iKânunuevvel "Cumhuriyet' SON TELGRAFLAQ Tayyareci Kost Havalar açılınca Eskisehre gidecek Rayıştagı yakan genç Van der Lube ismindeki Kolandalı idama mahkunı oldu, ötekiler beraet ettiler nnin esbabı mucibesini zikrederken reis evvelâ mahkeme heyetînin istiklâli efkânnı şüpheli gösteren bazı kastî neşriyatm müfteriyane isnadatmı reddet mistir. Reis Van der Lubbenin cürüm or taklarile müşevviklerinin hep komü nist zümresine mensup bulunduklannı ve yangının, dahilî ihtilâl çıkarmak üzere komünistler tarafından mürettep f bulunduğunun ispa edildiğini söyle mistir. Cürmümeşhut halinde yakalanmış olan Van der Lubbe, Rayiştagın içtima salonuna varmadan önce geçtiği yollar hakkında doğru söyliyorsa da, bu salonun nasıl ateşlendiğini hikâye ederken yalan söylemektedir. Yangının mürettep olduğu ve Van der Lubbe ile daha başka kimseler tarafmdan istekli bir elbirliğile ateşlendiği sabit olmuştur. Mahkeme nasıl geçti? Diğer maznunlara gelince, reisİn iLaypzig 23 (A.A.) Bu sabah safadesine göre suhudun şehadetinden at dokuzu yedi geçerek dördüncü cedoğrudan doğruya bir mücrimiyet neza dairesi reisi Von der Liibenin idaticesi çıkanlamamıstır. Dimitrofun, yanmı ile Torglerin ve üç Bulgar tnaz gm günü Beriinde bulunmaması, o • nunun beraetlerini mutazamrrun ka • nım cürüm ortaklıçı veya müşevvik ran alenen tefhim ettiği esnada Im liğî ihtimalini ortadan kald<ramaz. Bu paratorluk mahkemesinin büyük içti • ortaklığa dair kat'î bir delil de çeti ma salonunda mutlak bir sükun hüküm rilmiş değfldir. Ancak bazı şüoheyi sürüyordu. mucip anasır da mevcudiyet'ni muhafaVan der Lubbe mahkumiyetin ha • za etmektedir. Ve bu keyfivet. Popof sü ettiği tesiri kat'iyyen ihsas etme ile Panef hakkında da avnHîr. Torglermiş ve bütün celse müddetince hiçbir le Rulfirarlarm mü«*reketi kSfi derecede harekette bulunmamıştır. Merkum kasabit otamamnsa da mes'ullerin hangi rar okunurken heyeti hâkimeye, hatta zümre iceminde aranmak lâzım ge'eceşöyle bir bakış dahi atfetmemiştir. ği milumdur. Ağır ve hüzünlü duran Torgler, yaRayiştag yangini, ancak komü kın ve şüpheli bir istikbale rağmen bir nistlere isnadı mi'mkün bir siyasî ferahlık hissi ifade ediyor ve komünist fnldir. Van der Lubbe ise konurnist fırkasının siyajîtine müteallik fıkra • liğin prensiolerîni tanımıs ve ePal lar okunurken Dimitrofla beraber notve harekâtını o orensiplere göre lar alıyordu. sevk ve îdare etmi^tir. Dinliyenler karartn okunmasını hiçVan der Lubbevi mahkum eden kabir aksülâmel göstermiyerek dikkatle rarın istînafın» ve temyizine imkân takip etmişlerdir. kalmadısn cihetle, bu karar kat'idir. Haftalardanberi boş duran hüku Ancak reis'cumhurun af hakkrnı met erkânına mahsus yerler dolu idi; kullanmak istevio istemediği anla fakat propaçanda nazınnın mümsssi • sı'ıncıya kadar hükmü idam tehir li ge'memişti. edilebilir. Dinleyicilere mahsus sıralarda, Di mitrofun annesile kızkardesleri ve MaSofyada bir tevkif dam Torgler sevincten ağlıyorlardı. Sofya 23 (A.A.) Rayistae Saat 10 da reis kararın kıraatmi bîyansrını