•12 Ağustos 1933 'Cnmhurlyet' ^«**»^• <m0 » 11 « SON TELGRAFLAD L ^g n g kalırsa . Sözde münevverler ikirleri kalıplı adamlara bu ismi veriyorum. Düniin sozde münevverleri şun • lan beHemişlerdi: <Bir milletin nitvanı derecei te • rakhisinin mizanıdır.t <Her millet lâyık olduğu hükumete sahip olur.» tAn'anattna merbttt olmıyan bir millet inkıraza mahkumdur.* «Ulülemre itaat, vecibei zimmet • fır.» tMÜlletimizin gayem her çeyden evvel eemiyeti beşeriyenin taadet ve telâmetine hizmettir.* Ve taire. *** Bugunön sözde münevverleri de ttm • lan kafalanna koymağa başladılar: «Fert yoh, cemiyet var.y <Ben yokum, biz vartz.* «Tezatstz ve plânlı bir millî vahdet kurmıyan bir millet, geri bir kalabalıktır.» «Yarınm devleti, ferdin hürriyet ve menfaatini kendi emrine alan fuurlu ve metotlu bir cemiyet niza • mından doğacaktır.* *Türh inkılâbı, otoriteli bir dev • let organizman içinde hep ileriye doğru akacaktır.* * •* Dünkiilere anlatamazdmız ki bir milletin yalnız kadınlan değil, horozları, yollan, köprüleri. ahırlan, gübresi, her. geyi «derecei terakkisinin mizanıdır» anlatamazdmız ki «bir milletin nisvanı derecei terakkisinin mizanıdır» sözünde fikrr namma hiçbir sey yoktur. Dünkiilere anlatamazdmız ki her millet mutlaka lâyık olduğu hükumete sahip olmaz. Siyasî bazı icaplar vardrr ki, bugünün Almanyasmda olduğu gibi, miHetin ekseriyeti bilgüi msanlarken, Hitler kıratmda vukırfsur ve tecrübesiz bir adamı enerjîsi için iktidar mevkiine getirebilir. Hem de büyük bhr muha • iefete raçmen. Dünkiilere anlatamazdmız ki an'ane ve mkılâD birbirlerile kolay bansır feyler olmadığı gfbi «ülülcmre itaat» te birçok vaziyetlerde uşaklıkhr. Dünkülere anlatamazdmız ki «mületimizin gayesi herşeyden evvel eemiyeti beseriyentn saadet ve selâmetme hizmet değil», milletimizi istismar eden o eemiyeti beşeriyenin büyük bir kısmına karsi istiklâlimiıi kornmaktır. • •* Bugünkülere de anlatamazsmız ki fert ve cemiyet, aydınlık ve karanlık gibi birbirinm zıttı ve düşmanı, birbirini nefyeden, nrüspet ve menfi iki kutnp değil, birbirlermi tamamlayıcı iki mefhumdurlar. Biz bir realite bütü • nünü tahlil etmek için zihnimizde Hdye bölüyor ve aslmda yekpare olan bu re. aKteyi, tecrit tarikile, «Fert» ve «Cemiyet» parçalanna ayınyoruz: Cemi yete nazaran fert nasıl mücerret ve sem* bolik bir mefhum ise, ferde nazaran cemiyet te oyledir. Bu ikisinden birinin ötekine karşı ictiklâl davası, yalnıı politika oyunculannm sözde münevverleri kandırmak icin ileri sürdükleri bir id diadır. Bug^inkülere anlatamazsmız ki fert ve cemiyet, içiçe geçerek, hem birinde, hem de ötekinde kemmî bir par. çalanmadan ve kemmî bir terakümden keyft bir parcalantna, ve keyfî bir teraküme intikal etmiş, yalnız fertten cemiyete doğru değil, cemiyetten de ferde doğru, karşılıklı reaksiyonlar ve münasebeterle birbirlerine bağlanmış, ayni kıymette birer kompleksdirler. A . ralarmda hem tezat, hem de ahenk vardır; fakat ba tezadı yalnız birinin (ferdin) aleyhine ve ba ahenği yalnız otekinm (cemiyetm) lehine tefsir et • mek tek taraflı bir düşünüş olur. Velhasıl, bugünkülere anlatamazsmız kt «devlet istibdadma giden bir cemiyet çilik», «anarşiye, kargaşalığa giden bir