1 eşrmısani ı ^Camhariyet • = 5OIS TEL.GQAFL.AR Bana kalırsa Tahliye edilen mahkumla^r üçük bir haber: «Af kanu nundan istifade ederek bayramdan bir gün evvel hapi saneden tahliye edilen mahkumlar • dan yankesici Hasan, bayramda bos durmıyarak bir tramvayda 300 lira aşırmağa teşebbüs ederken yaka lanmıştır.» ınsanın su nanköre karsı hemen köpüreceği ve şöyle diyeceği geli yor: «Bre nabekâr! Cumhuriyet hükumeti sana acısın, belki adam olursun diye, bayram hürmetine seni kolundan tutsun, kodesten çıkanp serbest bıraksın da sen inkılâbm ayaklanna yüz sürerek, bir yiyip bin sükredeceğin yerde, git, geme elâlemi çarpmağa kalk! Tuh sana! tnsallah gene çıktığın yere girersin.» Böyle bir özleyiş pek yerinde o lur; mtekim birnci ceza mahkemesi de Hasanı yedi aya mahkum ederek, tekrar çıktıği yere sokmuştur. Fakat bu muhakeme doğru olduğu kadar şöyle düsünmek te yanlış değildir t Hapisaneden çıkan bir mahkum midesini orada birakmaz, beraber alıp çıkar. Tahliyesinden bir müddet sonra karnı acıkacaktır. Bir yiyip bin şükür etmeğe hazırdır ama ne yesin? Taksimde apartımanlan olsaydı katillik, hırsızlık, yankesi • cilik etmezdi. Tahliyeden sonra hîç kimse bu «ipten, kaziktan kurtul mus> lara, bu «eli uzun> lara, bu «hapîsane kaçkın» lanna is vermez. Onlar mesleklerine devam etmeğe kalkacaklar: Katil adam vurmak, hırsu mal çalmak, yankesici yankesmek istiyecektir. Normal insan lann arasma kapıp koyuverilen bu mütevdüere karsı elbette ban ter • tibata lâzımdır. Her birermn yanma birer bekçi koyamayız; fakat oturup kalktıklan yerler iyice tesbit edil dikten sonra polisin gözü bunlann üstünden eksik olmanvahdır. Daha evvel su vak'a «hapisane lerimizin ıslahi» meselesi üstüne dikkatknizi çekmeiidir. Dabna tasavvur halinde kalan bu ıslah i»i geciktikçe rejimm müteveddilere karsı böyle mü rüvvetlerVıden bazı fena neticeler beklemek tabiî olur. Sovyet Rusyamn «Mustafa» ismmde meshur bir filmini seyretmiştik. Orada çalısmanm ahlâk üstündekl düzeltici tesiri çok îyi görülür. Hükumet hapisaneden çıkan bütün muhtaç mahkumlan kendi nezareti altında muiıtelif islerde çalıştırarak ta mütereddüeri ıslaha muvaffak ota . bilir. Zira büün fena ihtiraslar, işsizliğin ve tembelliğin kaşmdıgı yerde büyürler ve «Mustafa» filmrne ba kıiırsa, öyle »anıyorum ki dostumuz Ruslar da mütereddfleri böyle, çahş tırmakla kurtanyorlar PEYAMİ SAFA Kral Faysalın gizli mektupları Yahudi düşmanlığı Kudüste başlıyan mücadeleler Amana da sirayet etti, Ingilizler aleyhine nümayişler yapılıyor Kudüs 2 (A.A.) Filistinin her tarafında sükun hiiküm sürmekte dir. Bununla beraber Arapların yap. tıklan umumi grev devatn erfiyor. Kudüs ile Beytüllâhim arasmdaki telefon yolları dün akşam kesil miştir. Kahirede çıkan gazetelerden ü • çiinün Filistine sokulması yasak edilmiştir. Bu kararın sebebi son günlerde Filistinde olup blten işler hak. kmdaki haberlerin bu gazeteler tarafından mubalâğalı bir surette yazılmasıdır. Aman (Maveraişeriada) 2 (A. A.) Emir Abdullahın Hayfa limanının dün açılış resmini yapmak üzere Amand'an ayrıldığı ve burada bulunmadığı bir sırada İngiiizler