davasında maznun sıfatile tiımis, celseyi tatil etmiştir. Mahkeme dahil üc Buîgarı ınüdafaa edin evheyeti Dimitrofun söz taJebine muvavelki gün Sofyaya avdet eylemi* fa'rat etn"»ksizin çekilmistrr. tinlı<n>n Bulçar avulcat «Yecnef» dün Sofya zabıtası tarafından tevHalk derhal haoisaneye iade edi kif olunmuihır. len maznunlan son bir defa d?ha srörPolis müdürlüeii bu tevkife sebep mek iç>n kondorlara hü'um etmiştir. olarak Yecnefîn Bulgar huduriunu Mahkemenin karan Laypzig 23 (A.A.) Rayiştağ yan pasaportsuı geçtiğini söylemekte • dir. £incılan hakkındaki muhakeme karaLeipzig 23 (A.A.) Van der Lub> be idama mahkum edilmiştir. öteki ler beraet etmişlerdir. Leipzig 23 (A.A.) Yağmur ve sise rağmen saat sekizden itibaren Rayiştag kundakçılan maznunlan muhakemesi son celsesinde bulunmak üzere mabkeme etrafında büyük bir kalabalık vardı. Bugiin polis tedbirleri hususî bir şiddetle alınmıstı. Ve mahkeme salonunda bıle halk ile mahkeme heyetinc nv»hsus yer arasında 12 kişilik bir polis Kordonu yapılmıs böylece muhtemel bir tezahüre mâni olmak için tedbir alın mıstır. Ilk celsede olduğu gibi bı'rkaç fo toğrafçı ile sinema operatörleri bu meshur davanm soımncu safhasıru resim ve plâk üzerine almak üzere salonda bulunuyordu. IHEM "GaziMustafaKemal ile,, M Heryonun Tiirkiye intıbaları 3 N ALIN A MIHINA Olmaya devlet cihanda «0nun içîn döğüşmüş, onun için ıstırap çekmiş, istiklâl gibi... onunla kaynaşmış olan milletine varlığını veren ısuda yansı türkçe, yansî arapça olarak çıkan Muha • adamm karşısmda bulunulduğu hissediliyor» denet gazetesmden size üç I Kararname Ali Tasdika iktiran etti İktısadî program Ankara 23 (Telefonla) He yeti Vekile buffün de Başvekil Pasanın riyasetinde toplanmış, ondan bire kadar süren içtimada iktısadî programm müzakeresine devam e« d'ilmiştir. 934 bütçesi Ankara 22 (Telefonla) Hükumet sekiz aylık tahsilât neticelerini subatın onuna kadar almış oIaca?ından subatın ikînci hafta sında bütçe hazırlıkları nihayet bulacak. bütçe Meciise takdim olunacaktır. Rumen Hariciye nazırının Panse daveti Sofya 23 (Hususî) Halen Sen Moriste bulunan Rumen Hariciye Nazın M. Titulesko, Fran»iz hükumeti tarafından Parise davet olun muştur. M. Titulesko daveti kabul etmiş olup birkaç gün sonra Parise gidecektur. Bilâhare Fransız Hariciye Nazın M. Pol Bonkur da M. Titu • Ieskoya iadei ziyaret için Bükreşe gelecektir. M. Heryova fahrî hemserilik Paris 23 (A.A.) Yugoslavya sefiri M. Spalaikovitch, sabahleyin M. Heriyoya Subotiza ve Velikî beşrek şehirlerinin fahrî hemşerilik diplomalarını vermiştir. Berlinde bir oyuncak fabrikasında infilflk Berlin 23 (A.A.) Cobourg civarında bir oyuncak fabrikasında müthiş bir infilâk olmuştur. Fabrika ile bitişiğindeki ev par çalanmıştır. Sekiz kişi ağır surette yaralanmıştır. Patlama o kadar şiddetli olmuş tur ki fabrika önünde sokakta geçenler karşı kaldınma fırlamış • lardır. lavanada gene hadiseler oluyor Havana 23 (A.A.) Ticaret mümessilleri cemiyeti binasma bir bomba koyan mechul bir genç bombanın patlaması