*Camharivet Casuslar Ârasında 92 Nakili: A. DAVER f Şehir ve Memleket Haberleri ) Siyasî icmal Hastabakıcılaı mektebinde Hilâliahmer Cemiyeti esaslı ıslahat yapıyor Hilâliahmer cemiyeti, Hastaba • kıcı Hemşireler mektebini tevsie karar vermiş ve Aksarayda Haseki eaddesindeki mektebin bahçesinde büyük bir paviyon inşasına baslanmıştır. Bu bina kalorifer, sıcak su, asrî mutfak, çamaşırhane gibi tesisatı da ihtiva etmektedar. Bu paviyomm inşaatı seneba«ına kadar bitmiş olacaktır. Bundan başka mektep programları da yeni bir şekle konacaktır. Bu esaslı ıslahattan gaye, Avrupada olduğu gibi, Türkiyemizde de hastabakıcı ve ziyaretçi hemşirelerimizi ayni zamanda çok iyi bir ev kadmı ve çok bilgili bir anne olarak yetiştirmektir. Bu sebeole bilhassa Av rupada yüksek ailelere mensup birçok genç kızlar, hastabakıcı hemireler mektebine girmektedirler. Hilâliahmer cemiyetinin dokuz sene evvel tstanbulda tesis ettiği bu müesseseden şimdiye kadar 150 yi mütecaviz hemşire mezun olmus ve memleketin muhtelif taraflannda vazife almuhr. Müesseseye vakî olan rağbet, gün geçtikçe fazlalaş tığindan cemiyet mektebi iki misli büyütmeğe, programlarmda da ıs lahat vacmaea karar vermistir. ((Türkofis)) Hayırb semerelerini vermeğe başladı tktısadî işlerimizde çok mühim bir rol oynıyacak olan Türk Ofisini iyi bir düşünüş mahsulfi olduğu anlasıl maktadır. Filhakika bizde ticaret er babı ihraç metalanmı» hariç piyaia lara arzda tamamile muvaffak ola • mıyorlar ve diğer bir kısım ise bu pi • yasalarda bir kısım komusyonculann eline düşmekte idiler. Türk Ofi» a»ıl yeni tayin ett'ği Ti • caret konsoloslannm yeni vazifelerine gidip ise başladıktan sonra memleket iktısadiyab hesabma çok faydalı ol mağa başlıyacaktır. Ticaret Ofisinin en mühim işlerin • den biri de son zamanlarda "muhtelif memleketlerle aktedilen ticarî itilâfnameler muhteviyatı hakkmda ihracat tacirlerimizi ikaz etmekth*. Bu sayede ticarî muahedelerin hüsnü suretle tat bikı temin ve birçok haklann zıyaına mâni olunmaktadır. Bu mümessillerin vazifeleri ihraç mallarımıza Avrupa piyasasmda müş • teri bulmak ve bu müsterilerle satıcı • yi temasa geçhmektir. Ofu faaliyete geçeli daha çok zaman olmadığı hal de bunun faydalan şimdiden görülmeğe baclanılmıstır. Avrupanm muhtelif mahalierindeki mumessilliklerde ihraç maddelerimîze ait nwherler vucude getirilmekte, o memleketlerde geçebilecek mallanmız tesbit ve alâkadar lara arzedilmektedir. Güzel iki Fransız kızı, iki Alman mülâzimini nasıl yemlîyorlar? Lille şehrinin kazinolarından bi • j rinde, bir müddettenberi çok güzel iki genç kız peyda olduğu gözümüzden kaçmamıştı. Kısa bir tetkik neticesinde bunların Fransız kızlan olduğu tahakkuk etti. Bunlann yaşça arkadaşmdan daha genç olanı, Madeline (Madlen), tam ve halis Fransız tipinde ve hakikaten fev • kalâde güzel bir kızdı. öteki kız, Yvonne (tvon) ise hassaten çizgilerinin kibarlığı ve cazibesi itibarile nazarı dikkati celbediyordu. Cenubî Fransa halkına mahsus heyecan ve ateşlilik güzelliklerine başka bir kudret veriyordu. Kızlar, bu kibar ve hafifçe züppe kazinoya hemen hemen her gün devam ediyorlardı. Almanlar