tveııuouevv«ı •iCumhuriyet '• S OH "TELGRAFLAR [Banakalırsa J Mes'ul bulunmuş! anan bir bekçi kulübesi irnis te, milletin ve devletin hu kukî ve tarihî birçok menfaatlerini taşıyan koskoca Adliye sarayı değilmiş gibi gazeteler bize mes'ulü haber verryorlar: Pabuççu Arap Etem Efendi! Pabuççu Arap Etem Efendi, yahut bekçi Mustafa, yahut mübaşir Saim ve yahırt kapıcı Ahmedin, Mehmedin, Alin'n, Velimin kiiçük bir ihmali yüzünden yanabilen Adliye sarayımn dahilî mzibatından, muha fazasindan mes'ul hiçbir idare âmiri yok muydu? Bu felâket, patlıcan kızartmasından çıkan küçük mahalle yaaıgmlanna benzemez: Devletin vakfiyeleri, bir kısrm hazinesi, mil letin hukuku yantntstır. ö y l e muhafaza tertibah alınmak lâzım gelir di ki yüz bin pabuççu Arap Etem yanyana gelse, ka*t etseler, bu hak ve menfaat hazinesi yanmıyacaktı. Yüz bin pabucçu Arap Etem, bk" bomba ile en küçük ecnebi banka sını havaya ucursalar gene e*aslı evrakın kılına dokunamarlar. Çünkü bunlar gaz sandîjhna benziyen v« demir devrinden kalma kasalard*. değil, her medenî müessesemin kul landığı <>tresorerie> lerde muhafaza edilir. «Bekçi Mustafa, 50 kurus muka bilinde nöbetini kapıcı Ahmede devretmis.» Yalnız bu cümle, Adliyenm içindeki nöbetçi teskilâtımn bozuklueunu ve garabetini ispat için kâ fidir. Havır! Pabucçtı Arap Etemden, bekçi Mustafadan, müb*«ir Saim • den, kapıcı Ahmetten, Mehtnetten, Aliden, Veliden evvel gözönünde ve dimdik duran mes'uliyetler var • dsr. Bra bunlan toptan umumî îh • male ve teknik noksanlarrmıza at • feder, çıkanz. Yoksa biç birimi», pabuççu Arap Etemin mangalil« koskoca Adliye bmasmin hacmi a rasındaki ni«beti v« farkı göremiy*cek kadar kör değiiz. PEYAMİ SAFA (X) ve (W) meselesi Londrada bir konferans Büyük devletlerin yakında Londrada mühim bir toplantılarından bahsolunmıya başladı Paris 7 (A.A.) Echo de ParU gazetesinin Londra muhabirine göre İngiliz mehafilince büyük devletler konferansının yakında ve ihtimal Londrada toplanması beklenmektedir. tiğini fakat Mületler Cemiyetinin artık manevî bir kuvvet olmaktan çıktığmı ve Almanyamn çekilmesi üzerine Milletlfr Cemiyeti çerçevesi dahilinde müzakerelere girismek imkânı olmadığım söylemiştir. Mu maileyh dörtler misakını da tenkit etmis ve Almanya ile doğrudan doğruya müzakerelerde bulunulmasmı ve bu müzakereleri otorite sah'bi millî bir hükumete Istrnat eden bir şahsiyetin idare etmesini ve keza Lehistan ve Küçük itilâf ile mevcut olan baçların sıkılaştırılmasını ilti • zam eylemîştir. M. Heryo söz alarak dörtler mi • sakı hakkında ihtiraz kayrtlarmı hatırlatmış ve doğrudan doğruya ya pılacak müzakereler hususundaki endişelerini bfldirmisth. Böyle bir müzakere Kücük itilâfı gücendire bilir. Sonra vâkıalar Alman hüku metmin rauslihane vaftlerini ekse • riyetle tekzip ehniştir. M. Heryo Cenevre müessesesinin de göz önünde bulundurulmasım terviç eylemiştir. "Imlâile telâffuzun ayrılması doğru değildir,, Dil Cemiyeti kâtibi umumisî «has isîmleri na«ıl telâffuz ediyorsak öyle yazmalıyız!» diyor Halit Ziya Beyin mütaleaları