29Temmuı Yunan âyan meclisinde gürültülü bir celse Adliye Nazırı, Adliye işlerile değil, musikile uğraştığuu söyliyen M. Grigoryadisten tarziye istedi Atina 28 (Hususî) Ayao meclisinin dünkü ceUesinde söz alan M. Yasunidis, muhalif fırkalara mensup birçok kimselerin, emniyeti umumiye memurları tarafından taraıaut ve takip edilmesinden sikâ yet etmiş ve Yunanistaodaki bu vaziyeti Ostnanlı tmparatorluğu zamanında hafiyelerin hüküm sürdüğü Sultan Hamit devrine benzetmiştir. Âyan meclisinde hazır bulunan Adliye Nazın M. Talyadoroı sikâ • yet «ahibine: Dahiliye Nazırına fikâyette bulununuz! Demiştir. Adliye Nazınnra bu tavsiyesi mecliste gürültülere sebebiyet ver • tnistir. Bu sırada âyan azasmdan Grigoryadis fle Adliye Nazm ara • suıda bir hidise olmuş, M. Grigor yadiı Adliye Nazırmın, nezaret işlerinden ziyade musiki ile uğraştıgını söylemiş ve nazırla «Pate • Jurnal» diye eğlenmiştir. Bu istihzadan fevkalâde asabileşen Adliye Nazin, âyan azasına sözünü geri almatım ihtar etmiş ve biraz sonra da keyfiyeti Başvekil M. Çaldarise fikâyet etmek üzere meclisten aynlmıştır. ... ••....ı..Mmınw.wımımiinillllll)l TELGBAF UABERLEGI [BÜGUNDE Çivi pahaya çıkmış! I sokak çocukları İstanbul Belediyesinin tesis ettiği «Çocukları Koruma Yurdu» nda bir tetkik JHEM NALINA MIHINA Fransız vapurunda Türk bayramı I Af. Çaldurisin hâdise münasebetile söyledikleri Atina 28 (Hususî) Başvekil M. Çaldaris bu gece matbuata beyanatta bulunarak âyan meclisîndeki hâdiseden dolayı beyani teessüf etmiştir. M. Çaldaris demistir ki: < Eğer âyan reisi M. Gonatas, âyan azalannı ağızlarına geleni söylemekte serbest bırakmağa de vam eder ve tarzriye vermezse, nazırlar bir daha âyan meclisine ayak basmıyacaklardır.» Maamafih, Grigoryadis istenilen tarziyeyi verdiğinden hâdiseye kapanmış nazarile bakılmaktadır. Ayan reisi M. Gonatas da, Gri • goryadise söziinü geri almasını tavsiye etmiştîr. Israr üzerine Grigoryadis sözünü geri alarak özür di lemis ve Gigoryadiain tarziye ver diği meb'usan meclisinde bulunan Adlîye Nazırına bildirilmiştir. O ki gündenberidir gazete sütunla l | rrada, Avusturya hâdiselerüu, de • nij konferansını, maarifimizin ulahını, ltalyanın Avusturya hududunda asker tahşidini bildiren en mühim ha • berler sırasuıda, kalın harfli bir bas hkîa bezenmek serefine nail olan bir havadis daha göze çarpıyor: Çivi pahaya çıkmıs!. Gülmeyin. Gazeteciliğin, efkân u mumiyenin temayüllerine hizmet etmek olduğuna göre, elbet bu havadisin kari nazarında bir ehemmiyeti var ki, böyle temcit pilâvı gibi tazelenip ta zelenip gazete sütunlarına geçlrilme sine lüzum görülüyor. Kasasında biriken parayı ne yapa • cağını bilemeyip te, boy boy, biçim biçim binalara yatıran servet erbabı, kimbilir, bu haberden nekadar müteessirdir?! Kiloda dört kuruş... Şaka değil! Yiiz kiloda dört lira eder. Hesabım bilen, paraya karşı, biz züğürtler gibi lâübali davranmayıp, bilâkis hürmet gösteren, kendi