a. leyhinde bir takım nümayifler ol muşur. Az çok bir gerginlik hüküm sürmektedir. Bununla beraber iki In • giliz zabit nin bir taarruza uğradık. larma dair Kahirede çıkan şayia Iar doğru değildir. Fransızlar Suriyede halkı birbirine kırdırıyorlardı Fransız askerlerine ferdî bir taarruz olunca faili aramıyor, hâdiseye civar köyleri yakıp yıkıyor, mahsulât ve havvanlarını zaptediyorlardı Jeneral Guro ültimatomunda müsebbibi buhmduğum altı vak'a zikretmek. ted». Halbuki bu vak'alardan üçünün hini vukuunda ben Avrupada idim ve o vakhler hükumetimle aramdaki ımı. habereye mâni olmakta idiler. Halbuki zikredilen bu vak'alar ve daha diğer vak'alar Fransız memurlan mn idaresizliğinden tahaddüs ebnıştir. Ben müteaddit defalar Jeneral Guro nun bu hususta nazan dikkatini eelbetmişb"m. Ezcümle göndermiş olduğum iki mektubun nüshası raporuma rapte. dil miştir. Bu mektuplarm birincisi, Fransızla • ra karsı suiniyetim olmadığmı ve onlarIa beraber dostane teşriki mesaiye a made olduğumu ve yeni hükumetinin teşkflinde bu noktai nazan gözönünde bulundurduğunuı ispat eder. Hükumetimin, garp mmtakasını basan çeteleri kışkırttıgı iddian, o tarihte Suriyede bulunanlan müteacdp etse gerektir. Halbuki, mıntakamda şakavet eden hnistiyan çetelerini Fransızlann teslih ettiğfni burada zikretmek lâzımdır. Hatta Kürt gönüllülerinin arzu ettikleri maasla . çete teşküile Suriyede ve Kürt . Irak hududunda icrayi şakavete salıverilmeleri hakkmda ahali ile Farnm siyasî memurlan arasmda birçok mu. habere cereyan etmis ve mektuplar teati edibniştir. Asayisi thlâl maksadile Fraımzlarla Dürzülerin anlaşmış bu'unduklarma da, ir birçok vesikalar ve ispatlar vardır. Dürzüler Fransulardan para ahnışlar, lâkin sözlerinde durmanuslardır. BEYRUT VE ŞAMDA ASAYİŞ: Her hükume*'Ti temmme mecbur olduğu aşayişe g; a$a>i.^i ihlâl ettiğüniz iddiasnun kıyroet ve mahiyetini anla • mak içrn Fransız idaresinm merkezi olan Beyrutta ahalinin gece sokaklarda hayatlanndan emrn olmadıklarmı rik. retmek kâfidir. zülere, Lübnandaki Dürzülere taarruz için Marunilere, (Hule) deki Arüere taarruz için Çerkeslere, (Banyas) taki Nuseyrilere taarruz için lsmaililere, Lazikiyedeki müslüman köylerini yağma etmek için Nuseyrilere para verdiği sa bit olmuştur. Fransızlar bu suretle çeteleri birbi rhıe saldırdıktan sonra bunlan yola getirmekten âciz kalmışlardır. Bu suret. le sayılamıyacak derecede korkunç cL nayetler irtikâp edilmiştir. Bu cinayetler yeni Suriye tarihini lekelemis ve kararbnışhr. ŞAHSİ ClNAYETLER: Ahval buraddeye vannca bazı Frans» efradma karsı şahsî taarruzlar vukuu tabiî addedilmelidir. Böyle bir taarruz vukuunda Fransızlar faili sahsiyet hiçbir va . kit aramazl«rr<<. Bilâkis taarruzun vu . ku bulduğu yere en yakm köyleri yakar, mahsulâtmı yağma, hayvanlanm zapteder ve köylerin ahalisini aglanacak bir sefalet içinde bırakırlardı. Suriye Avrupadan uzaktır. AhaHsi sesini medeniyet âlemine nasıl işittireceğini bilmez. Bilâkis sesini medenî dünyaya işktirebiîseydi, Fransızlann irti . kâp ettikleri mezalim ve yagmekeriik Avrupada biiyiik bir fırtına ihdas eder ve