17 Harlran 1934 Misafirler dün gittiler Yugoslav talebesi şerefine dün bir çay 'ziyafeti verildi, misafirler de vapurda ziyafet verdiler Camhariyet Türk centilmenliği ( Hikâyeyi bilirsiniz: Biri, çocuğuna «adam olmazsın» dermis. Çocuk büyümüs, çalışmış, bir gün «sadnazam> olmuş. Artık yüksek bir adam olduğuna inanan çocuk, babasını ayağma çağırtmış; «ey! baba, de mis, iste sadrazam okhraı; daha ne istersin?», Babası, «ben sana sad • razam olmazsın, demedim; adam olmazsın, dedim» karşlığını vermiş. Bu hikâyenin değeri, bugün de yerinde duruyor. Gerçek, adam olmak baska, rütbe, aylık, makam sahibi olmak başkadır. Ziya Gökalp, «demokrasi, bir milletin biitün fertlerini aristokrat yapmaktır.» der • dl. Buıradaki aristokrat, zadegân Iık demek değildir; zadegânlara mahsu« tavn hareket demektir. Vaktile zadegân sınıfı en yüksek edep kaidelerine göre yetiştirilirdi. Onlar, söz söylemeği bilirlerdi; gösteriş yapmaktan sakınırlardı. Va karlanm bozmaksizın alçak göniillü davranırlardi. Erkeklik dediği miz bütün meziyetler, faziletler, hemen hemen aristokratlara mah • su»tu. Tarihin şövalyeleri meşhurdur. Aristokratlar, şövalyelikten yetişirlerdi. Bilginin değeri, faziietledir. Mevki, insana seref vermez. Ziya Paşat tZerduz palan vursan ejefc, gene eşektir> Demişti. Manashrh Rifat mer • hum: tRüfbeler versin felek nakeslere, ben istemem» «Rifat kadrlm için namusu frfanım yeter* Demekle irfan ve faziletile övünmek istemisti. Harp aonra adamlan, bu mertlik vasıflarma değer vermez oldu • lar. Belki Avrupada aristokrat sı • nıfın, insanî değer itroarile, düsttiler; yeniden rüremeler, yer tuttu • lar, yiiseldiler; paralı oldular; yu • kan yerlere geçtiler; ne irsen, ne de terbiyeten alamadiklan insanlık vasTflanna gösterememelerî tabiî olabilir. Ama bizde 8yle midir? Yeryuzünun en centilmen milleti Türktür. Bunu ben değil, düşmanlannnz bi1« söylüyorlar. Türk, yerim, sözünü bilir; alçak gonüllüdür; kalp krrmaktan kaçınır; böbürlenmeği sevmez; utangaçhr; saygıhdır. Bu vasıflar, ona ezeldenberi atalann* dan kalmıştır. Bugün bîle en ücra bir köyde yaşayan Türk, bu vasıf • lan gösterir. O halde neden münevver dediklerimîzin çoğu bu vasrflardan mah» rum görünüyor? Kimi parasina, klmi hatınna, kimi mevkiine güveni . yor? Bunlar, insanlık meziyetleri değildir. Boyie olanlar, kendileri g3>îler için bile hoşa gitmez. Ben, btrşey biliyorsam, sen daha birçok şey biriyorsun. Ben, bir hâkim isem, sen bir kanun vazisin. Ben bir zabit isem, sen büyük bir kumandansın. Herkes, bilgi, rütbe, mevki itfbarîle bfrbirhvden yukandır, asağıdir. Küçüğüme âmirsem, büyüğüme tâbîim. Küçüğümü haktr görürsem. büyüğümün hakaretine uğrarım. B8yle giderse, yeryüzünde insanlık, bir takrm iribarî ve muvakkat, bayağı bir vasıftan îbaret kalir; medeniyet yalan olur. fnsanlık, bir faziletler meeımı • asıdrr. Kuw*t, iktidar, para asaği ihtiraslann vasıtam değil, intsanlı ğın yükselmesine yarayan aletler olmalıdir. Edebiyat, nasıl aşağı, hayvanî rfuygulann değil de insan ruhunun en yüksek heyecanlarmm ifadesi îse, bilgi de insan kafasmm yüksek ülküler uğrunda çalısma • lardan, didinmelerden doğmuç hakikatlerdir. Mevki, rütbe, cemiyetin işlerinden doğma derecelerdir; îçtimaî iş böliimünün doŞurduğu ts konaklandhr. Bunların değeri, in sanh&ın faziletine yaramalan nisbettedir. Gençliği sovalyece, civanmert yetîştirmek lâzımdir. Onu kendi ba • şma yetwmeğe bırakmak. bilmive rek, anlamıyarak sarıldıkları nob ranlıŞa ?