üzerine ölmüştür. Damlar üzerine saklanmış bazı kimseler ile polis arasmda şiddetli bir musademe olmuştur. Gazi söz söyletneyi biliyor; dinlemeyi biliyor; kendine sual sorul masından hoslanıyor. Kararlarının arap muhrtlerind' ne gibi tesirler yapmıs olduğunu öğrenmek istiyo rum. «Ehemmiyetli hicbir şey^> cevabını veriyor. Halifelik kaldınlırken bunun muhtemel neticelerinin hatırlatılması tesiri altında kat'iyyen kalmıyor. İslâm t'.emi ayaklanacak. <Görürüz!?> Hicbir şey görülmüyor. Malum darbımesele rağmen e!bisenin, hiç olmazsa yan yanya bizzat insan olduğunu düsünüyor. ! n giliz Dapaslarının hususî hiçbir siyasî nüfuzları bulunmadığına, cünkü onlarin kıyafet itibarile milletin heyeti umumiyesinden farkl» olmadı "f«yyarecî Kostun dün alınan ğına Gazi dikkat etmişti. Fesin kalbir resmi dırılmasını bir remz olarak istedi. Pece meselesinde isi kadın zarafe Evvelki gün şehrimize gelen matine bıraktı; onun kaldırılmasını ruf Fransız tayyarecisi M. Kost dün zorla kabul ettirmiverek kendi ke«nbazı hususî ziyaretlerde bulunmuş ve Tayyare cemiyeti tstanbul şu dine düsmesinî bekledi. İsini bilen besi müdürü Hasan Fehmi Bey ken bir ıslahatçı cinsiyet pisikolo jisind«n istifade etmek gerektir. disini ziyaret etmiştir. Malumatfürustuk kat'iyyen yok. M. Kost dün kendisile göVüşen bir Bu sükunet bulmus mücadelecide muharririmize demistir ki: bir centilmenin dürüst, muvazeneli, '< F.skişehre gideceğim. Fakat fakat soğuk olmıyar. hali var. Madne zaman gideceğim henüz malum dî bakrmdan yenibastan kuruluşa değildir. Esasen bu havada seyahat etmeğe imkân yoktur. Havalar açıl na»ıl itina etti ise bütün bir irfan ıslahabnı da öylece istedi. Maarifin dıktan sonra Fskişehre ve dönüşte her türlü tnkisafına ilk engel olan de Bükreş, Belgtrat, Milâno yolile alfabeye elini uzatti. Dîlin temiz memleketime avdet edeceğim.» lenmesini mütehassıslara tevdi etti; bazı Türk kelimelerinrn aslmda, Fransız lehçesinde rastlanılan kökler bulmakta oldu&unu iddia etmektedir. Vaktile bizden bazı kimselerin halk dili ile yazılmış incil için mücadele etmis olduklan gibi, o da türkçe bir Kuran istemistir. Tetebbü onda ihtiras nalindedir. «Memleketimizin doğru tnrîhi hicbir zaman yaznlmamıştır. Sultanların sırasile tertip edilmiş bulunan [vakayina tneler]imiz ancak cnları övmek icin Ankara 23 (Telefonla) 14859 yanlmıstır.» diyor. Çok acele kalenumaralı kararnameye bağlı liste me alınmıs olduğunu sövlediği dört lerde yapılacak tebdilât ve tktısat cildin mekteplere dağıtılmasmı emVekâletinin müsaadesile kontenjan retmiştir. Doğruluktan ba«ka kai harici ithal edilecek eşya hakkında deye tryulmıyarak eser tekrar ele hazırlanan kararname Yüksek tasalının takip olunacaktır. Gazi buradika iktiran etmiştir. da, Türk milletînin mensei hakkm14859 sayılı kararnameye bağlı daki sevtrili mevzırunun münakaşalis'elerde şu ilâveler yapılmıştır: smn girisiyor. Tarifenin 276 pozisyonuna yalnız Bütün vazîfesini, bu vazifenin birSirako dahildir. tkinci üc ay içinde tek safhasını un^Ttmaksızın, tamam450 kilo