Ankara muhabtrimiz bildiriyort Dil Encümenmin yeni kâtibiumu misi Ibrahim Necmi Bey ecnebi isim lerinin imlâsı hakkmda sunlan söy • lemiftir: « Has isimler meselesi öteden beri munkaşalıdır. Bu mesele harf inkdâbı stralarmda da ortaya atılmıstu Tarih ve eoğrarya atlannı kendi imlâ • larile yazmaktaki fayda başka diller deki kîtaplarda bu atlan aramak ve kolayca bulmak imkânmı vermesm dedir. Fakat bunun için o unlâlan parantec içinde ilive ederek yazmak ta kâfidir. Lâtm harfmden baska harf kuüanan milletlerin tarih ve coğrafya atlarmı kendi imlâlarile yazmamak tabüdir. Arap a d m arapca, Rut adım rus • ça yazmadıktan sonra lâtin harfi kullanan milletlere avantaj vermeğe lü • ram yoktur. cBadca milletler böyle yapıyor» düşüneesile bu filcre meyle denler bile «ecnebi isimleri kendi ün • lâsfle yasalım da bizim okuyusumuz • la okuyalnns diyorlar ki bu yan ile telâffuzun aynlması demek olur. Bu nun için ötedenberi fikrim has isimleri nanl telâffm ediyorsak öyle yazmak fakat ecnebi eserlere müracaat ihtiyaa gösterebileeek yazılarda icap ettikçe an! imlâstnt da parantez içinde göstermeictir.» NALINAB MIHlNAft Çeşit! jj nhisarlar idaresi piyasaya Çeşit di(I ye her neviden sigaralan havi. bir kutu çıkardı. Buna, malum yeroeîs benzediği için Türlü de diyebiliriz. EsIdsehir şeker fabrikasmm açılma m=rasimine gidip gelirken gördüklerimi anlatan bu yazıma ben de çesk is mini veriyorum. Çünkü içinde ciddî, şaka, şikâvet hersey var. Esasen kafilemiz de çeşH idi: Meb'uslar, ChiveMİteciler, tacirler, vapurcular, bankacılar, borsacılar, fabrika cdar, sigortacılar, sporcular, şimendiferciler, gazetedler, fotoğrafçılalr vardı. Aıkaldı unutuyordum. Limancı Hamdi Bey de vardı. Hamdi Bey t kaülede kendisinin de bulunduğunu yazmamı, bilmem neden, süa sıkı bana tenbih etti. Mısır meb'uslanndan Abdullah A » lan Beyle refikası hanunefendi de he yetimize dahil bulunuyordu. Her 9â de Mısnlı fakat Türk... "" Yemekte l i y e aynldık. Evvelâ, kurular yemek yediler. Sonra da sulular mi diyeceksiniz. Havır, sonra da yaşlar... Gerçi yaşlarm bir kısmı, saatler geçtikçe, «sulu» stfahna da lâyık olurlar una bizim içimizd.e öylesi yoktu. Gazetecilere azizlik ebnek fate nuşler galiba! Bize tahsis edileo yatakl) vagomm kaloriferi iyi yanmıyor. Ha va da soğuk... Onun için lokanta va gonvndan aynlmamağı tercih ediyo ruz. Bizden evvel yemek yiyen kuru lar, yataklannda ısnunağa ve uyuma ğa çalmrken biz de eğlemyoruz. LJ mancı Hamdi Beyin sesi güzeldir, H mandaki işler duralı sesme bir yanık hk ta gebnistir. Bildiği, bilmediği bü tün sarkılan söyliyerek, vagon res toranm radyosuzluğomı telâfi ediyor. Hamdi Bey tegannide o kadar muvaffak oluyordu ki birisi dayananuyarak, Azizrm, Liman sirketmin afabetî^^en hic korkma, dedi. Lİn»M»da samandıralardan i*a#La ^ « y fcrf»»" dığı gün $en de işi muganniliğe vurur Franstz meclisinde devletler miinasebatt görüşüldü Paris 7 (A.A.) Mem'usan meclisi hariciye encümen'nde M. Fribourg mezkur encümenin Sarre meselesi hakkındaki karannı huiâsa emiştir. Bu karar şudur: Sarre hakkmda Almanya ile doğrudan doğruya hiçbir müzakerede bulunulmıyacak, reyiima 1935 t« ve Versailles muahedesi mucibince müracaat olunacak. Sarre halkı siddet harekeilerin* karsı himaye edilecek ve reyiâmlann hürriyet, mahremî • yet ve emnîyeti temin edilecektir. Bu izahattan sonra müzak<"e arılmış ve sağ cenaha mensup M. Ybarnegaray d'ğer bazı arkadaşla nnın da müzaheretile Fransamn Cenevrede müsait bir vaziyet eide et HaHt Ziya Bey Ibrahim Necmi By «ıımııuıınuilllllllllllllllinillllllüllUIIIIIIinilHlllinilimıniMiıı Tasarruf haftası Konferanslar ve geçit resmi hazırlandı Konya 6 (A.A.) Millî Iktısat ve Tasarruf şubesî, tasarruf haftasının yaklasması münasebetile u • mumî merkezden gönderilmiş re • sünli afişlerle piyes ve monoloğlan merkez ve mülhakatta icap eden yerlere tevzi ettirmiştir. Bir taraftan Halkevile teşriki mesai ederek mahalli san'atkâr ve tacirlerin yerli mallarım teşhir et • tnek üzere bir sergi açılacaktır. Vitrin müsabakasile meşgul olmak üzere bir heyet teşekkül etmiştir. Tasarruf haftasının başladı ğı ilk igün biitün esnaf cemiyetleri ve mekfceplerm iştirakile büyük bir geçit resmi yapılacaktır. tlk günii Halkevinde ve hafta içinde keza muhtelif yerlerde iktısat ve tasarruf gayeleri faakkmda konferanslar ve nutuklar verilecek ve mekteplerde ayrıca piyesler tenuil edilecektir. Mersine hediye Gazi Hazretleri imzalı resimlerini gönderdiler Mersm 7 (A.A.) Gazi Hz. Fırka ve Halkevine 10 uncu Cum huriyet Bayramınm bir hatırası olarak imzalı bir fotografilerini ar • mağan etmişlerdir. Bu fotoğrafilere çerçeve yapılması için Halkevi Güzel San'atlar şubesi tarafından bir müsabaka açumıshr. Çerçeveler ya • pıldıktan sonra büyük merasimle asılacak ve bu merasimin yapıldiğı gün Gazi günü olarak her yıl kutlulanacaktır. Halit Ziya Bey diyor ki: Diğor taraftan östat Usakuade Ha!tt Ziya Bey de dün bir muharririmJze demiştir ki: c Ecnebi ismihaslan, sannede rhn, smıflara ayırmak lânmdır. Bu n mihaslar içinde Hirkçeleçmiı olanlar •ardır. Meselâ Fransızlarm Paris di • ye yazarak Pari şeklmde okuduklan payhahtlarma biz ParU deriz. London sehrini Londra diye yazar ve oku ruz. Kezalik eshasa ait isimler de b ö y ledir. Meselâ Ermeni isimleri... Erme niler, Keğork derler. Bix Keyork diye çağınnz. Binaenaleyh bu gibi türkçelesmis ismihasların türkçe olarak muhafaza edilmesi fikrmdeyim. B»>un haricinde kalan ismihaslar Türkîye Fransa laşvekilimizin Samsun seyahatı Ankara 7 (Telefonla) Basvekil Ismet Pasanm Tasarruf haftasmdan sonra Turhala gideceği ve Sam »una kadar mdikten sonra buraya avdet edeceği söylenmektedlr. liye encümeni hayvan hırsızlığının önüne geçilmesi hususundaait ka nunun 17 nci maddesinin tadili lâyihasım ufak tadilâtla kabul et • miştir. Yeni şekle göre, hayvan çalanlara ve yataklik edenlers zabı tai mahalliyenin zabıt varakası üzerine 6 ay müddeile vilâyerieri haricine çtkanlmalarmjı mahkemece hükmolunabMecektir. Hayvan hırsızlığı hakkındaki M. Heryo Türkiye hakkanurun bir maddesi Ankara 7 (Telefonla) Dahikında konf erans verdi Parif 