evinde en mütekâmil ısuuna vesaitine malik olduğu için, zemherirde, gene bizler gibi, çivi kesip j rekabet edebilmek kabiliyetinden de mahrum bulunan adamlann bu hâdi seden elem duymamalartnı unkân harici gorüyorum. Bu nevi insanlar için, buhran, işte asıl simdi başlıyor. Ekmeğin fiatlen • mesî, kiralann tahammül edilmez bir hadde varması, nakliye vasıtalarmui yanına yanaşılamaması, bu ana kadar onlan lâkayt bırakan seylerdi. Halbuki simdi artan çrvi fiatidir. Hem de dört karus bir den!. Taksitnde insasma başlanan apartıman Suadiyedeki villâ, Tarabyadaki yalı, Sultanhamamındaki han ne ekmek yer, ne tramvaya biner, ne de ay sonunda kîrayı nasıl verece • ğmi düsünür. Lâkin çiviye muhtaçhr. Eyvah! Bu da simdi pahalanıyor... Oldu mu olanlar?! Bektasi fıkarasımn biri, bazı zen gin tiiccarlann mürfivvetfne sığmarak, Bağdada giden bir kervana, bedavadan kahlmış, deve sırhnda giderm'Ş. Yolda, eşkiyanm pususuna düşmusIer.*Neye uğraddclannı bilmiyen ker • van sahipleri devderinden yere atla • nuşlar, mal ve can kaygttsile silâh» sarılarak, eşkiya ile vurusmaga baslamif • lar. Bu esnada, kervanda bir habbe a • lâkası bulunmıyan bektaşi de rnm»*, uzakta, bir ağacın dibine çökmüş, raha! rahat çubugunu içerek, kavgayı seyredermiş. Savaş bitmiş. Tuccar eşkiyaya gale be çalmıs, kimini yere sermis, kimîni piiskfirtmüş. Bunun üzerine, Hîccarlardan biri, pürhiddet, gelmiş, dikilmiş bektasm:n karsısma. Behey herif! Bu nasıl yoldaslık? Biz, gözlerinin önünde vurusurken sen nasıl lâkayt kahrsm ? EHn sHâh tutmu yorsa, bir Uş ta mı kaldırıp, atama dm?. Bu ne kahpeliktr! Bektaşi: Yook! demiş, ben bu yasima kadar süren fıkaralıgımm zevkini bir bugün çıVardım. Onu da çok görmeyin, erenler! Çivi pahaya çıkmış! Vah, vah! Ama, kendi hesabıma degil. Ben de, o bektasi gibi, fıkaraîıih mm zevkini, bu habere karşı lâkayt kalmaVla çıkanyorum, simdi. Dokunmaym kevfîme! ERCÜMENT EKREM 23 24 temmuz çeceal T DU N Yîrminci asır dünyasında nn birbirlerini maddî, manevî tahrip etmeleri için yapılan hazırlıklarla ka raran gönüUerimiz bunlann yanmda »efil ve düsmüs insanlann kalkınması için çalışan müesseseler, uğraşan dimag • lar da oldugunu görerek biraı ferah lıyor, teselli buluyor. Bilhassa şehirlerin derdi, daha doğrusu şehirlere mahsus bir dert olan ahlâk döşükliğile baslıyan sefaletlerin önüne geçmek için uğraşan ve bunu bir vazife bilen belediyelerin bu vadide yaptıkları memnuniyetimizi mucip oluyor. Avrupa beledi • yelerinin bu vadideki faaliyetlerini «Cumhuriyet» sütunlarında nrası düştükçe yazdık. Bugün de tstanbul Belediyesinin yaşatmakta olduğu böyle in sanî bir müesseseden bahsetmek isu'yoruz: Çocukları Kurtarma Yurdu... tstanbulda bu ismi taşıyan bir muessese vardır. Bu koca şehrin binbir ihtiyacı içinde kurultnasma imkân bulunması bile takdire lâyık olan bu muessese Galatadadtr. Kapılan Yüksekkaldmma muvazi bir sokağın hemen ağzına acılan eski tskoç mektebinde