verilmiştir. Tarifenin 213 lamak arzusu farkediliyor. Onun B pozisyonunda ikinci üç ay için içîn dövüsmüs, onun için ı«tırap cek2<"*0 bin kilo, 474 pozisyonunda yalmiş, onunla kaynasmış olan milletinız bilârdo teberirleri (dahildir.) ne, cismen ve ruhan. varlığını veren ikinci üc ay için 150 kilo verilmis • adamm karşısmda bulunduğv his tir. Bu devreye mahsus M listesinsolunuyor. Beynelmilel siyaset hakde tarifenin C 324 pozisyonu için Fenlândiya hülcumetine 28 bin kilo kında inceden înceye malumat alıve tarifenin B 328 pozisyonu için 20 yor Fransa ile îyi münasebetlerin bin küo kontenjan konmustur. tekrar tesisini temenni ediyor: bu tnevzuda, söylediklerî sade, muba14859 sayılı kararameye bağlı lâğadan azadedir ve ben bunları sakontenjan listesinde şu tashihat yapılmıştır: Kontenjan umumî liste • mîmî samrım. Avrttpamn gerî kai an s'nde yazılmış 1 B 421 pozisyonu 1 kısmı ile teşriki mesai arzusundadır C 421 olarak tashih edilmiştir. A ve bundan mesru birsey de yoktur. listesinde B 234 pozisyonu D yapılÂdetimize sadık kalarak. küçük mıştır. milletlere arzuîatnTn zorla kabul ettiren [sevkedic! devletler] nazari Aşağıda yazılı müesseseler tara yesinden vazgeçeeeğimizi ümit et fından hariçten getirilecek eşya îktısat Vekâletinin emrile kontenjan mektedir. Fransamn Cumhuriyetçi harici ithal edilecektir. milletinin. memleketlerin sulh icinde müsavil'ğîni istemekte olduğu Mühendis Kadri ve Sait Beylerin hakkında teminal veriyorum. Beşiktaş kurşunkalemi fabrikası için getirtecek^ri makineler, BakırBirdenbire barm sual soruldu: kriy insaat malzemesi, Turhal şeker <s.Cumhuriyetçi, demokrat rejimle fabrikası alât ve edevatı, Sıvas Erbu rejime karşı vukubulan hücum kek lisesi pavyonu için Iâboratuvar ve tuvalet eşyası, Vakit ve Akşam lar îcin ne düşünüyorsunuz?» gazetelerinin Linotip makineleri, Cevap veriyorum: «Cumhuriyet • İzmir Kasaba demiryollan için ler, içînde. ferdin şahsiyetinin ser Fransadan getirilecek alât ve ede vat, Ankara Hukuk tnektebi tara • bestçe inkişaf edebileceği yegâne reiimdir.* fından getirilecek rozetler, Macaristan hükumeti tarafından hükumeti Sonra ona: <Milletinizin toprağimize verilen nitrat ve amonyak. nı kurtardığınız îçin sîzi övüyorlar. Foto Süreyya M. Heryonun İstanbalda çekilmiş bir resmi Cumhuriyeti vermekle onu iki defa kurtardınız.» Boğazicine aksam karanlığı ço • küyor. Gölgeler Kabataş çeşmesi ile büyük mezarlığın servilerî etrafına yayılıyor. Biraz sonra, bu gölgeler, en süflî, faka* korku içindeki etbaının arasında Abdülnamidin kendini hapsettiği Y'ıldız bahçelerini de kaplıyacak. Eski Saray pibi, Yıldız da eski hile ve kıtaller Türkiyesini akla getiriyor. Paul Cambon, mabeyinde, sefirler dairesinde, huzura kabul edilislerini bize anlattığı zamanlar ne eğlenceli idi! Sultanı uysallaştırmak icin ona en cok hoslandığı yemini, polis romanlarmı taşırmıs. Abdülhamit dürbünlerîle denİ7İ. Beyoğlu ve ts tanbul evlerini ve, Boeazın ötesinde, amca oğullannın kö'klerîni taras sut edermis. Osmanlı meşrutiyetinin baba«ı olan Mîthat Paşanm muhakemesi M?