporasyon ise böyl değildir. Vakıâ burada dahi heT korporasyon bir tek mealegi tsmsil eder ve fakat korporasyonlaı ayn ayn vahdetler şekil ve mahiyetinde değil, bir tek vahdetin muhtelif cüzleri gibi hareket ederler. Bu cüzler kendi aralarında görüsür, anlaşır, ve faaliyetlerini unuımî ve müşterek bir gayeye ctoğru yürüyen, birbirini tamamhyan ahenktar ve mütesanit bir tarzda tanzim ve tertip ederler! Korporasyon artık hükumeti kontrol için kurulmuş bir meclis değil, hükumetin yanıbaşında işliyen ve başlıca vazifesi iktısadt hayatı tanzimden ibaret olan bir uzviyet olacaktır. . Bu uzviyette büttm ahali sınıflan ehemmiyetlerine göre temsil edileceklerdir. Meselâ henüz toplanmış olan korporasyon içtimaında yirmi iki mesleği temsil eden sekiz yüz mümessil arasında amele üç yüz kişi ile temsil edilmiş bulunuyor. İşte Musolininin İtaİyada disipIinli iktısadiyata vermek istedigi çekil. Bundan sonra ttalyanın iktısadî faaliyetine istikamet verecek olan amil bu korporasyon olacak. Her nevi müstahsillerden tejckkül eden bu uzviyet istihsallerin miktarlanna, îş saatlerine, ücretlere, kazançlara, sermaye ile sây arasındaki alâka ve münasebetlere. fiatlere hulâsa büyük bir memleket iktısadî faaliyetinin kucakladıgı bütün cephelere ait meseleleri bu uzviyet hal ve fasledecektir. . Musolini bu teşebbüs üzerine büyük ümitler kurmuştur. Ilk korporasyonun içtimaı münasebetile irat ettiği nutukta diyor ki: «Bu uzviyetin teşkili İtalyan tarihinin en mühim bir hâdisesidir. Şimdiye kadar dünyanın hiçbir tarafında ona benzer birşey kurulmamıştır. Bu inkılâpçı uzviyet bir nevi nConvention» dur ki beşeriyeti içinde kıvrandığı iktısadî, içtimaî ve siyasî ıstıraplardan kurtaracaktır. İşte bunun içindir ki faşizm, müstahsillerin kendilerinden kurulmuş bir uzviyet yaratarak umumun faydasını temin eden kudretli, muvazeneli, ahenkli bir iktısat sistemi nümunesini ilk evvel beşeriyete vermekle müftehir ve mübahi olabilir.» Fakat anlaşılan Musolini İtalyan,lara bu kadar ümitler vermekte pek ileri gitmiş olduğunu hissetmiş olacak ki nutkunun sonlannda bazı ihtiyat kaj'itler.i serdetmek lüzumunu görmüş ve şöyle demiştir: «Korporasyon sisteminin bir denbire bütün içtimaî ve iktısadî realitel'ri değiştireceğini iddia etmek elbette ki abestir Pek uzun ve çetin çahşmalar lâzım gelecektir! Maamafih iman yok mu? O her müşkülü yener, her mucizeyi yapar! Elveru ki iman olsun.» Fakat hatırımızda kaldığına göre Musolini sendikalizm sistemini de kurduğu zaman bu imana çok güvenmişti. Ne çare ki imanlar da elbiseler gibi yıpratılıyorlar, aşmıyorlar. Lâkin o zaman da daha başka bir tecrübe yapılabilir. Elverir ki tecrübe tahtası olacak bulunsun! AĞAOGLV AHMET Halis Gümüşane1.. stanbul, kaldırım bakırnından pek zavallı bir şehitdir. Koca Istanbulda Karaköv köprüsünden başka, düzgün kaldırım yoktur. Yayakaldırımlan da, yollar oa birbirinden bozuktur. Bu bozukluğun, en fena tarafı, yıllar geçtikçe düzeleceğine büsbütün