sessiz, sedasız çalışmaktadır. Burada cidden muktedir, ve isinm ehli olan doktor Kâzım Zafir Bey ruh hastalıklan mütehassısı sıfatile elli beş sefil ve metruk çocuğun babalığını yapıyor!... Doktor Zafir Bey, idaresi alhndaki çocuklann korktuğu bir şahsiyet değildir. O, bilâkis kendi himaye sine sığınan küçük insanlann arkadaşı, onlann ruh ve dert ortağıdır!... Yur dun damı altında en müşfik bir iltica gâh fculan bu küçük sefiller nereden gelmişlerdir; ve niçin gelmişlerdir?.. Kabahatleri nedir?!... Kısaca anlatalun: Bu küçük çocuklar, şehrin sefalet ve sefahet yerleri olan muayyen mahallerinden toplanmış, çoğu, suçlu, esrarkes, haşan bir kismı anasız babasız, ve diğer müh>'m bir kısmı da ya uveyanalı veya üveybabalı bir ta kim zavallılardır. Yaşlan on üçle on altı arasındadır... Karaköyle Tophane, Kasımpaşa ile Tepebaşı arasmdaki so kaklarda ve arık yerlerde geceyansmdan sonra kıvnlıp bu ıshrap verici dekor içrnde o günün ıstırabmı dindir meğe ve dinlendirmeğe uğraşan bu küçük sefi'ler yurda getirilmeden evvel gözcü, ve yardımcı olarak zlerinin haydutlan olmağa namzet bulunuyorlardı. Bugün hepsi geceyanlanndan sonra onlan bu korkunç uçuruma düşmekten kurtarmak için tonlamağa giden elleri takdis ediyorlar. Bunun sebebini an'a mak icin birkaç ay evvel üst'eri ba«ıla n yırtık, birer kücük canavar olan bu çocuklann bugünkü hallerini görmek kifayet eder. tlk beş on gün sıkı bir nezarete tâbi tutulduklan ha'.de sonralan kendi nzalarile itaatte serbest bırakılan bu vav rulann kendîlerini sok?ğa atan dünku haşan, ma'ul taskınlıklarile bugünkü muti ha!lerni mukayese etmek bu möessesenin daha baslangıcta çaves'pe ermw olduğunu anlatıyor. Bu Fükmü ver?rl;en burava gelen çocuklann övle kt> Yardun jayam takdir faaüyetini eanlandıran iki resitn lay kolay ele avuca giren mahluklar olmadıgmı tam manasile serseriliği, sarhoşluğu, veya esrarkeşliği itiyat edin m : ş bulunduklarını unutmamak lâzım • dır. (Çocuklan Kurtarma Yurdu) nun küçük müşterileri fakir, âciz, hastalıklı çocuklar değil, belki evlerine isyan et miş, cemiyetin kayitlermden kaçrnış, güçlS kuvvetli ve enerji dolu çocuk lardır. Bu taşan, tahripkâr enerjileri onlardan iyi mahsul alacak bir hale getirmek bir insanlık vazifesi olduğu kadar memlekete hizmettir de. Bir âdz alelâde bir yoksul bu yurdun çatın altında hiçbir kıymet ifade etmez. Ana baba mirası âdetlerin, cemiyetin ihmalinin kurbanı olan canlı sokak çocuğuna faal bir if ve fikir damı olarak kuruknuf bir muessese ne bir darülâceze, ne de aptal, saralı ve saire gibi derin akıl ve ruh hastalann ve yahut safnr, kor, dilsiz gibi sakatlann banndıklan ve terbiye edildikleri bir müess«edir. Hulâsa, yurdun muhterem roüdü • rünün de izah ettiği gibi bu muessese yi kurmaktan maksat, ener^yi imar etmek ve ona muntazam ve cemiyetin gayesine uygun bir veçhe vermektir. Şimdi Heybeliadada Çamlimamnda kamp kurmağa giden Çocuklan Kur tarma Yurdunda bu