>^a köskiinde cereyan etmistî. Mithphn întikami almmıstır. Ben, liberal devlet adamını, bir vatan perverî, bir Cumhuriyetçiyi demin havadisi hulâsa ediyorum: Imtiyazh dilenciler Dilenciliğin yasak edilmesi üzerine dilencileri toplamakta olan polis, ecnebi imtiyazını haiz olan dilencilere el sürememekte • dir. • Millet hazineleri nasıl soyuluyor? Bütün 1932 senesinde Mısrr gümrük lerinden geçen müskirat, iki büyük otelin sarfîyattna ancak yetisecek kadardır. Memleketin kullandığı bütün iç • kiyi kaçakcılar temin eder. Gün geç mez ki gizli bir içki imalâthanesî vakalanmasm, fakat ertesi gün, mutlaka, yeni bir fabrika daha kacak içki yap« mağa baslar, her memlekette yakalanan kaçakrılar hapse atılır; fakat Mf sırda ecnebi imtivazı, yani kaoitülâs yonlar vard». Sucla kaçakcılar, mensup oldukları konsoloshaneye verilir, bunların birçoklan kollannı salhvarak Mısırda gezerler. Ha'buld bu içki kaçakcılan, yalnız hükumetin gelirmi eksiltmekle kalmıyor, fena içküerle halkm sıhhatini de zehirlivorlar. Düyunu urtumiye Mısınn düyu • nu umumivesî 60 sene evvel 102 milyon lira idi. 60 senedir Mısır borçla • rmın taksitlerini ve faizlerini munta • zaman ödedi. Fakat borç azalmadı, arttı. Düyunu umumiye, milyonlar ö« denmiş olmasına rağmen 1933 nisa , nmda ancak 89 milyon liraya inmiştu Şimdi, FranjıJarm teşebbüsü, tn^îb'z ve îtalyanların da onWa iltihakı ne • ticesinde, Mısır hükumeti aleyhine muhteüt yanl beynelmilel mahkemede bir dava açıldı Davanm esası sudur: Dayinler, borç faizlerinin altm olarak ödenmesini istiyorlar. Da« vayı kazanırlarsa Mısınn borcu 60 sene evvelkinden 20 milyon faz'asile 120 milyon liraya çıkac?k. Eğer tngiliz Krası daha düşerse borç ta o nisbette artacak. Mısır hükumeti, davadan sonra bu üç hükumetle müzakereye giristise de derdini anlatamadı ve bir itilâf hasd olmadı. Mısır yeniden 31 milyon lira» lık bir borç altma girecektir. Şehirlerine kar yerine pamuk vağaı> bahçelerinde bu* yerine muz sa'.lanan o zengin fakat zavallı Mısınn haline bakmız. Ecnebi dilencilere polis elini iüremivor. Hazmeyî soyan, halkı zehirliyen ecnebi içki kaçakçtlan (Kahîre DOIİS müdürü tngiKz Rusel Paşanm palav • ralanna rağmen uynsturucu maddeler kaçakçtlan da öyledir.) eHerinî, kol • lanm salhyarak gezîyor, sefa süra • yor, zengin oluyorlar. Mısır 60 sene durmadan borcunu ödediği halde borca eksilmiyor, bilâ kis 35 milvon daha artmak tehlikesîn* maruz bulunuyor ve artacaktır da. Çünkü muhtelit mahkemelerde davaci da, hâkim de, şahit te ecnebiler olduğuna göre, Mısır hükumeti ve milleti aleyhine açılan dava yüzde yuz Mın > rın aleyhine neticelenecektir. Bir de bizim memleketimizi düşSn • düm: Türkiye Cumhuriyetînde ecnebi dilend değil; ecnebi mflyoner büe Türk polisinin emrine itaat ediyor. Kaçak • çılar, isterlerse dünyanm en büyük dev< letinin tebaası olsunîar, hapisaneiert • mizi boylırvorlar. Düyunu umumîye, kurt kuzu hikâyesine uygrun bir bahane ile arttmbtıış değil, bilâkis mdirilmis • tir. Padişahın biri «olmaya devlet