bozulması ve düzeîmek umudunun uzaklaşmasıdır. Bu gidişle, İstanbul Avrupamn en fena kaldırımlı şehri diye tanınacaktır; eğer şimdiye kadar tanmmadıysa... İstanbulun bütün kaldırımlart nı ve yollannı Paris, Berün gibi büyük Avrupa sehirlerinin değil, Bükreş ve Atina gibi Balkan şehirlerininki kadar düzgün yapmak için bile çok para harcamak lâzım geldiğini ve İstanbulun da bol parası olmadığmı bilmiyor değiliz. Bunları bilmekle beraber Eminönü, Karaköy gibi İstanbulun en kalabalık yerlerinin bugünkü acınacak halini de biliyoruz. Çünkü hergün görüyoruz. S'ağışlı ve çamurlu havalarda buralarda yürü mek çok güç oluyor Belediye Reisimiz Muhittin Kültür Bey, dağ sporunda usta olduklan için, buraların kaldırımlan ve yolları kendilerine tabak gibi dürrdüz geliyorsa da dağ sporu yapmıyanlar, hele I 5 liraya yapılmış ince ve şık iskarpinler giyen hanımefendiler için İstanbulun kaldınmlarında yürümek Uludağa tırmanmak kadar sıkmtıh ve yonıctı oluyor. Tünelin önünden başlıyarak Topaneye giden tramvayların durağına kadar uzanan bir iki yüz metroluk yol, çok bozuk ve çirkindir. Kaldırım taşları arasmda yar m taş sığacak boşluklar vardır. Parkeler eskimiş, iğiribüğrü olmuştur. Sözde yayaiarın geçmesi için yapılan fakat hiçbir işe yaramıyan geçitlerin san taşlan, fena ve meyilli konulmus olduklan için, ıslanmca yolcuların ayağı kaymaktadır. Istanbulun çok parası yoksa da bu iki meydamn kalcî'rımlarını düzeltebilecek kadar parası vardır. Zaten buralardan tramvay gpçtiği için, yollan Tramvay kumpanva«nın yapması lâzımdır. Belediye ile kumpanya e'ele verip Eminönü ve Karaköy rr.eydanlarının kaldmmlarım îstanbnl jçibi büyük bir şehre yaraşacak bir düzene sokmahdırlar Ankara 26 (Telefonla) Halkevinde müzik işlerile uğraşan komite bugün Necip Ali Beyin >iya setinde yaptıgı bir içtimada müzik1i sahne faaliyetinin kat'î programmı çizmiştir. 27 kânunuevvelde Atatürkün Ankaraya gelişinin yıldönümü gecesi müzikli sahne çalısmalarınm jllr JnnMnuî ortaya atılmts olaeaktır. Bunlar 10 kâmmusanide de ts • tanbulda oynanacaktır. Ankara 26 (Telefonla) Maarif Vekâleti tarafından çağrılaa musiki mütehassısları saat üçte Maarif Vekili Zeynelâbidin Beyin reisliği altında ilk toplantıyi yap • tnıslardır. İçtimada musiki inkılâbı hakkmda hasbıhallerde balunul mustur. Vekil Bey toplantınm se • bebini an'stmı? ve hazırlanmıs o • lan <~uznamenin mıizakereüns ge çilmuth. Toplantılar birka; gün daha devam edecektir. Getir bakayım. Ne yapıyo'sun, efenc!i>. Ne üstüne vazife, senin?. Teller takılacak, bizim rahmetli alaturka musikinin cgezinti» tabir ettiği nev'inden bir ırlamadır başlıyacak. Kula?a hoş geldi, ne âlâ! Gelmedi tn'ydi, elmanm fenalığına hükmedilsrek, haydi öteki dükkâna!. Manavın da canı yok mu? O da gcce dükkânı has'.rla revirdiklen sonra, makineyi kuracak Gelsin fasıl Ooh. kekkâ'. Armuttan elmaya, elmadan Trabzon hurmasma, nara, njıuşmulaya, teli daldtr, daîdır, göniil eğlendir, kimbilir. zevk