7 Ekim 1933 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4

7 Ekim 1933 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Cumhnriyet • | Cengiz Han TEFRIKA: 1 Yazan: M. TURHAN Bir münakasa r 7 Teşrinîevvel 1933 fisleH (Buakşamkî program J ANKARA : 12,30 gramofon 18 orkestra: Borodme, birinci Symphonie 18,45 a laturka saz 19,30 da/ıs musikisi m 20 Ajans haberleri. İSTANBUL : 18 gramofon: Sah.Sesi EG 2137 " B 6028 . Odeon W TO 332 • 18,30 fransızca ders (müptedilere mahsus)* 19 Refik Talât Bey ve arkadaşlan 20 Bedayii musiki heyeti 21,30 gra • mofon: Odeon O. 4983 Kolombiya DW 2066 Kolombiya DF 228 • 2 2 Anadolu Ajansı, Borsa haberi, Saat ayan. Orhan Şeref Bey bize bir mektup gönderdi Dün, Ankara futbol heyeti azasından ve Ankara Gençler Birliği kulübünden Orhan Şeref Beyin bize gönderdiği mektubu dercediyoruz: Muhterem gazetenizde çıkan bir mektubumda Olimpiyat gazetesinin ismi geçmediği halde mezkur gazetenizin bu yazı dolayısile benim için yazdıklarını okudum. Hakikate uymıyan bu yazılar hakkında efkârı tenvir etmek maksa dile bu satırlan yazmalc mecburiyetinde kaldım. Olimpiyat; Orhan Şeref Bey Sarıktrmızının muhtemel Ankara seyahati dolayısile kaleminin ucuna geleni yaz . mış, diyor. Ve cevap olarak ta bana şu sualleri soruyor. (Daha geçen sene Orhan Şeref Bey Ankara Muhtelitini Pe ra ile oynattı. Pera takımı federe mi dir?.. Mensup olduğu mıntaka namına o maçm hasılâtını tahsil eden Orhan Şeref Bey?.. Hani kaide, hani nizam nerede sıkışınca sütun sijtun yazılarla çattığınız federasyonlar, mıntakalar...) Mademki cevap istiyorsunuz, buyu run. 1 Evet, lstanbul kulüplerinden bazılarının gayTİmüttefik kulüolerle ekzersiz yaptıklarını biliyorum. Teşkilâ . tın ve orada "bulunanlann vazifesi bu nizamsız hareketlerin önüne geçmek tir. Benim mektubumda teşkilâtın en büyük heyetinde vazife almış olan Saffet Beyin hareketini tenkit vardır. Kendi vazifesjni unutarak onun aksîne hareket eden ve bu kadar nizamı çisrni yen ve gazeteleTe beyanatile de bunu teyit eden bir teşkilât azasına ilk defa tesadüf edivorum. Kulüpler nizamna . menin kat'î işarerine rağmen teskilâf azalarından böyle tesvik görürlerse elbette o nizamın tatbikı eüclesrr. Sonra mühim bir nokta daha vaT. Saffet Bey o sözleri soyledigi zaman Sarı Kırmızı diye ortaya cıkan kulüp. cemiyetler kanununa tevfikan henüz teşekki'l bile etmemişti ve vaziyetî yal. nız federe olmamakla kalmıyor. daha devlet kanunlarının ahkâmına bile uy gun buiunmuyordu. 2 Spor işlerinde lstanbul, Anka ra futbol heyetlerinde. Süleymaniye ve Gençler Birlisri kulüpIeTİnde idare işlerinde çalıştığım zamanlarda nizamsız bir harekette bulunduğumu hatırlamı yorum. Bilâkis nizamın tamamen tat • bik edilmesi için mücadele etmiş ve çahşmış, hatta bu mevanda Olimpiyat gazetesinin gayrimüttefik kulunlerin de istirakile tertip etmiş olduğu OîjıUDJyat Iikine muarız olmuş, bu ni/amsız harekeri Futbol federasyonu, ve merkezi umumî nezdinde protesto eden heyef te de aza bulunmusumdur. O zaman I?tanbul Fubol heyetinin