3 AgustoS • 34 TELGRAF UABERLERİ Almanyada Nazilik hızını kaybediyor fBOGUN DEBU, İcraat! "Cnmhrrriym KARADENİZ KIYILARINDAN AVRUPAYA Şimdiki Bükreş Sağda ve solda fabrika bacalarından birer dizi: Bükreş kendini en sağlam bekçilerle çevirmiş! Uzun anrlartn mîrasına konan garbi bırak, şa yarım asırlık Bük • reşten bile alacağımız çok dersler olsa gerek! Kendimizî görme • sek ye'se kayartz, başkasım görmesek körlüğe: Birinde eziliş vttrdır, ötehinde duraklaytş: Tanrı milletimi ikisinden de esirgegin! Soldan Köstence j}s Karadenize, sağdan Yergökü ile Tunaya, ve bir sürü şimendiferle de Avrupanın her yerine bağh olan Romanyanın kalbi, hakika ten bir kalp gibi, Rumen gövdesiniıı her tarafından çekip gövdenın her tarafına bosahyor, ve tuzlu su kıyısın daki limanla tatlı su kıyısındaki iskeleyi iki tarafına birer teneffüs cihazı gibi yerleştirmiştir! Daha Köstenceye girhıce anladım ki Bulgaristandan bambaşka bir memle ketin kapısındayız. Varna limanuıda bizimkinden başka vapur yoktu, ve vapurda tamştığım bir Bulgar tüccan, bomboş Kmanı göstererek: Söndü bu Vama! Bitti bu Vama! diyip duru yordu. Halbuki Köstence yirmiden fazla vapurla doludur. Çepçevre bir kaynayış içinde. Burası koca Marsilya li manila omuz öpüşüyormuş! Bu, 75 bin nüfuslu küçük şehirde limancıhğın <5îpolan v e şehirctliğin komprimeleri var: tşte solda dağ gibi bir «silo», bütün Romanya mahsulle rini karnına doldurup çelik hortumla rile vapurlara boşaltıyor; işte onun berisinde yeni bitirilmiş koskoca bir «garmaritim», vapurlann yiikünü doğruca trene, trenin bütün içini olduğu gibi vapura vererek denizle karayı lehimliyen son sistem bir mahluk! Haritadaki Romanya şişmandır, li • man yalnız Köstencenin değil, bütün memleketm, limandaki müesseseler de bunun için şişman. Fakat kasaba yalnız kendinin, o da kendi kendine herşeyim olsun demiş, velev küçük olsa da, işte beride yepyeni ve süslü Beiediye ka zinosu, her çeşit oyun masalarillî bir (Monte Karlo) yavrusu; ve işte şehrin ötesinde gene yepyeni (Mamaya) plâjı; Köstenceliler iklsinde de soyuhıyor, birinde keseden, ötekinde elbiseden; biz «Yıldız» ı kapadık, lâkin «Mama ya» yı açamadık; iyi olan o, yazık olan bu! Tren meşhur Tuna köprülerini ge çiyor: Buralara kadar son dolgunlu gunu bulan nehir artık Dobrice ovasmda yatağına sığamamıştır. Ydtdiğerin den çok uzak iki kol arasına geniş bir sazhk yaparak yayıldıkça yayılmış. Ta baştan Belgrada kadar insanlann çeşit çeşit köprülerle üzerinden aşıp durmasma kızan koca ırmak artık buralarda kimseyi geçirtmem diyor. Tabiat kuvvetile insan inadı, ne zaman karşılastı da insan yenmedi? Trenle dahi daki kaiarca ve dakikalarca bitmiyen üç köprü: Yassı yassı akan Tuna, insan oğlHe başa çıkılamıyacağını anlıyaiak sinmiş gibi! Dümdüz bir cvanın uf!