7 (A.A.) Eski BasvekO M. Heryo Türkiyeve yaptığı seyahat bakkmda dün bir konferans vermistir. Mumaileyh eski Türkiyenin giizelliklerini sairane bir tarzda anlattıktan sonra asri Türkiyenin tenldlâtmm geni» bir tablostma çizmk ve bilbassa Gazi Haıretlerini takdirkâr bir surette medhüsena eylemiştir. M. Heryo Türk tes • kflâtı esasiye kanununun Kberal mahi • yetini ehemmivetle kaydetmis ve ' M> tafa Kemal milletinin baş hadhnidir v« bir hâHmiyeti varsa bu, manevî bir hakim«Uir» demiştir. Mumaileyh tahakkuk ettirilen realist eserin büânco sunu yaparak bu eserin Türkiyeyi ta • rihî hatıralannı muhafaza eden buyük bir asri devlet haline getirdiğini söyle» mis ve Türk milletinin faziletlerini sena ederek bu milletin Fransaya karşı dottluk beslediğini ve bu dostluğun mukareneti intaç eylemesi lâzım geldiğini beyan ederek sozlerini bitirmiştir. için her memleketin kendi tarzı telâf fuzunu almalıdır. Bilhassa, coğrafya ya, tarihe ait isimler her memleket • te, her millette, her lisanda nasd bir imlâ ile yazıbyorsa onlan aynen yaznuık, fakat, bunlan bizim türkçede kabul ettiğimiz usulle okumak imkânı olamıyacağmdan telâffuzunu yanıba ştnda bizim kendi yazımtzla tekrarlamak lâzundır. Shakespeare ismi dünyanm her tarafında her lisanda tngilizlere mahsus olan imlâ ile yazılır. Binaenaleyh biz de bunu tağyir e • demeyiz. Bu ismi kendi nnlâsfle yaz mamız icap eder. Fakat bir Türk bu ismi doğru okuyamıyacağı için bunun ya • nıbaşına bizim yazunula tarzı telâf fuzunu isaret etmeliyiz. Size bu davayı ispat edecek bir bürhandan bahsedeyim: Bilfarz ingiliz Ansiklopedisini açı nız. Burada bütün ismihaslar kendi lerine mahsus olan imlâ ile yazılmış ve o suretle tasnif edilmiştir. Fakat Ingi • lizlerin telâffuzu ve kıraat usulü büs bSKm başka olduğu için bu ismihas lann yanıbasma tngilizler kendi yazılarmın tarzı telâffuzu Ue aynca isaret ederler. W, X ve Q harflerinm alfabemtze kabıılüne gelince: Eğer ismihaslan •sülarma muvafık bir surette yazacaksak fcabiî bu harflerle avnen yazmanuz zaruridir. Bu ismihas meselesinden kat'mazar, ben zannediyorum ki bizim alfabe • mize gerek samit olsun, gerekse «ait olsun birkaç harf daha üavesine lü • nun vardır. Fakat bu uzun bir mese le olduğu için burada mütaleatınu taf*'le Iüzum KÖrmüvorum.» SivasErzurum hattı Ankara 7 (Telefonla) Aldığimız malumata göre Sıvas • Erzurum hattında çalışmıya devam olunuyor. Halen 50 kiloraetre üzerinde ealışılmaktadrr. Sıvastan Erzuruma doğru 20 kilometre, Malatyadan Divriğe doğru 30 kilometre yapılmıştır. Gelecek yaz 150 kilometre üze rmde çalısılaeaktır. Köylöden buğdayların alınması fiatleri tuttu Konya 7 (A.A.) Ziraat Ban • kasının köylüden mübayaa ettiği buğdaylardan bir milyon 371,357 kilosu tstanbula sevkedilmiştir. Ban» kanm depolarında daha 7 milyon 775,669 kilo buğday vardir. Ziraat Bankasmm buğday alması Konya ve havalisi köylülerini çok sevindirmistir. Eğer böyle bir mübayaa olmasaydı buğday fiatleri mühim surette düşebilirdi. Bunu her zaman gözönünde bulunduran köylüler, hükumetimizin bu musip