ferdiyetçflik» kadar berbat, kötü şey • dir. Hayirî Sozde münevver îsrar ve tekrar edeeektir: «Fert yok, cemiyet var; ben yokum, biz vanz; tezatsn ve plânb bir millî vahdet...» fîlân. Dikkat ediniz: Dünün sozde mönevverlerile bugünküler arasmda fOdr ve hizmetçiler tarafmdan tutup götürüldü. Ben yalntz kalınca pasaya ük »8zfim şu oldu: Kızınız namussuzdur ve artık benim karrm değildh*. Pasaya meseleyi etrafh anlatmağa hazırlanmıştım. Fakat o kadar canı sıkılmış, öyle bir kaşLannı çatmıs, yüzünü buruşturmustu ki cesaret edemedim; zaten o da elile bir isaret yaptı ve anlatmamı îstemedi. Ya • vaş yavaş yerinden kalkacaktı, fa • kat şoyle bir doğrulunca tekrar olduğu yere oturuverdi. Kederinden dizleri bile tutmuyor saitdım, koluna girdim ve onu odasına kadar gö • türdüm. Ben de yatmak için odama gir dim, fakat uyumak ne mümkün! öfkeden tepeme kan çıkmış. Kolonya ile başımı uvalıyordum. Aşağı katta bir vaveylâ daha koptu. Hizmetçiler pencereleri açarak: € Ahmet, Bayram! Koşumız! Diye uşaklan çağınyorlardı. He • Yeni alâmetler yacaktır. Avrupa demokrasilerinin içinde işliyen sosyalist ve insanî kontrol cihazları, gerçi eskiden de herseyi mene decek halde değildi. Fakat bunlarm bir faydası olduğuna da süphe yoktu. Maddî kuvvet, maskelenmeğe, manevî ha . zırlıklar yapmağa mecburdu. Cermen faşizmi, sırf terbiye bakımmdan, harbin bir fazilet olduğunu üân etmistir. 1911 den sonra ancak müdafaa harbi • nin haklı olduğu fikrinin ilerlemiş olmasından memnun oluyorduk. Zamanımızın yeni sartlannı kunı, açık, hayalsiz ve edebiyatsız görmege alışalım. Bu asırda millî müdafaa de • mek, bir milletin tekmil müessesele • rinin, maddî, manevî tekmil cihazlannra muhassalası demek olduğuna göre, bizim, olan biten islerden alacağı . mız ders, büyük bir hız ve durdurul • maz bir hamle ile, bütün istikametler . de, millî inkişaf davamızı basarmaktır. Dünya, bası dönmüş bir haldedir. Belki yakın bir zamanda umulmaz reaksiyonlar olabilir, vaziyet değişebilir. Ancak bugünkü gidiş, her milleti tek basma, yapayaünız bırakan affetmez, müsamaha etmez bir hotgâmlık gidisidir. 19 uncu asrm hiç olmazsa riyası ve kendi kendini bağladığı bir takım muvazaalan, nsulleri ve şekilleri vardı. tçin için kaymyan idealist cereyanlan vardı. Şimdi onlann hepsinin birden, milB bünyeyi zayıflatmak kusurlann dan dolayı, tasfiye edildiğini ğörmek. teyiz. Gazetelerde Amerika garaibi gib! tuhaf bularak okuduğumuz Avrupa vak'alarmm m&nalan, her biri üstü ne dort gözümüzü dikmemiz lâznn gefecek kadar mühimdir. FALIH RIFKI Irakta harp bitti Asurî kuvvetleri Irak askerleri tarafmdan dağıtılmış, perişan bir halde hududun arkasına atılmışhr Bağdat 11 (A,A.) Irak hududunu bir müddet evvel aşıp geçen hırıstiyan asuriler dağılmıslar ve dağlara çekilip sığınmı»Iardır. Irak ordusu buralarda kendilerini arayıp takip etmektedir. Asurilerin çekildikleri yerlere Irak hükumeti tarafmdan yeniden takviye kıtaatı gönderilmiştir. Fakat ehemmiyetli her hangi bir yeni . çarpışma olduğuna dair hiçbir haber gelmemistir. Sporcularımız Harkofa gitti Şühedamız dün ziyaret edildi Hareketten evvel Mosko Balıkesirliler Çanakkalevada bir ziyafet verildi ye bir seyahat yaptılar Moskova