30 Temmuz 1933 Cttmhuriyet' SON TELGRAFLAR Yeni Zamanlara Doğru.. Italya iJe Yıınanistan arasında bir hâdise Bazı İtalyanlarîn Yunanistana ait adalarda kârâya çıkmaları az kalsın siyasî bir mesele oluyordu Âtina 29 (Hususî) Kalimnos a. dasının yanında ve Amorgos adasınm karşısmda bolunan îki hili adada ttal. yan olduklan anlaşılan bazı kimselerin görüldüğü haberi burada heyecanla kar»ılanmıştır. Roma hükumetinin protesto edilmesi, hiç olmazsa İtalyan sefa • reti nezdinde teşebbüsat icran m«vxu u bahsedilmiş ise de M. Çaldaris ada. lara çıkanlann hüviyetleri ve maksat . lan belli olmadan böyle bir karar verilemiyeceği mütaleasmda bulunmuş • tur. Bilâhare gelen miitemmim haberler •daya çıkanlarm tstanköy zelzelesi miiBatebetüe ilmî tetkikat yapmak gayesmi güttüklerini bildirmektedir. Roma 29 (A.A.) Havas ajansi bildhiyor: ttalyan bahriyelerinin «Cyc. lade» adacıklanndan üçüne çıkmış ol. malan siyasî hiçbir mana ifade etmemektedir. Bu adacıklar Yunan kara suları hududu üzerindedir. Romada, bu adalarm Yunanistana veya ttalyaya ait olmaları hususunun hiçbir zaman kat'iyetle tesbit edilmiş olmadiğı telâkkisi vardır. Esasen bu adalar ehemmiyet sizdir, ve birkaç ttalyanın ancak fenni sebeplerden buralara çıkmıs olmaları Yunanistan tarafından siyasî hiçbir ihtan da celbetmemişhr. Atina 29 (A.A.) Havas ajansın. dan: İtalvanlar tarafından birkaç ada. cığın işgali hakkında hiç bir tebliğ neşredilmemistir. Zannedildiğine göre mesele bir suitefehhümden ibarettir ve bu adalardan hiç olmazsa ikisi Yunanlı lara ait değildir. Atina 29 (A.A.) M. Çaldaris dün Bahriye Nazırile görüsmüştür. Bana kalırsa Garip bir müdafaa karşısmda adri Etem Bey bana verdiği ton cevapta 3ri î»lı»TrıU yaznma baslıyor: Birincni ben k«ndisi< ne küfretmisim; ikincisi de yazıla • nndan aldığım parçalan tahrif etmişiro Evvelâ ben küfrettiğime kani da ğilim. Bir muharririn fikirlermi gayri. mantıkî, gayrülmî ve bir kelime ile » ç ma bulmak küfür değildir. Nihayet ba saçmalarla Türk çocuğunun sehirlen • mesme teeuof etmek te küfür sayüa. mas. Fakat son yazısında bu Sadri Bey ağız dolusu küfretmistir; me • selâ «Peyami Beyefendi otekini bernd. ni çifteliyor.» gibi cümlelerden başka namusa ve şerefe hitap eden bir takıra sözler makalesinin nakarata olmustur. Ben bu terbiyesizlikleri aynen iade «t • mekle kalacağım ve pis a«n yanşma çıkmıyacagun. Komünistler 3 gün aç bırakılacak Almanyada bir hâdise ve bir karar Berlin 29 (A.A.) Volf ajansm dan: Hindenburg şerefine dikilmiş küçük mese ağacmın üzerinde yapılan barbarca hareketi cezalandırmak için polis dairesi, mevkuf bulunan bütün komünistlere üç giin yemek verilme • metini ve bu cezanm sebebinm ken • di'erine bildirilmesini emretmiştir. Markoninin yeni bir keşfi Roma 29 (A.A.) Markoni «Electra» yatırda pek kısa mevceler üzerinde yaphğı