ihtimal ki Fransızlan buradan uçu . rurdu. MaamaHh Avrupaya ve Amerikaya v&sıl olamıyan ba mezalim Arap dimyasmm birçok yerlerinde duyulmos ve Fransız kini gittikçe artmağa başla cmşbr. YENİ PARA: Jeneral Guro nun ikinei Rtihanu, Fransız rrangma istinat eden yeni paranm hükumetim tarafm • dan reddedilmesid'r. Burta cevap ola. rak diyebilirun kt; Jeneral Guronun Su. riyede mütedavfl parayı diğer bir para ile değiştirmeğe hakkı yoktur. Ba, kanuna muhaliftir. Jeneral Guro memleketin diktatorü olamaz. IHFM N A L I N A Medenî dünya karşısında Türkiye aç gündür, bütün medenî dünya, Türkiyeden bahsediyor; hem de takdirlo, hatta gıpta ile... Dedeniyet âleminde, kendimizden medihlerle bahsettirmek öyle bir muvaffa kiyettir, hatta öyle bir zaferdir ki bunu da ancak bütün tarihi, muvaf iakiyetler ve zaferlerle do* lu olan Gazi Mustafa Kemal Turkiyesi kazanabilmiştir. Genç nesiller, eski zamanlarda, Avrupada, bizden nasıl bahsedildiğini pek bilmezler, onlar, sairlerin, ediplerin, politikacı!arın, gazete* cilerin, papazlann her vesile ite Türkiye ve Türklük aleyhinde nasıl bağırdıklarını, nasıl zehirli seyler söylediklerini bizim gibî bütün acıhğile duymamışlardır. Cumhuriyet devrine gelinciye kadar Avrupa ve Amerikada ikide birde Türkiyeye kara bir ehli salip ayaklanması yapılır, Türk • lük vahşetle, barbarlıkla, cina * yetle, katliâmcıhkla itham edi • lir, Türklerin Avrupadan atılması, hayir, Avrupanın Türklerden temizlenmesi bir haçlı taassubile istenilirdi. Baynnların, Viktor Hügoların ateşli bir lisanla aç tılclan bu Türke ve Türklüğe hücum cığırı, 1908 inkılâbının bir kaç ayı müstesna, bütün saltanat devirlerinde devam etmişti. Mütareke senelerinde Türklüğü tahkir ve tezlüde azgın bir yansa çık»nların a&zını evvelâ, Türk süngüleri tıkadS; ondan sonra da vj.1^.rniT biîvi'k inkılâp... lillllllllll l|i|ll!l!lllllflllimimnwiH Universite emini Ankaraya gidiyor Yeni Maarif Vekili Norveç için kontenjan verildi Eskiden verilen müsaadekadroyu tetkike başladı ler de muteber sayılacak Ankara 2 (Telefonla) Yeni Maarif Vekili Hikmet Bey dün Üniversi tenm yeni kadrosile mesgul olmustur. Kadro esasen kazrrlan'lığı dhetle tetkikat kısa sürecektir. Profesö Malsla, Universite reisi Neset önwr Bey bu maksatla yakında Ankaraya gelerek Vekâletle temasa baslıyaeaklardır. ünivershe kadrolan dün akşam An. fciradan postaya veri!miştir. Bugün Ünivershe emanetine gelmis olacakhr. Kadronun önumüzdeki bafta içinde flâr> edfleceği söylenmektedir. Universite emaneti msaatm biran evvei bitirilmesi için aîâkadarlara e • mir vermistir. tnsaat biterbitmez tedrisata baslanacaktır. Ankara 2 (Telefonla) Iktısat Vekâletinden yazılan tezkerede 14859 numaralı kararnamenin 11 inci maddesile kaldınlan eski kararnameler maddelerinin hükümlerine göre ve bu maddeler tatbik edilirken verilmiş olan müsaadeler. den gümrük muameleti bitirilemi • yenlerin 14889 »ayıli kararname üzerine durdurulduğu ve eaki hü kümlere göre vaktinde verilmis mü»aadelerin infaza cihetine gidilip gidilemiyeceği hakkında tereddüt hâsıl olduğu anlaşılmış bulunma • ıma ve 14889 sayılı kararname ile kaldırılarak hükümlere müsteniden evvelce başlanmış muamelelerin ka. zanilmış haklart 14975 sayılı kararname ile tanınmişsa da bahsi ge • çen husus için bir sarahat bulun mamasina binaen işin bir karara bağlanması istenilmiş, bu is için Heyeti Vekilede görüsülerek eski hükümlere göre verilmiş olan mtt saadelerin muteber sayilmasi ka . bul olunmuştur. 