II (A.A.) Türk »porculan Dinamo stadmda Moskova ve Leningrattaki ikametlerine ait filim gösterildikten aonra şereflerine verilen veda ziyafetinde bulunmuşlardır. Bedenf terbiye yüksek meclisi reİsî M. Antipof, Cevdet Kerim Beye • işe ve müdafaaya âmade madalyasını vermîştir. Cevdet Kerîm Bey, bu madalyayı biitün Sovyet sporculannm Türk milleti hakkmdaki dostluk ve muhabbetinin ifadesi olarak kabul «t tiğini biidhmiş ve Sovyet milletlerin« bir defa daha hararetli selimlarna izhar eylemişth. Türk «por neyerî Harkofa hare w ket etmiştir. Moskova 11 (A.A.) Türk »poreulan Harkofa muvasalet etmişler ve Harkof sporcularile sehrin resmî ve hususî tnuhtelif teşekküllerine mensup mümesftiller tarafmdan karşılanmışlardir. Çanakkale 11 (A.A.) Balıke • •ir Halkevi heyeti bugün saat onda karşıya çıkarak Çanakkale harbi şehrtlerini yetmiş kişilik kafile ha • linde dolaşiş ve Mehmetçik âbide • sine Bahketir namina çelenk bırakmıştır. Tetkik ve ziyaret çok heyecanlı tezahürata veaile olmuştur. Balıketirliler saat on sekizde şehre donmüşler akşam temsil kollanna güzel bir mütamere verdirmişWdir. Uzun mesafe rekorunu kıran tayyareciler Almanyada yahudi aleyhtarlığmın nasıl bir ehemmiyet aldığını görüyoruz. İktısadî sıkmb Cermen fasizmini, İtalyan fasizminden daha sert ve daha radikal tedbirlere doğru zorlamışhr. Yeni Al • manya, sade insan damannda değil, her çesit millî müesseseler makanizmasuun bütün damarlannda kan tahlili yapıyor. Lehistanda Alman sermayesine karsı nasıl kararlar almdığmı da gazetelerde okuyoruz. Kanada, hakikatte bir Ingiliz müstemlekest iken, Britanya adasmdan bir tek muhacir bile almamaktadrr. Fransa az kaldı, Cezayir sarabma ecnebi şa rap muamelesi yapacakh. tnsanî beynelmilelcilik fOari gibi, her tarafta sosyalist fırkalar yıkılıp gitmek. tedir. Dünyada sıkı bir nasyonalizm kasırgası esiyor. Gazetelerde ve mecmua . larda Milletler Cemiyetinden, silâhsız lanma konferannndan artık bahis bîle edildiğîni görmüyoruz. Bu da büyük buhranm »eyir yolu Szerindeki konaklardan biridir. Fakat ne kadar süreceğinî, daha ne şekiller ala cağını hiç kimse tahmin edemez. Şu var ki bu merhale siddetli hâd bir hotkâmhğın bütün ârazını gösterecektir. Yukanda saydığımız vak'alann, birkaçının 1914 te, 1918 de, 192S te bugünkü müsamaha ve kayitsizliği görmesine ih . thnal yoktu. Beyneddüvel hukuk namına, insanlık namma, medent efkân a mumiyeler harekete geoerlerdi. tktısadî sıkmtınm verdiği yeni ahlâk, hotbinlik ve menfaat ahlâln, hepsini mazur gös • termektedir. Eğer enternasyonal ve sos. yalist müesseselerin iflâs ve tasfiyesi devam edecek olsa, harp fikri de orta çağ. daki telâkkî tarzına doğru gidecektir. Yeniden, harbe karşı kuvvetten, maddî kuvvetten baska istinat noktası kalmı İHEM NALINA MIHINA Bu, tekerrür etmemeli! ünkü gazetelerin birinde soyle bir haber okadum: tzmirde Kızılçulla AmerSca KoIeji çiftlik müdürü ve kolej maallimle . rinden Mr. Vuayıt, yanında biri Ame • rikalı ikisi Türk olmak üzere üç arkadagüe beraber îzmir Bergama şosesinden otomobille lzmire gelirken mavzer kur. şunile yaralanmıshr. Manisa jandarması, takip ettiği bir haydudun îzmire kaçmast ihtimalile yolun üstünde pusu kur . muş