küçük sefillere karşı gösterilen şefkat ve ihtimamın çok iyi neticeler vermekte oldugunu söyliyelim. Buraya giren küçük insanlann ruh ları muhit şartlarmm ezici izlerinden doğmuş olan tembellikle egoizmin had şeklinde bir tezahürü olan kinden yuğrulmuştur. Yurdun birinci isi bu zavalIılan bunlardan kurtarmaktır. Yunan âyanının vazîyeti Atina 28 (Hususî) Kilini kap lıcalarında bulunan Harbiye Nazın Jeneral Kondilis, âyanın her iki meclisin, meclisi millî şeklinde içtimama dair olan kararmı tenkit etmiş, âyan meclisinin muhaliflerin bir âleti haline geldigini söylemistir. Pamuk sanayiimiz Pamuklarımızm ıslahı için yeni tedbirler Ankara 28 (A.A.) Millt pa muk sanayiimizin muhtaç olacağı yüksek vasıflı panmklarm metnle ket dîihilinde yetîstlrilmesl makıadile Ziraat Vekâletince, Adanada pamuk tohumlanm üretip çiftciye daSıtmak !c!n bir üretme çiftliği acilmattır. Aynl zamanda Ege mmtakan Oktiyacım karsılamak fizere de Nazillid* di&«r bir tlretme çift • lîği tesis edilmektedir. Bundan baska Vekâlet difter taraftan Sakarya vadisînde pamuklann ıılahma te • şehbös etmU ve geeen sene mahallî <\iftçflere daÇıhlan saf'pamuk to humundan ba»ka bn sene de bu havalide bir »af tobum ayırma mti • essesesl lrurmaya karar vermUtir. A r n u Malatya. Elâzlz havall • •inde. 4e Damuk zıraatmin İhya ve ıslahı Için Vekâlet mütehassisianna tetkikat yaptann» ve o havalîde de bu seneden Hibaren pamuk tecrübelejjzte baslaııııw«tır. Şark misakı M. Beckin seyahatinin verdiği neticeler Varşova 28 (A.A.) Rigadan bîldirildiğine göre tskra ajansı, Polonya Hariciye Nazın M. Beck ile Letonya hariciye kâtibi umumisi M. Muntersin iki hükumetin müteka • bil münasebetleri ve günün bey • nelmilel aiyasî münasebetleri hakkmdaki noktai nazarlannın tetabukuna dair tahminleri teyit etmektedir. Bundan çıkan netice şudur ki: Polonya, Estonya ve Letonya, bugüne kadar elde mevcut malumatın kat'î bir vaziyet alınmasına müsait olmadıği hususunda mutabık ola • rak, beyneltnilel misaklar projeleri hakkmda daha kat'î ve vazth ma • lumata întizar etmektedirler. M. Beck, bugün Varsovaya do • necektir. Varşova 28 (A.A.) M. Beck ile refikası bu sabah Rigadan Var şovaya avdet etmişlerdir. J ! ' ı j 1 'oüslerin vazife ve salâhiyetler Kayseri fabrikasımn makina'arı geliyor Ankara 28 (Telefonla) Polis lerin razife ve salâhiyetine dair talîmatname tetkik edilmek üzera Şurayi Devlete «önderilmistir. Adliye harç tari?esinin izahnamesi Ankara 28 (Telefonla) Adliye harç tarifesinin Surayi Devlette tatbfk suretîni gösteren izahname Heyeti Vekilpce ta«dik Motkova 28 (A.A.) Ağustosun birinci günü Zyrianin vapuru Kayse • ride yapüacak mensucat fabrikalannm înşası için lâzun gelen esyayı Türkiyeyp nakiehnek üzere tahmile başlıyacak hr. Zyrianin 1400 den fazla boru ve diğer malzeme ve siparis edilmiş olan makinelerm bir kısmını yükliyecektir. Doktor Kâzım Zafir Bey, bu ruh has İ tahklanm çok güzel izah ediyor. llk