karannı daima mirnıet ve şükranla yadetmektedir. Beş senelik program Bu iktısadî programa göre memlekette yeniden kurulacak fabrikalarımızm sayısı 14 ü bulacaktır tktısat Vekâleti tarafmdan beş se nelik iktısadî bir program hazırlanmakta olduğunu yazmıştık. Icra veldlleri heveti yakında Reisi eumhur Hazretlerinin reislifi altında toplanarak bu programı müzakere e decektir. Bu müzalrerelerin birkaç gün sürmesi muhtemeldir. Tanzimi kararlastınlan bes senelik progmmla bhr nevi smaî seferberlik yapılaeakbr. Program kat'î şeklini aldıktan sonra derhal ilân edilecek ve bes senelik müddet zarfında en evvel en liizumlu gö rulen fabrtkalarm mşasma başlantnak üzere programm tahakkukuna geçüe cektir. Devlet tarafından kurulacak ve Sumer Banka bağlı olacak fabrikalann adedinin 12 olarak tesbH ediieceği tahmîn edilivor. Hususî teşebbüslerin ayni mtiddet zarfmda kurmalan karar • lasacak olan fabrikalarla buadet ( 1 4 ) ü buUcaktn*. Bunlarm baslıcalan îpiik, mensa • cat, demir, kok, kağıt, şişe, selüloz ve ladı, (sonra bir «muz silkişile) ha yır! Düsününüz bir kere... Göğsümden rahatsızdım. Garsona isaret ettitn. Rober hayret verici bir hareket yaptı: Hayrr efendhn, dedi, bırakınız: Ben size bu ikramı yapabilirim. Memnuniyetle paramı cebime koydum. Kalktık. Müzisvenler sazlannı düzeltiyorlardı. Lâmbalar sömdürül miiitü. Roberin benitnle beraber görülmek korkusu yoktu. Size refakat edeyim, dedi. Kalbimden dolayı yavas yürümesmi istedim. Tasavvurlanmizın icrası için hiç acele etmemestni beğenmiştim. Ona dedim ki bu gece öiürsem bir servet kaybedersmiz. Bir kayıt sızlık hareketi yaptı. Velhasıl, ben bu çocuğun rahatını bozmuştum. AşaŞı yukan benim boyumda idi. Günün birinde ona bir efendi hali gelecek miydi? Benim oğhım, b«nim vari sim o kadar kusurlu görünüyordu! Sözlerimize daha teklifsiz bir eda kimyevî maddeler fabrikalan olacaktır. Devlet tarafından kurulacak fabrî • kalar icin lâzım olan para bes sene miiddetle devlet birtçesine konarak muayyen tahsisatla temin olunacaktır. Bu paranın yekunu ( 2 5 ) veya ( 3 0 ) milyonu bu lacaktır. Yani 9 3 4 senesi bütçesinden itibaren 938 Kütcesine kadar «dahil» beş sene müddetle masraf bütçelerm den bes veya alh milyonluk tahsisat aynlacakhr. Sovvetlerin açtıklan kredi yekâna 16 milyonun da bu yekuna ilâvesi suretîle devletin kuracaŞı fabrikalann 41 veya 46 milyon liraya yapılabile cektir. Bu fabrîkalarm bes servlk mflddetten evvel ikmal ediimiş olmalan için millî bankaiardan kredi temmi de çok muhtemeldir. Bu takdirde be« senelik program belki üç veya dört senede ; tablfk'dc "tT>ıs bnlunacakhr. Sumer Bank tarafından kurulmakta o^an Kayseri fabrikası 9 3 4 senes< m^r tında islemeee baslrvacaktır. sebbüs olunmuftur. vermeğe çalıstım. Annesini ve ken disini terkedişimi vicdan azabile hatırladığımı temîn ettim. Hayret et miş göründü; kendilerine muntazam bir varidat temin etmis olmamı «pek güzel» buluyordu. «öyleleri vardır ki bunu da yapmazlar.» dedi. Müthiş bîr kelime ilâve ediyordu: «Hele siz ilki de değildiniz. ..