iandarnnlar, süratle bir otomobü geldiğini gorünce «Dur!» diye bağınnıslar, tabiî otomobildekfler duymannşbr, yahut işitmişler de bir şaki pususuna" düstüklermi zannederek durmamışlar,bunun üzerine jandarmalar silâh atmışlar Amerikah muallim bacağından yara* lanrms, ondan sonra otomobil darmaş. fstizah takrirleri sıraya kondu Atina 11 (Hususî) Istizah takrirlerinin cuma günleri tnüza kere edîlip her istizahın brr günde ve salâhiyettar nazınn bururile ne ticelenmeai kararlaştınlmıştır. M. Venfzelos suikasti nakkmdakî muhalefetin istizahı birinci geiiyor. Başvekil muhalefete teminatta bnImvarak faillerin meydana çıkmasi îçin ciddî tedbir ittihaz edeceğini vadetmiştir. M. Çaldaris tarafmdan fstizah takrfrine verilecek cevap hypi meald* olacaktir. Paris 11 (A.A.) Tayyarect Codos ve Rossi dün akşam Marg • navnee muvasalat etmişler ve tayyare meydanma toplanan halk ta • rafından hararetle karşılanmışlardır. Gazeteier, bu flri rekoreunun ikmal ettikleri teyahatten tonra MarsiiyaRayak seyahati heyecanlı bir netice teçkil etmekle beraber, bn 3 bln kflometreden konaksiz gelmek tarzi şayani lcayit olduğunu yazi • yorlar. Tayyarelerin cumartesi günü Parise donecekleri aniasıiiyor. M. Cost Fransiz hükâmetinîn tebriklerini Marînyanda kendflerine tebliğ edeeektir. Roma 11 (A.A.) Fransiz tay yarecîlerinden Codo» ile Rossi benzîn ve yiyecek tedarik etınek Szere saat 18,40 ta Romada yere inmis lerdîr. Tayyareciler Marsilyaya gHmek için hemen havalanacaklar dır. Meşhur tayyareci Avusturya Alman. ya meselesi Lindberg öldü mü? Groenlandda yere düşe Tan gazetesinin neşrettiği mühim bir makale rek olduğu soylenıyor Kopenhag 11 (A.A.) Ko penhagda dolasan bir şayiaya göre tayyareci Lindberg, Gro eniatta tayyaresile yere düşmüşve olmüştür. Bu bususta açık ve doğru lıaber almağa çahşılm»Vtadır. Stettin 11 (A. A.) Wo1ff AJan . si bildkîyort Pomeranya eyakti memorlan, issiz liğe karşı mücadele tedbirleri cümlesmden olarak bir «balık» gonfi tertibine karar vermislerdir. Pomeranyadaki bütün evlerde, lo • kantalı otellerde ve haDt yemekbane • Ierinde o gün yalnız balık venecektir. Yannki cumartesi gününün Hk «balık» günS olması kararlafbnlmifhr. Bu ted . bir rmmtazam aralıklarla tekrar ediie . eektir. ^ « ' ^ ^ «Balık» gününün tertibraden maksat büyük bir darlık ve sıkmtı içinde bulunan balıkçılara yardımda bulunmakhr. Şimdiki halde mahallî bir mahiyette olan bu tedbirin ileride bütün Almanyaya tefmil edilmesi muhtemeldir. dil farkı varsa da zihnî bünye aynidir. Her ikisi de bir davayı isoat için ha dis getiren, ayet zikreden, doğmatik ve dar kafalı bir neslin devamıdır. Fikirlerinî kabul etmezseniz kafir olursa nuz, vatan haini olursonuz, inkılâp düş. manı, alçak muhalif olursunuz, hiç değilse «Babıali mütefekkirlerînden», «rknrsü ülemasmdan» bir karikatür, yahut «fbis» ve «Turşucu Cemal» olur • sunuz. Bu yeni şeriat tarafmdan tek fir edilmek istemezseniz hemen bir bes. mele çekip zikre baslaymız: «Fert yok, cemiyet var. Ben yokum, biz vanz. Tezatsız ve plânlı bir millî vahdet kur mıyan mîllet...» fHân. Bu amentüyü okumadığı için Ahmet Hasimden bahsederken de «hidayete ermeden Sldü.» demislerdi. Çabuk, sehadet getiriniz, hidayete