tedavi şartı çocuklara yalan söylememeği öğretmektir. Çocuk doğru söylemeğe ahşhktan sonra doktorun tasavvur ettiği isin hemen yarısı yapihntf olmaktadır. Ondan sonrası kolaylası • yor!.. Küçük sefil k<n ve kavgasmdakî sebebinin dc?rusunu söylüyor. O vakit, kendisine o kinden kurtaracak nasi hatler veriliyor... Artık, iş y olan a girmistir. Ruhı<n tekâmül edememesi demek olan kin. çocuğu sarsmamağa baslıyor... Kücük hasan yavas yavas af fetmeğe, başkasını sevmeğe alısıyor. Dofrtr söylemek, kîn tutmamak gîb? ilk tedaviler semeresini verirken çocuk ayni zamanda temizliğe ahstmlıyor... Alışhktan sonra, bu "nsanlık müessesesine girerken geHrdi^ ytık. kirli elbiselermi bir daha görmeğe bile tahammül edemiyor!.. Yalnız sefil çocfklar değil, ayni zamanda (suclu cocuklar) mevzuıma da temas etmek'e Eelediye ile beraher Adliye Vekâletini de ayni derecede ve belki b'raz daha eh»mmlvet'< a'^kadar etmesi lâzım çe'en bn hayırlı müesse senin mü'lürünü tebrik ett'rm vakit h'r insanlık va2İfes;ni yaptığımı hissettim. istanbul meb'usu ALAETTtN CEMİL TOPCUBASI TlirkSovye! ticaret mukavelesi Ankara 28 (Telefonla) TUr kiye Sovyet tîcaret mukavelesi I OVİuIe kadar uzatiimiftar. Bir Rus hava heveti Lehistana g:tti Moskova 28 (A.A.) Sovyet askerî hava kuvvetleri heveti murahhasasi Kızıl ordu erkâniharbiye reis muavini Meîeninofun riyaseti alttnda bu sabak üç tayyare ile Varşova va hareket etmiştir. Heyete hava kuvvetleri erk&nl harbîve reîsi Krîoîn de dahîldir. Bu seyahatin maksadı Lehistan askerî ve sivM hava kuvvetleri mümessille rinin Sovyet Rusyaya yapmış olduklan ziyareti iade etmektir. Tevfik Hadi Bey Adana valişi ouyor Ankara 28 (Telefonla) Adana valiliğine Emniyet îslerî umum müdürü Tevfik Hadi ve Emniyet îşlerl umum müdürlüğüne Trakya emniyet müşaviri Şükrii Beylerin ta • rinleri kat'ilesmiftir. Sporcularımız Odesada büyük tezahüratla karsılandılar Odesa 28 (A.A.) TiHt spor culan buffvn 12 de Odesaya muvasalat etmişlerdir. Limamn dH«mda yelkenlerinîn üzerinde <dost Türkiye »porculanna selâmlar» ibaresi yazılı kotralar, «porculanmızın vapurunu karşıla mislardır. Odesa rıhtınmvda muhtslif spor teşekküllerî ve halk sporculanmızı hararetle karsılamış, mızıka lstik lâl marşmı çainmtır. Kafile saat 21 de Moskovaya harekel edecektir. Degişecek Va'iler hakkındaki kararnama Ankara 28 (Telefonla) Ban •aliliklerde yapilacak tebeddülât hakkındaki karamamenin yann gelmesi muhtemeldir. Yunan araz'S'ne niren Bulpar çeteferi Mekteplerin açılma farihleri Ankara 28 (Telefonla) Ankara ilkmektepleri 15 eylulde açıla caktır. Ortamektep ve liseler de muhtelif imtîhanlar da 1 eylulden 20 eylâle kadar devam edecektir. Ortamektep ve liseler 20 eylulde açıVacaktv. Dedeağaç 26 Dün Akran mmtakasmdan gelen köylüler kend! nrmtakalannda bir Bulgar çetesînin dolaştiğını hükumet memurlanna haber vermişlerdir. Kovlüler derhal silâhlanarak çetenîn takibine çık • mışlard'r. Dede%|actaki