<tındq bi.,a kabartısından uzun bir gölge. Tren o na kotmuyor da, sinema perdesinin koynundan o bize yaklaşıyor gibi, çizgiler gittikçr vüzuhlaşmaktadır. En sağda ve en solda fabrika bacalannd?n b»rer küme, bu iki küme sivrilîğini bağlıvan gene teker teker bacalardan bir dizi: Bükreş kendini en sağlam bekçi fcvrle çevirmiş! İşte bir düziine direğile, radyoda şakrak havalarını dinlediğimiz, Bük reş telsizi, musikideki yüksekliklerfni çeükten bir şahadetle haykınyor; ve işte yanyana beş altı trenin girdiği geniş gar, belli ki çokça dolup boşalan bir şehirdeyiz. İndiğim otel, Atinapa las, altı yüz odalı, tuttuğum daire gibi yere bizim Perapalas ne ister bilmem, duvardaki tariffde benden yalnız (250) kurus alacaklan yazılı: Anla dım, cebimdeki Türk lirası üç dört misli büyümüstür! Şehri dolaşıyoruz: Caddeler canh kanh birer şiryan. Hayat nabzı galiba çok iyi; ağır gövdsti taş binalar, aşikâr ki yerine sağlamoa ohırmuş bir belde; boyuna kalabalıklann girip çıktığı sSs lü ve büyük mrğazalar, anlaşdan bu rada ya alışveriş çok, ya buhran yok. Bükreş harpten muzaffer çıkmanuı tadmı çıkanyora brmziyor; en kibar caddesinin ismi de zafer manasına «Vik tuar» dır; çehrelerde bu ne şenlik, Bükreş gülüyor! «Galeri Lafayyet» e uğradık, Paris teki meşhur mağazanın şubesi, fakat altı yrdi katı içine bizim Beyoğlu teki yazlık terastan etrafm ma ğazalaruıuı hemen topunu koy. En üstgöriinüşu ©Idukça güzel; bir »ürS knleler, muh • teşem kubbeler, belli ki Bükreşin gövdesi avrupalılasmış. Zaten Rumen payıtahtına «küçük Paris» diyorlar. Küçük Paris, lâkin nüfusu bizim İstanbul • dan iki yüz bin daha fazla: Yanm asır altı asn nasıl da geçivermiş! Terası dolduran kibar Rumen hal • kma, bilhassa kadmlannm giyinişine bakıyorum: Bükreş kadım eskiden de meşhur olacak ki «Evliya» bile «başı kınalı bakire kızlar siyah kâhküllerini dağıtıp san papuçlarile reftar ettikte gönüller onlarm zülüfleri gibi perişan olur» demişti. Şimdi sırtlarda pahalı tuvalet, omuzlarda Kanada tükilerinin postu, Bükreş kadını güzelliğinden ön • ce zenginliğini teşhir ediyor! Bükreşte, bizim para ile bile, milyoner olarak yüzlerle varmış; petrol, hububat, kereste... Yani toprağın altı, üstü, tümseği: Rumen zenginliğinin bellibaşh kaynağı kara toprağın bu üç biçiminden çıkıyor! Şehirde deniz vr nehir yok öyle mi ? Buna rağmen işte «Çeşmeciö» parkı nin havuzlanndaki bir sürü sandal, istediğin kadar kürek çek. İşte «Lido», en işlek bir caddenin haşmetli binası içinde yüzlerle kişinin yrkandığı kibar bir plâj; ve işte daha kıyida daha büyüğü, bmlerle ve binlerle insan alan halk plâjı... Burada kunı şehir zorla su şehri olmuş, biz orada su şehrini kuru ya • parken! Bükreş sıcaktır öyle mi? tşte eşose», kilometrf^erce ve kilometrelerce uza yan, sağa sola boyuna kollar veren şose; hertarafı süslü villâlarla dolu; Ulah ruhu da apartımanı pek sevmiyor ga liba; ev, ağaç, bahçe; şose dedlkleri bu kıyı semti, otomobille uzun uzun dö nüp dolaşırken kendimi, düz bir zrm<n üstünde ağaçlan birdenbire büyüyü vermiş yeni Ankaradayım sandım! Maddî Bükreşi bırak: Memleketin zengin membalan var, bu beldeyi ko layhkla yaratmış diyelim; yan dünya yarısile çarpışırken onlar kazananîar safında bulunmuşlar, talihleri var diye lim; cadde mi? Her yerde açılır; b'na