> Hakikaten, annesi hakkmda müsamahasız hüküm veriyordu. Kapımın önüne gelince birdenbire dedi ki: Bir faraziye .. öyle bir iş bulabilirim ki beni sık sık borsaya gitme§e mecbur eder . Servetimin nereden geldiğini böyle izah edebili rim. Öyle şeylerden kendinizd ko ruyunuz, dedim, bütün vanmzı yoğunuzu kaybedersiniz. Da!gın bir halde kaldırıma bakıyordu: «.Varidatnnm vergisi mese lesi Ya müfertiş bir tahkikat yaparsa... (Mabadi var) Fabrika mahaüince bir iltisak hattı înşasma te • Başvekilimiz ve Vekiller nutuklar söyliyecekler Ankara 7 (Telefolna) MU1! Tasarruf haftas* 12 kânunuevvel nutkile ve Basvekil tsmet Paşanın Kötahyada soguklar Kütahya 7 (A.A.) Bir hafta evvel yağan kar henüz kalkmamıstır. Kann irtifaı 9 santimetredir. Şiddetli soguklar hüküm sürmektedir, Geceleri suhunet sıfınn altında 28 e kadar miyor. Tarlalardan pancar çıkarılaımyor. Çiftçi endisede • dir. Bulgar Kralı Belgrada gidiyor Rîrînci sahlfeden mahat ^ M. Musanof, Kralm yaveri, kâtibra mumisi, Hariciye Nezareti başkâtibi Belgrada hareket edeceklerdir. Kra! ve maiyeti Belgratta üç gün kalacak • lar, sereflerine dört fırkanm iştirak edeceği bir resmigeçit yapılacaktır. Belgrat 7 (A.A.) Bulgar Kralı ile kraliçesi yanlannda Prens Kiril olduğu halde bu ayın onunda Yugot lavya hükümdarlarmı resmen ziyaret edeceklerdir. Bulgar hükumdarlan 13 kânunuevvelde Belgrattan aynlacak • lardır. lân yok mu? Onunla evlenirsîniz, zengin burjuvalar gibi yaşarsmız. Belirsiz bir hareket yaptığına ve başmı salladığmı görünce ısrar et • tim: Hem kiminle isterseniz evle • nebilirsiniz. Etrafmızda yetişemiye • ceğiniz bir kadm varsa... Kulak kabartı ve ilk defa olarak gözlerinde taze bir alev parladığını gördüm. Dedi ki: Matmaze' Brüjerle evlenebi • lirdim. Kim bu Matmazel Brüjer? Yok canım, şaka söylüyorum; Derma tiyatrosunda bas aktris, düşününüz bir kere! Enfes bir kadıru Bana yüzünü çevirip bakmıyor bile. Varlığımdan bile haberi yok... DüçÜTîütıüz bir kere! Ben ona servetinin yirmîde birile Parisin her hangi bir tivatrosunun «baş aktrls* ini alabüeceğini temin edince: Matmazel Brüjer! diye tekrar Tren h«r istasyonda durdukea, hem durusun sarsmhsından, hem de hor • lıyanlarm musi*tî»mden uyanarak sa bahı ettik. Perdeleri acınca, bütün oen« cerelerin buz tutmus oldugımu gördiik. Bizim vaeonun suvu da bitnw.ti. Yü zümüzu bir bardak Tasdelenle yıka dıktan sonra, EskNehir istasvonima cAtıçımız zaman öyle müthis bir so ğuk'a kaTsılastık ki sormaym! Gece soğuk, 26 dereceye inmiş, yolda zavallı bir arabacı donmuş. GÖk mavi, güneş parlak ama havada ucusan buz zerrahnı elmas tozu gibi parlatmaktan başka bir faydası yok. Haydi Porsuk yahut yeni ismile Turing Klüp oteline! Otelde bizi, mektep arkadaftm Man. yasizade Raufi Bey karsıladı. Meger, bu oteli Raufi Bey işletivormuş. Bina, pek muhtesem birşey değil ama kalo riferi var, salonlan var, halılan var, beyaz eldivenli, simokinli, hatta frakli garsonlan var. Eskisehirin yeni kısmmı şöyle bir do^ laşhk. Sehirde birçok binalar yapıl ıras... Poırsuk suyu donmuş, bereket versin ld