ve bilhassa Alman zabitleri de arasıra kahve içmek îçin buraya gelhlerdi. Bu zabitan, ekseriyetle, cephede yıpranmış, büyük zayiata uğramış ve istirahat için civar köylere gelmiş olan kıtaata mensuptular. Aaralannda Lille basta nelerinde yatan ve nekahet devirlerini geçiren yarahlarla hastalar da vardı. Bu zabitlerin hepsi, bir Fransız orkestrasının çaldığı havaları dinlemek, yahut ta bir Fransız kazinosunun hayatını görmek mera • kile buraya gelirlerdi. tstibbarat memurlanmız, çok geçmeden, bu iki güzel Fransız kızı • nin, kazino müdavimlcri ârasında, hassaten Alman zabîti üniformasını giyen müşterilerle alâkadar olduklartnın farkına vardılar. Bu ateşli ve müstehzi Fransız kızlan, Alman âdet ve usullerile açıktan açığa alay etmekten bunları gülünç bir hale sokrnaktan çekinmiyorlardı. Bunu niçin yapıyorlardı? Alman zabitlerinin daha çok nazan dikkatini celbetmek için mi, yoksa bizîm (istihbarat memurlannın) nazarı dikkatini kendi gizli niyetlerinden baska tarafa çevirmek için mi? Birinci faraziye daha doğru olsa gerekti. Çünkü, ba • kınız, işte, yambaşlarına oturmuş olan iki genç zabite müthiş bir cilve ve işve hücumu yapıyorlar. Halbuki bu zabitler, kazino müşierilerine dalgın bir nazar attıktan sonra, farkına varmadan kızlann yakınına oturmuş ve dalmış, orkestra din • letnektedirler. Genç zabitlerden birinin solgun benzine bakılırsa hasta veya yaralı olduğu anlaşılıyor. öteki arkadaşı ise yüzünden sıhhat ve neş'e akan, güneşten yanmış, otomobil kıt'alarına mahsus ünifor • n u giymiş bir delikanlıdır. Otomobil zabiti orkestra jusunca, kazinodaki bütün kadınlan birer birer gözden geçirirken, birdenbire ya nıbaşında oturan iki güzel kızı jrördü ve dikkatle onlara bakmağa başladı. Onun bu hayran ve ihtiraslı bakısına Fransız kızlan gizli ve hafifçe müstehzi bir tebessümle mukabele ettiler. Sonra da, adeta küstah bir tavırla başlanm çevirdiler. Genç zabit, solgun benizli arkada • şına birşey söyliyerek nazarı dikkatini kızlara celbetti. O da güzel Fransız kızlarına bayıldı. Şimdi iki Alman zabiti, içten gelen bir takdir ve hayranlıkla kızlan seyrediyorlardı. Onlann şahsiyetinde bi rer düştnan değil; fakat füsunkâr bir güzelliğe sahip kadınlar görü • yorlardı. Uzun zamandanberi me zuniyet almamıs olan iki genç as ker îçin, bu iki kadının manzarasi, yepyeni ve mukavetnet edilmez bîrşeydi. Biraz sonra, Fransız kızlan birbirlerine baktılar ve muzaffer bir tavırla tebessüm ettiler. Aarasıra gözlerinin ucile Alman zabitlerine bakıyorlar, fakat onlann iltifatla • nnın farkına varmamış gibi dav ramyolardı. Dikkatli bir göz yüz • lerinde şu açık ifadeyi okuyabi lirdi: Oltanm iğnesini yuttular. Şimdi, dikkat! Nihayet, zabitlerle hiç meşgul olmadan kazinodan çıktılar. tstihbarat dairemiz, kızlann mu* ayyen bir niyet ve maksatla çok hilekârane bir tabiye kullandıkları • nm farkına vartnış olduğu için gece ve gündüz sıkı bir takip ve taras • suda tâbi tutulmalannı emretti. Ertesi gün, öğleden sonra, ben sivil elbiselerimî giydim ve kendime küçük bir memur süsü vererek kazinoda, kızlann masasına yakın bir masaya oturdum. Kızlar, bugün daha