muhabere tecrübeleri hak • krnda gazet">lere beyanatta bulunmuş . tur. «Bu muhabereler, demiştîr, çok açık duyuluyor. Her cihetten mükem. meldir. Sesi, t?lli telefondakilerden daha iyi duyuruyor. Bundan baçka pek kısa mevcelerle yapılan muhabereleri kimsenin dinlemek imkânı yoktur. Çünkii hiçbir zaman başkalan tarafından alınamaz. Markoninin mcsai arkadası mühen . dis ve âlim Matyö yakında 300 kilo . metre üzerinde yani geçen sene yapılan mesafsnin iki mifli uzunluğunda tec > rübeier yapılacağmı bildirmisti^ Tec • rübeler geçen sene olduğu gibi RoccadePapsda yapılacaktır. Birkaç güne kadar Electra yatı, Tigulliod*<n ayrılacak, gelecek ay Roma sahillerinde olacaktır. Ağustos ayımn ilk on bs*inde resmî ve umumî bir tecrübe yapılacaktır. İkhsadî buhran, Kselerdeki iktısat kitaplannda okuduğumuz eski buhranlann ismi idi. Şimdi içinde bulunduğu • muz buhran ise maddî, manevî bütün müesseseleri yerinden oynatan, 19 uncu asnn bütün kıymetlerini ve hükümlerini altust değiştiren bir tekâmül nö betidir. Henüz hiç kimsenin ismini koymadığı, henüz hiç kimsenîn düsturlaştırmadıgı ve şekilleştirmediği yeni bir nizam doğuyor. 1933 senesi, eğer 1850 kitaplan nın ve edebiyatınra arasmdan bakarsanız gülünç ve mantıksız gibi görünür. Mümkün olup ta 19S0 senesinden bakacak olursanız, gene öyle eörüncektir. Geriden ve îieriden, her înkılâbın manzarası budur. Yalnız Amerikada üstüste bankalar değil, her tarafta bir surü itikatlar iflâs etti. Ne kapitalizme, ne sosyalizme, ne komünizme, ne emperyalisme, ne de enternasvonale itikat kalmadı: Marseyyez ne kadar Fransız marşı ise, enternasyonal artık o kadar Rus marşıdır. Musolini geçenlerde bir eski Fransendikalistine demiş ki: « Canım, bir zamanlar rüya gibi gördüğümüz sosyalist fikirlerini iste ben tatbik ediyoram. Tan gaıetesi son Amerikan iktısadî programmın ismini şöyle koymustu: Kaoitalizm sosyal! Rnt rejîminin ismi çok zamandanberi devlet sosyalizmidir. Hitlerin mesleği nasyonal sosyalist olduğonu biliyorsu • nuı. Bu sefer Fransızlar son kongrede Renaudel ve taraftarlannın meslegine sosyalizm nasyonal diyeceklerdir. Hitleri taklit etmemek için sollann fasizmi dediler. Fafizm de ttalyanhgı ha • tırlattıgı için otoriteci sosyalizm ismini tercih edenler var. AndrJ Siegfried Ingiliz buhrani için yazdıgi kitabmda büyük harpten sonra tngilteredeki mü keüefiyetlerin, miras ve emlâk vergilerinin ancak sosyalist fikirlerle izah olunabileeegini ya«mıştır. Leon Blum bu seferki kongrede s Aman Yarabbî, nereve gidiyoruz? Tedehhüf ediyorum, diyordn. Onun sosvalist arkadasian: Kral Marx iflâs etti, diyorlardı, biz eski doktrinler üstüne yapifip durdukça vuvarlanıp gidecejî». Hitler tnkinci Enternasyonali mahvetti. Fakat zorla değil. programla! Suna şÜDİıe etmiyesiniz ki ttalyan ve Alman fasizmi, her ikisi de halkçı