14859 sayıh kararnameye zeylen Heyeti Vefdlede bir maddelik bir kararname daha kabul olunmustur. Bu kararnameye göre M listesine ilâve olarak Norveç için C 324 po. zisyonundan 3 bin kilo, B 328 po • zisyonundan 58 bin kilo kontenjan verilmiştir. Akh'sarda tötön safışı Akhisar 2 (Hususî) Kazanın muhtelif köy ve mahallerinden muhtelif kumpanyalar 85 kuruştan tütün almağa başladılar. M. L;fvinof Şerburgda Serburg 2 (A.A.) M. Lirvinof yanında Umanski Yolda» buliTvduğu halde dün akşam Şerburga gelmiştir. Burada Beremgaria vapuruna binerek Amerikaya gidecektir. M. Lrtvinof, Avrupaya ne zaman döivecesini henüz bîlmedigmi »öyle • mekle âctifa etaujtir. Bulflaristan ye Romanya Kralları Sofya 2 (A.A.) Resmî kaynakIrrda temin edildigine göre kral Bo • ria ikinci kânun arasmda Stnaiaya gi . decak. orada iki memleketin hariciye naznlan bazr olduklan halde Romanya krah Karol ile gorfişecektîr. ismet Paşanın teşekkörfl Ankara 2 (A. A.) Başvekil tsmet Paşa hazretleri Cumhuriyetin onuncu yıldönümü münasebetüe Rtemleketin her tarafmdan muhteKf makamat, müesse. sat ve bir çok zevattan aldıklan ebrik telğraflanna ayn ayn cevap vermek imkâmızlığı khşıstnda ntukabeleten tebrik ve teşekkürlerinm iblâğma Anadohı Ajansnu tevsft buyurmuşlardır. Alman Harbiye Nazırının bir makalesi Berîîn 2 (A.A.) Volf ajaım biL diriyor: MiDf müdafaa nazın ceneral Fon Blomberg dün «Boersen Zeitung» gazetesme gonderdiği bir yazıda divor ki: «Biz Alman askerleri pckâlâ biii • yoruz ki ge'eeek zarnanlarda patlak verecek bir harp bîr mîlle+'er savasi olacakbr. Iste bunun icândir ki biz de Başvekil M. Hitler gibi sulh istiyoruz. Bu suBı isteği bixe silâh venimesini is. mek hakkmı vermektedir. Hiçbîr hükumet rebi sulhu silâhsız olarak müdafaa edemez. Herhangi bir hökumet reisi ya bir kumandan vatanmı mü • dafaa icin sflâha muhtaçta*. Şehir Mecüsinden istita eden azalar Şehir meclisi azahğuıdan isdfa eden Haa Âdil Beyle Yusuf Ziya Beyin yerlerine yedek azalardan en fazk rey sahibi olanlar meclise iltihak edecektir. Rîyaset divanmca intihap mazbatalan tetkik olunmaktadır. Fazla rey sahibi yedek azalar tesbit edildikten sonra kendilerine tebligat yapıla • cakbr. Bundan baska azadan Tevfik Salhn Paşa da Tıp fakültesi reisi olduğu için mumaOeyhin de istifa etmesi icap et • mektedir. Tevfîk Salhn Pasa mectism ı'Bc ictimaına gelmemis ohnakla bera • ber henüz istifa da etmemistir. Rus filosunun Napoliyi ziyareti münasebetile Londra 2 (A.A.) Sovyetler birHği fHosundan bir kısmmın Napoliye geuhesi dolayuüe bntakun mütalealar yürüten Moming Post gazetesi bilhasaa diyor ki: «Sovyetler birliğı filosunun diğer bir ktsmı da tstanbula gitti. Türkiye, ttaL ya ve Rusya arasmdaki dostluk ve bn devletler 3e Yunanistan arasmda bn sule gelen anlaşma Akdenizm sark havzasmda sulh halini kuvvetlendir • miştir.» Röyter ajansı da bu devletler ara . smdaki Hilâfın Akdenizm sark k?