ötürür. Bu?ünkü nesli, sozle düzeltmen'n imkânı ^örünmediS'i halde, vannki nesli iyi b!r terbiye ile in«anî fazilete götürmek mümkündür. Kimi adamlarda beklenmiyen bir nobranhea raslamak grüre gidiyor. Bu, öyle bayağı bir hal k1* fazilet günese goz açmis ruhlan, koyu karaniıklara uğraması kadar acı ne vardır? Türk milleti gibi centilmenliğin en yüksek vasrflannı kendinde toplamıs bir halk içind'e böyle küstah mevki delilerinî gormek yüre ğî eziyor. «Türke beylik vermişler, ilkin babasını öldurmüs» meseli Türk olmıyanların eserîdir. Asırlarca bizi yemek, birbirimize yedirmek için çafasnns unsurlar içimizde kalma dı. Artık kendi kendimizin öz Türklüğümüzü içten benimsememiz gerekth*. At üstünde gidenin yayayı küçük görmesi gibi, elhnize nasılsa geçen bir mevkîe, güvenerek, sunu bunu hor görmekten, suna buna kafa tutmaktan ne çıkar? Bizde in • •anlık meziyeti varsa, alçak gönüllü Olup Bitenler Denizin harıırf kudreti Yeni ilkmektep binaları Bir kısun binaların çatladığı ve aktığı görüldü, Maarif Müdürlüğü tahkikat icrasına ba?ladı Denizin ha rurî kuvvetin den istifade için, bir iki senedir dünya âlimleri çalısıp dur maktadırlar. Bunların ba sında Fransız fen adamlarm dan M. Jorj Klbulunuyor. Bu a uenızaem naratet zimkâr insan, farklanndan istifad yılmadan, usan « voîunu bulan M madan, denizin, Jorj Klot koynunda, kıskanarak sakla • d'ığı bir hassadan beseriyeti istifade ettirmek için tecrübelerine devam etmektedir. Cenup denizlerinin yüzünde hararet <ferecesi 25 ile 28 arasında, dipte ise 4 ile 5 arasında tehalüf eder. Fennin maksadı, işte bu bii yüik farktan faydalı bir netice elde etmektir. Bütün bu husustaki nazarî ve amelî güçlükler birer birer yenilmiş olduğundan, mütesebbislerin îsim Ierine izafeten Klot Busro namı verilen sistem dahilinde, ya • kında faaliyete geçilecek, sabih bir buz fabrikası vücude getirilecektir. Geçen gün, Paris Fen Akademisinde, M. Jorj Klot, meraklı bir kalabalık karşısında, bu fabrikaya dair pcojeksiyonlu bîr konferans ver • miftir. Sabih fabrika vazifesini şimdilik görecek olan Tünizi namındaki bir Fransız posta vapurudur. Bu vapurda, yeni vazifesile mütenasip tesisat yapılmıştır. Orta yerinde 680 metr« derinlikten su getirecek bir tulumba île bir de hazne vardır. Denizin »athmdan on metre irtifada, kuvvei muharrikeyi doğuracak olan türbin, kazanlar ve saire mevcuttur. Bunlar, günd*e bin tondan baslıyarak iki bin tona kadar buz imal edeceklerdir. Yalmz, yukanda söylediğimjz 680 metrelik boruyu bu derinliğe mdirmek fiç gün sürecektir. Bu boru, her biri altısar metre uzımluğunda ve ikişer buçuk metre kutrunda ayn ayn kısımlard'an mürekkeptir. Bu »abih fabrika, faaliyetine a • ğustocia bashyacaktır. Bunun îçin de cenubî Amerikaya Rio de Ja • neyroya gidip, açıkta demirliye cektir. miaafirlerimi* tatrafmd an vaparda verüen çay bir intıba ziyafetlnctn Mitafirlerimiz d&nkâ çayda Evvelki gün şehrimize gelmiş olan Yugoslavyalı misafirler dün de şeh rbnizin muhtelif yerlerini otomobillerle gezmişlerdir. Bu kafileye dahil bulunan Adriyab'k muhafızı cemiyeti mümessilleri tarafından dün saat 17 de Kraliçe Mariya vapurtmda tstanbul Vilâyet ve Beledi • yesfle ma'bnat erkân ve mümessilleri şerefine bir çay ziyafeh" verilmiştir. Çay zîyafetinde Vali muavini AIi Rıza, Eelediye Reîs muavini Hâmit, Cevdet Kerim Baylerle Şehir Medisi