tescbbüsü, muht^Tem Cumhuriyet ve VaJcit gazetele rinin de neşriyatı üzerine Ol''mp!yadın tuttuğu bu yol vüksek makamatça da dogru görülmedieinden Olimpiyat liki devam edememistir. Halbuki muhar rir bey Ankara Muhteliti ile Perayı oynattığımı ve bu macm hasılâtını aldı ğrımı iddia ediyor. Muharrir beyin ha yalinde canlanan bu maçı hatrrlama makla beraber belki olurya unutmu şumdur: sonunda mahçup olurum di . ye mıntaka kayitlerine baktım, vazife darlara sordum. öğrendim ki; Ankara Muhteliti geçen sene dört müsabaka vapmış. Bunlardan ikisi lstanbul, bni lzmir, biri de Eskişehir Muhteliti iledir. Esasen bir sehir muhteütinin Pera ile maç yaomasını mantık dahi kabul et mez. Muharrir bey Taksim stadyomunda Pera ve Kurtuluşla oynıyan Çanka. vayı, Ankara muhteliti ve Cankayanın başında bulunan Salâhattin Beyi de Orhan Şeref zannetmiş oiacak. Memleket sporile bu kadar alâkadar olan ve merkezi hükumetteki spor ha . rekerini bu kadar lâkaydî ile takip eden ve karilerine dahilî haberlerde bu ka dar hatalı malumat veTen soor gaze tesni okuduktan sonra sövliyecek bh* söz bulamadım. Hatınma Tevfik Fik Tet merhumun şu sözleri geldi: «Güle riz ağlanacak halimize!» 3 Fenerbahcenin memlekerin gozbebeŞi olduğunu söyliyen Olimpiyada hatırlatırım ki Galatasaray da memle . ketin gözbebeğidir, Beşiktaş ta, Süleymaniye de, Kasımpaşa da... Hepsinde spor yapanlar Türk çocuklandır. Ben kulüpleT arasında, Türk gençliği ara sında bir fark tanımıyorum. Cumhuri yetin Vinerspor için fazla reklâm yapmadığını fırsat ittihaz ederek mes lektaslarını Yunus Nadi Beyefendiye şikâyet edişi de çok çirkindir. Şüphesiz ki Yunus Nadi Beyefendi kendi arkadaş larmı Olimpiyattakilerden daha iyi bilir ve tanır ve bu yalvarışın da hüsnü kabul görmiyeceği aşikârdır. Yalnız ben de Olimpiyada soruyo rum: Olimpiyat Galatasaray ve Beşiktaşm da her halde bedava getirmediği Bulgar takımı için neden pek kısa yaz . dı? Neden bu ecnebi maçını iki satırla hulâsa etti? Kendi gözlerindeki mer teği görmeyip te başkasmm gözündeki çöpü görenleTe cevabım bunlardır. Hürmetler... ORHAN ŞEREF Dünyada yenilen şeker Türkiye, Avrupada en az şeker yiyen memlekettir, senede adam başına 4 kilo sarfediyor Doktor Güstav Mikuş dünyanın şeker sarfiyatı hakkında gayet is tifadeli bir etüt neşretmiştir. In sanlann en mühim bir gıda maddesi olan şeker hakkındaki bu ma lumati tahlil ederek mühim kısimlarını okuyuculanmıza bildiriyoruz. Dünya senede 26 27 milyon ton seker sarfediyor. Cihanın umum nüfusu 2 milyar olduğuna göre, adam başına senede 13,5 kilo sarfi yat isabet etmektedir. Beş ktt'a içinde en çok şeker sarfeden Avrupadır. Avrupamn sene. Hk şeker sarfiyatı 10 milyon ton dur. Adam başına senede 18 kilo düşüyor. Şimalî ve cenubî Ameri kanın sarfiyatı 8,5 milyon. Asya kit'asınm sarfiyatı 7 milyon, Afri kanın 670,000 ve Avustralyanın 400,000 tondur. Maamafih, şimalî ve cenubî Amerikad'a nüfus başına isabet eden senevî sarfiyat Avrupadaki sarfi . yatın hemen iki mislin« yakın olup 33 kilo turtmaktadır. Avusıtralyada 