sokaklarda bile tabiatin kayi nathğı sular akryor. Hamdi Bey alay için tu doldoran Eskişehirlilere sordu: Arkadas bu stcalc suyu belediye mi ısıtıyor? ö ğ l e yemeğmi Porsuk otelinde yfyoruz. Listedeki yemek isimlerini anlamal için, fransızcadan türkçeye bir cep lugatî getirmediğimize müteessifiz. tşte aklımda kalan bir tanesi: «Volovan alâren». Bir tanesi de Beyoghı lisanile, vani tatlısu frenkçesile yazılmış: Dana roti alâjardiniyer... Dana kelimesi de olmasa listeyi o * kurken Eskisehir yerine yanhslıkla P»f rise geldiğimizi zannedeceğiz. Fabrikamn dısansmda, meırasim esnasmda gündoğuşu istikametinden ve nakıs tarafından yakıcı bir rüzgâr esiyor, güneş bile, soğuktan donmuş gibi. donuk san bir renk almts, bahyor. Soğuk sıfndan en az 20 deree^ aşağu Fabrikadan içeriye giriyoruz. Kazan larda seker usaresi kavnıyor. Burada da 4045 derece sıcak var. Arad^ki 6065 derecelik farkm acısını fabri « kadan çıkh&muz zaman anladık. Nez « le olmıyan babayiğit varsa beri gelsml Eskisehir isUsyonunun bekleme o dasınm Esfeı^ehir ovasradan farkı, içerîve kar yaçmamıs olmasmdan ibareU tfr. Anlasılan Devlet Demiryollan ida< resi, burava girender dısanda soğuğ* maruz kalıp nezle olmasmlar, diye s » Ionu ısıtmatnıs. Sikecideki asçı dükkânlanm andı • ran basık tavanh ve kasvetli büfede oturduk. Eskisehir gibi bir şehir için ba buz gibi istasyon ve o zavallı büfe, acınacak seyler, doğrusu! Raufi Beyin Lutfen »ahifeyi çevirinis Halkevrnde açılacaktır. Meclis Reisi ile vekiller de radyo ile nutuk • lar söyliyeceklerdir. Bir dolandırıcı yakalandı Marsilya 7 (A.A.) Bir milyon lir&hk ikramiye kazanan piyango bilefini taklH suretüe hakkı olma • dığı halde bu ikramiyeyi alan do • landırıcı Louis Cornebois, Marsil • yada yakalanmışhr. Mevkuf doland m a Parise gönderilecektir. Bir köylü dondtı Cankm 7 (A.A.) Şiddetli so ğuklar devam etırektedir. Kalecflrten Çankırıya yük götüren Çankrnh Ahmet oğlu Halil yolda donmuş tur. EDEBÎ TEFR1KAMIZ:4İ Engerek Düğümü Yazan: Françoi» Mauriae Hos benim ecnebi memleket • Ierinde de kasalanm var. Eğer tercih ederseniz, daha emin bulursa • nız... Panamdan aynlmak?.. Yok, artık... Anlattım ki Pariste kalabflir ve îcap edince yerini değişttrebilir. Servetin para veya tahvil halinde mi olduğunu sordu ve ilâve etti: Bana serbestçe servetinizi ba ğısladığınızı bir mektupla yazma • nızı isterdim... Başkalan tarafın dan hırsızlıkla Hhatn edildiğim takdirde... Ve bir de, vicdanen müs • terih oİTnam için. Teniden sustu, fistık aldı ve karnt jibi açgözlücesin* yemeğ« Tercüme eden: Peyami Safa başladı; sonra, birdenbire: Peki, size bunlar ne yaptılar kuzum? dedi. Kuru kuruya: Uzümü ye, bağını sorma! Cevabrnı verdim. Olgun yanaklarına biraz kan doldu. Patronunun tekdirine cevap veriyormuş gibi almgan bir gülüşle güldü ve bu nankör suraim yegâne güzelliğini teşkil eden sağlanı ve sivri dişlerini gösterdi. Artık hiçbirşey söylemeden fıstıklannı yiyordu. Pek memnun bir hali yoktu. Belli ki muhayyelesi işli yordu. Her halde onu sevindirmeğe çalıştım: bir kadın dostunuz f i