h%reketler olduğu icin gençlikleri ve büyiik yı?Tnlan arkalanna taktilar. Hakikat odur kî her tarafta halkçilık sırtıfçilığa, nasyonal enternasyonale galebe caidı. Ne kapitalhtm smıfçilığı, ne de marksizm sınıfçılıgı, ne emperya lizm, ne de komünist enternasyonali: Millet icinde hiçbir sınıf öteki sınıfm ve kıt'a icinde hiçbir mîllet öteki milletin menfaatine esir olmak istemiyor. Geri ve ileri milletler farkile fakir ve zengm topraklar farkı beynelmilel müsavat fikrini yıktıgı gibi, milletler bu dudu içinde kabiliyet ve sâv farklarma dikkat etmiyen doktrinler de iflâs etti. Fransa kendi müstemlekesi olan Cezayir şarabma ecnebi sarabı muamelesi yapmağa kalkıştığı gibi, Hitler teminat veriyor: Korkmaymız, hiçbir zaman kabiliyetli olanlan kabiliyetsiz olaniann idaresi altına bırakmıyacağız. Birmde her şeyden evvel ana yurt ve öz vatandas, ötekinde her şeyin başında sımflar arasında ahenk ve kabliiyetlere hak davası eüdülmektedir. Son Paris Sosyalist kongresinde en çok aikıslanan hatiplerden Paris meb'usu Deat diyor ki: « Marksizmi kuvvetli ve otorite sahibi bir devlet, gençlik organizasyonlan ve ttalyanvari bir korporasyonculuk esaslanna göre ıslah etmeliyiz. Biz eski doktrmlerimizde inat edip durursak, ttalya ve Almanyada olduğu gibi gençliği ve halkı başkalan etrafına toplayıp götürcektir. Sosyalizm iktidara geldikten ve hareket olduktan sonra, gençlikleri ceıbeden tılısımım kaybetmis olduğuna şüphe yoktur .Hem tez hem cksi tez, kapitalizm ve sosyalizm, halkı parcala mıyan, menafii umumiyeci devlet telâkkisirun içmde yontula yontula, temas ve münasebet noktalan bulmaktadırlar. siz denbire şiddetli bir rüzgâr ve yağmur nahif vücndünü sarsmıstı. Yan beline kadar dısarı iğildi ve hay kırdı: Salihi Salih!.. Şimşekler çakıyordu. Müthi» bir gök gürültüsü bu sesin akUlerini boğdu. Fakat Nafiz Bey, yıldırımlarla kirbaçlanan sesinin bütün siddetüe haykırmağa devam etti: Salih! Salih!.. Bir simşek aydınhğında o başını kaldırmıştı ve Nafiz Bey öyle san dı ki ikisi de gözgöze geldiler. Hat. ta, Nafiz Bey öyle »andı ki oğlunun bir yıldıran ışığile parhyan gözleri, karanlığın içinde, korkunç bir fa cia âlemine açılan iki delik gibiydi ve müthiş fhtiraslan aydıtüatıyordu. Nafiz Bey kısılmağa baslıyan sesile tekrar etti: Salih! Salih!.. Gel, oğlum, salih!.. Ben buradayım. Fakat oğlunun ba«ı gene onüne düşmüştu. Ağacm kütügüne daysnan »UllHIIIIIIIIIIIIIIHIIIIIIItlllllllllHilllllllllllllfflHMMıımmiH, Romada neler görüşüldü? 