sövari iandartna kıtaatindan bir müfreze Bul*ar çetesinin takibme sevkedilmi»tir. Edîroe 28 (Hususf) Arazîmizde bir Bulgar çetesi göriilduîü hakkındaki «ayîalar dofrru deiildir. Avrupanın orta 3 erindeki yanardağ! (Başmakaleden mahat) dine çıkıp gelecck netice bundan iba ret olurdu. Avusturya hata içinde hataya kur ban olarak ıstırap çekiyor. Avusturyayı yaşatabilmek için imparatorluğu h'ç olmazsa iktısaden iade etmek lâzım dır. Bu mümkün değilse Avusturyanm büyük Almanlık camiasmda huzur ve sükun bulmağa gitmes'nin bittabi önüne geçilemezdi ve geçilemez. Meğer ki Almanya da yeni yeni hatalari'e bu neticeyi daha uzaklaştırmış olsun. Dolfusa gelince bizce onun en büyük hatası sosyaüstliği ezmek îçin kendi memleketi ve kendi milletî içinde ihtiyar ettiği çok yanlıs tahakküm si yaseti oldu. Bu hareketile Dolhıs kendi noktai nazanndan bmebileceği en : sağlam dalı kesmiş oluyordu. Dolfus s yasetinin iflâsı Viyana am«le mahal leleri bombardıman edildiği zaman dan başlar. Avusturyayı Avruoa medeiyetînin asil bir nümunesi o'arak takdir eder ve sevriz. Onun için bu mamleketin Avrupanın göbejinde bir yanardağ haHle bütün insanlğa teecsür veren s™diki ıstnapl, ve ihtlâç'ı vaziyetinden en makul surette kurtulmasını bütün ''«'us ve samimiyetimizîe temenni ederiı. YUNUS NADI Pariste pallıyan bir bomba Basedena «Kalifornia» 28 (A. A.) Pasedena şehrine svrayet et • mek tehlikesi olan bir orman yan gınun söndurmek icin tahmlnea 2 bin kîsî çalışmaktadır. 35 kisî yaralanmıştır. Bazılan aftardır. JZarar, milyonlarca dolar jt min ediliyor. J Muhasebat MüdUrlUpnde bir tayin Ankara 28 (Telefonla) Mu lıasebat müdürlügü kavanin ve mu. amel&t müdürlüğüne Mümtaz Bey tayin oluomuftur. Nafıa Vekili Balıkesire hareket eHi tzmir 28 (A.A.) Birkaç gün denberi sehrimizde tetkikat yap > makta olan Nafıa Vekili Ali Bey, geceyansmdan sonra hususî trenle Bahkesure müteveccihen hareket et eofil Gotyenin birinci mevld yolculanna mahsus güverted Türk Fransız bayraklarile do* nannuf... Bütün erkek yolcular ımo kinli, kadınlar en güzel tuvaletlerinl giymişler, mücevherlerini takmışlar... Herkes Türklerin 23 temmuz hürriyet bayramile 24 temmuz Lozan bayranu •» m tes'ide hazırlanıyor. Vapurun ku • mandanı, kaptan M. Fayol bizim bv çifte bayramımızda, büyük bir suvare tertip etmek nezaketini göstermiş. Galatasaray izcileri, büyük salonda iki sna teşkil ettiler. Muallim banunlar ecnebi madamlarile beraber nralanan koltuklara oturdular. Merasime marş • larla başlanıyor. Vapurun orkestraa^ bütün hürriyetlerin de marsı olan Marseyyezi çalıyor. Galatasaray izcler^ musiki muallimleri Sezai ve Seyfettîn Asaf Beylerie Sadi Beyin idaresi altında Fransız marşını söylüyorlar. Fransızlar memnun, diğer ecnebiler mBta hayyir... Arkasmdan Utiklâl raarşı.M Bu defa vapurdaki iki yüze yakra Tflrkün göğsünden bir salvo gibi millî mar şunız yükseliyor: Korkma sönmez bu şafaklarda yfix«( al taneakl Kalbim