şık giyinmişler, daha güzel lesmislerdi. Terü taze pür neVe iki piliç olmuslardı. Çok geçtneden onlann da. be • nim de beklediğimiz iki Alman zabiti, kızlann tabirince iki Purus yalı geldiler. Onlar da bugün itina ile giyinmisler, henüz tıraş olmuslardı. San saçlan panl panl yanıyodu. Kızlann yamndaki masaya oturdular. Bulunduğum yerden on ları yandan görüyordum. Güzel Ivon, kızararak arkadaşı Madlenin nazarı dikkatini zabit lere celbetti. Yeni açılmıs bir gül gibi taze ve taravetli kız, bebek gibi yüzünü iğdi ve dantelâlarla süs» lü kocaman şapkasının altmdan, zabitlere firarî bir iki nazar attı. Onlar, bu bakıslan zaptetmek fırsa • tını kaçırmadılrv ve taarruza ha zırlandılar. Bu iki genç zabit hakkında, lâ • zım gelen malumatı almıştım. Bunlar, iki cesur ve kahraman mülâ zimdi. Mezuniyetleri bitmek üzere olup yakında cepheye avdet ede • ceklerdi. Bu zabitler hakkında en küçük şüphemiz bile yoktu. Fakat kızlar? Onlara karşı gözlerimizi dört açmak lâzımdı. Çok geçmeden kızlar, önceki çekingen hallerini bıraktılar. Niha • yet mülâzimlerin ateşli ve ihtiraslı bakıslan karşısında gözgöze geldikleri zaman Madlen tebessüm etti ve gözile arkadaşı Ivonun reyini aldıktan sonra başile delikfcnhlara «evet» işaretini verdi. Zabitler, hemen garsonu çağırarak, kendi kahvelerini, güzel kız • lancı masasına getirmesini emrettiler. Sonra, kalkıp kızlann masasına gittiler. Isimlerini ağızlannm îçinde çiğniyerek hafifçe iğilmek ve ga yet askerce selâm vernıek suretile kendilerini takdim edip oturdular. Evvelâ, her iki taraf ta söze nereden ve nasıl başlıyacaklarmı ta yin edememekten doğan bir sıLıI ganhkla sustular. Almanlar yalandan öksürüyor, bir türlü lâkırdıya başlıyamıyor ve birbirine cesaret vermek ister gibi bakıçıyorlardı. Nihayet, kızlann büyüğü tvon sü kutu îhlâl etti: Efendiler musunuz ? fransızca biliyor Paçasından eroin atan adam Bir kaçakçı mahkemede neler anlatıyor? Umumî evlerin bulunduğu bazı sokaklarda eroin satmak suçile Şinasî isminde bir genç tevkif edilmiş ve Gümrükteki 8 inci lhtısas mahkemesine verilmiştir. Şinasî istîçvabınd'a demiştir ki: « Anam babam tranlı imis; fakat ben Türküm. Bu memleketin ekme*ile halis Türk olarak büvü düm. Esasen anamm, babamın kim olduklarmi tanımadığım gibi isimlerinî de bilmem. Beni cok küçük • ken terkedip gifTiîşler. Nüfus cüzdanım ve hüvîyet varakam da olmadıp' «d'sn ya.'jımı da b:'miyorum.> Mahkeme, Sinasiyi yakahyan memurlan şahit olaak dînlemistir. Memurlardan biri, Sinasiyi k&ra kola götürdüklerî sırada elini pantalonunun cebine soktuğunu ve yesil kâğıtlara sarilı dört paketin bu sırada paçalarmdan yere dü*tü?ünü, paketlerîn içinde eroin olduğunu sövlemîştir. Bu şahitliğe ne diyeceği sorulan suçlu: « Paketlerîn benîm paçamdan diiştüğü ne malum? Kadınlardan biri bana fenalık etmek icîn arkamdan atıvermiştir» demiştir. Sahit buna imkân olmadığmı, paketlerin mevzuubahs sokaktan hayli ileride bulunan karakola vakmla • şıldıği sırada paçasından dmtüçünü, etrafta d'a kimse bulunmadığmı ifade etmistir. Mahkeme maznunun yaşınm tahkikile. gelmiyen «ahitlerin celbi için muhakemeyi başka <?