1 Şayanı dikkat bir nazariye Italyan Macar müzake Kıt'alar senede 5 santim releri ve Almanlar kayıyorlarmış! Vîyana 29 (A.A.) M. Musolini ile M. Gomböt arasmdaki görüsme • lerden bahseden haberler henüz müp . hem sekildedir. Bu itibarla matbuatın yazdıklan tahmmlere münhasır kalıyor. «Neue Freie Presse» e göre Maca . ristan ttalyanm tasvibi olmadan hiçbir siyasî kombinezona girmemeği taah • hüt etmiş, bıma mukabfl Italya da Macarittanm muahedeleri yeniden tetkik taleplerini müdafaa etmeği taahhüt etmîştrr. Alman taraftarî mehafili, Maearistanı A'manyadar uzaklesttran bu mii . zakerelerden endise duymaktadnlar. Bu müansebetle Alman taraftarî «Wie. »er Neu«te Narhrichten» gaıetesi diyor kı: «Almanva olmadan »rt» AvroM . « ida devamh bir netice «1de etmek ka > • bil detfldir.» Roma 29 (A.A.) M. G8mb8« gazeteeileri kabu! ederek şu beyanatta balunmnştnr; « SevahaMmm maksadı, M. Mu «olinî ile Avrupamn vaziyeti hakkında tetkikatta bulunmaktı. Yaphğımız go • rüşmelerden pek memnunum. Bu gö . rüşmeler ikhsadî ve siyast meseleler halmde ttalya ile Macar hükumetlerinfn •yni noktai naz&rda oldukianm müşa. hede etmekliğinv» vesile olmustur.» Roma 2 9 (A.A.) Macar Bas • vekili diin Budapeşteye döndü. Nevyork 29 (A.A.) Kıt'alarm kaymalan nazariyesi yakmda tespit e. dilecektir. Bu nazariyeye göre Amerika kıt'asi bundan tahminen bir mflyar sene evvel Avrtıpa, Asya ve Amerika • dan aynlmaSra haşlamış, garbe doğra kaymışttr. Kıt'aUnn bu tahmin edflen kaymalan, senede tahminen bef santimetredir. Alman Hariciye Nazırının möhim bir nutku Berlin 29 (A.A.) (Volf ajanstndan): Ecnebi memleketlerde ya • sayan Almanlar aerefine Stuttgart jirmtattik kongreai tarafından tertip edilen bir tezahürde söz alan Ha • riciye Nazın Baron Von Noyrat bilhas»a demişth ki: « Mukadderatımızm yeni bas • tan bir dönüm noktasında bulunuyaruz. Dünya halkı Almanyada o • lup biten seyleri kavrayıp anla • mak istemiyor ve bizi itimatsızhkla, çok defa açık bir düsmanhk duy gusile seyredfyor. Geçen 14 sene içhvde bütün dünya uzun müddet Almanyaya ikinci sınıf bir millet güzü ile bakmağa baslamıştı. Bu vaziyete şimdi bir nihayet vermiç bulunuyoruz. Bugün bütün dünya yeni Almanyaya alıçmak ve onunla uzlasmak mecburiyetindedir.» Bursada ziraat Kursu açılıyor Bursa (Hususî) Buradaki Ziraat mektebmde Ziraat Vekâleti tarafından Bursa, Kocaeli, Balıkesir ve Bîlecik Vilâyetleri tlk Tedrisat müfettiş ve mualHmlerin« ziraat derslerini nazarî, tatbikî ve amell surette öğretecek bir kurs açıla • caktir. Lise ve orta mektep kadroları Ankara 29 (Telefonla) Maarif Vekâletinde orta tedrisat kadrolannm tetkikine başlrfnmıshr. Yeni orta mektep ve lise kadroları ağustos nihayetinde ilân edilecektir. Lise ve orta mektep kadrolannda tebeddülât olacağı söyleniyor. Almanların kısır etme kanunu ve Fransızlar Berlin 29 (A.A.) Volf ajan . sının Parî» muhabiri bildiriyor: Fransanm tamnmış sinir mütehassıslanndan doktor Toulouse «Kısır • latmak» kanunu hakkında yazdıği bir makalede Fransızlar tarafından daha dikkatle meşgul olunması icap eden bir meselev: ele altnıs, olma »ından dolayı Hitiere mrnnettar ol. mak lâzım geldi|ini yazıyor. Doktor makalesinde diyor ki: «•Gayritabiî unsurlann doğup çoğalmasinı teşvik eden aldırmamaz • lık sistemîni bırakmamak lâzımdır.» 