mı? Her yerde kurulur; park mı? Her yerde yapılır diyelim, ve... d'yelim ki milletlrrin asıl kıymeti madde ile öl çü'mez! Peki manevî Bükreşi buyurun: Beş on dakikalık mesafede beş altı kütüp haneye rasladım. Herbiri beş altı kat, her kattaki salonun bir köşesin~ b:7İm kütüphanelerden istediğ'ni saklıyıver; mem!ekette satısı yirmi bini ??an yüzden fazla mecmua çıkıyor, «Un'verse!» gibileri iki yüz bin safm?ktadır; Karol irfan mü^ssesesinin, yüz bnlerle ci'Vik zengin kütüphanesinden baska, dört büyük konferans selonunu gördüm, mevsiminde hensi ağız ağıza doluyor muş: Rumen okumayı da biliyor, din lemeyi de, yani ilerîemeyi! Musikisi var, dünva tanıyor; art'sti var, Avrupa revülerind^ oynuyor; âli mi var, gerp kürsülerînde dersini ver'p tatilde memleketine geliyor; şairi ve edibi var, beynelnv'1.l olmustur; medeniyefe sadece kabuğundan yapısık de ğil, medeni"e*in içinde. Uzenmiyor, özü bulmus. Görünmüyen bir hükumetle görün<"(n bir m:llet man"rası: Bu memleket altmış sene evvel eyaletim:zdi! Bugünün Tiirkü dünyanın hiçbir ileri tece'.lisi karşısında nevmit olacak de ğildir. Bu topr?k üstünde en yapılmı yacağı yaptık, yapdacağı elb't yapanz. Yendiğimiz dünün yanında yenemiye ceğimiz hiç bir yarm yok. Fakat uzun asırlann mirasına konan garbı bırak, şu yanm asırlık Bükreşten bile alacağımız çok dersler olsa gerek. Kendim'zi görmesek yese kayanz, başkasını görmesek körlüğe; birinde eziliş vardır, öte kinde duraklayış; Tann mifletimi ikisinden de esirgesin! Tuna, Jübiter vapuru İSMAtL HABİP Mareşal Hindenburg öldü (Bîrinci »ahifeden mabat) ren emirnamesinde Hindenburga be • liğ bir tarzda tazimlerini bOdirdikten sonra diyor kit «Alman İmparatorluğunun liderl Adolf Hitlere tam bir itimatla, Al manyanm isb'kbali yolunda yüriunek* te devam edeceğiz.» Milislerden 2,000,000 gencin çıkarılması Hitlerin nüfuzunu hayli azaltacaktır Berlin 2 (A.A.) Havas muhabirinden: Bugünden itibaren, Nazi milis leri üıniformalarını tekrar giyebi lirler» Bununla beraber, sokaklarda bu ünifonnalardan pek az görül mektedir. Görünüşe bakıhrsa, bu müsaade hücum kıt'aları arasmda tekrar bîr şevk uyandırmışa ben ziyor. Bir ağustosta başlaması icap eden, milislerin tasfiyesine henüz yeni başlanmıştır. Tasfiye, ortaya halli müşkül meseleler çıkarmıştır. Filhakika, bundan sonra milislerin fırka azası olmaları lâzıtndır. Bi • naenaleyh bugiin 3 milyon olan mi lis mevcudunu, 1933 teki mevcuduna irca etmek lâzım gelecektir. Bu mevcut, o tarihte 1 milyondu. Bu suretle, rejim, iktısadî ve içtimaî müşküllerin tehdit edici bir şekil aldığı bir zamanda 2 mil yon genç üz&rindeki nüfuzunu kaybetmiş olacakt:r. Tasfiye Naziliğin hızını açıkça kaybettiğini ve iktıdarı ele alma dan evvelki vaziyete düştüğünü göstermektedir. Yükselen fiatler böyle olacaksa!,. Buğday Adanada 2,75 kuruşa satılıyor Adana 2 (A.A.) Buğdaydan maada diğer hububat piyasası gittikçe yükselmektedir. On gün evvelisine kadar altmış paradan mu amele gören arpa 86 88, yulaf 95 98 paraya satılmaktadır. Buğday piyasasında