eriniz, hidayete! PEYAMt SAFA men aşağıda paşamn daîresine, yani ' gürültünün geldiği taarfa koştum, bh de baktım ki... Salih, Nafiz Beym sözünn ta mamladı: Bizim büyük babaya mme mmiş. Evet, ten üst tarafını biliyor sun. Söyle hayal meyal hatırhyo • rum. Sen gene anlat. Tabiî .. Köşkün içmde telâs, kıyamet... Senin anan bayılır, ben de o ofke üzerine fena olurum, doktorlar gelirler, mahallelî bile ayağa kalkar... Velhasıl o felâketten sonra ben bir gece daha köşkte kalmadıtn, ertesi gün oradan çıktım ve bir daha da uğramadım. Bizim hemşirede knlıvordum. Bir ay kadar geçip te pa şa biraz îyileşir gibi olunca avukat arkadaslanmdan birini ona gönderdim. Lisanı münasiple vaziyeti ona anlattı, kızından aynlmak istediğitni söyledi. Pasa dat « Tabiî, tabiî... demiş, onlann Işslzlîğe çare! Ankara mıntakasının yeni idarecileri Ankara 11 (A.A.) Ankara idman mıntakası reisi ve azalanmn tstifalan üzerrne bugün aktettiği fevkalâde kongrede yeni mmtaka merkez heyetini seçtnistir. Reisliğe, tayyare eemiyeti rei» muavini Şükrü Bey seçilmiştir. Merkez heyeti ikînci reisliğe Nasuhi, azalıklara Samih Nafiz, Musaffer, Orhan Beyler. Futbol heyetine, reis Hidayet, afealıklanna Rüştü, Muhip, Mtıammer Orhan Beyler. Atletizm su sporlan, güreş heye!eri aynen ipka edilmiş, dağcıhk heyeti reuliğine Salâhattm, aticılık heyetine Fıtret, binicilik heyetine Emhı, bisiklet heyetine Cavit, tenis heyetme Rifat Beyler «eçilmişlerdir. Kongre eski ikind rei«i Mümtaz Beye hizmetlerfne binaen mmtaka fahrt azahğı vermiştir. Altın madenlerimizin kıymeti Ankara 11 Alraan haberlere gört memleketimizin muhtelif yerlerinde altm araştırma faaliyetleri gim gfectikçe ilerlemektedir. Teskil edilen altın arastırma heyetinin Kars vilâyeti dahninde Kağızman havalisinde tetkîkatnu flerlet. tiği ve çok iyi neticelere vâsıl olduğu 3ğrenilmistir. MüteşebbU bir genç memleketimizin bir mintakasmda yeniden bir alfan membaı keşfetmiş ve aldıgi nfi muneleri tahlii ettirmistir. Şimdiye kadar bulıman altın membalan işletildiği takdirde senede devlet hazinesine bet müyon liralık bir kazanç temin edilecektîr. Bir vapur battı Brendizi 11 (A.A.) Roterdama gitmekte olan Yugoslav Treci Dalmatinchi vapuru mechul bir sebepten dolayı batmiştır. 26 kisi olan mürettebatı kurtanlmısır. BflyDk bir yangın Samt Louis 11 (A.A.) «Yakan Ren> de. Gece büyük bir kereste fabrikasile fki ev yanmıştır. Zayiat bir milyon f rangi gecmektedir. Avusturyaya verilecek para Pari* 11 f A.A.) 1932 senesi tenv fnuzuntm 15 inde irazalan«n protokol nradbinee Avmluıyanm yapaeağı beynehnuel htikraza Frantanm iştirak payî olan kısınt için kayit muamelesine başlanmîftır. Ba ntikraza iştirak taleplerinin kaydîne mnntazam surette devam edflmektedfr. Ruzveltin yeni bir emri Nevyork 11 (A.A.) M. Rozvelt neşreth'gi bir emirde Amerika hükâme tine ait bütün mukavelelerin millî pro • gram çerçevesi icmde tanzim edilmesi ni bildirmistir. Gene Izmirde, birkaç sene evvel, ay. « »ekiîde bir hâdise cereyan etmiş, «n güzide erkânıharp zabhlerimizden kaymakam Nihat Bey ile diğer bir arkadaşı, otomobille gelirken böyle bir kazayâ veya tedbirsizliğe kurban gitmislerdi. O zaman bu facia büyük bir teessürü mucip olmustu. Ba