17 inci bomba Mısırda çıkan Muhadenet gazetefti yazıyor: Geçen hafta Seyyide Zeynep polis karakolurta bomba konmuştur. Bombanın patlamasmı müteakıp k^smadaki 'abit ve askerler sesm geldiği tarafa kosmuşlar ise de vak'a yerinde kimseye raıgelmemislerdir. Bu hâdisenin eski bombalar faili sıfatile polis tarafından bir • çok kimselerin tevkif altına alındığı ve tahkikatin henüz devam etmekte bulunduğu bir sırada cereyan etmesi mânah görünmüftür. Bu bomba ile şimdiye kadar resmî ve hususî makamlara konulan bombalann sayısı 17 ye varmif oluyor. Amerikanln en zengin adamı Nevyork 29 (A.A.) Amerikanin en zengm adamı, eskî Malye Nazın M. Mellondur. Serveti 2,492 nilyon dolar ve senelik varidatı tahminen 60 milyondur. italyan tayyareleri Shoa! Harbour 29 (A.A.) Bu sabah gün ağarmadan hareket etmeği evvelce karalaçtınms olan Jeneral Balbo îrlandada Nalentia istîkametmde hareketmi hava şeraftinin müsaadesizliği yüzünden geri birakmsstır, Bununla berab«r Jeneral Balbo filo mürettebatma verdiği emirde tayyareleri, ilk ifarette uçabüecek bir hal ve vaziyette bulundurmalannı bildirmiştir. Shoal Harbour 29 (A.A.) Son haberlere göre ttalyan deniz tayyareleri yarm saat 1,30 ile 2 ara srnda trlandada Valentiaya trçacaklardır. Yeni Mısır Hariciye Nazırı halledilmiyen meseleleri halledecek Londra konferansı murahhasları LomJra 29 (A.A.) M. Schacht Londradan tayyare ile Berline ge4miştir. M. Bone dün saat 11 de ParUe, ayni trenle M. Hymans da Brüksele hareket etmi*lerdir. M. Clijn Hollandaya, dün ögleden sonra tayyare ile dönmostur. Cumhuriyet Abone ı T ü r k i y e şeraiti« '*in Nüshası 5 Kuruştur Senelik 1400 Kr. 170Ö Kr. Altıaylık 7S0 1450 0 ç ayhk 400 800 Bir aylık 1S0 yoktur Yazılanndan aldığım parçaların bfa" noktası bile tahrif edihnis değildir. Tırnak isaretile ayırarak flttibas ettiğim parçalar aynen onun makalelermden a. lmmıytır. Kendisine sorayım: Şhndilik elde iki sarsılmamış mef1 10 temmuz inkılâbınm bir sınrf hum var: Halk ve müliyet! mücadelesi mahsuKi olmadığı için inHer agızdan smıfsızlık ve milliyet kılâp sayılanuyacağını iddia eden cümçiiik kelimeleri çikıyor. leleri aynen kendi yazısı değil midir? Fakat yukanda dediğimiz gibi, bu 2 10 temmuzun hürriyet narm « hükümler yarart bug^nkfi manzara • na kazanılmıs bir dava olmayıp mes • mn tahlilinden ibarettir. Henüz bir terrutiyetin saray tarafından ilân ettirfl < • kip yoksa da, "mhilâl esaslıdır. diğini iddia eden cümleleri aynen Yalnız bir de m tehKkeyi gSstermek kendi yazısı değil midir? isteriz. Entemasyonalin iflâsi, ayni za3 Tarihimizin 24 temmuzdan manda »olh fikirlermm, ideal ve Jti • basladıgını makalesine serlevha yap • kat olarak, zayiflami* olması demek mamıs