üne bırak mıştır. Fransadaki millî kabine ransadaki millî kabinenirt ve dolayısile memleketin da« hilî ve haricî vaziyet ve emniyetile yakından alâkadar bulunduğu vahim buhran son dakikada bertaraf oldu. Fransız milleti • nin maruz kaldığı korkunç felâket ve buhranlan son dakikada aklı selimin ihtiras ve diğer hîslere ga Iebesile bertaraf eylediği birincî defa görü len birşey değildir. Bu memleketin tarihinde bu .gibi siyasî mucizelere sık sık tesadüf edilmek' tedir. Geçen şubatta Pariste ve diğer Fransız şehirlerinde kan göv deyi götürdüğü ve dahilî harbin çıkmasma ramak kaldığı bir anda M. Dumerg memleketi felâketten kurtarmıştı. Bu defa da gene ha • lâskâr rolünü ifa eylemiştir. Mutedil muhafazakârlann Iideri M. Tardiyönün Staviski rezaletind* hükumet erkânının dahil ve iştirakini tahkika memur parlâmento komisyonunda Fransanın en büyük fırkası olan radikal sosyalUtlerin meb'usan meclisindeki grupunun reisi sabık Başvekil M. Şotana yaptığı hücumla başlıyan buhranı M. Şeronun riyaseti altında toplanan kabine meclisi halledememiş ve bilâkis bu mecliste buhran bir kat daha vahamet kesbetmişti. Son çare olarak Başvekil muavini ve Adliye Nazın M. Şeren Toulouse ci vannda istirahat etmekte bulunan Başvekil M. Dumergin yanına gi derek vaziyetin vahametini izah etmiş ve nafiz bir hakem sıfatile müdahale etmeskıi rica ettnişti. Bundan sonra Fransanın selâmetini ve huzurunu istiyenlerin ümit nazarı M. Dumerge teveccüh etmişti Müşarüniley Alelâcele Parise gel • miş ve topladığı kabine meclisinde buhranı halletmiş ve nüzzar meclisinin toplanmasına bile hacet bırakmamıştır. Başvekil M. Dumerg, Tardiyö olsun, Heryo olsun kabi nesinin erkânından hiçbirinin hiçbiı bahane ile hükumetten ayrılmasms razı olmıyacağım ve böyle bir halin vukuunda kabinenin Utifasını ve receğini ciddî bir lisanla meclise bildirmiş ve M. Tardiyönün tankikat komisyonu önünde ifade vermesi tabiî birşey olduğunu fakat hissiyatına kapılarak komisyonun memur bulunduğu sahanın hududu haricine çıktığını söylemiştir. Bu son söz radikal sosyalistler tarafından M. Tardiyötü takbih telâkki edilerek bu ceza ile iktifa edilmesine karar verilmiştir. Bu kararı veren mezkur frrkanın icra ko< mitesile parlâmento grupu meseleyi bir de sonbaharda toplanacak fırka kongresine havale etmek hak« kını muhafaza etmistir. Bu kaydî ihtirazinin şimdilik bir tesiri yok tur. Çünkü kabinenin dağılman ihtitnali bertaraf edilmiştir. ' Bu neticenin husulündeki başlıca amil gerek M. Tardiyönün gerek M Heryonun gerek bunlann fırkalannın, Fransanın dahil en ve haricen ga yet tehlikeli ve nazik bir ramanda bulunduğu bir sırada yeni mtihabat yapılmasi gib! şiddetlî sarsmtılara sebep olacak hallere meydan ver meksizin millî hükumetin devam ve bakasına mâni olmak mes'uli yetini tizerlerine almaktan çekinmıf olmalandır. Dahilde müfrit sol hrkalar yani komünistlerle «os • yalistlerin ittihat eylediği ve Avusturyada Avrupa sulhunu tehdit eden vahim hâdiseler çıkhğı bir sırada mutedil fırkalar son derece ihtiyatlı bulunmak lüzumunu iyice hissetmişlerdir. MUHARREM FEYZİ MÜTEFERRÎK Reşit Saf'et Bey avdet etti Kocaeli