çarpıyor. Vücudüm 8rp«rl> yor. Sesim boğuklasryor. Güvertedeld al sancağımıza bakıyorum. O, hiç »Sn« mi hiç? Şafaklar, yıldızlar, aylar nasd «onmezse o da sönmiyecek, ilâhî ntamm semavî aancağı, yurdumun üstünd< tüten en son ocak sönse bile o sSnml • yecektir. Istiklâl marşmı, Franau vapurunoa güvertesini süsh'yen al •ancağunızdan kuvvet alarak bütün ruhumuzla oku • yoruz. Fransızlar, öteki ecnebiler hürmetle dinliyorlar. Vapurun salonundaki tablolar ve arapça yazılar bfle dmftyor, Stromboli yanardağuım muazzam kütlesi, etrafunızı saran köpüksüz M dalgalarla derin derin nefes alan denia, nuru gözleri ve gönülleri aydmlataa mehtap, gökyüzünden dünyaya g8ı kırpan yıldızlar herşey, Türkün marftm dinliyor. Fransız vapurunda ve ttalyao nda • nnda tatlı akislerile bizi irtihar ve he • yecan içinde bırakan millî marşunız bittikten sonra, Avrupaya giden mebus Necip Ali Bey lasa bir nutuk trat etti. Evvelâ, 23 temmuz bayrammdan bahsetti. Türk milletinin, padışahlarm zulmünü yıkhğmı, hürriyet» kavusta • ğunu ve bu bayranvn, 26 ncı yüdönBmünü hürriyetlern doğdugu Fransanra bir gemisinde tes'idinden memnuniyet duyduğumuzu söyledi. «Ezelî bhr uyku île uyuyan Türk nr'lleti 26 sene evvel sükmerek bugün o derin uykusundan uyanmıştı. Bu inkılâp, muazzam Türk inkılâbtnın içinde belld sSnük bir rçıkhr. tnkılâplanmizın başlangıa oimak ib'barile kıymeö büvüktür» Necip AH Bev, sonra Lozan konferanstndan ve sulhundan bahsetmiş ve bu sulhun Tür* ke, dünya mflletleri arasmda lâyık ol duğu büyük ve şerefli mevkü kazan dndıinnı, Hindi Avrupaî ırktan ve Av. rupalı bir miliet olan Türklerin siyaset âleminde bir sulh ve müsalemet un • suru teşkil ettiğini söyled'kten sonra, Büyük Gazivi ve fsmet Paşayı hfîrmet1e andı. Galatasaray müdür muavîn lerirden Ce'âl Bey nutku fransızcaya tercüme etti. Galatasarayın mgilizce muanîmi Hikmet Cem"! Bey, ayni nutku ingilizceve çevîrdi. Fransanm Yu nenistan sefîr? olun mezunen memle : ketîne g den M. Ceri de kısa bir nu • tukla nrtukabele etti. Asil Türk ve Fransız nvlletlerinin an'anevî dostluğundan bahsetti. Türklerin m'îlî bayramına iştirak ettis'nden çok memnun olduğu nu sövled'. Dört asır birbirile mücadel« eden Türk ve Yunan nvlletleriiîin bu tün dünyaya bir dostîıık ve sulhpervsrI'"k nümunesî gösterdiklerini söyledi. Fransanm daima sulh için çalışhğım da ilâve etti. On Yıl marşı arkasmdan Sezai ve Seyfettn Asaf Beylerin konseri... !ki san'atkâr kardes Türkün musiki sahasındaki kabih'yetini de göstererek çok alkiflandı'ar. Sonra dansedildi. Türk yolcular, ecnebi vo'culara, seke'Ier ve sekerleme ler ikram ederek Hacı Bekir müesse seyins bol bol rek'âm'vaphlar. Müsarrverenin sonu Galatasaray izcPerinden br gersçle, Ankara beden teı biyesi muallim'erinden Nerime Hanım, zeybek oynadılar. Güzel jestleriie Ne • rime Hanım pekçok alkıslandı. Kumandan Fayol muallîmlere, izcî ler« dondurmalar, limonatalar, (Lutfen sahifeyi çeviriniz)