« mında sulh ve istikrar lehinde çok kuvvetli bir zumre teskfl ettigiıu ehemmîyetle kaydeylemektedir. Badırmada giydirilen çocuklar ..•Bandnma (Hususî) Cumhuriyetin onuncu yıldömjmü bayramında belediyemiz tarafmdan kimsesiz ve faku çocuklara elbise, şapka, ayak. kabı, gömlek dağıbîmu ve HaBc Fırkası salonunda bayram gecesi 15 çocuğa sünnet yaptmlmıştjr. o kadar ki bir gün bu itirafı elli ses.e sonra yaptyoıum, ki sen bu sanrlan okurken artık bana karşı muzaffer ol. mak zevkmi tadamıyacaksm bir gün, Lis vadisi önünde arabadan mmistik. Sular akıyordu; ben parmaklanmm • • rasmda bir ot eziyordum; dağlarm e • teklerinde gece birikiyordu, fakat, tepelerde »sık parçalan kalmıştı... Birdenbire ben keskm, adeta uzvî bir su . rette hissettim ki barka bir dünya, ancak gölgesini tanıdığımız baska bîr şenivet âlemi var. Bu bir an sürdü ve kederli hayatım esnss'tıda nsdir zamanlarda tekprrSr etti. Fakat bu duygunun garabeti bile gözîerimde kıymetini artınyordu. Bunun içindir ki sonralan bizi hırpa'ıvan uzun dinî münakasalanmızda bu ha • tvayı uzaklajhrmeğa. mecbur olmoş tum... Sana hunu itiraf etmek mec • buriyetinde idim. Fakat henüz bu mevzuun Sstönde durmak zamant degil. Nişan merasim:mizi hatırlatmak faydasız. Bir akşam bu iş bitti; ve ben is • Tayyareci Lindberg Les Mureaux 2 (A.A.) Lind • berg ile kansı Amsterdama gitmek iizere bugün saat 12,20 geçe hava lanımşlardır. Fakat Gazi Mustafa Kemal Türkiyesinin on sene içinde yaptığı büyük ve harikah işler, yalnız Türklüğe dil uzatanları susBundan baska yeni parayı bökâmeBeyrutta Fransız Cezair askerleri yol turmakla kalmadı; o menfi ceretim değil, millet ve ahali kabul etme . kesiyorlar ve yolculan soyuyorlardı. miştir. yana müspet bir istikamet te verHalbuki Şamda böyle birsey olmaFRANSIZ TARAFTARLAR1 VE di. Bugün artık Türkiyenin aleymıştır. Müslümanlana hıristryanlar yanALEYHTARLARÎ: Jeneral Guro yana ve korkusuz yasıyorlardı. Hiçbîr hinde bulunmak, Türkiyeyi tenkil ültimatomunda Fransa taraftarlarma vakk hıristiyanlar müslümanlann ken. ve tahkir etmek modası geçmiş, fena muamele ettiğimi, diğer taraftan dilermi tebdit ettScIerini söylememişlerFransa aleyhtarlanm himaye ettiğimi onun yerine Türkiyenin lehinde dir. Ba hususta hiçbir sik&yet vuku bulzikrediyor. bulunmak, Türkiyeyi medih ve mamuhr. Maahaza Fraasızlarla hıri». Cevabım: Fena muameleye maruz kıL taziz etmek moda olmuştur. Onuı tiyan din reisleri hiçbir vakit bize tvdığımı fleri sürdükleri Fransız taraftarzak kurmaktan geri kabnamışlardır. lan, asayişi ihlâl eden din ve mezhep his içindir ki Cumhuriyetin o Burada gayet ehemmiyetle zikredflnuncu yıldonümü münasebetile siyatmı kucaklıyan muzır adamlardır. mesi icap eden nokta şudur: Frannz Bunlar para mukabuınde hareket et bütün medenivet âleminde devordulan Şama doğru yüriidüğu, ve Ş»mişlerdir. letimizden, milletimizden, Reisimm en tehlikeh' bulunduğu, ve hukume. Halbuki Jeneral Guronun, Fransu amizr^en