meb'usu ve Türkiye Turing ve Otomobil kulübü reisi Reşit Saffet B. Avrupadan avdet etmistir. Reşit Saffet B. tedavi edilmek üzere seyahate çıkmıştı. Dönüşte Marsilyadan geçerken memleketimiz hakkında bir konferans vermiş ve Barbaros Hayrettinm Tu lona çıkışuıın 400 üncü yıldönümü munasebetîle verilen bir ziyafette bu • lunmuştur. ECNEBl MEHAFtLDE Mısır sefiri bu hafta geliyor Uzun müddettenberi Kahirede bulunmakta olan Mısınn Ankara sefiri Abdülmelik Hamza Beyin bu hafta zarfında şehrimize gelmesi beklenmektedir. POLİSTE SUreyya Paşanın köşkü yandı lçerenköyünde Usküdar caddesin de Süreyya Paşa köskünde Nazım Beyin oturduğu odanın perdesi evvelki gece yakılan lâmbadan tuuşmuş ve evdekiler farkına varmadıklanndan ates etrafa sirayet etmistir. tçerdekiler yangını gorup haber verinciye kadar köşk tamamile alevler arasuıda kalmış ve bütün gayretlere rağmen ateş söndürülememiş ve köşk tamamile yanmışhr. Maliye Vekili şehrimizde Maliye Vekili Fuat Bey, dün me • zunen Ankaradan şehrimize gelmiştir. Fuat Bey öğle yemeğini Tokatlıyan otelinde yedikten sonra misafireten akrabasmdan birinin evme gitmistir. Japon Büyük elçisi Isviçreye gidiyor Japon büyük elçisi Vikont Kin • tomo Mushakoji Jusammî Cenap lan dün Ankaradan şehrimize gelmiştir. Ankarada tediye ımivaze • nesi esasına müstenit Türk Japon ticaret itilâfım imzalamış olan Vikont Mushakoji vazifeten tsviçre • ye gitmektedir. Japon büyük elçisi bir aya ka • dar memleketimize dönecektir. Süngerciük şirketi faaliyette Tesekkül etmekte olan Süngercilîk şirketi, bir taraftan da faaliyete de vam etmektedir. Şirket namuıa bir ekip Marmarada sünger avlamıya çıkmıştır. Sünger saydına teşrinievveIe kadar devam edilecektir. Şirket halkı sünger istimaline alış • tırmak îçin geniş mikyasta propagan • da y?pmıya karar vermistir. 0 daha açıkgöz çıkmış! Feriköyünde otruan Kadri ile Idris isminde birisi ârasında geçimsizIik yüzünden kavga çıkmış ve Kadri hâmil bulunduğu sustah çakı ile îdrisin üzerine hücum etmiş ve tdris daha evvel davranarak eline geçirdiği sopa ile Kadriyi dövmüştür. Zabıta ikisini de yakalamıştır. OskUdarda bir gaz daposunda iştial oldu Üsküdarda Arastakapı sokağında Mihala ait gaz deposunda, gaz tene kesi lehimlenirken bir infilâk olmus, yakına konulan ateşten kızan gazler tutuşmuştur. Ansızan çıkan alevlerden Dimitri, Marko ve Kamber isminde üç kişî muhtelif yerlerinden yanmışlar dır. Yaralılar ZeynepKâmil hastanesine nakledilmiştir. Dimitrmin vucudü çok yandıgı için dün sabah ölmüstür. Diğerlerinin yanıkları hafîftir. Çivi fiatleri yükseliyor Verilen malumata göre, çivi fabrikaları ârasında fiat birliği devam etmektedir. Bunun neticesi olarak çivinin kilosu 15 buçuk kuruşa kadar satılmaktadir. Birlik teşekkül etmeden evvel, çîvi 11 kuruşa ka > dar satılıyordu. Bir amelenin ayağı kırıldı Beykoz fabrikasın'da amele bu lunan Tevfik Efendi namında bir genç bindiği bisikletten düşmüş ve bacağı kınlmıştır. Tevfik Efendi tedavi edilmek üzere Cerrahpaş* hattanesine yatınlmıştır. Ekspres niç:n 9.5 saat sonra gefdi? Dün sabah saat 8 de tstanbula gelmesi icap eden Avrupa ekspresi, dokuz