mıdır ve tekrar cümlelerini aytir. Nasyonalizm, coğrafî ve siyasî münen alayun: «Nasıl birçok milletler Osdafaalar kadar coğrafî ve siyasi taar manlı imparatorlağuna tsyan ederek ruzlar için bir terbiye unrarodur. haklarmı almıslarsa, Türk milleti de ken Menfaat icap ettiği zaman, nasyona disini yabancı milletlere karşı müstemlixm kızıl hararet derecesmde bir barp leke yapmak istiyen Osmanlı impara kuvveti olur. Enternasyonal eereyanlar torluğuna ayni şekflde isyan etmiş ve içîn ise sulh, bir esas fikir davası idi bir ihtilâlle kendismi Osmanlı devle < ve Avrupa mtmleketlerinde sağ cereyan tmden kurtarmiftır.» lara karşt bir fen hükmânde idi. Bu satulan yazan kendUi değil vA • Fransız ameiesi, Hitlerin koğdugu dir? tnkâr rm ediyor? komünist Alman amelesmi tezgâhmra *** Sadri Etem Bey evvelki üç iddiasî • basına sokmuyor ve keza Hitlerden kaean yahudi kapitaKstinin rekabetine kar nm birinci ve ikincisinden bahsetmeğe yanaşmamıs. Yani arük 10 temmuz in. •1 Fransız kapitalisti olanca mukavemekılâbının smıf ihtilâli olmadığı için m tile karşı duruyor. Ne iki komünist, ne kılâp sayılmıyacağuıdan, 10 tenunıa de iki kapitalist arasında dm birliği kalinküâbmın saray tarafmdan yapüdı ^ mıştır. Bilâkis ayni müessesenin ameleğtndan, hürriyet namına kaıanılmış b»i sile patronu, menafii umumiyeci devledava olmadığından bir daha hiç bahset tm kontrol ve idaresi alhnda, karsılıklı miyor. Eğer bu iki noktadaki sükutu, fedakârhklaria ana topragm menfaatmi yaptığı, büyük yanlıslıklan anlamak * taksim etmekte birlesiyorlar. tan ileri geliyorsa lehine kaydedilecey Eski âlemİn çürüklüğünü sSyliyen bir «marifeti nefis» ricati «ayıbr. Sad* lerin hepsi haklı imişler: Çünkü yjkıhri Bey yamız Türkiye Cumhuriyetinirj yor! Fakat yeni âlemin raşa tarzmı esOsmanlı imparatorluğundan aynlması kiden kesfedebilmek mtimkün değil bahsmde kalem yürütmüf Gene aynen» di: Bugün aranan şey budur. Laboraharfi harfine diyor ld: «Çanakkalede hıvar mesaisinin ne kadar süreceği kesbiz Osmanlı devletinhı «atvetmi, kah * tirilemeı. ramanlığmı değil, Türk vatanırun müYeni âlemin insasmda bazı millet dafaa hamlesini gördük. Çanakkaleda ler harç ve malzeme, bazı milletler miölenler iraparatorluk için değil, Türk* mar olacaktır. Kemalizm Bani bir meflük için öldüler.» Bu satulan yazdık < kuredir. tan sonra, fikrini ispat için mektep kk FAÜH RIFKI tabı tariblerine ait g«J*si güzel baa ma* lumat sıraladıktan sonra ilâve ediyor < «Neden Türke seref vermek için onun basına mutlaka kıpkamm bir Osmanlt fesi geçirelun?» Kendini kurtarmak için üç iddiası . nm birinci ve ikincisinden bir daha hiç bahsetmiyerek üçüncüsünde de muga • lâtaya sapan bu muharririn el.nden, h\i vurusta su silâhmı da yere düsürece • ğim: Türke seref vermek için onun ba< sına bir fes geçirmek istiyen yoktur. Sadri Bey Türk