azasından Ali Rıza ve Manyasizade Feridun Beyler, Nemlizade Mithat Bey ve diğer birçok zevat bulunmuşlardır. Çay zi • yafeti çok samimî olmuş ve Yugoslav yah talebe Türk ve Yugoslav millî marslanm soylemişler, kendî millî danslan m oynamışlardır. Cevdet Kerim Beyle Yugoslav heyetine riyaset eden zevat arasında samimî ve dostane nutuklar söylenmif ve basbıballer edilmiştir. Yugoslavyalı seyyahlar dün aksam saat 19 da ayni vapurla memleketle • rine dönmüşlerdir. miltî oyunlartm oynarken süik bir heyet şerefine dün Millî Türk Talebe Birliği tarafmdan bir çay zi yafeti verilmiştir. Talebeler kafile halinde Hukuk Fakültesi kabul salonuna gelmişler, Millî Türk Talebe Birliği a • zası ve Universite talebeleri tarafmdan karşılsnmışlardır. Salonda Şehir Ban dosu Yugoslav marşım ve tstiklâl marşımızı çalnuşhr. Bundan sonra Millî Türk Talebe Birliği namına ikinci reis Cihat Bey fransızca bir nutuk soy • lerrdş, Universite çatısı altında kardeş Yugoslav arkadaşlannı kucakladıkla • rmdan dolayı Türk talebelerintn çok mes'ut blduklannı söylemiş ve bugün kurulan bu kardeşlik rabıtalannı da îma güdeceklerini bildirmiştir. Cihat Beyden sonra, kafileye riyaset eden M. Yozefoviç de kua bir nutuk söylüye • rek Türk talebesinin bu hislerine ay • n! suretle mukabele etmiş ve gosterflea hfisnS kabule teşekkör etmiştir. Bundan sonra misafirlere çay, II • monata re pastalar ikram edflmiştir. Yugosla ryalı koro heyeti tarafmdan muhtelif konserler verilmiştir. Bundan sonra talebeler Hukuk Fakultesmin imtihanlannda da hazır bulunmuslardır. feni yapılan ilkmektep blnalanndan biri tstanbul vilâyetinin son senelerrafmdan istilâ edildiği, mektep müı deki en iyi işlerinden biri ilkmek dürünün tedrisatı tatil etmek mecteplerin bina ihtiyacını karsılatnak buriyetinde kaldıgı, bazı binalarda Köylerde ve şehir dahilinde elliyi müinşa edileli çok zaman geçmediği tecaviz yeni mektep binası inşa ohalde çatlaklar husule geldiği golunmuştur. Bu suretle birçok ilkrülmüştü. mektepler için bina kirası verilmekAldığımız malumata nazaran a • ten kurtulunmuştur. hiren Maltepede yapılan ilkmek * Bu sene ilk tedrisat vergisi tahtep bmasmda da bazı sakatlıkLar silâtı azaldığından ve bir kısım yagörülmüş, keyfiyet Maarif idare < tı mekteplerinin masrafı vilâyet sine bildirilmiştir maarifine tahmil edildiğinden ye • tıtanbul Maarif Müdürü Hay • ni mektep binalarma başlamlamadar Bey bu işe lâzıtn gelen ehem • mış, ancak başlanılmış olanlann ik miyeti vererek tetkikat ve tahkikat mali için çalışılmıştır. icrasına başlamıştır. Keyfiyetten Son zamanlarda bu yeni inşaat ayni zamanda Maarif Vekâletinin etrafmda bazı dedikodular oluyorde haberdar edildiği söylenmekte du. Kadirgada inşa edilen bir mektebin yağmurlu bir günde sular tadir. 1 Boğazlar meselesi Bu, ne bolluk! Sir Con Simonun Avam Bulgaristanda kırk dört kamarasında beyanatı siyasî fırka varmış Avam Kamarasınm 21 haziran celsesinde amele fırkası meb'us larmdan Mister Davies ile muha fazakâran meb'uslarından yüzbaşi Cunningham Reid tarafından &o~ rulan suallere cevaben Hariciye Nazırı Sir Con Simon demiştir ki: < Lozan muahedenamesinin Boğazlarda askerlikten tecrit edilmiş mmtakalara ait olan bazı ahkâmının tadili imkânı bir sene evvel Cenevrede terki teslihat konferansının umumî komisyonunda Türk murahhası tarafından ileri sürülmüştü. Bu hususta tngiltere hükumeti nezdinde rureti maKsusada teseb • büs yapılmamışhr. Maamafih Tür kiye Nazırı mükâlemelerinde bu meseleye d'efaatle isarette bulunduk • larından ahi«en Cenevrede Türkiye Hariciye Vekiline bundan bahse fırsat buldum. Müşarünileyh ahvali hazırada Türkiye hükumetinin bu mesleyi takip etmeği düşünmediğini bana temin etti.» Sofya «Hususî» Yeni kabine Bulgaristanda mevcut bütün siya • sî fırkaların seddine karar vermiştf Bu karar üzerine Bulgaristanda tam 44 siyasî fırka seddedilecek • tir. Bu siyasî fırkalar şunlardırı Bir demokrat fırkası, dokuz çiftçi fırkası, yedi liberal fırkası, iki sosyal demokrat fırkası, üç radikal fırkası, iki Zgovor fırkası, üç nasyo nal sosyalist fırkası, iki amele fırkası, iki millî tesanüt fırkası, bir esnaf fırkası, bir faşist fırkası, bir em lâk sahipleri fırkası, bir narodnak fırkası, bir millî iktısat fırkası, bir harbe iştirak edenler fırkası, bir mesai fırkası, bir memurin fırkası, bir amele köylü fırkası, bir millî \a kılâp fırkası, bir hıristiyan fırkast, bir genç bulgarlar fıkasi ve bir da millî lejiyonlar fırkası. Bulgaris • tanda akhna es«n fırka yaptnıştır. Hükumet fırka gazete idarehane • Ierinin mürettiplere tezminat ver • memesi için fırka gazetelerinin da* ha on beş gün serbest çıkmaların* müsaade etmiştir. Bugünkü maç Yahudi takımı bugün G. Sarayla karşılaşıyor Cuma günü Besiktas takımile karşılaşan Filistinli Yahudi takımı bugün de gene Taksim stadyomunda Galatasaray takımile karşılasacaktır. Cuma günü Besiktaşa 10 mağlup olan Filistinli futbolcular, bu mağlubiyeti sahayı yadrrğamalanna atfetmisler ve ikinci maçta mutlaka galip gelmek azminde bulun • duklannı soylemislerdir. Bu itibarla bugünkü müsabakada misafir takımın hakikî kiymetîni görmek raümkün olacaktır. Galatasaray takımınm da Beşiktaşın mağlup ettiği bir takıma yenilmemek için canla başla oynıyacağma şüphe edilmemektedir. Ga • latasaraylılar bugün ağlebi ihtimal şöyle bir kadro ile çıkacaklardırt Avni Lutfi, Tevfik tbrahhn, Nihat, Süavi Danyal, Salâhattin, Rasih, Kadri, Necdet. Bugünkü müsabakaya da saat 5,30 da başlanacak ve oyunu Ka sımpasa kulübünden Ahmet Bey îdare edecektir. Misafir futbolcular çok seri ve atılgan oynıyan bir takım olduğuna göre Galatasarayra da galip gelebilmek için ayni şekilde oynaması lâzımdır. Seri, tılgan ve canlı bir oyvm Galataaaraya galibiyet kazandırabilecektir. Talebe Birliginin verdigi ziyafe1 Kraliçe Mariya vapurile gelen Zagrap Üniversitesi talebesinden altmıs ki Çocuğıınu öldüren ana (Birinei »ahifeden mabat) meselenin içyüzünü tatnamen meydana çıkarmıştır. Vak'ada alâkadar olan katil kadınm dostu mavnacı tnebolulu Mehmet te yakalanmış, kendisile mu•aeehe edilmistir. lkisi de suçlarım itiraf etmlşlerdlr. Kadmın isminin, iddia ettiği gibi Fatma değil, Ayşe olduğu, aile • sile yapılan karşılaştırmala>~Ia anlafilmıştır. Hakikati gizlemek için çok çalıştıktan sonra bütiin gayretleri nin bosa gittiğini gören bu kadın dün bir muharririmize cinayetîni toyle anlatmışhr: «tkî sene evvel memleketim olan tneboluda Hasim isminde bir gençle imam nikâhı kıydırarak evlenmiş tik. Geçinmek için fstanbula geldik. Kocara sucuiuk yapıyor ve bana bakıyordu. Fakat altı ay evvel: «Artık fcâfi para kazanamıyorum!» diyerek beni ihmale başladığından bir ya findaki çocuğumu alarak kendisinden ayrıldım ve Galatada Çesme • meydanında babamm evîne gittim. Zaten aramızda resmî bir îzdivsç yoktu. Bhbirimizi hiç aramadık. Son