defa da hâdisenin ayni su. rette ölümle neticelenmesme remak kalrnif, elım ve müessif bir vak'a, Amerika^ muallimin hafifçe yaralanmasile, bin . nisbe ucuzca atlatılmıştır. N!hat Beyle arkadaşnun maruz kal • dıklan felâketten sonra, bu gibi facia lara meydan verilmemek içm tedbirler almması takarrür etmisti. Halbuki işte gene herkesin gelip geçtiği bir yol 8ze . rfnde pusu kurulmak ve durmıyan oto • mobile silâh atılmak suretfle, az kalsuif venî bir faciaya sebebiyet verilecektf. Geceleri, hele pencereleri de kapah olan bir otomobilin içmdekiler 50 • 60 kflo metro süratle giderken dışandan verüen «Dur!» emrini de, hatta ahlan silâhı da dnyamazlar. Maamafih duysalar bile, hızla gküerken karanlıkta jandarmalan teshis edemiyerek bir şaki pususuna düstüklermî zannederek tam yolla kaçarlarsa bunda da tamamen haklıdıriar. Paris 11 (A.A.) Havas Ajansin. Binaenaleyh az çok kalabalık sose • dan lerde, her geçen şaki zannolunor, her Temps gazetesi, Avusturya Alman durmıyan otomobile «Dur!» emrine itaya münasebetleri hakkmdaki bir ya*t etmedi diye ates edilirse neticede kan* smda diyor ki: lı bir facia olmaması sırf talihe kalmış «tstefani Ajansının nesrettiği bir şeydir. Bir haydudu tutmak pahasıtebliğ büyük devletlerîn Berlinde yap. na da olsa, bigünah yolculan yaralamak hklan siyast teşebbüslere miîteallik mü ve öldürmekle neticelenecek bir eşkiya takibi asla tecviz edîlemez. kâlemeler üzerine derin bir \z bırakan Jandarma kumandanlığı ve Dahüiye hâdiselere ait muhtelif safhalan büsbüVekâleti, halkm hayatını tehlikeye ko . tön ortaya çıkarmıştn'. Fakat ne de yan bu gibi gorünmez kazalann kat'iyyea olsa Fransa, ltalya ve tngiliz hüku öVüne geçecek tedbirler almalıdır. Çünmetlerinm Berlindeki teşebbüsleri g3. kü, Nihat Bey faciasmdan ders alınma. zetilen gayeye ulasmıstır. Çünkü Al mıs olduğu bu ikmci hâdiseden anlaşı man hükumeti, bu hâdiselere bir nihayet Iryor. verilmesi lâznn geldiğini tamy;Vaki telsiz neşriyatile yapılan propagan danm ve tayyare akmlarmtn onüne ge. çîleceğini geçen cumartesi günü ttal yan elcisme temin etmisir. Ancak ba halm Alman halkına bildirflmesinden tabiatüe sakımlmısttr. Şhndi anlasıhp gorülmesi Iftzhn Başmahaleden mabcrt gelen bir nokta kahyor; o da Almanrâdenîz Boğazlarmdan geçerek bütün yanm bu taahhüdünü ne snretle yerine ge Avrupaya petrol trsıyan müyonlarca to. tireceği meselesidir. Almanyada idare nilâtoluk sefaini Havfaya çekerek Rus maldnesinin Hitler idaresi zamanmda ve Romanya petrollerinîn satışlanm bile • pek yavaş ve geç ise başladı • sektedar etmesinden, diğer taraftan Bo> ğraa nısanm adeta manacağı geliyor. ğazlardaki münakalâti azaltmak bi Çünkü, Bavyeradaki telsiz merkezleri. zim menfaatierimîzi de kısmen haleldar nin Avusturya aleyhindeki propagandaya devam etmekte olduklan daha bu eylemesinden endişe olunabiHr. Filvak) şirket tarafmdan Irak hükumetme verisabah alınan haberlerde bildirflmektelecek hissei mirinm bir kısmı da bize ait dîr.» ise de Boğazlardaki münakalâtm azalmasfle marur kalabileceğimiz zararların bunun fevkinde olacagına da şüphe edilemez. Nüshası S Kuruştur Herhalde Musul petroHerinin Akde • niz Inyılarma mmesmrn Rusya, Roman. ya gibi