tarihinin 24 temmuz* dan basladığnu ileri sürerek ondan ev< velki devreyi mkâr etmek istemiştir. Elehram gazetesinin yazdığına go. Yazısnun serlevhası bile: «Bizim ta « re yeni Mısır Hariciye Nazın Salip rih 24 temmuzdan başhyor» cümlesi Sami Bev nezaret makamı'na geçer idi. Bugün biraz aklmı basına toplıyageçmez itina gözüne aidıği meselerak Çanakkalede Türk vatanmm mü lerin başında Türkiye ile Mısır aradafaa hamlesini gördüğümüzü itiraf e. sında henüz halledümeyip mual • diyor. Pekâlâ! Bu büyük müdafaa ham< lâkta kalan tabiiyet, dostlu mese lesini Sadri Etem Bey neden 2 4 tem lelerinin biran evvel intacı işi bu . muzdan basladığmı iddia ettiği Türk lunmaktadtr. Salip Sami Bey bu vatarihine kabul buyurmamıç? Çanakka. dide simdiye kadar yapjlmış c'an lede, hatta ondan yıHarca, asırlarca evteklifleri tetkik etmektedir. vel Türk milleti buna benzer müdafaa hamleleri yapmıstır da neden bu milletin tarihi 24 temmuzdan baslıyor? Londra 29 (A.A.) Dün 4/30 a Her milletin hayahnda saltanat, istib. PEYAMt SAFA kadar yükseldikten sonra dolar Lutfen sahifeyi çevbriniz. 4,525 e kadar inmistir. Martilya Bu tekâmüle buhranm yardım etmiş olduğuna şüphe yoktur. Buhran liberalizmi yıkarak kapitalizmi devlet himayenine doğru koşturmuş, devlet onu fedakârlığa mecbur etmiş, sosyalizm ise gerek Rusyadaki, gerek Rusya dışmdaki idare tecrübelermin genç ve işci sınıflara vermis olduğu derslerden istifade etmeğe mecbur kalmıstır. Hakîkî salâhiyetler yerine demagok ve politikacı sürüsüne iktidar yolunu açmış olması ve ne siyasî, ne içtimaî, ne de iktısadî kargasalıklara çare bulamaz hale gelmesi demokrasiyi, baska memleketlerde otoritenin daha iyi imkânlar elde etmesi hürriyeti • Fransız ihtilâlinin telâkki ettiği manalarda • itibardan düfürmüstür. Demokrasi, parlâmento, hurrîyet, m3savat, liberalizm, kapitalizm, sosya • lizm, komünizm, emperyalizm, enternasyonal . Fakat geride hangi müessese kalıyor? ÇSnkü bütün bu saydığımız müesselere karsı olan itikatlar dünyanm her yerinde sarsılmıstır. Hepsmin aleyhte mimakkhleri, lehte olanlardan daha kuvvetlidirler. Türkiye Mısır Münasebatı Dn'ar dösOyor Tefrika: 3 Sabahsız Geceler Evvelki tefrikalarımızın hulâsası IBir fırtınalı gecede, muallim Nafiz Beyin Boğaziçindeki büyük, viran evinin kapısı vuruluyor. Gelen, oğlu Salihtir. Bunu tahmin e • den babası Nafîz Bey, hizmetçi vasıtasile kendisi için evde yok dedirtiyor. Fakat büyük bir kin ve ofke ile, hatta meş'um tasavvurlarla babasınm evine gelen Salih, bu yalana inanmıyarak, o tnüthis fırtmada. bahçede bekliyor. Oğlu nun bu tarzda gelişi ve tehditkâr haykmşlan babasında hudutsuz bir korku, fakat o fen a havada bah çede bekleyisi de derin bir mer • hamet u^andırmıjtır. 