banka fiati sabittir. Kıbrıs cinsînin kilosu en fazla 3, yerli cinslerinki 2,75 ku • ruştur. Ziraat Bankası şimdiye kadar tahminen 10 milyon kilo buğdav satın almıştır. Pamuk piyasasında da iki üç gün denberi bir hareket görülmektedir. Evvelki gün borsamızda 32,5 ku ruştan pamuk satışı yapılmıştır. Stoku pek az bulunan Mısır pamukları da 3435 kuruş arasındadır. Berlinde harbin 20 nci yıldönümü Hazin bir merasim ve bir beyanname Berlin 2 (A.A.) Havas muhabirinden: Almanyada seferberlik ilânının 20 inci yıldönümü müaasebetile, Unterden Londendeki ölüler abidesinde nöbet değiştirme hâdisesi, halk tarafıtıdan orduya karşı samimî bir nümayiş yapılmasına vesile olmuştur. Abidenin etrafına toplanmış o lan binlerce halk, bayrak ve mızıka ile geçit resmi halinde gelen bir Alman kıt'asını *elâtnlamıştı«r. Gazeteler, başmakalelerinde bu yıldönümünden bahsetmektedirler. Berlin 2 Alman millî sosya list cephe muharipleri cemiyeti reisi, ve İş Nazırı M. Seldte, eski muhariplere hitaben bir beyanname neşretmiştir. Beyanamede deniliyor ki: «Umumî harpte Alman askerleri vazifelerini yapmışlardır. Alman ordusnnun şerefi masundur. Bundan dolayı ne şimdiye kadar ne de bundan sonra istikbalde intikam almağa ihtiyacımız yoktur. Biz eski muharipler harbin acılarını çekmiş bulunuyoruz. Ayni zamanda karşı mızda siperlerde cesur muhasım olarak gördüğümüz ve kendilerine karşı hürmet duyduğumuz insanlann da aynen bizim gibi düşündük lerine eminiz. Bu sebeple biz, Al rnan muharipleri, dünya harbinin bütün muhariplerine hitap ederek kendilerini, milletlerimize sulhu ve sulh içinde çahşmayı temine gay ret etmeğe davet eyliyoruz. Harp kardeşimiz ve reisimiz M. Hitlere sarsılmaz bir sadakatle bağIı olarak, harp içinde ayni mukadderat ve ayni hayatı yaşıyan bütün milletlerin bütün insanlarına arkadaşça ellerimizi uzatıyoruz.» oğaziçinde, Büyükderede oturan ve semtine adeta derin bir aşkla merbut olan bir dostum dün sabah yana yakıla anlatıyordu: « Bizim köyde, eski vapur iske lesinden ta köy içine kadar uzanan caddenin iki tarahndaki güzelim ağaçlan, beiediye, dibinden kesiverdi. Evvelce çok şirin ve munis bir manzara arzeden sokak böylece çıplak kalınca çok çirkin bir hal aldu Belediyeler, benim bildiğim, mevcut ağaçlan kesmez, bilâkis yol kenarlanna ağaç diker. Kaldı ki, bu defa kesilen ağaçlann yerine yenilerinin yetiştirilmesi uzun senelere muhtaçtır. Akşam, sabah buradan geçip te, bu manzarayı gördükçe yüre ğim parçalanıyor. Bu işin neden icap ettiğini tahkik ettim; meğerse Büyük dere • Sarıyer arasındaki nhtımın bir kısmını tamir için belediyeye kazık lâzım olmuş, o da bu ağaçlan kesip, kazık diye kullanıyormuş!..» İşte buna, ötedenberi resmî lisanda, majüskül İ ile (İcraat) derler ve dabi bir adı vardır ki o da (idarei masla hat) tır. Rıhtım kazığı yapmak için ağaçlan kesmek, dünyanın hiçbir ta rafında, bir beiediye âmirinin aklına gelmez. Bereket versin ki bu usul biz de de taammüm etmiyor. Yoksa, memlekette orman kalmazdu Diğer taraftan, yaş aka3ya, yahut ki kestane