memleketlerin iktısadî vaziyet . Ierinde mühim tahavvüTIer husule ge • Senelik 1400 K* 1700 tirebilecek derecelerde mühim bir iktıAfbayhk 750 1450 sadî hftdise olduğu süohesizdir. Bu hftOç ayhk 400 800. disatin seyir ve inkişafı her taraftan roe~ yokttrr Bir aylık 150 rakla takip edilmektedir. Mühim bir iktısadî hâdise arifesindeyiz! Cumhuriyet Abone şeraiti I i HAYRETTtN bir arada yaşıyamıyacaklan belliydi. Sonra söz sırası sana gelmiş. PaBen Salihi vermem, onu ben büyüteceğim! Der. Benim de cennet canıma mînv net. Elm haylazile işim, gücüm ne?. Pasa. seni terbiye eder, kundurasını çıkartır, ayağım optürür, «cart ka ba kâğıt!» gibi külhanbeyce lâflar öğretir, uşaklann eline bırakır, ne yaparsa yapar. Bir buçuk ay sonra da Nezahetten aynldık.Sen altısına basıyordun. Ben seni on seneden fazla, yani bîrkaç sene evveline gelinciye kadar görmedim. Yalnız haberini alıyordum. Pasa o felâketinden sonra bir sene bile yaşamadı. Seni evvelâ oralarda bir mektebe vermişler. Fakat daha sınıfa girdiğinin haftası mı, nedir, bir çocuğun başını cetvelle yarmışsın. Oradan seni ellemişler. Salih bir kahkaha sahverdi: Hahnmda, hatınmda, dedi, hatta eetverin keskm tarafile vur • SÜKRÜ Tefrikat 16 SERVER BEDt Sabahsız Geceler «Bh* Hırsır...» diyip çıktım. Fakat pasayı da, Neıaheti de bir odaya soktura. Kan bağınyor, edepsizlikIe suyun üstüne çıktnak istiyordu. Ben evvelâ «ustum, ne söyliyecek diye bekledim. O da yukandan bir gölge görmüş, asaği inmif, bahçı vanm bir adamı kıyasıya dövdüğü nfi gSrunce dayanamamıs, <bırak...> diye koşmus. Sonra üstüme saldırdı: € Sen ne diye bana hakaret ediyorsun? Utannuyor musun? Ve tistelik te bir araba dolusu lâkırdı. Pasa uykudan kalkmıs, bitik, şaskm bir halde idi. Kızma hiçbir şey söylemedim, yalnız kendisine dedim ki: « Pasa hazretleri! Size husnsî marfızatim var. Derhal beni dinle • tuenisi rica ederim. Yok*a simdi buradan çıkıp gideceğim ve bir daha buraya gelmiyeceğbn. Pasa kızına döndü: « Sen gft yat, bizi yalnız bı • rak! dedi. Fakat o l&kırdı dinlemiyor, bağınyor: < Gitmem... kat'iyyen gitmem... Bu yalancı, bu iftiracı herif seni aldatacak! diyordu. İşte o zaman ben, babasının önünde, Nezahetin stnatına müthîs bir tokat patlattım. Salih elîni göğsüne götürerek: Oh... dedi, aşkolsun! Ve kolundan tuttuğum gibi kahpeyi dışan attun, kapıyı üstüne kilitledim. Dışarıda biraz bağırdı, çağırdı, sonra da yanına kosan misafirler, dum da... Sade o kadar mı? Bir müddei sonra anan Şişliye taşindı, seni hususî bir leylî mektebe yerleştirmif. Orada da soba demîrini birinin ba* şına vurmuş, kovulmuşsun. Başka mektebe vermişler. Gene gece ya tısına... Fakat mektepten boyuna kı çıyormuşsun. Parasız kaldığın vakrtler, yollarda müvezzi çoeukların doverek ellerinden gazetelerini alıyor, gidîp başka yerlerde satıyormuşsun. Anan seni bir aralık yanıni da alıkoyayım demiş. Evin eşyasını çalıp satmışsın. Bir kere de Nezahetin göğsüne bardak atarak onu da yaralamışsın. Nihayet seni azılı bir demirci ustasının yanına çirak vermişler. Herif seni pataklıyor • muş, gözünü adamakıllı yıldırmış. Ha... Kabakniak Fevzi... Sen bunlan nereden biliyorsun yahu? Ben senden hep muntazaman haber alıyordum. iiabadi ota