1 mıyan Nafiz Bey, hâlâ bir netice almadan camı vuran Pembe Hanı • n»n yanına gkti ve kulağına bağırdı: Oğlana birsey mi oldu acaba? Yerinden kıtnıldamıyor. Bilmem ki. Ansızın müthiş bir sağnak baş • Dur, bari bahçeye kendim çılamıstı. Nafîz Bey dayanamadı ve kayım. <ne olursa olsun!» diyerek Pembe Pembe Hanım ansızın Nafiz BeHanımı ç&ğırdı: yin kolunu tuttu: Salihi içeri al! dedi. Sakın ha!.. dedî, beyefendi, Nafiz Bey halecanından yerinde sakın ha... Ben bu akşam onun gözlerin i beğenmedim. duramıyordu. Sofa ile koridor ara • Peki ama nasıl olsa içeri ala . sında sancısı olan bir adam gibi gicağız, hepsi bir hesap değil mi? dip gelmeğe basladı. Pembe Hanım, Oltnaz... bançe baska... bü • iki set bahçe arasmdaki parmak mem... karanlıkta... lıklı tahta kapıya en yakın odanın, Ne olacak ya?.. Baksana, sağsandık odasunn camını vunıyordu. Fakat nak dehşet... Oğlan sucuğa döne • bu fırtına gürültüleri arasında Salih cam cek... Hay Allah cezasmı versin... sesini duyacak mıydı? Nafiz Bey Hem orada düşüp kaldı mı? Bak • sofanm penceresinden bahçeye baktı. sana, kımıldamıyor. Oğlu, dut ağacmın dibine oturmuşNafiz Bey hareketsiz gölgeye bir tu; yahut, belki de mecali kalmıyamüddet daha baktı. tçi eziliyordu. rak düşmüş. Gözlerin! uzun müddet Gena birdenbire içinden gelen bir bu h&rekeUiz inaçp. lekeünder. ayır. kararla hemen pencereyi açtı. Bir . SERVER BEDt sırtı da kayıyor gibiydi. Yeni bir simşek aydınhğında Salihin doğnılduğunu gördü ve hemen pencereyi kapıyarak bahçe kapısına koştu. Pembe Hanım da arkasından geli • yordu. Nafiz Bey kol demirini kaldırıp ta kapıyi açtığı zaman, yalnız rüzgârdan ve yağımırdan değil, gördüğü manzaradan da irkilerek geri çekil. mişti: Aylarca kesilmemiş, UZUP, çamurlu, pis ve sırsıklam saçları, kulaklarını, gözünün bir tanesini, yanaklannı kaplıyan oğlunun her tarafından suiar akıyordu. Boynunda atkıya benzer bir şeyle gömleğl. faniUsı öyle birbirine kanşmıştı ki ne giydiğini anlamak kabil değildi. Ağzından, burnundan hırıltıya benrer, fena kokulu bir nefes çıkıyordu Eşikte durdu ve babasınm yü • züne hiç bakmadi. Nafiz Bey korkusunun ve merhametinin son had. dine gelerek, titriyen elile, Salihin kolunu tuttn, çektit Geli dedi. Oğlu birdenbire onu Herek ve sendeliyerek kendisini merdiveniri ilk basamağına atmiş ve ikinci ba • samağına başını koyarak yatmıştı. Nafiz Bey varalı bir kaplana yak« laşır gibi korku ile ona doğm iğildî ve elini ıslak, yapışkan saçlannı mezbelesine sokarak oğlunun başı nı okşadı: Salih!.. Kalk, burada yatmat tçeriye gel, istirahat edersin! Oğlu homurdanarak başını, yü * zünü basamağa sürtüyor, hiç anla . şılmıyan kelimeler söylüyor ve ağzından köpüklü bir salya akıyordu Nafiz Bey onu hiç bu halde gör> memişti. Ümitsizlikle Pembe Hanı < ma baktı. Ondan filî bir yardım, yaw hut bir fikir bekliyordu. Elinde lânv ba tutan kadın bayılacak gibi hale 4 can içinde görünüyordu. (Mabadİ var)