38, Asyada 7, Afrika krt'asmda da nüfus başına 4,5 kilo şeker sarfiyatı vardır. Avrupa kıt'aaındaki memleket ler arasında nüfus başma en çok şeker istihlâk eden memleket Danimarkadır. Danimarka senevî 20,000 vagon (beher vagon 10 ton itibarile) şeker yiyor. Bu miktar adam başına 55 kiiodan fazladır. Avrupad'a nüfus başına en az şe. ker sarfeden memleket Türkiyedir. Senevî sarfiyatımiz 6,000 vagonu gecmiyor. Nüfus başına 4 kilo eder. Bununla beraber, memleketimizde şeker yerine kaim olan pekmez, bal gibi sair şekerli mevat sarfiyatını da nazari dikkate almak icap eder. Rusya d'ahi diğer memleketlere nazaran pek az şeker sarfediyor. Meselâ, Avrupadaki memleketle rin çoğu senede nüfus başına 30 ilâ 45 kilo kadar şeker sarfederlerken, Rusya ancak nüfus başına 9 kilo sarfiyat yapabiliyor. ttalyada dahi şeker fiatleri ga yet yüksek olduğu için sarfiyat pek azdır. Italyanın umum şeker sarfiyatı senede 34,000 vagonu geçmi y«T. Adam başına 8 kilo düşüyor. Halbuki, nüfusü ftalyadan daha az olan Fransa bunun Uç misli şeker sarfediyor. Nüfusune göre dünyad'a en az şe. ker sarfeden memleket Çindir. Senede adam başma 15 kilo bile düşmiyor. Avrupada başlıca memlcketlerin şeker sarfiyatı seneviyeleri ve a dam başına istihlâk olunan miktar berveçhi atidir: 1932 de Sarfiyat vagon Nüfus başma olarak kilo olarak Türkiye Danimarka Inglltere Isviçre İsveç Hollanda Avusturya Belçika Çekoslovakya Fransa Almanya Ispanya Lehlstan Macaristan Rusya İtalya 6,000 19,700 218,500 18,500 26,500 32,500 20.00C 23,200 39,600 101,800 149,200 31,600 33,200 9,300 150,000 33,600 4.0 55,1 47,1 44,8 43.0 40,5 30,0 28,7 26,7 24,2 23,0 13,7 12,4 10,7 9,2 8,1 İgri keskin kılıçlar kuvvetli bileklerde birer şimşek gelerek eritecek can arıyordu! aavbolan kadıi Savaş kızışmış, iki ordu boğaz bo ğaza gelmişti. Uzun mızraklar, keskin kargılar artık işlemiyordu. Eğri kılıç • lar. kuvvetli bileklerde birer şimşek olup eritecek can anyordu. Kaynamış günden (deri) yapılma hafif zırhlar değil, Koyak denilen demir ağ zırhlar bile bu şimşeklerin alevine dayanamıyordu, her lâhzada bircok insan sesr'zce can verip toprağa uzanıyordu. Atlar, taştdıklan cenk erleri kadar heyecanlı görünen atlar, bu düşüp ölen insanlan çiğniyo*4ar, tamlmaz bir kılığa soku yorlardı. «Altaysu» çayı, sanki doya doya kan îçmek istiyormu* gibi akışmı yavaşlatmışb, savaşa doğru dadağuıı uzatmıştı. Qnun iki kıyısı uzaktan, siKamış açık bir ağzı andınyordu. Berideki orman, bir felâkete acıyıp ta dua ifin kollannı göke kaldıran bir insan vıijınına ben • ziyordu, o kadar canlı görünuyordu. San saçlı, şehlâ bakışlı, beyaz tenli bir genç, bu ölüm pazannm sağ kenann • da can alıp can verenleri seyre dalmtşb. tki elmi, koyun postu mantosunun koynuna sokrmıştu, uzunca biyıklannı tjtizlene titizlene çigniyerek manzarayı fcdeta emiyordu. Bir arahk görlerini geriye, Altaysu kıyılanpa çevirdi, hayli nzak bir nok • tada kfimelenen çedırlara baktı. Bunlar, bu çadırlar bîrer îri siyah gölge gibi görünuyorlardı, savaş yerlerinden