en büyük takdirlerle bah tin asayiti temin etmekten aciz kaldı . leyhtarhun veya düşmanlan isrruni ver. sediliyor. Fakat, dünya efkân uğı bir zamanda bile hıristiyanlar düçan diği adamlar, vatanmı seven, Fransu mumivesini kazanmak kolav bir taarruz olmamış, hatta gördükleri bunaistilâsma karsı duran adamlardır. Bun. i* »*»~iMî. Sultan Hâmit, bazı yeden dohyı buna tesekkür etmişlerlara «Fransu düşmanı» diye fena muaAvrupa gazetelerine verdiği pa dir. mele etmekliğim pek gülünç olacaktı. ralarla firerçi, kendi lehinde bir Halbuki Fransızlann hattı hareketi Bu zevat müstaldl Arap hükumetikaç silik ve sönük makale yaz din ve mezhep hisayatmı tahrik ebneknin himayesi akında yaşamak istiyorlar. ti. Din hissiyaı maalesef bizde pek ça. dırırdı ama. dünya efkârı umumidı. Esasen bunlar, garp mmtakastnda buk harekete gelir. yesini böyle ısmarlama kaside • mukimdirler ve benim nüfuzuraun hari Hükumetim Fransızlarla Dürzüler a. cinde bulunuyorlardı. lerle kazanmanm imkânı yoktu. rasmda cereyan eden muhaberelere mutthtüaf devletJerinin müteaddit te Cnmhurivet Türkiyesi, yaptı • tali olmustur. Ezcümle Fransızlann (Ceminab'Ie gönüllerde yer bulan vatan sevğı büyük inkılâp sayesindedir M beliâmil) deki şiilere taarruz için Dürgisi duygusunu ben boğamazdım. medenî m'Uetler arasında, ken dine şerefli bir mevki temin et ingiliz gazetec'si serbest Fethiyenin istihsalâtı miş, bütün medeniyet âleminin Muğla 2 (A.A.) Fethiye kaza bırakıldı takdir ve hürmerini kazanmıştır. smm 933 senesi istihsalât miktan su • Berlin 2 (A.A.) Birkaç gün Cumhuriyetimizin onuncu yıl dur: evvel Mübihte casusluk ktihamile tev. dönümü münasebetile baska mil2 milyon kilo buğday, 100,000 ar. kif edilmiş olan tngiliz gazetedsi Panletlerden gelen alkis sesleri, on pa ve 1,000 çavdar, 3,000 yulaf, ter, serbest bırakılmışbr. Müddeiu • 1,000,000 muır, 350,000 akdan, senelik alın terimizle kazanılmış mumî dosyayı tetkik ettikten sonra, 10,000 nohut, 11,500 borülce, 20,000 meselenm mahkemeye tevdü için hiçbir zaferin haklı takdirîerinden bakla, 2,000 mercimek, 18,000 bur • bir sebep görmemiştir. Maanaafih Pan. baska birşey değildir. çak, 75,000 sisam, 357,850 tütün, 265,000 patates, 7,505 pamuk, 1,500 kendir, 170,000 soğan, 10,000 kilo sarnnsak. ter, gazetcilik faaliyetini, Almanyanın da bulunmasuu arzu etb'rmiyecek bir tarzda yapmış olduğundan hudut hari. dne çıkanlacaktır. I da oturmak rahattır. Sen av sevmez« sin ama belki çocuklann buna heveı ederler.» Nankörlüğüm nekadar uzağa gi derse ghsin, bu analık aşkınra öbur ucunu bulmak rmkânsızdı. Yerini kaybedince başka taraflarda mevri alıyordu. Benim kendisine bıraktığm kadarile kendini techiz ediyor, va ziyetini düzeltiyordu. Fakat, akşam üstü, sen bana sordun: « Annenizin nesi var?» Ertesi günden itibaren eski halini aldı. Baban büyük kızı ve damadile Bordodan gelmişti. Meseleden ha berdar edümeleri lâzım geldi. Beni gözlerile süzüyorlardı. Birbirlerin^ şunu sorduklannı sanıyo^d'oniî «Ki . bar bir adama benziyor nra? Annes} kat'iyyen...» Sen den bir yas büyük olduğu halde küçüğün gibi görünen, başı agir