ağacından vücude getirilecek bir nhtımın metanetini de vann, siz düsünün. Bir tarihte, meşhur Manas Efendi, Yeniköy beiediye dairesi müdürü bu • lunuyordu. O sıralarda, Almanya inv paratoru tkinci Vilhelm de tstanbulu ziyarete gelecekti. Günün birinde, Manas Efendi, Şehremanetinden şöyle bir tezkere aldı: <ıKariben Asitanei Saadeti teşrif buyuracak olan haşmetlu Almanya İmpatatoru Hazretlerinin esr.ayi misafiretItrinde Tarabyada kâin sefarethanei sayfiyi de ziyaret buyurmalan meczum etmağın, müşarürJleyh hazretlerile rrva<>etlerinin rakip olacakları merakibi bahriyenin s^rbestce yanasarak kendiIsr'nir» de st'<hulpt!e karaya çıkabil ınel»rinı tenincn sefarethane pişgâhma £rîlen b> rıhlım inşası için tarafı vm ~ Ir.larına bin beş yüz kuruş havale o f.TımuftuT. İktızasınm ifa ve neticesi nin sürati inbası ehemmiyetle müte mennadır, efendim.» Manas Efendi bu terkereyi okudu.. Bir daha okudu.. Düşündü. İm parator üç gün sonra geliyordu, bir. İkncisi, rıhtım insası nerede, gönderilen para nerede?. Eğer Emanette hâkim olan zihniyeti bilmese, kendisile alay edilmek istenild'ğine hükmedecekti. Fakat Hliyordu ki, usulü cUiresindo itiaz ed°cek o'sa, kulak bIe asmıva caklar, hic itiraz etmeyip te, verilen en>ri ifa etnvse. o zaman da muatep iuli'Iacaktı. Kalktı, ertesi sabah, er kenden Em*pete gitti, önünü ilikleyip, Se^remininin karşısına çıktı, temennayı bastı. Emri dev^tierini *aldım, efen d ; m! dedi: herşey hazırdır; merak buyurulmasın. Allah razı olsun, Manas Efendi! Ne yanhrdm. baknyun? Efendimrz, ihsan buyurulan paraiîin bin kuruşile, boydan boya, de n:7 kıyısına kazıklar caktıno, üzerleriTii de kum ve toorakla örttiirdı"m. Bu, bittab' oek te SSSI^TT» oima^ı. Onun i rm, hudanegerde, tmparator hazret lerinrn ayakları kayar, bir cukura, fi • 'an, hatarsa d'ye, mütebaki r»<;s yüz kuHi«h da, be,« tane irivan, eüclü kuvvet'î hamal tuttum. Her îhtimaîe karşı, İmnaratoru koltLklayıversinler için aîc=*a b^V'efeceğim!. S'md de ben: «Acaba, diyorum.. Msnas Efendirin bu icraatTnı k'skan d'ar da, örneğini mi yapmağa kalkış tılar?.» Ne olursa olsun, canun ağaçlar git mjş... Siz ona bakın!. ERCÜMENT EKREM Umumi matem Berlin 2 (A.A.) Bütün resmî da* ireler, millî cenaze gününe kadar, o gün de dahil olmak üzere, bayraklarmı matem alâmeti olarak yarıya mdireceklerdir. Halk ta ayni tarzda hareket etmeğe davet olunmuştur. Katoük ve protes • tan kPiseleri makamatı millî cenaze gününe kadar, hergün akşamlan saat sekizle dokuz arasında matem çanlan çaldıracaklardır. Ayni müddet zarfında bütün şen • likler, tiyatro ve musiki ve bilcümle oyun'ar tatil olunmuştur. Bütün devlet memurlan, on beş gün matem alâmeti olarak siyah kol sargılan asacaklardır. Cenaze sünü, bir dakika sükut rruhafaza ediîecek ve ^u mü^^'.t za'fın'a her türlü f; ve nakli • yat taminvn duracaktır. İ Sabr** Kcvserin telerafı Berlin 2 (A.A.) Sabık Kayser, Doorndan, Mareşalın oâlu miralay Hin denl>urga şu telgTafı gönc'ermiştir: «împvatoriçe •» ben matem icin ' deyiz. Sizin'e ve bülün Alman mille tile beraber kalbimiz miitees&irdir. Cenabı hakkn mağf'retine mazhar olmu«. bir h?yat, sonuna ermis bulunu yor. Veliaht Prens. Tannenberg kah • r?manma son selâmımızı isal edecek tir.» F ansanın taziyetleri Paris 2 (A.A.) Mareşal Hindecıburgun vefatının duyulması üzerine, Fransa Başvekili M. Dumarg derhal kalemi mahsus müdürünü Alman sefaretine yollıyarak şahsî taziyet'erini bildirmi'tir. Diğer taraftan M. Dumeı.g, Ba.