çok gjeri bultmduklan için ne o'duklan bir ba]a£t» anlaşılamıyordu. ^ k a t sehlâ bakıalı genç, o gölijeier arasında birşeylef, h«* T« heyecan veren b'rşevler görmü* olacak ki gülümsedi, yambasında dnranjMn uplak bir adama dÖndü: Ulu Gökçe! dedi • an<tm bugun sevİBeeskJ v e sesini bîra* yavaşlatarak ilâve et Börta Foçin de!... Yan fiiDİak adam, şehlâ bakıslı genefn vüzüne bakmadan mınldandı: Her isjn sonunu Tann bilir. Hele di" cıdamsız ( 1 ) oima! ^«ncin yüzü ekşidi, kaşlan çatıldı, sert »Art söylendi: Görünen koye kılavur istemez. B'zim kurtlann nasıl saldırdığım gormiiyor musun ? O, gene kayitsiz, cevaD verdî: Dedim ya, sonuna bak. Bagı iyi giden savaşın sonu da îvi olu» Gün doğarken sağa bakıp gök kurt. sola bakıp ak kaplan gören sen din, bugun yapıiacak savaşta uğur vardır diyen cendin. Moiol yavrulannın, KonkraÜann, Konkarlann yav üstüne nasıl ahldıklannı da işte görüyorsun. Naymanlar sallanıyor, Merkinler kansjyor. Ozratiar kacmağa davranıyor. Tann, bütün bu ivi söriinüsleri kötSye mi cevirecek? ( 2 ) . Cıplak adam, işitmiyor gibi davrançb, birjey söylemedi. Belki de söyle OfiO sözleri duymamıstı. Çünku uzun, pek uzun ve o nisbette de kirli saçla • tmın gölğelediği aeık mavi gozlen uf kun çok uzak bir köşesindeki bulot parCHSina dikilıT.işti, tunç bir levhayı an djran yüzünde de derin bir en^ışe dolaşjyordu. Sehlâ bakışlı *?enç kirli saçlı ve yan cıplak adamın bir bulîıt parçasile meşgul olduğunu ne görüyor, ne seziyordu. Sozlerinin karşılıksız kaidığnu gSrünce gözlerini gene savaş sahnesine çevir mişH, gene bıyıklarmı kemirmeğe girişmİ5ti. Sahne, o kanlı sahne bu genci heyecanlı bir sevinç içinde bırakacak saf ~ halar taşıyordu. Kendi şerefini, kendi admı ve kendi bayrağını yüksellmek için bu ölüm pazanna kosup gelmiş olan şu Konkmarlar, şu Konkratlar, şu Mogollar, o şerefi, o adı, o bavraeı camura bulamak azmile ayni pazarda can verip can alan Naymanlan, Oyratlan, Merkitleri fena halde hırpalıyordu. Çıplak adama söylediği gibi görünen köye kılavuz istemezdi. Zafer, kendi ordusuna kollannı açmıştı, biraz sonra öbiir tarafın darmadağın olması mu hakkak göriinüyordu. Sanşın genç, bu görüşün sevincile döndü, dilsiz bir yoldaş gibi başıbos arkasında duran atmın alnıra okşadı. Akkaş! dedi söyle. Yavlann topu birden sinlerine (mezarlanna) yuvarlanıyor. ISen artık onlann yurdunda da k';niyeceksir., su içip otlıyac»ksın!. Ve başını gere çerilere, b!*er kara benek gibi görünen çadırlara doğru çevirdi, kendi kendine mınldan'tı: Anam, bugünkü kazancımdan böbürlenecek, benim babamdan üstün savaşeri olduğuma inanacak, güzel Börta Foçin de kocasmı yüz kat daha fazla sevecek!... O, ordu ağırlıklannın bulımduğu tarafa gözlerini dikip anasını ve kansını düşünürken cıplak adam da ufuktaki kara bulut parçasmın, bez üstüne dü şen yağ katrası gibi, şaşırtıcı bir hızla genisleyip büyümesini seyrediyordu. FiL hakika o minimini bulut, sanki durmadan doğuruyormuş gibi, kısa bir zaman içinde ufkun şark maflesmi kaplamış ve o noktada kara, kapkara