topuzlu, çocuk bakışh, uzun boyunlu, narm yapıh, (Mabadi var) EDEBÎ TEFRIKAMlZnO Yazan: François Mauriac E ngerek Dugumu | f^ •• V •• •• Tercüme eden: Peyami Safa Yalancı, yalan söylemiyordun. Be nim yanunda oldugun için ağlıyordun, başkasmm yanmda olduğun için degil. O baskası ki, birkaç ay sonra şu yazı yazdığun odada bana admı haber verdin; o odada ki papazm gehnesmi dörtgözle bekliyen bir aflenin ortasmda ö . lüme hazırlanan bîr ihtiyar olarak ya • şıyorum. Ve ben, o stranm ustunde, yuz5m3 senin omuzunla boynun arasına yashy • yarak, gözyaşlan içinde bulunan bîr genç kızı teneffüs edivordum. îslak ot ve nane kokan bu ılık ve nemli Pirene gecesi senin kokunu da aimıstı. Oteldeki ihtiyar tnpHiz uzım bîr file ile kelebek yakahyordu. Sen bana «mendiKnizi biraz verir misiniz?» dedrn ve ben »enin gözlerini sildikten sonra ba mendili göğsümle gömlegim arasmda sakladım. O günden sonra bambaşka bir a • dam olduğumu söylemeğe hacet yok. Yüzüme bile bir nur gelmişti. Buna kadmlann bakışlartndan anhyordum. O gözyaslan gecesinden sonra içime hiçbir şüphe düşmedi. O aksam ben çok hızlı gidiyordum ve sen bana ye . tişmek için soluyordun. Ben afif bir nişanlı idim. Sen benim el dokunma • mıs bir tarafunı alâkadar ediyordun. Ailenm bana karşı bir hesaba n>ü^te nit olduğunu hahnmdan geçirmediğim itîmadun surîstîmal etw+ç:e bir kere bile kalkmadım. Evet, ben arok baska bir adamdım, temeden oldu. Sanırun, bir sözümii baska bir manaya çekmiştin. Bütün bun. lan hatırlatmağa lüzum yok. Fakat müthiş birşey var ki üstünde düşunmeğe kendimi mahkum ediyorum. Bana esaslı şartlanndan birini derhal bildirmistim. «tyi geçinebil mek için» annemle bir arada yaşamayı, hatta bir evde oturmayı ka bul etmiyordun. Ailen de, sen de bu noktada uziaşmamağa karar vermiştmiz. O boğucu otel odası, Etinyi yollarraa açilan o pencere, yıllardanberi hatırımda kaldı! Altın toz, kırbaç şakırtılan, çmgıraklar, o dağ havası pencere kafeslerine kadar yükseli • yordu. Yarım bas ağnsı çeken an nem, bir gömlek ve eteklikle sedire uzanmıştı. Wedir, (soyunmuş bir insan, bir penyuar, bir robdösambr ne dir, bunlardan hiç haberi yoktu). Bize alt kat salonlarım bırakacağım ve kendisinin üçüncü katta oturacağını söylemesinden istifade ederek dedim kis «Anne, dinle, tza diyor ki, en iyisi...» Ben bir taraftan soylüyor, bir tarafan bu ihtiyar yüze bakıyor, sonra gözlerimi çeviriyorum. Biçi mini kaybetmis parmaklarile annem gömleğinin kenannı kıvırıyordu. ttiraz etmiş olsaydı münakaşaya girmek imkânı bulacaktım, fakat susması bana öfkelenme fırsatı vermiyordu. Müteessir olmamış, hatta şaşmamış görünmeğe çalışiyordu. Niha yet bu ayrılığı zaten beklediğrni bfcna mandıracak sözler anyarak ko nuşmağa başladı. « Hemen bütün sene Orinyede oturacağım, diyordu, Çiftliklerimiz arasmda en rahatı odur, ve size Kalezi bırakacağım. Orinyede bir paviyon yaptıracağım: Bana üç oda yetişir. Nekadar ucuza malolursa olsun bu masrafa girmek canımı sıkıyor, zira belki de gelecek sene ölmüş bulu'nacaŞım. Fakat sonralan sen bu paviyondan yabanî güvercin avı için istifade edersin. tkincikânunda ora