şvekil M. Hit lere de bir taziyet telgrafı çekmiştir Fransa Reisicumhuru, Alman sefirine taziyetlerini bildirmiştir. Ayni zamanda Mare«al Hir.denhu'rgun oğluna da bir taziye telgrafı çek miştir. Ruşen Eşref Bey Atiııa elcisi oluyor Ankara 2 (Telefonla) Tiran elçimîz Ruşen Eşref Beyin Atina elçiligine tayitni kararlaştırılmıştır. Tiran elçiliğine daire umum mü dürlerinden Fuat Hulusi Beyin tayini ihtimalinden bahsolunmakta dır. Mareşal Hindenhurg ve ingiltere Londra 2 (A.A.) İngiltere Kralı, Şarkî Prusyada Neudeckte bu!un?n m'ralay Osk.ir von Hindenburga şu telgrafı göndermistir. «Yüksek asker ve hükumet adamı mezlyetleri, memleketinizin tarihinde kendis'ne şerefli bir yer temin edecek olan saygılı babanız Almanya Reisi cutnhnru f»'d Msreşa' von Hindenburgun ölümünü derin bir teessüfle haber aldım. Bu büyük ziya^.an dolayı samimî taziyetlerim! takdim ederim.» b.ı John bımonun gayuubeti dola vıs.it M. Monak, Caıiedon, Aırnan>aı.ıı Loncra senrıne Ingıitere Hariciye Nazırınuı, Aimanya Keıs.cumhuru fsld Mareşal von Hindenburgun öîümanden doiayı tazıyetıerini biidirmiştır. İngılterenin Beriin sefıri olup hali • hazırda İngiıteredc bulunan S:r Eric Phipps, bu™ün ösleden sonra Alman yaya dönecektir. Sefir, cenaze mera sjmirıde Kralı temsil edecektir. Ing"!iz matbuatı, HindenLurgun hayshndan uzun uzun bahsstmekte, İn • giliz miileti tarafında dainia hurme! edrîmiş olan bu büyük vatanpervere tr.2İrr.lerini bildirmektedir. Yeni bir kontenjan tamimi Ankara 2 (Telefonla) Iktısat Vekâletince gümrüklere yapılan bir tamimde diğer devletlerle şimdiye kadar yapılan veya şimdiden sonra yapılacak olan ticaret itilâfnamelerile serbestçe veya tesbit edilen kontenjanlar dahilinde ve bahusus takas esasları dairesinde memleketimize sokulması kabul edilen eşya dan şimalî Amerika Birleşik hükumetleri menşeli olanların da ayni şartlar ve hükümlere tâbi tutulmak şartile memleketimize ithal edilme•ine 15515 ve 2/854 numaralı ka rarnamelerle verileaı salâhiyete istinaden muvafık görüldüğü, 2 Bu itibarla muhtelif ticaret itilâflarile diğer memleketler mü varedatından kontenjan harici ge • tirilmesi kabul edilen eşya ile kontenjan dahilinde ithaline müsaade olunmuş malların en yüksek olarak hangi memleketlerle kontenjan rakamlar verilmişse o rakamlar hu dut dahilinde ve hususî takas ve tasvipîere tâbi ithalât için ayni hükümler dahilinde Amerikan menşeli malların memlekete sokulması lâzımdrr. 