ehli manav ne yanık havalar, ne kıvrak na*meler dinliyecek? Keçiboynuzu. iğde, dutkurusu, Vagnerimsi, sinir gerici birer ezgi ile konseri açacak üzümle incir zeybek havalariie manavı coşturdukça coşturacaktır. Ne âlâ şey, doğrusu! Kim keşfettise, ona kurban olayım. Alaturkanın tarihe karışmasile, sapır sapır Bedestenin mezat yerine dökülen radyolara veni bir kullanılacak yer bulundu demçktir. Hepsi iyi ama. benim merakımı uyandıran bir ciîıet var: Acaba balkabağının sesi nasıl çıkacak?. ötedenberi bildiğimiz gibi mi der»iniz?. Ercöment Ekrem TALV Pavliçle Kvaternik Fransava teslim edilmiyecek Şimdiye kadar 24 sucluya Roma 26 (A.A.) tstefani ajansi bfldiriyor: öliim cezası verildi Torino istinaf mahkemesinîn îstm tak datrsi 23/11/934 tarihinde yaptığı miizakere neb'eestnde, Ante Paveliç ve öjen Kvateraikin Frensaya tes lim edîlmemesî Iâzun geleceğine karar vermiştir. Moskova 26 (Telsizle) Pamuk müşterek çiftliklerinde sabotaj yapmakla itham edilen maznunlarm muhakemelerine grup grup devam edilmektedir. Taskent mahkemesi şimdiye kadar 24 idam karam ver* miş ve karar înfaz olunmustur. Bundan başka 40 suçlu 3 sene ile 10 sene arasında hapse mahkum edilmiştir. Vazifelerinde ihmalleri göcülen fırka azasmdan 27 si da fırkadaa kovulmuştur. Taşkentte yapılan muhakeme Amerikada garip bir keşif Hajnran bejdnleri kuvvetIi bir ışık saçıyorlarnı Gümüş para'ar tedavüle çıkıyor * Ankara 26 (Telefonla) Bu • raya pek çok gümüş para gelmistir Yarm hazinece ödenecek paralar gümüs Iîralardan verilecek ve bu suretle bu paralar tnevkii tedavüle çı'tanlmı* olacaktır. Soyatları Türk Dili Araştırma kurumunun listesi Ankara 26 (A.A.) Türk Dili araştırma kurumunun «soyatlari> hakkınd'a bulduğu cA» harfindeki isimlerin ikinci listeti şudur: Alabay, Alak, Alakuş, Alakuş Tekin, AJanbay, Alanhuya, Alanta, Alas, Alaş, Alaşahan, Alataş, AIpaya, Alpertonga, Alpgiray, Alp han, Alpsalçı, Alptekin, Alpyürük, Alsaç, Altaca, Altanay a , Altanhan, Amonak, Analay, Atalay, Anbuzuk, Andariman, Angay, Angışhan, Anşm, Anucur, Anak, Apak bigün aa, Apakhan. Balkan Konferansı burada toplanıyor Ankara 26 (Telefonla X Balfcan konferansı nisanda İstanbulda toplanacaktır. Bu münasebetle Balkaa konferansı konseyi umumi içtimadan birkaç gün evvel içtima edecektir. Cenup kutbunda keşfedilen arazi Küçük Amerika 26 (A.A.) Amiral Bird, Mari Bird topraklarimn ce nup kutbımda kutup topraklan ktyiJa • nna kadar uzandı«ini bildirmektedir. Bu topraklar, Birleşik Ameritaya 200,000 mil murabbai kazandirmak > tadır. KSçük Amerika 26 (A.A.) Bird, Amerika besabina 200 bin kflometro murabbai yeni arazi bulmus olduğn • nu telsizle Reisicumhur M. Ruzvelte bildirmistir. Vergi borçlan için konacak haciz Ankara 26 (Telefonla) Tahsfli emval kanununa zeyi r'arak Maliye Encumeninde bazi kanun lâyihalari müzakrre ve hrtaç edilmiştir. Bu lâyihaya göre vergi borçları için de maliye ihtiyati haciz yapabilecektir. Kendi kanunlarinda mürunı »maa tayin