buçuk saatlik bir teahhurla şehrimize muvasalat etmişlir. Bu teahhur yüzünden Avrupadan ge • len yolcular saat 17 yi 20 geçe şehrimize varmışlardır. Gecikmeğe, Viyanadaki son hâ • diselerin sebebiyet verdiği söylen • mişse de, trenin muvasalatından sonra bu şayiaların doğru olmadığı anlaşılmıştır. Avrupa ekspresi, Yugoslavyada makinenin bozulması yüzünden yoluna devam edememîştir. Bursalılar, Mudanyada plâj yapılmasını istiyorlar Berikilerde cevap yok. (Mabadi var) Pmarbaşı at sergisi açıldı Yemenden ge'en Tiirk aileleri Memleketlerine nönderiliyor Umumî Harpte Yemende kalmış esirlerimizden bazı ailelerin Hilâliah mer cemiyetinin teşebbüsile anavata na kavuşturulduğunu fakat bunlann tstanbulun köşe ve bucağında kaldık • lannı yazmıştık. Bn ırktaşlarımızın b'Van evvel mensup olduklan memleketlere iade edil mesi için Hilâliahmere tahsisat gel • miştir. Bunlardan iki aile Ankarava, iki aile de Gebzeye sevkedilmişlerdir. Dün de bu ailelerden biri Maraşa, biri Anamura gönderilmiş, bir aile Antal yaya, iki aîle de lzmir vilâyetme sev • kedilmişlerdir. Geriye kalan birkaç aile de peyder» pey mensup olduklan vilâyetlere gönderilerek iskân edilecekler ve tnüstahsil hale £etirileceklerdir. asrî bir plâj olmağa Bur«a «Hususî» Bu n • cak günlerde mühim bir ihti • yaç ta denizdir. Herkes Mudanyaya gitmek ve deniz banyosu almak isti • yor a n » ; Mudanyanın Bursaya pek yakın olmasına ve güude iki sefer isliyen şimendifer, otobüs ve otomobillerle münakalenin ucuzca temin edil • miş bulumasına rağmen orada bir plâjm mevcut olmaması halkrn bu arzu sunu kınyor. Mudanyada halkm denize girdiği yer, Allahın kmndan başka bir sey değfldir. Kadın erkek burada nereye oturup ne yapacaklarmı şaşınyorlar. Mudanya belediyesinin yalnu iskele varidah senede mühim bir ye kuna baliğ olmaktadır. Binaenaleyh elverifli ArnavutkSy »ahili belediyenin birkaç bin lira ile bir plâj yaptrnnası mümkün olduğu gibi bu • nun kendisine bir varidat membaı o lacağı da şüphesîzdir. Şu halde Bur sada yaşıyanlann yaz günlerinde de • niz banyosu almak için tstanbula ka dar gitmelerini icap ettiren bu hal bir hayli gariptir. Bursalılann burunları nin dibindeki denizden istifade ede • memeleri ise büyük bir mahrumiyet • tir. Mudanyanın imanna çok gayret eden ve birkaç sene içinde kasabaya sn, yol, itfaiye, elektrik, mektep gibi birçok eser kazandıran çahşkan Be!ediye reisi Saip Beyden bu plâjı yaptıracağını da ümit ederiz. Bursada bir kamyon kazası Bursa (Hususî) Yenişehire gidea Bilecik 14 numaralı bir otomobil Haciyvat köprüsü yanmda 6 0 yaşlarmda Bekir isminde birini çiğnemiş, Bekir öl> müş, şoför Yenişehirde yakalanarak buraya getirilmiştir. Cumhuriyet Nüshası 5 Kurustur Sergînin küfat reuninde balvman zevat ve küşat resminden tonra şelâleyi ziyaret Pmarbaçı «Hususî» At neslinin ıslahı için her sene açılmakta olan at sergisi bu sene de açılmıştır. Küşat resminde Kolordu ku mandanlarunızdan Ali Hikmet Paşa, Kayseri Valisi Nazmi Bey, meb'uslarımız ve vilâyet erkânı hazır bulunmu?lardır. Senelik 1400 Kr. 2.70Ö Kr. Altıaylık 750 1450 0ç ayhk 400 80Q Bir ayhk 150 yoktur Abone j şeraiti I