zamanlaırda yeniden kısmetim cıkiı. Mavnacı Mehmet benimle evlenmek istedi. Fakat Ahmet ismindekî coenğum bu ise ençel oluyor du. Mehmet Efendi beni çok sevdijrini ileri sürüyor, fakat çocuk bu lundtıkça birlikte yaşamağa imkân elmadıgmı ve^ıeni çocuğumu ortadan kaldirmağa te&vik edivordu. Zaten cocuk hastahklı zayıf bir<<eydi. Kendisinden hayir yoktu. Nihayet nasıl olsa öleceğini düşünerek Mehmedm teklifini kabul ettim. Aska ümitsiz vaziyette bulunan çocuğumu fedft «tmeg« r t n oldum. Hastaiıgi dolayısile bakmaktan usandığım için hiç acımıyord'um. Perşembe günü Mehmet bana sekiz buçuk kurus vapur parası vererek: cÇocuğu Kadıköy vapurunun tenha bir taraf mda denize at, sonra Kadıköyünde akrabamdan Bedriye Hammm evine git, geceyi orada geçir! Yarın gelir, seni alınm. Kacar evlenîriz!» dedi. Çocuğumun ayaklanna komsndan tedarik ettiğim patikleri giydirerek, gezmeğe götüreceğim bahanesile Galatadan aynldrm. Kad^köyüne giderken çocuğu vapurdan denize attim. Fakat patikleri muhafaza ettim. Cünkü sahibine iade edecek tim. Fakat buna vakit kalmadan yakalandım. Cinayeti yauarken hiç heyecan duymadım!. Hâlâ da duymuyorum!.. Sabikam voktur. Zaten daha on sekiz yaşmdayım.» Cinayete kurban giden çocuğnn cesedi akınh ile sürüklenerek kay bolduçundan bulunamamuhr. Dün geceyi nezaret altında geçiren katil Avse ve suç ortağı Mehmet bu gün Üsküdar Adliyesine teslim edîleceklerdir» Ayşe, bir takım gayritabiî haller göstermesi ve mütenakif ifadeler V( mesi nazari dikkati celbederek za bıta tab'bi taıafından muavene edilmis, fakat cinnet eseri görülmedi ğinden Tıbbı Adliye sevkolunma • mıştn\ Kuş satan esnafın kazancı Kazanç kanununda zikredilme • tniş olan esnafın tâbi olacaklan vergiler hakkında kıyaslar yapmağa devam eden tstanbul Ticaret Odası medisi, kuşçular hakkında da bir karar verecektir. Ticaret Odasına bu münasebetle gelen tezkerede Yenicami avlusunda kanarya ve sair kuşları satan kimselerden hangi esnafa kiyasen vergi almması icap ettiği sorulmuştur. TEŞEKKÜR . Orman mühendisi sevgili Nuret * tinimizin aramızdan üfulü dolayısile gerek tahriren, gerek şifahen ta • ziyette bulunan ve son hiztnetine bizzat iştirak eden dostlanmrza teşekkür ederiz. > Aailesi namına kardesleri yüzbaşt Bahattm thsan Doktorı Ali thsan (12) Dün sehrimize biraz yağmur yagdı Egirdirde elektrik fabrikası yapılacak Eğirdir belediyesi, kasabada elektrik tesisatı yapmağa karar ver • diğini bildiren tezkeresinde kendisine bu ise ehil, dürüst ve namuslu bir müessese tavsiye etmesini Ti caret Odasmdan rica etmiştir. olmalıyız. Nobranlıktan, küstah Iıktan kaçınmalıyız. Bana bu yazıyı yazdıran şey, gördüğüm, okuduğum, işittiğim bazı terbîyesizlik hâdiseleridir. <Turk isen Turke yarar $ıvede tahrire çalış» Diyen şair gîbi ben de «Türk isen Türke yarar fazlile yükselmeğe bak» derim. KÂZIM NAMİ Mers:n (imanının bir aylık ithalâtı Mayıs ayı zarfmda Mersrn limamndan 164 bin küsur liralık ihra cat yapılmıştır. Buna mukabil ithalât 311 bin lirayı bultnuştur. Ithalâtin, ihracatın hemen hemen iki misli olması, mayıs ayı zarfmda fazla miktarda kahve, çay ve şeker çıkarılmasındandır. i. un sabah sehrimize biraz yağmur yağmıştır. Aylardanberi yağmur yüzii görmiyen tstanbul, biraz serinlemiş, sokakların tozu ya • tısmıştır. Dün yağan yağmurun miktarı 9 milimetredir. Yağmurla kanşık az mikiarda dolu da düşmüştür. Yukarıki resim dünkü havayı gös termektedir.