edilmiyen •ergfler için de bu lâyihada u • momî olarak 15 sene müruru zaman hadddi kabul edilmiştir. Meclis Reisimizin soyac'ı Ankara 26 (Telefonla) B ü yük MHlet Meclisi Reisi Kâzım Paaa Hazretlerine Cumhur Reishniz Kemal Atatürk tarafından soy adı oIarak ö z Alp ismi verilmiştir. Yeni belediye reisleri Ankara 26(Trlefonla) Muğla Belediye Reisliğine tskender, Diyarbe • kire Şeref, Sînoba Abduüab, Orduya doktor tbrahîm Namik, Kirşehire Mehmet Turgut, Gazi Antebe Ahmet Hamdi, Çangiriya öroer, Urfaya Alaybey oğlu ömer Beylerin intihaplari Ali Tasdiktan çikmiştir. Tevfik Rü.ştü Beyle M. Litvinofun bir talebi Cenevre 26 (A A.) Havas bfl diriyor: M. Litvinofla Tevfik Rüstü Bey, memJeketlerinm C^nevreden uzak bu • lunmasi sebebile, konsey içtimalarinuı birbiri arkasinca talikini MiUetler Ce • miyeti kâtibi umumisı nezdinde protesto ederek içtima tarihinin enaz 5 gün evvelden kat*i surette tespi*"» iste • mişlerdir. (ade edilecek paralar Ankara 26 (Telefonla) Vaktile Sanayi ve Kredi Bankasina sermaye olmak üzere gümrüklerde sanayi eşya • smdan alman paralar geçen mayista çikan bir kanunla 3 ay içinde ashabma geri verüecekti. BankaMn kurulmasindan vazgeçildiğinden baziları muamelenin uzamasi yüzünden 3 ay içinde bu parayl alamamişlardir. tktisat ve Ma liye Encümenlerinde yapilan bir tef • sîrle bu müddet uzaülmistir. liâç fiatlerinin tesbiti Ankara 26 (Telefonla) Şebri • mize gelen eczacilacdan mürekk p beyet, Sıhhiye Vekâletinds muntazaman içtimalarina devam ederek üâçlarin fiatlerini tetbhe çalisiyor. Bu tetkikatu Tokyo 25 (A.A.) Japon para birkaç gün daha devam edeceği anla j ' işleri bakanı M. Fujiyi, istifa etmiştir. filmakUdir. Marsilyada yakalanan Italvan tethisci Marsilya 26 (A.A.) Zabıtaca yakalanan ttalyaa Rubattcnun tethifçiler grupuna mensup oldugu sanilmaktadır. Japonya maliye nazırı istifa eiti Londrada müntesir «Deyli Meyb in Nevyork muhabiri gazeteaine «u haberi veriyor: «Hayatm esas faaliyeti mer'i ve gayrimer'i ziyalardır. Bunu söyliyen me»hur doktor Criledir. Doktor 23 tesrinisanide bir he • yet huzurunda yaptığı tecrübelerde hayvan beyinleri ensacınm ziya neşrettiğini göstermistir. Bu tecrübe Clevelanddaki Millî Ulum Akademisi içtimalarının so • Runda yapılmıstır. Bunun için ka • ranlık bir oda seçilmiştir. Tecrübe esnasmda Dr. Crüenin muavini Dr. Maria Telkes bir dana beyninin proteinleri mahlulünü muhtevi bir siseye beyaa bir mayii ihtiva eden bir baska çisenin muhteviyatmı dökmüstür. Dechal ka ranlık içinden ölü beyin ensacından yesilimsi bir «ya peyda olmuştur. Dr. Telkes siseyi salladıkça xiya artmıstır. O kadar ki bu ziya sayesinde tecrübede bulunanlarm çehreleri seçilmistir. Dr. Crile hayvan beyinlerinin ziya neşretmesînin fenni esbabını şu suretle ixah etmekt'dir: Hayvanlar enerjiyi nebati gıdala » nndan alırlar. Nebataitaki enerji ise doğrudan doğruya güneşin suaatm dan hasil olur. Yani günes hayvanla • rtn protoplazmlannda tekrar ifftflmektodir.»