bir dag sil • silesi yaratmışb. Fakat ba kara dağ kümesi yüniyor, işgal ettiği maileden gökyüzünün mavi düzlüğüne doğru akıyordu. Onun akışı da, dogusu gibi efsunlu birşeydi. Çünku her flerliyen parçanın yerini gene yeni bir küme tutuyordu. Bu suretle günes örtülmüştü, hava karanmstı, savaş yerinde bir gece esmerliği pey da olmuştu. Şimdi şehlâ bakışlı genç te, cıplak adam gibi gözlerini göke dîkmisb'. Kara bulutlann, îri birer dalga gibi birbir * lerini kovalayısma bakıyordu. Harbe denler, esmer bir örtü ile sanldiklanndan habersiz gibi görünüyorlardı, ge ne boğazlasıp dunıyorlardı. Belki, o yan karanlık içinde oynak ve kıvrak birer zjya huzmesini andıran kılıç pı nldayışlanndan şevke geliyorlardı. Sansm genç ve cıplak adam, bir araIık gözlerini gökten çevirdiler, birbirlerine bakıştılar. Gencm gözbebeklerinde: «Ne umuyorsun?» diyen halecanlı bir soruş, cıplak adamın bakışında endişeler haber veren bir yanıs vardı. Genç, o yanan bakıştan titizlendi: Yağmur, degil mi, ulu Gökçe? Yıkım Temoçin, yıkım. Bu bulutlardan bize uğursuzluk dökülecek! Agzmı iyiye aç Gökçe. Kılıç, yagraurdan ıslanmaz. «Yersu» lanmız da bizi boslamaz. ( 3 ) . Tann, boy civilerinden de ulu dur. ( 4 ) . O, işte bulutlarla son sözü nü söylüyor! ( I) Çidam, türkçe sabır derrektir. (2) Eski Türkler, şarkın gök ejderha, yahut gök kurt, cenubun kızıl kuş, garbin ak kaplan, şimalin kara kam lumbağa seklindeki semavi mahluklar tarafmdan idare olunduğuna itikat e derlerdi. Bu sebepîe bir yerden *riç tt dileceği veya harbe girişile^effi zaman etrafındaki eşyaya bakarlar vt bu eş ya, bulunduklan cihetin semavî sahi bine uygun veya benzer bir şekilde ıse yapılacak göçün veya harbin uğurlu olacağına hükmederlerdi. Konkrat, Kon'crnar, Nayman, Mer kit, Oyrat birer Türk orukudur. Yav düşman demektİT. (3) Eski Türklerde ilâhlar, içtimaî zümrp'enn t^msalleri idi, bunlara (Yersu) denilirdi. (4) Civi, yahut Çi&i, her kabilenin hususî llâhının adıdır. tki kabilenin harbedecekleri günden evvplki gece, Gviler boy ölçüşürlerdi ve hangisi kazanırsa yapılacak savaştaki zafer de o nun himaye ettişri kabileye nasio olurdu!... M T " VtY ANA : 16,30 plâklar • 17,25 muhtelif • 18 piyano konseri • 18,45 havadisler19 (Ein Zyklus) J. Sbaussun opereH21,15 havadisler 21,25 aksam konseri. BÜKREŞ: 16 konser 1 8 konferans ve gra ^ mofon plâk'an 1 9 dans musikisi 20 konferans. BUDAPEŞTE » 16,25 orkjstra konseri 17,25 radvo anıatörler.ne nasîhatler . 1 8 kon " ser • 18,25ta'yatro 20,10 havadisler20,25 cazban; 21,40 tsigan musikisi. Dünya son senelerde ihtiyaçtan fazla şeker istihsal etmiştir. Bunun neticesi olarak m u a z z a m miktar lar a çıkan şeker stokları alâkadar. lan endişeye düşürmüştür. 1933 senesi mevsim iptidasi olan ağustosta geçen sened'en müdevver şeker stok miktarı 10 milyon tondu. Maamafih, zirdeki cetvelde de görü • leceği üzere üç senedenberi istih . salât azaltılmağa başlamıstır. İstihsalât 1930 1931 29,5 milyon ton 1931 1932 27,3 > 1932 1933 26,2 > tstihsalâtın üçte ikisi kamıştan, üçte biri de pancardandır. tktısadî buhran bütün memleketler halkının satınalma kudretini azaltarak ahaliyi fakirleştirdiği için şeker sarfiyatı da seneden seneye azalmakta devam e<îiyor. 