3 Bu suretle kontenjan almak suretile getirilecek Amerika eşyası için talep vukuunda diğer memle ketler eşyasında olduğu gibi Gümrük tetkik müdürlüğü telgraf veya yazı ile tahkikat istiyecek ve ala caklan cevaba göre hareket ede • cekleri bildirilmiştir. Hariciye Vekilirniz Bu sabahki trenle Anka • radan şehrinıize geliyor Ankara 2 (Telefonla) Hari ciye Vekili Tevfik Rüştü Bey bu akşamki trenle İstanbula hareket etti. Tevfik Rüştü Bey Nafıa, Maliye, Maarif ve Adliye Vekillsri ve hariciye erkânı tarafındao teşyi olundu. Hariciye Vekili, lstanbulda Reisicumhur Hazretlerine arzı tazi mat edecek ve Başvekilimizle gö rüşerek üç gün kalmak üzere Ya lovaya gidecektir. Tevfik Rüştü Beyle birlikte Hariciye Vekâleti müsteşarı Agâh Bey de İstanbula hareket etmiştir. Avkarada teessür Ankara 2 (Telefonla) Alman C'Jmhurreisi von Hindenburgun vefatı haberi A*îkara!a büyük bir teessür uyandırmıştır. Ölüm haberi gelir gelmez Hariclye Vekâlet'ndeki bayrak yarıya indin'lmiştir. Sefaretîerde de bayraklar yanya indir'lmiştir. Gazi Hz. nin ce Hariciye Vekili • mizin taziye telgraflart Ankara 2 (A.A.) Alman Re isicumhuru Mareşal Hindenburgun vefatı ddayısile Reisicumhur Gazî Mustafa Kemal Hz. ve Haricîye Vekili doktor Tevfik Rüştü Bey taziyet telgırafları çekmişlerdir. Bugün Hariciye Vekâleti proto kol dairesi şef vekili Müşfik Selâmt Bey Alman sefaretine giderek hü kumet namına taziyede bulun muştur. Bugünkü Ankara treni çok kalabalık Ankara 2 (Telefonla) Bugün Istanbula hareket eden tren çok kalabalıktı. tstanbula hareket eden • ler arasında Bulgar, Macar sefirlerile Malatya meb'usu Abdülmutta lip, ilk tedrisat umum müdürü Halit, meclisi idare âmirlerinden Halit Beyler ve birçok zevat bulun maktaydı. Askerî Liseler tedrisatt Ankara 2 (Telefonla) Askerî liseler son smıflannın bir ağustosta, diğer smıflarla askerî orta mekteplerin bir eylulde tedrisata başlamaları ka rarlaşmıştır. Hariciye^e bir tayin Ankara 2 (Telefonla) Hariciye Vekâleti Zat işler umum müdürlüğüne Hariciye muhasebe müdürü Abdülka dir Bey tayin edilmiştir. Antalya hattı ihale ediliyor Ankara 2 (Telefonla) Nafıa Vekâleti Afyon Antalya hattmın biran evvel inşası hususunda hazırhklara devam etmektedir. Bu hatta ait ilk kısmuı projeleri ve sairesi hazırlanmıs olup 19 ağustosta, müteahhitlere ihaU edile • cektir. Bir konsolos trenle ile çarpıştı Niagara 2 (A.A.) Nevyorka gitmekte olan Lehistan ceneral konsolosu bizzat kendisinin idare ettiği otomobille bir geçitte trenle müsademe etmiş ve otomobil parça • lanmıştır. Mumaileyhin birçok yerleri kırılmıştır. Fakat hayatı likede değildir. Amerikada hâlâ grevci harpleri Minneapolis Birleşik Amerika 2 (A.A.) Kurşun boruları silâh gibi kullanan grevciler, kamyonlara hücum etmişlerdir. Kamyonlarda «eyrüsefep edenler, polisîn himayesi altındadır. 150 kişi tevkif edilmiştir lstanbulda Alman Re sicumhuru Mareşal von H:ndenburgun ölümü münasebetile başta Alman sefarethanesi olduğu halde şehrimizdeki bütün sefaret binala nnda ve konsoloshanelerde bayraklar matem alâmeti olmak üzere yanya indin'lmiştir. ; Silivri kaymakamı Ankara 2 (Telefonla) Görülen Kizuma mebni Silivri kaymakamı Meh;net Ali Bey Vekâlet emrine alınmiftır.