ci • handa, bir nefes smhat gibi» denuf. Bu sözü «olmava devlet cihanda, is • tiklâl gibi» şekline koyarsak vezni bozulsa bile manası, muhakkak dab» doğru ve daha kuvvetK ol«r. Yeni kontenjan I • kararnamesi Şofyada işsizlerm nömayişi Sofya 22 (Hususî) Dün sabah, toplanan 4050 kisiiîk bir kafile, is müd'rıveti binası önüne gelmis, îssiz kaldtklannı söyliyerek yard'm istemi*lerdir. Fakat is müdiriyeti kafileyî, belediye dairesine göndererek başmdan savmıstır. îssirler, belediyeve geldikleri za man, belediye reisile görü'mek iste misler, fakat reîsin persemH^ TÜnîinden maada kimse ile görüsmediği cevabmı almıslaHır. Bunun üzerine, knfile zorla belediye bînasmın bîrinci katına gircek bur'uvaları. beledive idaresinî tahkir mahiyetinde nutuklar irat et misler, bu sirada «ekmek ve kfinıür isteri?!». «bize ekmek verin!» ibareleri yazılı bir takım mukavva levhalar göstererek grürültü etmişlerdir. Nihavet nümavisçiler, be'ediye zabıtasile müstahdemini tarafından zorla *ı&arı çı !<pnlmıslardır. Etraftan yetisen polisler ie, beledive bmasmın etrafını saran halki da&ıhmstır. Nümayisciletr tevkif edilmîslerdir. Bu h^diseden sonra, artık halkın belediye dairesine gruo halinde gTrmemekarar vcilnvrtir. Bufgar Yunan miizakerderi Sofya 23 (Hususî) Atinada cereyan etmekte olan Bulgar Yunan ticarî müzakeratınm inkitaa uğramasından dolayı Bulgar mu rahhaslanndan M. Stoyanov ile D. Şişmanov dün buraya gelmişlerdîr. Müzakereler, para ve ödeşme meselesinden dolayı inkitaa uğra • mıstır. te sokan müthiş bîr sahne yaptık tan sonra, tutgun olduğu bir kadma kacmıs. Kızcağiz. doktoru sıkan bir buhrandan kurtulatnıyormus. Al fred ve Hüber Pariste firarinin pesine düsTnüsler. Biraz evvel gelen bîr telsrrafta hirfcir şeye muvaffak olamadıklarmı h^Her veriyorlarmıs. Gönevyev dedi k i : Tam bunlara bol bir varidat temin ettiğimiz sırada.. Tabiî icap eden tedbirleri alrr>"t!k ellerine hic bir sermaye vermed'k. Fakat vari dat cok büvüktü. Fî" kansmdan istedişîn» koparıvordu. Senin bize hiç birşey bırakmiyac»?'na emin olduğu zamanlar tehdîtle iktifa edivordu; fakat tam sen b'ze servetıni bırakınca aiıp ^>asını gitti. Bunu nasıl iz»b edersin? Karşımda pözleri biivümü^ ve kasları yukan kalkmıs, durdu. Sonra arkasını duvara dayıyarak elle rini i'ö Tabiî, dedim, kactısn kadın daha zengindîr... EDEBİ TEFRİKAMIZ.S7 Engerek Düğümü Ağır bir at nah sesi kalbimi teessür içinde bırakıyordu. <Yavrulanm, niçin gorünmediniz?» Bu şikâyet dudaklarımın ucuna geldi. Eğer hizmetçiler kapının aralığından buıiu duysalardı salonda bir yabancı bulunduğuna hükmederlerdi; çünkü bu, kızlarmın öldüğünü bilmiyor görünmek için elinden geleni yapan sefiJ ihtiyarın sesi ve sözleri olamazdı. Kadın, erkek, çocuk, bey, hanım, hizmetçî, herkes karşımda eleîe vermisler, bu cirkin rolü bana yükle mîşlerdi. Altmış sekiz yaşında bu cereyana karşı durmak, onlara yeni bir adam lanıtmağa kalkmak ne deli'ik! Görmeğe ahştıçımız şekli değiştiremeyir ve zavallı çocuklanm, ben de sizin hakikî benliğinizi göremiyorum. Daha genç olsaydım kıvrımlar daha gevşek ve itiyatlar daha az kökleşmiş olacaktı; fakat gençliğimde biîe bu tılsımı bozabilmiş olacağımdan şüphem var. Kendi kendime, bir kuvvet lâzım olduğunu söylüyordum. Fakat nasıl bir kuvvet? Odanm ortasında, ayakta, vurul muş gibi duruyordum. Hayatımı düşünüyor, hayatıma bakıyordum. Hayır, bir çamur akmtısına karşı durulamaz. Ben o kadar korkunç bir adamdım ki birtek dostum yoktu. Fakat, diyordum, bunun sebebi benim kendimi değistirmek hususundaki iktidarsızîığım değil miydi? Yarım aaırdanberi benim yaptığım gibi bütün insanlar maskesiz yaşa • »aydılar, belki aralanndaki farkın pek az olduğunu görerek herkes hayrete düserdi. Hakikatte kimse yürü açık hareket etmez, kimse. Pek cok insanlar büyiiklük, asalet taslarlar. İster istemez edebî tiplere göre kendilerine şekil verirler. Brribirlerine kin besliyen ve biribirleri ni hakir gören azizler bumı bilirler, çünkü bîribirlerînî görürler. Bu kadar açık, bu kadar çıplak, bu kadar içimi açmıs olmasaydım herkesin bu derece hakaretine uğramıyacaktım. O aksam. karanlık odada, esyaya carparak dolasırken dü^ündüklerim bunlardı. 1S70 tarihli Monde lllu*tre mecmualarmın sahifelerini ka rıştırırken cocukîarın kunduralan divanları kirletmişti. Evin etrafında esen rüzgâr ihlamur yapraklannı düsürüyordu. Bir odanın pencerelerin: kapamayı urıutmuşlardı. *** Ertesi gün, posla saatini azapla bekledim. Cocukîar şreciktiği zaman cndiseye düşen tza gibi yollarda dö nüo duruyordum. Aralannda kavga mı çıkmıştı? Hasta mı vardı? Sıkthyordum; bir end5«enin gevişini getiren insanlar (ibi dünyadan uzak, bağların ortasında yürüyordum. Lük çocukken tatil sonlarmda bu sabahlan çok severdi. Hüberin Paristen gönderdiği bir kelimelik haber beni tatmin ehne dî. Acele narekete tnecbur olduğu nu bildiriyordu. öğleden sonra kendimî tutama • dım ve yalnız seyahat etmemeğe mecbur tutulduğuTn halde Bordova gitmek üzere bir bilet almak icin gara gittim. Gönevyev simdi eski evimizde oturuyordu. Ona bir doktordan aynlırken sofada rastîadım. Hüber sana meseleyi haber vermedi mi? dedi. Beni cenaze günü bayıldıfım odaya götürdü. Meselenin Filiye ait oldujrunu öğrenince rahat nefes aldım. Daha fena birseyden korkmuştum; Fili, Janini Umitsiz bîr vazîye Kat'iyyen... Bir ses mualli mesi. . Hem sen Madam Velan tanırsın canım... Eskisi gibi genç t e değil... Ancak geçinebilecek kadar para kazanıyor... Nasıl îzah edersin bunu?.. diye tekrarladı. Cevabımı beklemeden söylemeğe başladı. O sırada Janin içeri girdi. Üstünde robdösambr vardı ve bana almnı uzattı. Zayıflamamıata; fakat o cazibesiz ağır yüziinde ümitsizlik, benim kınimi uyandıran ne varsa. hepsini ortadan kaldırmıştı: O yapmacıklı, sahte tavrrlı mahluk deh şetli surette sadeleşmişti. «Biliyori musunuz?» diye sordu ve bir uzuaj j koltusra oturdu. İcimde nafile yere bashrmağa lı«tı§ım bir öfke doğuyor, eski huy1 suzluo'iım gözünü açıyordu. Homur»] dandım: Biliyorsunuz ki hepfniz bu oğ» lanın peşinden koşuyordunuz. Aman baba, onu müdafa* e 1 deyim demm •aknıT