1931 de 27 milyon tona baliğ olan sarfiyat 1932 de 26 milyon tona düşerek % 4 azalmıştır. Memleketimizde şeker sarfiya tmm artması için şeker fiatlerinin indirilmesi yollannı aramaktan başka çare yoktur. Acıklt bir ölOm Genç san'atkârlarınHzdan Bey • koz fabrikası saraç^ık şefi ve Sa • nayi Birliği muhasebecisi Müçteba Salâhattin Beyin kayınpederi ve ' tüccarandan Himmetzade thrahim Etem Beyin büyük damadı Ruhi Bej duçar olduğu rahatsızlıktan şifayaf olamıyarak dün vefat etmiştir. Cenazesî bugün Kadıköyünde Kaptanpaşada Saray arkasındaki köşkünden saat 9 d'a kaldınlarak SamaJtya tarikile Kocamustafapaşa* daki Sümbül Efendide cenaze na mazı eda edildikten sonra Silivri . kapıdaki ailesi kabristanına defnedilecektir. Kısa hizmetlileri davet Üsküdar Askerlik şubeslnden: 1 326, 327 doğumlu ve bunlarla as kert rnüAmele gören vettfcrlaevvelkl dogumlulardan çlmdlye kadar her hangl bir sebeple gerl kalmış olan 'ltfttyatti&bltl yetisecek kı&a hizmetlilerin tabip, baytar, eczacı ye dl$çl sınıflanndan gayr smıflara aynlmıs olanlar yanl plyade, süvarl, topçu, ölçme, istlhâm, muhabere, hava, denlz, nakliye, otomobil, demir yolu, sanayii harbiye sınıflanna mensup olanlar askerî ehliyetname derece lerine göre 1. 2 teş 933 tarihinden lti baren askere gönderileceklerdir. Bun lardan askerî ehliyetnamesl olmıyanlar 1. 2. teş 933 te, orta ehliyetnameliler 1. 2 kânun 934 te, tam askerî ehliyetnamesi olanlar 1 mart 934 te hazırlık kıt'alarında bulunmak üzere sevkedileceklerdlr. Yüksek ehliyetnamesi olanlar da 1 mayıa 934 te ihtlyat zabit mckteblne gönderl leceklerdlr. 2 işbu kısa hizmetlilerden sevke tâbl yanl ehliyetnamesi olmıyanlar 1. 2 teş te hazırlık kıt'asmda bulunacaklann dan 25/10'933 te şubede isbati vücut eylemekri, aksi takdlrde haklarında ba kaya muamelesl yapılacağı ilân olunur. 7 10 933 cumaresi günü akşam saat 21 de 5 perde Yazan: Henrik lb>en Besteleyen: E. Crieg Türkçeye çeviren: Seniha Bedri Halk gecesi tki katlı trenler Şimdiye kadat muhtelif memle ketlerde iki katlı tramvaylar, oto büsler görülmekte idi. Hatta tstan bulda da bundan yirmi sene evvel tramvaylarm beygirlerle çekildiği devirlerde Beşik • taş Karaköy hattında işliyen iki katlı tramvaylar mevcuttu. Fakat iki katlı vagon • lardan mürekkep trenler ilk defa Paristen civanna giden trenlerde konul muştnr. Resimde gördüğünfiz veçhile kübik tarzda hnal edilmiş olan bu vasronlann üstkatlan alt katlanndan da ha ferahtır. Bu suretle hem tren f8a relermin masrafı azalıp kân artmış, hem de trenlerdeki fazla kalabalığının önüne geçümiştir. ! Utanbul Belediycsi Garip bir masa Tayyare kazalarına J^ara PER GÜNT lll ııımııı ^••^ Şehzadebaşı MıLLET TiYATROSUN ,'A M. Venizelos Sabık Başvekil Pirede hararetle karşılandı Atina 6 (Hususî) M. Venize los bugün öğleden evvel gelmiştir. Ahrar fırkası idare heyeti ile mu * halefet fırkası reisleri ve büyük bir halk kütlesi M. Venizelosu Pirede karşılamıştar. Hükumet, asayişin muhafazasi için fevkalâde tedbir aJmıştır. M. Venizelosla beraber İstan buJdan avdet eden gazeteciler M. Venizelosun beyanatını nesretmektedirler. Sabık Başvekil, beyanatında tstanbuldan çok iyi intıbalarla döndüğünü, Türk . Yunan dostlu gunun günden güne kuvvetlendiğini •öylemekte ve bilhassa Gazi Hz. ile tsmet Paşa ve Tevfik Rüştü Bey • den büyük bir sitayişle bahsetmek|te r« îstanbulda gördüğü hüsnü kabulden mirme*tar olduğunu bildîr ıo«k*«dir. Hainler tardedildi Türk düşmanı gazeteler/ de kaoatıldı Sofya 6 (Hususî muhabirimizden) Bulgaristanda Türkiye aleyhine neşri yat yapmak üzere Türkiyeden koğu lanlar tarafından neşredilmekte olan '(DosUuk» gazetesile Arif Orucun çı kardığı «Yann» mecmuası ve yüz el üliklerden Ahmet Hikmetin çıkardığı «Medeniyet» gazetesi Bulgar hükumeti tarafından kapatılmış, Arif Oruçla Ahmet Hikmet te Bulgaristandan tarde dilmişlerdir. Bundan başka Sofya radyosunda mühendislik eden sakıt hanedan damatlardan Refik te işinden çıkanlarak Bulgaristan haricine atılmıştır. Bulgar hükumetirün, bu adamlan Bulgaristandan tardetmesi, Bulgaristan Türkleri arasında büyük bir memnu • niyet tevlH etmiştir. NAŞiT B. Şîmdiye kadar her nevi tayyare zalanna karşı muhtelif tedbirler alı • nıyordu. Sukuta karşı paraşütler, mo törün durmasına karşı aşağıya yavaş yavaş inme tertibab ve saire.. Fakat benzinin ateş alması neticesi tayyarelerde vukua gelen yangınlarda tayyareciyi kurtarabilecek bir usul buluna mamıştı. Binbaşı Von Rolleghem bu çareyi de keşfetmiştir. Binba şınm keşfettiği şey benzin deposi le tayyarednin arasına konan ve ica bında kapanıp tayyareciyi içinde a teşten muhafaza edebilecek olan bir demir dolaptır. Benzin ateş alır almaz otomatik tertibatla iki kapak tayyare ciyi örtmekte ve ateşten muhafazasım temin eylemektedir. Bu akşam halk gecesi Rejisor Karakaş efendi, Eyüp Sabri Bey ve umum yeni kadrosile büyük program Fiyatlar: Locaîar 100, her yer 20, duhuliye lO kuruşlur. (S25O Birlik mecmuası Türk Talebe Birliği tarafından her on beş günde bir neşredilmekte olan «Birlik> mecmuasınm dördüncü nüshası çıkmıatır. Tavsiye ederiz. Tnsan sabrü tahammüTü nelere Ça dir değil... Şu gördüğünüz şık ve zarif briç masası alelâde bir emek ve gay retle vücude geb'rilmiş değildir. Üze rinde bir adam senelerce göznuru dökerek, kol kuvveti sarfederek bu garibeyi yapmış. Masa 30412 uçlan ya n mış eski kibrit çöpünden imal olunmuş ve bu çeşit orijinal eşyanm teşhir olunduğu sergide birinci mükâfab kazanmıştır. Avustralyada Sidney şehrinde ki bir bar sahibi bu masayı alarak müessesesine koymuştur içki düşmanı gazete Halk hıfzıssıhiıası, sağlık, bilgileri ve içki düşmanlığından bahseden aylık «İçki Düşmanı> gazetenin onuncu T. evvel sayısı çıkmıştır. içinde Dr. Fahrettin Kerim, Vecihi Münir, Ali Rıza, Dr. Nami, Rüneddin, ilâh.. Beylerin yazıları vardır. Fiati 5 kuruştur. Karilerimize tavsiye ederiz.

Bu sayıdan diğer sayfalar: